SlideShare a Scribd company logo
1 of 23
Download to read offline
İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ:
İktisat Bilimi Perspektifinden
İyilikseverliğin Eleştirisi
PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan ‘İyilikseverliğin Maliyetleri’ içinde:
C C Aktan & S Yay, Kurumsal Sosyal Sermaye, Ankara: Seçkin Yayını, 2019.
Sunumu Hazırlayan: Esra Çelik
I.GİRİŞ “Atinalı Demades, cenaze törenleri için gerekli şeyleri satan bir
hemşerisini bu işten fazla kazanç beklediğini, bu kazancın da ancak bir
çok insanın ölümünden gelebileceğini ileri sürerek mahkum etmiş. Haklı
bir yargı denemez buna; çünkü hiç bir kazanç başkasına zarar vermeden
sağlanamaz, öyle olunca da her çeşit kazancı mahkum etmek gerekir.
Tüccar, gençliğin sefahata düşmesinden kar sağlar, çiftçi buğdayın
pahalanmasından, mimar evlerin yıkılmasından, hukukçu insanların
davalı, kavgalı olmasından; din adamlarının şan, şeref ve görevleri bile
bizim ölümümüze ve kötülüklerimize dayanır. Yunanlı komedya şairi
Philemon, ‘hiçbir hekim dostlarının bile sağlığından hoşlanmaz’ dermiş,
‘hiçbir asker de yurdundaki barıştan.’ Daha da kötüsü, herkes içini
yoklasa görür ki gizli dileklerimizin (iyiliklerimizin) bir çoğu başkasının
zararına doğar ve beslenir.” Michel de Montaigne
İyilikseverlik, herhangi bir açık ya da zımni bir karşılık (menfaat) beklentisi ile hareket
etmeksizin gönüllü olarak ya da zımni bir zorunluluk hissederek başkalarına
yardım(lar)da bulunmaktır. Bu tanım içinde iki hususa dikkat çekmek gerekir:
Bir sosyal yardım gayesi ile zengin işadamları ve iş kadınlarının ya da ünlü sanatçıların
bir devlet başkanının davetine icabet ettiğini düşünelim. Ortam ve kişisel pozisyon bu
durumda “gösteriş tüketimi” adını verebileceğimiz bir iyilikseverlik yarışını ortaya
çıkarabilir
İnsanlar, hiçbir menfaat beklemeksizin başka insanlara ve/veya
canlılara “gönüllü” yardımda bulunabilirler.
İnsanlar, bulundukları ortam ve pozisyon dolayısıyla kendilerini bir
“zımni zorlama” altında hissederek menfaat beklemeksizin ya da
bir menfaat beklentisi içinde başka insanlara ve/veya canlılara
yardım edebilirler.
Her ne kadar iktisat bilimi açısından ceteris paribus insan, kendi özel çıkar ve menfaatlerini
maksimize eden rasyonel “homo economicus” olarak tanımlansa da, insanın alturistik
(iyiliksever-yardımsever) yönü olduğu da bir gerçektir.
Bu çalışmada ilgilendiğimiz biraz aykırı
dahi olsa şu suali cevaplamaktır
“Hiç kimse bir köpeğin başka bir köpekle adil bir kemik değiş-tokuşu
yaptığını görmemiştir. Aynı şekilde, hiç kimse bir hayvanın başka bir
hayvana hareketlerle ya da kendi doğal sesiyle, ‘bu benim, o senin’;
‘sendekine karşılık kendiminkini sana vermek istiyorum’ dediğini
görmemiştir. Bir hayvan bir insandan ya da başka bir hayvandan bir şey
almak istediğinde, o insanın ya da hayvanın yardım etmesini sağlamak
için onu kandırmaktan başka yol bilmez. Köpek yavrusu anasına
yaltaklanır, yemek yiyen efendisinin onu da görmesini isteyen spanyel (*)
bin türlü şaklabanlıkla dikkat çekmeye çalışır. Bazen insanın da kendi
hemcinslerine karşı aynı oyunlara başvurduğu olur, istediğini yaptırmak
için başka bir yolu kalmayınca türlü yaltaklanmalar, alçaltıcı
hareketlerle karşısındakini yumuşatmaya çalışır.”
ADAM SMİTH
II. İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ
• Çıkarları peşinde koşan rasyonel insanı tanımlamaktadır.
Buna göre bireyler rasyonel ve tutarlı tercihlere sahiptirler.
Bireyler rasyonel olmaları sonucunda faydalarını ve özel
çıkarlarını maksimize ederek tercihlerde bulunurlar.
Homo
economicus
• Bireyler rasyonel olmaları sonucunda faydalarını
ve özel çıkarlarını maksimize ederek tercihlerde
bulunurlar.
Rasyonalite
• Homo economicus
• Rasyonalite
İyilik yapan bireyler
-Hangi amaçla
-Ne düşünerek
İyilik yaparlar?
• Azalan Marjinal Fayda
Kanunu (Gossen Yasası )
İyilik yapılan bireyin yapılan
iyiliğe/iyiliklere karşı
vereceği tepkileri nelerdir?
Gossen Yasası ve İyilikseverliğin Maliyeti
Gossen
Yasası
Susuz kalmış bireyin sudan elde ettiği faydanın zirvesine
ulaştığı noktadan sonra su içmeye devam etmesi halinde
sudan tatmin veya zevk almak yerine rahatsız olmaya
başlayacaktır. Böylece bu noktadan sonra ilave her bardak
suyun faydası negatif olacak, yapılan iyilik bir anlam ifade
etmeyecektir.
Tüketilen Su Miktarı
(Bardak)
Toplam Fayda Marjinal Fayda
0 0 0
1 20 20
2 35 15
3 45 10
4 50 5
5 50 0
6 45 -5
Tablo 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal Fayda
Şekil 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal Fayda Eğrileri
Gossen Yasası’nda;
Bir mal ya da hizmet, ilk biriminden itibaren tüketilmeye başlandığında toplam fayda azalan bir hızla
artarken, marjinal fayda, ilk birimden itibaren azalmaktadır.
Şekil 1 de ki grafikte üstteki eğri toplam faydayı, alttaki ise marjinal faydayı göstermektedir. Görüldüğü gibi
toplam fayda eğrisi tüketim seviyesi arttıkça yükselmekte ancak marjinal fayda eğrisi azalan bir seyir
izlemektedir.
Toplam fayda belirli bir düzeye kadar her ilave birim ile artmaktadır ancak bir noktadan sonra ise bu artış
azalarak devam etmektedir.
Toplam fayda en yüksek düzeye ulaştıktan sonra ilave tüketimin toplam faydaya katkısı negatif değer
almaktadır. Dolayısıyla tüketici gittikçe azalan bir marjinal fayda düzeyi ile, yani Gossen Yasası ile karşı
karşıyadır.
Şekilde de görüldüğü gibi, birinci bardak sudan sonra tüketilen her bardak su sonrası marjinal fayda azalmaktadır.
Tüketilen ikinci bardak suyun marjinal faydası 15, üçüncü bardak suyun marjinal faydası 10, dördüncü bardak suyun
marjinal faydası 5, beşinci bardak suyun marjinal faydası 0 olmaktadır. Bu noktada susuz kalmış birey doyum
noktasına ulaştığından artık ilave içilen her bardak su marjinal faydanın negatif değer almasına neden olacaktır.
 Azalan Marjinal Fayda Kanunu savunulan “marjinalizm” ile
paralellik arz etmektedir.
 Avusturya İktisat Okulu’nun temel metodolojisi ise ilk kez
Okul’un öncülerinden Ludwig von Mises tarafından kullanılan
“praxeology (praksiyoloji)” dir. Praksiyoloji, “insan eylemlerinin
genel bilimi” olarak tanımlanmakta ve bireylerin belli hedeflere
doğru bilinçli eylemlerde bulunduğu varsayımına
dayanmaktadır.
 Praksiyolojinin temel hareket noktası “insan amaçlı eylemde
bulunur” önermesidir.
 İnsan faaliyetleri amaçlıdır. Burada önemli olan nokta ise
amaçlı faaliyette bulunan bireyin, bulunduğu durumdan daha
iyi bir duruma gelmek amacıyla hareket etmesidir.
Marjinalizm Nihai fayda tezini savunmakta ve “bir malın kullanım değerini o
malın karşıladığı ihtiyaç belirler” ilkesine dayandırmaktadır.
Mises’e göre
Carl Menger’e göre malların değerini
belirleyen, onların doğasında
kendiliğinden var olan bir şey değil,
bireylerin arzularının tatminini
sağlayacak ve çıkarlarını maksimize
edecek bilginin göz önüne alınarak bu
mallara verdiği önemdir.
 Menger’e göre iktisadi faaliyetlerin iki kutbu vardır:
 insan ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların tatmininde kullanılan araçlar.
 İnsan isteklerini belirleyen ihtiyaçlardır.
 Menger, ihtiyaçları değerin belirleyici olarak düşünmüş ve formüle etmeye çalışmıştır, bunu yaparken
de atıf teorisinden yararlanmıştır.
 Menger’in dikkat çektiği en önemli nokta ise, değerin, malların içinde kendiliğinden var olmadığı ve
bizim onlara ihtiyaçlarımızın tatmini doğrultusunda atfettiğimiz/yüklediğimiz anlam olduğudur.
 Menger’e göre malların bir değere sahip olması ancak bireylerin ihtiyaçlarını karşılaması ile
olmaktadır. Bu nedenle de değer özneldir.
 Menger, değeri “insanların atfettiği/yüklediği anlam” üzerinden açıklamaya çalışmış, insanların çeşitli
ihtiyaçlara sahip olduğunu, Maslow’un ihtiyaçları hiyerarşisindeki gibi en önemli ihtiyaçların ilk, daha
az önemli olan ihtiyaçların ise daha sonra karşılanacağını ve ihtiyaçlar tatmin edildikçe değerin, her
ilave birimle azalacağını ve sağladığı faydanın da düşeceğini belirtmiştir. Menger bu görüşlerini Azalan
Marjinal Fayda Kanunu’nu esas alarak ortaya atmıştır. Menger bu görüşleriyle aynı zamanda iktisat
biliminin öncüsü olan Adam Smith’in, 1776 yılında yayınlanan “Milletlerin Zenginliği (The Wealth of
Nations)” isimli eserinde dile getirdiği “değer paradoksu (the paradox of value) ” veya “elmas-su
paradoksu (the diamond and water paradox)”na da açıklık getirmiştir.
Devletler/hükümetlerneden
iyilikyapar?
Devletler/hükümetler “refah devleti (welfare state)”
anlayışı gereği toplumun sosyal refahını maksimize etmek
amacıyla sosyal yardım, sosyal teşvik, sosyal tazmin vb.
araçlarla çeşitli müdahalelerde bulunurlar.
Bu müdahaleler ise çoğu kez politik çıkar amaçlı olmaktadır.
Bunun nedeni ise alınan tüm kararların temelde bireylerin
tercihlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkması ve bireylerin bu
tercihlerini belirlerken rasyonel davranıp, özel çıkarlarını
maksimize etmeyi amaçlamasıdır. Bu iki durum da “Kamu
Tercihi Teorisi (Public Choice Theory)”nin temel varsayımları
arasında yer almaktadır.
Kamu Tercihi İktisadı Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi: Semiriyeli
Çıkmazı
James M. Buchanan’ın 1975 yılında yayınladığı “Semiriyeli Çıkmazı (Samaritan’s Dilemma)”
adlı çalışmasında, devletin/hükümetin yaptığı bu müdahaleler Kamu Tercihi Teorisi
perspektifinden analiz edilmektedir.
 Semiriyeli çıkmazı devletin/hükümetin ve bu müdahalelerden
faydalananların/faydalanacak olanların pazarlık ettiği ve yardımların istismar edildiği bir
oyun olarak tanımlanmaktadır.
 Devletin/hükümetin bu iyiliksever veya hayırsever davranışları semiriyeli çıkmazından
kurtulmamıza imkan sağlamamakta, tam aksine bu çıkmaz içinde kalmamıza neden
olmaktadır.
Kamusal iyilikseverlik maliyeti
semiriyeli çıkmazıdır .
Kamusal hayırseverlik maliyeti
İdarelerin
fakirlere,
işsizlere ve
sakatlara
yaptıkları
kamusal
yardımlar
İsraf
Savurganlık
Yasal
Soygun
Rant
Kollama
 Hem kamusal iyilikseverliğin hem de bireysel iyilikseverliğin gözardı edilmeyecek bir diğer maliyeti
ise aylaklığın göreli fiyatını ucuzlatmasıdır.
 İyilikseverlik, bireyleri çalışma yerine boşta kalma (aylaklık) tercihine yöneltebilir.
Ne mi yaptım? Gece
gündüz şarkı
söyledim durdum
İyilikseverliğin Maliyeti: Tembellik ve Rehavet
 Karıncalar çalışmayı severken, ağustos böcekleri tembelliği (rehaveti) benimserler. İnsanlar da huy
bakımından bu iki kategoride sınıflandırılabilirler. Ancak hayvanlardan farklı olarak insanlar motivasyon
yönetimi ile bu iki huy arasındaki tercihlerini değiştirme iradesini ortaya koyabilirler.
 Her insanın doğasında var olan ama aynı zamanda dışsal faktörler ile de bir dereceye kadar değiştirilebilecek
olan iki huyu (mizaç yapısı) vardır:
 Çalışmayı sevmek
 Çalışmayı sevmemek (aylaklığı yeğlemek).
Dışarıdan bir iyilikseverin müdahalesi ile bireyin çalışma ve aylaklık arasındaki tercihi olumlu ve / veya olumsuz
yönde değişebilir.
• Aylaklık durumundaki bir bireye yapılacak olan bir iyilik,
onu olumlu yönde motive edebilir ve çalışmaya sevk
edebilir.
Olumlu
• Eğer sürekli iyilik elde edeceği düşüncesi hakim olursa bu
bir olumsuz alışkanlık ortaya çıkarabilir ve iyilik elde eden
kişi bulunduğu konumdan çok daha geriye giderek daha
fazla tembellik, rehavet ve atalet çizgisinde ilerleyebilir .
Olumsuz
ŞEKIL 3: ÇALıŞMA VE AYLAKLıK TERCIHI
 Bu örnek üzerinden iyilikseverliğin olumsuz maliyeti şu
şekilde özetlenebilir: Eğer karıncalar merhamet
duygusuyla ağustos böceğine bir defa dahi olsa yardım
etmiş olursa bir başka kış ağustos böceklerini tekrar
yuvalarının kapısında dilenirlerken göreceklerdir.
 İyiliklerin marjinal faydası iyilik elde eden kişinin gözünde giderek azalma eğilimindedir.
iyilik yapan kimse yaptığı iyiliğin karşılığını görememesi anlamında bir kötülüğe maruz
kalmış olabilir. Yani, iyilikten maraz doğmuş olur.
Bütün eylemlerinde
iyiliğin peşinden koşan bir
insanın bir maliyet
katlanacağı kesindir,
çünkü iyi olmayan çok
sayıda insan vardır.
İyilikler yavaş yavaş
hayat geçirilmeli; tadına
böylece daha iyi
varılmalıdır.
Niccolò Machiavelli
 Genel olarak insan tabiatı gereği iyilik yaparken de iyilik elde ederken de “ekonomik insan”
(homo economicus) olarak hareket eder. İyilik yapanın bir açık ya da zımni bir menfaat
beklentisi olmaksızın, yani “ekonomik insan” davranışı sergilemeden bir iyilik yapması
durumunu ele aldığımızda, bu defa karşısındaki kişinin yani iyilik elde eden kişinin
menfaatlerinden (elde ettiği iyiliklerden) optimal tatmin sağladığı noktadan sonra nankörlük,
vefasızlık, hainlik, ihanet ve benzeri davranışlar sergilemesi söz konusu olabilir.
 İnsanlar ayrıca rasyonel davranırlar, kişisel menfaatlerini gözetirler, fayda ve menfaatlerini
azamileştirmek gayreti içinde olurlar. İnsanlar, fayda ve menfaatleri bir tatmin düzeyine
eriştikten sonra da o fayda ya da iyiliklere atfettikleri değer azalır ve geçmişte elde ettikleri fayda
ve menfaatleri unuturlar. Ve böylece yukarıda da ifade ettiğimiz üzere iyilikten maraz doğmuş
olur. Yapılan bir iyiliğin karşılığı kötülükle son bulmuş olur.
 İyilikseverliğin, iyilik elde eden kişiyi atalet ve rehavete yöneltmesi şeklinde bir başka olumsuz
etkisi de gözardı edilmemelidir. Bir başka ifadeyle, çalışmadan iyiliklere alışmış ya da alıştırılmış
bir birey çalışma yerine aylaklığı (tembelliği) tercih edebilir.

More Related Content

Similar to İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ: İktisat Bilimi Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi

VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi PerspektifiVERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi PerspektifiCOSKUN CAN AKTAN
 
Milletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYE
Milletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYEMilletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYE
Milletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYECOSKUN CAN AKTAN
 
PATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞI
PATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞIPATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞI
PATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞICOSKUN CAN AKTAN
 
ANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİCOSKUN CAN AKTAN
 
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİSOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİCOSKUN CAN AKTAN
 
ADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLER
ADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLERADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLER
ADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLERCOSKUN CAN AKTAN
 
ÖZEL MÜLKİYET VE REKABET ÜZERİNE
ÖZEL MÜLKİYET  VE REKABET ÜZERİNEÖZEL MÜLKİYET  VE REKABET ÜZERİNE
ÖZEL MÜLKİYET VE REKABET ÜZERİNECOSKUN CAN AKTAN
 
ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİCOSKUN CAN AKTAN
 
VERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUN
VERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUNVERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUN
VERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUNCOSKUN CAN AKTAN
 
HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?
HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?
HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?COSKUN CAN AKTAN
 
Bir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlik
Bir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlikBir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlik
Bir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlikCOSKUN CAN AKTAN
 
MİLLETLERİN “GERÇEK” ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:
MİLLETLERİN “GERÇEK”  ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:MİLLETLERİN “GERÇEK”  ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:
MİLLETLERİN “GERÇEK” ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:COSKUN CAN AKTAN
 
EVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARI
EVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARIEVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARI
EVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARICOSKUN CAN AKTAN
 

Similar to İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ: İktisat Bilimi Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi (19)

VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi PerspektifiVERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
 
Milletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYE
Milletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYEMilletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYE
Milletlerin Gerçek Zenginliği: SOSYAL SERMAYE
 
ANAYASAL DEMOKRASİ
ANAYASAL  DEMOKRASİANAYASAL  DEMOKRASİ
ANAYASAL DEMOKRASİ
 
PATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞI
PATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞIPATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞI
PATERNALİZM, TERCİHLERİ VERGİLEME ve VERGİ AYRIMCILIĞI
 
ANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSADIN TARİHSEL VE FELSEFİ TEMELLERİ
 
Klasik İktisat Okulu
Klasik İktisat OkuluKlasik İktisat Okulu
Klasik İktisat Okulu
 
Avusturya İktisat Okulu
Avusturya İktisat OkuluAvusturya İktisat Okulu
Avusturya İktisat Okulu
 
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİSOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
SOSYAL PİYASA EKONOMİSİ ELEŞTİRİSİ
 
Ortak Mülkiyet Trajedisi
Ortak Mülkiyet TrajedisiOrtak Mülkiyet Trajedisi
Ortak Mülkiyet Trajedisi
 
ADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLER
ADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLERADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLER
ADAM SMITH: PİYASA EKONOMİSİ ve KAMU MALİYESİ ÜZERİNE SEÇİLMİŞ SÖZLER
 
PATERNALİZM FELSEFESİ
PATERNALİZM FELSEFESİ PATERNALİZM FELSEFESİ
PATERNALİZM FELSEFESİ
 
ÖZEL MÜLKİYET VE REKABET ÜZERİNE
ÖZEL MÜLKİYET  VE REKABET ÜZERİNEÖZEL MÜLKİYET  VE REKABET ÜZERİNE
ÖZEL MÜLKİYET VE REKABET ÜZERİNE
 
EVRİMSEL İKTİSAT
EVRİMSEL İKTİSATEVRİMSEL İKTİSAT
EVRİMSEL İKTİSAT
 
ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİ
ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT'IN METODOLOJİK İLKELERİ
 
VERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUN
VERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUNVERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUN
VERGİ DEVLET VE YASAL SOYGUN
 
HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?
HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?
HUKUKUN AMACI NEDİR ve NE OLMALIDIR? ADALET Mİ, ETKİNLİK Mİ?
 
Bir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlik
Bir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlikBir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlik
Bir sosyal sermaye olarak: iyilikseverlik
 
MİLLETLERİN “GERÇEK” ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:
MİLLETLERİN “GERÇEK”  ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:MİLLETLERİN “GERÇEK”  ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:
MİLLETLERİN “GERÇEK” ZENGİNLİĞİ SOSYAL SERMAYE:
 
EVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARI
EVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARIEVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARI
EVRİMCİ KURUMSAL İKTİSAT: SCHUMPETER’IN KATKILARI
 

More from COSKUN CAN AKTAN

İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONUİKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONUCOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?COSKUN CAN AKTAN
 
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİPATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİCOSKUN CAN AKTAN
 
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNEPATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNECOSKUN CAN AKTAN
 
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞIPATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞICOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEMEİKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEMECOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?COSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? COSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?COSKUN CAN AKTAN
 
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİMATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİCOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME... İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME... COSKUN CAN AKTAN
 
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSATEMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSATCOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZMİKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZMCOSKUN CAN AKTAN
 
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUNKEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUNCOSKUN CAN AKTAN
 
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİVERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİCOSKUN CAN AKTAN
 
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...COSKUN CAN AKTAN
 
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİVERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİCOSKUN CAN AKTAN
 

More from COSKUN CAN AKTAN (20)

İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONUİKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
 
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
 
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİPATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
 
PATERNALİZM
PATERNALİZMPATERNALİZM
PATERNALİZM
 
PATERNALİZM TÜRLERİ
PATERNALİZM TÜRLERİPATERNALİZM TÜRLERİ
PATERNALİZM TÜRLERİ
 
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNEPATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
 
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞIPATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEMEİKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME
 
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
 
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİMATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME... İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
 
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSATEMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
 
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZMİKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
 
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUNKEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
 
VERGİLEMENİN SINIRLARI
VERGİLEMENİN SINIRLARIVERGİLEMENİN SINIRLARI
VERGİLEMENİN SINIRLARI
 
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİVERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
 
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...
 
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİVERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ
VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ
 

İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ: İktisat Bilimi Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi

  • 1. İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ: İktisat Bilimi Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan ‘İyilikseverliğin Maliyetleri’ içinde: C C Aktan & S Yay, Kurumsal Sosyal Sermaye, Ankara: Seçkin Yayını, 2019. Sunumu Hazırlayan: Esra Çelik
  • 2. I.GİRİŞ “Atinalı Demades, cenaze törenleri için gerekli şeyleri satan bir hemşerisini bu işten fazla kazanç beklediğini, bu kazancın da ancak bir çok insanın ölümünden gelebileceğini ileri sürerek mahkum etmiş. Haklı bir yargı denemez buna; çünkü hiç bir kazanç başkasına zarar vermeden sağlanamaz, öyle olunca da her çeşit kazancı mahkum etmek gerekir. Tüccar, gençliğin sefahata düşmesinden kar sağlar, çiftçi buğdayın pahalanmasından, mimar evlerin yıkılmasından, hukukçu insanların davalı, kavgalı olmasından; din adamlarının şan, şeref ve görevleri bile bizim ölümümüze ve kötülüklerimize dayanır. Yunanlı komedya şairi Philemon, ‘hiçbir hekim dostlarının bile sağlığından hoşlanmaz’ dermiş, ‘hiçbir asker de yurdundaki barıştan.’ Daha da kötüsü, herkes içini yoklasa görür ki gizli dileklerimizin (iyiliklerimizin) bir çoğu başkasının zararına doğar ve beslenir.” Michel de Montaigne
  • 3. İyilikseverlik, herhangi bir açık ya da zımni bir karşılık (menfaat) beklentisi ile hareket etmeksizin gönüllü olarak ya da zımni bir zorunluluk hissederek başkalarına yardım(lar)da bulunmaktır. Bu tanım içinde iki hususa dikkat çekmek gerekir: Bir sosyal yardım gayesi ile zengin işadamları ve iş kadınlarının ya da ünlü sanatçıların bir devlet başkanının davetine icabet ettiğini düşünelim. Ortam ve kişisel pozisyon bu durumda “gösteriş tüketimi” adını verebileceğimiz bir iyilikseverlik yarışını ortaya çıkarabilir İnsanlar, hiçbir menfaat beklemeksizin başka insanlara ve/veya canlılara “gönüllü” yardımda bulunabilirler. İnsanlar, bulundukları ortam ve pozisyon dolayısıyla kendilerini bir “zımni zorlama” altında hissederek menfaat beklemeksizin ya da bir menfaat beklentisi içinde başka insanlara ve/veya canlılara yardım edebilirler.
  • 4. Her ne kadar iktisat bilimi açısından ceteris paribus insan, kendi özel çıkar ve menfaatlerini maksimize eden rasyonel “homo economicus” olarak tanımlansa da, insanın alturistik (iyiliksever-yardımsever) yönü olduğu da bir gerçektir. Bu çalışmada ilgilendiğimiz biraz aykırı dahi olsa şu suali cevaplamaktır
  • 5. “Hiç kimse bir köpeğin başka bir köpekle adil bir kemik değiş-tokuşu yaptığını görmemiştir. Aynı şekilde, hiç kimse bir hayvanın başka bir hayvana hareketlerle ya da kendi doğal sesiyle, ‘bu benim, o senin’; ‘sendekine karşılık kendiminkini sana vermek istiyorum’ dediğini görmemiştir. Bir hayvan bir insandan ya da başka bir hayvandan bir şey almak istediğinde, o insanın ya da hayvanın yardım etmesini sağlamak için onu kandırmaktan başka yol bilmez. Köpek yavrusu anasına yaltaklanır, yemek yiyen efendisinin onu da görmesini isteyen spanyel (*) bin türlü şaklabanlıkla dikkat çekmeye çalışır. Bazen insanın da kendi hemcinslerine karşı aynı oyunlara başvurduğu olur, istediğini yaptırmak için başka bir yolu kalmayınca türlü yaltaklanmalar, alçaltıcı hareketlerle karşısındakini yumuşatmaya çalışır.” ADAM SMİTH II. İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ
  • 6. • Çıkarları peşinde koşan rasyonel insanı tanımlamaktadır. Buna göre bireyler rasyonel ve tutarlı tercihlere sahiptirler. Bireyler rasyonel olmaları sonucunda faydalarını ve özel çıkarlarını maksimize ederek tercihlerde bulunurlar. Homo economicus • Bireyler rasyonel olmaları sonucunda faydalarını ve özel çıkarlarını maksimize ederek tercihlerde bulunurlar. Rasyonalite
  • 7. • Homo economicus • Rasyonalite İyilik yapan bireyler -Hangi amaçla -Ne düşünerek İyilik yaparlar? • Azalan Marjinal Fayda Kanunu (Gossen Yasası ) İyilik yapılan bireyin yapılan iyiliğe/iyiliklere karşı vereceği tepkileri nelerdir?
  • 8. Gossen Yasası ve İyilikseverliğin Maliyeti
  • 9. Gossen Yasası Susuz kalmış bireyin sudan elde ettiği faydanın zirvesine ulaştığı noktadan sonra su içmeye devam etmesi halinde sudan tatmin veya zevk almak yerine rahatsız olmaya başlayacaktır. Böylece bu noktadan sonra ilave her bardak suyun faydası negatif olacak, yapılan iyilik bir anlam ifade etmeyecektir.
  • 10. Tüketilen Su Miktarı (Bardak) Toplam Fayda Marjinal Fayda 0 0 0 1 20 20 2 35 15 3 45 10 4 50 5 5 50 0 6 45 -5 Tablo 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal Fayda Şekil 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal Fayda Eğrileri
  • 11. Gossen Yasası’nda; Bir mal ya da hizmet, ilk biriminden itibaren tüketilmeye başlandığında toplam fayda azalan bir hızla artarken, marjinal fayda, ilk birimden itibaren azalmaktadır. Şekil 1 de ki grafikte üstteki eğri toplam faydayı, alttaki ise marjinal faydayı göstermektedir. Görüldüğü gibi toplam fayda eğrisi tüketim seviyesi arttıkça yükselmekte ancak marjinal fayda eğrisi azalan bir seyir izlemektedir. Toplam fayda belirli bir düzeye kadar her ilave birim ile artmaktadır ancak bir noktadan sonra ise bu artış azalarak devam etmektedir. Toplam fayda en yüksek düzeye ulaştıktan sonra ilave tüketimin toplam faydaya katkısı negatif değer almaktadır. Dolayısıyla tüketici gittikçe azalan bir marjinal fayda düzeyi ile, yani Gossen Yasası ile karşı karşıyadır. Şekilde de görüldüğü gibi, birinci bardak sudan sonra tüketilen her bardak su sonrası marjinal fayda azalmaktadır. Tüketilen ikinci bardak suyun marjinal faydası 15, üçüncü bardak suyun marjinal faydası 10, dördüncü bardak suyun marjinal faydası 5, beşinci bardak suyun marjinal faydası 0 olmaktadır. Bu noktada susuz kalmış birey doyum noktasına ulaştığından artık ilave içilen her bardak su marjinal faydanın negatif değer almasına neden olacaktır.
  • 12.  Azalan Marjinal Fayda Kanunu savunulan “marjinalizm” ile paralellik arz etmektedir.  Avusturya İktisat Okulu’nun temel metodolojisi ise ilk kez Okul’un öncülerinden Ludwig von Mises tarafından kullanılan “praxeology (praksiyoloji)” dir. Praksiyoloji, “insan eylemlerinin genel bilimi” olarak tanımlanmakta ve bireylerin belli hedeflere doğru bilinçli eylemlerde bulunduğu varsayımına dayanmaktadır.  Praksiyolojinin temel hareket noktası “insan amaçlı eylemde bulunur” önermesidir.  İnsan faaliyetleri amaçlıdır. Burada önemli olan nokta ise amaçlı faaliyette bulunan bireyin, bulunduğu durumdan daha iyi bir duruma gelmek amacıyla hareket etmesidir. Marjinalizm Nihai fayda tezini savunmakta ve “bir malın kullanım değerini o malın karşıladığı ihtiyaç belirler” ilkesine dayandırmaktadır.
  • 14. Carl Menger’e göre malların değerini belirleyen, onların doğasında kendiliğinden var olan bir şey değil, bireylerin arzularının tatminini sağlayacak ve çıkarlarını maksimize edecek bilginin göz önüne alınarak bu mallara verdiği önemdir.
  • 15.  Menger’e göre iktisadi faaliyetlerin iki kutbu vardır:  insan ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların tatmininde kullanılan araçlar.  İnsan isteklerini belirleyen ihtiyaçlardır.  Menger, ihtiyaçları değerin belirleyici olarak düşünmüş ve formüle etmeye çalışmıştır, bunu yaparken de atıf teorisinden yararlanmıştır.  Menger’in dikkat çektiği en önemli nokta ise, değerin, malların içinde kendiliğinden var olmadığı ve bizim onlara ihtiyaçlarımızın tatmini doğrultusunda atfettiğimiz/yüklediğimiz anlam olduğudur.  Menger’e göre malların bir değere sahip olması ancak bireylerin ihtiyaçlarını karşılaması ile olmaktadır. Bu nedenle de değer özneldir.  Menger, değeri “insanların atfettiği/yüklediği anlam” üzerinden açıklamaya çalışmış, insanların çeşitli ihtiyaçlara sahip olduğunu, Maslow’un ihtiyaçları hiyerarşisindeki gibi en önemli ihtiyaçların ilk, daha az önemli olan ihtiyaçların ise daha sonra karşılanacağını ve ihtiyaçlar tatmin edildikçe değerin, her ilave birimle azalacağını ve sağladığı faydanın da düşeceğini belirtmiştir. Menger bu görüşlerini Azalan Marjinal Fayda Kanunu’nu esas alarak ortaya atmıştır. Menger bu görüşleriyle aynı zamanda iktisat biliminin öncüsü olan Adam Smith’in, 1776 yılında yayınlanan “Milletlerin Zenginliği (The Wealth of Nations)” isimli eserinde dile getirdiği “değer paradoksu (the paradox of value) ” veya “elmas-su paradoksu (the diamond and water paradox)”na da açıklık getirmiştir.
  • 16. Devletler/hükümetlerneden iyilikyapar? Devletler/hükümetler “refah devleti (welfare state)” anlayışı gereği toplumun sosyal refahını maksimize etmek amacıyla sosyal yardım, sosyal teşvik, sosyal tazmin vb. araçlarla çeşitli müdahalelerde bulunurlar. Bu müdahaleler ise çoğu kez politik çıkar amaçlı olmaktadır. Bunun nedeni ise alınan tüm kararların temelde bireylerin tercihlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkması ve bireylerin bu tercihlerini belirlerken rasyonel davranıp, özel çıkarlarını maksimize etmeyi amaçlamasıdır. Bu iki durum da “Kamu Tercihi Teorisi (Public Choice Theory)”nin temel varsayımları arasında yer almaktadır. Kamu Tercihi İktisadı Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi: Semiriyeli Çıkmazı
  • 17. James M. Buchanan’ın 1975 yılında yayınladığı “Semiriyeli Çıkmazı (Samaritan’s Dilemma)” adlı çalışmasında, devletin/hükümetin yaptığı bu müdahaleler Kamu Tercihi Teorisi perspektifinden analiz edilmektedir.  Semiriyeli çıkmazı devletin/hükümetin ve bu müdahalelerden faydalananların/faydalanacak olanların pazarlık ettiği ve yardımların istismar edildiği bir oyun olarak tanımlanmaktadır.  Devletin/hükümetin bu iyiliksever veya hayırsever davranışları semiriyeli çıkmazından kurtulmamıza imkan sağlamamakta, tam aksine bu çıkmaz içinde kalmamıza neden olmaktadır. Kamusal iyilikseverlik maliyeti semiriyeli çıkmazıdır . Kamusal hayırseverlik maliyeti
  • 19.  Hem kamusal iyilikseverliğin hem de bireysel iyilikseverliğin gözardı edilmeyecek bir diğer maliyeti ise aylaklığın göreli fiyatını ucuzlatmasıdır.  İyilikseverlik, bireyleri çalışma yerine boşta kalma (aylaklık) tercihine yöneltebilir. Ne mi yaptım? Gece gündüz şarkı söyledim durdum İyilikseverliğin Maliyeti: Tembellik ve Rehavet
  • 20.  Karıncalar çalışmayı severken, ağustos böcekleri tembelliği (rehaveti) benimserler. İnsanlar da huy bakımından bu iki kategoride sınıflandırılabilirler. Ancak hayvanlardan farklı olarak insanlar motivasyon yönetimi ile bu iki huy arasındaki tercihlerini değiştirme iradesini ortaya koyabilirler.  Her insanın doğasında var olan ama aynı zamanda dışsal faktörler ile de bir dereceye kadar değiştirilebilecek olan iki huyu (mizaç yapısı) vardır:  Çalışmayı sevmek  Çalışmayı sevmemek (aylaklığı yeğlemek). Dışarıdan bir iyilikseverin müdahalesi ile bireyin çalışma ve aylaklık arasındaki tercihi olumlu ve / veya olumsuz yönde değişebilir. • Aylaklık durumundaki bir bireye yapılacak olan bir iyilik, onu olumlu yönde motive edebilir ve çalışmaya sevk edebilir. Olumlu • Eğer sürekli iyilik elde edeceği düşüncesi hakim olursa bu bir olumsuz alışkanlık ortaya çıkarabilir ve iyilik elde eden kişi bulunduğu konumdan çok daha geriye giderek daha fazla tembellik, rehavet ve atalet çizgisinde ilerleyebilir . Olumsuz
  • 21. ŞEKIL 3: ÇALıŞMA VE AYLAKLıK TERCIHI  Bu örnek üzerinden iyilikseverliğin olumsuz maliyeti şu şekilde özetlenebilir: Eğer karıncalar merhamet duygusuyla ağustos böceğine bir defa dahi olsa yardım etmiş olursa bir başka kış ağustos böceklerini tekrar yuvalarının kapısında dilenirlerken göreceklerdir.
  • 22.  İyiliklerin marjinal faydası iyilik elde eden kişinin gözünde giderek azalma eğilimindedir. iyilik yapan kimse yaptığı iyiliğin karşılığını görememesi anlamında bir kötülüğe maruz kalmış olabilir. Yani, iyilikten maraz doğmuş olur. Bütün eylemlerinde iyiliğin peşinden koşan bir insanın bir maliyet katlanacağı kesindir, çünkü iyi olmayan çok sayıda insan vardır. İyilikler yavaş yavaş hayat geçirilmeli; tadına böylece daha iyi varılmalıdır. Niccolò Machiavelli
  • 23.  Genel olarak insan tabiatı gereği iyilik yaparken de iyilik elde ederken de “ekonomik insan” (homo economicus) olarak hareket eder. İyilik yapanın bir açık ya da zımni bir menfaat beklentisi olmaksızın, yani “ekonomik insan” davranışı sergilemeden bir iyilik yapması durumunu ele aldığımızda, bu defa karşısındaki kişinin yani iyilik elde eden kişinin menfaatlerinden (elde ettiği iyiliklerden) optimal tatmin sağladığı noktadan sonra nankörlük, vefasızlık, hainlik, ihanet ve benzeri davranışlar sergilemesi söz konusu olabilir.  İnsanlar ayrıca rasyonel davranırlar, kişisel menfaatlerini gözetirler, fayda ve menfaatlerini azamileştirmek gayreti içinde olurlar. İnsanlar, fayda ve menfaatleri bir tatmin düzeyine eriştikten sonra da o fayda ya da iyiliklere atfettikleri değer azalır ve geçmişte elde ettikleri fayda ve menfaatleri unuturlar. Ve böylece yukarıda da ifade ettiğimiz üzere iyilikten maraz doğmuş olur. Yapılan bir iyiliğin karşılığı kötülükle son bulmuş olur.  İyilikseverliğin, iyilik elde eden kişiyi atalet ve rehavete yöneltmesi şeklinde bir başka olumsuz etkisi de gözardı edilmemelidir. Bir başka ifadeyle, çalışmadan iyiliklere alışmış ya da alıştırılmış bir birey çalışma yerine aylaklığı (tembelliği) tercih edebilir.