VERGİ DEVLETİ Kamu Maliyesi Perspektifine Karşı Kamu Tercihi Perspektifi
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
1. EMPERYAL İKTİSAT:
İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
PROF. DR.COŞKUN CAN AKTAN
Bu sunum şu kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan, İktisat Nereye Gidiyor, Ankara: Astana Yayınları, 2021.
Hazırlayan: Tahacan Tayan
2. “…iktisat emperyal bir bilimdir: çok
sayıda komşuluk yaptığı sosyal bilimler
disiplinlerindeki temel sorunlara
herhangi bir davet olmadan dâhil
olmuştur.”
George Stigler
3. “İktisat bir yüzyıl öncesinde ‘kasvetli
bilim’ olduğu için ayıplanırdı;
ancak bugünkü ... iktisat dünün kasvetli
biliminden çok daha zavallı ve sıkıcıdır.”
Mark Blaug
4. İktisadın emperyalizmi iktisat biliminin diğer bilim alanlarının
sınırlarına doğru yayılması/genişlemesi hareketidir.
İktisat başlangıçta yakın komşusu olan sosyal ve beşeri bilimler
(felsefe, etik, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, hukuk vd.) ile
mesafeli bir ilişki içerisinde olmuştur.
İktisat daha sonra doğa bilimlerinin temel dili olan matematik
ve kantitatif araçlardan yararlanarak bir gelişme göstermiştir.
1970’li yıllardan günümüze iktisadın matematizasyonu ya da
matematiksel formalizm iktisada damgasını vurmuştur.
Son aşama olarak iktisadın hem sosyal bilimlerin tamamıyla
hem de doğa bilimlerinin konusu ve metodolojisi ile
yakınlaşması ortaya çıkmıştır.
5. İktisat sadece sosyal bilimler
alanında değil, doğa bilimlerinin
“bölgesel” sınırları içerisine de dâhil
olmuştur.
• Aslında dâhil olmuştur demek yetersiz kalır , “…sızmıştır” ya da
“sızmaya çalışmıştır” demek daha doğru olur. Bir kısım iktisatçılar,
biyoloji, fizik, mekanik, termodinamik gibi alanlar ile çok yakın iletişim
ve etkileşim içinde olmayı arzu etmişlerdir.
İktisat bilimindeki bu
“genişlemecilik” (expansionism) ve
“yayılmacılık” (imperialism) 20.
Yüzyılın başlarında ve özellikle 20.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren
(1960’lı yıllar ve sonrası) yaygınlık
kazanmıştır.
• İktisat biliminin en başta
sosyal bilimler ve daha
sonra da doğa bilimlerinin
“bölgesel” sınırlarına dâhil
olması, yayılması ve
genişlemesi “iktisat
emperyalizmi” olarak
adlandırılabilir.
6. İktisadın emperyalizmi ile iktisadi emperyalizmi
birbirine karıştırmamak gerekir.
“İktisadın emperyalizmi”
(economics imperialism) iktisat
biliminin diğer bilim alanlarının
sınırlarına doğru
yayılması/genişlemesi
hareketidir.
“İktisadi emperyalizm” (economic
imperialism) ise bir ülkenin başta doğal
kaynaklar, işgücü vs. kaynaklarından
yararlanmak gayesiyle başka ülkeleri el
geçirmesine yönelik mücadelesi
anlamına gelir.
7. “Emperyalizm sömürüdür…”
ifadesi esasen bir slogandır
ve tamamen doğru olduğu
söylenemez.
Emperyalizm bir kişinin, bir
grubun, bir ülkenin kendi
sahip olduğu toprakların
ötesine geçerek başkalarının
toprakları üzerinde bulunma
girişimidir.
Davetli de, davetsiz de olsa
böyle bir girişimin “sömürü”
ya da “sömürgecilik” olarak
adlandırılması insanların
sahip oldukları ideolojiler ile
yakından alakalıdır.
8. Osmanlı İmparatorluğu’nun işgalci ya da
istilacı olmadığını kim söyleyebilir?
Fransız İmparatorluğu’nun Afrika’nın
neredeyse tamamına yayılan işgal ve
istilasının emperyalizm olmadığını kim
söyleyebilir?
Üzerinde güneş batmayan büyük
imparatorluk olarak anılan Britanya
İmparatorluğu’nun emperyalist olmadığını
kim söyleyebilir?
9. İKTİSADIN EMPERYALİZMİ
İktisadın emperyalizmi kavramını ilk
kullananlardan biri Gordon Tullock’tur (1922-
2014). Nobel ekonomi ödülü sahibi James M.
Buchanan’dan sonra Kamu Tercihi disiplininin
gelişmesine en önemli katkılar sunan ikinci kişi
olarak bilinen Tullock, 1972 yılında yazdığı bir
makalede iktisadın emperyal bir çizgide yer
almasının iktisat biliminin gelişmesine önemli
katkılar sunacağını savunmuştur.
James M. Buchanan
Gordon Tullock
10. İktisat emperyalizmi kavramı Tullock’dan önce 1933 yılında Ralph William Souter tarafından
kullanılmıştır. Souter başlığı da hayli ilginç olan Görelilik İktisadının Önemi (Prolegomena to
Relativity Economics) adlı kitabında şunları yazmaktadır:
“İktisat biliminin … kurtuluşu komşularının
topraklarını işgal etmek, onları köleleştirmek
veya yiyip-yutmak değil; onlara yardım
etmek, onları zenginleştirmek ve özgürce
büyümelerini teşvik edecek bir ‘demokratik
emperyalizm’ de yatmaktadır.”
11. Souter sözleriyle iki konuya
temas etmektedir:
Eğer iktisat hem kendi hem de
diğer bilimlerinin gelişimine bir
katkı sunuyorsa emperyal
olması kötü bir şey değildir.
İktisat eğer “komşularının
topraklarını işgal etmek, onları
köleleştirmek vs.” alanında
ilerliyorsa bu emperyalist
eğilim iyi bir şey değildir.
12. İktisat alanında önemli eserler vermiş bilim insanlarına baktığımızda onlar arasında Nobel ekonomi ödülü sahipleri
Stigler, Becker ve Coase gibi isimlerin iktisadın emperyalizmi üzerine bazı yorumlar yaptığını görüyoruz. George
Stigler (1911-1991) 1984 yılında yayınlanan “İktisat: Emperyal Bilim” adını taşıyan makalesinde şöyle yazmaktadır:
“…iktisat emperyal bir bilimdir: çok sayıda komşuluk yaptığı
sosyal bilimler disiplinlerindeki temel sorunlara herhangi bir
davet olmadan dâhil olmuştur. İktisat neden emperyalist
çağına son yirmi ya da otuz yıl gibi yakın bir zamanda
başladı? Cevabım… iktisat teorisinin artan soyutluğu ve
genelliği dolayısıyla bunun gerçekleştiğidir. Soyutluk
(abstraction) iktisat teorisi ile ampirik iktisat arasındaki
mesafeyi arttırdı. Bu açıklama doğruysa, emperyalizmin geri
dönüşü olmayacaktır. Fayda maksimize edici davranış
teorisinin baş rahibi Heinrich Gossen, bu teorinin kapsamını
Copernicus'un gök cisimlerinin hareketleri
teorisiyle karşılaştırdı. Gök cisimleri, insan bedenlerinden
daha iyi davranır, ancak onun fantezisine, ekonomistlerin
davranış teorisinin sosyal bilimlerin tüm alanına yayılmasıyla
yaklaşılacağı düşünülebilir."
13. Stigler ile Chicago Üniversitesi’nde birlikte çalışan diğer bir Nobel ekonomi ödülü sahibi Gary
Becker (1930-2014) de kendisinin disiplinler-arası çalışmalar yaptığına vurgu yaparak şöyle
demektedir:
“İktisadın emperyalizmi muhtemelen
benim (bugüne kadar) yaptığım
çalışmaların iyi bir açıklamasıdır."
14. Stigler ve Becker ile aynı kuşakta ve aynı üniversitede görev yapan bir diğer Nobel ekonomi
ödülü sahibi Ronald Coase (1910-2013) ise konuyla ilgili şu şekilde bir değerlendirme
yapmaktadır:
“İktisatçılar diğer sosyal bilimler alanlarında
daha fazla çalışma yapıyorlar. Bu trendin devam
edip etmeyeceğinden önce bu eğilimin
nedenlerini anlamamız gerekir. Disiplinler
arasındaki sınırları belirleyen şeyin, özellikle
ekonomi ile diğer sosyal bilimler, sosyoloji,
siyaset bilimi, psikoloji vs. arasındaki sınırları
belirleyen kıstasların ne olduğu konusu ile
ilgileniyorum.”
15. ABD’de UCLA ve Rand Corporation gibi kurumlarda çalışan iktisatçı Jack Hirshleifer (1925-2005)
Ronald Coase’un kafasındaki soruya şu şekilde bir açıklama getirmiştir:
“İktisat bilimine emperyalist istilacı
gücünü veren şey, analitik
araçlarımızın – kıtlık, maliyet,
tercihler, fırsatlar vb. – gerçekten
uygulamada evrensel olmasıdır… Bu
nedenle iktisat, sosyal bilimlerin
evrensel grameridir.”
16. Bugünkü modern iktisada baktığımızda iktisadın pek çok sosyal bilimler ile
yakın evlilikler kurmuş olduğunu ve bu evliliklerden birçok çocuk (alt-
disiplinler) doğmuş olduğunu görüyoruz.
Buna paralel olarak bir kısım iktisatçılar ise iktisadın doğa bilimlerine
doğru ilerlemesi konularında çalışmalar yapmışlardır. Bu süreç halen
devam etmektedir.
17. DOMİNE QUO VADİS?
• İktisat nereye gidiyor? Bu soruya açık ve samimi bir cevap
vermemiz gerekirse:
İktisat, üzerine yapışmış olan
“kasvetli bilim” (dismal
science) suçlamasına ilave
olarak iki yeni suçlamayla
daha karşı karşıyadır:
“emperyal bilim”
“sapkın bilim”
18. • İktisat “emperyal bilim” olma yolunda ilerlemektedir.
İktisat biliminin sosyal bilimler alanındaki
“genişlemecilik” ya da “yayılmacılık” trendi hem iktisat
bilimine hem de diğer bilim alanlarına bereket ve
zenginlik katmıştır.
İlk tespitimiz:
• İktisat kendi haddini ve sınırlarını aşmış ve üzerine hiç
de vazife olmayan doğa bilimleri alanına yönelmiştir.
Bu “ikinci emperyalist” hareketi neticesinde iktisat
yolunu şaşırmış ve daha sonra yolunu kaybetmiştir.
“Emperyal bilim”, “sapkın bilim”e dönüşmüştür. Sonuç
olarak, bu “işgal” ve “istila” eğiliminden iktisat bilimi
maalesef kazançlı çıkmamıştır.
İkinci tespitimiz:
19. Biz “birinci emperyalizm” hareketinin başarılı ve yararlı olduğuna inanıyoruz. İktisat biliminin sosyal bilimlerin
diğer alanlarına yaptığı katkıların büyük takdir ve övgülere layık olduğunu düşünüyoruz. Örneğin, Nobel ekonomi
ödülü sahipleri Friedrich A. von Hayek, James M. Buchanan, Gary Becker, George Stigler, Ronald Coase, Oliver
Williamson, Douglass C. North, Elinor Ostrom gibi bilim insanlarının Hukuk ve İktisat alanına yapmış oldukları
katkılar ayakta alkışlanacak kadar değerlidir. Yine Daniel Kahneman, Vernon Smith, Richard Thaler gibi Nobelite
sahiplerinin iktisat bilimi ile psikoloji arasında kurduğu güçlü bağ büyük takdir ve övgüleri hak etmektedir.
Friedrich A.
von Hayek
James M.
Buchanan
Gary
Becker
George
Stigler
Ronald
Coase
Oliver
Williamson
Douglass C.
North
Elinor
Ostrom
Daniel
Kahneman
Vernon
Smith
Richard
Thaler
20. James M. Buchanan (1919-2013)
iktisat bilimindeki ilk emperyal
iktisatçıların başında gelir.
Buchanan’ın Gordon Tullock ile
birlikte yazdıkları Oybirliğinin
Hesabı adlı kitap iktisadın
emperyalizmi alanına örnek teşkil
eden ilk eserlerden birisidir.
Bu kitap siyaset biliminin iktisadi
analizi alanında yazılmış bir eserdir.
Bu kitapla birlikte Kamu Tercihi ve
Anayasal Politik İktisat adı verilen iki
disiplinin tohumları ekilmiştir.
Kamu Tercihi (Public Choice)
geleneksel siyaset bilimine yönelik
bir emperyalist hareketin
başlangıcıdır.
Oybirliğinin Hesabı adlı kitap Siyaset
Bilimi’ne değil, Hukuk ve Özellikle
Anayasa Hukuku’na da emperyal bir
başlangıç teşkil eder.
21. Buchanan dışında bir başka Nobel Ekonomi Ödülü
Sahibi Gary Becker da iktisat biliminin emperyal bir
bilime dönüşmesinde çok önemli rol oynayan bir bilim
insanıdır. Becker iktisat biliminin araçlarını ve
metodolojisini sosyal bilimlerin diğer alanlarına taşıyan
bir isimdir. Becker, iktisadın emperyalizmin hiç de kötü
bir şey olmadığını savunmuştur.