SlideShare a Scribd company logo
1 of 21
Download to read offline
İYİLİKSEVERLİĞİN
MALİYETLERİ:
İktisat Bilimi Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan , ‘İyilikseverliğin Maliyetleri» içinde: C C Aktan ve
S Yay, Kurumsal Sosyal Sermaye, Ankara: Seçkin Yayını, 2019.
Sunumu Hazırlayan: Zeynep Kuru
PROF.DR. COŞKUN CAN AKTAN
İÇİNDEKİLER
I. GİRİŞ
II. İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ
III. Gossen Yasası ve İyilikseverliğin Maliyeti
IV. Kamu Tercihi İktisadı Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi: Semiriyeli Çıkmazı
V. İyilikseverliğin Maliyeti: Tembellik ve Rehavet
VI. SONUÇ
1.GİRİŞ
İyilikseverlik, herhangi bir açık ya da zımni bir karşılık beklemeden gönüllü
olarak ya da zımni olarak başkalarına yardım(lar) da bulunmaktır.
İnsanlar, hiçbir menfaat beklemeksizin başka
insanlara ve/veya canlılara “gönüllü” yardımda
bulunabilirler.
İnsanlar, bulundukları ortam ve pozisyona
menfaat beklemeksizin başka insanlara ve/veya
canlılara yardım edebilirler.
İyilikseverlik, yüksek erdemler kategorisinde bir yeri hak eden bir ahlaki davranıştır.
İyilikseverlik ise sosyal yaşamda her zaman takdir ve övgüyü hak eden bir altın kuraldır.
Ceteris Paribus’a göre; insan kendi menfaatlerini maksimize eden rasyonel “homo
economicus” olarak tanımlansa da, insanın alturistik (iyiliksever) yönü olduğu da bir
gerçektir.
İyilikseverliğin acaba olumsuz (negatif) bazı yönleri yok mudur?
İyilikseverliğin iyilik yapan kişiye ve iyilik elde edene yüklemiş olduğu bazı maliyetler
söz konusu değil midir?
2.İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ
“Hiç kimse bir köpeğin başka bir köpekle adil bir kemik değiş-tokuşu yaptığını
görmemiştir. Aynı şekilde, hiç kimse bir hayvanın başka bir hayvana hareketlerle
ya da kendi doğal sesiyle, ‘bu benim, o senin’; ‘sendekine karşılık kendiminkini
sana vermek istiyorum’ dediğini görmemiştir. Bir hayvan bir insandan ya da başka
bir hayvandan bir şey almak istediğinde, o insanın ya da hayvanın yardım etmesini
sağlamak için onu kandırmaktan başka yol bilmez. Köpek yavrusu anasına
yaltaklanır, yemek yiyen efendisinin onu da görmesini isteyen spanyel bin türlü
şaklabanlıkla dikkat çekmeye çalışır. Bazen insanın da kendi hemcinslerine karşı
aynı oyunlara başvurduğu olur, istediğini yaptırmak için başka bir yolu
kalmayınca türlü yaltaklanmalar, alçaltıcı hareketlerle karşısındakini
yumuşatmaya çalışır.”
Adam Smith
Ekonomik İnsan
- Homo Economicus -
Rasyonel İnsan
- Rasyonalite -
İyilik yapan bireylerin “ hangi amaçla ? ” iyilik yaptıklarını ve bu iyiliği yaparken
“ ne düşündüklerini ? ” “homo economicus” ve “rasyonalite” varsayımları ile
açıklayabiliriz.
Bireylerin tercihlerinde hem homo economicus motifi, yani rasyonel düşünme ve karar
verme hem de bireysel çıkar maksimizasyonu hakimdir.
Gossen Yasası ve İyilikseverliğin Maliyeti
 Çölde susuz kalmış bir insana verilecek ilk suyun
önemi büyüktür, fakat sonradan verilen suların önemi
giderek azalmakta ve bir süre sonra rahatsızlık
vermektedir.
 Bu noktadan sonra ilave her bardak suyun faydası
negatif olacak, yapılan iyilik bir anlam ifade etmeyecektir.
 Susuz kalmış birey tamamen susuzluğunu giderdiğinde
sudan elde edeceği maksimum faydaya ulaşacaktır.
İşte, Gossen Yasası bu noktadan sonra önem arz
etmektedir.
Şekil 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal
Fayda Eğrileri
Tablo 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal
Fayda
Tüketilen Su
Miktarı
(Bardak)
Toplam Fayda Marjinal Fayda
0 0 0
1 20 20
2 35 15
3 45 10
4 50 5
5 50 0
6 45 -5
Gossen Yasası’nda bir mal/hizmet, ilk biriminden itibaren tüketilmeye başlandığında toplam fayda azalan bir
hızla artarken, marjinal fayda, ilk birimden itibaren azalmaktadır.
 Örneğimize göre, çölde susuz kalmış bireyin tükettiği
ilk bardak suyun faydası 20 birimdir.
 İkinci bardak suyu içtiğinde toplam faydası 35 birime,
üçüncü bardak suyu içtiğinde 45 birime ve dördüncü
bardak suyu içtiğinde ise 50 birime çıkacaktır.
 Beşinci bardak suya kadar tüketilen su miktarı (bardak)
ile toplam fayda arasında pozitif bir ilişki söz
konusudur.
Toplam fayda en yüksek düzeye ulaştıktan sonra ilave tüketimin toplam faydaya katkısı negatif değer
almaktadır. Tüketici gittikçe azalan bir marjinal fayda düzeyi ile, yani Gossen Yasası ile karşı karşıyadır.
Sonuç olarak bir malın kullanım değerini o malın karşıladığı ihtiyaç belirler.
 İktisadi faaliyetlerin iki kutbu vardır :
1) İnsan ihtiyaçları ve
ihtiyaçların tatmininde
kullanılan araçlar
2) İnsan isteklerini
belirleyen ihtiyaçlar
 Değer, bir malı seçen bir bireyin, o mala karşı benimsediği tutum ve davranışlardır.
 Malların bir değere sahip olması ancak bireylerin ihtiyaçlarını
karşılaması ile olmaktadır.
 Dolayısıyla değer özneldir
Menger’e göre ;
 İnsanların tercihleri zamanla bulunduğu duruma/konuma
göre değişebilir.
Adam Smith’in
Değer Paradoksu Tezi
Çölde susuz kalmış ve susuzluktan ölmek
üzere olan birine bir elmas veya bir bardak
su teklif edilse, hiç kuşkusuz bir bardak
suyu seçecektir.
Çünkü suya yüklediği değer elmastan daha
fazladır ve suyu içmez ise ne elmasın ne de
başka bir şeyin onun için bir anlamı
olmayacaktır.
Kamu Tercihi İktisadı Perspektifinden
İyilikseverliğin Eleştirisi: Semiriyeli Çıkmazı
Devletler/hükümetler neden iyilik yapar ?
Devletler/hükümetler “ refah devleti ” anlayışı gereği toplumun sosyal refahını
maksimize etmek amacıyla sosyal yardım, sosyal teşvik, sosyal tazmin vb.
araçlarla çeşitli müdahalelerde bulunurlar.
Bu müdahaleler ise çoğu kez politik çıkar amaçlı olmaktadır.
Bunun nedeni ise, alınan tüm kararların temelde bireylerin tercihlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkması ve
bireylerin bu tercihlerini belirlerken rasyonel davranıp, özel çıkarlarını maksimize etmeyi amaçlamasıdır.
Bu iki durum da “ Kamu Tercihi Teorisi (Public Choice Theory) ”nin temel varsayımları arasında yer
almaktadır.
James M. Buchanan’ın yayınladığı (1975) “Semiriyeli Çıkmazı” adlı çalışmasında;
o Devletin/hükümetin yaptığı bu müdahaleler Kamu Tercihi Teorisi perspektifinden
analiz edilmektedir.
o Semiriyeli Çıkmazı devletin/hükümetin ve bu müdahalelerden faydalananların
pazarlık ettiği ve yardımların istismar edildiği bir oyundur.
JamesM.Buchanan
Merkezi hükümetin fakirlere, işsizlere ve sakatlara yaptıkları kamusal yardımlar sonuçta israf, savurganlık,
yasal soygun, rant kollama, ve başkaca türlü türlü istismarlara dönüşebilir.
Bu çerçevede kamusal iyilikseverlik üzerine inşa edilmiş paternalist devletin sosyal maliyetlerinin gözardı
edilmemesi gerekir.
Sonuç olarak ;
Bastiat
Bastiat ise; “ Sahte İyilikseverlik ” olarak
tanımladığı söz konusu devlet müdahalelerine
karşı uyarılarda bulunmuş ve bu tür
müdahalelerin hem özgürlüğü hem de adaleti
zedeleyeceğini belirtmiştir
İyilikseverliğin Maliyeti: Tembellik ve Rehavet
Hem kamusal iyilikseverliğin hem de bireysel
iyilikseverliğin göz ardı edilmeyecek bir diğer maliyeti ise;
Aylaklığın Göreli Fiyatını Ucuzlatmasıdır.
Örneğin sürekli iyilik alan bir kimsenin bedavacı/ beleşçi
olma davranışı alışkanlık haline dönüşebilir.
Bu nihayetinde bireyin tembelliği , rehaveti ve ataleti
tercih etmesi anlamına gelir.
“Soğuk bir kış gününde karıncalar yazın biriktirdikleri yiyecekleri yuvalarından çıkarıp kurutuyorlarmış.
Açlıktan ölmek üzere olan bir ağustosböceği yanlarına yanaşarak, yaşamının kurtulması için bir lokma
yiyecek istemiş.
“Geçen yaz boyunca ne yaptınız siz?” diye sormuş karıncalar.
“Ne mi yaptım? Gece gündüz şarkı söyledim durdum,” demiş ağustosböceği.
Yiyeceklerini korumaya alan karıncalar,
“İyi o zaman,” diyerek gülmüşler.
“Bütün bir yaz şarkı söylediniz demek.
Kışın da oynarsınız artık. ”Yazın çalan, kışın oynar.”
Ünlü Karınca-Ağustos Böceği Masalı :
Hikayeden Çıkarılacak Sonuç ;
Karıncalar çalışmayı severken, ağustos böcekleri tembelliği (rehaveti) benimserler.
İnsanlar da huy bakımından bu iki kategoride sınıflandırılabilirler.
Ancak hayvanlardan farklı olarak insanlar motivasyon yönetimi ile bu iki huy arasındaki tercihlerini
değiştirme iradesini ortaya koyabilirler.
Her insanın doğasında var olan ama aynı zamanda dışsal faktörler ile de bir dereceye kadar değiştirilebilecek olan
iki huyu (mizaç yapısı) vardır:
 Çalışmayı Sevmek
 Aylaklığı Yeğlemek
Bir iyilikseverin müdahalesi ile bireyin çalışma ve aylaklık arasındaki tercihi olumlu ve / veya olumsuz yönde
değişebilir. Aylaklık durumundaki bireye yapılacak olan iyilik, onu olumlu yönde motive edebilir ve çalışmaya
sevk edebilir.
Örneğimiz üzerinden
iyilikseverliğin olumsuz maliyeti
şu şekilde özetlenebilir :
Eğer karıncalar merhamet duygusuyla
ağustos böceğine bir defa dahi olsa
yardım etmiş olsalardı, bir başka kış
ağustos böceklerini tekrar yuvalarının
kapısında dilenirlerken göreceklerdir.
Şekil 3: Çalışma ve Aylaklık Tercihi
SONUÇ
“Bütün eylemlerinde iyiliğin peşinden koşan bir insanın
bir maliyet katlanacağı kesindir,
çünkü iyi olmayan çok sayıda insan vardır.”
Niccolò Machiavelli
“… iyilikler yavaş yavaş hayat geçirilmeli;
tadına böylece daha iyi varılmalıdır.”
Niccolò Machiavelli
Bireysel iyilikseverlikte, iyilik yapanın mutlak olmasa dahi
katlanabileceği muhtemel maliyet nankörlük ve vefasızlıktır.
İyiliklerin marjinal faydası iyilik elde eden kişinin gözünde
giderek azalma eğilimindedir.
İyilikseverliğin, iyilik elde eden kişiyi atalet ve rehavete
yöneltmesi gibi olumsuz etkisi olabilmektedir.
İyilik “iyi” bir şeydir ama insan tabiatı esas alındığında
muhtemel olumsuz etkileri kaçınılmazdır.
 Başka bir açıdan da şu söylenebilir :
İnsanlar ne sadece “iyi”dir, ne de sadece “kötü”…
Mutlak kategorik bir anlamda ne ahlaklı ne de ahlaksız olduğumuz gibi insanlar da hayatta kalmak için
diğer canlı türlerinin yaptıkları şeyi yaparlar; karar ve tercihlerini en başta hayatta kalmak üzerine inşa
ederler.
 İnsanlar rasyonel davranırlar, kişisel menfaatlerini gözetirler, fayda ve menfaatlerini azamileştirmek
gayreti içinde olurlar.
 Fayda ve menfaatleri tatmin düzeyine eriştikten sonra da o fayda ya da iyiliklere atfettikleri değer azalır
ve geçmişte elde ettikleri fayda ve menfaatleri unuturlar.
 Sonrasında ise nankörlük, vefasızlık ve saire davranışlara yönelerek erdemli bir insan vasfını
kaybederler.
 Sonuç olarak çalışmadan iyiliklere alışmış ya da alıştırılmış bir birey, çalışma yerine aylaklığı
(tembelliği) tercih edebilir.

More Related Content

More from COSKUN CAN AKTAN

İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONUİKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONUCOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?COSKUN CAN AKTAN
 
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİPATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİCOSKUN CAN AKTAN
 
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNEPATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNECOSKUN CAN AKTAN
 
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞIPATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞICOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEMEİKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEMECOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?COSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? COSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?COSKUN CAN AKTAN
 
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİMATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİCOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME... İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME... COSKUN CAN AKTAN
 
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZMEMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZMCOSKUN CAN AKTAN
 
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSATEMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSATCOSKUN CAN AKTAN
 
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZMİKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZMCOSKUN CAN AKTAN
 
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUNKEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUNCOSKUN CAN AKTAN
 
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİVERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİCOSKUN CAN AKTAN
 

More from COSKUN CAN AKTAN (20)

İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONUİKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
İKTİSAT VE MATEMATİK: İKTİSADIN MATEMATİZASYONU
 
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
İKTİSAT YOLUNU MU KAYBETTİ?
 
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİPATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
PATERNALİZMİN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ
 
PATERNALİZM
PATERNALİZMPATERNALİZM
PATERNALİZM
 
PATERNALİZM FELSEFESİ
PATERNALİZM FELSEFESİ PATERNALİZM FELSEFESİ
PATERNALİZM FELSEFESİ
 
PATERNALİZM TÜRLERİ
PATERNALİZM TÜRLERİPATERNALİZM TÜRLERİ
PATERNALİZM TÜRLERİ
 
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNEPATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
PATERNAL DEVLET VE ‘’İYİNİYETLİ’’ İYİLİKSEVERLİK DESPOTİZMİ ÜZERİNE
 
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞIPATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
PATERNALİZM: PATERNAL DEVLET ANLAYIŞI
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEMEİKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU  GENİŞLEME
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME
 
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
İKTİSAT NEREYE? QUO VADIS?
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
 
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
 
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİMATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
MATEMATİKSEL FORMALİZM ÜZERİNE ELEŞTİRİ
 
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME... İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
İKTİSAT: DOĞA BİLİMLERİ’NE DOĞRU GENİŞLEME...
 
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZMEMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
EMPERYAL İKTİSAT: İKTİSAT BİLİMİNDE EMPERYALİZM
 
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSATEMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
 
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZMİKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
İKTİSAT BİLİMİ, AKADEMİK TAYLORİZM VE AKADEMİK PLÜRALİZM
 
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUNKEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
KEYFİ-SINIRSIZ VERGİLEME VE YASAL SOYGUN
 
VERGİLEMENİN SINIRLARI
VERGİLEMENİN SINIRLARIVERGİLEMENİN SINIRLARI
VERGİLEMENİN SINIRLARI
 
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİVERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
 

İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ

  • 1. İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ: İktisat Bilimi Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan , ‘İyilikseverliğin Maliyetleri» içinde: C C Aktan ve S Yay, Kurumsal Sosyal Sermaye, Ankara: Seçkin Yayını, 2019. Sunumu Hazırlayan: Zeynep Kuru PROF.DR. COŞKUN CAN AKTAN
  • 2. İÇİNDEKİLER I. GİRİŞ II. İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ III. Gossen Yasası ve İyilikseverliğin Maliyeti IV. Kamu Tercihi İktisadı Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi: Semiriyeli Çıkmazı V. İyilikseverliğin Maliyeti: Tembellik ve Rehavet VI. SONUÇ
  • 3. 1.GİRİŞ İyilikseverlik, herhangi bir açık ya da zımni bir karşılık beklemeden gönüllü olarak ya da zımni olarak başkalarına yardım(lar) da bulunmaktır. İnsanlar, hiçbir menfaat beklemeksizin başka insanlara ve/veya canlılara “gönüllü” yardımda bulunabilirler. İnsanlar, bulundukları ortam ve pozisyona menfaat beklemeksizin başka insanlara ve/veya canlılara yardım edebilirler.
  • 4. İyilikseverlik, yüksek erdemler kategorisinde bir yeri hak eden bir ahlaki davranıştır. İyilikseverlik ise sosyal yaşamda her zaman takdir ve övgüyü hak eden bir altın kuraldır. Ceteris Paribus’a göre; insan kendi menfaatlerini maksimize eden rasyonel “homo economicus” olarak tanımlansa da, insanın alturistik (iyiliksever) yönü olduğu da bir gerçektir. İyilikseverliğin acaba olumsuz (negatif) bazı yönleri yok mudur? İyilikseverliğin iyilik yapan kişiye ve iyilik elde edene yüklemiş olduğu bazı maliyetler söz konusu değil midir?
  • 5. 2.İYİLİKSEVERLİĞİN MALİYETLERİ “Hiç kimse bir köpeğin başka bir köpekle adil bir kemik değiş-tokuşu yaptığını görmemiştir. Aynı şekilde, hiç kimse bir hayvanın başka bir hayvana hareketlerle ya da kendi doğal sesiyle, ‘bu benim, o senin’; ‘sendekine karşılık kendiminkini sana vermek istiyorum’ dediğini görmemiştir. Bir hayvan bir insandan ya da başka bir hayvandan bir şey almak istediğinde, o insanın ya da hayvanın yardım etmesini sağlamak için onu kandırmaktan başka yol bilmez. Köpek yavrusu anasına yaltaklanır, yemek yiyen efendisinin onu da görmesini isteyen spanyel bin türlü şaklabanlıkla dikkat çekmeye çalışır. Bazen insanın da kendi hemcinslerine karşı aynı oyunlara başvurduğu olur, istediğini yaptırmak için başka bir yolu kalmayınca türlü yaltaklanmalar, alçaltıcı hareketlerle karşısındakini yumuşatmaya çalışır.” Adam Smith
  • 6. Ekonomik İnsan - Homo Economicus - Rasyonel İnsan - Rasyonalite - İyilik yapan bireylerin “ hangi amaçla ? ” iyilik yaptıklarını ve bu iyiliği yaparken “ ne düşündüklerini ? ” “homo economicus” ve “rasyonalite” varsayımları ile açıklayabiliriz. Bireylerin tercihlerinde hem homo economicus motifi, yani rasyonel düşünme ve karar verme hem de bireysel çıkar maksimizasyonu hakimdir.
  • 7. Gossen Yasası ve İyilikseverliğin Maliyeti  Çölde susuz kalmış bir insana verilecek ilk suyun önemi büyüktür, fakat sonradan verilen suların önemi giderek azalmakta ve bir süre sonra rahatsızlık vermektedir.  Bu noktadan sonra ilave her bardak suyun faydası negatif olacak, yapılan iyilik bir anlam ifade etmeyecektir.  Susuz kalmış birey tamamen susuzluğunu giderdiğinde sudan elde edeceği maksimum faydaya ulaşacaktır. İşte, Gossen Yasası bu noktadan sonra önem arz etmektedir.
  • 8. Şekil 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal Fayda Eğrileri Tablo 1: Tüketilen Su Miktarı için Toplam ve Marjinal Fayda Tüketilen Su Miktarı (Bardak) Toplam Fayda Marjinal Fayda 0 0 0 1 20 20 2 35 15 3 45 10 4 50 5 5 50 0 6 45 -5
  • 9. Gossen Yasası’nda bir mal/hizmet, ilk biriminden itibaren tüketilmeye başlandığında toplam fayda azalan bir hızla artarken, marjinal fayda, ilk birimden itibaren azalmaktadır.  Örneğimize göre, çölde susuz kalmış bireyin tükettiği ilk bardak suyun faydası 20 birimdir.  İkinci bardak suyu içtiğinde toplam faydası 35 birime, üçüncü bardak suyu içtiğinde 45 birime ve dördüncü bardak suyu içtiğinde ise 50 birime çıkacaktır.  Beşinci bardak suya kadar tüketilen su miktarı (bardak) ile toplam fayda arasında pozitif bir ilişki söz konusudur.
  • 10. Toplam fayda en yüksek düzeye ulaştıktan sonra ilave tüketimin toplam faydaya katkısı negatif değer almaktadır. Tüketici gittikçe azalan bir marjinal fayda düzeyi ile, yani Gossen Yasası ile karşı karşıyadır. Sonuç olarak bir malın kullanım değerini o malın karşıladığı ihtiyaç belirler.
  • 11.  İktisadi faaliyetlerin iki kutbu vardır : 1) İnsan ihtiyaçları ve ihtiyaçların tatmininde kullanılan araçlar 2) İnsan isteklerini belirleyen ihtiyaçlar  Değer, bir malı seçen bir bireyin, o mala karşı benimsediği tutum ve davranışlardır.  Malların bir değere sahip olması ancak bireylerin ihtiyaçlarını karşılaması ile olmaktadır.  Dolayısıyla değer özneldir Menger’e göre ;  İnsanların tercihleri zamanla bulunduğu duruma/konuma göre değişebilir.
  • 12. Adam Smith’in Değer Paradoksu Tezi Çölde susuz kalmış ve susuzluktan ölmek üzere olan birine bir elmas veya bir bardak su teklif edilse, hiç kuşkusuz bir bardak suyu seçecektir. Çünkü suya yüklediği değer elmastan daha fazladır ve suyu içmez ise ne elmasın ne de başka bir şeyin onun için bir anlamı olmayacaktır.
  • 13. Kamu Tercihi İktisadı Perspektifinden İyilikseverliğin Eleştirisi: Semiriyeli Çıkmazı Devletler/hükümetler neden iyilik yapar ? Devletler/hükümetler “ refah devleti ” anlayışı gereği toplumun sosyal refahını maksimize etmek amacıyla sosyal yardım, sosyal teşvik, sosyal tazmin vb. araçlarla çeşitli müdahalelerde bulunurlar. Bu müdahaleler ise çoğu kez politik çıkar amaçlı olmaktadır.
  • 14. Bunun nedeni ise, alınan tüm kararların temelde bireylerin tercihlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkması ve bireylerin bu tercihlerini belirlerken rasyonel davranıp, özel çıkarlarını maksimize etmeyi amaçlamasıdır. Bu iki durum da “ Kamu Tercihi Teorisi (Public Choice Theory) ”nin temel varsayımları arasında yer almaktadır. James M. Buchanan’ın yayınladığı (1975) “Semiriyeli Çıkmazı” adlı çalışmasında; o Devletin/hükümetin yaptığı bu müdahaleler Kamu Tercihi Teorisi perspektifinden analiz edilmektedir. o Semiriyeli Çıkmazı devletin/hükümetin ve bu müdahalelerden faydalananların pazarlık ettiği ve yardımların istismar edildiği bir oyundur. JamesM.Buchanan
  • 15. Merkezi hükümetin fakirlere, işsizlere ve sakatlara yaptıkları kamusal yardımlar sonuçta israf, savurganlık, yasal soygun, rant kollama, ve başkaca türlü türlü istismarlara dönüşebilir. Bu çerçevede kamusal iyilikseverlik üzerine inşa edilmiş paternalist devletin sosyal maliyetlerinin gözardı edilmemesi gerekir. Sonuç olarak ; Bastiat Bastiat ise; “ Sahte İyilikseverlik ” olarak tanımladığı söz konusu devlet müdahalelerine karşı uyarılarda bulunmuş ve bu tür müdahalelerin hem özgürlüğü hem de adaleti zedeleyeceğini belirtmiştir
  • 16. İyilikseverliğin Maliyeti: Tembellik ve Rehavet Hem kamusal iyilikseverliğin hem de bireysel iyilikseverliğin göz ardı edilmeyecek bir diğer maliyeti ise; Aylaklığın Göreli Fiyatını Ucuzlatmasıdır. Örneğin sürekli iyilik alan bir kimsenin bedavacı/ beleşçi olma davranışı alışkanlık haline dönüşebilir. Bu nihayetinde bireyin tembelliği , rehaveti ve ataleti tercih etmesi anlamına gelir.
  • 17. “Soğuk bir kış gününde karıncalar yazın biriktirdikleri yiyecekleri yuvalarından çıkarıp kurutuyorlarmış. Açlıktan ölmek üzere olan bir ağustosböceği yanlarına yanaşarak, yaşamının kurtulması için bir lokma yiyecek istemiş. “Geçen yaz boyunca ne yaptınız siz?” diye sormuş karıncalar. “Ne mi yaptım? Gece gündüz şarkı söyledim durdum,” demiş ağustosböceği. Yiyeceklerini korumaya alan karıncalar, “İyi o zaman,” diyerek gülmüşler. “Bütün bir yaz şarkı söylediniz demek. Kışın da oynarsınız artık. ”Yazın çalan, kışın oynar.” Ünlü Karınca-Ağustos Böceği Masalı :
  • 18. Hikayeden Çıkarılacak Sonuç ; Karıncalar çalışmayı severken, ağustos böcekleri tembelliği (rehaveti) benimserler. İnsanlar da huy bakımından bu iki kategoride sınıflandırılabilirler. Ancak hayvanlardan farklı olarak insanlar motivasyon yönetimi ile bu iki huy arasındaki tercihlerini değiştirme iradesini ortaya koyabilirler. Her insanın doğasında var olan ama aynı zamanda dışsal faktörler ile de bir dereceye kadar değiştirilebilecek olan iki huyu (mizaç yapısı) vardır:  Çalışmayı Sevmek  Aylaklığı Yeğlemek Bir iyilikseverin müdahalesi ile bireyin çalışma ve aylaklık arasındaki tercihi olumlu ve / veya olumsuz yönde değişebilir. Aylaklık durumundaki bireye yapılacak olan iyilik, onu olumlu yönde motive edebilir ve çalışmaya sevk edebilir.
  • 19. Örneğimiz üzerinden iyilikseverliğin olumsuz maliyeti şu şekilde özetlenebilir : Eğer karıncalar merhamet duygusuyla ağustos böceğine bir defa dahi olsa yardım etmiş olsalardı, bir başka kış ağustos böceklerini tekrar yuvalarının kapısında dilenirlerken göreceklerdir. Şekil 3: Çalışma ve Aylaklık Tercihi
  • 20. SONUÇ “Bütün eylemlerinde iyiliğin peşinden koşan bir insanın bir maliyet katlanacağı kesindir, çünkü iyi olmayan çok sayıda insan vardır.” Niccolò Machiavelli “… iyilikler yavaş yavaş hayat geçirilmeli; tadına böylece daha iyi varılmalıdır.” Niccolò Machiavelli Bireysel iyilikseverlikte, iyilik yapanın mutlak olmasa dahi katlanabileceği muhtemel maliyet nankörlük ve vefasızlıktır. İyiliklerin marjinal faydası iyilik elde eden kişinin gözünde giderek azalma eğilimindedir. İyilikseverliğin, iyilik elde eden kişiyi atalet ve rehavete yöneltmesi gibi olumsuz etkisi olabilmektedir. İyilik “iyi” bir şeydir ama insan tabiatı esas alındığında muhtemel olumsuz etkileri kaçınılmazdır.
  • 21.  Başka bir açıdan da şu söylenebilir : İnsanlar ne sadece “iyi”dir, ne de sadece “kötü”… Mutlak kategorik bir anlamda ne ahlaklı ne de ahlaksız olduğumuz gibi insanlar da hayatta kalmak için diğer canlı türlerinin yaptıkları şeyi yaparlar; karar ve tercihlerini en başta hayatta kalmak üzerine inşa ederler.  İnsanlar rasyonel davranırlar, kişisel menfaatlerini gözetirler, fayda ve menfaatlerini azamileştirmek gayreti içinde olurlar.  Fayda ve menfaatleri tatmin düzeyine eriştikten sonra da o fayda ya da iyiliklere atfettikleri değer azalır ve geçmişte elde ettikleri fayda ve menfaatleri unuturlar.  Sonrasında ise nankörlük, vefasızlık ve saire davranışlara yönelerek erdemli bir insan vasfını kaybederler.  Sonuç olarak çalışmadan iyiliklere alışmış ya da alıştırılmış bir birey, çalışma yerine aylaklığı (tembelliği) tercih edebilir.