Maslow’a göre insanlar, alt-düzey gereksimini(yeterince) tatmin ettikçe en alttakinden en üste doğru ilerlemekte ve ayrıca tatmin edilen gereksinim davranışı artık etkileyememektedir.
Maslow’a göre insanlar, alt-düzey gereksimini(yeterince) tatmin ettikçe en alttakinden en üste doğru ilerlemekte ve ayrıca tatmin edilen gereksinim davranışı artık etkileyememektedir.
This document provides an overview of the rise and development of paternalism. It discusses how paternalism emerged from hierarchical social structures like the family unit or tribe, where authority figures like fathers or leaders exercised power and control over subordinates. It notes how concepts like patriarchy, paternalism and patrimonialism describe such top-down relations. The document also examines the distinction between benevolent and exploitative forms of paternalism, and how thinkers like Kant and Mill critiqued paternalism for limiting individual freedom and autonomy.
VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
İYİLİKSEVERLİK ( Felsefe, Psikoloji, Organizasyon ve YönetimPerspektiflerinden İyilikseverliğin Eleştirisi )
1. İYİLİKSEVERLİK
PROF.DR. COŞKUN CAN AKTAN
Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan ‘İyilikseverliğin
Kötülükleri» içinde: C C Aktan & S Yay , Kurumsal Sosyal Sermaye, Ankara: Seçkin
Yayını, 2019.
Sunumu Hazırlayan: Zeynep Kuru
( Felsefe, Psikoloji, Organizasyon ve Yönetim
Perspektiflerinden İyilikseverliğin Eleştirisi )
2. İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ
2. İYİLİKSEVERLİĞİN ELEŞTİRİSİ
- Genel Psikoloji: İyilikseverlik Karşısında Tutum ve Davranış Analizi
- Sosyal Psikoloji: Atıf Teorisi
- Bilişsel Psikoloji: Öğrenilmiş Çaresizlik ve “Ben Franklin Etkisi”
- Motivasyon Teorisi: İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve İyiliklere Atfedilen Değer
3. SONUÇ
4. 2.İYİLİKSEVERLİĞİN ELEŞTİRİSİ
İyilikler karşısında bireylerin tutum ve davranışları değişiklik göstermektedir.
Algılama
Tutum
Davranış
İnsanların olaylar
karşısındaki
durumları bu
üçlemeden oluşur :
« Genel Psikoloji: İyilikseverlik Karşısında Tutum ve Davranış Analizi »
ALGILAMA: Çevredeki uyarıcıların duyu organlarında
oluşturduğu uyarımların beyne iletilip anlam
kazanmasıdır.
TUTUM: Bireye atfedilen ve onun psikolojik bir obje ile
ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını oluşturan bir
eğilimdir.
5. Tutumlar davranışlara neden olan eğilimlerdir.
Davranış ise psikolojide canlıların dış dünyaya karşı
gösterdikleri her türlü tepkilerin genel adı olarak
karşımıza çıkmaktadır
Tutum, doğrudan gözlemlenemez ancak gözle
görülebilen davranışlara yol açmaktadır.
İnsanlar tutumlara sahip olarak doğmazlar, tutumları
sonradan kazanırlar.
6. Tutum değişikliğinde pek çok faktör rol
oynamaktadır.
Şekil 1: İyilikseverliğe Karşı Gösterilebilecek Tepkilerin Analizi
1) Başlangıçta iyilikten faydalanan kişi
olumlu bir tutum sergilemekte ve iyiliklere
takdirle, teşekkürle, daha da öte minnet ve
sadakat ile karşılık sunmaktadır.
Şekil-1’e Göre ;
2) Belli bir aşamadan sonra birey kendisine
yapılan iyiliğin artık mevcut durumunda büyük
değişiklikler meydana getirmeyeceğini bilmektedir.
Dolayısıyla olumsuz tutumları ortaya çıkarabilir.
3) Bu “optimal doygunluk” noktasından sonra bireye yapılacak her iyiliğin marjinal faydası
giderek azalmakta ve bireyin yapılan iyiliğe atfettiği önem ve değer azalmaktadır.
7. Sosyal Psikoloji: Atıf Teorisi
Atıf, herhangi bir olaya bir anlam verme ve onun kaynağını saptama sürecidir.
İnsanların yapılan iyiliklere karşı nasıl davrandıkları ve bu süreçte içinde
bulundukları sosyal - bilişsel süreçlerden ne kadar etkilendiklerini
açıklamak için “ Atıf Teorisi “ kullanılır.
HEIDER’E GÖRE ATIFLAR ;
Bireylerin mevcut durumunda değişiklikler meydana getirmeyi,
yani artı değer üretmeyi ifade etmektedir
Fritz Heider
8. İnsanların neden kendisinin/başkasının
davranış sebeplerini araştırdığı ile,
İnsanların neden kendisinin/başkasının
davranış sebeplerini araştırdığında
buldukları sebeplerin çeşitleri ile,
Duygu, motivasyon ve sonraki
davranışlar üzerindeki nedensellik
yüklemelerin etkileriyle ilgilenmektedir.
Atıf Teorisi
9. BİR ÖRNEK :
Akademik kariyerinde mesafe almış (yardımcı doçent ya da doçent olmuş) akademisyenin,
kendisine hocası tarafından yapılan iyiliklere yüklediği anlamlar/atfettiği değerler ile
akademik/iş kariyerinin henüz başında bulunan bir genç akademisyenin kendisine yapılan
iyiliklere (terfi alma, unvan alma vs.) karşı yüklediği anlamlar/atfettiği değerler farklılık
gösterecektir. Çünkü akademik/iş kariyerinin henüz başında bulunan bireyin menfaatleri
oldukça fazla olacağından kendisine yapılan iyiliklere yükleyeceği anlamlar/atfettiği değerler
de fazla olacaktır. Ancak akademik/iş kariyerinde zirveye ulaşmış birinin menfaatleri de
azalmış olacağından kendisine yapılan iyiliklere yükleyeceği
anlamlar/atfettiği değerler de azalacak, bir süre sonra da
yok olacaktır.
Muhtemelen bu ikinci durumda genç akademisyenin hocasının
mesleki kariyeri için sağladığı destekleri unutması ve hatta
vefasızlık ve nankörlük sergilemesi muhtemeldir.
10. Zihinsel Psikoloji:
Öğrenilmiş Çaresizlik ve “Ben Franklin Etkisi”
Atıf teorisi ile insanların diğerlerinin veya kendilerinin
davranışlarını açıklarken hangi mekanizmalara göre
atıflar yaptıklarını ortaya koymaya çalışılmakta,
Burada önemli olan nokta;
düşüncelerimizin davranışlarımızı belirlemesidir.
İnsanların düşüncelerini, davranışlarını, tutum ve
değerlerini nasıl ve ne ile ilişkilendirdikleri ve
yorumladıkları değerlendirilmektedir.
11. Bu deneyde toplam 24 köpek sekizerli üç gruba ayrılmıştır. (Kaçış Grubu,Çaresizlik Grubu ve Kontrol Grubu)
Bir kaç denemeden sonra köpekler bunu öğrenmiş ve şok anında butona basarak şoku durdurmuşlardır.
Deneyin ilk aşamasında Kaçış Grubundaki köpekler elektrik şokunu kesecek kabine yerleştirilmiş, burunlarıyla
butona dokundukları an kabine verilen elektrik şoku kesebilecektir.
Öğrenilmiş Çaresizlik Deneyi :
Daha sonra çaresizlik grubundaki köpekler de benzer bir kabine konulmuş ancak; bu kabinde, uygulanacak
elektrik şokunu durduracak buton bozuk olduğundan köpekler burunlarıyla butona bassalar bile elektrik
şokunu durduramamışlardır.
Her iki gruptaki köpeklerin her birine altmış dört kez elektrik şoku verilmiş ve davranışları gözlemlenmiştir.
Üçüncü gruba yani kontrol grubuna ise hiçbir şey uygulanmamıştır.
Deneyin son aşamasında tüm köpekler bir panelle ayrılmış bir kutuya konulmuş ve şok verildiğinde panelin
öteki tarafına geçen köpeklere şoktan kurtulma imkanı tanınmıştır.
( Martin E. P. Seligman ve arkadaşları tarafından yapıldı )
12. Yapılan deneylerde kaçış ve kontrol grubu, panelin öteki tarafına geçerek şoktan kurtulmuş,
başarıya ulaşmıştır.
Öğrenilmiş Çaresizlik Deneyi : Sonuç
Çaresizlik grubundaki köpekler ise bir hafta sonra yapılan deneyde bile paneli geçmek için
hiçbir çabada bulunmamış ve şoka maruz kalmaya devam etmişlerdir.
Sonuç olarak düşüncelerin davranışlarımızı belirlediği bu deneyle ortaya konmuş ve boyunduruk
grubundaki köpeklerin kaçma-kaçınma davranışları göstermemesinin sebebi, kendi davranışları
ile şok arasında bir bağlantı olmadığı düşüncesi olarak açıklanmıştır.
Böylece Seligman, atıf kuramından yararlanarak olumsuz yüklemelerin sonucunda öğrenilmiş
çaresizliğin ortaya çıktığını ortaya koymuştur.
13. Öğrenilmiş çaresizlik sendromu ile bireyin iyilikseverlik ve yardımseverlik yönündeki çabaları
tarafsız ya da olumsuz bir tutuma dönüşebilir.
Yaptığı iyiliklerin başkaları tarafından
anlaşılmadığı, takdir edilmediği ve hatta
engellendiğini düşünen birey çaresizce geri
çekilmeyi, tarafsız ya da eylemsiz kalmayı
tercih edebilir.
Öğrenilmiş çaresizlik sendromunu derinden
bir travma olarak yaşayan bir bireyin
‘ödev ahlakı’ ya da ‘sosyal sorumluluk’ gibi
değerlere başlangıçta atfettiği değer
hiç şüphesiz azalmış olacaktır.
Seligman’ınKöpekleriDeneyi
14. Ben Franklin Etkisi : Benjamin Franklin ( Davranış-Tutum analizi )
Benjamin Franklin otobiyografisinde 18. Yüzyılda
Pennsylvania meclisindeki çalışmalarında
kendisinden haz etmeyen bir muhalif parti
milletvekili ile olan diyaloğunu şöyle anlatır:
Nadir bir kitabın kütüphanesinde mevcut
olduğunu öğrendiğimde bir not yazarak
mümkünse bir kaç günlüğüne bu kitabı ödünç
olarak istedim.
Kitabı bana hemen gönderdi. Ben de bir kaç gün
sonra oldukça nazik şekilde teşekkürlerimi ilettim.
Bu olaydan sonra Meclis’te karşılaştığımızda bana
her zamankinden daha yakın ve samimi davrandı.
Ayrıca her zaman memnuniyetle yardımda
bulunmaya hazır olduğunu ifade etti.
“Size bir vakit bir iyilik yapmış olan birisi
sizin ona iyilik yapmanızı beklemeden
yeniden bir başka iyilik yapmaya hazır
olacaktır.”
15. Franklin’e göre iyilik yapan kişinin, iyilik yapılan kişiden karşılık olarak bir iyilik görmesi ihtimali
yeniden iyilik yapmasından daha düşüktür.
“Ben Franklin Etkisi” neticede şu önermeye ulaşır:
Sevmediğiniz bir insana yapacağınız bir iyilik
bile olumlu bir tutum ve davranış ortaya
çıkarabilir.
İnsanların davranış ve tutumlarını belirleyen geçmişte kazandığı tecrübeler ve gözlemlediği
olaylardır.
Eğer Franklin’in nazik teşekkür mektubuna karşılık muhalif politikacı “biz onunla nasıl dost oluruz,
biz farklı düşünceleri ve ideolojileri olan farklı partilerin mensuplarıyız.” diye düşünerek Ben
Franklin’in iyi davranışını sonradan görmezlikten gelmiş olsaydı bir “bilişsel uyumsuzluk”
durumu ortaya çıkmış olacaktı.
16. Motivasyon Teorisi:
İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve İyiliklere Atfedilen Değer
Motivasyon konusunu ilk inceleyen yönetim uzmanlarının
başında Abraham Maslow gelmektedir.
5 kategoriye ayrılmıştır.
Maslow insan ihtiyaçlarını hiyerarşik olarak ele almış ve
en alttaki ihtiyaçların karşılanmasının ardından insanın bir
üstteki ihtiyaçlar kategorisine doğru yöneldiğini ifade
etmiştir.
17. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde 5 basamak bulunmaktadır:
Fizyolojik ihtiyaçlar
İnsanların doğuştan sahip oldukları ve arzu ettikleri
temel ihtiyaçlardır. Yemek, uyumak, hava teneffüs
etmek vs.
Güvenlik ihtiyaçları
İnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasını isterler. Ayrıca
yaşlılık, hastalık vs. durumlara karşı da geleceğinin güvenlik
içerisinde olmasını arzular.
Sevgi ve aidiyet ihtiyacı
Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından sonra insanın
sosyal yönü ağırlık taşıyan ihtiyaçları ortaya çıkar..
Saygı ihtiyacı
İnsanlar güvenlik ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra takdir
edilme, saygı görme vs. türden ihtiyaçlara ilgi
gösterirler.
İdeallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı
Güvenlik ihtiyaçlarını karşılamış olan birey son
aşamada ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme
ihtiyacı duyar.
1.Fizyolojik
ihtiyaçlar
I II III IV V
İnsan İhtiyaçları
2. Güvenlik
ihtiyaçları
3. Sevgi
ihtiyacı
4. Saygı
ihtiyacı
5. İdealerini
gerçekleştirme
ihtiyacı
-yemek
-barınak
-dinlenme
vs.
-can güvenliği
-mal güvenliği
--sosyal
güvenlik vs.
-Bir gruba ait
olma
-Arkadaşlık-
dostluk ihtiyacı
-Sevgi-şevkat
ihtiyacı
-Saygı beklentisi
-Takdir edilme
ihtiyacı
-Tanınma arzusu
-vs.
-Yeteneklerini
ortaya
koyabilme
-Başarma isteği
ve arzusu
Şekil 2: Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
18. Maslow’ un teorisinin ötesinde ihtiyaçlar konusunda belki de bilinmesi gereken ilk şey şudur:
“insan ihtiyaçları sonsuzdur/sınırsızdır.”
Önemli olan, doğru motivasyonel araçları kullanarak insanları daha fazla çalışmaya
sevketmektir.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamaklarında yapacağımız bir iyilik ile iyilik yaptığımız
kişinin temel ihtiyaçlarının tatmin olmasını sağladığımızda yaptığımız iyiliğin tatmin seviyesi
yüksek olacağından bu durum tutum ve davranışlarına da yansıyacaktır.
Dolayısıyla ilk aşamada iyiliğe atfedilen değer yüksek olacak, daha sonra iyilikler devam etse
bile bireyin ihtiyaçlar hiyerarşisindeki konumu değişmiş olacağından, tepkisi de değişecektir.
19. SONUÇ
İyilikseverlikte, iyilik yapılan kişinin konumu ve pozisyonundaki değişime bağlı olarak elde
ettiği menfaatlere atfedeceği değer zaman içinde azabilir.
Bu durum netice olarak nankörlük, vefasızlık, sadakatsizlik, sözünü yerine getirmeme,
hainlik vs. insan davranışlarını ortaya çıkarabilir.
İyilik yapanın katlanmak zorunda kalabileceği bu negatif davranış ve tutumları
“iyilikseverliğin kötülükleri” olarak adlandırıyoruz.
İyilik erdemlerin kraliçesidir ve İyilikseverlik erdemler kategorisinde en üst sıralarda yer alır.
Ancak bu “yüksek erdem” hiç eleştirilmeyecek bir “en yüksek iyi” değildir.