TÜRKİYE’DE ‘’VERGİ HUKUKU’’ ANLAYIŞI: TESPİT VE ELEŞTİRİLER
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
1. VERGİLEMENİN SINIRLARI
VE
ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan, Anayasal Vergi Hukuku: Ankara: Seçkin Yayınları, 2019
Sunumu Hazırlayan: Ergün Pirsefa Yıldırım
PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN
2. . Bugün vergileme
yetkisinin suiistimali pek
çok sözde demokratik
ülkede çok yaygın olarak
görülen bir uygulamadır
Çağdaş demokrasilerin
bir çoğunda seçilmiş
hükümetler, ekonomik
alanda sahip oldukları
güç ve yetkileri kötüye
kullanabilmektedirler.
3. Bugünkü uygulanan şekliyle temsili
demokrasi, vergileme yetkisini etkin
olarak sınırlama görevini yerine
getirememektedir.
Çözüm, anayasal demokrasidir.
Anayasal demokrasi, devletin güç ve
yetkilerinin anayasal normlarla
sınırlandırılması demektir. Vergileme
yetkisi de mutlaka anayasal düzeyde ele
alınmalı ve sınırları anayasada
belirlenmelidir.
4. Şimdi bu önerileri sırasıyla
inceleyelim
?
Vergileme yetkisinin anayasal normlarla sınırlandırılması
konusunda literatürde yer alan başlıca önerileri iki ana başlık
altında özetleyebiliriz. Bunlardan ilki prosedürel normlarla
vergileme yetkisinin sınırlanmasıdır. İkincisinde ise
vergileme yetkisi nümerik-kantitatif bazı anayasal normlar
ile sınırlandırılabilir.
5. Prosedürel Normlar Kantitatif Sınırlar
➢ Wicksell Önerisi
➢ Genellik İlkesi
➢ Vergi Oranlarının Anayasada Düz
Oranlı Olarak Belirlenmesi
➢ Vergi Kanunlarının Anayasada
Belirlenmesi
➢ Denk Bütçe Uygulaması
➢ İdareler Arası Mali Paylaşım
İlkelerinin Anayasada Belirlenmesi
➢ Vergilemede Fayda Yaklaşımı ve
Tahsis İlkesi
➢ Toplam Vergi Yükünün
Oransal Olarak Belirlenmesi
➢ Maksimum Vergi Oranının
Belirlenmesi
6. Wicksell Önerisi
İsveçli iktisatçı Knut Wicksell,
kamu harcamalarındaki ilave artış
talebinin vergilerle karşılanmasını
ve yasama organının onayına tabi
tutulmasını önermektedir. Bu
öneri kamu harcamalarını ve
dolayısıyla vergilerin artışını
dolaylı yönden sınırlayacak bir
öneridir.
Knut Wicksell’in bir diğer önerisi
ise parlamentoda harcama artışı ve
vergi artışı öngören tekliflerin
nitelikli çoğunluk kuralı ile
oylamaya tabi tutulmasıdır
7. Genellik İlkesi
Genellik ilkesi, vergilemede tüm kişilerin ve konuların
herhangi bir ayrım yapılmadan ve ayrıcalık sağlanmadan
vergiye tabi olması anlamına gelmektedir. Vergi sisteminde
uygulanan muafiyet ve/veya istisnalar genellik ilkesini ihlal
eden uygulamalardır. Aynı şekilde tüm vergiye tabi gelir,
servet ve harcamalara ve diğer vergiye tabi unsurlara farklı
vergi tarifelerinin uygulanması genellik ilkesi ile
bağdaşmayan uygulamalardır.
8. Vergi Oranlarının Anayasada Düz Oranlı
Olarak Belirlenmesi
Demokratik sistemde yaygın olarak
uygulanan artan oranlı vergiler, hem
parlamentoların kanun yapma yetkisi, hem
de hükümetlerin kanun hükmünde
kararnameler çıkarma yetkisi ile çok sık
değişikliğe uğratılmaktadır. Vergi
sisteminde ve sık yapılan değişikliklerin
ortaya çıkardığı olumsuz sonuçları ortadan
kaldırmanın yolu vergi oranlarını anayasada
belirlemektir. Anayasal İktisat alanında
çalışmalar yapan iktisatçıların büyük
çoğunluğu vergi oranlarının anayasada düz
oranl olarak tespit edilmesini
savunmaktadırlar.
9. Vergi Konularının Anayasada
Belirlenmesi
Anayasal iktisat konusunda mevcut literatürde
vergileme yetkisinin kötüye kullanımını
engelleyecek önerilerden birisi de vergi
konularının önceden anayasa içerisinde açık
olarak belirlenmesidir. Gerek tarihsel tecrübeler,
gerekse günümüzde demokratik ve anti-
demokratik ülkelerin bir çoğunda yaşanan
tecrübeler yönetimlerin vergilerin konularını
keyfice belirlediklerini göstermektedir.
10. Denk Bütçe Uygulaması
Klasik ekolün öne sürdüğü denk bütçe ilkesinin
anayasal kural haline getirilmesi kamusal
harcamalarda bir disiplin sağlar ve bunun bir
sonucu olarak da vergi yükünde gereksiz
artışları sınırlar.
Keynesyen ekol ve tarafları ise konjoktürel
devrelerde bütçe politikaları ile ekonomiye
müdahaleyi savunmuştur.
G+TR=T
11. İdareler Arası Mali Paylaşım
İlkelerinin Anayasada Belirlenmesi
Hizmet ve kaynak bölüşümü
ilkeleri çok açık olarak
anayasada belirlendiğinde,
dolaylı yönden vergileme
yetkisi de kısmen sınırlanmış
olur. Uygulamada ne denli
gerçekleşeceği şüpheli olsa da,
yerel yönetimler arasında
rekabet hizmet sunumunda
etkinlik ve düşük vergi yükü ile
sonuçlanabilir.
12. Vergilemede Fayda Yaklaşımı Ve
Tahsis İlkesi
Vergileme yetkisinin kötüye kullanılmasını engelleyecek yöntemlerden
birisi de “tahsis” ilkesidir. Tahsis ilkesi, belirli vergilerin ya da kamu
gelirlerin belirli kamu hizmetlerinde harcanmak üzere tahsis edilmesi
demektir.
Optimal vergileme sisteminin kurulabilmesi ve mali sömürünün
azaltılabilmesi için vergilemede tahsis ilkesinin kurulması gereklidir.
13. Toplam Vergi Yükünün Oransal
Olarak Belirlenmesi
Devletin vergileme yetkisini
genel olarak sınırlayacak
önerilerden birisi toplam vergi
yükünün oransal olarak
anayasada belirlenmesidir.
Örneğin, toplam vergi
gelirlerinin GSYİH ya da
GSMH’ya oranı açık olarak
anayasada belirlenebilir.
T/Y
Vergi
YÜKÜ
14. Maksimum Vergi Oranının
Belirlenmesi
Vergi oranlarının
maksimum sınırı da
anayasada belirlenebilir ve
böylece siyasal iktidarların
vergileme yetkisini aşırı
kullanma eğilimi belirli
ölçüde engellenebilir. Bu
tür bir anayasal reform
1970’li yıllarda ABD’nin
California eyaletinde
gerçekleşmiştir.
15. SONUÇ
Optimal bir vergi sistemi kurabilmek için:
Sıralamış olduğumuz prosedürel normlara ve kantitatif sınırlama ilkelerine
uymak gerekmekte ve vergi kanunlarında çok sık değişikliğe gidilmeyerek
vergilerin;
Açık
Belirli
İstikrarlı
Genel Olmasını sağlamak gerekmektedir
16. Nobel Ekonomi ödülü sahibi James
Buchanan’ın bu konudaki görüşlerini kendi
sözleriyle aktarmak yararlı olacaktır:
«Vergilemeye ilişkin gerçek bir mali anayasa
en azından başlıca üç avantaj sağlar. İlk
olarak, kurumsal öngörülebilirlik tesis
edilmiş olur ve böylece daha yüksek etkinlik
sağlanır. İkinci olarak, kişiler ve grupların
sosyal açıdan israf olan “rant kollama”
eğilimleri azalır. Üçüncüsü ve en önemlisi,
Wicksell’in önerdiği reforma benzer bir
anayasal reform, vergiler konusundaki
değişikliklerin daha anlamlı olmasını sağlar.
Anayasal vergileme perspektifinin
sağlayacağı bu üç avantaj önemlidir.»