Similar to PATERNALİZM,TERCİHLERİ VERGİLEME VE VERGİ AYRIMCILIĞI-'In Loco Parentis' olarak iyiliksever Devlet, Selektif Vergileme ve Beklenmeyen Sonuçlar
Similar to PATERNALİZM,TERCİHLERİ VERGİLEME VE VERGİ AYRIMCILIĞI-'In Loco Parentis' olarak iyiliksever Devlet, Selektif Vergileme ve Beklenmeyen Sonuçlar (20)
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
PATERNALİZM,TERCİHLERİ VERGİLEME VE VERGİ AYRIMCILIĞI-'In Loco Parentis' olarak iyiliksever Devlet, Selektif Vergileme ve Beklenmeyen Sonuçlar
1. PATERNALİZM,TERCİHLERİ
VERGİLEME VE VERGİ
AYRIMCILIĞI
'In Loco Parentis' olarak iyiliksever Devlet,
Selektif Vergileme ve Beklenmeyen Sonuçlar
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan, Mali Ayrımcılık: Ankara: Seçkin Yayınları, 2019.
Sunumu Hazırlayan: Görkem Keskin
Prof.Dr. Coşkun Can Aktan
2. KONU
• Bu çalışmanın konusu devlet tarafından 'zararlı
mallar' olarak adlandırılan bazı mal ve hizmetler
üzerine vergi konulmasının (selektif vergileme)
beklenmeyen sonuçların incelenmesidir.
3. II. PATERNALİZMVE “IN LOCO PARENTIS” OLARAK
İYİLİKSEVER DEVLET
Paternalizm, kişilerin kendi menfaati, refahı, sağlığı, iyiliği ve mutluluğu adına onların rıza ve
onayını almaksızın davranış, eylem, karar ve tercihlerine devlet müdahalesini meşru kabul
eden bir siyaset felsefesidir
Paternalizmin etimolojik kökeni Latince “baba” anlamına gelen “pater” kelimesine dayalıdır.
Bir baba nasıl evlatlarını koruyorsa devletin de aynı şekilde vatandaşlarına karşı “iyiliksever”
olması esastır.
4. Paternalizmi daha doğru bir şekilde tanımlayabilmek için
başlıca unsurlarını ve/veya özelliklerini açıklamakta yarar
bulunmaktadır:
Paternalizmin temel gayesi vatandaşları “zararlardan, risk ve
tehlikelerden koruma”dır. Paternalizmde amaç öncelikle bireyin
kendisini (ve yakın aile çevresini) korumaktır. Burada her şeyden
önce “bireyi kendisinin kendisine verebileceği zararlardan koruma”
diyebileceğimiz bir “devlet himayesinde öz-kontrol” söz konusudur.
Paternalizmde bireyin yanlış ve irrasyonel tercihlerini değiştirme
ve/veya tamamen ortadan kaldırma gayesi söz konusudur.
Paternalizm, bireyin kendi menfaati, refahı, sağlığı, iyiliği ve
mutluluğu adına yapılır.
Paternalizmde bireylerin davranış, eylem, karar ve tercihlerine bir
müdahale (yasaklama, düzenleme, vergileme vs.) söz konusudur.
Paternalizmde devlet müdahalesi yapılırken bireylerin rıza ve onayı
aranmaz.
5. Paternalizm felsefesine göre devlet in loco parentis olarak vatandaşlarının
sadece sağlığını değil her türlü iyilik ve mutluluğunu sağlayacak önemler
almakla yükümlüdür.
Devletin in loco parentis olarak üstlenebileceği görev ve sorumluluklara
bazı örnekler vererek konunun çok daha iyi anlaşılmasını sağlayabiliriz:
İyiliksever devlet bireylerin sağlığa zararlı gıdalar ve katkı maddeleri
tüketimini düzenlemeli, kontrol etmeli ve böylece onların sağlığını
korumalıdır.
İyiliksever devlet, sigara-içki-kumar gibi zararlı alışkanlıklardan (“madde
bağımlılığı”) bireyleri korumalıdır.
6. İyiliksever devlet “alışveriş bağımlılığı”nın olumsuz sonuçlarını ortadan
kaldıracak önlemler almalı; bireylerin aşırı ve kontrolsüz harcamalar
yapmasına engel olacak tedbirler almalıdır.
İyiliksever devlet bireylerin sürüş emniyeti ve güvenliği için gerekli
almalıdır. Örneğin, motosiklet kullanımında kask ve otomobil kullanımında
emniyet kemeri takılması zorunlu olmalıdır.
İyiliksever devlet bireylerin hastalanma, yaşlılık gibi sosyal risklerinin
olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak için zorunlu sağlık sigortası,
zorunlu emeklilik sigortası vs. sosyal güvenlik uygulamalarını yürürlüğe
koymalıdır.
Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı üzere paternalizmde amaç “kişinin
korunması”dır. Paternalizm tanım gereği kişinin başkalarına vereceği
zararları değil kendisine (ve yakın çevresine) vereceği zararları minimize
etmeyi ve/veya ortadan kaldırmayı amaçlar.
7. Paternalizm başlıca iki tür
kamu politikası aracı
kullanarak bireylerin
tercihlerine müdahalede
bulunur:
1. Regülasyon (yasaklama,
düzenleme, teşvik edici ve
cezalandırıcı tedbirler bu
çerçevede düşünülür),
2. Vergileme.
8. III. REGÜLASYON MU ? SELEKTİF VERGİLEME Mİ?
Paternalizmin temel gayesi kişilerin kendi menfaati, refahı, sağlığı, iyiliği ve
mutluluğu adına “korumacı” önlemler almaktır. Amaç bireyleri “zararlardan
korumak”tır. İyiliksever devletin bu iyiniyetli gaye adına alacağı tedbirlerin bir
kısmı insanların bir arada düzen, barış, huzur ve güvenlik içerisinde yaşaması
için yararlı hatta zaruridir. Örneğin, kask ve emniyet kemeri kullanmaksızın
araba sürmek en başta kişinin kendisi için riskli ve tehlikelidir, dahası kaza
olması halinde bunun ayrıca dışsal zararları (maddi hasarlar, ambulans
giderleri, hastane masrafları, ölüm vs) bulunmaktadır.
9. Motosiklet sürücüsünün tek başına seyahat etmesi durumunda bile kaza
dolayısıyla dolaylı olarak aile üyelerine yükleyeceği maddi ve manevi
zararlar söz konusu olacaktır. Motosiklet sürücüsünün arka koltukta bir ya
da birkaç yolcu taşıması halinde zararların kapsamı da genişlemiş olacaktır.
Benzer bir durum emniyet kemeri takmaksızın yapılan otomobil
seyahatleri için de geçerlidir. İyiliksever devletin burada verilen
paternalistik uygulama örneğindeki yasaklama tedbiri doğru kabul
edilmekte ve bugün tüm medeni toplumlarda bir kural olarak
uygulanmaktadır.
İyiliksever devletin burada verilen paternalistik uygulama örneğindeki
yasaklama tedbiri doğru kabul edilmekte ve bugün tüm medeni
toplumlarda bir kural olarak uygulanmaktadır.
10. İyiliksever devletin bireyin kendi iyiliği adına
yapacağı diğer bazı uygulamalar ise kendi içinde
pek çok soru işareti barındırır.
Örneğin, bireyin bir ya da birkaç kredi kartı alarak
sorumsuzca harcama yapmasının ortaya
çıkaracağı muhtemel negatif sonuçlardan bireyi
korumak devletin bir görev midir?
11. Aynı soru işaretleri “zararlı alışkanlıklar” olarak adlandırılan mal ve hizmetler için de
geçerlidir.
Uyuşturucu bağımlılığı ile mücadelede yasaklama bugün medeni toplumlarda yaygın
bir uygulamadır.
Ancak bunun dışında bireyin kendi özgür iradesi ile yaptığı tercihlere (sigara içmek,
alkollü içecekler tüketimi, kumar oynama vs.) devletin müdahalesi ne ölçüde ve hangi
sınırlar içerisinde kabul edilebilir?
Örneğin, sigara ve alkollü içki kullanımının kişinin kendisine ve dış çevreye verdiği
zararları ortadan kaldırmak için hangi yol ve yöntemi izlemek (üretim ve satışın
yasaklanması, kamusal alanlarda tüketiminin yasaklanması, tüketim için özel alanlar
tahsis edilmesi, 18. yaşından küçüklere satışın yasaklanması, vergileme vs.)
doğrudur?
Bu soruya verilecek tek doğru cevap bulmak pek de kolay değildir.
12. • Sağlığa zararlı alışkanlıklar gibi oldukça kompleks olan bir diğer sorun sağlığa
zararlı gıdalar ve gıda katkı maddeleridir. “Obezite vergisi” adı altında bir
selektif vergileme gerçekten bireylerin şekerli gıda ve içecek tüketimini azaltıcı
etkiler ortaya çıkarır mı?
• Sağlığa zararlı gıdaların selektif vergilemeye tabi tutulması beklenmeyen yan
etkiler ve sonuçlar doğurmaz mı?
13. IV. GENELVERGİLEME MİVE SELEKTİFVERGİLEME Mİ?
Kamu maliyesinde genel vergileme ve “özel vergileme” adı verilen iki farklı yaklaşım söz konusudur.
Genel vergileme, geniş anlamda bir kişinin vergiye tabi olan gelir, servet ve harcamalarının bir ayrım
yapılmaksızın tamamının vergiye tabi tutulmasını ifade eder. Dar anlamda genel vergileme ise herhangi
bir vergi konusunun (gelir, servet veya harcama) kendi içerisinde ayrımcılık yapmadan vergiye tabi
olması demektir. Örneğin, tüketim türleri arasında bir ayrım yapılmaksızın (sağlığa zararlı mallar, lüks
mallar vs.) tüm tüketim üzerinden tek bir tüketim vergisi (genel tüketim vergisi) alınması genel
vergilemeye bir örnektir. Üretim ve dağıtım zincirinin sadece bir tek halkasının vergiye tabi tutulması
ve/veya farklı tüketim türlerine farklı vergiler uygulanması ise “özel vergileme” ya da “selektif vergileme”
olarak adlandırılır. İdeal ya da optimal bir vergilemede “genellik ilkesi” ve “genel vergileme” önem taşır.
Ancak siyasal karar alma sürecinde bu normatif ilke çoğunlukla dikkate alınmaz ve selektif vergilemeye
başvurulur. Özellikle, tüketim üzerine “özel tüketim vergileri”, “satış vergileri” ve saire adlar altında
konulan vergiler (selektif vergileme) pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede yaygın bir uygulamadır.
Selektif vergileme pratikte özellikle tüketim vergilerinde oldukça yaygın bir uygulamadır.
14. • Kamu maliyesinde selektif vergileme uygulamasının başlıca nedenlerini şu şekilde özetleyebiliriz:
• Selektif vergileme ile “zararlı mallar” üzerine vergi konulmak suretiyle bu malların tüketimi azaltılmaya
çalışılır. Ortodoks kamu maliyesinin önemli isimlerinden biri olan Richard A. Musgrave’in çalışmaları ile
literatüre giren “yararlı mallar” ve “zararlı mallar” ayrımı bu açıdan önemlidir. Musgrave’e göre topluma
önemli ölçüde dışsal yararları olan ancak eksik ve/veya yetersiz tüketime konu olan “merit mallar” (ilk okul
eğitimi, müze ziyaretleri, kültür ve sanat faaliyetleri vs.) ile topluma önemli ölçüde dışsal zararları olan ve
bilgisizlik vs. nedenlerle fazla ve/veya aşırı tüketime konu olan “demerit mallar”ın (sigara, içki vs.)
üretimine ve tüketimine mutlaka devlet tarafından regülasyon ve/veya vergileme yoluyla müdahale
edilmelidir. İyiliksever devlet yararlı malların üretimi ve tüketimini teşvik etmeli; zararlı malların tüketimini
ise azaltıcı tedbirler almalıdır. Örneğin, kişiler sigara ve alkol gibi maddelerin uzun dönem etkilerini göz
ardı edebilirler veya bilmeyebilirler. Bu eksik enformasyon sorunu dolayısıyla kişinin kendisine, ailesine ve
topluma yüklediği zararlar “selektif vergileme” (günah vergileri) uygulanarak azaltılabilir. Sadece sağlığa
zararlı alışkanlıklar değil sağlığa zararlı gıdaların tüketiminin de “selektif vergileme” (örneğin obezite
vergisi) yoluyla ortadan kaldırılması gerekir.
15. • Selektif vergileme ile “zararlı mallar” üzerine vergi konulması devlet açısından da vergi
gelirleri sağlar. Devlet günahkarları vergileyerek elde edeceği gelirleri rehabilitasyon,
tedavi, eğitim, bilgilendirme ve saire şekillerde harcamalara tahsis eder. Selektif
vergileme ile tahsis bir arada çalıştırılarak zararlı mallar ile mücadele edilmiş olur.
16. Özetle, selektif vergileme uygulanmasının başlıca iki
gerekçesi bulunmaktadır: bireylerin zararlı mallar olarak
adlandırılan tüketim ve alışkanlıklardan korunması ve
devlete kolay yoldan gelir sağlanması.
Bize göre selektif vergileme birinci derecede ideal
vergileme ilkelerini zedelemekte ve vergi
sisteminde vergi ayrımcılığı sorunu yaratmaktadır.
İkinci olarak selektif vergilerin uygulamada
yukarıda belirtilen iki amacın da gerçekleşmesine
hizmet etmesi bir çok nedenle kolay değildir.