VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
DEMOKRASİYE TEORİK DÜZEYDE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER
1. DEMOKRASİYE TEORİK DÜZEYDE
YÖNELTİLEN
ELEŞTİRİLER
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan, Kamu Tercihi İktisadı ve Anayasal Politik İktisat: Ankara: Seçkin Yayınları, 2019.
Sunum Hazırlayan:Faiq Idrisov
PROF.DR. COŞKUN CAN AKTAN
2. İdeal demokrasiye ulaşma çabaları, tarih boyunca devam
etmiş ve farklı demokrasi anlayışları kapsamında değişik
demokrasi türleri ortaya çıkmıştır. Fakat uygulanan
demokratik modeller çeşitli düşünürler tarafından geliştirilen
teorilerle eleştirilere maruz kalmışlardır
3. ARROW: DEMOKRASININ
İMKANSIZLIĞI
İşte Amerikalı iktisatçı K.J. Arrow, rasyonel
bireylerden oluşan demokratik bir toplumun
kolektif karar alma sorununu analiz etmiştir.
Burada bireyin rasyonel olması, oylamadan
bulunacağı seçenekler arasında tutarlı bir
tercih sıralamasında bulunabilmesini ifade
eder. Arrow bireylerin bu tercih sıralamasını
yaparken bağımsız olduklarını yani diğer
bireylerin tercih sıralamasından
etkilenmedikleri varsayar.
4. Arrow’un bu görüşleri literatürde “Arrow Paradoksu” ya da
“İmkansızlık Teoremi” olarak adlandırılmaktadır. Arrow’un analizinin
ulaştığı sonuç, genelde tüm bu koşulları sağlayan bir karar alma
kuralını bulmanın olanaksız olduğudur. Bu durumda demokratik bir
toplumun tutarlı kararlar alması beklenemez
5. DOWNS: EKSIK ENFORMASYON
Downs’a göre; seçmenler açısından tam
enformasyonun olduğu bir dünyada
yukarıda belirtilen şartların sağlanması
halinde etkin bir demokratik işleyiş söz konusu
olabilir. Fakat gerçek dünyada seçmenler
tercihte bulunacakları adaylar, siyasal
partiler, hükümet politikaları ve bu
politikaların sonuçları hakkında tam
enformasyona sahip değillerdir.
6. Downs’a Göre
Eksik
Enformasyon Üç
Temel Unsuru
Kapsamaktadır
Her iki tür bilgisizliği gidermek için ihtiyaç duyulan
bilgiyi temin etmenin maliyetli olması
Vatandaşların hükümetin veya muhalefetin ne
yaptığını veya vatandaşların çıkarlarına hizmet etmek
için ne yapması gerektiğini her zaman bilmemeleri;
Partilerin vatandaşların ne istediklerini her zaman tam
olarak bilmemeleri;
7. MOSCA: SIYASAL SINIFLARIN HAKIMIYETI
Demokrasiye yönelik eleştirilerin bir kısmı
elitist teorisyenlerden gelmiştir. Gaetano
Mosca, Vilfredo Pareto ve Robert
Michels’in başını çektiği bu teorisyenler,
demokrasinin işleyişi açısından elit yapıları
önemli bir engel olarak görmüşlerdir.
8. Elit teorilerin temel mantığı tüm
toplumları yönetenlerin
azınlıktaki bir grup olduğu
varsayımına dayanır. Yönetilen
konumda olanlar ise
çoğunluğu oluşturmaktadır.
Yani toplumlarda belirli
özelliklere sahip azınlık bir grup,
çoğunluğu oluşturan halkı
yönetmektedir.
9. Ona göre, bütün toplumlar “yönetici sınıf”
ve “yönetilen sınıf” olmak üzere iki sınıfa
ayrılırlar. Birincisi ki daima azınlıktadır. bütün
siyasal fonksiyonları görür, iktidarın tekelini
elinde tutar ve onun sağladığı bütün
nimetlerden yararlanır. İkincisi çoğunluktaki
sınıf ise tamamen birincinin kontrolü ve
yönetimi altındadır: Onun belirlediği
amaçlara ve kurallara göre hareket eder.
10. PARETO: SIYASAL
ELITIZM
İtalyan sosyolog Vilfredo
Pareto, Mosca’nın geliştirdiği
“yönetici sınıf” kavramı yerine
siyasal elit kavramını ortaya
koymuştur
11. Pareto bütün toplumların elit ve elit olmayan diye iki
ana sınıfa ayrıldıklarını belirtir. Daha sonra elit
tabakasını da kendi içinde yönetici elit ve yönetici
olmayan elit olmak üzere iki kısma ayırır. Yönetici elit,
toplumun yönetiminde doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak önemli bir rol oynayan, siyasal iktidar
üzerinde etki sahibi olan kişilerden meydana gelir.
12. MICHELS: OLIGARŞININ TUNÇ
YASASI
Siyasal karar alma sürecinde parti içi
demokrasinin etkin bir şekilde işlemediği
görülebilmektedir. Bundaki temel etken, parti
kadrolarının belirli bir elit kesimin elinde
toplanmış olmasıdır. Bu elit kesim parti
yönetimine o kadar hakimdir ki, parti içinde
farklı bir sesin yükselmesine izin verilmez.
Michels’in “Oligarşinin Tunç Yasası” olarak
nitelendirdiği bu katı hegemonyanın yıkılması
çok zordur ve parti içerisindeki bu elit yapı
kolaylıkla değiştirilemez
13. HAYEK VE BUCHANAN: SINIRSIZ
DEMOKRASI VE SIYASAL GÜCÜN
KÖTÜYE KULLANIMI
Hayek’e göre sınırsız demokraside çoğunluk
iktidarının halk egemenliğini yansıttığı görüşü büyük
bir yanılgıdır. Bugün batıdaki demokrasi
uygulamalarını sınırsız demokrasi olarak
nitelendiren Hayek, parlamentoya hakim olan ve
çoğunluğun desteğini elinde bulunduran
temsilcilerin seçmen çoğunluğunun desteğine
sahip olmak için bunların uygun bulduğu her şeyi
yapabildiklerini ifade eder.
14. Nobel ekonomi ödülü sahibi James M.
Buchanan da ekonomik süreçte rol alan
aktörlerin davranış motivasyonlarının siyasal
karar alma sürecinde de geçerli olduğunu
ve genel olarak bireylerin hem özel alanda
hem de kamusal alanda özel çıkar
maksimizasyonu güdüsüyle hareket ederek
davrandığını ortaya koymuştur.
15. BUCHANAN VE TULLOCK:
OYLAMANIN MALIYETI
Kamu Tercihi teorisyenlerinden James M.
Buchanan ve Gordon Tullock, “Oybirliğinin
Hesabı” adlı çalışmalarında, siyasal karar alma
sürecindeki oylama maliyetlerini analiz
etmişlerdir. Buchanan ve Tullock, toplumda
seçmenler açısından oylama maliyetinin
seçmenin siyasal sürece katılımında önemli bir
belirleyici olduğunu ileri sürerek, bu maliyetin
yüksek olması halinde katılımın sınırlı olduğunu
savunmuşlardır.
16. Seçmenler siyasal süreçte, sürece oylama
mekanizması aracılığıyla katılımının
sağlayacağı faydalar ile oylamanın
maliyetini karşılaştırırlar. Faydaların
maliyetten fazla olması halinde oylamada
bulunurlar. Her ne kadar oylamada
bulunmada tek belirleyici etken, bu fayda-
maliyet karşılaştırması olmamakla birlikte,
yine de önemli bir etkisi olduğu
bilinmektedir.
17. MARKSIST ELEŞTIRILER
Karl Marx, 1800’lü yıllardaki demokrasiyi
burjuvazinin egemen olduğu bir
demokrasi olarak nitelendirmiş ve ideal
demokrasiyi proletaryanın egemen
olduğu bir demokrasi (Proletaryan
Demokrasi) olarak tanımlamıştır.
18. Karl Marx ekonomik iktidarı
elinde tutan sınıfın siyasal
iktidara da sahip olacağını
savunmuş ve bu
bağlamda burjuvazinin
ekonomik iktidarı
nedeniyle siyasal iktidarı
da elinde tuttuğunu
vurgulamıştır