VERGİLEMEDE HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİNİN TESİS EDİLMESİ VE ANAYASAL İKTİSAT PERS...
EVRİMSEL İKTİSAT
1. PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN
Bu sunum aşağıdaki kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan & Serdar Yay, Evrimsel İktisat, İzmir: SOBİAD Yayınları, 2019.
Sunumu Hazırlayan: Gülnihal Gür
2. Thomas Robert
Malthus
Charles
Darwin
Thorstein
Veblen
Veblen'e göre iktisat
dahil sosyal ve siyasal
bilimleri evrimsel bir
bilim olma yoluna
sürükleyen Darwin ve
"evrim teorisi" olarak
da bilinen görüşleridir.
Darwin'in fikirlerinin şekillenmesinde öncül
noktalardan biri olan 1838 yılında bir
iktisatçının çalışmasını okumasıdır. Bu
çalışma 1798 tarihli "Nüfus Üzerine
İnceleme" dir ve yazarı ise iktisadi
düşünceler tarihinde önemli bir yere
sahip olan Thomas R. Malthus'tur.
3. Malthus, 1798 yılında,
henüz otuziki yaşında
iken "Nüfus Üzerine
İnceleme" yi
yayımlayarak
yeryüzündeki
kaynakların sürekli
artan bir nüfusun artan
talepleri ile başa
çıkamayacağını ileri
sürmüştür. İnsan
nüfusunun mevcut
gıda kaynaklarına
göre çok daha hızlı
arttığını, gıda
kaynaklarının aritmetik
bir şekilde artmasına
karşılık nüfusun
geometrik bir şekilde
arttığını söylemiştir.
İngiltere nüfusunun 7 milyon
kadar olduğunun tahmin edildiği
bir zamanda, kaynakların da bu
sayıyı yaşatacak kadar
olduğunu varsayımından yola
çıkarak şöyle bir öngörüde
bulunmuştur: İlk 25 yılda nüfus 14
milyona fırlayacaktır, kaynaklar
da iki kat artar ise, kaynaklar
nüfustaki bu artışa denk
olacaktır. Bundan sonraki 25
yılda nüfus 28 milyona
ulaşacaktır. Daha sonra 56
milyon olacak ve kaynaklar bu
sayının ancak yarısına
yetecektir. Ve ilk yüzyılın
sonunda nüfus 112 milyonu
bulacak, oysa kaynaklar ancak
35 milyona yetecektir. Böylece
77 milyon tamamen aç ve sefil
kalacaktır.
4. 1 2 4 8 16 32
64
128
256
512
0
200
400
600
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
NÜFUS
KAYNAKLAR
ŞEKİL 1: Malthus’un Nüfus Teorisi
Nüfus
Nüfus geometrik olarak artarken (1, 2, 4, 8, 16, 32…) kaynaklar aritmetik
olarak arttığından (1, 2, 3, 4, 5…) kaynaklar nüfusu karşılayamayacaktır
(Şekil 1).
5. Malthus'a göre nüfus kaçınılmaz derecede insanoğlunun yaşamını
sürdürmesini sağlayan kaynaklar ile sınırlanmıştır. Bu kaynaklar arttığı zaman,
eğer ki nüfus çok kuvvetli engeller ile baskı altında tutulmuyor ise, nüfus da
artacaktır. Bu engeller ise ahlaki kayıtlar, kötülük ve sefalet biçiminde
özetlenebilmektedir. Malthus, bu engelleri daha detaylı bir şekilde şöyle ele
almaktadır.
Önleyici engeller. Bu engeller
doğumları önleyen engellerdir.
Örneğin, aile kurma
olanağından yoksun olan
bireyler evlenmemeli veya çok
geç evlenmelidirler, ayrıca gayri
meşru alışkanlıklardan
kaçınılmalıdır.
Pozitif engeller. Bu engeller ise
ölümleri arttıran engellerdir.
Örneğin, gelişmemiş toplumlarda
nüfus fazlası açlık ve sefaletten
telef olmakta, yok olup
gitmektedir. Gelişmiş toplumlarda
ise, bulaşıcı hastalıklar, savaşlar,
afetler vb. nedenlerden dolayı
nüfus artışı engellenmektedir.
6. Darwinci bir anlatım ile,
" Güçlü olanın yaşaması, güçsüzün ise doğal
seleksiyona uğraması"
Malthus'a göre, kaynakların yetersizliği nedeniyle doğada insanlar
arasında bir savaş, diğer bir deyişle bir var olma mücadelesi söz konusu
olacaktır. Bu mücadelede zayıf olanlar (hasta, beceriksiz, yoksul vb.)
yaşama erken veda etmekte iken, güçlü olanlar (sağlıklı, güçlü, zengin
vb.) hayatta kalmaktadırlar.
7. Darwin, Malthus'un insan nüfusu ile ilgili teorisinin tüm
organizmalara uygulanabileceğini fark etmiş ve bütün
canlı türlerinin doğaya en fazla uyum sağlayan üyelerinin
aynı zamanda en başarılı üyeleri olacağını ve daha az
uyum sağlamış üyelerine göre hem hayatta kalacaklarını
hem de daha fazla çoğalacaklarını belirtmiştir.
8. Friedrich Engels
Hem Marx'ın hem de Engels'in
gözünde Darwin büyük ve
saygın bir bilimcidir. Marx,
Darwin'e olan hayranlığını, en
büyük eseri sayılan "Kapital (Das
Kapital)" i Darwin'e ithaf ederek
de göstermiştir. Marx, kitabın
Almanca baskısına el yazısıyla
Darwin'e ithafen şu ifadeleri
yazmıştır: "Charles Darwin'e,
gerçek bir hayranı olan Karl
Marx'tan..."
.
9. İktisatta evrim düşüncesine önem veren
ve iktisadın sürekli değişim gösterdiğini
savunmakla kalmayıp, geniş anlamda
da biyolojinin bir branşı olduğunu
savunan diğer bir iktisatçı Alfred Marshall,
1890 İktisadın İlkeleri (Principles of
Economics)" isimli kitabının önsözünde şu
ifadelere yer vermiştir: "İktisatçının
Mekke'si iktisadi dinamikten çok iktisadi
biyolojide yer almaktadır."
10. 1900' lere gelindiğinde iktisadi düşünce tarihi kendisini günümüze dek
taşıyan "Aylak Sınıfın Teorisi (The Theory of the Leisure Class)" isimli eserini
Darwin'in metodolojisi ile kaleme alan ve insan evriminin Darwinci bir
betimlemesini sunan, öncülüğünde iktisat tarihinde kurumların evrimi,
kurumsal değişim gibi konular önemsenmeye başlayan bir aykırı bilim
insanı Veblen ile tanışmıştır.
Veblen'e göre insanoğlu evrimsel süreç içerisinde şekillenmekte ve yeniden
biçimlenmektedir. Veblen'e göre düşünce alışkanlıklarının zamanla değişmesi
ve yeniden biçimlenmesi ise toplumsal evrimi tanımlamaktadır. Veblen bu
durumu en önemli eseri kabul edilen "Aylak Sınıfın Teorisi" nde şöyle dile
getirmektedir:
"Toplumsal evrim, ortak yaşam koşullarının gerilimi altında, düşünce yapısının ve düşünce
alışkanlıklarının selektif bir adaptasyon sürecidir. Düşünce alışkanlıklarının adaptasyonu,
kurumların gelişmesidir. Ancak kurumların gelişmesi, daha tözsel karakterde bir değişimi
de beraberinde getirir. Durumun değişen zorunlulukları, alışkanlıklarda bir değişime yol
açmasının yanı sıra insan doğasında da benzer bir değişime yol açar. Toplumun beşeri
unsuru, yaşamın değişen koşullarıyla birlikte çeşitlenir."
11. İktisatta evrim düşüncesinin
Avusturya iktisat okulunun
öncülerinden biri olan
Freidrich A. von Hayek'in de
düşüncelerine etki ettiğini
görmekteyiz. Hayek, Darwin'in
evrim teorisi olarak bilinen
düşüncelerini iktisat
metodolojisine uygulamaya
kalkmış, sosyal düzenin bilinçli
bir aklın düzenlemesinden
uzak ve kendiliğinden ortaya
çıkan bir düzen olduğunu
savunmuştur. Bu nedenle de
Hayek'in evrimi kültürel bir
süreç olarak ele aldığını
belirtmemiz gerekmektedir.
Hayek'e göre sosyal çevrenin insan
düzenlemesinin eseri olan kısmını
oluşturan "taxis" ve insan planı ve
tasarımının hiç bir etkisi olmaksızın
oluşan "cosmos" belirli bir "kültürel evrim
(cultural evolution)" içerisinde ortaya
çıkmaktadır. Örneğin, din, ahlak,
gelenekler gibi enformel kurumların
oluşumunda insanların bilinçli çabaları
ve niyetleri söz konusu değildir. Bu
kurumlar kültürel evrimin bir sonucu
olarak kendiliğinden oluşurlar. Buna
karşın binalar, otomobiller, teknolojik
buluşlar, devletler vb. varlıklar ise
insanların niyetleri ve çabaları
sonucunda ve aynı zamanda yine bir
kültürel evrim süreci içinde ortaya çıkan
varlıklar ya da değerlere örnek
gösterilebilir.
12. Birçok bilim insanı ve araştırmacı tarafından önemli evrimsel iktisatçılardan biri olarak
kabul edilen Joseph A. Schumpeter'in en önemli eseri kabul edilen ve diğer
çalışmalarının da bir bakıma temeli olan "Ekonomik Kalkınma Teorisi" isimli ve
kapitalizmin tarihsel süreçteki evrimini iktisadi bir model üzerinden açıklamaya
çalıştığı kitabı evrimsel iktisat yaklaşımının temel yapıtlarından biri olarak kabul
edilmektedir. İlk baskısı 1911 yılında yapılan söz konusu eser Schumpeter'in
kapitalizme ve teknolojiye bakış açısının temellerini oluşturmaktadır. Schumpeter ile
ön plana çıkan teknoloji, teknolojik gelişme, inovasyon, yenilik vb. kavramlar
evrimsel iktisadın temel konuları haline gelmiştir.
13. 1980'lerin başında
Richard R. Nelson
ve Sidney G.
Winter "Ekonomik
Değişimin Evrimsel
Teorisi" adını
taşıyan bir kitabı
yayınlamışlardır
ve bu kitap
evrimsel iktisadın
bir iktisat okulu
olarak ortaya
çıkmasında bir
kilometre taşı
olarak kabul edilir.
Söz konusu kitaba
Nelson zengin teorik
ve ampirik
endüstriyel iktisat
bilgisi ile katkı
sağlarken, Winter
biyolojiden iktisat
bilimine taşıdığı
evrimci metaforlar
yolu ile sosyal ve
ekonomik gelişmenin
açıklanmasında
önemli teorik
katkılarda
bulunmuştur.
14. Evrimsel biyolojide
"gen" e karşılık
gelen "rutin"
Evrimsel biyolojide
"mutasyon" a
karşılık gelen
"arama"
Evrimsel biyolojide
"doğal seleksiyon"a
karşılık gelen "piyasa
süreci"
Piyasadaki firmalar belirli bir "rutin" e bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
Biyolojideki genlere karşılık olarak gelecek şekilde seçilimin temel birimi olarak
ele alınan rutinler firma davranışlarını düzenlemektedir.
Firmaların piyasadaki değişime ayak uydurmaları rutinlerin yenilenmesi yoluyla
gerçekleşmektedir. Böylece firmalar varlığını sürdürürken rutinler
yenilenebilmektedir. Bu noktada "arama" ise evrimsel biyolojideki mutasyonlar ile
aynı anlama gelmektedir.
Firmaların değişen piyasa şartları karşısında "taklit" yolu ile başarılı firmaları takip
ederek veya "yenilik" yoluyla, rutinlerini mevcut şartlara göre yeniden
uyarlaması, kazanılan karakterin gelecek kuşaklara aktarılmasının ve böylece
varlığını devam ettirmesini sağlayacaktır.
Bütün bu yaklaşımların temelinde Darwin'in evrim teorisi olarak bilinen görüşleri ve
"seçilim", "kalıtım" ve "mutasyon" anahtar kavramları
bulunmaktadır.
Nelson ve Winter'in Darwin'in evrim teorisinden aldığı üç temel kavram ise şunlardır:
16. Her bir firmanın gelişim (yenilik) süreçleri tıpkı genler gibi
farklı rutinler altında gerçekleşmektedir. Bu noktada
firmaların piyasada varlıklarını devam ettirebilmelerinin
yolu rutinlerden geçmektedir. Eğer rutinler gelişen
teknolojiye ayak uydurabilir ise, firmalarda piyasada
ayakta kalacaktır. Ayrıca, güçlü firmaların uyguladıkları
rutinler ve değişiklikler, ilgili piyasa içerisinde kaydedilecek
ve bu sayede geçmişte uygulanmış olan rutinler aynı
zamanda geleceğe de yön verecektir. Zamanla güçlü
firmaların rutinleri diğer firmalar tarafından taklit edilecek
veya inovasyon yoluyla yeni rutinler ortaya çıkacaktır.
Nelson ve Winter'in geliştirdikleri firma
teorisinde, firmaların etkinlik, büyüme
ve kar sağlama gibi esas amaçlarını
gerçekleştirebilmesi için iki alternatif
öngörülmektedir. Bunlardan ilki
firmaların AR-GE çalışmaları yoluyla
yeni inovasyonlar geliştirmeleri ikinci ise;
yenilikçi firmaların rutinlerini taklit
etmeleridir.
Bu noktada Nelson ve Winter, ilk
alternatifi önermektedirler. Çünkü
firmaların taklit yoluyla büyüme, etkinlik
ve karlılık sağlaması piyasadaki örtük bilgi
ve bilgi aktarımına bağlı olduğu için
belirsizlik hali meydana gelmekte, bu
durum riskli olmak ile birlikte, kesin bir
çözüme ulaşılmasını engellemektedir.
Ancak, teknolojik gelişim sayesinde firmaların söz
konusu pazarda inovasyon yaratması, söz konusu
firmanın o sektörde etkin konumda olmasını
sağlayacaktır. Bu nedenle de firmaların yenilikçi
olmaları piyasanın dışına atılmamaları için adeta bir
zorunluluk teşkil etmektedir
17. Geoffrey M. Hodgson'a göre iktisat biliminin metaforu, değişimi ve evrimi açıklamaya çalışan evrimsel
biyoloji olmalıdır (Hodgson, 2002: 260). Çünkü ancak bu şekilde değişimi ve değişim süreçlerini dikkate alan
bir iktisat anlayışına ulaşılabilir. Bu durum, evrimsel iktisatçılarının iktisadi fenomenleri değişim halinde olan
dinamik birer olgu olarak gördüklerine işaret etmektedir. Bu nedenle de evrimsel iktisat okulunun temel ilgi
alanlarını iktisadi süreçlerdeki devamlılıklar ve kopuşlar, kurumsal yapı, sosyal normlar ve bütün bu yapı
içerisinde işleyen doğal seleksiyon süreci, bu doğal seleksiyon süreci içerisinde ayakta kalmak için iktisadi
öznelerin geliştirdiği yenilikler (yeni organizasyonlar, yeni davranış ve normlar vb.), kurumsal yapının bu
yenilikleri kabul etmesi, ret etmesi, şekillendirmesi veya kurumsal yapının bütün bu yenilikler tarafından
şekillendirmesi, yani evrim süreçleri oluşturmaktadır
18. Schumpeter'in fikirlerinin temellerini
oluşturduğu evrimsel iktisat, yine onun
analizlerinde kullandığı "değişim", "gelişim",
"yenilik" vb. kavramlarını esas almaktadır.
Burada dikkat çeken nokta ise bu
kavramların, Darwin evrim teorisi olarak
bilinen görüşleri ile olan benzerliğidir.
Evrimsel iktisatçılar bu kavramları adeta
Darwin'den ödünç almışlardır. Örneğin,
doğada hayata kalmanın ve varlığını
devam ettirmenin yolu doğaya ayak
uydurmak ve güçlü olmaktan
geçmektedir. Piyasadaki firmaların ayakta
kalmasının ve varlığını sürdürmesinin yolu
değişime ve yeniliklere ayak
uydurmaktadır.
19. Son olarak evrimsel iktisadın giderek önem kazandığını ve iktisadi düşünce tarihinde önemli bir yerde
bulunduğunu da belirtmemiz gerekmektedir. Altuğ Yalçıntaş'ın çeşitli veri tabanı sağlayıcılarının sunduğu
büyüklükleri kullanarak özellikle 1980 sonrasında iktisadın Darwin'in evrim teorisi olarak bilinen görüşlerine
yaptığı katkıyı ölçmeyi amaçladığı çalışma bu durumu kanıtlar niteliktedir. Çalışmanın sonuçlarına göre;
Evrimsel iktisat bilim çevreleri içerisindeki etkileşimde ağırlığını giderek daha fazla hissettirmektedir.
İktisadi düşünce tarihinde Darwin'e, evrim teorisi olarak bilinen görüşlerine ve evrimsel iktisada olan
ilgi son birkaç on yıldır artarak devam etmektedir.
Evrimsel iktisat genel olarak iktisat teorisi içerisinde en popüler alanlardan birisi konumundadır.
Son yıllarda Nobel Ekonomi Ödülü sahiplerinin arasında evrimsel iktisat literatürüne katkı yapmış
iktisatçıların adları sıklıkla görülmektedir.
Evrimsel iktisat alanındaki çalışmaların sayısı giderek artmaktadır.
Evrimsel iktisat çalışmaları genel iktisat literatürü çalışmaları (mikro iktisat, para teorisi, kalkınma
iktisadı vb.) içerisinde en çok atıf alan çalışmaların başında gelmektedir.