2. “Communis error facit jus.”
• “genel hatalar, hukuk yaratır”
”Exceptio probat regulam in casibus non exceptis.”
• ‘‘istisnalar, kuralın (kaidenin) varlığını kanıtlar”
➢ “Exceptio probat regulam” sözü her ne kadar bir kuralın var olduğuna işaret
etmekteyse de aslında “istisnalar kaideyi bozmaz” ilkesini işlemez hale getirir
ve sonuçta “communis error facit jus” e dönüşür.
➢ Bu da demektir ki; aslında genel bir kaideyi daima ihlal eden bir başlangıçtır.
➢ Bir defa bir kural ihlal edildi mi, bunun arkası gelir ve devam eder demektir.
3. Vergi
Ayrıcalıkları
(Vergi
İmtiyazları)
Vergi
Kolaylıkları
Vergi
Avantajları
Vergi
Harcamaları
Vergi
Teşvikleri
• Şablonda da görüldüğü gibi bir sürü
yumuşatıcı isim verilse de; özünde tüm
bu uygulamalar belirli kişilere, gruplara
vs. özel yararlar sağlayan ayrıcalıklar
(imtiyazlar) ve sonuçta ayrımcılık
yaratarak vergi sistemini adaletten
uzaklaştırır ve sistemi zaman içerisinde
deformasyona uğratırlar.
➢ muhtelif iktisadi ve sosyal
gayelerle “vergi istisna ve
muafiyetleri’nin ihdas edilmesi
sonuçta vergi sisteminde “vergi
ayrıcalıkları” (vergi imtiyazları)
yaratır.
4.
5. “Çekici bazı kavramlar,
yanıltıcı olmasına rağmen ilgili
otoriteler tarafından kabul
görürse ve uygulanırsa bu
arkasında bir güç oluşturur.”
(T.S. Adams, 1916: 271)
• Pek çok ülkede vergi harcamalarının sayısı ve türleri
artma eğilimi göstermiştir. Oysa vergi harcaması
özünde yanıltıcı bir kavramdır ve yanlış bir
uygulamadır.
6. • Vergi harcaması kavramı ilk kez Stanley S. Surrey’in
çalışmaları ile literatüre girmiştir.
• Surrey, Amerikan Hazine Sekreterliği, Vergi Politikası Sekreteri
görevini yaptığı sırada, Amerikan vergi sisteminde mevcut vergi
kolaylıkları ve vergi teşviklerinin bir bütçe haline
dönüştürülmesi ve “vergi harcaması bütçesi” adı altında
toplanması görevini üstlenmiştir.
7. Vergi Harcaması
Kavramı
“ Vergi harcaması, vergi sistemimizde mevcut olan vergi teşviklerinin ya da vergi
sübvansiyonlarının bir envanteridir.” (Surrey, 1973:7)
“Vergi harcamaları; normal vergi yapısından ayrılan ve belirli kişiler, gruplar, sektörler
ya da faaliyetlere özel yarar sağlamak amacıyla uygulanan sistemdir. İstisnalar,
muafiyetler, indirimler, vergi ertelemeleri, özel vergi oranları gibi pek çok farklı
şekillerde uygulanabilirler. Hangi şekilde olursa olsun, normatif vergi yapısından
uzaklaşma anlamına gelen vergi harcamaları; … belirli grupların ve faaliyetlerin
desteklenmesi anlamına gelir.” (McDaniel & Surrey, 1985:3)
STANLEY S.
SURREY
8. • Vergi teorisi ve vergi hukuku
literatüründe kullanılan
• “vergi sığınakları”;
• “vergiden kaçınma”,
• “vergi boşlukları”;
• “vergi arbitrajı”;
• “vergi dampingi”
• “idari imtiyazlar” gibi kavramlar
ile vergi harcamaları arasında çok
yakın bir ilişki söz konusudur.
• Vergi ayrıcalıkları neticesinde
ise “vergi erozyonu” ve “vergi
dışı piyasa ekonomisi” adı
verilen bir durum ortaya çıkar.
• Vergi erozyonu, vergi
harcamaları dolayısıyla vergi
matrahında meydana gelen
aşınmayı ifade eder.
9.
10. OECD, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşlara göre
pratikte hükümetler vergi harcamasını “vazgeçilen gelir”
(revenue foregone) olarak ele almakta ve genellikle buna
istisna ve muafiyetler, matrahtan indirimler, vergi oranı
indirimleri vs. uygulamaları dahil etmektedirler.
Ülkemizde de vergi harcaması kavramı ilk defa 10.12.2003
tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
mevzuatımızda yerini almıştır. Söz konusu Kanun’un Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu ve bağlı cetvellerle ilgili 15’inci
maddesinde yer almaktadır.
11. ▪ Vergi harcaması,
hükümetlerin muhtelif iktisadi
ve sosyal gayelerle normal
şartlarda vergiye tabi olması
gereken belirli konuları ve/veya
kişileri kısmen ve/veya tamamen
vergi dışında bırakması; bunun
dışında belirli kişilere, gruplara,
sektörlere, coğrafi bölgelere vs.
yönelik “vergi avantajları”,
“vergi kolaylıkları”, vergi
teşvikleri”, “vergi indirimleri”
vs adlar altında özel yararlar ve
destekler sağlamasını ifade eder.
18. * İlk olarak her devletin “gelir maksimizasyonu”
(revenue maksimizasyon) peşinde koşan bir
Leviathan olduğu unutulmamalıdır.
* “selektif vergileme”yi ifade eden özel tüketim
vergileri hükümetlerin en kolay para topladıkları
yol ve yöntemdir.
Devleti, Fenike mitolojisinde bir su canavarı
anlamına gelen Leviathan’a benzeten ve tüm
yasaları yaratmak ve kaldırmNOT: ak gücü ya
da iktidarı olarak tanımlayan Hobbes, devletle
ilgili olarak materyalist ve mutlakıyetçi bir
görüşü benimsemiştir.
19. İkinci olarak tarafsız vergileme
yerine esnek-müdahaleci vergilemeyi
benimseyen bir hükümet doğal
olarak vergi politikasını ekonomi
politikası amaçlarını gerçekleştirmek
amacıyla bir araç olarak kullanabilir.
Örneğin, düzeltici vergi
politikasında (corrective tax
policy) çevrenin ve doğal
kaynakların korunmasına
yönelik vergisel önlemler
alınır.
Bunlar belirli kesimler için
sosyal maliyetleri
içselleştirme (Pigou
vergileri); diğer bazı kesimler
için ise vergi
kolaylıkları/vergi avantajları
şeklinde olabilir.
Üçüncü olarak, hükümetler “baba
devlet” felsefesini (paternalizm)
benimseyerek vatandaşlarının
sağlığa zararlı mallar tüketmelerini ;
örneğin şekerli gıda ve
içecekler) obezite vergisi ve
benzeri vergiler; ya da “kötü
alışkanlıklardan”
kurtulmalarını günah
vergileri ile önlemeye
çalışabilirler.
Burada esasen
hükümetlerlerin kişilerin
“tercihlerini vergilemeleri”
söz konusudur ve sonuçta
belirli tüketici gruplarına
karşı yapılan negatif vergi
ayrımcılığıdır.
20.
21. SELEKTİF
VERGİLEME
•Burada amaç “himaye/koruma”; “cezalandırma”, “tüketimi
azaltma”dır.
•Pigou vergisi ve Çevre vergileri bu konuda örnek gösterilebilir.
VERGİ
HARCAMALARI
•Bu yöntemde hükümetler istisna, muafiyet, vergi indirimleri ve saire
uygulamalar yoluyla belirli kişi ve grupları, belirli meslek gruplarını,
belirli vergi konularını vergi dışında tutabilirler ve/veya bunlara yönelik
başka özel avantajlar veya kolaylıklar sağlayabilirler.
ARTAN ORANLI
VERGİLEME
•Düz oranlı vergileme ya da sabit oranlı vergilemede vergi yükümlülerine
uygulanan tek bir oran söz konusudur.
•Oysa artan oranlı vergilemede farklı gelir gruplarına uygulanan vergi
oranı giderek artma eğilimindedir ve mahiyeti itibariyle “tarafsız”
değildir ve vergi ayrımcılığı ortaya çıkarır.
• Hükümetler vergi
ayrımcılığını genel
olarak şu
yöntemleri
kullanarak
yapmaktadırlar:
22. Vergi ayrımcılığının etkileri
ve sonuçları
• Geleneksel kamu maliyesinde tarafsız vergileme yerine müdahaleci
vergileme; genel vergileme yerine selektif vergileme; genellik ilkesi yerine
özellik ilkesi, düz oranlı vergiler yerine artan oranlı vergileme benimsenir.
23. • Geleneksel maliye vergi harcamaları ve başkaca şekillerde yapılan
vergi müdahaleciliğinin “beklenmeyen sonuçları”nı (unintended
consequences) dikkate almamakta ve/veya görmezden gelmektedir.
• Çıkar ve baskı grupları da bürokrasi ve siyasal iktidar üzerinde lobicilik
faaliyetlerini genişletir ve sonuçta rant kollama (rent seeking) adı
verilen bir politik maliyet ortaya çıkar.
• Ağır, haksız ve keyfî vergileme rüşvet, yolsuzluk, yasa dışılık vs.
eğilimlerini arttırır; aynı şekilde kayıt dışı ekonomi ya da informel
ekonominin genişlemesine neden olur.
24. Hangi yönü ve boyutu
ile olursa olsun
ayrımcılık insanlık
tarihinin yaşanmış bir
ayıbıdır.
Kamu maliyesinde de “mali
ayrımcılık” bir “mali ayıp”
olarak bilinen ya da
bilinmeyen tarihin
sayfalarında saklıdır.
Avanta kollama veya rant kollama
faaliyetlerinin yaygınlaştığı transfer
toplumunda etik değerler tümüyle yozlaşmaya
mahkumdur.
Hiçbir iktidar keyfî ve takdiri kararlar alıp
belirli kişilere, gruplara, mallara ve saire
özel imtiyazlar (ayrıcalıklar) sağlayarak
vergi ayrımcılığı yapamaz ve
yapmamalıdır.
Vergi harcamaları, selektif
vergileme, tercihleri
vergileme vs. uygulamaların
görünür maliyetleri dışında
görünmez maliyetleri
bulunmaktadır.