VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
MUTLAKİYETÇİLİK DÖNEMİNDE FRANSA’DA UYGULANAN BAZI KEYFÎ VE TUHAF VERGİLER
1. M U T L A K İ Y E T Ç İ L İ K
D Ö N E M İ N D E
FRANSA’ D A
U Y G U L A N A N B A Z I
K E Y F Î V E T U H A F
V E R G İ L E R
P R O F. D R . C O Ş K U N C A N A K TA N
Kaynak: Coşkun Can Aktan, Vergi Devleti, İstanbul: Divan Kitap, 2020.
Sunumu Hazırlayan: Tahacan TAYAN
2. MONTESQUİEU
“… Hükümdarın emirlerinin yorumlayıcısı
olan vergi memuru, vatandaşların
servetleri üzerinde canı istediği şekilde
kalem oynatmaya kalkar.”
3. VOLTAİRE
“Colin'in babası da civar köylerden birinde
dört katırla tarlasını süren
namuslu bir çiftçiydi; cizyeyi, haracı,
yardım vergisini, tuzla kazanç vergisini,
şahıs vergisini ve yirmide bir denen vergiyi
verdikten sonra yıl sonunda adamcağızın
elinde pek öyle fazla bir para kalmıyordu.”
4. Mutlakiyetçilik döneminde Fransa’da alınan vergiler öylesine
ağır, haksız vergilerdi ki birçok tarihçi Fransız Devrimi’nin
ortaya çıkmasının ana kaynağını bu keyfî vergilere bağlar.
Ağır vergilerin Fransız Devrimi’nin ortaya çıkmasının
tek nedeni olduğunu ifade etmek fazlasıyla iddialı olur
ve doğrusu böyle bir ifadenin sağlam ve güvenilir
kaynaklarla desteklenmesi gerekir, fakat bilinen o ki
Feodal Fransa vergiler konusunda pek iyi bir sicile ya
da karneye sahip değildir.
5. Aydınlanma Çağının en önemli filozoflarından olan Voltaire
mutlakiyetçilik döneminde ağır, haksız, keyfî ve adaletsiz
vergileri şu şekilde özetliyor:
“ Memurlara onda biri, lira başına iki sou’yu,
haracı, şahsi vergiyi verdikten, askerleri evinde
yatırıp besledikten, bunların evlerinin yeniden
satın alınması için para verdikten sonra zavallı
çiftçi, bahtsız adam, ürününün onda birini
elinden alan papazı bir kurtarıcı gözüyle değil,
geri kalan bir parça derisini de yüzmeye gelen
bir cellât gözüyle görür. ”
6. Eski Fransa’da mutlakiyetçilik denildiğinde akla ilk gelen isim Louis-
Dieudonné de France veya çok bilinen adıyla XIV. Louis (1638 -
1715)’dir. Fransa'nın en uzun süre tahtta kalan kralıdır ve 1643-1715
yılları arasında 72 yıl Fransa krallığı yapmıştır. “Devlet benim” (l'État
c'est moi) sözünün sahibi bu kral Fransa'yı mutlak monarşiyle
yönetmiştir.
XIV. Louis ve onun döneminde maliye bakanı görevinde bulunan Jean
Baptiste Colbert (1619-1683) Fransız vergi devletinin tarihteki iki
önemli temsilcisidir.
7. G. Rude, Fransız Devrimi adını taşıyan eserinde XIV. Louis ve
Colbert dönemindeki vergi devletinin durumunu şu sözlerle
özetlemektedir:
“Fransız köylüleri ağır vergi yükü altında eziliyordu: Kilise’ye ödedikleri
yüzde onluk vergi (tithe); gelirden ya da araziden devlete ödedikleri
doğrudan vergi (taille), yüzde “yirmilik” gelir vergisi (vingtiéme), insan
başına kelle vergisi (capitation), tuz vergisi (gabelle); Kilise’nin ya da
aristokratların arazilerinde yaşayan köylülere ödeme yükümlülüğü
getiren örneğin nakit ödemeli feodal kira (cens), ayni kira (champart),
arazi alım satımından kaynaklanan (lods et ventes) vergiler de bu liste
içinde yer almaktaydı. Ayrıca yol yapımında zorunlu çalışma (corvee)
gibi hizmetler de köylülerin yerine getirmek zorunda oldukları
yükümlülükler arasındaydı… Ancak yıllar içinde ortaya çıkan kötü
hasat ve ekonomik kriz dönemlerinde bu yükler tüm köylüler için çok
can sıkıcı ve dayanılmaz olmaya başladı. Yüzyıl biterken sorun, kısa
zamanda orta sınıfları da kapsayacak biçimde büyüdü.”
8. Voltaire 1753 yılında XIV. Louis Çağı (Age of Louis XIV) adını taşıyan bir
de kitap yazmış ve mutlakiyetçiliğin ne derece kötü bir yönetim
olduğunu gözler önüne sermiştir. Voltaire söz konusu eserinde şöyle
demektedir:
“Colbert vergileme konusunda yapabileceği
bütün kötülükleri yaptı. İnsanlar yeterince
aydınlanmış değillerdi ve imparatorlukta büyük
suiistimaller söz konusuydu. Keyfî taille vergisi
uygulamaları, vergilerin ve resimlerin sayıca
artırılması, farklı yerleşim yerlerinden farklı
vergiler alınması, yerleşim bölgelerinde
uygulamaların birbirine benzememesi…”
9. Voltaire ve Rude’nin gayet güzel bir şekilde özetlediği bu durum
nihayetinde vergi isyanları ile devam etmiş.
Buna diğer birçok nedenlerin de eklenmesiyle (baskı ve zulüm,
köylülerin sefil hayat sürmesi, yurttaşlara eşit davranılmaması, asiller ve
din adamlarına sağlanan imtiyazlar vs.) Fransız Devrimi ortaya çıkmıştır.
Fransız Devrimi (1789-1799), Fransa'daki mutlak monarşinin devrilip
Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır.
10. Aydınlanma felsefesi Fransız devriminin arka planı
ve entelektüel temeli olmuştur. Fransız
aydınlanmasının önemli isimleri (Diderot,
d’Alambert, Voltaire, Montesquieu, Rousseau vd.)
o dönemde kanun önünde eşitlik, özgürlük,
düşünce hürriyeti gibi talepleri dillendirmekteydi.
Diderot d’Alambert Voltaire Montesquieu Rousseau
11. İngiliz aydınlanmasının öncülerinin (John Locke, David Hume,
Adam Smith, Adam Ferguson, Thomas Paine vs.) düşünceleri,
İngiliz Haklar Bildirgesi gibi özgürlük manifestoları da Fransız
devrimi üzerinde etkili olmuştur. Fransızlar dışarıdaki bu fikir ve
hareketleri de içselleştirerek Fransız Devrimi’ni gerçekleştirmeyi
başarmışlardır.
John Locke
David
Hume
Adam
Smith
Adam
Ferguson
Thomas
Paine
12. Fransız Devrimi’nin kazanımı olan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları
Bildirisi’nde (3 Eylül 1791) vergiler konusunda iki temel madde yer
almıştır.
Buna göre kamu gücünün devamını sağlamak ve idarenin
masraflarını karşılamak için herkesin bir vergi vermesi
kaçınılmazdır. Vergi tüm yurttaşlar arasından olanakları oranında
eşit olarak dağıtılır (Madde 13).
Devamındaki maddede ise tüm yurttaşların bizzat ya da temsilcileri
aracılığı ile verginin gerekliliğini belirlemeye, vergilemeyi serbestçe
kabul etmeye, vergi gelirlerinin kullanılmasını gözlemeye ve
verginin miktarını, matrahını, tahakkuk biçim ve süresini
belirlemeye hakkı vardır ifadesi yer almıştır.
13. TAİLLE
(ARAZİ VERGİSİ)
Latince ve Fransızca kökenli
“kesmek”, “kesinti” anlamına
gelen "taille" servet üzerinden
alınan bir dolaysız vergiydi. Bu
vergi 14. yüzyılda “fouage” olarak
adlandırılmaktaydı. Fransız
devrimi öncesinde, 1439 yılında
VII. Charles döneminde yürürlüğe
konulan bu vergiden soylular ve
din adamları muaf tutulmuştu.
14. CAPİTATİON
(KELLE VERGİSİ)
Fransız devrimi öncesinde, 1695 yılında
XIV. Louis döneminde uygulamaya
konulan; soylular ve din adamları da dâhil
olmak üzere herkesten alınan bir vergidir.
Verginin miktarı toplumu oluşturan
sınıflara göre farklılık göstermekteydi;
kraliyet ailesi üyelerinden günübirlik
işçilere kadar 22 muhtelif sınıfa ödenecek
vergi miktarı bulunmaktaydı. Her ne
kadar kraliyet üyeleri muaf olmasa da,
zamanla ödenecek vergi miktarını büyük
ölçüde azaltmanın yollarını buldular ve
vergi yükü yine halkın üzerinde kaldı.
Fransız devrimi ile birlikte kaldırıldı.
15. DİXİÈME VE
VİNGTİÈME
(GELİR VERGİSİ)
Fransız devrimi öncesinde gelir
üzerinden alınan ve orduyu
destekleme amacı olan önemli bir
vergidir. 1710 yılında XIV. Louis
döneminde yıllık gelirin onda biri
oranında alınan gelir vergisi
"dixième" olarak adlandırılırken,
1749 yılında bu vergi yıllık gelirin
yirmide biri oranında alınan
"vingtième" ile değiştirildi. Din
adamları vergiden muaf tutuldu.
Halkın büyük tepkisine rağmen
uzunca yıllar boyunca devam etti.
16. GABELLE
(TUZ VERGİSİ)
Fransız devrimi öncesinde, 1341'de VI.
Philip döneminde uygulanmaya
başlanan ilk kalıcı kraliyet vergisidir. Söz
konusu dönemde Fransa'nın bazı
bölgelerinde krallık tuz üretim tekeline
sahipti, aynı zamanda tuz satışını kontrol
etmekteydi. Krallık, "pays de grandes
gabelles", "pays de petites gabelles" ve
"pays de quart de sel" olmak üzere üç
gabelle bölgesine ayrılmıştı. Bu bölgeleri
"grenetier" ler yönetiyordu. Tuz
tüccarları tuzlarını greneteirlardan
almak ve sabit bir fiyattan satmak
zorundaydı.
17. GABELLE
(TUZ VERGİSİ)
Üretilen tuz "greniers a sel" isimli krallık
ambarlarına getirilerek buradan
dağıtılmaktaydı. Tüccarlar satacakları tuzu
krallık ambarlarından vergilendirilmiş şekilde
almaktaydı. Vergi, batıda satış fiyatının
çeyreği veya beşte biri tutarında, güneyde
krallık deposu tarafından belirlenen tarife
üzerinden uygulanmaktaydı. Tuz vergisi,
başlangıçta çarşaf, buğday, baharat, şarap ve
saire muhtelif tarımsal ve endüstriyel
ürünlere uygulanan dolaylı bir vergiydi.
Ancak, zamanla tüm halkı etkilediğinden
(yemek pişirmek, yiyecekleri korumak vs.) ve
tuz fiyatlarındaki aşırı bölgesel farklılıklar
yarattığından en nefret edilen ve en adil
olmayan vergi olarak değerlendirildi.
18. GABELLE
(TUZ VERGİSİ)
Gabelle, Fransa'yı 1789 Devrimi'ne
götüren nedenler arasında sayılmaktadır.
Çünkü, Fransız Devrimi öncesinde halkın
ağır vergiler nedeniyle tuz alamaması,
yiyeceklerin bozulmasına ve salgın
hastalıklara yol açmıştır. Fransız devrimi
sonrasında bile vergi alınmaya devam
edildi ve 1946 yılında tamamen
yürürlükten kaldırıldı.
19. Lods et ventes vergisi, tımar dâhilindeki
arazilerden satın alan kişilerin senyöre
ödemek zorunda olduğu bir vergiydi. Mülkün
değerinin yüzde 12 ile yüzde 20'si arasında
bir miktar şeklinde ödeniyordu.
Montesquieu Kanunların Ruhu adlı eserinde
bu vergi hakkında şunları yazmıştır:
“Çok geçmeden tımarlar, tıpkı baba malı gibi
yabancılara da satılmaya başlandı. Bu
yüzden bütün krallığa yayılan bir vergi çıktı
ortaya; adına da lods et ventes vergisi dendi.
Önceleri bu vergiler keyfî ydi, fakat satış izni
genel bir hal alınca, her bölgede verginin
miktarı tespit edildi.”
LODS ET VENTES
(SENYÖR VERGİSİ)
20. AİDES
(SATIŞ VERGİLERİ)
Sigara, şarap, bira ve saire
muhtelif tüketim malları üzerinde
konulan bir vergiydi. İlk kez 1292
yılında "maltote" adı ile VI. Philip
döneminde uygulanmaya
başlandı. Verginin toplanma
amacı o dönemki savaşları finanse
etmekti. XIV. Louis döneminde bu
kez "aides" adı ile uygulanmıştır.
21. TRAİTES
(GÜMRÜK VERGİSİ)
"Traites", ihracat ve ithalat üzerinden
alınan bir gümrük vergisiydi. Verginin
alınma amacı krallığın kendine yeterliliğini
sağlamak ve savaş dönemlerinde
yaşanacak kıtlığa karşı önlem almaktı. Söz
konusu verginin bir diğer amacı ise tahıl,
şarap vs. muhtelif malların ihracatının
yasaklanması ve böylelikle bölgenin
geçimini sağlamaktı. Fransa'da 1500'li
yıllardan önce dış rekabet tehdit olarak
görülmemişken, Jean-Baptiste Colbert
öncesi dönemde de gümrük vergileri pek
uygulanmamıştır. Ayrıca, krallık içerisinde
ticareti önemli şekilde engelleyecek ölçüde
sayısız gümrük bariyeri bulunmaktaydı.