3. Tanım ve Tarihçe
• DSM-4-TR: Zekası normal ya da normalin üstünde
olan bireylerin standart testlerde, yaş, zeka düzeyi ve
aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma,
matematik ve yazılı anlatımının beklenenin önemli
ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluk
olarak tanımlamaktadır.
4. • Okuma bozukluğu ile giden
– Sözcük okuma doğruluğu
– Okuma hızı ve akıcılığı
– Okuduğunu anlama
• Yazılı anlatım bozukluğu ile giden
– Harf harf söyleme/yazma doğruluğu
– Dilbilgisi ve noktalama doğruluğu
– Yazılı anlatımın açıklığı ya da düzeni
• Sayısal (matematik) bozukluk ile giden
– Sayı algısı
– Aritmetik gerçeklerin ezberlenmesi
– Doğru ve akıcı hesaplama
– Doğru sayısal uslamlama
5. • İlk tanımlamalar 1980’lerde
• İlk tipik olgu 1896
• Hinshelwood 1917: «konjenital kelime körlüğü»
• Kirk 1962’de: ilk kez «öğrenme güçlüğü» (leraning
disability) tanımı
• 1960: gelişimsel aleksi > disleksi
6. • DSM-III: Özgün Gelişimsel Bozukluklar (2.eks)
• DSM-III-R: Özgül Gelişim Bozuklukları (2.eks)
• DSM-IV: Öğrenme Bozuklukları (1. eksen)
• DSM-IV’te duyu kusuru, zihinsel gerilik veya yaygın
gelişimsel bozukluğu olan hastaların da ek olarak
özgül öğrenme güçlüğü tanısı alabilecekleri
belirtilmiştir.
8. • Epidemiyolojik çalışmalar genel kabul gören tanısal
kriterlerin olmamasından dolayı farklı sonuçlar
vermektedir. (%1-33)
– Okuma bozukluğu: %5-17 (dillere göre farklılıklar göstermekte) – TÜM
ÖĞRENME BOZUKLUKLARININ %80’i
– Sayısal bozukluk: %3-6 (kızlarda daha sık)
– Yazılı anlatım bozukluğu: %4 (diğer bozukluklarla birlikteliği oldukça
sık)
• Erkek/Kız: 3/2 (çalışmalarla farklılıklar göstermekte, erkeklerde davranış
bozuklukları daha sık eşlik ettiğinden erkekler kliniklere daha sık başvurmakta)
10. • Bilgi İşleme süreci
– Bilginin alınması
– Düzenlenmesi
– Bellekte depolanması
– İletilmesine ilişkin 4 temel alanda beceri gerektirir.
• ÖÖG olan çocuklarda bu alanlardan biri veya
birkaçında sorun yaşanmaktadır.
• Öğrenme bozukluğu sadece akademik yaşantıyı değil
diğer alanları da etkilemektedir (sözel ifade, bellek,
dikkat, motor koordinasyon, organizasyon, duygusal
olgunluk, benlik saygısı, sosyal beceriler…)
11. Klinik – Dil Alanı
• OKUL ÖNCESİ (ERKEN DÖNEM) BELİRTİLER
– Özel öğrenme güçlüğünde hızlı verilen işitsel uyaranları işlemleme ve
ayırt etmede sorun yaşanmaktadır.
– Bu durum okuma güçlüğü yaşanmasının nedenlerinden birini
oluşturmaktadır.
– Özel öğrenme güçlüğü olan bireylerde konuşmanın gecikmesi, sözcük
dağarcığının yaşa uygun olmaması dikkat çekicidir.
– Bu bireyler sözcük bulmada, bilinen objeleri, eylem sözcüklerini
isimlendirmede, ses ya da hecelerin ardışıklığını (şeftali-feştali vb.)
öğrenmede, sözcükleri doğru telaffuz (para-pala vb.) etmede, basit
kafiyeli sözcükleri (taç-maç vb.) öğrenmede zorlanır.
– Hikâye anlatmaya veya dinlemeye ilgi duymaz.
12. Klinik – Dil Alanı
• 7-11 YAŞ BELİRTİLERİ
– Sesler ile ses sembolleri arasındaki bağlantıları öğrenmesi yavaştır.
– Sözcüklerdeki benzeşen sesleri (kız-kıs, mal-nal, kar-gar vb.)
algılayamaz.
– Bir sözcüğü seslerini ya da hecelerini (m-s-a, kel-i-me vb.) yanlış
ayırır.
– Kısa bir süre önce öğrendiği bir sözcüğü tanıyamaz ya da okuduğu bir
sözcüğü daha sonra gördüğünde tanımakta güçlük çeker.
– Yaşıtlarına oranla daha fazla okuma hatası yapar, okuma hızı düşüktür
ve yüksek sesle okumaktan kaçınır.
– Bir metni okurken, satır, sözcük, hece, ses atlar, okuduğunu tekrar okur
ve okuduğu yeri kaybeder.
– Okurken ya da yazarken bazı sesleri, (b-d-p, m-n, f-v vb.) karıştırır.
13. Klinik – Dil Alanı
• 7-11 YAŞ BELİRTİLERİ
– Gördüğü ses sembolü, sayı ya da sözcükleri (15-51, 6-9, b-d, ve-ev, ne-
en vb.) ters okur ve yazar.
– Yazarken sözcüklerdeki seslerin sırasını (elma-emla vb.) karıştırır.
– Bir yazılı metinde aynı sözcüğü farklı biçimlerde yazar.
– Yeni sözcükleri öğrenmede zorlanır.
– Dili hızlı bir şekilde işlemede (ne söylendiğini, ne istendiğini
anlayamama gibi) sorun yaşar.
– Okuduğunu ve dinlediğini anlamada, düşüncelerini düzgün cümleler
kurarak ve yazarak ifade etmede güçlük yaşaması nedeniyle okuma,
yazma ve kompozisyon ödevlerini yapmada isteksizdir.
– Ders esnasında not tutma ve tahtada yazılanları vb. defterine geçirmede
zorlanır
14. Klinik- Algısal Kavramsal Alan
• OKUL ÖNCESİ (ERKEN DÖNEM) BELİRTİLER
– eşleştirme (benzerlik, farklılık),
– sınıflandırma (boyut, renk ve şekillerine göre objeleri
sınıflama)
– sıralama (büyükten küçüğe sıralama vb.),
– sözel yönergeleri karıştırma,
– uyaranları sınıflandırma, gruplandırma, sıralama,
– mekanı algılama güçlükleri
– yön karıştırma (kitabı ters tutma, ayakkabıları ters giyme)
güçlükleri vardır.
15. Klinik- Algısal Kavramsal Alan
• 7-11 YAŞ BELİRTİLERİ
– Özel öğrenme güçlüğünde görsel uyaranları işlemleme ve ayırt etmede
sorun yaşandığından ses sembolü, renk, sayı ve geometrik şekilleri
öğrenme ve ayırt etme güçleşmektedir.
– Bu güçlüğe sahip bireyler, zaman, mekân ve yön kavramlarını
öğrenmede yaşına uygun oyunları anlamada zorlanırlar.
– Akıl yürütme ve sorun çözmede güçlük çeker, yeni becerileri yavaş
öğrenirler.
– Basit matematik işlemleri yaparken kâğıt ve kaleme ya da parmak
hesabına gereksinim duyar, sayıların ardışıklığını, matematik
sembollerini (+, x gibi) karıştırırlar.
– Çarpım tablosunu öğrenmede, matematik terimlerini ve kavramlarını
anlamada, sınıf ve yaş düzeyine uygun matematik problemlerini
çözmede zorlanırlar.
16. Klinik – Motor Koordinasyon Alanı
• OKUL ÖNCESİ (ERKEN DÖNEM) BELİRTİLER
– Özel öğrenme güçlüğünde okuma yazma gibi becerilerin yanı sıra ince motor
beceriler, denge ve motor-koordinasyonla ilgili çeşitli sorunlar görülmektedir.
– Özel öğrenme güçlüğü olan bireyler tekrarlandıkça otomatikleşmesi öngörülen
motor becerilerde sorun yaşarlar.
– El tercihinde gecikir (sağ ve sol eli karışık kullanmak), yap boz, küpler, lego
gibi oyuncaklarla oynamada zorlanırlar.
– Kalemi hatalı tutar, şekillerin çizimine yanlış yönden başlar, geometrik
şekillerin çiziminde (modelden bakarak doğru kopya etme) güçlük yaşarlar.
– İnce motor becerilerin yanı sıra kaba motor becerilerde ve koordinasyonda
(ritmik hareket etmek, el çırpmak, merdiven inip-çıkmak, sek sek oynamak,
zıplamak, top atmak-yakalamak, ip atlamak ve bisiklet sürmek vb.) sorunlar
yaşarlar.
– Bu bireylerin kazaya yatkın ve sakar (takılmak, sendelemek, düşmek,
devirmek, düşürmek vb.) oluşları dikkat çekicidir.
17. Klinik – Motor Koordinasyon Alanı
• 7-11 YAŞ BELİRTİLERİ
– El yazıları bozuktur.
– Sağ ve solu karıştırırlar.
– Ayakkabı, kravat bağlamada, daha küçük yaşlarda düğme
iliklemede ve yardımsız giyinmede zorlanırlar.
– Ardışık hareketler gerektiren takım sporlarında
başarısızdırlar.
18. Klinik – Bellek Alanı
• Gelen bilgi beyinde kaydedilir, anlaşılır, yorumlanır ve daha sonra
kullanılmak üzere bellekte kullanılır.
• Özel öğrenme güçlüğünde kısa süreli, uzun süreli ve işleyen bellek ile ilgili
güçlükler yaşanır.
• Özel öğrenme güçlüğü olan birey; şiirleri, şarkıları, çevresindeki kişilerin
isimlerini, işittiklerini, gördüklerini ve bunların sırasını, sürekli tekrarlanan
işleri yapmayı hatırlamada güçlük çeker (yemekten önce elini yıkamayı
unutma, günler, aylar, sayılar ve alfabenin ardışıklığını hatırlayamama
gibi).
• Yeni öğrendiği bilgiyi hatırlamada ve sırasıyla anlatmada zorlanır.
• Okul araç-gereçlerini sıkça kaybeder ya da okulda unutur.
19. Klinik – Dikkat Hareket Alanı
• Dikkat dağınıklığı algıda bozukluğa neden olabilir ya
da algı bozuksa dikkat dağılabilir. Bireyin algıladığı
uyarıcıya tepki göstermesi için dikkatini ona
yöneltebilmesi gerekir.
• Özel öğrenme güçlüğü olan bireyler sözlü yönergeleri
dinlemede, izlemede zorlanır.
• Dikkatini bir noktaya odaklamakta güçlük çeker,
dikkat süresi kısadır.
• Okurken, yazarken de dikkat problemi yaşar.
20. Klinik – Organizasyon Alanı
• Özel öğrenme güçlüğü olan birey, her zaman yaptığı işleri
yerine getirmede, bir işe başlamada ve bitirmede zorlanır.
• Araç-gereçlerini temiz, düzenli bir şekilde korumada,
ödevlerini ve projelerini planlamada, yaptığı işleri kontrol
etmede güçlük çeker.
• Düşüncelerini düzenlemede ve düzgün bir sırada ifade etmede
de zorlanır.
• Bu bireyler verimli ders çalışma konusunda akranlarına oranla
daha fazla sıkıntı yaşayabilirler.
21. Klinik – Duyusal Sosyal Alan
• Arkadaş edinmede güçlüğü olabilir.
• Arkadaşları tarafından kolay yönlendirilebilir.
• Jest ve mimikleri anlamada güçlük yaşadığından (kızgınlık
ifadesini anlayamamak vb.) iletişimde, duygularının kontrolünde
zorlanır, aşırı tepki gösterebilir, düşünmeden harekete geçebilir.
• Değişikliklere zor uyum sağlar.
• Duygulanımları sık değişir, benlik saygısı düşüktür ve kendisine
güveni azdır.
• Öğrenmeyle ilgili çok sayıda travmatik yaşantıları vardır.
• Enuresis, enkopresis, karın ağrısı, okul reddi, okuldan kaçma
gibi sekonder davranış bozuklukları görülür.
22. Klinik
• Bu çocuklarda ilerde sosyal fobi, anksiyete
bozukluğu, depresyon, benlik saygısında azalma gibi
problemler ortaya çıkma riski daha yüksektir.
23. • Özel öğrenme güçlüğü olan bireylerin akademik becerileri aynı yaş ve zekâ
seviyesindeki akranlarından daha düşük bir düzeyde olmasına rağmen güçlü,
yetenekli oldukları alanlar da bulunmaktadır.
• Bu bireyler
– meraklı ve çevrelerine karşı ilgili olabilir,
– ilgi duydukları alanlarda daha kolay kavrayabilirler.
– Sözcükler yerine resimlerle düşünebilirler.
– Sezgisel yolla problem çözme becerileri ve hayal güçleri gelişmiş olabilir.
– Yaratıcıdırlar.
– Pratik çözüm yolları bulabilirler.
– Bir matematik sorusunu kâğıt kalem kullanmadan zihinden çözebilirler.
– Bir makineyi kılavuzu okuyup çalıştırmak yerine bir bakışta anlayıp
çalıştırabilir ve icatlar yapabilirler.
25. • Çocuğu iyi bir şekilde değerlendirmenin amacı;
– Performans seviyesini belirlemek
– İlerlemesindeki eksikliği açıklamak
– Öğrenme stilini belirlemek
– Güçlü ve yetenekli olduğu alanları saptamak
– Zayıf ve gereksinimi olduğu alanları saptamak
– İlgi duyduğu ve onu güdüleyen müfredatı belirlemektir.
26. Tanı – Zeka Testleri
• Wechsler Zeka Ölçekleri (WISC-R, WISC-III) gibi
testler çocuğun zekasının belirlenmesinin yanında
güçlü ve zayıf yönleri, öğrenme stiline ilişkin önemli
bilgi sağlamaktadır.
• Bunların ışığında da tedavi planlanabilmektedir.
• Bu ölçekler çocuğun sözel (dil), performans (görsel
ve el becerileri) ve toplam zeka bölümlerine ilişkin
veri sunmaktadır.
27. Tanı – Zeka Testleri
• Clements:
– Sözel zeka – performans zeka >15 ya da 40 puan ise dile
ilişkin alanda güçlü, algısal motor alanda güçlük çekiyor.
– Performans zeka sözel zekadan 10-30 puandan fazla
yüksekse dile ilişkin alanlarda sıkıntı.
• WISC-R’ın aritmetik, şifre ya da sözcük dağarcığı,
genel bilgi ve sayı dizisi alt testlerinin puanlarının
toplamından oluşan ACID/AVID profilleri de
değerlendirmede önemli bilgiler sağlamaktadır.
28. Tanı – Akademik Başarı Testleri
• Okuma, yazma, heceleme ve matematik testlerini
içerir.
• Akademik başarı testlerinden WRAT, Türkçe’ye
tercüme edilerek çeşitli araştırmalarda kullanılmıştır
ancak uyarlama ve geçerlilik, güvenilirlik çalışması
yapılmamıştır.
29. Tanı – Diğer Testler
• Bender-Gestalt görsel algı motor testi
• Benton görsel hatırlatma testi
• Peabody resim kelime testi
• Harris lateralleşme testi
30. Tanı – Diğer Testler
• Metakognitif Değerlendirme:
– Metakognitif farkındalığı değerlendirir. Metakognitif
farkındalık; öğrenme süreçlerinin farkındalığıdır. Öğrenme
sırasındaki bilişsel süreçlerin etkin olarak kontrolünü
sağlayan daha üst düzeydeki düşünceyi ifade etmektedir.
– Metakognitif farkındalığın değerlendirilmesinde, bireyin
kendini değerlendirmesi, izlemesi, yönlendirmesi,
araştırılmaktadır.
31. Tanı – Sözel Olmayan Öğrenme
Bozukluğu
• «Sözel olmayan öğrenme bozukluğu» tanısı DSM’de
ve ICD’de yer almamakla birlikte. Çoğu kez
yayınlarda tarif edilen bir durumdur. ,
• İlk kez 1975’te Myklebust tanımlamıştır.
– Gelişimsel Gerstman Sendromu
– Sosyal-Duygusal öğrenme güçlüğü
– Sağ hemisfer sendromu
gibi farklı adlandırmalarla birlikte günümüzde «Sözel
olmayan öğrenme bozukluğu» ifadesi ile adlandırılmaktadır.
32. • Bu çocuklar üç temel alanda güçlük yaşarlar
– Görsel uzamsal beceriler
• Görsel algı ve görsel bellekte zayıflık
– Motor beceriler
• İnce ve kaba motor becerilerde zayıflık, denge, koordinasyon sorunları
– Sosyal iletişim becerileri
• Sözel olmayan mesajları algılayamama, değişikliklere uyum yapamama,
sosyal yargılamada güçlük.
• Çevreleri tarafından «garip», «farklı» tipler olarak tanımlanırlar.
• WISC-R da sözel puan performanstan 15 puandan fazla
yüksektir
34. • Epidemiyolojik çalışmalarda birliktelik oranları
kısmen daha düşük iken (%30) klinik çalışmalarda bu
oranlar (%66) artmaktadır.
• En yaygın binişiklik DEHB %10-60
• Bunlara ek olarak yıkıcı duygudurum bozukluğunun
bu her iki durumla olan birlikteliğinin de sık olduğu
bildirilmiştir.
35. • Huntington ve Bender 1984-1993 yılları arasında
yapılmış olan ilgili çalışmaları gözden
geçirdiklerinde; öğrenme bozukluğu olgularında
düşük benlik saygısı, somatik yakınmalar, depresyon
ve intihar girişiminin oranlarının normal populasyona
göre yüksek olduğunu bildirmişlerdir.
• Aritmetik bozukluğu olanlarda fobik bozukluk ve
anksiyete oranları %30 olarak bildirilmiştir.
37. Etiyoloji – Genetik – Aile Çalışmaları
• Vogler ve ark dislektik çocuklarda erkeklerin %35-
45’inde; kızların %20’sinde pozitif aile öyküsü
bulunduğunu bildirmiştir.
• Pennington ve Smith de benzer bir çalışmada benzer
oranlara ulaşmıştır.
• Bu oranlar normal populasyondaki riskten 5-12 daha
fazla olduğunu göstermektedir
38. Etiyoloji – Genetik – İkiz Çalışmaları
• Tek yumurta ikizlerinde konkordans % 68 – 83
• Çift yumurta ikizlerinde konkordans % 23 – 38
– Ancak ikizlerin bu durumu aynı benzer çevresel
etmenlerden kaynaklanmış olabileceğinin de göz önünde
bulundurulması gerekmektedir.
• Bir çalışmada kız ve erkekler için genetik ve çevresel
etkenlerin öneminin aynı olduğu, buna karşılık
erkeklerin daha fazla fenotipik değişkenlik gösterdiği
bulunmuştur.
39. Etiyoloji – Genetik
• Bazı ailelerde tek gen etkisinin bazı ailelerde ise çok
genli bir etkinin olduğu öne sürülmüştür. (vogler)
• Smith ve ark OD geçiş gösteren ailelerle yaptığı
çalışmada ailelerin % 20’sinde 15. kromozomda bir
gen belirlenmiştir.
• Okuma bozukluğunun geçişinde spesifik bir genin
etkili olduğu bunun da 6. kromozom üzerinde
olduğunu bildiren çalışmalar vardır.
40. Etiyoloji – Genetik
• Olson ve Ark okuma sürecinde fonolojik kodlamanın
(okunan kelimenin seslendirilmesi) önemli ölçüde
kalıtıma bağlı olduğunu, ortografik kodlamanın
(okunan kelimenin anlaşılması) genetik özelliğinin
ise olmadığını bildirmişlerdir.
41. Etiyoloji – Genetik
• Okuma bozukluğu ile bağlantılı olduğu öne sürülen 4
tane gen vardır. (KIAA 0319, DYX1C1, DCDC2,
ROBO1) Bu genlerin nöronal migrasyonla ilgili
olduğu öne sürülmektedir.
• DYX1C1’da defekt olduğunda hipokampal gelişme
de aksama ve işitsel işlemede uzamsal öğrenmede
bozulmaya neden olmaktadır
• DCDC2’da defekt ise görsel-uzamsal hafızayı
bozmakta ve uzun süreli hafızayı olumsuz
etkilemektedir. (galaburda 2005)
• – yeniler: DYX3, CMIP, PCDH11X
42. Etiyoloji – Beyindeki Yapısal ve
İşlevsel Bozukluklar
• Dislektik bireylerde makroskobik düzeyde tüm
olguların temporal loblarında planum temporale
simetrisi ya da ters asimetri olduğunu, hücresel
düzeyde ise özellikle sol sylvian fissur çevresinde
ektopik hücreler ve displaziler, polimikroglialar
saptandığı bildirilmiştir.
• Hücresel düzeyde bu değişiklikler embrional
dönemde 16.-20. haftalar arasında gerçekleşen bir
migrasyon anomalisi olarak yorumlanmıştır.
galaburda ve ark
43. Planum Temporale…
• Planum temporale bölgesi işitsel asosiasyon alanıdır.
İşitsel uyaranın kavranmasından sorumludur.
• Burada işitsel fenomenlerin görsel grafemler olarak
haritalandığı düşünülmektedir.
• Planum temporale asimetrisi beyindeki en belirgin
asimetridir.
• Ortalama olarak sol planum temporale sağdakinden
1/3 oranında daha büyüktür
44.
45. Fonolojik Kuram
• Okuma güçlüğü olan erişkin ve çocuklarda yapılan
fMRI ve PET çalışmalarında fonolojik işlemler
sırasında (heceleme, anlamı olmayan kelime gibi) sol
hemisferde temporo-parietal kortekste aktivasyonun
az olduğu ya da hiç olmadığı bildirilmiştir.
• Farklı yaş grupları ve farklı görevler hatta farklı
dillerle yapılan işlevsel görüntüleme çalışmaların
tümünde fonolojik işlevler sırasında sol temporo
parietal beklenen aktivasyonun olmaması ortak bir
bulgudur ve fonolojik kuramı desteklemektedir.
46. Duyusal Eksiklik Kuramı
• Duyusal eksiklik (sensory deficid) kuramına göre
dislektik çocuklar işitsel veya görsel uyaranları
normal kişilere göre daha yavaş işlemektedir.
• Hızlı verilen işitsel uyaranların ayırt edilememesi gibi
bir sorun söz konusudur.
• ERP (event-related potentials) – olaya ilişkin endojen
potansiyeller ve MEG (magneto ensefalografi)
çalışmaları dislekside asıl sorunun hızlı işitsel
uyaranların işlenmesinde olduğu varsayımını
desteklemektedir.
47. Duyusal Eksiklik Kuramı
• Tample ve ark yaptığı bir çalışmada sol prefrontal
korteksinde düşük aktivasyon gösteren 3 disleksi
olgusu, hızlı işitsel uyaranları işitme becerisine
yönelik bir eğitime alınmışlar ve eğitimin sonunda
çekilen fMRI görüntülerinde aktivasyonun arttığı
gösterilmiştir.
• Bu çalışma aynı zamanda uygulanan eğitimlerin
beyin işlevlerinde değişime neden olabileceğini
gösteren önemli bir çalışmadır.
48. Görsel Magnosellüler Bozukluk Kuramı
• Görsel uyaranların işlenmesinde sorun olduğunu ileri
süren kurama göre (visual magnocellular deficit)
disleksi olguları okuma sırasında bir harften diğerine
geçerken önceki harfin görüntüsünü görmeye devam
ettiklerinden harfleri net görememektedirler.
• Bu çalışmalarda disleksi olgularında hızlı ve düşük
kontrastlı uyaranları işleyen magnoselüler yolağın
normalden daha yavaş işlediği saptanmıştır.
• Patolojik çalışmalarda magnoselüler hücreler
dislektiklerde daha küçük bulunmuştur.
49. Serebellar Kuram
• Öğrenme bozukluğu olgularında denge, ince motor ve
koordinasyonla ilgili çeşitli sorunlar görülmektedir.
• Serebellar kurama göre (dyslexic automatisation
deficit); dislektik çocukar tekrarladıkça
otomatikleşmesi öngörülen işlerde sorun yaşarlar.
• Serebellumun motor becerilerin yanı sıra dil ve
okuma ile ilgili bilişsel işlevlerle doğrudan ilişkisi
olduğu gösterilmiştir.
50. • Dislekside okuma sırasında sol hemisfer parieto-
temporal ve occipitotemporal alanlardaki işlev
bozukluğu bu bireylerin beyinde başka yardımcı
sistemleri kullanmaya kaymalarına neden olmaktadır.
• Sağ hemisfer ve inferior girusta bulunan bu yardımcı
sistemler dil ve dudak hareketlerini takip ederek
kelimenin ses yapısını algılama yoluyla okumaya
yardımcı olur.
• Ancak bu okuma normale göre daha yavaş ve
verimsizdir.
51. • İşlevsel görüntüleme çalışmalarında okuma sırasında
sol temporo parietal ve occipital alanlarda düşük
aktivasyonun yanısıra sağ occipitotemporal ve sol
frontal bölgede aktivasyonun artmış olması
kompanzasyonun bir göstergesi olarak
yorumlanmaktadır.
55. • Çocuğun zayıf ve güçlü yanları belirlendikten sonra
Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP) düzenlenir.
• Program çocuğun güçlerine dayandırılan uygun
öğrenme etkinlikleri kadar çocuğun gereksinimlerine
göre düzenlenen özel becerileri kapsar.
• Birçok etkili öğrenme etkinlikleri, öğrenmeyi
kolaylaştırdığı ve unutmayı zorlaştırdığı için birkaç
beceriyi ve duyu organını bir arada kullanır.
• BEP düzenlenirken çocuğun gereksinimlerine göre
farklı programlardan ve yöntemlerden faydalanılır.
56. 1. Bireysel Eğitim Programları
• Bireysel Eğitim Programları
– Algısal
– Algısal-motor
– Dil
– Bilişsel
– Sosyal duygusal
• Alanlardan gereksinime göre bir veya birkaçına yönelinir.
• Yapılan programın;
– Bireysel yaklaşımlı
– Yapılandırılmış
– Tümevarımcı
– Birikerek çoğalan
– Çok duyguya dayanan özelliklerde olması hedeflenir
57. 2. Destek Yaklaşımı ve Yöntemler
• Destek yaklaşımları ve yöntemlerden bazıları;
– Fonolojik farkındalık ve heceleme yaklaşımları
– Görsel akıcılık etkinlikleri
– Nöro-motor programlar
– Bilgisayar programlarıdır…
58. 3. Yardımcı Öğrenme Yaklaşımları
• Bu yaklaşımlar öğrenene ve diğerleri (akran ya da
yetişkin) arasındaki etkileşime, model alma ve
öğrenme sürecini kolaylaştırma prensiplerine dayanır.
• Basit ve tekrarlayıcı özellikler taşımakla birlikte
okuma, yazma ve hecelemede başarıyla kullanılırlar.
• Yardımcı öğrenme yaklaşımlarından bazıları;
– Eşli okuma
– Akran öğretmenliği
– Karşılıklı eğitimdir.
59. 4. Okul Yaklaşımları
• Çocuğun okula olan ilgisini artırmaya yönelik
• Öğretmen, ebeveyn ve okul personelinin de dahil
olduğu
• Destekleyici ve danışmalık hizmetleri sunulmalıdır.
61. Disleksi
• Erişkin dönemde bazı öğrenme güçlükleri devam
ederken bazı hastalarda etkisi görülmemektedir.
• Bu konuda destek alan çocuklarda belirgin
düzelmeler olmaktadır.
• Sözcük tanıma ve okuduğunu anlama becerileri
destekle gittikçe iyileşirken, okuma hızında ilerleme
daha yavaş olmaktadır.
• Erken erişkinlik dönemindeki okuma düzeyini en
tutarlı biçimde yordayan öğeler genel zeka ve okuma
bozukluğunun şiddeti olarak bulunmuştur.
62. Aritmetik
• Aritmetik bozuklukta ise yeterli araştırma
bulunmamaktadır.
• Yapılan bazı araştırmalarda aritmetik bozukluğu olan
çocuklarda alınan destek tedavisine rağmen
başarısızlığın bazı hastalarda devam ettiği
görülmüştür.
63. Sosyal-Duyusal Alan
• Sosyal duygusal alanda ise ergenlik dönemindeki kız
çocuklarının erkeklere göre sosyal duygusal sorunlar
açısından daha fazla risk taşıdığı, benlik saygılarının
daha düşük, depresyonlarının daha fazla olduğu
bildirilmiştir.
• Bu çocuklarda zamanla sosyal fobiler, performans
anksiyetesi ortaya çıkmaktadır.
64. Sözel Olmayan İletişim Bozukluğu
• Sözel olmayan öğrenme bozukluğu belirtilerinin
yetişkinlikte de kalıcılık gösterdiği, hatta zamanla
daha da kötüleştiği bildirilmektedir
• Araştırmalarda en olumlu sonuçların;
– Evde desteklenen
– Okulda özel ilgi gösterilen çocuklar
– Güçlü yanları ve sınırlılıkların uygun çevrelerde yetişen
çocuklardan alındığı ortaya konulmuştur
66. • Sözel olmayan öğreneme bozukluğu ve diğer bazı
psikiyatrik bozukluklar (OSB şizoid kişilik
bozukluğu) arasındaki binişiklik, bu alandaki
araştırmaların önemine işaret etmektedir.
• Aslında tüm öğrenme bozukluğu alanındaki tanımsal
ve kavramsal konuların çözümü sorunun
değerlendirilmesine, risk altındaki çocuklara erken
müdahale edilmesine, tedaviye ve uzun süreli
sonuçların araştırılmasına önemli ölçüde katkı
sağlayacaktır.