Ecogard Io2 unit 1. introduction to ecological vegetable production tr v3
1. ECOGARD
IO2: ECVET öğrenim çıktılarına dayalı ekolojik
sebze yetiştiriciliği için eğitim müfredatı
Ünite 1. Ekolojik Sebze Yetiştiriciliğine Giriş
ECVET öğrenim çıktılarına dayalı Ekolojik Sebze Yetiştiriciliği
müfredatının geliştirilmesi yoluyla engelli bireylerin beceri
eğitimlerine erişiminin desteklenmesi
2017-1-BG01-KA202-036212
2. Giriş
Son yıllarda, organik olarak yetiştirilen sebzelere olan talep ve tüketim sürekli olarak
artmıştır. Bu yüzden artan sayıda çiftçi bu tip üretime yöneliyor.
Organik sebze üretiminin artması, ekolojik (organik) sebze yetiştiriciliği alanında
eğitim ihtiyacını ve sektöre katılanların yeni bilgi, beceri ve yetkinlikler kazanma
konusundaki ilgisini zorlamaktadır.
Mevcut modül, kursiyerlere organik sebze üretiminin temel ilkelerini, tanımlarını ve
gereksinimlerini tanıtacaktır, ancak bundan önce genel olarak organik tarımla ilgili
bazı önemli hususları, organik tarımın tarihçesini, bu sektörde çalışan ilk öncüleri,
organik ve konvansiyonel üretim arasındaki farkı ve organik mevzuatı vb. konuları ele
alıyoruz.
3. Organik tarım, AB'de kriz yıllarında bile sürekli bir
büyüme gösteren ve aşağıdaki dört açıdan bir ülke
veya bölgenin sürdürülebilir kalkınmasını olumlu
yönde etkileyen az sayıda sektörden biridir:
4. Organik Tarımın Tanımı
Eylül 2005'te, IFOAM Genel Kurulu Organik Tarımın kısa bir tanımını oluşturmak için
harekete geçmiştir.
Yukarıda olduğu gibi belirlenmiş bir görev kapsamında komisyon tarafından neredeyse
üç yıl sonra, öz ve kısa bir şekilde Organik Tarımın 4 İlkesini yansıtan bir tanım Vignola,
İtalya'da kabul edilmiştir.
"Organik tarım, toprakların, ekosistemlerin ve insanların sağlığını
koruyan bir üretim sistemidir. Olumsuz etkileri olan girdilerin kullanımı
yerine, ekolojik süreçlere, biyolojik çeşitliliğe ve yerel koşullara
uyarlanmış çevrimlere dayanır.
Organik Tarım, ortak çevreye fayda sağlamak ve herkes için adil ilişkiler
ve iyi bir yaşam kalitesi sağlamak için gelenek, yenilikçilik ve bilimi
birleştirir."
5. Organik Tarımın Tanımı
"Organik tarım, biyolojik çeşitlilik, biyolojik döngüler ve toprak
biyolojik aktivitesi dahil olmak üzere tarımsal ekosistem sağlığını
destekleyen ve geliştiren bütünsel bir üretim yönetim sistemidir.
Bölgesel koşulların yerel olarak uyarlanmış sistemler gerektirdiğini
göz önünde bulundurarak, tarım dışı girdilerin kullanımı tercihinde
yönetim uygulamalarının kullanımını vurgulamaktadır.
Bu, mümkün olan durumlarda, sentetik malzemelerin kullanılmasının
aksine, sistem içinde belirli bir işlevi yerine getirmek için tarımsal,
biyolojik ve mekanik yöntemler kullanarak gerçekleştirilir. ”
(FAO/WHO Codex Alimentarius Commission, 1999).
6. Avrupa’da Organik Tarımın Gelişimi
Modern organik tarımın kurucusu,
1905'ten 1924'e kadar Hindistan'da
çalışan, geleneksel Hint çiftliği
uygulamalarını belgeleyen ve bunları
kendi bilgisine göre geleneksel tarımdan
daha iyi olarak tanımlayan İngiliz
botanikçi Sir Albert Howard’dır.
7. 1924
Almanya'da, Rudolf Steiner (Biyodinamik
Tarımın kurucusu) Kobervitz'de, çiftçilerin
hayvanlar, bitkiler ve toprak arasındaki
etkileşimleri yönlendirmede ve
dengelemedeki rolünü vurgulayan bir dizi
konferans düzenler.
Sağlıklı hayvanlar sağlıklı bitkilere
(yiyecekleri için), sağlıklı bitkiler sağlıklı
toprağa, sağlıklı topraklar sağlıklı
hayvanlara (gübre için) bağlıdır.
8. 1939
"Organik tarım" terimi ilk kez kullanılmıştır.
Lord Northborn (Walter James) tarafından tanıtıldı.
Terim, çiftliği bir organizma olarak algılayan
James’in görüşünden geliyor.
9. 1939
Organik ve geleneksel tarım arasındaki ilk bilimsel
karşılaştırma yapıldı.
Sir Albert Howard'ın çalışmalarından etkilenen Lady
Eve Balfour, İngiltere'deki Haughley Deneyi'ne başladı.
Dört yıl sonra, deneyin sonuçlarını yansıtan "Yaşayan
Dünya" kitabını yayınladı.
Kitap çok popüler oldu ve Toprak Birliği'nin önemli
yapılarından birinin kurulmasına yol açtı.
10. 1946
İngiltere'de Toprak Derneği, çiftlik uygulamaları ile bitki, hayvan,
insan ve ekosistem sağlığı arasındaki doğrudan bağlantıyı
izleyen bir grup çiftçi, bilim adamı ve beslenme uzmanı
tarafından kuruldu.
Bugün, Toprak Birliği, İngiltere'nin önde gelen organik tarım
organizasyonudur. Kuruluşun amacı, çevreyi koruyarak ve
iyileştirirken sağlıklı gıdalar ve diğer ürünler üretmek amacıyla
toprak, bitkiler, hayvanlar, insanlar ve biyosfer arasındaki
sürdürülebilir ilişkileri araştırmak, geliştirmek ve teşvik etmektir.
11. 1947
Fransa'da organik üretim yöntemlerinin tanıtımı başladı,
çünkü doktorlar ve tüketiciler zirai kimyasalların
kanserojenitesinin farkına vardı.
1950
1950'lerde sürdürülebilir tarım bir araştırma konusu haline
geldi, ancak araştırmalar öncelikle yeni kimyasal
yaklaşımlara odaklandı.
Jay Rodell, ABD'de özellikle tüketiciler arasında organik
tarım terimini ve yöntemlerini tanıttı.
12. 1962
Rachel Carson (20. yüzyılın en etkili kişilikleri arasında),
DDT ve diğer pestisitlerin çevre üzerindeki etkisine
odaklanan “Sessiz Bahar" (dünyayı değiştiren kitaplardan
biri) kitabını yayınladı.
Kitap, dünyanın birçok ülkesinde en çok satan kitap
haline geldi.
Birçok insan, ABD hükümetinin 1972'de DDT kullanımını
yasaklamasının ana nedeninin bu kitap olduğuna inanıyor.
13. 1970s
Bir dizi organizasyon ve hareket, çevre kirliliğine dikkat
etmeye başlıyor. Organik tarıma olan ilgi artıyor.
Organik ve konvansiyonel çiftçilik arasındaki ayrım
netleştikçe, organik çiftçiliğin amaçlarından biri olan,
aynı bölgeden ürün tüketimini teşvik etmek için
harekete geçiliyor.
14. 1972
Fransa'da, Organik Tarım İçin Hareketler Federasyonu (IFOAM)
kuruldu.
Örgütün temel amacı, dünya çapında organik tarımın
prensipleri ve uygulamaları hakkında bilgi yaymaktır.
1987 yılına kadar kuruluşun üyeleri 25 ülkede 100'den fazla
üyedir.
Organik tarımın popülaritesinin son birkaç yıldaki gerçek hızlı
büyümesi, IFOAM'a bağlı dernek sayısında 100 ülkede 500'den
fazla artışa neden olmuştur.
IFOAM, genel üretim ilkelerini ve kuralları belirleyen Organik
Üretim için Temel Standartları (Temel Standartlar, IFOAM
Normları) geliştirir. Bu standartlar her 4 yılda bir revize
edilmektedir.
15. Sağlıklı topraklar,
bitkiler, hayvanlar,
insanlar = sağlıklı
gezegenler.
Doğal sistemleri
taklit etmek ve
sürdürmek.
Tüm canlılar için
eşitlik, saygı ve
adalet.
Gelecek nesiller
için.
Organik Tarımın Prensipleri
16. Organik Tarımın Prensipleri:
SAĞLIK İLKESİ
Organik Tarım, toprağın, bitkinin,
hayvanın, insanın ve gezegenin sağlığını
tek ve bölünmez olarak sürdürmeli ve
geliştirmelidir.
Bu aşamada atılacak ilk adım, toprak
sağlığının güçlendirilmesi olmalıdır.
EKOLOJİ İLKESİ
Organik Tarım, yaşayan ekolojik sistemler
ve döngülere dayanmalı, onlarla
çalışmalı, onları taklit etmeli ve
sürdürmelerine yardımcı olmalıdır.
Gıda üretimi yerel ekolojinin bir
bileşenidir. Üretim süreci ekoloji ile ne
kadar uyumlu olursa, ciddi sorunların
ortaya çıkma ihtimali o kadar düşük olur.
ADALET İLKESİ
Organik Tarım, ortak çevre ve yaşam
olanakları konusunda adalet sağlayan
ilişkiler kurmalıdır.
Bu prensip, insan ve sosyal konuların yanı
sıra çevresel endişeleri de kapsar.
DİKKAT İLKESİ
Organik Tarım, mevcut ve gelecek
kuşakların ve çevrenin sağlığını ve iyiliğini
korumak için dikkatli ve sorumlu bir
şekilde yönetilmelidir.
Bu, şimdinin ve buranın ötesinde
düşünmeyi gerektirir.
17. Avrupa’da (eko) organik yetiştiricilik
hakkında mevzuat
1980
1980'lerde, çeşitli üretici ve tüketici gruplarının organik
tarıma ilişkin mevzuat oluşturma baskısı artmıştır.
Sonuç olarak, hükümetler organik tarım kuralları /
düzenlemeleri oluşturma yolunda ilk adımları atıyor.
18. Mevzuat yapma, bir örnek organik üretim standartları
oluşturma ve bir kontrol ve belgelendirme sistemi aşağıdaki
faktörlerle beraber oluşmuştur:
Organik üretim yüzdesinde artan bir büyüme;
Organik ürünlere olan talebin artması;
Organik çiftçiler arasında adil rekabetin sağlanması;
Organik etiketli ürünlerde tüketici güvenini korumak ve kaybetmemek.
19. 1991
• 1991 yılında, organik ürünlerin tanımlanmasına ilişkin ilk resmi kurallar
kuruldu.
• Halen gönüllü olarak alınan sertifika, tüm üreticiler ve ayrıca organik
hammadde ve ürün ithalatçıları için zorunlu hale geliyor.
Ürünlerini "organik" olarak tanımlamak isteyen tüm üreticiler, organik
üretim için ortak, evrensel bir standart haline gelen 2092/91 sayılı Avrupa
Birliği (AB) Konsey Tüzüğünün şartlarına uymak zorundadır.
Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi, AB'nin Ortak Tarım Politikası
reformunun bir parçasıdır ve aynı zaman 15 AB Üye Devletinden organik
tarımın resmi olarak tanınması sürecinin tamamlanmasını temsil
etmektedir.
20. İlk olarak, Organik Düzenleme sadece bitkisel ürünler için
geçerlidir.
Daha sonra, 1999'da (Yönetmelik 1804/98) hayvansal
ürünlerin üretimi için ek hükümler getirmiştir. Bu hükümler
yem gereksinimlerini, hastalıkları önleme, veterinerlik
tedavileri, hayvan koruma, bir bütün olarak hayvancılık ve
gübre kullanımını düzenler.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların ve bunların ürettiği
ürünlerin kullanımı kesinlikle yasaktır ve aynı zamanda
üretim kriterleri ve kontrol sistemleri AB’ninkilere eşdeğer
kabul edilen üçüncü ülkelerden (AB dışında) organik
ürünlerin ithalatına izin verilir.
21. İlk AB Organik Düzenlemesinin önemi, AB çapında ortak
minimum standartlar koyduğundan kaynaklanmaktadır.
Bu ürünlerin aynı minimum gereklilikleri karşıladığına inanan
tüketicilerin organik ürünleri diğer üye devletlerden satın
alabilecekleri güvenini güçlendirir.
Kendi adına, üye devletler ve özel kuruluşların kendileri daha
katı standartlar getirme fırsatına sahiptir.
22. 2009 yılında, Konsey Tüzüğü (EC) 2092/91, son on altı yılda
AB'de organik tarım mevzuatındaki tüm değişiklikleri yansıtan
Konsey Tüzüğü (EC) 834/2007 tarafından yürürlükten
kaldırıldı.
889/2008 sayılı Komisyon Tüzüğü (EC) ile birlikte, organik
tarımın temel ilkeleri ve hedefleri belirlenir ve daha sonraki
düzenlemeler ile spesifik üretim kuralları düzenlenir.
23. Diğer ülkeler de mevzuat ortaya koymuştur:
Japon tarım standardı (JAS) 2001 yılında yürürlüğe
girmiştir.
2002 yılında ABD Tarım Bakanlığı, “organik” teriminin
kullanımını düzenlemek için Ulusal Organik Programı
(NOP) geliştirmiştir.
Şu anda, ABD ve Japon sistemleri AB'ye eşdeğer
olarak kabul edilmektedir.
24. Avrupa Biriliği Mevzuatı
Tarım ürünlerinin organik üretimi ile ilgili 24 Haziran 1991 tarih ve
2092 sayılı Konsey Tüzüğü ve buna bağlı olarak tarım ürünleri ve
gıda maddelerine ilişkin göstergeler 31.12.2008’e kadar yürürlükteydi
2092/91 sayılı Yönetmeliğin (AET) yürürlükten kaldırılmasına ve organik
ürünlerin organik üretimi ve etiketlenmesine ilişkin 28 Haziran 2007
tarih ve 834/2007 sayılı Konsey Tüzüğü
5 Eylül 2008 tarihli KOMİSYON YÖNETMELİĞİ (EC)№ 889/2008 ile
organik ürün üretimi, etiketlenmesi ve kontrolü ile ilgili organik
ürünün üretimi ve etiketlenmesi hakkındaki 834/2007 (EC) sayılı
konsey düzenlemesinin detaylı kuralları belirlenmiştir
25. Türkiye Cumhuriyeti Mevzuatı
Organik tarım faaliyetleri ilk olarak 2092/91 sayılı
Avrupa Birliği Organik Tarım Yönetmeliği esas alınarak
1991 yılından itibaren uygulanmıştır.
2004 yılına kadar organik tarım konusunda iki
yönetmelik T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından yayınlanmış
2004 yılında Organik Tarım Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Daha fazla bilgi için:
https://www.tarimorman.gov.tr
26. 834/2007 sayılı AB Yönetmeliğine göre
Organik üretim, aşağıdakileri birleştiren tarım ve gıda üretimini
yönetmek için entegre bir sistemdir:
çevre koruma açısından en iyi uygulamalar,
yüksek bir biyolojik çeşitlilik düzeyi,
doğal kaynakların korunması,
Bazı tüketicilerin doğal maddeler ve işlemler kullanılarak üretilen
ürünlere yönelik tercihlerine göre hazırlanmışbir üretim yöntemi.
27. AB'de organik sebze üretimi, 834/2007 sayılı Konsey
Tüzüğü ile düzenlenmektedir.
Geleneksel sistemden esas olarak sentetik gübreler veya
sentetik bitki koruma ürünleri kullanmamakla farklıdır.
Yönetmelik, geleneksel kaynaklardan gelen organik
maddelerin kullanımını sınırlar, tohum ve fide kökenini
denetler ve uygun kayıt tutma, inceleme ve sertifikalandırma
gerektirir.
Yukarıda belirtilen mevzuatın taleplerini yerine getiren
sebze yetiştiricileri, ürünlerini diğer dillerde “organik” veya
eşdeğer bir terim olarak etiketleme hakkını elde eder.
28. ECOGARD
Ekolojik Sebze Yetiştiriciliğine Giriş
Organik gıdalarla ilgili gerçekler ve yanılgılar
- Sınıf içi tartışma
ECVET öğrenim çıktılarına dayalı Ekolojik Sebze Yetiştiriciliği müfredatının geliştirilmesi
yoluyla engelli bireylerin beceri eğitimlerine erişiminin desteklenmesi
2017-1-BG01-KA202-036212
29. Organik gıdalarla ilgili gerçekler ve yanılgılar
İngilizler "Organik",
Fransızlar - "Biyo",
Almanlar ve Hollandalılar - "Eko" olarak tanımlar.
Bu isimlerin tümü, Avrupa'da gittikçe daha
popüler hale gelen aynı gıda tipini ifade ediyor.
Avrupa Komisyonu, yıllarca tek bir terimin
kabul edilmesinde ısrar etmesine rağmen, bu
tür gıdaların en büyük üreticileri ve tüketicileri
uzlaşmaya varamamıştır.
30. Organik Gıdalar
Onlara ne diyorsak diyelim, tanımı gereği, Avrupa Birliği'nde kabul
edilen tarımsal üretim standartlarına uygun olarak kimyasal olmayan
gübrelerle yetiştirilen, sentetik preparat, genetik modifikasyon
içermeyen işlenmiş veya paketlenmiş ürünlerdir.
Kısacası, bunlar GDO içermeyen ve doğal gelişimlerine mümkün
olduğunca yakın bir şekilde yetiştirilen organik (biyolojik,
ekolojik) gıda ürünleridir.
31. Organik Gıdalar
Sentetik gübrelerle işleme tabi tutulmadan yetiştirilirler ve
sadece doğal gübreler kullanılabilir.
Organik tarım, herbisit ve böcek ilacı kullanımının yanı sıra
kimyasal işleme ve sentetik maddeler içeren yöntemlerin
kullanımına izin vermez.
32. Toplumda, organik ürünlerin niteliği ve özellikleri
hakkında birçok mit ortaya çıkmıştır.
En yaygın gerçeklerden ve yanılgılardan bazıları aşağıdadır:
Efsane 1. Organik ürünler diğerlerinden daha lezzetlidir
Efsane 2. Organik ürünler sadece meyve ve sebzelerdir
Efsane 3. Organik ürünler geleneksel çiftçilik ürünlerinden daha pahalıdır
Efsane 4. Organik ürünler sağlık için iyidir.
Efsane 5. Biyolojik ürünler böcek ilacı olmadığından daha dayanıklıdır
33. Efsane 1. Organik ürünler diğerlerinden daha lezzetlidir
Özel durumlara ve bitkinin belirli çeşidine bağlı olarak.
Örneğin, geleneksel olarak yetiştirilen bazı domates türleri,
sadece daha iyi bir görünüme sahip değil, aynı zamanda
organik domateslerden daha iyi bir tada sahiptir.
Bununla birlikte, organik meyve ve sebzelerin çoğu, daha
doğal tada sahiptir ve vitaminler, mineraller ve besin
maddeleri bakımından doğal olarak daha zengindir, çünkü
bitkilerin hücre yapısı, gübrelerde, böcek ilaçlarında ve
herbisitlerde bulunan kimyasal katkı maddelerine maruz
kalmamıştır.
Organik gıdalar daha sağlıklıdır, çünkü daha çok vitamin,
özellikle de C vitamini içerir.
Ayrıca, daha faydalı mineraller ve kalsiyum, magnezyum,
demir ve krom gibi elementlerin yanı sıra daha yüksek
seviyede antioksidanlar içerir.
Lütfen bunu tecrübelerinize göre tartışın!
34. Efsane 2. Organik ürünler sadece meyve ve sebzelerdir
Organik tarım, genetiği değiştirilmemiş ve ekimi doğadaki doğal gelişimlerine
mümkün olduğu kadar yakın olan tüm bitkileri ifade eder.
Organik ürünler, çavdar, arpa, buğday gibi tahıllar, lifli bitkiler (pamuk) gibi
endüstriyel / teknik ürünler ve hatta hayvansal ürünler (süt, yumurtalar)
olabilir.
Organik hayvan yetiştiriciliği sadece çiftlik hayvanlarının genetik
modifikasyonunu engellemekle kalmamakta, aynı zamanda yedikleri yemler
bile çevre dostu olmalıdır.
Ayrıca organik olarak yetiştirilen bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen et,
süt, yumurta, ekmek gibi başka kimyasal işlem görmeden üretilen ürünler de
"organik" olarak kabul edilir.
Lütfen bunu tecrübelerinize göre tartışın! Örnekler verin!
35. Efsane 3. Organik ürünler geleneksel çiftçilik ürünlerinden daha pahalıdır
Organik tarım gelişimi hala önemli ölçüde daha yüksek maliyetler
ve yatırımlar, daha fazla el emeği, kimya yerine mekanize
işlemler, ek sertifikasyon maliyetleri gerektirmektedir.
Paradoksal olarak ya da değil, böcek ilacı, kimyasal gübre ve
pahalı tarım makineleri kullanılmadan yetiştirilen ürünler ve
büyükbabalarımızın modern dünyada büyüdüğü gibi, "lüks ürünler"
dir.
Organik gıda maliyetinin yüksek olması, ürünlerin nüfusun büyük
bir kısmına ulaşmamasına yol açar.
Lütfen bunu tecrübelerinize göre tartışın! Örnekler verin!
36. Efsane 4. Organik ürünler sağlık için iyidir
Organik gıdaların geleneksel gıdalara göre daha fazla vitamin,
mineral ve antioksidan içerdiği gösterilmiştir.
Organik süt ve organik etler, örneğin, daha yüksek miktarda Omega
3 esansiyel yağı içerir.
Organik gıdaların pestisit kalıntıları içermemesi, çoğu insanın
onları tercih etmesi için yeterlidir.
Organik ürünler bebek maması üretmek için mükemmel bir temel
oluşturur. Hammaddelerin biyolojik olarak üretilmelerinin yanı sıra,
yapay tatlandırıcılar, renklendirici maddeler, koruyucu maddeler
işleme sırasında kullanılmamaktadır.
Organik gıdaların üretiminde gıda katkı maddelerinin,
emülgatörlerin ve gıda endüstrisinde yaygın olarak kullanılan
stabilizatörlerin sadece küçük bir kısmına izin verilir.
Lütfen bunu tecrübelerinize göre tartışın! Örnekler verin!
37. Efsane 5. Biyolojik ürünler böcek ilacı olmadığından daha dayanıklıdır
Organik meyveler ve organik sebzeler genellikle daha uzun raf ömrüne
sahiptir, çünkü daha az su içerirler ve böcek ilacı kalıntıları ve büyüme
düzenleyicileri içermezler.
Bununla birlikte, örneğin süt ve et gibi taze organik gıdalar, koruyucu ve
dengeleyici içermediklerinden, daha kısa raf ömrüne sahiptir.
Lütfen bunu tecrübelerinize göre tartışın! Örnekler verin!
38. Açıklama
ECOGARD projesi ile ilgili daha fazla bilgi için lütfen projenin web sitesini ziyaret edin
https://ecogardening.eu/ veya https://www.facebook.com/Ecogard/.
Mobil uygulamamızı aşağıdaki linkten indirebilirsiniz:
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.ecogard.mobile.
Bu proje (ECOGARD projesi - 2017-1-BG01-KA202-036212) Avrupa Komisyonu (Erasmus +
Programı) desteği ile finanse edilmiştir. Bu yayın sadece yazarın görüşlerini yansıtmaktadır
ve Komisyon burada yer alan bilgilerin herhangi bir şekilde kullanımından sorumlu
tutulamaz.