Makale Bulgular Her bir makalenin bulgular nelerdir ve sz .pdfabhitravel01
Makale Bulgular
Her bir makalenin bulgular nelerdir ve sz konusu salk sorununu zmek iin bireysel ve toplu olarak
ne gibi karmlar vardr? Cevabnz alannzdan belirli rneklerle destekleyin.
Her bir makaledeki temel biyoistatistiksel hesaplamalarn ve yntemlerin sonular nasl
desteklediini aklayn. Cevabnz destekleyen makalelerden ilgili bilgileri alntlayn.
Bulgular
Transfemoral anjiyografi sonras vcut pozisyonu deitirmenin fizibilite ve gvenliinin deerlendirilmesi:
Randomize bir klinik aratrma makalesi (Valiee, Fathi, Hadizade, Roshani ve Mahmoodi, 2016).
Bulgular
Toplam 86 (erkek, n = 41; kadn, n = 45) denek
almay tamamlad, her grupta ortalama yala 43
63 yl (SD = 9, aralk 3475). Elli alt (%65) kii
ya hi rgn eitim almam ya da
ilkokul seviyesindeydi ve sekizi (%9,3) niversite mezunuydu.
eitim. Deneklerin ounun (%65.1) aylk bir ailesi vard.
gelir <HK$8000 (yaklak 1000$). Yetmi bir
hastalar (%82,6) emekli veya ev hanmyd. tablo 1
asndan iki grubun nemli lde farkl olmadn gstermektedir.
ya, cinsiyet, eitim dzeyi ve aylk hane geliri.
Meslek durumu ikisi arasnda nemli lde farklyd
daha fazla emekli denek ieren gruplar (ki-kare, P = 0009)
Kontrol gruplar, ancak deneyde daha fazla ev hanm
grup.
vaskler adan iki grup arasnda fark yoktu.
komplikasyonlar. Kontrolde bir konu ve hibiri
deney grubunda ponksiyon yerinde kanama geliti
hemostaz yeniden salamak iin manuel basn gerektiren
(Fisher'n kesin testi, P=1). Tekrarlanan lm analizi
boyunca yaanan srt arsn deerlendirmek iin varyans kullanlmtr.
zaman ve gruplar arasnda. nemli bir fark vard
Arkada zaman aralnda iki grup arasnda
kontrol ile ar iddeti (F2,83 = 980, P < 0001)
her zaman aralnda daha fazla ar bildiren grup. Dahas,
iki grup ayn zamanda riner rahatszlkta da nemli lde farkllk gsterdi
(t656 324, P = 0006) kontrol grubu ile
daha yksek idrar rahatszl seviyeleri (Tablo 1).
uygulama iin karmlar
Sonular, erken ambulasyonun bir rol oynayabileceini dndrmektedir.
srt arsn ve idrar rahatszln azaltmada nemli bir rol
post-transfemoral kardiyak kateterizasyonda. Hastalara izin verme
aadaki drt saatlik yatak istirahatinden sonra yataktan kalkmak iin
kardiyak kateterizasyon rutin hale getirilebilir
gvenli olduu ve olabilecei iin Hong Kong'da uygulama
artrmadan hasta konforunu artrmaya yardmc olur.
vaskler komplikasyon insidans. Ayrca, daha ksa
yatak istirahati sresi, bebek iin gerekli hemirelik sresini azaltabilir.
srt arsn hafifletmek iin analjezikler veya srt ovma uygulamak.
Kalp kateterizasyonundan sonra erken ambulasyon da
hastalarn kullanmasna yardmc olmak iin gereken hemirelik sresini azaltmak
ilem sonras yatak istirahati sresince pisuar ve srg.
.
YNTEM
alma, iki klinikte tek kr randomize bir klinik almadr.
Krdistan niversitesi tarafndan onaylanan gruplar
Tp Bilimleri Aratrma Konseyi. almann nerisi u
(www.irct.com) adresinde kayt numaras ile kaytl
IRCT2015091424018N1.
lm aleti
Bu belgede bilgi toplamak ve kaydetmek iin kullanlan ara
gre tasarlanm blmden oluan bir ankettir.
alma.
lk blm demografik ve klinik bilgi form.
Prof. Dr. Ömer Lütfi Tapısız-Pelvik Prolapsus Cerrahisinde Mesh Mi Kullanalım...Omer Lutfi Tapisiz
Doğum yapmış kadınların %40'ında dereceden bağımsız pelvik organ prolapsusu (POP) görülmektedir. Dokuz kadından biri POP nedeni ile cerrahiye ihtiyaç duymakta, cerrahi geçirenlerin de %25'i maalesef ileriki dönemde tekrar cerrahiye gereksinim duymaktadır. Mesh kullanımı ile cerrahinin başarısı artmaktadır. Ancak kullanılan sentetik meshlerin maalesef istenmeyen etkileri de bulunmaktadır. FDA 2019 yılında yayınladığı deklarasyon ile POP cerrahisinde vajinal yol ile kullanılan meshlerin satışını ve kullanımını yasaklamıştır. Bu sunumda "Pelvik prolapsus cerrahisinde mesh kullanalım mı, naturel doku onarımı mı yapalım?" konusu literatür bilgileri ışığı altında tartışılacaktır. Prof. Dr. Ömer Lütfi Tapısız
Prostatic Uretheral Lift Improves Urinary Symptoms and Flow While Preserving Sexual Function in Man with Benign Prostatic Hyperplasia: A Systematic Review and Meta-Analysis. Evidence based journal club by Barış Yücel
Vestibüler schwannoma varlığında petrous kemik anatomisindeki topografik değişiklikler ve retrosigmoid transmeatal yaklaşıma etkileri
Transmeatal drilling(oymak-delmek) işlemi erken veya geç işitme kaybına yol açabilecek olan iç kulak yapılarına hasar verme riski taşır.
Çalışmanın amacı tümörün petrous kemik anatomisinde yaptığı değişiklikleri tanımlamak ve endolenfatik sistem hasarının hem risk hem de insidansını analiz etmek.
Bu prospektif çalışmaya vestibüler schwannoma ameliyatı olmuş 100 hasta dahil edildi. Ameliyat öncesi ve sonrası bilgisayarlı tomografi uygulandı ve hem patolojik hem sağlıklı alanların topografik ölçüleri değerlendirildi. Postoperatif anatomik ve fonksiyonel değerler ölçüldü.
Sonuçlarda iç kulak yolunun çapı petrous kemiğin etkilenen alanlarında karşı taraftaki sağlıklı alanlara göre daha büyüktü. Vestibüler kanalın hasar oranı artan tümör büyüklüğü ile beraber arttı.
Servikal myelopati ve radikülopati tedavisinde güncel teknikler cumartesi dergi klübü
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı
Moderatör Prof Dr Selçuk Yılmazlar
Sigara kullanımının çok sayıda kronik hastalıkla ilişkisi olduğu bilinmektedir.
Aynı zamanda sigara içen hastalarda post-op ilk 30 günde enfeksiyonlar dahil olmak üzere pek çok olumsuz sonuçla karşılaşılmaktadır.Bu durum preoperatif dönemde sigarayı bırakmanın perioperatif ve postoperatif komplikasyonları azaltacağını öngörebiliriz.
Aynı zamanda farklı cerrahi branşlarda çok sayıda çalışmada sigara içiciliğinin kısa ve uzun vadedeki etkilerine ve artan hastalık sayılarına dikkat çekilmektedir.
3. Mahua Dey, MD
Issam A. Awad Chicago Üniversitesi
Chicago
Tıp Bölümünde
Üniversitesi Tıp Nöroşirurji dalında
Bölümünde
uzman
Nöroşirurji
Nöro-onkolojiyle
profesörü
ilgileniyor
Agnieszka
Stadnik, MSc
Simon Fraser
Üniversitesinde
Moleküler
Biyoloji ve
Biyokimya
dalında
araştırma
görevlisi
4. •
•
•
•
•
•
•
•
SUNUM PLANI
Epidemiyoloji ve kapsam
En iyi medikal tedavi ve açık cerrahi girişim
Minimal invaziv cerrahi girişimler
İntraserebral Hemorajide Minimal İnvaziv
Cerrahi ve Tromboliz Tedavisi (MISTIE)
İntraventriküler Hemorajide pıhtının eritilmesi
(CLEAR)
Sonuç
Sorular
Kaynaklar
5. • Spontan intraserebral hemoraji (ICH) yada
primer intraserebral hemoraji; beyin
parankimindeki kan damarlarının spontan
nontravmatik ve yapısal bir anomali olmadan
rüptürü sonucu beyin parankiminde oluşan
kan birikimine verilen addır.
• Dünya çapında spontan ICH tedavisinde
izlenecek yol önemli farklılıklar göstermektedir
ve ortak bir görüşe varılamamıştır.
6.
7. • İntraventriküler hemoraji spontan ICH de sık
görülen bir komplikasyondur.
• ICH’nin ventriküllere uzanması kötü prognozun
bağımsız bir göstergesidir.
• Hastaların prognozunu evrelemek için özellikle
ventrikül içi kanamanın büyüklüğünü dikkate
alan çalışmaşlar yapılmıştır.
• Bunlardan “Graeb score” ve bu skorun daha
sonradan CLEAR IVH çalışmaları sonucunda
modifiye edilen şekli prognozu belirlemede
pratikte ve çalışmalarda kullanılabilecek değerli
bir yöntem olarak bulunmuştur.
8. Epidemiyoloji ve Kapsam
• Tüm serebrovasküler olaylar ele
alındığında bunların yanlızca %10-15 i
hemorajik karakterdedir.
• Ancak bir aylık mortalite oranları %35 ile
%52 arasında değişmektedir ve bu
ölümlerin yarısı ilk 2 gün içinde
olmaktadır.
• Bu hastalardaki kötü prognoz birçok
faktörle ilşkilidir. Bu faktörler:
Başlangıç şuur durumu
Parankimal hemoraji volümü
İntraventriküler hemoraji volümü
Serebral hasar alanının büyüklüğü
9. • Sadece intraserebral basıncı azaltmak ve
multisistem destek sağlamak bu
hastalarda genellikle inefektif
kalmaktadir ve mortalite ile sakatlıkları
önleyememektedir.
• Bu hastalarda intraserebral hemoraji
alanının büyüklüğü en önemli kötü
prognostik faktör kabul edilmektedir.
10. En iyi medikal tedavi ve açık
cerrahi girişim
• Hemorajik stroke vakalarında acil
tedavideki ana hadefler:
Hematomun büyümesinin
engellenmesi (kan basıncı kontrolü ve
koagulopatinin önlenmesi)
Optimal serebral perfüzyonun
sağlanması
Multisistem homeostaz
11. • 3 cm çapının üstündeki serebeller
hematomlar, büyük ICH ve herniasyonu
olan genç hastalar gibi bazı durumlarda
cerrahinin rolü hakkında ortak fikre
varılmıştır.
• Ancak bunların dışında kalan büyük bir
hasta grubunda cerrahinin ana rolü
hakkında ortak bir görüş
sağlanamamıştır.
12. • 1961 ve 2004 yılları arasında yapılan bazı
önemli çalışmalarda medikal tedavi ve
cerrahi girişim karşılaştırılmaya çalışılmış
ancak cerrahi olarak hematomun
boşaltılmasının yararı gösterilememiştir.
• Sonraki yıllarda uluslararası çok merkezli
prospektif randominize bir çalışma olan
Surgical Treatment of ICH (STICH) ICH
hastalarında erken cerrahi girişim ve
konservatif tedaviyi karşılaştırmıştır.
13. • Bu çalışma 27 ülkedeki 83 merkezden
1033 hasta üzerinde gerçekleştirilmiş ve
503 hastaya erken cerrahi, 530 hastaya
konservatif tedavi uygulanmıştır.
• Erken cerrahi uygulanan hastaların 6
aylık iyi prognoz oranları %26 iken
konservatif tedavi alanlarda bu oran %24
bulunmuştur.
• Yani bu çalışma da erken cerrahi
tedavinin üstünlüğünü göstermede
başarısız kalmıştır.
14. Minimal invaziv cerrahi girişimler
• ICH de minimal invaziv cerrahi girişim
denemeleri 1980’lerin sonlarında başlamış
ancak yapılan bu çalışmalarda mortalite ve
prognoz üzerine farklı sonuçlara ulaşılmıştır.
• Çinde Zhou H, Zhang Y, Liu L tarafından
yapılan prospektif bi çalışmada pıhtıyı minımal
invaziv stereotaktik yöntemle yok etmek ve
açık geleneksel kraniotomi ile yapılan
tromboliz karşılaştırılmış ve minimal invaziv
yöntemle tedavi edilen hastalarda açık
cerrahiye göre Glasgow Koma Skalasında bariz
bir iyileşme görülmüştür.
15. İntraserebral Hemorajide Minimal İnvaziv
Cerrahi ve Tromboliz Tedavisi (MISTIE)
• MISTIE ICH hastalarında görüntü eşliğinde katater
aspirasyonu ve rtPA (recombinant tissue
plasminogen activator) verilmesinin güvenliğini,
etkinliğini, tekniğini ve optimal rtPA dozunu
belirlemek için yaplan bir çalışmadır.
• Bu çalışmada 20 mL ve üzreinde ICH si olan ve en az 6
saat pıhtı stabilitesi sağlanmış hastalar seçilmiştir.
Trombosit disfonksiyonu veya koagulopatisi olan
hastalar çalışmaya alınmamıştır.
• Ayrıca anevrizma rüprütü veya arteriovenöz
malformasyona bağlı gelişen ICH’ler de çalışmaya
dahil edilmemiştir.
16. • MISTIE çalışmasında öğrenilen önemli
bilgilerden biri pıhtının erime oranının
kateterin yerleştirildiği yerle büyük
korelasyon gösterdiğidir.
• Bunun üzerine kateterin yerleşimiyle ilgili
3 kriter belitlenmiştir:
Kateter pıhtının merkezini hedeflemeli
Kateterin giriş yolu pıhtının uzun ekseniyle
paralel olmalı
Kateter delikleri pıhtının merkezini kapsamalı
17. • Çalışmanın sonuçlarında optimal kateter
yerleşimi daha büyük pıhtı rezolüsyonu ve
daha iyi klinik prognozla ilişkili bulunmustur.
18. • MISTIE çalışmasında ortaya koyulan bir diğer
konuda perihematomal ödemin ICH sonrası
prognozu kötü etkilediği ve hematomun
boşaltılmasının prognoza olan olumlu
etkileridir.
• Çalışmada cerrahi uygulanan olgularda tedavi
sonrası ödemin anlamlı olarak az olduğu
gösterilmiştir.
• 79 cerrahi ve 39 medikal tedavi uygulanan
hasta incelendiğinde cerrahi uygulanan grupta
ortalama ödem volümü 19.6 cm3, medikal
tedavi uygulanan grupta ise 40.7 cm3 olarak
bulunmuştur.
19. • Yanlızca cerrahi aspirasyon yapılan ve
cerrahi aspirasyon ile rtPA uygulanan
hastalar karşılaştırıldığında ise rtPA
uygulamasının perihematomal ödem
üzerine olumsuz bi etkisi olmadığı
gösterilmiştir.
20. • Sonuclar ve etkinlik
Çalışmada 90 hasta 180 gün, 48 hasta 365
gün takip edildi.
Medikal tedaviyle karşılaştırıldığında
hastalar cerrahi ve rtPA tedavisine daha
olumlu yanıt verdi.
Yanlızca cerrahi aspirasyonla pıhtının
ortalama %20si ortadan kaldırılırken, rtPA
tedavisi sonrası başlangıç pıhtı volümünün
yaklaşık %50 si ortadan kalkti.
Medikal tedaviyle pıhtıda %6 oranında bir
azalma görüldü.
21. İntraventriküler Hemorajide Pıhtının
Eritilmesi (CLEAR)
• Trombolitik tedavinin amacı IVH’nin
temizlenme hızını arttırmak ve çevre
beyin dokusuna verdiği zararı
azaltmaktır.
• Hayvan çalışmaları ve küçük klinik olgu
serilerinde external ventriküler drenden
trombolitik uygulanmasının güvenli ve
etkili olduğu görülmüştür.
22. • 1990 ve 1998 yılları arasında yayınlanan
retrospektif olgu serilerinin derlemesinde
subaraknoid kanama yada spontan ICH’ye
bağlı gelisen IVH olgularında konservatif
tedavi, yanlızca external ventriküler dren ve
external ventriküler dren(EVD) ile birlikte
fibrinolitik uygulaması karşılaştırılmış ve:
• Konservatif tedavi ile mortalite oranı %78
• EVD da mortalite oranı %58
• EVD ve fibrinolitik tedavide bu oran %6
bulunmuştur.
23. • Protokol ve teknik farklar
MISTIE çalışmasında olduğu gibi CLEAR
çalışmasında da EVD yerleşiminden sonra en az 6
saat ICH ve IVH stabilitesi sağlanan olgular
çalışmaya dahil edilmiştir.
Alınan önlemler ve yakından sistematik bir gözlem
sayesinde trombolitik kullanımına rağmen
semptomatik kanama oranı çok az olmustur ( 30
günde %2 nin altında).
Bu çalışmada da AVM, anevrizma rüptürü, fistül,
mikotik anevrizma ethiyolojisine sahip oldular
dışlanmıstır.
24.
25. • Sonuçlar ve etkinlilik
CLEAR IVH faz II çalışmasında rastgele seçilen
bir grup hastaya 8 yada 12 saat arayla 0.3, 1.0,
yada 3.0 mg rtPA bir grup hastaya ise plasebo
uygulanmıştır.
Mortalite rtPA uygulanan grupta %18, plasebo
grubunda %23
Ventrikülit oranları rtPA grubunda %8, plasebo
grubunda %9
Semptomatik kanama oranları rtPA grubunda
%23, plasebo grubunda ise %5 olarak
bildirilmiştir.
26. • Çalışma sonunda düşük doz rtPA
tedavisinin (1 mg doz 8 saatte bir) plasebo
grubuyla karşılaştırıldığında kabul edilebilir
güvenlik profiline sahip olduğu ve pıhtının
erime oranlarında belirgin olumlu etkisi
olduğu görülmüştür.
• Yüksek doz rtPA (3 mg) tedavisinin ise
kateter yerinden kanamalara sık neden
olduğu fark edilmiştir.
• CLEAR IVH faz II çalışmasıyla optimal doz
aralığı belirlenmiş ve faz III çalışmaların
önünü açmıştır.
27. • Yapılan subgrup analizlerine göre rtPA
IVH nin temizlenme sürecini doza bağımlı
olarak etkilemektedir ve bu etki
ventriküllerin orta hattında daha hızlı,
posterolateral kısmında ise en yavaş
olmaktadır.
• İntraventriküler olarak uygulanan
rtPA’nın sistemik koagülasyona yada DVT
proflaksisinde kullanılan sistemik
antikoagulanlar üzerine bir etkisi olmadığı
gösterilmiştir.
28. SONUÇ
• Spontan ICH yüksek oranda mortalite ve
disabilite riski olan hastalıklardan biridir.
• Çok çeşitli uygulama paternleri, belirsiz
standartlar ve kanıtlanmış tedavi
rejimlerinin olmayışı bu hastalıkla baş
etmeyi zorlaştırmaktadır.
• Başlangıçta yapılan çalışmalar cerrahi
tedavinin medikal tedaviye üstünlüğünü
gösterememiştir.
29. • Ancak ICH ve IVH de yeni geliştirilen
minimal invaziv trombolitik tedavinin
yapılan MISTIE ve CLEAR
çalışmalarında umut verici olduğu
gösterilmiştir.
31. 2. Soru: ICH’de intraserebral
hemoraji alanının büyüklüğü en
önemli kötü prognostik faktör kabul
edilmektedir.
DOĞRU/YANLIŞ
32. 3. Soru: Aşağıdakilerden hangisi MISTIE
çalışmasının amaçlarından biri değildir?
A) Görüntü eşliğinde kateter aspirasyonu ve
rtPA verilmesinin güvenliğini ve etkinliğini tespit
etmek
B)Tedavide kullanılan tekniği geliştirmek
C)Optimal rtPA dozunu belirlemek
D) Arteriovenöz malformasyona bağlı gelişen
ICH’lerde tedavinin etkinliğini belirlemek
E)Perihematomal ödemin prognoza olan
etkisini değerlendirmek
33. 4. Soru: MISTIE çalışmasında
perihematomal ödemin ICH sonrası
prognozu etkilemediği saptanmıştır.
DOĞRU/YANLIŞ
34. 5. Soru: CLEAR IVH faz II çalışmasında
intraventriküler olarak uygulanan
rtPA nın sistemik koagülasyona yada
DVT proflaksisinde kullanılan
sistemik antikoagulanlar üzerine bir
etkisi olmadığı gösterilmiştir.
DOĞRU/YANLIŞ