VERGİ FELSEFESİ Aydınlanma Çağı Düşünürlerinin Keyfî Vergileme Üzerine Eleşti...
VERGİ HUKUKU ve ANAYASAL VERGİ HUKUKU KARŞILAŞTIRMASI
1. VERGİ HUKUKU VE ANAYASAL VERGİ
HUKUKU KARŞILAŞTIRMASI
Bu sunum aşağıdaki kaynaktan hazırlanarak hazırlanmıştır.
Coşkun Can Aktan, Mali Ayrımcılık: Ankara: Seçkin Yayınları, 2019.
Sunumu Hazırlayan: Büşra Ofay
Prof.Dr. Coşkun Can Aktan
2. KAVRAMSAL FARKLAR
Anayasal Vergi Hukuku
• Vergilerin meşruiyetini araştıran ve sorgulayan bir hukuk alanıdır
Vergi Hukuku(Vergi Mevzuatı)
• Vergilerin meşruiyetini sorgulamaksızın yasama ve/veya yürütme
organının hukuki tasarruflarının toplamından oluşur
• Vergi ile ilgili her türlü kuralları kapsayan bir kamu hukuku dalıdır
• Kamu gelir ve giderlerini bir arada inceleyen Maliye Hukuku’nun
gelir tarafını inceleyen bir alandır.
3. ❑Konusu ve inceleme alanı fark etmeksizin vergi hukuku
alt dalları vergi mükellefiyeti, vergi ödev ve
sorumlulukları konularını ele alır ve inceler.
❑Vergi hukuku genel çerçevede ikiye ayrılabilir.
❑Şekli vergi hukuku vergilerin tarhı, tahsili, vergi suç ve
cezaları, vergi ihtilafları gibi usule ilişkin esasları
inceler.
❑Maddi Vergi Hukuku, şekli vergi hukukundan farklı
olarak verginin konusunu, mükellefini, vergi borcunun
doğuşu yani vergi yasasında yer alan mükellefiyet ile
ilgili kuralları ifade eder
4.
5. ❑ Gelir vergisi kanunu sadece gelir
üzerinden elde edilen kazanç ve
iratları tanımlar, vergi mükellefini
tayin eder, vergi borcunun doğumuna,
hesaplanmasına ve ödenmesine ilişkin
kuralları kapsar.
❑ Diğer vergi türleri de benzer şekilde
maddi vergi hukuku adı verilen hukuk
alanı içinde düşünülmelidir.
ÖRNEĞİN
6. VERGİ HUKUKU (VERGİ MEVZUATI
YIĞINI)
➢Bugün modern devletlerin tamamında mevcut olan “vergi mevzuatı bütünü” (vergi
hukuku) tamamen yasama ve yürütme organlarının tasarrufunda oluşan kuralları ifade
eder.
➢Çoğunluk oylarıyla iktidara gelen bir yasama ve yürütme meşruiyetini “millet iradesi”
adı verilen retoriğe dayandırmak suretiyle muhtelif yasalar veya kararnameler
yoluyla vergiler ihdas etme, vergi oranlarını istediği şekilde artırma ve indirme
yetkisine sahiptir.
8. Parlamentolar anayasada yer alan “vergiler kanunla alınır” hükmünü (kanunilik ilkesi) çok daha
derin bir anlamı olmasına rağmen meşruiyet kaynağı görerek her istediği konu üzerine vergi
koyabilmektedir.
Yürütme organı vergiler konusundaki takdir hakkı ve yetkisini, tasarruflarını sınırsızca ve
sorumsuzca kullanabilmeleri (Vergi harcamaları) dışında vergi oranlarıyla istedikleri şekilde
oynama yetkilerine sahiptir.
Vergilemede “kanunilik ilkesi” ihlal edilerek parlamentonun vergi koyma yetkisi “kanun
hükmünde kararnameler” yoluyla istismar ve suiistimal edilebilmektedir.
Zamansız yapılan toplantılar sonrasında parlamentodan vergiler konusunda yeni torba yasa
çıkarmak veya mevcut torba yasa içerisinde yapılan gizli değişiklikler ile vergileme yetkisi keyfi
kullanılabilmektedir.
9. Seçim dönemleri yaklaştığında vergi afları gündeme gelmekte; vergisini zamanında
tam ve eksiksiz ödeyen dürüst mükellefler cezalandırılmakta; vergisini zamanında
ödemeyen kişiler ve kurumlar adeta ödüllendirilmektedir.
Geriye doğru vergileme suretiyle hukukun “kanunların makable şamil olmaması”
ya da “geriye yürümezlik ilkesi” ilkesi ihlal edilebilmektedir.
Yürütme organı belirli kesimler, sektörler lehine vergisel kolaylıklar, avantajlar,
teşvikler, istisnalar ve muafiyetler getirme hakkı ve yetkisine sahip bulunmaktadır.
Belirli kesimler lehine getirilen bu vergi ayrıcalıkları “vergi ayrımcılığı” sorununu
ortaya çıkarmaktadır.
11. Sürekli değişen vergi reformları neticesinde oluşan vergi hukukunu (vergi mevzuatını)
vergi uzmanlarının bile anlamakta güçlük çekmesi
Karmaşık vergi mevzuatının kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan bir “vergi
hukuku meslek ordusu” söz konusudur. Oysa bu meslek ordusunun milli gelire katkısı
olmayan bir sınıf olduğu çoğunlukla göz ardı edilmektedir
Ekonominin üretim kapasitesine hiçbir katkı sunmayan ve sadece mevzuatı anlamak,
yorumlamak, mevzuatın ortaya çıkardığı vergisel ödev ve sorumlulukları yerine
getirmekle görevli bir mali müşavirlik ve muhasebeci ordusu ortaya çıkmaktadır.
Vergi ihtilaflarını ve uyuşmazlıklarını çözmek için “vergi hukukçuları” ya da “vergi
avukatları” adı verilen bir başka meslek ordusu oluşmaktadır.
12. Vergilemede belirlilik, açıklık, basitlik, anlaşıla bilirlik, kesinlik ve saire ilkelerin ihlal
edilmesi vergi sistemini işin içinden çıkılmaz bir karmaşıklığa sürüklemektedir
Vergilemede kurallarda düzenlilik, daimilik, istikrar gibi ilkelerin ihlal edilerek sıkı sık
değişikliğe konu olması vergi sistemine olan güveni tamamen ortadan kaldırmaktadır
Karmaşık mevzuatın kaçınılmaz bir diğer sonucu olarak vergi idaresinde personel
sayısı da sürekli artış eğilimindedir. “Vergi bürokrasisi”, genişleyen vergi hukukunun
bir diğer kaçınılmaz sonucudur
Mevzuat yığını vergi idaresinin operasyonel (idari) masraflarını da sürekli
arttırmaktadır
Vergilemede “tarafsızlık”, “genellik”, “kanun önünde eşitlik” ve saire ilkelerini ihlal ederek
“vergi ayrımcılığı” adı verilen bir sorunu ortaya çıkarmaktadır. Bunun sonucunda da rant
kollama faaliyetleri ve rant kollama harcamaları artmaktadır.
14. ❑Tablodaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere “anayasal vergi hukuku” yukarıda detaylarıyla
açıkladığımız “vergi hukuku” dan felsefi anlamda derin ayrılıklara sahiptir. Her şeyden önce anayasal
vergi hukukunu bir “vergi mevzuatı” olarak görmek yerine “temel ilkeler” olarak ele almak gereklidir.
❑ Anayasal vergi hukuku vergileme yetkisinin çerçevesini ve sınırlarını “meşruiyet” anlamda
sorguladıktan sonra “hukukilik” konusuna ulaşmaktadır.
❑ Anayasal vergi hukuku ile post-anayasal vergi hukuku arasındaki temel farklılık “meşruiyet”
konusundadır.
❑Anayasa içerisinde “vergiler ancak kanunla konulur ve kanunla kaldırılır” şeklindeki bir kanunilik ilkesi
vergileme yetkisine ancak “hukukilik” (legality) sağlar; asla bir meşruiyet kazandırmaz.
❑Bundan 800 yıl öncesinde ilan edilen Magna Carta Libertatum döneminde kralın sonsuz ve keyfî
yetkilerinin sınırlandırılmasına yönelik “temsil olmaksızın vergileme olmaz” sloganları o dönem için
anlamlı, önemli ve değerliydi.
❑Vergilemede “kanunilik” ilkesinin bugünkü temsil sistemlerinde artık o dönemdeki anlamda bir
öneminin ve değerinin olmadığı açıktır. 800 yıl öncesinde sorun “temsilsiz vergileme” idi; bugün modern
demokrasilerin sorunu ise “temsilcilerin keyfî vergileme” yetkisidir.
15. Çoğunluk iktidarını ele geçirip parlamentodan yasalar çıkarmak vergileme
yetkisine asla meşruiyet kazandırmaz. Hele ki yürütme organının keyfî
karar ve talimatlarla, kararnamelerle vergisel düzenlemeler yapması asla
kabul edilemez.
Sözüm ona milletin iradesi ile temsil yetkisini alan parlamentolar ve
hükümetler her istediği konu üzerine vergi koyamazlar; vergi oranlarını
istedikleri anda indirip, yükseltemezler; kendi keyfî iradelerine göre mali
aflar getiremezler; kararnamelerle, torba yasalar ile belirli kişi ve
gruplara vergi ayrıcalıkları ya da imtiyazları sunamazlar.
Bizim bugün adına “vergi hukuku” dediğimiz mevzuatın John Locke’ın 300
küsur yıl önce ifade ettiği anayasal hukuk devleti ilkeleri ile hiçbir
benzerliği ve alakası yoktur. Vergi hukuku kendisini gündelik keyfî
kararlarla yöneten bir iktidar olarak gören yönetimlerin hukukuna
dönüşmüştür ve meşruiyetini tamamen kaybetmiştir.
Devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda
sahip olduğu hukuki ve fiili gücü olarak tanımlanan vergileme yetkisi asla
keyfî olarak kullanılmaz
SONUÇ
16. Bizim Anayasal Vergi Hukuku olarak tanımladığımız felsefe bugün
anladığımız, öğrettiğimiz, ezberlettiğimiz ve tatbik ettiğimiz “vergi hukuku”
dan tamamen farklıdır.
Anayasal Vergi Hukuku adını verdiğimiz bu kitabın ana mesajı John
Locke’un iktidarın“keyfî-davranmaması” felsefesine dayalıdır:
“…yasama ya da yüksek otorite günübirlik kararnameler ile değil; önceden
halkın bilgisine sunulmuş ve ilan edilmiş, tarafsız ve doğru yargıçlar
tarafından korunan yerleşik daimi kurallarla bağlıdır.”
Hiçbir devlet yönetimi keyfî olamaz, keyfî davranamaz, keyfî kararlar alıp
uygulayamaz
Devlet ancak önceden ilan edilmiş, yazılı, herkesin bildiği, anladığı, keyfî
olmayan yerleşik kanunlarla yönetilmelidir