SlideShare a Scribd company logo
1 of 79
NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ
AHMET KELEŞOĞLU
EĞİTİM FAKÜLTESİ
MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ
ANA BİLİM DALI
Fatma Gül Bekci
18310331035
-DOÇ. DR. AGAH TUĞRUL KORUCU
Roger Değişim Yayılımı Kuramı
Pavio İkili Kodlama Kuramı
Bilgiyi İşleme Kuramı
Gagne 9 Adım Kuramı
Yapılandırmacı Yaklaşım
Everett Rogers’ın Yeniliklerin
Yayılması Kuramı
YENILIĞIN YAYILIMI KURAMI
 Yeniliklerin yayılımı kuramı, toplulukların yenilikleri
nasıl kabul ettiğini açıklamayı amaçlamaktadır.
Burada yenilikten kasıt; yeni olarak tanımlanan
herhangi bir fikir, davranış veya nesnedir.
Yeniliklerin yayılımı kuramı sosyal değişim süreciyle
ilgili üç değerli fikir sunmaktadır:
 Yeniliklerin yayılması için niteliklerin ne olduğu
 Birebir görüşmelerin ve akran ağlarının önemi
 Farklı kullanıcı kesimlerinin ihtiyaçlarını anlama
 Bu fikirler 6000’den fazla araştırma çalışması ve
sahada test edilmiştir, bu nedenle sosyal bilimlerde
en güvenilirler arasındadırlar.
 Yayılımla ilgilenen akademisyenler bir yeniliğin
başarısını belirleyen 5 nitelik tanımlamışlardır:
 Bağıl avantaj
 Ekonomik açıdan avantajlı olması, sosyal prestij
sağlaması, kullanıma elverişli olması ve
memnuniyeti sağlaması
 Mevcut değerler ve uygulamalar ile uyumluluk
 Yeniliği benimseyecek bireylerin; değerleri, geçmiş
deneyimleri ve ihtiyaçları ile yeniliğin algılanan
uyumluluk derecesidir. Değerler, normlar veya
uygulamalar ile uyuşmayan bir fikrin yenilik olarak
hızla benimsenmeyecektir.
 Sadelik ve kullanım kolaylığı
 Yeniliğin kullanım ve anlaşılabilirlik açısından
algılanan zorluk derecesidir. Yenilikler daha anlaşılır
olduklarında, daha hızlı benimsenmekte bu yeniliğe
uygun beceri ve anlayışlar daha hızlı bir şekilde
geliştirilebilmektedir.
 Denenebilirlik
 Yeniliğin tecrübe edilebilirliğinin sınırlılık derecesidir.
Denenebilir bir yenilik onu düşünen bir birey için
daha az risk taşımaktadır.
 Gözlemlenebilir sonuçlar
 Bireyler için yeniliğin sonuçlarını görmek, bireylerin
yeniliği kabul edebilme olasılığını arttırır. Görünür
sonuçlar belirsizliği düşürür ve aynı zamanda arkadaş
ve komşular gibi sık sık bilgi talep edenlerle yeni bir fikri
tartışmaya teşvik eder.
 Everett Rogers’a göre bu beş nitelik; yeniliklerin kabul
varyasyonlarını 49 ile 87 oranında belirlemektedir. Bu
beş temel nitelik odak grup tartışmaları ve proje
değerlendirmeleri için değerli bir kontrol listesi çerçevesi
sunmaktadır. Bu nitelikler ürün veya davranış
geliştirirken ele alındığında zayıf yönleri belirlemede de
yardımcı olabilmektedir.
 Yeniden icat, yeniliklerin yayılımının temel ilkesidir.
Bir yeniliğin başarısı, o toplumdaki zorlu ve riskten
kaçınan bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl
geliştiğine de bağlıdır. Sürekli gelişim sürecine
kullanıcıları ortak etmek bunu başarmak için iyi bir
yoldur. Bilgisayar oyun şirketleri, ilaç şirketleri,
kırsal araştırma enstitüleri; kullanıcı topluluklarını
destekleyerek yenilikleri iyileştirmek veya
uygulamak için katılımcı eylem araştırması
teknikleri ile kullanıcılarını aktif ortakları yapan
kuruluş örnekleridir.
 İkinci önemli fikir, reklam ve medya hikayeleri gibi
kişisel olmayan pazarlama yöntemlerinin yenilikler
hakkında bilgi yayabileceği ancak yayılımın
kabulünün görüşmelerle sağlanabileceği fikridir.
Yeni ürün veya davranışların benimsenmesi risk ve
belirsizlik yönetimi gerektirdiğinden genellikle
sadece kişisel olarak tanıdığımız ve güvendiğimiz
insanlara bakarak yeniliği kabul ederiz.
YENILIKÇILER
 Yeniliğin benimsenme süreci küçük bir öngörülü ve
yaratıcı yenilikçiler grubuyla başlamaktadır. Bu grup
genellikle yeni fikirlerin ve aygıtların geliştirilmesi
sürecinde cömertçe zaman ve enerjilerini harcar,
yaratıcılıklarını kullanırlar ve yenilikler hakkında
konuşmaktan büyük keyif alırlar. Yenilikçileri izleyip,
ilk takipçileri haline gelerek ve fikirlerine destek
olup, fikirlerinin tanıtımı sağlanmalı, projenin
tasarım ortakları olmaları için yenilikçiler davet
edilmelidir.
ERKEN BENIMSEYENLER
 Faydaları belirgin olmaya başladıktan sonra yeniliği
benimseyenler, erken benimseyenler olarak
tanımlanmıştır. Erken benimseyenler; hayatlarında veya
işlerinde ileri bir stratejik atılım amacıyla, akıllıca olan
yeniliklerle kişisel ihtiyaçları arasında hızlıca bağlantı
kurmaktadırlar. Onlar akranları üzerinde bir avantaj elde
etmeyi seviyor ve yeniliğe yatırım için zaman ve paraya
sahipler.
 Sınırlı sayıda erken benimseyene yeni bir fikri denemesi
için güçlü yüz yüze destek sunulmalı, denemeler
üzerinde çalışılarak fikrin daha rahat, düşük maliyetli ve
pazarlanabilir olması sağlanmalı, erken benimseyenler
ödüllendirilmeli, ön plana çıkarılmalı ve yeniliğin
yayıcıları olarak eğitilmelidirler.
ERKEN ÇOĞUNLUK
 Yeniliğin bir uçurumu atladığını varsayarsak,
sonunda çoğunluk kitlelere ulaşabildiğini görebiliriz.
Erken çoğunluk orta ilerici fikirlerle rahat eden
pragmatiklerdir ancak yeniliğin yararları hakkında
kuvvetli kanıtlar olmadan yeniliği benimsemezler.
 Erken çoğunluğun yeniliği benimsemesi için
promosyonlar verilebilir veya yarışmalar
düzenlenebilir. Düşük fiyata performans garantisi
verilebilir, kolaylığı ve basitliği arttırmak için yenilik
yeniden tasarlanabilir. Müşteri hizmetleri servisi ve
desteği sağlanmalıdır.
GEÇ ÇOĞUNLUK
 Bu gruptaki insanları genel olarak risk almaktan nefret
eden ve yenilik fikrinden rahatsız olan muhafazakar
pragmatistler olarak tanımlayabiliriz.
 Pratik olarak onların en temel korkuları yeniliğin onlara
uymayacağı korkusudur, bu nedenle onlar ana akım
modaya ve yerleşmiş standartlara uymayı tercih ederler.
Geç çoğunluğun yeniliği benimsemesi için ürünün
faydalarını anlatmak yerine sosyal normların
desteklenmesine odaklanmak gerekmektedir. Bununla
birlikte yeniliğin maliyeti azaltılıp, kolaylığı arttırılmalı ve
risklerin geride bırakıldığı vurgulanmalıdır.
GEÇ KALANLAR
 Geç kalanlar, yeniliğin yayılımı sürecinin sonuna
kadar dışında kalan gruptur. Çünkü onlar belirli bir
ürün ya da davranışı benimsemeyi büyük bir risk
olarak görmektedirler. Hatta bazıları gece boyunca
uyumadan bunlara karşı argüman geliştirecek
kadar endişeli olmaktadır. Ancak onların haklı olma
ihtimali göz ardı edilmemelidir.
 Geç kalanlara; yeniliği ne zaman, nerede ve nasıl
yapacakları konusunda yüksek düzeyde kontrol
verilmeli ve yeni ürün veya davranışlarla olan
aşinalıkları arttırılmalıdır.
İkili Kodlama Kuramı
 Bu teori, öğretimde çoklu gösterim sistemlerinin
kullanılması için bir temel niteliğindedir.
 Teori, sözel ve şekilsel olarak gösterilen bilgilerin
farklı olarak işleme alındığını belirtmektedir
KURAMIN GENEL TANITIMI
 Bu teori, öğretimde çoklu gösterim sistemlerinin
kullanılması için bir temel niteliğindedir. Teori, sözel
ve şekilsel olarak gösterilen bilgilerin farklı olarak
işleme alındığını belirtmektedir
KURAMIN KAPSAMI/UYGULAMASI
 Bellek destekleme, sınıflandırma, karşılaştırma,
çıkarım gibi temel bilişsel etkinlikler kapsamında
yapılan araştırmaların sonuçları ikili kodlama
kuramında öngörülen yapı ve işlevleri
kanıtlamaktadır.
 Bilişsel haritalama, mantık problemleri, metni
anlama, ders çalışma becerilerini geliştirme, dil
öğrenmede bellek destekleyicileri çalışmaları ikili
kodlama kuramı desteklemektedir.
KURAMIN ÖRNEĞI
 Amlund, Gaffney ve Kulhavy ilköğretim 5. ve 6.
sınıflarda yaptıkları bir çalışmada, hikayeyi ilgili bir
şekil haritası ile birlikte dinleyen grubun, sadece
hikayeyi dinleyen gruptan hatırlamada daha başarılı
olduklarını bulmuşlardır.
KURAMIN İLKELERI
 a- Çoklu Temsil İlkesi:
 Bir ifadeyi hem sözcüklerle hem de resimlerle
açıklamak yalnızca sözcüklerle açıklamaktan iyidir.
 b- Özlülük/Tutarlılık İlkesi:
 Konu dışı sözcükler, resimler, sesler dahil
edilmediğinde öğrenci daha iyi öğrenmektedir.
Çoklu ortam sunuları açık ve özlü olmalıdır. İlgiyi
artırmak veya benzeri amaçlarla, konu ile ilgili
olmayan eklemeler öğrencilerin öğrenmelerini
olumsuz yönde etkilemektedir.
 c- Kanal İlkesi:
 Canlandırmanın sözlü anlatımla desteklendiği
durumlar, canlandırmanın yazılı metinle
desteklendiği durumlardan daha etkilidir.
 d- Aşırılık İlkesi:
 Canlandırmanın sadece sözlü anlatımla
desteklendiği durumlar, canlandırmanın aynı anda,
sözlü anlatım ve yazılı metinle desteklendiği
durumlardan daha etkilidir.
 e- Birliktelik İlkesi:
 Bu ilke uzaysal birliktelik ilkesi ve zamansal
birliktelik ilkesi olarak ikiye ayrılmıştır.
 1. Uzaysal/konumsal birliktelik ilkesi, birbiriyle ilgili
veya birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin
ekranda veya sayfada yakın sunulduğunda
öğrenmenin daha etkili olacağına işaret eder.
 2. Zamansal birliktelik ilkesi ise, birbiriyle ilgili veya
birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin ardışık
olarak değil, eşzamanlı olarak sunulduğunda
öğrenmenin olumlu olarak etkileneceğine işaret
etmektedir.
Bilgiyi İşleme Kuramı
 Bilgiyi işleme kuramı insanın bilgiyi nasıl aldığı,
depoladığı, kaydettiği (bütünleştirdiği- entegre
ettiğini), geri getirdiğini (hatırladığını) açıklamaya
çalışır.
 Bu model insan zihninin işleme şeklini, bilgisayarın
işleme şekline benzeterek açıklar.
 Buna göre, hem insanlar hem de bilgisayarlar bilgiyi
alırlar, depolarlar, geri getirirler ve bu bilgilere
dayanarak karar verirler. Bilgisayarlar girdi olarak
sembolleri kullanırlar, onlara işlemleri uygularlar ve
çıktı meydana getirirler, insanlar da aynı şeyi
yaparlar.
 Bilgiyi işleme modeline göre insan zihninde
öğrenmenin oluşumu,bilgi işleme fonksiyonunu
yerine getirirken kullandıkları süreçler bakımdan üç
ana öğe olarak sınıflandırılabilir.
BİLGİYİ İŞLEME ÖĞRELERİ
 • Bilgi depoları
 • Bilişsel süreçler
 • Yürütücü kontrol
 Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve bilgiyi işlemenin
gerçekleştiği depolardır. Dış çevreden gelen
uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüştürülür,
anlamlı yapılar halinde işlenir ve daha sonra
kullanılmak üzere örgütlü bir yapıda depolanır.
 Bütün bilişsel psikologların üzerinde anlaştıkları üç
ana bellek deposu vardır:
 Duyusal Bellek (DB): Klavye ve ya ses ayırt eden
sistemler gibi “girdi« (input) araçlarına benzetildi
 Kısa Süreli Bellek (KSB) ya da Çalışan Bellek:
Bilgisayarlardaki CPU veya RAM öğelerine
benzetildi(Random-Access Memory)
 Uzun Süreli Bellek (USB): Bilgisayarlardaki “hard
disk”e benzer bulundu
BİLGİYİ İŞLEME MODELİ
 Bilgiyi işleme kuramı bilişsel bir kuram olup, bilginin
dışarıdan nasıl alındığını, ne gibi zihinsel
işlemlerden geçirildiğini, nasıl depolandığını ve
depolanan bilginin nasıl hatırlandığını kapsamlı bir
şekilde izah eder.
 Bu bakış açısına göre, öğrenci (birey) öğrenme
sürecinde aktiftir.
 Birey çevresel uyarıcıların hepsini değil bunların bir
kısmını seçerek alır.
 Birey etkileşimde olduğu uyarıcılara anlam verip-
yorumlar.
 Öğrenme sürecinde eski bilgilerle yeni bilgiler
etkileşim halindedir.
 Eski bilgiler sayesinde yeni uyarıcılara anlam
verilebilir ve eski bilgilerle ilintilendirilererek yeni
bilgiler depolanır.
 Bu işlemlerin hepsinde birey aktiftir.
 Bu nedenle, özetle bilgiyi işleme kuramı bireyi kendi
öğrenmesinin aktörü olarak görür.
BİLGİYİ İŞLEMENİN İLKELERİ
 Huitt (2003) tarafından da vurgulandığı üzere
bilişsel psikoloji uzmanları aşağıdaki prensipler
konusunda hemfikirdirler:
 İnsanın zihinsel sistemi sınırsız bir kapasitede
değildir
 Bilginin deşifre edilmesi, dönüştürülmesi,
kaydedilmesi, geri çağrılması ve kullanılmasını
yöneten ve kontrol eden bir mekanizma olmalıdır.
Bu mekanizmanın eldeki işlemin zorluk derecesine
göre değişebilen bir işleyiş gücü olmalıdır.
 İnsan zihninde bilginin akışı iki yönlüdür alınan girdi
ile hâlihazırda var olanlar arasında bu şekilde bir
akış olmaması halinde duyusal bellekle gelen
bilginin anlamlandırılması mümkün olmazdı.
 İnsan organizması bilgiyi belli şekillerde organize
etme ve işlemek üzere genetik olarak
programlanmıştır.
 Kodlama- Dışsal ve ya içsel uyarıcılara dikkat
etme, bilginin alınması ve algılanması.
 Depolama- Kodlamayı takip-eden işleme bağlı
olarak bilgiyi ya kısa ya da uzun süreliğine
depolama işlemi
 Geri Getirme- Bu işlem belleğin ve depolamanın
etkililiğini gösteren bir etkinliktir ve bilginin ihtiyaç
duyulan durum ve zamanda bellekte bulunup geri
çağrılmasından ibarettir.
BİLGİYİ İŞLEME SÜREÇLERİ
 Çevredeki uyarıcıların alıcılar yoluyla alınması
 Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi
 Bilginin seçilerek kısa süreli belleğe geçirilmesi
 Kısa süreli bellekte zihinsel tekrar
 Anlamlı kodlama
 Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte kodlanması
 İşleyen belleğe geri getirme
 Bilginin gönderilmesi (tepki üretici)
 Tepki üreticini bilgiyi kaslara göndermesi
 Öğrenenin çevresinde performansını göstermesi
 Yürütücü kontrol tarafından tüm bu süreçlerin kontrol
edilmesi
DUYUSAL KAYIT
 Bütün duyusal bilgilerin oldukça kısa süreliğine
taşıyan bir nevi bir bellek türüdür.
 Duyusal bilgi ile duyu organlarıyla organizmaya
ulaşan uyarıcılar kastedilir.
 Nitekim, duyu organları organizma ile çevre
arasında bir köprü niteliğindedirler.
 Oldukça sınırsız miktarda ve hatta
algılayamayacağımız oranda bilgi bulundurma
kapasitesine sahiptir.
 Duyusal kayıt bu bilgiyi 1-3 saniye tutar.
 Bilginin bilince ulaşması ancak dikkat ile
mümkündür. Ancak dikkatimizin kapılarından geçen
bilgiyi algılar ve hatırlayabiliriz.
KISA SÜRELİ BELLEK
 Duyusal bellek (kayıt) ile uzun süreli bellek
arasında-bilginin uğrak yeridir.
 Kapasitesinin 7±2 birim bilgiden ibaret olduğu
üzerinde uzmanlar hemfikirdir.
 Bu bilginin 18 saniye civarı saklanabildiği bir
depodur işleyen (kısa süreli) bellek.
 Üstelik bu yaklaşık 18 saniyelik zamanda bilginin
korunması için tekrar edilmesi ile mümkündür.
UZUN SÜRELİ BELLEK
 Uzun süreli bellek öğrendiğimiz bilgilerin
kaydedildiği nihai depomuzdur.
 Çoğu uzman bu belleğin kapasitesini sınırsız bulur.
 Başka bir ifadeyle, bilişsel psikologların çoğu bu
hafızaya sonsuz miktarda bilgi kaydedilebilineceğini
savunur.
 Yine, çoğu uzman uzun süreli bellekte bilgiyi
saklama süresinin de bir sınırı olmadığı fikrindedir.
 Uzun süreli belleğin üç ayrı bellekten oluşur.
 • Bunlar; anısal, kavramsal ve işlemsel
belleklerdir.
YÜRÜTÜCÜ KONTROL
 Bilgiyi işlerken zihinsel olarak yaptığımız onca
işlemi kontrol edengözetleyen bir mekanizma
olduğu ve bu işlemleri rastlantısal bir şekilde
yapmadığımız bilinmektedir.
 Bu mekanizma yaygın olarak yürütücü kontrol ya da
yürütücü işlemci olarak adlandırılır.
 Bu mekanizma bilişsel işlemlerimizi yönetir.
 Bu nedenle meta-bilişsel süreçler olarak da
nitelendirilirler. Yani, deyim yerindeyse, bilişimizi
üstünde bilişimizi yöneten yönlendiren süreçlerdir
bunlar.
 Yürütücü kontrol, bilginin bilişsel sistemimizde nasıl
bir seyir izleyerek öğrenileceğini, nasıl organize
edileceği, sınıflandırılacağı ve yorumlanacağına
rehberlik eder.
 Yine, bu süreçler çevredeki uyarıcılara dikkat
edilmesini, işleme alınan bilginin tekrar edilmesini
ve bilişsel organizasyonunu kontrol ederler.
 İnsan sadece öğrenen bir varlık değil aynı zamanda
hangi malzemeyi nasıl öğrendiğini de zamanla
öğrenen bir varlıktır.
 Bireyler yürütücü biliş yetenekleri açısından bireyler
arasında farklılıklar vardır. Yani bütün bireyler bu
yetiler açısından aynı değillerdir. Bu yetilerin okul
öncesi dönemde gelişmeye başladığı ve özellikle
soyut düşünme yetileri kazanıldıkça güçlendikleri
düşünülmektedir.
BİLİŞŞEL SÜREÇLER
 Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi işleme sistemi iki
temel öğeden oluşur. Bunlardan biri bilgi depoları
(duyusal kayıt, kısa süreli bellek ve uzun süreli
bellek) diğeri ise bilişsel süreçlerdir;
 Dikkat,
 Algı,
 Tekrar,
 Gruplama,
 Kodlama ,
 Geri getirme
DIKKAT
 Bilgiyi işleme kuramına göre etrafımızdaki sonsuz
uyarıcılar arasında dikkat ettiklerimizi işleriz.
 Dikkat, bir uyarıcıyı işleme alma olarak da
nitelendirilebilir.
 Bilindiği üzere, insanın içsel ve dışsal uyarıcıların
hepsiyle aynı anda işlem yapması olanak dahilinde
değildir.
 Bize ulaşan bütün uyarıcıların her birini hakkıyla
algılamamız mümkün olmadığından, çevredeki
uyarıcılara karşı seçici bir dikkatle sadece kimilerini
işleme alırız.
 Dikkat, bu uyarıcıların hepsi duyusal kayda ulaşır
ancak bu uyarıcılar arasında özellikle kimilerine
“yönelmekle” ve diğer uyarıcıları göz ardı etmekten
ibarettir.
 Bu muhtelif şekillerde sağlanabilir. Öncelikle,
anlatımın başında öğrencilerin motivasyonunu
sağlamak ve konuya ilgilerini çekmek gerekir.
 Gerek ifadelerle ve gerekse ses tonundaki
değişmelerle öğrencinin dikkati korunabilir.
 Buna ek olarak, öğrencilerin birden çok duyu
organına hitap edecek şekilde dersi düzenlemek ve
anlatım sırasında sınıfta dolaşmak ve göz teması
kurmak da yararlı olur
ALGI
 Algılama duyusal kayıttan dikkat yoluyla işleme
alınan bilginin yorumlanması-anlamlandırılması
sürecidir.
 Bu yorum ve algılama önceki bilgilerimiz sayesinde
yapabiliriz.
 Algı kişinin önceki yaşantıları, içinde bulunduğu
duruma dair beklentileri, duruma dair motivasyonu,
gibi etkenlerden etkilendiğinden, algı nesnel
(objektif) değil özneldir (subjektiftir).
TEKRAR
 Kısa süreli bellekte bilgiyi tutma süresi 20 saniye
civarı gibi kısa bir süreden ibaret olduğundan
zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi
büyüktür.
 Kısa süreli bellekten bilgi ya uzun süreli belleğe
gönderilir ya da kısa süreli bellekten
kaybolmamasını sağlamak için tekrara ihtiyaç vardır
çünkü kısa süreli belleğin alacağı bilgi miktarı
oldukça sınırlı olduğundan yeni bilginin ulaşmasıyla
kaybolur.
 Bu nedenle, daha fazla bilginin kısa süreli bellekte
daha uzun süre kalması için;
 (1) gruplama, küçük parçaları ilişkilendirerek geniş
parçalar haline getirme,
 (2) zihinsel tekrar gerekir
GRUPLAMA
 Kısa süreli bellek ancak 7±2 birimlik bilgi
alabildiğinden bu belleğe ulaşan daha büyük
miktardaki bilgiler daha büyük gruplar halindeki
birimlere ayrılarak daha çok bilgi tutulabilir.
KODLAMA
 Kısa süreli bellekteki bilgiyi tekrar ederek kısa bir
süreliğine zihinde tutmanın dışında kodlama
olmadan çevreden edinilen bilginin kaybolur.
 Kodlama, kısa süreli belleğe alınan bilginin uzun
süreli bellekte var olan bilgi ile ilişkilendirilerek uzun
süreli belleğe transfer edilmesidir.
BİLGİYİ İŞLEME ŞEMASI
GERİ GETİRME
 Kısa süreli bellekteki bilgiyi tekrar ederek kısa bir
süreliğine zihinde tutmanın dışında kodlama
olmadan çevreden edinilen bilginin kaybolur.
 Kodlama, kısa süreli belleğe alınan bilginin uzun
süreli bellekte var olan bilgi ile ilişkilendirilerek uzun
süreli belleğe transfer edilmesidir.
UNUTMA
 Belleğe kaydedilmiş bilgiye ihtiyaç duyulduğunda
bu bilgiye ulaşamama durumudur.
 Çoğu kez iki temel nedenle bilgiye ulaşılıp-bilgi geri
getirilemez (hatırlanamaz):
 Kullanılmayan bilgi zamanla daha zor ulaşılır
(hatırlanır) hale gelir.
KARIŞMA
 Unutma ile ilgili görüşlerden biri de karışma kavramı
ile ilgilidir.
 Karışma, bir öğrenme durumunda önceden
öğrenilenlerin ya da yeni öğrenilenlerin öğrenmeyi
bozmasıdır.
 Yeni öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri bozduğunda
ortaya çıkan duruma, geriye ket vurma (retroactive
interference) adı verilir.
 Bu durumun tam tersi, önceki öğrenilen bilgilerin
daha sonra öğrenilenleri engellemesi de ileriye ket
vurma (proactive interference) olarak adlandırılır.
Gagne 9 Adım Kuramı
 Robert Gagné, 1960’lı yıllarda yeni davranışçı
akımın temsilcilerinden biri olarak kabul edilmekle
birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi işleme kuramcılarının
öncülerinden biri olmuş, davranışçı yaklaşımın
ilkeleri ile bilgi işlem süreci yaklaşımının ilkelerini
birleştirmiştir. Gagné öğrenmeyi hem ürün hem de
süreç olarak ele almıştır.
 Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir
öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre öğretimin
düzenlenmesinde sırasıyla dokuz basamak yer
almalıdır.
ÖĞRENME TÜRLERI
 Gagne öğretim ile ilgili iki temel sorunun sorulması
gerektiğini savunur :
 1- Eğitim-öğretim süreci sonunda öğrencinin ne
bilmesini veya ne yapabilmesini istiyorsunuz?
 2- Bu sonuca ulaşabilmek için öğrenci neleri bilmek
ve yapabilmek zorundadır? Bu sorulara verilecek
cevaplardan bir öğrenme hiyerarşisi
oluşturulmalıdır.
 1- İşaret öğrenme: Öğrenmenin en alt basamağıdır.
Çocuğun sesin, ışığın, rengin farkına varmasında
olduğu gibi.
 2- Uyarıcı davranış bağını öğrenme: Kişi bu
basamakta uyarıcıyla davranım arasındaki bağı öğrenir.
Kırmızı ışık yanınca durmada olduğu gibi
 3- Uyarıcı davranım bağlarını kurarak uyarıcı-
davranım zincirlerini oluşturma: Bu basamakta kişi
zincirleme davranımlar oluşturur. Teybi çalıp kaset
doldurma, bir arabayı çalıştırmada olduğu gibi
 4-Sözlü karşılıklarıyla uyarıcı-davranım zincirlerini
öğrenme: Sözcüklerin anlamlarını öğrenme ve iki
sözcük arasında ilişki kurmada olduğu gibi
 5-Ayırt etmeyi öğrenme: Kişi bu basamakta
nesneleri, ilişkileri, hayvanları, olguları birbirinden
ayırt eder. Kediyi köpekten, anneyi babadan,
masayı sandalyeden ayırt etmede olduğu gibi
 6-Kavram öğrenme: Kişi bu basamakta
kavramların ne anlama geldiğini öğrenir. Devlet,
okul, eğitim, öğretim, pekiştireç gibi kavramların
anlamlarını bilme gibi.
 7-İlke öğrenme: Kavramlar arasındaki ilişkileri,
neden-sonuç, öncelik-sonralık bağlarını kişi bu
basamakta öğrenir. Kanun, kuram, ilke, sayıltı,
genellemelerin nerede ve nasıl kullanılacağını
bilmede olduğu gibi
 8- Problem çözme: Kişi bu basamakta ilgili kanun,
ilke, kural, genellemeleri kullanarak bir problemi
çözmeyi öğrenir. Matematik, fizik, kimya, biyoloji,
felsefe, sosyoloji vb. alanlarda verilen problemleri
çözmede olduğu gibi.
 Bu öğrenmelerden ilk beşi davranışçı kuramcılar
tarafından açıklanan öğrenmelerdir. İşaret öğrenme
“klasik koşullanma” uyarıcı davranım bağı ile motor
ve sözel zincirlerin öğrenilmesi ve ayırt etme ise
“edimsel koşullanma” ile açıklanmaktadır. Ancak
Gagné daha sonraki yıllarında son dört öğrenme
türü üzerinde durmuştur. Bunlar kendi aralarında
sıkı bir aşamalılık ilişkisi gösterirler. Örneğin kavram
öğrenmek için ayırt edebilmek, ilke öğrenmek için
ilkeyle ilgili kavramları, problem çözmek için ise
problemle ilgili ilke ve kavramları bilmek
gerekmektedir. Bu nedenden dolayı Gagné’ye göre
öğrenme, birikik bir üründür.
GAGNÉ’NIN ÖĞRETIM MODELI
 Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir
öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre
öğretimin düzenlenmesinde sırasıyla şu adımlar
atılmalıdır:
 1- Dikkati sağlama ve güdüyü harekete geçirme,
 2- Öğrenciye dersin ya da ünitenin sonunda ulaşılması
istenen amaçları (hedefleri) bildirme,
 3- Yeni öğrenmeler (yeni öğrenilecekler) ile ilgili daha önce
öğrenilmiş bilgi ve becerilerin hatırlatma,
 4- Uyarıcı materyalleri sunma,
 5-Öğrenciye yol gösterme, rehberlik etme
 6-Davranışı ortaya çıkarma,
 7-Dönüt sağlama,
 8-Öğrenilenleri değerlendirme,
 9- Öğrenilenlerin kalıcılığını ve transferini sağlama.
Yapılandırmacı Yaklaşım
YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM NEDIR?
 Yapılandırmacı yaklaşım, temel olarak insanların nasıl öğrendiği
hakkında gözlem ve bilimsel çalışmaya dayanan bir teoridir.
İnsanların dünyayla ilgili kendi anlayış ve bilgilerini, bir şeyler
deneyimleyerek ve bu deneyimler üzerinde düşünerek inşa
etmeye dayanan yaklaşımdır. Yeni bir şeyle karşılaştığımızda,
önceki düşüncelerimiz ve deneyimlerimiz ile uzlaştırmamız, belki
de inandıklarımızı değiştirmemiz gerekir. Bunu yapmak için,
sorular sormalı, araştırma yapmalı ve bildiklerimizi
değerlendirmeliyiz.
 Sınıfta, yapılandırmacı öğrenme görüşü bir dizi farklı öğretim
uygulamasına işaret edebilir. En genel anlamda, genellikle
öğrencileri daha fazla bilgi oluşturmak ve daha sonra ne
yaptıkları ve anlayışlarının nasıl değiştiği hakkında düşünmek ve
konuşmak için aktif teknikleri kullanmaya teşvik etmek anlamına
gelir. Öğretmen, öğrencilerin önceden var olan fikirlerini
anladığından emin olur, bunları ele almada ve daha sonra onları
geliştirmeye yönelik etkinliklerine rehberlik eder
 Yapılandırmacı öğretmenler, öğrencilere yapılan
etkinliklerde öğrendikleri bilgileri sürekli olarak
değerlendirmeye yönlendirir. Kendilerini ve
stratejilerini sorgulayarak, yapılandırmacı sınıftaki
öğrenciler ideal olarak “uzman öğrenenler” haline
gelir. Bu, onların öğrenmeye devam etmeleri için
genişleyen araçlar sağlar.
OKULLARDA YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM
 Öğrenciler deneyimlerini sürekli olarak
yansıttıklarında karmaşıklık ve güçle kazandıkları
fikirleri bulurlar ve yeni bilgileri entegre etmek için
gittikçe daha güçlü yetenekler geliştirirler.
Öğretmenin ana rollerinden biri de bu öğrenme ve
yansıtma sürecini teşvik etmek olur.
 Yapılandırmacılık, öğrenciyi pasif bir bilgi
alıcısından öğrenme sürecinde aktif bir katılımcıya
dönüştürür. Her zaman öğretmen tarafından
yönlendirilen öğrenciler, öğretmen veya ders
kitabından gelen bilgileri yalnızca mekanik olarak
almak yerine, bilgilerini aktif olarak yapılandırırlar.
YAPILANDIRMACI YAKLAŞIMIN
FAYDALARI NELERDIR?
 Çocuklar, pasif dinleyicilerden ziyade, aktif olarak yer
aldıklarında daha fazla şey öğrenirler ve bir şeyler
öğrenmekten daha çok hoşlanırlar.
 Eğitim, ezberlemekten ziyade, düşünme ve anlama üzerine
yoğunlaştığında en iyi şekilde gerçekleşir. Yapılandırmacılık,
nasıl düşünüleceğine ve nasıl anlaşılacağına odaklanır.
 Yapılandırmacılık yaklaşımında, öğrenmede öğrencilerin soru
ve keşiflerini temel aldığından ve sıklıkla öğrencilerin de
değerlendirmeleri tasarlamada bir yetkisi olduğundan,
öğrencilere öğrendiklerinin sahipliğini verir. Yapılandırmacı
değerlendirme, öğrencilerin girişimlerini ve kişisel yatırımlarını
dergilerine, araştırma raporlarına, fiziksel modellerine ve
sanatsal temsillerine dahil eder. Yaratıcı içgüdüleri meşgul
etmek, öğrencilerin bilgiyi çeşitli yollarla ifade etme
yeteneklerini geliştirir. Öğrencilerin, yeni bilgileri elde etme ve
gerçek hayata aktarma olasılıkları daha yüksektir.
 Öğrenme aktivitelerini otantik, gerçek dünya bağlamında
temellendirerek, öğrencileri teşvik eder.. Yapılandırmacı
sınıflardaki öğrenciler, sorgulamayı ve doğal meraklarını
dünyaya uygulamayı öğrenirler.
 Yapılandırmacılık, işbirliğini ve fikir alışverişini
vurgulayan bir sınıf ortamı oluşturarak sosyal ve iletişim
becerilerini geliştirir. Öğrenciler, grup projelerinde
paylaşarak etkili bir şekilde işbirliği yapmanın yanı sıra
fikirlerini açıkça ifade etmeyi öğrenmelidirler. Bu nedenle
öğrenciler fikir alışverişinde bulunmalı, başkalarıyla
“müzakere etmeyi” ve katkılarını sosyal olarak kabul
edilebilir bir şekilde değerlendirmeyi öğrenmelidir. Bu,
gerçek dünyadaki başarı için esastır, çünkü her zaman
başkalarının fikirleri arasında işbirliği yapmak ve
gezinmek zorunda kalacakları çeşitli deneyimlere maruz
kalacaklardır.
YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM ILE KLASIK
YAKLAŞIMIN KARŞILAŞTIRILMASI
 Yapılandırmacı sınıfta odak, öğretmenlerden
öğrencilere geçme eğilimindedir. Sınıf artık,
öğretmenin pasif öğrencilere bilgi aktardığı bir yer
değildir. Yapılandırmacı modelde, öğrencilerin kendi
öğrenme süreçlerine aktif olarak katılmaları
istenmektedir. Öğretmen, öğrencilerin öğrenmelerini
geliştirmelerine, değerlendirmelerine koçluk yapan,
arabuluculuk yapan, yönlendiren ve yardım eden bir
kolaylaştırıcı olarak işlev görür.
KAYNAKÇA
 https://www.mehmeteminsoylu.com/egitimde-yapilandirmaci-
yaklasim/#:~:text=Yap%C4%B1land%C4%B1rmac%C4%B1%20
yakla%C5%9F%C4%B1m%2C%20temel%20olarak%20insanlar
%C4%B1n,d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnerek%20in%C5%9Fa
%20etmeye%20dayanan%20yakla%C5%9F%C4%B1md%C4%
B1r.
 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/153482
 http://www.antalyaozelegitim.com/blog/ogrenme-
problemleri/bilissel-ogrenme-yaklasimi-bilgiyi-isleme-
kurami.html#:~:text=%C3%96%C4%9Frenmeyi%20bili%C5%9Fs
el%20a%C3%A7%C4%B1dan%20inceleyen%20kuramlardan,ge
ri%20getirir%20ve%20tepkiler%20%C3%BCretir.
 https://www.kariyermemur.com/ikili-kodlama-kurami-ne-demektir-
h8828.html

More Related Content

Similar to 1)

RUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
RUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİRUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
RUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİRumeysa ÜNAL
 
Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)
Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)
Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)Beyzanurener1
 
Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01
Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01
Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01FatihKaya81
 
Öğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı Modelleri Öğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı Modelleri Özge Köse
 
Kaizen Yönetimi - SS.pptx
Kaizen Yönetimi - SS.pptxKaizen Yönetimi - SS.pptx
Kaizen Yönetimi - SS.pptxanaliz43
 
Değişime Liderlik Etmek
Değişime Liderlik EtmekDeğişime Liderlik Etmek
Değişime Liderlik EtmekNovida Global
 
7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu
7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu
7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucuZeynepYorulmaz2
 
Öğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇ
Öğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇÖğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇ
Öğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇMerveKarako2
 
AGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜM
AGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜMAGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜM
AGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜMThoughtworks
 
İHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
İHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİİHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
İHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİHavvaNurZDEMR
 
Öğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı ModelleriÖğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı ModelleriKazmEnesAKKU
 
İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...
İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...
İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...İtibar Yönetimi Enstitüsü
 

Similar to 1) (20)

RUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
RUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİRUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
RUMEYSA ÜNAL ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
 
Strateji Haritaları
Strateji HaritalarıStrateji Haritaları
Strateji Haritaları
 
Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)
Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)
Açık Öğrenme Ve İnternet Üzerinden Herkese Açık Kurslar(İHAK)
 
R.
R.R.
R.
 
HASTANE KALITE IYILESTIRME
HASTANE KALITE IYILESTIRME HASTANE KALITE IYILESTIRME
HASTANE KALITE IYILESTIRME
 
Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01
Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01
Gelişimsel Ebeveynlik Bölüm 1 Sunumlar01
 
Degisim yonetimi change management
Degisim yonetimi   change managementDegisim yonetimi   change management
Degisim yonetimi change management
 
Öğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı Modelleri Öğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı Modelleri
 
Kaizen Yönetimi - SS.pptx
Kaizen Yönetimi - SS.pptxKaizen Yönetimi - SS.pptx
Kaizen Yönetimi - SS.pptx
 
Değişime Liderlik Etmek
Değişime Liderlik EtmekDeğişime Liderlik Etmek
Değişime Liderlik Etmek
 
7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu
7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu
7 ihak-zeynep yorulmaz--dan.agah_t.korucu
 
Ihak
IhakIhak
Ihak
 
Öğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇ
Öğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇÖğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇ
Öğretim Tasarım Modelleri- Merve KARAKOÇ
 
AGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜM
AGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜMAGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜM
AGILE ORGANIZASYONEL DÖNÜŞÜM
 
H
HH
H
 
İHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
İHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİİHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
İHTİYAÇ ANALİZİ VE ÖĞRETİM TASARIMI MODELLERİ
 
Öğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı ModelleriÖğretim Tasarımı Modelleri
Öğretim Tasarımı Modelleri
 
İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...
İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...
İstanbul’daki beş yıldızlı zincir otel i̇şletmeleri yöneticilerinin kurumsal...
 
431 3
431 3431 3
431 3
 
I
II
I
 

More from FatmaGlBekci (6)

5)
5)5)
5)
 
4)
4)4)
4)
 
3)
3)3)
3)
 
2)
2)2)
2)
 
7
77
7
 
6
66
6
 

1)

  • 1. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ AHMET KELEŞOĞLU EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI Fatma Gül Bekci 18310331035 -DOÇ. DR. AGAH TUĞRUL KORUCU Roger Değişim Yayılımı Kuramı Pavio İkili Kodlama Kuramı Bilgiyi İşleme Kuramı Gagne 9 Adım Kuramı Yapılandırmacı Yaklaşım
  • 3. YENILIĞIN YAYILIMI KURAMI  Yeniliklerin yayılımı kuramı, toplulukların yenilikleri nasıl kabul ettiğini açıklamayı amaçlamaktadır. Burada yenilikten kasıt; yeni olarak tanımlanan herhangi bir fikir, davranış veya nesnedir. Yeniliklerin yayılımı kuramı sosyal değişim süreciyle ilgili üç değerli fikir sunmaktadır:  Yeniliklerin yayılması için niteliklerin ne olduğu  Birebir görüşmelerin ve akran ağlarının önemi  Farklı kullanıcı kesimlerinin ihtiyaçlarını anlama
  • 4.  Bu fikirler 6000’den fazla araştırma çalışması ve sahada test edilmiştir, bu nedenle sosyal bilimlerde en güvenilirler arasındadırlar.  Yayılımla ilgilenen akademisyenler bir yeniliğin başarısını belirleyen 5 nitelik tanımlamışlardır:
  • 5.  Bağıl avantaj  Ekonomik açıdan avantajlı olması, sosyal prestij sağlaması, kullanıma elverişli olması ve memnuniyeti sağlaması
  • 6.  Mevcut değerler ve uygulamalar ile uyumluluk  Yeniliği benimseyecek bireylerin; değerleri, geçmiş deneyimleri ve ihtiyaçları ile yeniliğin algılanan uyumluluk derecesidir. Değerler, normlar veya uygulamalar ile uyuşmayan bir fikrin yenilik olarak hızla benimsenmeyecektir.
  • 7.  Sadelik ve kullanım kolaylığı  Yeniliğin kullanım ve anlaşılabilirlik açısından algılanan zorluk derecesidir. Yenilikler daha anlaşılır olduklarında, daha hızlı benimsenmekte bu yeniliğe uygun beceri ve anlayışlar daha hızlı bir şekilde geliştirilebilmektedir.
  • 8.  Denenebilirlik  Yeniliğin tecrübe edilebilirliğinin sınırlılık derecesidir. Denenebilir bir yenilik onu düşünen bir birey için daha az risk taşımaktadır.
  • 9.  Gözlemlenebilir sonuçlar  Bireyler için yeniliğin sonuçlarını görmek, bireylerin yeniliği kabul edebilme olasılığını arttırır. Görünür sonuçlar belirsizliği düşürür ve aynı zamanda arkadaş ve komşular gibi sık sık bilgi talep edenlerle yeni bir fikri tartışmaya teşvik eder.  Everett Rogers’a göre bu beş nitelik; yeniliklerin kabul varyasyonlarını 49 ile 87 oranında belirlemektedir. Bu beş temel nitelik odak grup tartışmaları ve proje değerlendirmeleri için değerli bir kontrol listesi çerçevesi sunmaktadır. Bu nitelikler ürün veya davranış geliştirirken ele alındığında zayıf yönleri belirlemede de yardımcı olabilmektedir.
  • 10.  Yeniden icat, yeniliklerin yayılımının temel ilkesidir. Bir yeniliğin başarısı, o toplumdaki zorlu ve riskten kaçınan bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl geliştiğine de bağlıdır. Sürekli gelişim sürecine kullanıcıları ortak etmek bunu başarmak için iyi bir yoldur. Bilgisayar oyun şirketleri, ilaç şirketleri, kırsal araştırma enstitüleri; kullanıcı topluluklarını destekleyerek yenilikleri iyileştirmek veya uygulamak için katılımcı eylem araştırması teknikleri ile kullanıcılarını aktif ortakları yapan kuruluş örnekleridir.
  • 11.  İkinci önemli fikir, reklam ve medya hikayeleri gibi kişisel olmayan pazarlama yöntemlerinin yenilikler hakkında bilgi yayabileceği ancak yayılımın kabulünün görüşmelerle sağlanabileceği fikridir. Yeni ürün veya davranışların benimsenmesi risk ve belirsizlik yönetimi gerektirdiğinden genellikle sadece kişisel olarak tanıdığımız ve güvendiğimiz insanlara bakarak yeniliği kabul ederiz.
  • 12. YENILIKÇILER  Yeniliğin benimsenme süreci küçük bir öngörülü ve yaratıcı yenilikçiler grubuyla başlamaktadır. Bu grup genellikle yeni fikirlerin ve aygıtların geliştirilmesi sürecinde cömertçe zaman ve enerjilerini harcar, yaratıcılıklarını kullanırlar ve yenilikler hakkında konuşmaktan büyük keyif alırlar. Yenilikçileri izleyip, ilk takipçileri haline gelerek ve fikirlerine destek olup, fikirlerinin tanıtımı sağlanmalı, projenin tasarım ortakları olmaları için yenilikçiler davet edilmelidir.
  • 13. ERKEN BENIMSEYENLER  Faydaları belirgin olmaya başladıktan sonra yeniliği benimseyenler, erken benimseyenler olarak tanımlanmıştır. Erken benimseyenler; hayatlarında veya işlerinde ileri bir stratejik atılım amacıyla, akıllıca olan yeniliklerle kişisel ihtiyaçları arasında hızlıca bağlantı kurmaktadırlar. Onlar akranları üzerinde bir avantaj elde etmeyi seviyor ve yeniliğe yatırım için zaman ve paraya sahipler.  Sınırlı sayıda erken benimseyene yeni bir fikri denemesi için güçlü yüz yüze destek sunulmalı, denemeler üzerinde çalışılarak fikrin daha rahat, düşük maliyetli ve pazarlanabilir olması sağlanmalı, erken benimseyenler ödüllendirilmeli, ön plana çıkarılmalı ve yeniliğin yayıcıları olarak eğitilmelidirler.
  • 14. ERKEN ÇOĞUNLUK  Yeniliğin bir uçurumu atladığını varsayarsak, sonunda çoğunluk kitlelere ulaşabildiğini görebiliriz. Erken çoğunluk orta ilerici fikirlerle rahat eden pragmatiklerdir ancak yeniliğin yararları hakkında kuvvetli kanıtlar olmadan yeniliği benimsemezler.  Erken çoğunluğun yeniliği benimsemesi için promosyonlar verilebilir veya yarışmalar düzenlenebilir. Düşük fiyata performans garantisi verilebilir, kolaylığı ve basitliği arttırmak için yenilik yeniden tasarlanabilir. Müşteri hizmetleri servisi ve desteği sağlanmalıdır.
  • 15. GEÇ ÇOĞUNLUK  Bu gruptaki insanları genel olarak risk almaktan nefret eden ve yenilik fikrinden rahatsız olan muhafazakar pragmatistler olarak tanımlayabiliriz.  Pratik olarak onların en temel korkuları yeniliğin onlara uymayacağı korkusudur, bu nedenle onlar ana akım modaya ve yerleşmiş standartlara uymayı tercih ederler. Geç çoğunluğun yeniliği benimsemesi için ürünün faydalarını anlatmak yerine sosyal normların desteklenmesine odaklanmak gerekmektedir. Bununla birlikte yeniliğin maliyeti azaltılıp, kolaylığı arttırılmalı ve risklerin geride bırakıldığı vurgulanmalıdır.
  • 16. GEÇ KALANLAR  Geç kalanlar, yeniliğin yayılımı sürecinin sonuna kadar dışında kalan gruptur. Çünkü onlar belirli bir ürün ya da davranışı benimsemeyi büyük bir risk olarak görmektedirler. Hatta bazıları gece boyunca uyumadan bunlara karşı argüman geliştirecek kadar endişeli olmaktadır. Ancak onların haklı olma ihtimali göz ardı edilmemelidir.  Geç kalanlara; yeniliği ne zaman, nerede ve nasıl yapacakları konusunda yüksek düzeyde kontrol verilmeli ve yeni ürün veya davranışlarla olan aşinalıkları arttırılmalıdır.
  • 18.  Bu teori, öğretimde çoklu gösterim sistemlerinin kullanılması için bir temel niteliğindedir.  Teori, sözel ve şekilsel olarak gösterilen bilgilerin farklı olarak işleme alındığını belirtmektedir
  • 19. KURAMIN GENEL TANITIMI  Bu teori, öğretimde çoklu gösterim sistemlerinin kullanılması için bir temel niteliğindedir. Teori, sözel ve şekilsel olarak gösterilen bilgilerin farklı olarak işleme alındığını belirtmektedir
  • 20. KURAMIN KAPSAMI/UYGULAMASI  Bellek destekleme, sınıflandırma, karşılaştırma, çıkarım gibi temel bilişsel etkinlikler kapsamında yapılan araştırmaların sonuçları ikili kodlama kuramında öngörülen yapı ve işlevleri kanıtlamaktadır.  Bilişsel haritalama, mantık problemleri, metni anlama, ders çalışma becerilerini geliştirme, dil öğrenmede bellek destekleyicileri çalışmaları ikili kodlama kuramı desteklemektedir.
  • 21. KURAMIN ÖRNEĞI  Amlund, Gaffney ve Kulhavy ilköğretim 5. ve 6. sınıflarda yaptıkları bir çalışmada, hikayeyi ilgili bir şekil haritası ile birlikte dinleyen grubun, sadece hikayeyi dinleyen gruptan hatırlamada daha başarılı olduklarını bulmuşlardır.
  • 23.  a- Çoklu Temsil İlkesi:  Bir ifadeyi hem sözcüklerle hem de resimlerle açıklamak yalnızca sözcüklerle açıklamaktan iyidir.
  • 24.  b- Özlülük/Tutarlılık İlkesi:  Konu dışı sözcükler, resimler, sesler dahil edilmediğinde öğrenci daha iyi öğrenmektedir. Çoklu ortam sunuları açık ve özlü olmalıdır. İlgiyi artırmak veya benzeri amaçlarla, konu ile ilgili olmayan eklemeler öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz yönde etkilemektedir.
  • 25.  c- Kanal İlkesi:  Canlandırmanın sözlü anlatımla desteklendiği durumlar, canlandırmanın yazılı metinle desteklendiği durumlardan daha etkilidir.  d- Aşırılık İlkesi:  Canlandırmanın sadece sözlü anlatımla desteklendiği durumlar, canlandırmanın aynı anda, sözlü anlatım ve yazılı metinle desteklendiği durumlardan daha etkilidir.
  • 26.  e- Birliktelik İlkesi:  Bu ilke uzaysal birliktelik ilkesi ve zamansal birliktelik ilkesi olarak ikiye ayrılmıştır.  1. Uzaysal/konumsal birliktelik ilkesi, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin ekranda veya sayfada yakın sunulduğunda öğrenmenin daha etkili olacağına işaret eder.  2. Zamansal birliktelik ilkesi ise, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin ardışık olarak değil, eşzamanlı olarak sunulduğunda öğrenmenin olumlu olarak etkileneceğine işaret etmektedir.
  • 28.  Bilgiyi işleme kuramı insanın bilgiyi nasıl aldığı, depoladığı, kaydettiği (bütünleştirdiği- entegre ettiğini), geri getirdiğini (hatırladığını) açıklamaya çalışır.
  • 29.  Bu model insan zihninin işleme şeklini, bilgisayarın işleme şekline benzeterek açıklar.  Buna göre, hem insanlar hem de bilgisayarlar bilgiyi alırlar, depolarlar, geri getirirler ve bu bilgilere dayanarak karar verirler. Bilgisayarlar girdi olarak sembolleri kullanırlar, onlara işlemleri uygularlar ve çıktı meydana getirirler, insanlar da aynı şeyi yaparlar.
  • 30.  Bilgiyi işleme modeline göre insan zihninde öğrenmenin oluşumu,bilgi işleme fonksiyonunu yerine getirirken kullandıkları süreçler bakımdan üç ana öğe olarak sınıflandırılabilir.
  • 31. BİLGİYİ İŞLEME ÖĞRELERİ  • Bilgi depoları  • Bilişsel süreçler  • Yürütücü kontrol
  • 32.  Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve bilgiyi işlemenin gerçekleştiği depolardır. Dış çevreden gelen uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüştürülür, anlamlı yapılar halinde işlenir ve daha sonra kullanılmak üzere örgütlü bir yapıda depolanır.  Bütün bilişsel psikologların üzerinde anlaştıkları üç ana bellek deposu vardır:
  • 33.  Duyusal Bellek (DB): Klavye ve ya ses ayırt eden sistemler gibi “girdi« (input) araçlarına benzetildi  Kısa Süreli Bellek (KSB) ya da Çalışan Bellek: Bilgisayarlardaki CPU veya RAM öğelerine benzetildi(Random-Access Memory)  Uzun Süreli Bellek (USB): Bilgisayarlardaki “hard disk”e benzer bulundu
  • 34. BİLGİYİ İŞLEME MODELİ  Bilgiyi işleme kuramı bilişsel bir kuram olup, bilginin dışarıdan nasıl alındığını, ne gibi zihinsel işlemlerden geçirildiğini, nasıl depolandığını ve depolanan bilginin nasıl hatırlandığını kapsamlı bir şekilde izah eder.
  • 35.  Bu bakış açısına göre, öğrenci (birey) öğrenme sürecinde aktiftir.  Birey çevresel uyarıcıların hepsini değil bunların bir kısmını seçerek alır.  Birey etkileşimde olduğu uyarıcılara anlam verip- yorumlar.
  • 36.  Öğrenme sürecinde eski bilgilerle yeni bilgiler etkileşim halindedir.  Eski bilgiler sayesinde yeni uyarıcılara anlam verilebilir ve eski bilgilerle ilintilendirilererek yeni bilgiler depolanır.  Bu işlemlerin hepsinde birey aktiftir.  Bu nedenle, özetle bilgiyi işleme kuramı bireyi kendi öğrenmesinin aktörü olarak görür.
  • 37. BİLGİYİ İŞLEMENİN İLKELERİ  Huitt (2003) tarafından da vurgulandığı üzere bilişsel psikoloji uzmanları aşağıdaki prensipler konusunda hemfikirdirler:  İnsanın zihinsel sistemi sınırsız bir kapasitede değildir  Bilginin deşifre edilmesi, dönüştürülmesi, kaydedilmesi, geri çağrılması ve kullanılmasını yöneten ve kontrol eden bir mekanizma olmalıdır. Bu mekanizmanın eldeki işlemin zorluk derecesine göre değişebilen bir işleyiş gücü olmalıdır.
  • 38.  İnsan zihninde bilginin akışı iki yönlüdür alınan girdi ile hâlihazırda var olanlar arasında bu şekilde bir akış olmaması halinde duyusal bellekle gelen bilginin anlamlandırılması mümkün olmazdı.  İnsan organizması bilgiyi belli şekillerde organize etme ve işlemek üzere genetik olarak programlanmıştır.
  • 39.
  • 40.  Kodlama- Dışsal ve ya içsel uyarıcılara dikkat etme, bilginin alınması ve algılanması.  Depolama- Kodlamayı takip-eden işleme bağlı olarak bilgiyi ya kısa ya da uzun süreliğine depolama işlemi  Geri Getirme- Bu işlem belleğin ve depolamanın etkililiğini gösteren bir etkinliktir ve bilginin ihtiyaç duyulan durum ve zamanda bellekte bulunup geri çağrılmasından ibarettir.
  • 41. BİLGİYİ İŞLEME SÜREÇLERİ  Çevredeki uyarıcıların alıcılar yoluyla alınması  Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi  Bilginin seçilerek kısa süreli belleğe geçirilmesi  Kısa süreli bellekte zihinsel tekrar  Anlamlı kodlama  Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte kodlanması  İşleyen belleğe geri getirme  Bilginin gönderilmesi (tepki üretici)  Tepki üreticini bilgiyi kaslara göndermesi  Öğrenenin çevresinde performansını göstermesi  Yürütücü kontrol tarafından tüm bu süreçlerin kontrol edilmesi
  • 42. DUYUSAL KAYIT  Bütün duyusal bilgilerin oldukça kısa süreliğine taşıyan bir nevi bir bellek türüdür.  Duyusal bilgi ile duyu organlarıyla organizmaya ulaşan uyarıcılar kastedilir.  Nitekim, duyu organları organizma ile çevre arasında bir köprü niteliğindedirler.
  • 43.  Oldukça sınırsız miktarda ve hatta algılayamayacağımız oranda bilgi bulundurma kapasitesine sahiptir.  Duyusal kayıt bu bilgiyi 1-3 saniye tutar.  Bilginin bilince ulaşması ancak dikkat ile mümkündür. Ancak dikkatimizin kapılarından geçen bilgiyi algılar ve hatırlayabiliriz.
  • 44. KISA SÜRELİ BELLEK  Duyusal bellek (kayıt) ile uzun süreli bellek arasında-bilginin uğrak yeridir.  Kapasitesinin 7±2 birim bilgiden ibaret olduğu üzerinde uzmanlar hemfikirdir.  Bu bilginin 18 saniye civarı saklanabildiği bir depodur işleyen (kısa süreli) bellek.  Üstelik bu yaklaşık 18 saniyelik zamanda bilginin korunması için tekrar edilmesi ile mümkündür.
  • 45. UZUN SÜRELİ BELLEK  Uzun süreli bellek öğrendiğimiz bilgilerin kaydedildiği nihai depomuzdur.  Çoğu uzman bu belleğin kapasitesini sınırsız bulur.  Başka bir ifadeyle, bilişsel psikologların çoğu bu hafızaya sonsuz miktarda bilgi kaydedilebilineceğini savunur.  Yine, çoğu uzman uzun süreli bellekte bilgiyi saklama süresinin de bir sınırı olmadığı fikrindedir.  Uzun süreli belleğin üç ayrı bellekten oluşur.  • Bunlar; anısal, kavramsal ve işlemsel belleklerdir.
  • 46. YÜRÜTÜCÜ KONTROL  Bilgiyi işlerken zihinsel olarak yaptığımız onca işlemi kontrol edengözetleyen bir mekanizma olduğu ve bu işlemleri rastlantısal bir şekilde yapmadığımız bilinmektedir.  Bu mekanizma yaygın olarak yürütücü kontrol ya da yürütücü işlemci olarak adlandırılır.
  • 47.  Bu mekanizma bilişsel işlemlerimizi yönetir.  Bu nedenle meta-bilişsel süreçler olarak da nitelendirilirler. Yani, deyim yerindeyse, bilişimizi üstünde bilişimizi yöneten yönlendiren süreçlerdir bunlar.  Yürütücü kontrol, bilginin bilişsel sistemimizde nasıl bir seyir izleyerek öğrenileceğini, nasıl organize edileceği, sınıflandırılacağı ve yorumlanacağına rehberlik eder.
  • 48.  Yine, bu süreçler çevredeki uyarıcılara dikkat edilmesini, işleme alınan bilginin tekrar edilmesini ve bilişsel organizasyonunu kontrol ederler.  İnsan sadece öğrenen bir varlık değil aynı zamanda hangi malzemeyi nasıl öğrendiğini de zamanla öğrenen bir varlıktır.  Bireyler yürütücü biliş yetenekleri açısından bireyler arasında farklılıklar vardır. Yani bütün bireyler bu yetiler açısından aynı değillerdir. Bu yetilerin okul öncesi dönemde gelişmeye başladığı ve özellikle soyut düşünme yetileri kazanıldıkça güçlendikleri düşünülmektedir.
  • 49. BİLİŞŞEL SÜREÇLER  Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi işleme sistemi iki temel öğeden oluşur. Bunlardan biri bilgi depoları (duyusal kayıt, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek) diğeri ise bilişsel süreçlerdir;  Dikkat,  Algı,  Tekrar,  Gruplama,  Kodlama ,  Geri getirme
  • 50. DIKKAT  Bilgiyi işleme kuramına göre etrafımızdaki sonsuz uyarıcılar arasında dikkat ettiklerimizi işleriz.  Dikkat, bir uyarıcıyı işleme alma olarak da nitelendirilebilir.  Bilindiği üzere, insanın içsel ve dışsal uyarıcıların hepsiyle aynı anda işlem yapması olanak dahilinde değildir.
  • 51.  Bize ulaşan bütün uyarıcıların her birini hakkıyla algılamamız mümkün olmadığından, çevredeki uyarıcılara karşı seçici bir dikkatle sadece kimilerini işleme alırız.  Dikkat, bu uyarıcıların hepsi duyusal kayda ulaşır ancak bu uyarıcılar arasında özellikle kimilerine “yönelmekle” ve diğer uyarıcıları göz ardı etmekten ibarettir.
  • 52.  Bu muhtelif şekillerde sağlanabilir. Öncelikle, anlatımın başında öğrencilerin motivasyonunu sağlamak ve konuya ilgilerini çekmek gerekir.  Gerek ifadelerle ve gerekse ses tonundaki değişmelerle öğrencinin dikkati korunabilir.  Buna ek olarak, öğrencilerin birden çok duyu organına hitap edecek şekilde dersi düzenlemek ve anlatım sırasında sınıfta dolaşmak ve göz teması kurmak da yararlı olur
  • 53. ALGI  Algılama duyusal kayıttan dikkat yoluyla işleme alınan bilginin yorumlanması-anlamlandırılması sürecidir.  Bu yorum ve algılama önceki bilgilerimiz sayesinde yapabiliriz.  Algı kişinin önceki yaşantıları, içinde bulunduğu duruma dair beklentileri, duruma dair motivasyonu, gibi etkenlerden etkilendiğinden, algı nesnel (objektif) değil özneldir (subjektiftir).
  • 54. TEKRAR  Kısa süreli bellekte bilgiyi tutma süresi 20 saniye civarı gibi kısa bir süreden ibaret olduğundan zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi büyüktür.  Kısa süreli bellekten bilgi ya uzun süreli belleğe gönderilir ya da kısa süreli bellekten kaybolmamasını sağlamak için tekrara ihtiyaç vardır çünkü kısa süreli belleğin alacağı bilgi miktarı oldukça sınırlı olduğundan yeni bilginin ulaşmasıyla kaybolur.
  • 55.  Bu nedenle, daha fazla bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması için;  (1) gruplama, küçük parçaları ilişkilendirerek geniş parçalar haline getirme,  (2) zihinsel tekrar gerekir
  • 56. GRUPLAMA  Kısa süreli bellek ancak 7±2 birimlik bilgi alabildiğinden bu belleğe ulaşan daha büyük miktardaki bilgiler daha büyük gruplar halindeki birimlere ayrılarak daha çok bilgi tutulabilir.
  • 57. KODLAMA  Kısa süreli bellekteki bilgiyi tekrar ederek kısa bir süreliğine zihinde tutmanın dışında kodlama olmadan çevreden edinilen bilginin kaybolur.  Kodlama, kısa süreli belleğe alınan bilginin uzun süreli bellekte var olan bilgi ile ilişkilendirilerek uzun süreli belleğe transfer edilmesidir.
  • 59. GERİ GETİRME  Kısa süreli bellekteki bilgiyi tekrar ederek kısa bir süreliğine zihinde tutmanın dışında kodlama olmadan çevreden edinilen bilginin kaybolur.  Kodlama, kısa süreli belleğe alınan bilginin uzun süreli bellekte var olan bilgi ile ilişkilendirilerek uzun süreli belleğe transfer edilmesidir.
  • 60. UNUTMA  Belleğe kaydedilmiş bilgiye ihtiyaç duyulduğunda bu bilgiye ulaşamama durumudur.  Çoğu kez iki temel nedenle bilgiye ulaşılıp-bilgi geri getirilemez (hatırlanamaz):  Kullanılmayan bilgi zamanla daha zor ulaşılır (hatırlanır) hale gelir.
  • 61. KARIŞMA  Unutma ile ilgili görüşlerden biri de karışma kavramı ile ilgilidir.  Karışma, bir öğrenme durumunda önceden öğrenilenlerin ya da yeni öğrenilenlerin öğrenmeyi bozmasıdır.  Yeni öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri bozduğunda ortaya çıkan duruma, geriye ket vurma (retroactive interference) adı verilir.  Bu durumun tam tersi, önceki öğrenilen bilgilerin daha sonra öğrenilenleri engellemesi de ileriye ket vurma (proactive interference) olarak adlandırılır.
  • 62. Gagne 9 Adım Kuramı
  • 63.  Robert Gagné, 1960’lı yıllarda yeni davranışçı akımın temsilcilerinden biri olarak kabul edilmekle birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi işleme kuramcılarının öncülerinden biri olmuş, davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci yaklaşımının ilkelerini birleştirmiştir. Gagné öğrenmeyi hem ürün hem de süreç olarak ele almıştır.  Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre öğretimin düzenlenmesinde sırasıyla dokuz basamak yer almalıdır.
  • 64. ÖĞRENME TÜRLERI  Gagne öğretim ile ilgili iki temel sorunun sorulması gerektiğini savunur :  1- Eğitim-öğretim süreci sonunda öğrencinin ne bilmesini veya ne yapabilmesini istiyorsunuz?  2- Bu sonuca ulaşabilmek için öğrenci neleri bilmek ve yapabilmek zorundadır? Bu sorulara verilecek cevaplardan bir öğrenme hiyerarşisi oluşturulmalıdır.
  • 65.  1- İşaret öğrenme: Öğrenmenin en alt basamağıdır. Çocuğun sesin, ışığın, rengin farkına varmasında olduğu gibi.  2- Uyarıcı davranış bağını öğrenme: Kişi bu basamakta uyarıcıyla davranım arasındaki bağı öğrenir. Kırmızı ışık yanınca durmada olduğu gibi  3- Uyarıcı davranım bağlarını kurarak uyarıcı- davranım zincirlerini oluşturma: Bu basamakta kişi zincirleme davranımlar oluşturur. Teybi çalıp kaset doldurma, bir arabayı çalıştırmada olduğu gibi  4-Sözlü karşılıklarıyla uyarıcı-davranım zincirlerini öğrenme: Sözcüklerin anlamlarını öğrenme ve iki sözcük arasında ilişki kurmada olduğu gibi
  • 66.  5-Ayırt etmeyi öğrenme: Kişi bu basamakta nesneleri, ilişkileri, hayvanları, olguları birbirinden ayırt eder. Kediyi köpekten, anneyi babadan, masayı sandalyeden ayırt etmede olduğu gibi  6-Kavram öğrenme: Kişi bu basamakta kavramların ne anlama geldiğini öğrenir. Devlet, okul, eğitim, öğretim, pekiştireç gibi kavramların anlamlarını bilme gibi.
  • 67.  7-İlke öğrenme: Kavramlar arasındaki ilişkileri, neden-sonuç, öncelik-sonralık bağlarını kişi bu basamakta öğrenir. Kanun, kuram, ilke, sayıltı, genellemelerin nerede ve nasıl kullanılacağını bilmede olduğu gibi  8- Problem çözme: Kişi bu basamakta ilgili kanun, ilke, kural, genellemeleri kullanarak bir problemi çözmeyi öğrenir. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, sosyoloji vb. alanlarda verilen problemleri çözmede olduğu gibi.
  • 68.  Bu öğrenmelerden ilk beşi davranışçı kuramcılar tarafından açıklanan öğrenmelerdir. İşaret öğrenme “klasik koşullanma” uyarıcı davranım bağı ile motor ve sözel zincirlerin öğrenilmesi ve ayırt etme ise “edimsel koşullanma” ile açıklanmaktadır. Ancak Gagné daha sonraki yıllarında son dört öğrenme türü üzerinde durmuştur. Bunlar kendi aralarında sıkı bir aşamalılık ilişkisi gösterirler. Örneğin kavram öğrenmek için ayırt edebilmek, ilke öğrenmek için ilkeyle ilgili kavramları, problem çözmek için ise problemle ilgili ilke ve kavramları bilmek gerekmektedir. Bu nedenden dolayı Gagné’ye göre öğrenme, birikik bir üründür.
  • 69. GAGNÉ’NIN ÖĞRETIM MODELI  Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre öğretimin düzenlenmesinde sırasıyla şu adımlar atılmalıdır:
  • 70.  1- Dikkati sağlama ve güdüyü harekete geçirme,  2- Öğrenciye dersin ya da ünitenin sonunda ulaşılması istenen amaçları (hedefleri) bildirme,  3- Yeni öğrenmeler (yeni öğrenilecekler) ile ilgili daha önce öğrenilmiş bilgi ve becerilerin hatırlatma,  4- Uyarıcı materyalleri sunma,  5-Öğrenciye yol gösterme, rehberlik etme  6-Davranışı ortaya çıkarma,  7-Dönüt sağlama,  8-Öğrenilenleri değerlendirme,  9- Öğrenilenlerin kalıcılığını ve transferini sağlama.
  • 72. YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM NEDIR?  Yapılandırmacı yaklaşım, temel olarak insanların nasıl öğrendiği hakkında gözlem ve bilimsel çalışmaya dayanan bir teoridir. İnsanların dünyayla ilgili kendi anlayış ve bilgilerini, bir şeyler deneyimleyerek ve bu deneyimler üzerinde düşünerek inşa etmeye dayanan yaklaşımdır. Yeni bir şeyle karşılaştığımızda, önceki düşüncelerimiz ve deneyimlerimiz ile uzlaştırmamız, belki de inandıklarımızı değiştirmemiz gerekir. Bunu yapmak için, sorular sormalı, araştırma yapmalı ve bildiklerimizi değerlendirmeliyiz.  Sınıfta, yapılandırmacı öğrenme görüşü bir dizi farklı öğretim uygulamasına işaret edebilir. En genel anlamda, genellikle öğrencileri daha fazla bilgi oluşturmak ve daha sonra ne yaptıkları ve anlayışlarının nasıl değiştiği hakkında düşünmek ve konuşmak için aktif teknikleri kullanmaya teşvik etmek anlamına gelir. Öğretmen, öğrencilerin önceden var olan fikirlerini anladığından emin olur, bunları ele almada ve daha sonra onları geliştirmeye yönelik etkinliklerine rehberlik eder
  • 73.  Yapılandırmacı öğretmenler, öğrencilere yapılan etkinliklerde öğrendikleri bilgileri sürekli olarak değerlendirmeye yönlendirir. Kendilerini ve stratejilerini sorgulayarak, yapılandırmacı sınıftaki öğrenciler ideal olarak “uzman öğrenenler” haline gelir. Bu, onların öğrenmeye devam etmeleri için genişleyen araçlar sağlar.
  • 74. OKULLARDA YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM  Öğrenciler deneyimlerini sürekli olarak yansıttıklarında karmaşıklık ve güçle kazandıkları fikirleri bulurlar ve yeni bilgileri entegre etmek için gittikçe daha güçlü yetenekler geliştirirler. Öğretmenin ana rollerinden biri de bu öğrenme ve yansıtma sürecini teşvik etmek olur.
  • 75.  Yapılandırmacılık, öğrenciyi pasif bir bilgi alıcısından öğrenme sürecinde aktif bir katılımcıya dönüştürür. Her zaman öğretmen tarafından yönlendirilen öğrenciler, öğretmen veya ders kitabından gelen bilgileri yalnızca mekanik olarak almak yerine, bilgilerini aktif olarak yapılandırırlar.
  • 76. YAPILANDIRMACI YAKLAŞIMIN FAYDALARI NELERDIR?  Çocuklar, pasif dinleyicilerden ziyade, aktif olarak yer aldıklarında daha fazla şey öğrenirler ve bir şeyler öğrenmekten daha çok hoşlanırlar.  Eğitim, ezberlemekten ziyade, düşünme ve anlama üzerine yoğunlaştığında en iyi şekilde gerçekleşir. Yapılandırmacılık, nasıl düşünüleceğine ve nasıl anlaşılacağına odaklanır.  Yapılandırmacılık yaklaşımında, öğrenmede öğrencilerin soru ve keşiflerini temel aldığından ve sıklıkla öğrencilerin de değerlendirmeleri tasarlamada bir yetkisi olduğundan, öğrencilere öğrendiklerinin sahipliğini verir. Yapılandırmacı değerlendirme, öğrencilerin girişimlerini ve kişisel yatırımlarını dergilerine, araştırma raporlarına, fiziksel modellerine ve sanatsal temsillerine dahil eder. Yaratıcı içgüdüleri meşgul etmek, öğrencilerin bilgiyi çeşitli yollarla ifade etme yeteneklerini geliştirir. Öğrencilerin, yeni bilgileri elde etme ve gerçek hayata aktarma olasılıkları daha yüksektir.
  • 77.  Öğrenme aktivitelerini otantik, gerçek dünya bağlamında temellendirerek, öğrencileri teşvik eder.. Yapılandırmacı sınıflardaki öğrenciler, sorgulamayı ve doğal meraklarını dünyaya uygulamayı öğrenirler.  Yapılandırmacılık, işbirliğini ve fikir alışverişini vurgulayan bir sınıf ortamı oluşturarak sosyal ve iletişim becerilerini geliştirir. Öğrenciler, grup projelerinde paylaşarak etkili bir şekilde işbirliği yapmanın yanı sıra fikirlerini açıkça ifade etmeyi öğrenmelidirler. Bu nedenle öğrenciler fikir alışverişinde bulunmalı, başkalarıyla “müzakere etmeyi” ve katkılarını sosyal olarak kabul edilebilir bir şekilde değerlendirmeyi öğrenmelidir. Bu, gerçek dünyadaki başarı için esastır, çünkü her zaman başkalarının fikirleri arasında işbirliği yapmak ve gezinmek zorunda kalacakları çeşitli deneyimlere maruz kalacaklardır.
  • 78. YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM ILE KLASIK YAKLAŞIMIN KARŞILAŞTIRILMASI  Yapılandırmacı sınıfta odak, öğretmenlerden öğrencilere geçme eğilimindedir. Sınıf artık, öğretmenin pasif öğrencilere bilgi aktardığı bir yer değildir. Yapılandırmacı modelde, öğrencilerin kendi öğrenme süreçlerine aktif olarak katılmaları istenmektedir. Öğretmen, öğrencilerin öğrenmelerini geliştirmelerine, değerlendirmelerine koçluk yapan, arabuluculuk yapan, yönlendiren ve yardım eden bir kolaylaştırıcı olarak işlev görür.
  • 79. KAYNAKÇA  https://www.mehmeteminsoylu.com/egitimde-yapilandirmaci- yaklasim/#:~:text=Yap%C4%B1land%C4%B1rmac%C4%B1%20 yakla%C5%9F%C4%B1m%2C%20temel%20olarak%20insanlar %C4%B1n,d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnerek%20in%C5%9Fa %20etmeye%20dayanan%20yakla%C5%9F%C4%B1md%C4% B1r.  https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/153482  http://www.antalyaozelegitim.com/blog/ogrenme- problemleri/bilissel-ogrenme-yaklasimi-bilgiyi-isleme- kurami.html#:~:text=%C3%96%C4%9Frenmeyi%20bili%C5%9Fs el%20a%C3%A7%C4%B1dan%20inceleyen%20kuramlardan,ge ri%20getirir%20ve%20tepkiler%20%C3%BCretir.  https://www.kariyermemur.com/ikili-kodlama-kurami-ne-demektir- h8828.html