Vergi Harcamaları: Kavramların Açıklığa Kavuşturulması
VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
1. VERGİ DEVLETİ
Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı
Kamu Tercihi Perspektifi
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan, Vergi Devleti, İstanbul: Divan Kitap, 2020.
Sunumu Hazırlayan : Tugay Arslan
Prof. Dr. Coşkun Can Aktan
2. Vergi Devletini açıklayan yaklaşımlar:
Kamu Maliyesi Perspektifinden Vergi Devleti
Kamu Tercihi Perspektifinden Vergi Devleti
3. Kamu Maliyesi Perspektifinden Vergi
Devleti:
Geleneksel kamu maliyesi, Vergi Devleti kavramını şu şekilde açıklar:
«Vergi devleti, egemenlik hakkı ve yetkisine dayalı olarak vergi koyma yetkisine sahip
olan bir devlettir.»
Günümüzde devletlerin başlıca gelir
kaynağı vergilerdir.
Vergiler, olağan kamu gelirlerinin
temelidir. Yani aslında günümüz
devletlerinin tamamı vergi devletidir.
Kamu maliyesi perspektifinde «kanunîlik
ilkesi» (kanuna dayanma) esastır ve
vergi devletinin meşruiyeti de bu ilkeye
dayanır.
4. Kamu maliyesi perspektifinde kanunilik ilkesinin
uygulanabilirliği:
Esasen vergiler kanunla koyulup, kanunla kaldırılabilir
olmasına rağmen, uygulamada parlamentoda çoğunluk
yönetimini ele geçiren bir iktidar deyim yerindeyse «gasp
ederek» vergileme yetkisini parlamento ile bölüşmektedir.
Hükümetler kanunlar yerine «kararnameler» ya da «bakanlar
kurulu kararları» ile vergisel düzenlemeler yürürlüğe
koyabilmektedirler.
Geleneksel kamu maliyesi yaklaşımında vergileme hakkı ve yetkisi
devletin egemenlik hakkının doğal bir sonucu olarak ele alınır.
5. Kamu Tercihi Perspektifinden Vergi Devleti:
Kamu Tercihi (Public Choice)
Teorisi ise, geleneksel kamu
maliyesinin kamusal mallar,
kamu harcamaları, vergiler gibi
konularına bakış açısından
tamamen farklı bir çizgide
yer alır.
«Vergi devleti, vergi
otoritesinin iradi, takdiri ve
ihtiyari kararlar alarak
vergileme yetkisini keyfî
olarak kullanması ve bunun
neticesinde ağır, haksız ve
adaletsiz vergiler koymak
suretiyle sömürüsü
yapmasıdır. Vergi devleti,
sürekli artma eğiliminde olan
kamu harcamalarını vergi ile
finanse etmeyi alışkanlık
haline getirmiş olan bir keyfî
devlet yönetimidir.»
6. Kamu Tercihi disiplininden doğmuş olan Anayasal
İktisat ise devletin vergileme ve diğer mali güç ve
yetkilerini kötüye kullanmasını engelleyecek anayasal
kuralların oluşturulması gerektiğini savunur.
Kamu tercihi ve anayasal iktisat disiplinlerinin gayesi
keyfî vergi devletinin kontrol altına alınması;
meşruiyete ve «sözleşmeci anayasacılık» felsefesine
dayalı bir «anayasal vergi devleti»nin tesis
edilmesidir.
7. Kamu Tercihi teorisinin en iyi bilinen
kurucusu, Nobel ekonomi ödüllü
James M. Buchanan (1919-2013)
«Kamu tercihi teorisi, ekonomi teorisi gibi
metodolojik olarak bireycidir. Temel birimleri;
partiler, devletler, uluslar gibi organik birimler değil,
seçimde bulunan, çeşitli eylem ve davranış
motiflerine sahip olan kişilerdir. Bu açıklama
çerçevesinde, kamu tercihi esasen “Politikanın
Bir Bireysel Teorisi” adını almaktadır.»
-James Buchanan
8. • Schumpeter çalışmasında
“vergi devletinin iktisadi
kapasitesi” (the economic
capacity of the tax state)
üzerinde durmuş ve aşırı
vergileme sonucunda bu
kapasitenin aşılması
halinde piyasa
ekonomisinin bundan
olumsuz etkileneceğini
ifade etmiştir.
• Piyasa ekonomisinde
özel çıkarlarının
peşinde koşan
bireyler sonuçta
ekonominin
gelişmesine katkı
sunarlar ve aşırı
vergileme bu açıdan
doğru değildir.
•Schumpeter’in, 1918 yılında
yayınladığı “Vergi Devletinin
Krizi” adlı makalesi, konuyu
bizim bugün “kamu tercihi
perspektifi” olarak
adlandırdığımız bir yaklaşımla
ele almıştır.
•Vergi Devleti (Tax State)
kavramını literatürde ilk
kullanan kişi Joseph A.
Schumpeter (1883-1950)’dir.
9. Joseph A. Schumpeter (1883-1950)
«Eğer millet iradesi giderek daha fazla kamu harcamaları talep
ederse ve (siyasi irade) bu iradenin daha fazla arkasında durursa ve
bu amaca yönelik daha fazla mali araçlar kullanılırsa o takdirde
vergi devleti kendi sonuna yaklaşmış olur. Bu durumda artık vergi
devletinin sürdürülemeyeceği bir krize ulaşılır. Bu hiç şüphesiz vergi
devletinin çöküşü demektir.»
10. Schumpeter, şu iki hususa dikkat
çekmektedir:
Modern devletlerin bir vergi devletine dönüşmelerinin gerisinde milletin
iradesi ve milletin talebi söz konusudur. Millet, devletin kendisine daha
fazla kamusal mal ve hizmet sunmasını talep etmektedir.
Siyasi irade, millet iradesine bir cevap niteliği taşımaktadır. Milletin oylarıyla
seçilmiş ve yetkilendirilmiş olan siyasal iktidar, «siyasi irade» olarak «millet
iradesi»ne hizmet ederek görevini yerine getirmektedir.
13. Thomas Hobbes (1588-1679)
«Egemenliğin esasını
oluşturan haklar
devredilemez ve bölünemez.
Bu yetkiler, kral, lordlar ve
avam kamarası arasında
bölündüğü için halk da
bölünmüş ve bir iç savaş
çıkmıştır.»
-Thomas Hobbes
14. Vergi; kaos, karmaşa,
düzensizlikten
uzaklaşıp medeni bir
toplumda bir arada
barış, huzur, güvenlik,
adalet ve refah içinde
yaşamak karşılığında
ödenen bir bedeldir.
Başka hiçbir hizmet
olmasa dahi bireylerin can
ve mal varlıklarının
korunmasının garantisi
devlete adeta bir sigorta
primi gibi vergi ödemesi
yapılmasına bağlıdır.
Hobbes’un ifadesiyle
devlet olmadan insanın
yaşamı yalnız, fakir,
mutsuz ve kısadır,
dolayısıyla vatandaşların
kamunun kılıcını
taşıyanlara bir vergi
ödemesi zaruridir.
15. • Minimal devletin görev ve fonksiyonlarının, güç ve yetki alanlarının
genişlemesi neticesinde bir Vergi Devleti ortaya çıkar.
• Vergi Devleti’nde vergiler, bedava kamu hizmetleri talep eden milletin,
devlete zorla ödemek zorunda oldukları paralardır.
• Millet iradesi «bedavacılık» (beleşçilik) eğilimindedir. Millet iradesi
daima karşılığında bir yükü olmayan bedava kamu hizmetlerinin
arttırılmasını destekler. Bu bedavacılık (free rider) eğilimi kamu
maliyesindeki sorunların ortaya çıkmasının ana kaynağıdır.
16. Millet iradesi için “nimet-külfet
dengesi” bir anlam ifade etmez.
Millet için kamu hizmetleri ve
kamu harcamaları bir
nimet; vergiler ise
külfettir.
Siyasi iradenin amacı
seçilebilmek ve iktidara geçmek;
iktidarı ele geçirdikten sonra da
iktidarda daha fazla
kalmaktır. Millet iradesini
dikkate almayan bir siyasi irade
tekrar seçilemez.
Siyasi irade için yapılması
gereken bütçenin
büyütülmesi ve kamu
harcamalarının arttırılmasıdır.
17. ● Seçmenler siyasi iradenin sunduğu bedava hizmetlere olumlu tepki
gösterirler ve siyasal iktidarın tekrar görevde kalmasına onay
verirler.
● Millet iradesi ve millet talebi neticesinde artan kamu harcamalarını
finanse etmek için vergilerin alınması ve arttırması bir tercih
değil, zorunluluktur. Giderek artan vergiler neticesinde artık bir
Vergi Devleti fazlasıyla yerleşmiş demektir.
Onay
İktidar
olma
Vergilerin
Arttırılması
18. «Kongrenin parayı sarhoş bir denizci
gibi harcaması doğru değildir. Sarhoş
denizciler kendi paralarını harcarlar,
kongre bizim paramızı harcar.»
-Arthur Laffer
Arthur Laffer (1940-Günümüz)
19. Seçimler yaklaştığında siyasal iktidar siyasal süreçteki enformasyon
eksikliklerini avantaj olarak kullanarak bütçeyi büyütme eğilimine yönelir.
Siyasal iktidar oylarını maksimize etmek için “vergilemeden harcama”
politikalarını tercih eder. Böylece Vergi Devleti bir Mali Devlete dönüşmüş
olur.
Mali devlette israf ve savurganlık kaçınılmazdır. Milletin vekillerinin
harcadıkları para kendilerinin değil, milletten topladıkları paradır.
İşte, israf ve savurganlıkların kaçınılmaz olmasının sebebi budur.
20. Sahip-vekil (principal-agent) teorisi;
İsraf ve savurganlıkların niçin tamamen ortadan
kaldırılamayacağını anlamamıza imkân sağlar:
Devletin malı, milletin malıdır; milletin malı
herkesin malıdır; herkesin malı da hiç kimsenin
malıdır; hiç kimsenin malını da herkes kötü
kullanır.
Çıkarların
çatışması
VEKİL
SAHİP
Uygular
Kendi
çıkarını
düşünür
Kendi
çıkarını
düşünür
Kiralar
21. Mali devleti kontrol edecek hiçbir araç (hesap verme sorumluluğu,
şeffaflık, denetim gibi) israf ve savurganlıkları tamamen ortadan
kaldıramaz.
Vergi Devleti zamanla Vergileme Sanatı’nı öğrenmiş olur: “Kazları
bağırtmadan yolmak…”
22. Vergi Devleti’nde
günübirlik karar ve
uygulamalar ile belirli
kişilere, gruplara, sektörlere
vergi kolaylıkları, vergi
avantajları sunulur.
Vergi indirimleri, vergi
kredileri, vergi istisnaları,
vergi muafiyetleri adı altında
ardı arkası kesilmeyen
mevzuat değişiklikleri yapılır.
Vergi imtiyazları vergi
devletinde
hastalıklara
sebebiyet verir.
Schumpeter’in Vergi Devleti’nin Krizi
başlığını taşıyan makalede yer alan “bu
dünyada devlet iktisadi bir parazit
olarak yaşamını sürdürür.” sözünün
manası derindir ve bu çerçevede
değerlendirmek gerekir.
23. Vergi Hukuku Meslek Ordusu,
ekonominin verimlilik kapasitesine
bir katkısı olmayan bir işlem maliyeti sınıfıdır.
Amaçları vergi bürokrasinin ortaya çıkardığı
vergi mevzuatının gereğini yapmak
amacıyla işlemler yapmaktır.
Bu sınıfın ekonomiye doğrudan
verimli bir katkısı söz konusu değildir.
“vergi işlem maliyeti sınıfı”
daima genişleme eğilimindedir.
İhtiyari vergi uygulamaları
neticesinde geniş bir
vergi mevzuatı ortaya
çıkmış olur:
Vergi
Hukuku
Vergi hukuku
sürekli genişler
Bitmek bilmeyen vergi
«reformları» yapılır
Vergi hukuku
adeta bir
«Vergi
çöplüğü»
haline dönüşür
24. ● İşlem maliyetleri (transaction costs) gibi rant kollama maliyetleri (rent
seeking costs) de maliyecilerin genellikle ihmal ettikleri fevkalade
önemli dolaylı maliyetlerdir. Vergi devletinde vergi harcamaları (tax
expenditures) adı altında yapılan uygulamalar rant kollama
faaliyetlerini ve harcamalarını arttırır. Belirli kişilere, gruplara,
sektörlere, bölgelere vs. yönelik vergi indirimleri, vergi kredileri, vergi
istisnaları, vergi muafiyetleri vs. uygulamalar mali ayrımcılık anlamına
gelir ve vergi sistemini tamamen tahrip eder.
Vergi
Harcamaları
Rant
Kollama
Faaliyetleri
Mali
Ayrımcılık
26. Rousseau’nun son sözünü, sunumumuzun son sayfasında sunacağız:
• Bu çalışmamızda vergi devleti
anlayışının kamu tercihi
perspektifinden bir eleştirisini
yapmaya ve vergi devletinde
sınırsız ve keyfî vergilemenin
başlıca olumsuz etki ve
sonuçlarını özetlemeye çalıştık.
Schumpeter diyor ki, eğer ortada ağır, haksız, adaletsiz ve keyfî
bir vergi devleti varsa aslında bunun müsebbibi millettir. Millet
iradesi, devletten daha fazla kamusal mal ve hizmet talebinde
bulunmaktadır; siyasi irade de milletin talebini yerine getirmiş
olmaktadır.
Schumpeter’in bu önemli tespiti ondan önce Fransız vergi
devletinin kötülükleri ve haksızlıkları altında yaşamış olan
Aydınlanma Çağı filozofu Jean-Jacques Rousseau tarafından
fevkalade iyi tanımlanmıştır.
27. «… yönetici akıllıysa, günün ihtiyaçlarını karşılamak için
para bulmayı düşünürken, ortaya çıkan bu yeni ihtiyacın uzak
sebeplerini araştırmayı da ihmal etmez… Bu kuraldan maliye
yönetiminin en önemli eylem ilkesi çıkar; ki o da gelirleri
artırmaya çalışmaktan çok daha büyük bir özenle ihtiyaçların
ortaya çıkmasını önlemeye çalışmaktır.»
-Jean-Jacques Rousseau
Jean-Jacques Rousseau(1712-1778)