VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
KAMU TERCİHİ: FARKLI YAKLAŞIMLAR NORMATİF KAMU TERCİHİ, TEORİK KAMU TERCİHİ, AMPİRİK KAMU TERCİHİ VE DENEYSEL KAMU TERCİHİ AYIRIMI
1. BU SUNUM ŞU KAYNAKTAN YARARLANILARAK HAZIRLANMIŞTIR:
COŞKUN CAN AKTAN, KAMU TERCİHİ İKTİSADI VE ANAYASAL
POLİTİK İKTİSAT: ANKARA: SEÇKİN YAYINLARI, 2019.
HAZIRLAYAN: GİZEM KÖSLÜ
PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN
KAMU TERCİHİ:
FARKLI YAKLAŞIMLAR
NORMATİF KAMU TERCİHİ,
TEORİK KAMU TERCİHİ,
AMPİRİK KAMU TERCİHİ
VE
DENEYSEL KAMU TERCİHİ
AYIRIMI
2. NORMATİF KAMU TERCİHİ
Normatif Kamu Tercihi, pozitif kamu tercihi teorisine
temel teşkil edecek “olması gereken” hususları
incelemektedir.
❖ Örneğin;
Seçmenlerin gerçek tercihlerini yansıtmada çoğunluk
kuralı mı, yoksa diğer oylama kuralları mı daha iyidir?
Politik karar almada daha iyi bir oylama kuralı var mıdır?
Normatif Kamu Tercihi, politik kurumların nasıl daha iyi
çalışabileceği konusunu ele almaktadır
3. NORMATİF KAMU TERCİHİ
Kamu Tercihi iktisadının normatif boyutu açısından iktisat literatürüne yaptığı temel katkı,
“Anayasal İktisat” (Constitutional Economics) ya da “Anayasal Politik İktisat” (Constitutional
Political Economy) olarak adlandırılan ve devletin başarısızlığının yol açtığı sorunlara yönelik
somut öneriler üreten yaklaşımdır.
Buradan hareketle normatif kamu tercihini iki başlık altında incelemek mümkündür.
Optimum Oylama Kuralı
Anayasal Yeniden Yapılanma: Anayasal İktisat
1
2
4. 1.OPTİMUM OYLAMA KURALI
Oylama kuralları teorisi kamu tercihi iktisadının pozitif
inceleme alanı içerisinde yer alırken, optimum oylama
kuralının belirlenmesi sorunu kamu tercihinin normatif
yönünü oluşturmaktadır.
Buchanan ve Tullock (1965), Pareto optimal bir sonuca
ulaşmak için gerekli ve kararı onaylayacak olan seçmen
sayısının belirlenmesi ile ideal oylama kuralına
ulaşılabileceğini savunmaktadırlar. Bu seçmen sayısını da
“optimal çoğunluk” olarak nitelendirmektedirler.
5. 1.OPTİMUM OYLAMA KURALI
Buchanan ve Tullock (1965), optimal çoğunluğu belirlemede oylama maliyetlerinden yararlanmaktadırlar.
Buna göre; oylamanın yol açtığı iki tür maliyet söz konusudur.
Oylama sürecine katılacak seçmen sayısı arttıkça karar alma maliyetleri artarken, dışsal maliyetler azalmaktadır.
Dolayısıyla oybirliği kuralına yaklaşıldıkça, sonucu beğenmeyen seçmen sayısı azaldığından, dışsal maliyetlerde
de azalma görülmektedir. Karar alma maliyetleri ile dışsal maliyetler toplamının minimum olduğu noktadaki
seçmen sayısı “optimal çoğunluk”u vermektedir.
1
Bunlardan ilki olan karar alma maliyetleri; seçmenlerin oylama nedeniyle katlandıkları zaman,
enformasyon edinme, parasal maliyetler vb. kalemlerden oluşmaktadır.
2 İkinci olarak, Dışsal maliyetler ise oylama sonucunu beğenmeyenlerin katlandıkları maliyettir.
6. 2.ANAYASAL YENİDEN YAPILANMA: ANAYASAL
İKTİSAT
Siyasal süreçte ortaya çıkan etkinsizliklerin giderilmesinde, seçim sisteminin
ve benimsenen oylama kuralının yetersizliği karşısında, bu etkinsizliklere
yönelik “anayasal yeniden yapılanma”nın gerekli olduğu görüşünün Kamu
Tercihi teorisyenleri ve özellikle Buchanan tarafından savunulması, “Anayasal
İktisat” adı altında yeni bir disiplinin gelişmesini sağlamıştır.
Anayasal-kurumsal yeniden yapılanma devletin sınırlarının anayasal düzeyde
belirlenmesini ifade eder ve Anayasal İktisat Teorisinin temelini oluşturur.
7. 2.ANAYASAL YENİDEN YAPILANMA: ANAYASAL
İKTİSAT
• Anayasal iktisat teorisi, Rawls’ın “sosyal sözleşme” teorisini benimsemektedir.
• Rawls, toplumun temel yapısını geliştirmek için uygulanacak kurallar bütününü
ortaya koymaya çalışmıştır.
• Bu kurallar, ekonomik ve sosyal hak ve sorumlulukları belirleyecek ve sosyal
sözleşmenin temelini oluşturacaktır.
• Wicksell, yasama organında vergi ve harcamalara ilişkin kararların birlikte ele
alınmasını ve bu kararların oybirliği kuralına yakın bir oylama kuralıyla (yaklaşık
oybirliği kuralı ile) onaylanmasını savunmuştur.
8. 2.ANAYASAL YENİDEN YAPILANMA:
ANAYASAL İKTİSAT
Buchanan, Wicksell’in bu önerisini geliştirerek, bu tür bir oylama kuralının
hükümetin aldığı farklı kararlar için geçerli olan kural ve usulleri belirlemede
uygulanabileceğini ileri sürmüştür.
Bu nedenle “kaliteli çoğunluk kuralı” (qualified majority rule) anayasal reformun
temelini oluşturmaktadır.
Buchanan ve Tullock , anayasal düzeyde ve yasama organında karar alma
süreçlerini birbirinden ayırmaktadır. Anayasal düzeyde karar alımında, bireyler
anayasada yer alacak olan kurallarla ilgili tercihlerde bulunurlar. Yasama
organında alınan kararlar ise hükümetin günlük faaliyetlerini yürütmesine
yönelik prosedürlere ilişkindir.
9. 2.ANAYASAL YENİDEN YAPILANMA: ANAYASAL
İKTİSAT
Anayasal kuralların belirlenmesi konusundaki görüşlerle bağlantılı olarak Anayasal İktisat teorisinin
en önemli katkısı bir “Ekonomik Anayasa” oluşturulmasına ilişkin önerileridir.
Ekonomik anayasanın iki temel köşe taşı bulunmaktadır
EKONOMİK
ANAYASA
MALİ ANAYASA
. Vergileme, kamu harcamaları, borçlanma,
bütçe ve idareler arası mali ilişkiler alanındaki
devletin yetkilerini sınırlamaya yönelik
anayasal kuralları içerir.
. Anayasal para rejimini yani anayasal kurallarla
düzenlenecek para sistemini içerir.
PARASAL ANAYASA
10. DENEYSEL KAMU TERCİHİ
Gerçekte iktisat biliminde deneylerden yararlanılmasına ABD’deki
George Mason Üniversitesi’ndeki iktisatçı Vernon L. Smith’in
çalışmalarıyla başlanmıştır.
Smith, “laboratuvar ekonomisi” alanında bir araştırma alanının
oluşmasına öncülük etmiş ve bu alandaki çalışmalarıyla ‘2002 Nobel
Ekonomi Ödülü’nü kazanmıştır.
Smith’in bu alandaki çalışmaları esas olarak piyasa süreciyle ilgili
araştırmalarda deneylerin bir araç olarak kullanımını içermekte birlikte,
bazı çalışmaları kamu tercihi alanına yöneliktir .
Smith aynı zamanda 1988-1990 yılları arasında “Kamu Tercihi
Topluluğu”nda başkanlık görevinde bulunmuştur.
11. DENEYSEL KAMU TERCİHİ
Laboratuvara dayalı deneylerin ekonomik alanda
kullanılmasının avantajları;
Ekonometrik testlerin aksine, laboratuvara dayalı
testler bir teorinin temel unsurlarının sistematik
olarak test edilmesine imkan sağlar.
Deneyler, teorinin söz konusu olmadığı veya var
olan teorinin yeterince ortaya konulmadığı
durumlarda araştırmanın yöntemlerini ortaya
çıkarmada kullanılır.
Bulguların sağlamlılığının sistematik bir şekilde
analizine olanak tanımaktadır.
12. DENEYSEL KAMU TERCİHİ
Deneysel kamu tercihi (experimental public choice), laboratuvara dayalı
deneylerin, N (N>1) sayıdaki bireyden oluşan kolektif bir grubun her bir
üyesi için ortak sonuçlara ulaşılmasını sağlayacak şekilde, grup karar
alma mekanizmalarına uygulanmasını içerir.
Her bir grup karar alma mekanizması üç temel unsura sahiptir:
a) Çevre: Birimlerin sayısı, enformasyon yapısı, tercihler, yetenekler,
maliyet yapıları gibi ekonomik konunun yapısal özelliklerini ifade
eder.
b) Kurum: Piyasa veya satış kuralları veya siyasal karar alma kuralları
gib ekonomik birimlerin birbiriyle etkileşimini yönlendiren kuralları
ifade eder.
c) Bireylerin davranışı: Kurumlar değiştirilmek suretiyle, bu
kurumların bireylerin davranışını nasıl etkilediği incelenir.
Bir deneysel uygulamada, ilk iki unsur kontrol edilerek, üçüncü unsur
gözlemlenir.
13. DENEYSEL KAMU TERCİHİ
Deneysel çalışmaların iki türü kamu tercihi için önemli
olabilir.
Birinci grup çalışmalar, bireysel davranış ile
motivasyonları birbiriyle ilişkilendirir.
Örneğin, bireylerin motivasyonları ve tercihleri,
rasyonellik varsayımıyla ilişkilendirilir.
İkinci grup çalışmalarda ise deneyler, geleneksel
kamu tercihi konularını analiz etmede kullanılır.
14. DENEYSEL KAMU TERCİHİ
Kamu tercihinde deneylerin kullanıldığı konulardan bazıları şunlardır:
- Kamusal mallara ilişkin karar alma mekanizmaları - Bedavacılık sorunu,
- Rasyonel oylama modelleri ve seçmen katılımı - Ortanca seçmen modeli
- Çıkar grupları ve rant kollama
15. AMPİRİK KAMU TERCİHİ
Ampirik kamu tercihi alanında da günümüzde yapılan önemli
çalışmaların başında Rochester okulu’ndan William Riker’in çalışmaları
gelmektedir.
Gerçekte politik bilimci olan Riker, özellikle uygulamalı oyun teorisi ve
rasyonel tercih yaklaşımının uygulanabilirliği alanındaki çalışmalarıyla
tanınmaktadır.
Riker, oyun teorisini kullanmak suretiyle anlaşmazlık ve anlaşmazlığın
çözümüne ilişkin çalışmaların kamu tercihi iktisadı alanındaki
literatürün bir tamamlayıcısı olduğunu göstermiştir.
16. AMPİRİK KAMU TERCİHİ
Riker dışında Kamu Tercihi literatürüne ilişkin yapılan ampirik katkılar ise şöyle sıralanabilir;
Politik
konjonktür
dalgalanmaları
Seçmenlerin
oylama davranışı
ve oy ticareti
Rant kollama
Koalisyonların
oluşumu
Bürokratik
davranış ve
devletin
büyümesi