1. B u s u n u m ş u k a y n a k t a n y a r a r l a n ı l a r a k h a z ı r l a n m ı ş t ı r .
C C A k t a n , K a m u E k o n o m i s i v e K a m u M a l i y e s i , İ z m i r : 2 0 0 9 .
H a z ı r l a y a n : B ü ş r a H a m a m c ı
VERGİ PSİKOLOJİSİNİN TEMELLERİ VE
VERGİ AHLAKI
PROF.DR.COŞKUN CAN AKTAN
2. VERGİ AHLAKI: VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUM VE
VERGİ ÖDEMEME
Vergi ahlakı, vergi ödeme konusundaki içsel bir motivasyon
olarak tanımlanmaktadır. Buradaki içsel motivasyon, dışsal bir
zorlama ve baskı olmaksızın gönüllü vergi ödemeye işaret
etmektedir.
3. Rasyonel tercih yaklaşımı Ahlaki duygular teorisi
Literatürde vergiyi gönüllü olarak ödeme ya da
ödememe konusunu açıklayan başlıca iki teori
bulunmaktadır:
5. Allingham & Sandmo (1972) modeline göre Vergi
yükümlüsü, karşılaşacağı muhtemel ceza miktarı,
denetleme oranı, yakalanma riski gibi faktörleri dikkate
alarak beklenen kişisel faydasını maksimize etmek için
vergi kaçırıp kaçırmayacağına, eğer kaçıracaksa ne
miktarda kaçıracağına karar vermektedir. Allingham &
Sandmo modelini oyun teorisi çerçevesinde de
yorumlayabiliriz.
6.
7. 1
Yukarıdaki matriste, iki
oyuncumuzun her biri, vergisini tam
ödemekle ödememek arasında bir
seçim yapma imkanına sahiptir.
.
2
Matriste ilk parantez birey A’nın, ikinci
parantez ise birey B’nin fayda ve
maliyet fonksiyonlarını göstermektedir.
Örneğin I numaralı alanda birey A 10
birim vergi ödemekte, kamusal
hizmetlerden 9 birim faydalanmaktadır.
Birey B ise 8 birim vergi öderken, 6 birim
kamusal fayda sağlamaktadır.
8. I numaralı alan hem bireyler açısından hem de devlet açısından en ideal alan
olarak kabul edilebilir. Vergi yükümlüleri açısından kamusal hizmetlerden en
fazla faydanın elde edildiği alan I numaralı alandır. I numaralı alan devlet
açısından da tercih edilecek en uygun alandır, zira bu alanda devlet vergi
gelirlerini maksimize etmektedir.
Eğer her iki birey de hiç vergi ödememeyi tercih ederse, o takdirde kamusal
hizmetlerden elde edilecek toplam fayda sadece 10 olacaktır. (IV numaralı
alan) Bu toplumsal refah optimizasyonu için tercih edilen bir durum değildir.
Eğer her iki birey de hiç vergi ödememeyi tercih ederse, o takdirde kamusal
hizmetlerden elde edilecek toplam fayda sadece 10 olacaktır. (IV numaralı
alan) Bu toplumsal refah optimizasyonu için tercih edilen bir durum değildir.
9. Bireylerden birinin vergi ödediği diğerinin ise bedavacı davrandığı alanlarda ise
yine toplam fayda I numaralı alana göre düşük kalmaktadır. Birey A’nın hiç
vergi ödememeyi tercih ettiği alan (III numaralı alan) ile birey B’nin hiç vergi
ödememeyi tercih ettiği alan (II numaralı alan) bu açıdan optimal değildir.
Özetle, her iki birey de eğer vergisel yükümlülüklerini tam olarak yerine
getirirlerse toplumsal fayda maksimize edilmiş olur. Diğer bir ifadeyle, herkesin
vergisini tam olarak ödediği bir durumda devlet gelirleri maksimize edilir ve
dolayısıyla en yüksek düzeyde kamusal hizmet sunumu gerçekleşmiş olur.
10. Şimdi Allingham & Sandmo (1972)
modeli çerçevesinde örneğin,
vergi cezalarının vergi ödeme ve
ödememe tercihleri üzerinde ne
ölçüde etkili olacağını bir başka
matris üzerinde incelemeye
çalışalım.
Şimdi Allingham & Sandmo (1972)
modeli çerçevesinde örneğin,
vergi cezalarının vergi ödeme ve
ödememe tercihleri üzerinde ne
ölçüde etkili olacağını bir başka
matris üzerinde incelemeye
çalışalım.
11.
12.
13. SOSYO-KÜLTÜREL VE SOSYO-PSIKOLOJIK
YAKLAŞıM
Literatürde “tutumsal model” veya
“ahlaki duygular teorisi” olarak da
bilinen bu yaklaşıma göre
bireylerin vergi ödeme (ödememe)
tercihlerini belirleyen tek etken
bireysel çıkar ve bireysel fayda
fonksiyonunu maksimize etmek
değildir.
Bireylerin vergi ödeme(me)
konusundaki tutum ve
davranışlarını belirleyen
etkenlerin başında psikolojik
algılama gelmektedir.
14. Ekonomik-mali faktörler dışında bireyleri vergi ödemeye ya da
ödememeye yönelten faktörleri genel olarak beş ayrı grupta
toplamak mümkündür:
15. Psikolojik faktörler. Bireylerin tutum ve davranışlarını belirleyen faktörlerin
başında psikolojik algılamalar gelmektedir. Çok özet bir ifadeyle, vergileme
ile algılama arasında çok yakın bir ilişki olduğun söylenebilir. Psikolojide
algılama ya da çerçeveleme mevcut bilgi setimiz dahilinde karşı karşıya
bulunduğumuz somut ve/veya soyut olayların ve nesnelerin farkına varma,
zihnimize yerleştirme ve nitel ve/veya nicel olarak değerlendirme sürecidir.
Vergiye karşı gösterdiğimiz tutum ve davranışlarımız, çoğunlukla onu nasıl
algıladığımıza bağlı bulunmaktadır.
Ahlaki faktörler. , ahlak, toplumsal yaşamda, belirli kişi, grup ya da
toplum için belirli zamanda ve belirli bir yerde geçerli olan (ya da
geçerli olması beklenen) değer yargılarının, örf, adet, norm ve kuralların
oluşturduğu bir sistem bütünüdür. Hiç şüphesiz bir toplumun ahlak
normları ile vergileme arasında bir yakın ilişkinin mevcut olduğunu
söyleyebiliriz. Vergi ödemeyi bir ödev ahlakı olarak ele alan ve vergi
kaçakçılığını ayıplayan ve kınayan bir toplumda bireylerin vergiye
gönüllü uyumunun kendiliğinden sağlanacağı söylenebilir.
16. Kültürel faktörler. Kültürü, insanların ve toplumların
psikolojik dünyalarına ve somut deneyimlerine anlam
vermelerini sağlayan değerler, tasarımlar, semboller ve
simgeler bütünü olarak görebiliriz.
Hiç şüphesiz, ahlaki normları da içine alan kültür altyapısı
ile vergiye gönüllü uyum arasında çok yakın bir ilişki söz
konusudur.
Kurumsal faktörler. Sosyal sermayenin güçlü olduğu
toplumlarda vergiyi gönüllü olarak ödeme eğiliminin daha
yüksek olduğu söylenebilir. Sosyal sermayeyi tanımlayan
öğeler içerisinde “güven”, ve “görev ahlakı” çok önem
taşımaktadır. Medeni yaşam kurallarının, sosyal, siyasal ve
ekonomik düzenin kural ve kurumlarının yerleşmiş ve
kökleşmiş olduğu toplumlarda birey, vergi ile ilgili ödevlerini
ve yükümlülüklerini fazlasıyla gönüllü olarak yerine getirme
eğilimindedir.
17. Dinsel faktörler. Birey sadece kendi
çıkarını düşünen bir bencil “homo
econmicus” değildir, o aynı zamanda
başkalarına yardım etmeyi arzulayan,
dinin (kutsal kitapların) emir ve
talimatlarını yerine getirmeyi kendine
görev addeden bir “homo religious”
dur. Örneğin, İslam dini açısından zekat,
her müslümanın ödemesi gereken bir
vergidir. Zekat, islamın beş şartından
birisidir.
Siyasal faktörler. halkın kendi
temsilcilerini özgür iradeleriyle
seçebildiği ve denetleyebildiği
demokratik rejimlerde vergiyi
gönüllü ödeme eğilimi daha
yüksektir.