KAMU TERCİHİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERSPEKTİFİNDEN VERGİ HARCAMALARININ ELEŞTİRİSİ
1. Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can AKTAN,Yeni İktisat Okulları ve İktisadi Düşünce:Ankara:Seçkin
Yayınları,2018
Sunumu Hazırlayan: Cansu ŞAHİN
2. “Kuralların yerine otoriteyi ikame etmek
tehlikelidir…Bir demokratik ve serbest-
teşebbüs sistemi;istikrarlı bir çerçeveye
sahip kesin kurallara sahip olmalı ve sadece
tedrici değişimlere tabi olmalıdır.” Henry
C.Simons
3.
4. Özetle anayasal iktisat vergi
harcamalarına siyasal
iktidarların vergi sitemini
keyfi olarak kullanmalarına
imkan sağlayan iradi vergi
politikası aracı olarak ele
almaktadır.
5. Kamu tercihi ve anayasal iktisat felsefesi “iradi
maliye(vergi)politikalarına” ciddi karşı çıkan ve kurallara
dayalı maliye(vergi)politikasının gereğini savunan bir
iktisat okuludur. Anayasal perspektiften optimal vergi
sistemi oluşturulması konusunu savunanların başında Nobel
ekonomi ödülü sahibi Amerikalı iktisatçı James M.Buchanan
gelmektedir.Buchanan ve diğer anayasal
iktisatçılar;hükümetlerin iradi/takdiri/ihtiyari vergi
politikalarını uygulayarak “vergi politizasyonu”adı verilen
bir sorunu ortaya çıkardıklarını,verilen bir sorunu ortaya
çıkardıklarını,vergileme güç ve yetkisinin keyfi kullanımı
neticesinde de “vergi sömürüsü”nden sorumlu olduklarını
ifade etmektedirler. Buchanan ve diğer anayasal
iktisatçılar bu sorunların ortadan kaldırılması için
hükümetlerin vergileme yetkilerini sınırlayacak kurallara
ve kurumlara ihtiyaç olduğunu savunmaktadırlar.
6. Genellik ilkesi: Mali sömürüyü engellemek için alınabilecek
önlemlerden birisi kamu maliyesinde “genellik ilkesi”nin gerçek
anlamda uygulanmasını sağlamaktadır.Genellik ilkesi(generality
principle)geniş anlamda, vergi ve harcama programlarının
uygulanmasında herhangi bir kişiye ya da kesime özel ayrıcalıklar
sağlanmaması anlamına gelir. Genellik ilkesi, vergilemede tüm
kişilerin ve konuların herhangi bir ayrım yapılmadan ve ayrıcalık
sağlanmadan vergiye tabi olması anlamına gelmektedir.
7. Vergi oranlarının Anayasada Düz
Oranlı olarak belirlenmesi:
Vergi oranlarının tamamen parlamentoların
takdirlerine bırakıldığı takdirde bu bir takım
suistimallere neden olabilir.Günümüzde bir çok
demokratik sistemde yaygın olarak uygulanan
artan oranlı vergiler,hem parlamentoların
kanun yapma yetkisi, hem de hükümetlerin khk
çıkarma yetkisi ile çok sık değişikliğe
uğratılmaktadır. Vergi sisteminde ve vergi
oranlarında çok sık yapılan değişikliklerin
ortaya çıkardığı olumsuz sonuçları
engellemenin yolu vergi oranlarını anayasada
belirlemektir.Anayasal iktisat alanında
çalışmalar yapan iktisatçıların büyük çoğunluğu
vergi oranlarının anayasada düz oranlı(flat
rate)olarak tespit edilmesini savunmaktadırlar.
8. Vergi kanunlarının anayasada belirlenmesi:
Gerek tarihsel tecrübeler, gerekse
günümüzde demokratik ve anti-
demokratik ülkelerin bir çoğunda yaşanan
tecrübeler hükümetlerin vergilerin
konularını keyfice belirlediklerini
göstermektedir.Anayasal iktisat yaklaşımı
çerçevesindeki önerilerden birisi de vergi
konularının önceden anayasa içerisinde
açık olarak tespit edilmesidir.
9. .
Vergi ayrımcılığı(tax
discrimination),hükümetlerin gerek kendi
ülkesindeki vergi mükellefi gerçek ve tüzel
kişiere, gerekse uluslar arası iktisadi ilişkiler
açısından yabancı vergi mükellefi gerçek ve
tüzel kişilere özel vergi kolaylıkları yoluyla
vergi ayrıcalıkları sunması veya tam tersine söz
konusu mükellef gruplarına yatay ve dikey
eşitlik ilkelerini ihlal ederek farklı vergi
kuralları uygulamasıdır.
11. Vergi dampingi, uluslar arası
vergi ayrımcılığına bir örnek
teşkil etmektedir.Vergi
damping(tax damping),uluslar
arası doğrudan yabancı
sermaye ve/veya portföy
yatırımlarını ülkeye
çekebilmek için vergi
oranlarının aşırı oranda
düşürülmesi veya özel bir
takım vergisel kolaylıklar
sağlanması demektir. Vergi
damping , bir vergi
korumacılığı(tax
protectionism)uygulamasıdır.
12. “Bütün kamu maliyesi
uygulaması,vergi yükümlüsü
kandırma, onu farkına
vardığından daha fazlasını
ödemeye teşvik etme ve
başka birisine ödeteceğine
inandırarak ödeme yapmaya
razı etme gayretiyle
geliştirilmiştir.” Friedrich A.
Hayek
Amerikalı ünlü iktisatçı
Richard Wagner,1979 yılında
Tax Foundation adlı bir
hükümet dışı organizasyon
tarafından yayınlanan
çalışmasında Amerikan vergi
sisteminde “vergi harcaması
bütçesi” olarak adlandırılan
uygulamayı eleştirerek “mali
empresyonizm”(fiscal
impressionism)kavramını
kullanmıştır
13. Wagner’in “mali empresyonizm”olarak
adlandırdığı durum aslında bir tür “mali
yanıltma”anlamına da gelmektedir.Maliye
biliminde “mali aldanma” ya da mali
ilizyon kavramı ilk kez Nobel eonomi
ödülü sahibi James M.Buchanan’ın
çalışmaları ile gündeme gelmiş ve
sonrasında yaygın bir şekilde kullanılmaya
başlanmıştır.
Wagner’in “mali empresyonizm”olarak
adlandırdığı durum aslında bir tür “mali
yanıltma”anlamına da gelmektedir.Maliye
biliminde “mali aldanma” ya da mali
Wagner’in “mali empresyonizm”
olarak adlandırdığı durum aslında
bir tür “mali yanıltma” anlamına
da gelmektedir.Maliye biliminde
“mali aldanma” ya da mali
illüzyon kavramı ilk kez Nobel
ekonomi ödülü sahibi James M.
Buchanan’ın çalışmaları ile
gündeme gelmiş ve sonrasında
yaygın bir şekilde kullanılmaya
başlanmıştır.
Mali illüzyon;dar anlamda vergi mükelleflerinin
devlet tarafından sağlanan mal ve
hizmetlerden kaynaklanan vergi yüklerini eksik
sağlaması durumudur.Bu birinci duruma ise
“mali yanılgısı” ya da “vergi aldanması” denir.
İkinci durum ise vergi mükelleflerinin ya da
daha geniş anlamda seçmenlerin kamu
harcamalarından sağladıkları yararları
genellikle maliyetlerini dikkate almayarak tek
yanlı olarak değerlendirme yanılgısıdır ki bu
durumu ise “harcama aldanması “olarak
isimlendirilir.
14. Özetle,”mali aldanma” ya da
“mali illüzyon” kamu
maliyesinde seçmenlerin ve
vergi mükelleflerinin eksik
enformasyondan kaynaklanan
bir zihinsel hata ve
yanlışı(cognitive bias)olarak
kabul edilebilir.Vatandaşlar,
nihayetinde kamu hizmetleri
kendilerine doğrudan bir
bedel(vergi)karşılığında
sunulmadığından her zaman
fayda-maliyet analizinde bir
algılama hatasına düşebilirler.
15.
16.
17. RANTKOLLAMA
Rant kollama özetle, en
kısa ifadeyle devletten
özel bir hak veya imtiyaz
elde etme faaliyetidir.Bir
mal veya hizmetin monopol
hakkı, kiralama ya da
işletme hakkı,mal
ihracatında veya
ithalatında özel bir lisans
sağlama hakkı vs. rant
kollamaya muhtelif
örneklerdir.Kamu
harcamaları ve vergiler de
rant kollamanın bir aracına
dönüşebilirler.
Örneğin;devlet belirli
mükellef gruplarına ,
sektörlere,endüstrilere
vs. iktisadi ve sosyal
gayeli mali yardımlar
sunarak rant yaratabilir
ve bu sonuçta bir rant
kollama yarışına
dönüşebilir.Bu anlamda
rant kollama bir
“transfer kollama”
faaliyetidir.
18. Her ne isimle adlandırılırsa
adlandırılsın(rant kollama, transfer
kollama) sonuçta bir yasal soygun
düzeni ortaya çıkmış olur. Bu yasal
soygun düzeninde bireyler ya da
belirli meslek kuruluşları kendi
üyelerinin çıkarlarına hizmet
edecek şekilde bürokrasi ve
hükümetler üzerinde muhtelif
baskılar oluşturmak suretiyle bir
rant elde etme yarışına girebilirler.