SlideShare a Scribd company logo
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
KLASİK KOŞULLANMA-PAVLOV
Öğrenme
Öğrenme ve Öğretme Kuramları
Davranışçılık (Behaviorism)
Klasik Koşullanma (Pavlovian/Classical Conditioning)
Edimsel Koşullanma (Instrumental Conditioning)
Bilişselcilik (Cognitivism)
Oluşturmacılık /Yapılandırmacılık (Constructivism)
SUNU AKIŞI
2
Klasik Koşullanma (Pavlovian/ Classical Conditioning)
Koşullanma Deneyi
Koşulsuz Uyarıcı
Koşulsuz Tepki
Nötr Uyarıcı
Koşullu Uyarıcı
KoşulluTepki
Koşullanma İlkeleri
Bitişiklik
Habercilik
Pekiştirme
Sönme
Kendiliğinden Geri Gelme
Genelleme ve Ayırt Etme
Birden Fazla Uyarıcıya Koşullama
Gölgeleme
Engelleme
Öğrenilmiş Çaresizlik
Klasik Koşullanmanın Eğitim Ortamında Kullanılması
3
Öğrenme, eğitim ve psikoloji gibi birçok disiplinin yüzyıllardır
üzerinde çalıştığı bir kavramdır.
İnsanlar sadece öğrenmek istedikleri için değil ayrıca nasıl
öğrendiklerini bilme meraklarını gidermek içinde bu konu
üzerinde çalışmışlardır.
Bu çalışmaların sonucunda da öğrenme ile ilgili birçok teori
ortaya çıkmıştır.
4
• Washburne’e göre öğrenme, hedeflere deneyim yoluyla
ulaşmadaki artıştır (1936, s.603).
• Dışarıdan ya da içeriden gelen etkilerle davranışlarda meydana
gelen değişim (Shuell,1993, s.295).
• Bilgi, yeti, ya da uygulamaya bağlı davranışlarda nispeten kalıcı
değişimlerle sonuçlanan süreç (Klausmeier, 1985, s. 57).
• Anlayışlar, davranışlar, algılar ve motivasyonda ya da hepsinin
birleşiminde meydana gelen değişim (Bigge, 1964, s. 1).
Öğrenme
5
• Öğrenme, yaşantı sonucunda organizmadaki davranış
değişikliğinin edinilmesi ve bunun korunmasıdır (Pierce &
Cherey, 2004, s.1).
• Organizmanın geçici durumlara (yorgunluk, ilaç kullanımı
vb.) verdiği tepkiler dışında karşılaşılan durumlara davranış
değişikliği yoluyla tepki vermeyi öğrenmesidir (Hilgard,
1983, s.3).
• Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana
gelen değişme (Senemoğlu, 2011, s.86).
• Öğrenme, başarılı ya da başarısız olarak ifade edilebilecek
tecrübelerden kaynaklanan davranışlarda gözlenebilen
kalıcı değişimlerdir (Elden, 2003, s.2).
6
Öğrenmedeki amaçlardan biri çevreye uyum sağlamaktır.
Organizmanın yaşamını sürdürmesi, büyük ölçüde
çevresindeki değişliklere başarılı olarak uyum sağlama
yeteneğine bağlıdır.
Etkin uyum sağlama ise öğrenmeyle mümkündür (Senemoğlu,
2011, s. 86).
7
Yaşantı: Bireylerin çevreleriyle belli bir süre etkileşimleri
sonucunda kendilerinde kalan iz.
Davranış: Organizmanın gösterdiği her türlü etkinliktir.
8
Doğuştan getirilen
(İçgüdüsel,
refleksif)
• Gözbebeğinin
şiddetli ışıkta
küçülmesi)
Geçici
• Alkol, ilaç, hastalık
ile oluşan
davranışlar.
Sonradan
(Öğrenme ürünü)
• İstendik (Ders
çalışma, piyano
çalma vb.)
• İstenmedik (kopya
çekme)
17. yy. dan beri düzenli olarak bir önceki kurama meydan
okuyan çeşitli kuramlar ortaya çıkmıştır. Bu farklı kuramların
hepsi insanların nasıl öğrendiklerini açıklamaya çalışmışlardır.
9
KURAMLAR
Davranışçılık
(Behaviorism)
Bilişselcilik
(Cognitivism)
Oluşturmacılık /
Yapısalcılık
(Constructivism)
• Davranışçılık 20. yy. ın ilk yarısında öğrenme konusunda
önemli bir yer tutmuştur. 1950 ve 1960 lı yıllarda birçok yeni
teoriler ortaya çıkmasına rağmen etkisini sürdürmüştür.
• Davranışçılık gözlenebilen ve ölçülebilen davranışı esas alan
öğrenme ve psikoloji yaklaşımını esas alır.
• Hayvanlar ve insanların öğrenmelerini konu edinen
Davranışçılık sadece açıkça gözlenebilen davranışları inceler ve
zihinsel süreçlere fazla önem vermez.
Davranışçılık(Behaviorism)
10
• Davranışçı kuramcılar öğrenmeyi organizmadaki
nispeten kalıcı değişiklik olarak tanımlarlar.
• Bu kuramda öğrenen çevresine uyum sağlayan pasif
bir alıcıdır.
• Davranışçılık kuramının anahtar isimleri şu şekilde
sıralanabilir: John B. Watson, Ivan P. Pavlov, B. F.
Skinner, ve Edward L.Thorndike.
11
Bu kurama göre:
Psikoloji bir davranış bilimidir. Düşünce bilimi değildir.
Davranış, zihinsel ya da içsel psikolojik süreçlere gönderme
yapmadan açıklanabilir. Davranışın kaynakları içten (zihinden)
değil dıştan (çevreden) gelir.
Zihin boş bir levhadır (black box). Bir uyarıcıya verilen tepki,
zihinde meydana gelen düşünce süreçlerinin olayı
etkileme olasılığı tamamen göz ardı edilerek
sayısal olarak gözlemlenebilir.
12
Önemli öğrenme kuramlarından biri olan Klasik
Koşullanma Ivan Pavlov (1849-1936) tarafından
tesadüfen bulunmuştur. Rus Fizyolojist Pavlov sindirim ile
ilgili bir araştırma yaparken bu kuramın temellerini
atmıştır.
Klasik Koşullanma (Pavlovian/
Classical Conditioning)
13
1) Et: Koşulsuz, doğal uyarıcıdır.
Koşulsuz Uyarıcı (Unconditioned Stimulus, UCS):
Organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik olarak
meydana getiren uyarıcıdır.
2) Salya: Koşulsuz yani doğal tepkidir.
Koşulsuz tepki (Unconditioned Response, UCR):
Koşulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal
ve otomatik tepkidir.
14
3) Ses (etle birlikte verilmeden önce): Nötr uyarıcıdır.
Nötr Uyarıcı (Neutral Stimuli, NS): Organizmayı
koşullanma sürecinin başlangıcında tepki vermeye
götürmeyen uyarıcıdır (Bigge & Shermis, 1999, s.80).
Nötr uyarıcı, koşulsuz uyarıcı ile eşleştiğinde koşullu
uyarıcı olur.
15
4) Ses (etle birlikte verildikten sonra): Bir süre et ile
birlikte verilip ete gösterilen tepkinin sese de gösterilmesi
sağlandıktan sonra, koşullu uyarıcı haline gelir.
Koşullu - Şartlı Uyarıcı (Conditioned Stimulus, CS):
Başlangıçta nötr uyarıcıyken koşulsuz uyarıcı ile birlikte
verilerek, koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkiyi
paylaşması sağlandıktan sonra tek başına verildiğinde
organizmada doğal ve otomatik tepkiyi oluşturan uyarıcıya
denir.
16
5) Salya (sesten sonra salgılanan): Köpeğe tek başına
ses verildiğinde, meydana gelen salya salgılama tepkisi
koşullu tepkidir.
Koşullu - Şartlı Tepki (Conditioned Response, CR):
Sadece koşullu uyarıcının meydana getirdiği doğal ve
otomatik öğrenilmiş tepkidir.
Koşulsuz tepki ve koşullu tepki her zaman aynıdır.
17
Klasik koşullanmanın gerçekleşmesi için gereken dört temel basamak şu
şekilde özetlenebilir:
1. Et Salya
Koşulsuz-doğal uyarıcı Koşulsuz-doğal tepki
2. Zil Tepki yok
Nötr uyarıcı
bitişiklik
3.Ses Et Salya
Koşullu uyarıcı Koşulsuz Uyarıcı Koşulsuz Tepki
4. Ses Salya
Koşullu Uyarıcı Koşullu Tepki
18
Klasik koşullanma sürecinde dört temel aşama şu
şekilde özetlenebilir.
1. Organizmanın (koşulsuz) uyarana (doğal) bir tepki
vermesi.
2. Koşulsuz (doğal) uyarıcı ile koşulsuz (doğal) tepki
arasında (doğal) bir bağ olması (öğrenilmemiştir).
19
3. Nötr (ilişkisiz) bir uyaran koşulsuz uyaranla eşleşerek
klasik koşullanma yoluyla öğrenmenin en önemli
bölümünün gerçekleşmesi
4. Koşullu uyarıcı ile koşullu tepki arasındaki bağın yapay
(öğrenilmiş) bir bağ olması.
Bu süreçte pasif olan organizma koşullu uyarana tepki
vermeyi öğrenir ve pekiştireç davranıştan önce verilir.
Davranış aralıklarla ya da sürekli pekiştirilir.
20
Pavlov’un klasik koşullanma deneyi gelişmiş zihinsel
süreçleri kapsayan işlevsel özellikleri ortaya koymaktadır.
Bu sinirsel mekanizmalar hayvanın zorunlu olarak
çevresine uyum sağlarken gösterdiği davranışları
içermektedir.
Ayrıca Pavlov’un koşullanma deneyinde sürecin kontrolü
tamamen deneyi yapan kişidedir. Hayvanın davranışını
dikkate almaksızın deneyin başlama zamanını ve ne
kadar süreceğini belirleme deneyi yapanın elindedir.
Kontrol ettiği uyarıcılar arasındaki ilişkileri de deneyi
yapan kişi ayarlar.
21
Pavlov’un katkısı sadece şartlı tepkiyi buluşu ya da teoriyi
ortaya koyması değil, aynı zamanda keşfettiği deneysel
bağlantıları da ilkeleştirmesidir.
Böylece meslektaşları ve rakiplerine birçok başarılı deney
yapabilmeleri için sağlam bir altyapı ve terminoloji
oluşturarak koşullama ilkelerini ortaya koymuştur.
Bu ilkeler şu şekilde sıralanabilir:
Klasik Koşullama İlkeleri
22
Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesi
durumu.
Koşullama sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcının ne
kadar ara ile verilmesine (bitişiklik) ek olarak, koşullu
uyarıcının geldiğini ya da sonlandığını haber verici
nitelikte sunulması da gereklidir.
Koşullama sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcıların
verilme zamanının birbirine yakın olması önem
taşımaktadır.
Bitişiklik (Contiguity)
23
Holyoak, Koh ve Nisbett’e göre ise Klasik Koşullanmada
öğrenmenin gerçekleşmesi için koşullu uyarıcın koşulsuz
uyarıcının hemen peşinden verilmesi gerekmemektedir.
Öğrenme koşullu uyarıcının dakikalar hatta saatler sonra
verilmesi ile de gerçekleşebilir.
Ör: Fareler daha önce yemedikleri bir şey yiyip saatler
sonra hastalansalar bile bu durumu yedikleri şeye
bağlayacaklar ve bu tek deneyim güçlü ve
unutamayacakları bir tiksinme yaratacaktır.
24
Organizmanın belli bir uyarıcıdan sonra yeni bir
uyarıcının geleceğine ya da önceki uyarıcının geride
kaldığına ilişkin beklenti oluşturmasıdır.
Şartlı uyarıcı (zil), doğal uyarıcının (etin) geleceğini haber
verici bir nitelik taşıdığı zaman, öğrenme daha kolay ve
çabuk gerçekleşmektedir.
Bu nedenle şartlı uyarıcıdan (zil) sonra her seferinde
doğal uyarıcının (etin) verilmesi gereklidir.
Habercilik - Uyaran Sıralaması
(Contingency)
25
Habercilik iki türlüdür:
a) Olumlu Habercilik - İleriye Koşullanma (Positive
Contingency - Forward Conditioning) :
Koşullu uyarıcının kendisinden sonra gelen koşulsuz
uyarıcının habercisi niteliği taşımasıdır. Örneğin; zil sesi
(koşullu uyarıcı), etin (koşulsuz uyarıcı) geleceğinin
habercisidir.
Olumlu haberci niteliği taşıyan uyarıcı bir olayın
başlayacağını da haber verir nitelikte olabilir. Örneğin;
hakemin maçın başında çaldığı düdük maçın
başlayacağının habercisidir.
26
b) Olumsuz Habercilik - Geriye Koşullanma (negative
contingency - backward conditioning):
Koşullu uyarıcının, koşulsuz uyarıcının verilmeyeceğine
yani geride kaldığına ilişkin haberci niteliği taşımasıdır.
Elektrik şoku (koşulsuz uyarıcı) ve zilin (koşullu uyarıcı)
kullanıldığı bir çalışmada önce elektrik şokunun sonra da
zilin verilmesi bu duruma örnek teşkil edebilir.
Olumsuz haberci niteliği taşıyan uyarıcı bir olayın
biteceğini de haber verir nitelikte olabilir. Örneğin;
hakemin maçın sonunda çaldığı düdük maçın biteceğinin
habercisidir.
27
Koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir. Koşulsuz
uyarıcı pekiştireç rolü görmektedir.
Birincil pekiştireç: Koşulsuz tepkiyi (salya) meydana
getiren koşulsuz uyarıcı (et).
İkincil pekiştireç: Koşullu tepkiyi (salya) meydana
getiren koşullu uyarıcı (ses).
Pekiştirme (Reinforcement)
28
Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin
meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır.
Araçsal ve edimsel koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak
verilmektedir.
Doğal uyarıcının (etin) çekilmesi ya da pekiştirmenin
yapılmaması halinde şartlı uyarıcıya (zile) verilen şartlı
tepki (salya) ortadan kalkar.Yani, davranışta sönme olur.
Doğal uyarıcının ya da pekiştirecin ortamdan kaldırılması
ile önce sönmesi istenilen davranışın sıklığında bir artış
olduğunu göstermektedir. Buna sönme patlaması denir.
Daha sonra pekiştirecin verilmemeye devam edilmesi yani
bu konuda ısrar edilmesi durumunda davranışın zamanla
söndüğü görülmektedir. Bu sürece de deneysel sönme
adı verilir.
Sönme - Deneysel Çözülme
(Extinction)
29
Davranış çok pekiştirilmişse sönme uzun sürer
Daha önce çok sık pekiştirilen ya da sürekli pekiştirme
tarifesi kullanılarak kazanılan davranışın şiddetinde bir
süre sonra azalma görülebilir. Buna alışma etkisi denir.
Örneğin; zile koşullanan bir köpeğin koşullanmanın
başlangıcında zile verdiği salya tepkisi daha kuvvetli iken,
daha sonra bu tepki zayıflamaya, azalmaya başlaması.
30
Tam tersi olarak tepkide artma durumuna ise
duyarlılaşma etkisi denir. Duyarlılaşmada, koşullanılan
uyarıcıya başlangıçta daha az tepki verirken, pekiştirecin
hoşa gitmesi sonucunda, koşullanılan uyarıcıya daha
fazla tepki verilir.
Örneğin; köpek koşullanmanın başında zile daha az tepki
verilirken birkaç tekrardan sonra pekiştireç hoşuna gittiği
için daha fazla tepki verir yani daha fazla salya salgılar.
31
Sönmeyi takip eden bir süreçten sonra koşullu tepkinin yeniden
ortaya çıkmasıdır.
Koşullu uyaran ya da çağrıştıran bir uyaran yeniden ortaya
çıktığında koşullu tepki ortaya çıkabilir. Fakat bu tepki az ve
kısa sürelidir.
Sönme, tepkinin tamamen bellekten silinmesi değildir.
Organizmada sönmüş bir tepkinin koşullu uyarıcı ile koşulsuz
uyarıcının tekrar eşleştirilmesine gerek olmaksızın yeniden
ortaya çıkması gerçekleşebilir.
Kendiliğinden Geri Gelme (Spontaneous
Recovery)
32
Örneğin bir çocuk,
Şampuanla yıkanınca (gözleri yandığında): ağlar.
Gözleri yakmayan bir şampuanla yıkanınca: ağlamaz
(sönme)
(Bir süre sonra) şampuan: ağlar.
(kendiliğinden geri gelme)
33
Şekil 2: Sönme ve Kendiliğinden Geri
Gelmenin Seyri Sol taraftaki azalan çubuklar,
koşullu uyarıcının (et
tozunun görüntüsü)
pekiştirilmeden tekrar
edildiğinden, koşullu
salyanın da azaldığını
göstermektedir.
Sağdaki çubuk ise 20
dakikalık bir beklemeden
sonra kendiliğinden geri
gelmenin gerçekleştiğine
işaret etmektedir. Bu çok
güçlü bir tepki değildir.
34
(Hilgard & Bower, 1966, s.52).
Birbirine yakın olan uyarıcılara aynı ya da benzer tepkileri
gösterme eğilimine genelleme denir.
Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi göstermesi.
Örneğin; beyaz tüylü her hayvanın tavşana benzetilmesi,
köpeğin zil sesine benzer başka uyarıcılara da salya
akıtması
Genelleme ve Ayırt Etme (Stimulus
Generalization and Discrimination)
35
Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu
uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek ona tepkide
bulunmasına ayırt etme denir.
Organizmanın iki uyarıcı arasındaki birbirine
benzemeyen nitelikleri fark etmesi.
Örneğin; köpeğin değişik tonda zil seslerini ayırarak
koşullandığı sese tepki vermesi, çocuğun beyaz önlüklü
kişiler içerisinde sadece elinde iğne bulunan kişiden
korkması.
36
Koşullu uyarıcı (ses) ve koşulsuz uyarıcı (et) birçok kez
birlikte verilerek koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği
etkiyi, koşullu uyarıcının da oluşturması sağlanır. Yani tek
başına ses verildiğinde de köpek salya salgılar hale gelir.
Bundan sonra ikinci bir koşullu uyarıcı koşullama
sürecine sokulabilir. Örneğin; ışık (ikinci koşullu uyarıcı)
önce, ses (birinci koşullu uyarıcı) sonra olmak koşuluyla
birkaç kez ikisi birlikte verildiğinde, daha sonra tek başına
ışığın da salya tepkisi meydana getirdiği gözlenmektedir
(second order conditioning).
Birden Fazla Uyarıcıya Koşullama
(Higher Order Conditioning)
37
Üçüncü koşullu uyarıcı önce, ikinci koşullu uyarıcı ondan
sonra verilmek koşuluyla birlikte birkaç kez verildikten
sonra ikinci koşullu uyarıcıya gösterilen tepki üçüncüye de
gösterilmektedir (Third order conditioning).
Bu koşullamaya birden fazla uyarıcıya koşullama adı
verilmektedir.
Birinci koşullamadan üçüncüye doğru gidildikçe koşullu
tepkinin yani salyanın azaldığı ve tepkinin sadece birkaç
deneme devam ettiği görülmektedir.
38
Organizmaya iki koşullu uyarıcı birlikte verildiğinde birinin
etkisinin (dikkat çekeni) diğerinin etkisini yok etmesidir.
Örneğin; köpeğin koşullanma sürecinde, parlak bir ışık ve hafif
bir müzik, yiyecekle eşleştirilmiş sonuçta köpek parlak ışığa
salya tepkisini vermiş, hafif müzik sesine ise vermemiştir.
Bu örnekte köpeğin müzik sesine koşullanmamasının nedeni,
bu uyarıcıdan değil, dikkatini daha çok çeken parlak ışıktan
kaynaklanmaktadır.
Hem köpekten hem de asansörden korkan bir kişinin köpekten
korkmanın etkisiyle, asansöre olan korkusunun ortadan
kalkması da gölgelemedir.
Gölgeleme (Overshadowing)
39
Bu süreçte önceden oluşturulan bir koşullu uyarıcının
daha sonra eşleştirildiği yeni (farklı) bir nötr uyarıcının
koşullanmasına engel olması söz konusudur.
Örneğin; bir ışık ile yiyecek eşleştirildiğinde ışık koşullu
uyarıcı görevini alır. Daha sonra ikinci bir koşullu uyarıcı
olarak ses ile yiyecek eşleştirmeye çalışıldığında ses,
koşullu uyarıcı görevini almaz ve koşullu tepkiyi (salya)
ortaya çıkarmaz.
Engelleme (Detainment)
40
Örneğin; babası çikolata aldığında sevinen bir çocuk için
babasının görüntüsü bir koşullu uyarıcıdır.
Çocuğa daha sonra amcası çikolata almış; fakat çocuk
sevinme tepkisini vermemiştir.
Yani amcası çocuk için koşullu uyarıcı görevini
yapmamıştır.
Gölgelemede bir tür genelleme söz konusu iken
engellemede bir tür ayırt etme söz konusudur.
41
Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu
değiştiremeyeceğini öğrenerek pasif kalmakta ve bu
pasifliği de tüm istenmeyen durumlara genellemektedir.
Ör: Köpeklerin, ne yaparlarsa yapsınlar şoktan
kurtulmaları mümkün değilse çaresizliği öğrenmeleri ve
bunu da tüm istenmeyen durumlara genellemeleri.
Öğrenilmiş Çaresizlik (Learned
Helplesness)
42
Modern çağa kadar, filozoflar:
Öğrenme konusunda insanlar ve hayvanlar arasında
büyük farklılıklar var.
İnsanların düşünme yeteneğine sahip, hayvanlar bu
yeteneğe sahip değil.
Klasik Koşullanmanın Eğitim
Ortamında Kullanılması
43
Hayvanlar, insanlar da dâhil, aşama
aşama, bir öğretmen ya da eğiticinin
yardımıyla öğrenebilirler mi?
Rousseau: İnsanlar, doğdukları andan itibaren küçük hayvanlar
sayılabilirler ve hayvani doğaya sahipler (Emile, 1762 isimli eserinde).
Darwin: Düşünce sürecinde, insanlar ve hayvanlar arasında fark
yoktur.
×
Antagonistler: “İnsanlar ve hayvanlar arası böyle bir benzerlik varsa
hayvanlar neden düşünmek yerine içgüdüleriyle hareket ediyorlar?”
Darwin: İnsanların eylemlerinin çoğu, kökeninde içgüdüseldir.
Hayvanlarda kendi kapasiteleri ölçüsünde düşünme yeteneğine
sahiptirler.
Karşı Görüşler:
44
On dokuzuncu yüzyıl biyolog ve psikologları:
hayvan türlerinin davranış özellikleri (öğrenme de dahil)
birbirine benzer dir.
Pierre Flourers: Hayvan deneyimleri insan
davranışlarına uyarlanabilir.
Tıpkı Pavlov, Torndike ve Watson’un dediği gibi.
Deneylerde hayvanların kullanılması daha ekonomik ve
kolay olduğu görüşünü savunmuşlardır.
45
Davranışçılar:
Uyarıcı-tepki koşullanmasında, öğrenme, uyarıcı ve
tepkiler yoluyla davranışta meydana gelen gözlenebilen
değişmedir.
Bu durum bir dizi etki ve tepkinin arasında iletişim olması
anlamına gelmektedir.
Bu kuramı uygulayan öğretmenler, öğrencilerin
gözlenebilen davranışlarında, belirgin bir şekilde değişiklik
yaparak, öğrenmenin gerçekleşeceğini savunurlar.
46
Öğrencilere doğru zamanda doğru uyarıcıyı verilmelidir.
Ayrıca öğretmenler, öğrencilerinden nasıl davranmaları
istediklerine karar verirler bu isteklerini onlara açıkça
belirtirler.
Daha sonra istenilen davranışların ortaya çıkması için
uygun olan uyarıcıları ortama koyarlar.
47
Klasik koşullama sınıftaki pek çok davranışın açıklamasını
sağlamaktadır:
Çocuklarda sık görülen okula, öğretmene, derse karşı
korku ve kaygı (Ör: ödevini yapmayan öğrencinin
azarlanması).
Öğrencilerin olumsuz davranışlarını cezalandırmak yerine
görmezden gelerek sönmesini beklemek gerekir.
Sürekli ceza ve korkutma yöntemlerine başvurma
öğrencilerin okulla ilgili uyarıcılara olumsuz duygular
geliştirmesine neden olabilir.
48
Demokratik bir ortam= kendini güvende hissetme,
görüşlerini rahatlıkla açıklama
Koşulsuz uyarıcı koşulsuz tepki
Demokratik bir ortam + ders= kendini güvende
hissetme,
görüşlerini rahatlıkla
açıklama
Koşulsuz uyarıcı Koşullu Koşulsuz tepki
uyarıcı
Ders = kendini güvende hissetme, görüşlerini
rahatlıkla açıklama
Koşullu uyarıcı koşulsuz tepki
Klasik koşullanmanın sınıflarda nasıl kullanılabileceği aşağıdaki
örnekte açıklanmıştır:
49
Eğitim açısından doğurguları şu şekilde özetlenmiştir:
Okul başlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk okula, ilk gittiği
gün, kendisini seven, yumuşak davranan, kendisiyle
oynayan bir öğretmenle karşılaştıysa,
bu sevecen öğretmenin yarattığı olumlu etki, öğretmenle
birlikte olan okul tarafından da paylaşılacak,
öğretmenin oluşturduğu mutluluk duygusunu okul da
meydana getirecektir.
50
Ayrıca öğretmenin yarattığı bu mutluluk duygusu
öğretmenle ilişkili diğer uyarıcılara da genellenebilir.
Örneğin; ders çalışmaya, kitap okumaya, diğer
öğretmenlere vb.
Aynı örneği; çocuklara sıkıcı çalışmalar yaptıran, onları
cezalandıran, döven, somurtkan bir öğretmenle
sürdürülürse; bu sefer de öğretmenin meydana getirdiği
olumsuz duygular, korku, nefret vb. okula ve öğretmenle
ilişkili her tür uyarıcıya genellenebilir.
Çocuk okuldan, okumaktan, diğer öğretmenlerden nefret
edebilir, korkabilir.
51
Çocuğun normal olarak yapması gereken etkinlikleri
ceza aracı olarak kullanmak;
(örneğin; "arkadaşıyla konuştuğu için elli tane aynı
cümleyi yazmasını istemek", "çocuğa söz dinlemediği için
iğneciye götüreceğini söylemek")
cezanın meydana getirdiği olumsuz duyguların, bu
olaylara da genellenmesine neden olur.
52
Öğrencilerin duyuşsal ve duygusal özelliklerinin olumlu
hale getirilebilmesi için, öğretmenler,
çocukların özelliklerini ve özel ihtiyaçlarını tanımalı,
onlara karşı duyarlı olmalıdırlar.
Çocuklara herhangi bir şeyi sevme, ilgi duyma, olumlu
tutum geliştirme, mutlu olma gibi özellikler,
onların daha önce sevdikleri, hoşlandıkları durumlarla,
nesnelerle, olaylarla ilişkilendirilerek kazandırılabilir.
53
Pavlov'un klasik koşullama ilkeleri, (ne yazık ki) eğitimden
çok, beyin yıkama durumlarında davranış değiştirmek ve
reklamcılıkta ürün satışlarını artırmak üzere daha etkili
olarak kullanılmaktadır.
Satın alma yeri reklam uygulamalarında ya da kitle iletişim
araçlarında yayınlanan reklamlardaki ürünlerin ve
markalarla ilişkilendirilen çeşitli uyarıcıların, söz konusu
markaları ya da ürün kategorilerini çağrıştırması bu
bağlamda açıklanmaktadır (Elden, 2003, s.12).
54
Örnek 1:
Alışveriş merkezlerinde yılbaşı gibi belli dönemlerde
çalınan müzikler, satış yerlerinde yılbaşını hatırlatan
süslemelerle yapılan düzenlemeler (koşulsuz uyaran):
tüketicilerin yeni yıl coşkusunu hissetmesi ve hediye alma
eylemine özendirilmesini sağlamak içindir (koşulsuz
tepki).
Örnek 2:
marketlerde yiyecek yerlerinde gelen güzel kokular da
tüketicileri yiyecek satın almaya yönlendirilebilir.
55
Birçok davranış uyarıcılarla birlikte öğrenilmektedir.
Örneğin belirli bir uyarıcı, bir kolonya ya da bir parfüm, bir
şarkı, yılın özel bir günü insanlarda yoğun duygular
uyandırabilir.
Bu duygu kokunun ya da şarkının kendisi değil onların uyardığı
yani hatırlattığı (eski bir kız/erkek arkadaş, sevilen birinin
ölümü, ilk tanışma günü vb.) olaylardır.
İnsanlar bu tür bağlantıları her zaman yaparlar fakat
sonuçlarının, üzerlerindeki etkilerini fark edemezler.
Aslında bu tür durumlarda onlar tam da klasik yolla
koşullanmışlardır.
Sonuç
56
Kökenleri ne kadar eskiye dayanırsa dayansın klasik
koşullanma halen hayatın her alanında kendini
göstermektedir.
Özellikle öğrenme ve öğretme ortamlarında öğrenmenin
gerçekleşebilmesi için işe koşulan en önemli araçlardan
biri olma özelliğini korumaktadır.
57
TEŞEKKÜRLER.
58

More Related Content

What's hot

SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert BanduraSOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert BanduraSimla Ar?kan A
 
Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu
Şaban Yıldız
 
5 piaget ve bilişsel gelişim
5   piaget ve bilişsel gelişim5   piaget ve bilişsel gelişim
5 piaget ve bilişsel gelişimKenan Polat
 
Skinner - Edimsel Koşullanma
Skinner - Edimsel KoşullanmaSkinner - Edimsel Koşullanma
Skinner - Edimsel Koşullanma
S. Y.
 
Yapilandirmaci yaklasim22222
Yapilandirmaci yaklasim22222Yapilandirmaci yaklasim22222
Yapilandirmaci yaklasim22222
mclord123
 
Ders Planı
Ders PlanıDers Planı
Ders Planı
muberraacar14
 
Bi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik Yaklaşımı
Bi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik YaklaşımıBi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik Yaklaşımı
Bi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik Yaklaşımı
nandacepte.org
 
Davranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıMDavranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıMLaikaa
 
Akut Ağrı Kavram Haritası
Akut Ağrı Kavram HaritasıAkut Ağrı Kavram Haritası
Akut Ağrı Kavram Haritası
nandacepte.org
 
öğRenme ve bellek
öğRenme ve belleköğRenme ve bellek
öğRenme ve bellekTolga Meric
 
Kolb Öğrenme Stili
Kolb Öğrenme StiliKolb Öğrenme Stili
Kolb Öğrenme Stili
Zafer Erkan
 
Henri Fayol - Klasik Yönetim Anlayışı
Henri Fayol - Klasik Yönetim AnlayışıHenri Fayol - Klasik Yönetim Anlayışı
Henri Fayol - Klasik Yönetim Anlayışı
giraycavdar
 
öğretim yöntem ve teknikleri
öğretim yöntem ve teknikleriöğretim yöntem ve teknikleri
öğretim yöntem ve teknikleri
m3rtyaman
 
Oral Mukoz Membranda Bozulma Sunum
Oral Mukoz Membranda Bozulma SunumOral Mukoz Membranda Bozulma Sunum
Oral Mukoz Membranda Bozulma Sunum
nandacepte.org
 
Yaşam boyu-öğrenme (1)
Yaşam boyu-öğrenme (1)Yaşam boyu-öğrenme (1)
Yaşam boyu-öğrenme (1)
Elif Güllübudak
 
ÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKA
ÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKAÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKA
ÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKA
Yunus Emre Sarıgül
 
Cilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımı
Cilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımıCilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımı
Cilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımıwww.tipfakultesi. org
 
Kişilik Kuramları
Kişilik KuramlarıKişilik Kuramları
Kişilik KuramlarıMehmet KUZU
 
Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar
Öğrenmede Davranışsal YaklaşımlarÖğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar
Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar
dilaybulut
 
Konstipasyon Riski Sunum
Konstipasyon Riski SunumKonstipasyon Riski Sunum
Konstipasyon Riski Sunum
nandacepte.org
 

What's hot (20)

SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert BanduraSOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
 
Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu
 
5 piaget ve bilişsel gelişim
5   piaget ve bilişsel gelişim5   piaget ve bilişsel gelişim
5 piaget ve bilişsel gelişim
 
Skinner - Edimsel Koşullanma
Skinner - Edimsel KoşullanmaSkinner - Edimsel Koşullanma
Skinner - Edimsel Koşullanma
 
Yapilandirmaci yaklasim22222
Yapilandirmaci yaklasim22222Yapilandirmaci yaklasim22222
Yapilandirmaci yaklasim22222
 
Ders Planı
Ders PlanıDers Planı
Ders Planı
 
Bi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik Yaklaşımı
Bi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik YaklaşımıBi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik Yaklaşımı
Bi̇r Olguya Kavram Haritası ile Hemşirelik Yaklaşımı
 
Davranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıMDavranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıM
 
Akut Ağrı Kavram Haritası
Akut Ağrı Kavram HaritasıAkut Ağrı Kavram Haritası
Akut Ağrı Kavram Haritası
 
öğRenme ve bellek
öğRenme ve belleköğRenme ve bellek
öğRenme ve bellek
 
Kolb Öğrenme Stili
Kolb Öğrenme StiliKolb Öğrenme Stili
Kolb Öğrenme Stili
 
Henri Fayol - Klasik Yönetim Anlayışı
Henri Fayol - Klasik Yönetim AnlayışıHenri Fayol - Klasik Yönetim Anlayışı
Henri Fayol - Klasik Yönetim Anlayışı
 
öğretim yöntem ve teknikleri
öğretim yöntem ve teknikleriöğretim yöntem ve teknikleri
öğretim yöntem ve teknikleri
 
Oral Mukoz Membranda Bozulma Sunum
Oral Mukoz Membranda Bozulma SunumOral Mukoz Membranda Bozulma Sunum
Oral Mukoz Membranda Bozulma Sunum
 
Yaşam boyu-öğrenme (1)
Yaşam boyu-öğrenme (1)Yaşam boyu-öğrenme (1)
Yaşam boyu-öğrenme (1)
 
ÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKA
ÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKAÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKA
ÖRGÜTLERDE GÜÇ VE POLİTİKA
 
Cilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımı
Cilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımıCilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımı
Cilt bütünlüğünde bozulma ve hemşirelik yaklaşımı
 
Kişilik Kuramları
Kişilik KuramlarıKişilik Kuramları
Kişilik Kuramları
 
Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar
Öğrenmede Davranışsal YaklaşımlarÖğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar
Öğrenmede Davranışsal Yaklaşımlar
 
Konstipasyon Riski Sunum
Konstipasyon Riski SunumKonstipasyon Riski Sunum
Konstipasyon Riski Sunum
 

Viewers also liked

edi̇msel kosullanma
edi̇msel kosullanmaedi̇msel kosullanma
edi̇msel kosullanma
ummagan
 
Tolman psikoloji
Tolman psikolojiTolman psikoloji
Tolman psikolojiofoozer
 
Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlar
osskpss
 
Beyin Görüntüleme Teknikleri
Beyin Görüntüleme TeknikleriBeyin Görüntüleme Teknikleri
Beyin Görüntüleme Teknikleri
ozlemik
 
Classical Conditioning
Classical ConditioningClassical Conditioning
Classical Conditioning
Eliza Jacobsen
 
EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3derslopedi
 
Classical conditioning
Classical conditioningClassical conditioning
Classical conditioning
Aachal Taywade
 
PSYC1101 Chapter 4 Powerpoint
PSYC1101 Chapter 4 PowerpointPSYC1101 Chapter 4 Powerpoint
PSYC1101 Chapter 4 Powerpoint
hunzikerCCC
 
Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Bilgiyi işleme kuramı
Bilgiyi işleme kuramıBilgiyi işleme kuramı
Bilgiyi işleme kuramıummagan
 
Çanakkale Zaferi
Çanakkale ZaferiÇanakkale Zaferi
Çanakkale Zaferi
yasinaslanderen
 
Bilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme KuramıBilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme Kuramıofoozer
 
Vygotsky sosyal gelişim kuramı
Vygotsky sosyal gelişim kuramıVygotsky sosyal gelişim kuramı
Vygotsky sosyal gelişim kuramı
Ahmet özcan
 
Operant conditioning
Operant conditioningOperant conditioning
Operant conditioning
Emma Balbastro
 
John watson (1)
John watson (1)John watson (1)
John watson (1)
July Murcia
 
B. F. Skinner's Operant Conditioning
B. F. Skinner's Operant ConditioningB. F. Skinner's Operant Conditioning
B. F. Skinner's Operant Conditioning
Malyn Singson
 
Behaviorism
BehaviorismBehaviorism
Behaviorism
sroushandel
 
Behaviorism Powerpoint
Behaviorism PowerpointBehaviorism Powerpoint
Behaviorism Powerpoint
kairak
 
Chomsky’s and skinner’s theory of language acquisition
Chomsky’s and skinner’s theory of language acquisitionChomsky’s and skinner’s theory of language acquisition
Chomsky’s and skinner’s theory of language acquisition
Nur Khalidah
 
Behaviorism Theory of Learning
Behaviorism Theory of LearningBehaviorism Theory of Learning
Behaviorism Theory of Learning
guestfa5a5c
 

Viewers also liked (20)

edi̇msel kosullanma
edi̇msel kosullanmaedi̇msel kosullanma
edi̇msel kosullanma
 
Tolman psikoloji
Tolman psikolojiTolman psikoloji
Tolman psikoloji
 
Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlar
 
Beyin Görüntüleme Teknikleri
Beyin Görüntüleme TeknikleriBeyin Görüntüleme Teknikleri
Beyin Görüntüleme Teknikleri
 
Classical Conditioning
Classical ConditioningClassical Conditioning
Classical Conditioning
 
EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3
 
Classical conditioning
Classical conditioningClassical conditioning
Classical conditioning
 
PSYC1101 Chapter 4 Powerpoint
PSYC1101 Chapter 4 PowerpointPSYC1101 Chapter 4 Powerpoint
PSYC1101 Chapter 4 Powerpoint
 
Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kraniyel bt-okuma (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Bilgiyi işleme kuramı
Bilgiyi işleme kuramıBilgiyi işleme kuramı
Bilgiyi işleme kuramı
 
Çanakkale Zaferi
Çanakkale ZaferiÇanakkale Zaferi
Çanakkale Zaferi
 
Bilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme KuramıBilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme Kuramı
 
Vygotsky sosyal gelişim kuramı
Vygotsky sosyal gelişim kuramıVygotsky sosyal gelişim kuramı
Vygotsky sosyal gelişim kuramı
 
Operant conditioning
Operant conditioningOperant conditioning
Operant conditioning
 
John watson (1)
John watson (1)John watson (1)
John watson (1)
 
B. F. Skinner's Operant Conditioning
B. F. Skinner's Operant ConditioningB. F. Skinner's Operant Conditioning
B. F. Skinner's Operant Conditioning
 
Behaviorism
BehaviorismBehaviorism
Behaviorism
 
Behaviorism Powerpoint
Behaviorism PowerpointBehaviorism Powerpoint
Behaviorism Powerpoint
 
Chomsky’s and skinner’s theory of language acquisition
Chomsky’s and skinner’s theory of language acquisitionChomsky’s and skinner’s theory of language acquisition
Chomsky’s and skinner’s theory of language acquisition
 
Behaviorism Theory of Learning
Behaviorism Theory of LearningBehaviorism Theory of Learning
Behaviorism Theory of Learning
 

Similar to Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)

Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlar
kadirhoca.com
 
Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)
Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)
Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)meslegim
 
Www.Kpss10.Com Davranış
Www.Kpss10.Com DavranışWww.Kpss10.Com Davranış
Www.Kpss10.Com Davranışmassive501
 
öğRenme Psikolojisi Konular Listesi
öğRenme Psikolojisi Konular ListesiöğRenme Psikolojisi Konular Listesi
öğRenme Psikolojisi Konular Listesiderslopedi
 
Davranişsal yaklaşim nazli yilmaz
Davranişsal yaklaşim nazli yilmazDavranişsal yaklaşim nazli yilmaz
Davranişsal yaklaşim nazli yilmazensary1
 
Eği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇n
Eği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇nEği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇n
Eği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇n
ceylindirmilli
 
EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2derslopedi
 
EğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri HepsiEğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri Hepsiderslopedi
 
1970005.ppt
1970005.ppt1970005.ppt
1970005.ppt
UmutMete1
 
Psikoloji
PsikolojiPsikoloji
Psikoloji
Semih Tekin
 
Kuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.comKuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.com
massive501
 
Ogrenmepsikolojisi
OgrenmepsikolojisiOgrenmepsikolojisi
Ogrenmepsikolojisirpolyanna
 
2 psikolojiye giriş
2   psikolojiye giriş2   psikolojiye giriş
2 psikolojiye girişKenan Polat
 
EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4derslopedi
 
Felsefe ve egitim(1. hafta)
Felsefe ve egitim(1. hafta)Felsefe ve egitim(1. hafta)
Felsefe ve egitim(1. hafta)
Ebru Ozturk
 
EVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİEVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİ
Vural Yigit
 

Similar to Klasik Koşullanma (Classical Conditioning) (20)

Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlar
 
Kuramsal02guthrie
Kuramsal02guthrieKuramsal02guthrie
Kuramsal02guthrie
 
Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)
Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)
Psiko --öğrenme( koşullama yolu ile öğrenme)
 
Www.Kpss10.Com Davranış
Www.Kpss10.Com DavranışWww.Kpss10.Com Davranış
Www.Kpss10.Com Davranış
 
öğRenme Psikolojisi Konular Listesi
öğRenme Psikolojisi Konular ListesiöğRenme Psikolojisi Konular Listesi
öğRenme Psikolojisi Konular Listesi
 
Davranişsal yaklaşim nazli yilmaz
Davranişsal yaklaşim nazli yilmazDavranişsal yaklaşim nazli yilmaz
Davranişsal yaklaşim nazli yilmaz
 
Eği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇n
Eği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇nEği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇n
Eği̇ti̇m psi̇koloji̇si̇ ceyli̇n
 
EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2
 
EğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri HepsiEğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri Hepsi
 
RIDVAN UYSAL
RIDVAN UYSALRIDVAN UYSAL
RIDVAN UYSAL
 
Hull
HullHull
Hull
 
1970005.ppt
1970005.ppt1970005.ppt
1970005.ppt
 
Psikoloji
PsikolojiPsikoloji
Psikoloji
 
Koşulleleri
KoşulleleriKoşulleleri
Koşulleleri
 
Kuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.comKuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.com
 
Ogrenmepsikolojisi
OgrenmepsikolojisiOgrenmepsikolojisi
Ogrenmepsikolojisi
 
2 psikolojiye giriş
2   psikolojiye giriş2   psikolojiye giriş
2 psikolojiye giriş
 
EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4
 
Felsefe ve egitim(1. hafta)
Felsefe ve egitim(1. hafta)Felsefe ve egitim(1. hafta)
Felsefe ve egitim(1. hafta)
 
EVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİEVRİM FELSEFESİ
EVRİM FELSEFESİ
 

More from S. Y.

Yunanistan Eğitim Sistemi
Yunanistan Eğitim SistemiYunanistan Eğitim Sistemi
Yunanistan Eğitim Sistemi
S. Y.
 
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative SchoolsAlternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
S. Y.
 
Eğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / GelişimEğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / Gelişim
S. Y.
 
Norveç Eğitim Sistemi / Education in Norway
Norveç Eğitim Sistemi / Education in NorwayNorveç Eğitim Sistemi / Education in Norway
Norveç Eğitim Sistemi / Education in Norway
S. Y.
 
Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory)
Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory) Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory)
Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory)
S. Y.
 
Özel Eğitim (Giriş)
Özel Eğitim (Giriş)Özel Eğitim (Giriş)
Özel Eğitim (Giriş)
S. Y.
 
Veritabanı Temel Kavramlar
Veritabanı Temel Kavramlar Veritabanı Temel Kavramlar
Veritabanı Temel Kavramlar
S. Y.
 
Bilgisayar Destekli Öğretim
Bilgisayar Destekli ÖğretimBilgisayar Destekli Öğretim
Bilgisayar Destekli Öğretim
S. Y.
 

More from S. Y. (8)

Yunanistan Eğitim Sistemi
Yunanistan Eğitim SistemiYunanistan Eğitim Sistemi
Yunanistan Eğitim Sistemi
 
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative SchoolsAlternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
 
Eğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / GelişimEğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / Gelişim
 
Norveç Eğitim Sistemi / Education in Norway
Norveç Eğitim Sistemi / Education in NorwayNorveç Eğitim Sistemi / Education in Norway
Norveç Eğitim Sistemi / Education in Norway
 
Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory)
Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory) Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory)
Çoklu Zeka Kuramı (Multiple Intelligence Theory)
 
Özel Eğitim (Giriş)
Özel Eğitim (Giriş)Özel Eğitim (Giriş)
Özel Eğitim (Giriş)
 
Veritabanı Temel Kavramlar
Veritabanı Temel Kavramlar Veritabanı Temel Kavramlar
Veritabanı Temel Kavramlar
 
Bilgisayar Destekli Öğretim
Bilgisayar Destekli ÖğretimBilgisayar Destekli Öğretim
Bilgisayar Destekli Öğretim
 

Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)

  • 2. Öğrenme Öğrenme ve Öğretme Kuramları Davranışçılık (Behaviorism) Klasik Koşullanma (Pavlovian/Classical Conditioning) Edimsel Koşullanma (Instrumental Conditioning) Bilişselcilik (Cognitivism) Oluşturmacılık /Yapılandırmacılık (Constructivism) SUNU AKIŞI 2
  • 3. Klasik Koşullanma (Pavlovian/ Classical Conditioning) Koşullanma Deneyi Koşulsuz Uyarıcı Koşulsuz Tepki Nötr Uyarıcı Koşullu Uyarıcı KoşulluTepki Koşullanma İlkeleri Bitişiklik Habercilik Pekiştirme Sönme Kendiliğinden Geri Gelme Genelleme ve Ayırt Etme Birden Fazla Uyarıcıya Koşullama Gölgeleme Engelleme Öğrenilmiş Çaresizlik Klasik Koşullanmanın Eğitim Ortamında Kullanılması 3
  • 4. Öğrenme, eğitim ve psikoloji gibi birçok disiplinin yüzyıllardır üzerinde çalıştığı bir kavramdır. İnsanlar sadece öğrenmek istedikleri için değil ayrıca nasıl öğrendiklerini bilme meraklarını gidermek içinde bu konu üzerinde çalışmışlardır. Bu çalışmaların sonucunda da öğrenme ile ilgili birçok teori ortaya çıkmıştır. 4
  • 5. • Washburne’e göre öğrenme, hedeflere deneyim yoluyla ulaşmadaki artıştır (1936, s.603). • Dışarıdan ya da içeriden gelen etkilerle davranışlarda meydana gelen değişim (Shuell,1993, s.295). • Bilgi, yeti, ya da uygulamaya bağlı davranışlarda nispeten kalıcı değişimlerle sonuçlanan süreç (Klausmeier, 1985, s. 57). • Anlayışlar, davranışlar, algılar ve motivasyonda ya da hepsinin birleşiminde meydana gelen değişim (Bigge, 1964, s. 1). Öğrenme 5
  • 6. • Öğrenme, yaşantı sonucunda organizmadaki davranış değişikliğinin edinilmesi ve bunun korunmasıdır (Pierce & Cherey, 2004, s.1). • Organizmanın geçici durumlara (yorgunluk, ilaç kullanımı vb.) verdiği tepkiler dışında karşılaşılan durumlara davranış değişikliği yoluyla tepki vermeyi öğrenmesidir (Hilgard, 1983, s.3). • Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana gelen değişme (Senemoğlu, 2011, s.86). • Öğrenme, başarılı ya da başarısız olarak ifade edilebilecek tecrübelerden kaynaklanan davranışlarda gözlenebilen kalıcı değişimlerdir (Elden, 2003, s.2). 6
  • 7. Öğrenmedeki amaçlardan biri çevreye uyum sağlamaktır. Organizmanın yaşamını sürdürmesi, büyük ölçüde çevresindeki değişliklere başarılı olarak uyum sağlama yeteneğine bağlıdır. Etkin uyum sağlama ise öğrenmeyle mümkündür (Senemoğlu, 2011, s. 86). 7
  • 8. Yaşantı: Bireylerin çevreleriyle belli bir süre etkileşimleri sonucunda kendilerinde kalan iz. Davranış: Organizmanın gösterdiği her türlü etkinliktir. 8 Doğuştan getirilen (İçgüdüsel, refleksif) • Gözbebeğinin şiddetli ışıkta küçülmesi) Geçici • Alkol, ilaç, hastalık ile oluşan davranışlar. Sonradan (Öğrenme ürünü) • İstendik (Ders çalışma, piyano çalma vb.) • İstenmedik (kopya çekme)
  • 9. 17. yy. dan beri düzenli olarak bir önceki kurama meydan okuyan çeşitli kuramlar ortaya çıkmıştır. Bu farklı kuramların hepsi insanların nasıl öğrendiklerini açıklamaya çalışmışlardır. 9 KURAMLAR Davranışçılık (Behaviorism) Bilişselcilik (Cognitivism) Oluşturmacılık / Yapısalcılık (Constructivism)
  • 10. • Davranışçılık 20. yy. ın ilk yarısında öğrenme konusunda önemli bir yer tutmuştur. 1950 ve 1960 lı yıllarda birçok yeni teoriler ortaya çıkmasına rağmen etkisini sürdürmüştür. • Davranışçılık gözlenebilen ve ölçülebilen davranışı esas alan öğrenme ve psikoloji yaklaşımını esas alır. • Hayvanlar ve insanların öğrenmelerini konu edinen Davranışçılık sadece açıkça gözlenebilen davranışları inceler ve zihinsel süreçlere fazla önem vermez. Davranışçılık(Behaviorism) 10
  • 11. • Davranışçı kuramcılar öğrenmeyi organizmadaki nispeten kalıcı değişiklik olarak tanımlarlar. • Bu kuramda öğrenen çevresine uyum sağlayan pasif bir alıcıdır. • Davranışçılık kuramının anahtar isimleri şu şekilde sıralanabilir: John B. Watson, Ivan P. Pavlov, B. F. Skinner, ve Edward L.Thorndike. 11
  • 12. Bu kurama göre: Psikoloji bir davranış bilimidir. Düşünce bilimi değildir. Davranış, zihinsel ya da içsel psikolojik süreçlere gönderme yapmadan açıklanabilir. Davranışın kaynakları içten (zihinden) değil dıştan (çevreden) gelir. Zihin boş bir levhadır (black box). Bir uyarıcıya verilen tepki, zihinde meydana gelen düşünce süreçlerinin olayı etkileme olasılığı tamamen göz ardı edilerek sayısal olarak gözlemlenebilir. 12
  • 13. Önemli öğrenme kuramlarından biri olan Klasik Koşullanma Ivan Pavlov (1849-1936) tarafından tesadüfen bulunmuştur. Rus Fizyolojist Pavlov sindirim ile ilgili bir araştırma yaparken bu kuramın temellerini atmıştır. Klasik Koşullanma (Pavlovian/ Classical Conditioning) 13
  • 14. 1) Et: Koşulsuz, doğal uyarıcıdır. Koşulsuz Uyarıcı (Unconditioned Stimulus, UCS): Organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik olarak meydana getiren uyarıcıdır. 2) Salya: Koşulsuz yani doğal tepkidir. Koşulsuz tepki (Unconditioned Response, UCR): Koşulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve otomatik tepkidir. 14
  • 15. 3) Ses (etle birlikte verilmeden önce): Nötr uyarıcıdır. Nötr Uyarıcı (Neutral Stimuli, NS): Organizmayı koşullanma sürecinin başlangıcında tepki vermeye götürmeyen uyarıcıdır (Bigge & Shermis, 1999, s.80). Nötr uyarıcı, koşulsuz uyarıcı ile eşleştiğinde koşullu uyarıcı olur. 15
  • 16. 4) Ses (etle birlikte verildikten sonra): Bir süre et ile birlikte verilip ete gösterilen tepkinin sese de gösterilmesi sağlandıktan sonra, koşullu uyarıcı haline gelir. Koşullu - Şartlı Uyarıcı (Conditioned Stimulus, CS): Başlangıçta nötr uyarıcıyken koşulsuz uyarıcı ile birlikte verilerek, koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkiyi paylaşması sağlandıktan sonra tek başına verildiğinde organizmada doğal ve otomatik tepkiyi oluşturan uyarıcıya denir. 16
  • 17. 5) Salya (sesten sonra salgılanan): Köpeğe tek başına ses verildiğinde, meydana gelen salya salgılama tepkisi koşullu tepkidir. Koşullu - Şartlı Tepki (Conditioned Response, CR): Sadece koşullu uyarıcının meydana getirdiği doğal ve otomatik öğrenilmiş tepkidir. Koşulsuz tepki ve koşullu tepki her zaman aynıdır. 17
  • 18. Klasik koşullanmanın gerçekleşmesi için gereken dört temel basamak şu şekilde özetlenebilir: 1. Et Salya Koşulsuz-doğal uyarıcı Koşulsuz-doğal tepki 2. Zil Tepki yok Nötr uyarıcı bitişiklik 3.Ses Et Salya Koşullu uyarıcı Koşulsuz Uyarıcı Koşulsuz Tepki 4. Ses Salya Koşullu Uyarıcı Koşullu Tepki 18
  • 19. Klasik koşullanma sürecinde dört temel aşama şu şekilde özetlenebilir. 1. Organizmanın (koşulsuz) uyarana (doğal) bir tepki vermesi. 2. Koşulsuz (doğal) uyarıcı ile koşulsuz (doğal) tepki arasında (doğal) bir bağ olması (öğrenilmemiştir). 19
  • 20. 3. Nötr (ilişkisiz) bir uyaran koşulsuz uyaranla eşleşerek klasik koşullanma yoluyla öğrenmenin en önemli bölümünün gerçekleşmesi 4. Koşullu uyarıcı ile koşullu tepki arasındaki bağın yapay (öğrenilmiş) bir bağ olması. Bu süreçte pasif olan organizma koşullu uyarana tepki vermeyi öğrenir ve pekiştireç davranıştan önce verilir. Davranış aralıklarla ya da sürekli pekiştirilir. 20
  • 21. Pavlov’un klasik koşullanma deneyi gelişmiş zihinsel süreçleri kapsayan işlevsel özellikleri ortaya koymaktadır. Bu sinirsel mekanizmalar hayvanın zorunlu olarak çevresine uyum sağlarken gösterdiği davranışları içermektedir. Ayrıca Pavlov’un koşullanma deneyinde sürecin kontrolü tamamen deneyi yapan kişidedir. Hayvanın davranışını dikkate almaksızın deneyin başlama zamanını ve ne kadar süreceğini belirleme deneyi yapanın elindedir. Kontrol ettiği uyarıcılar arasındaki ilişkileri de deneyi yapan kişi ayarlar. 21
  • 22. Pavlov’un katkısı sadece şartlı tepkiyi buluşu ya da teoriyi ortaya koyması değil, aynı zamanda keşfettiği deneysel bağlantıları da ilkeleştirmesidir. Böylece meslektaşları ve rakiplerine birçok başarılı deney yapabilmeleri için sağlam bir altyapı ve terminoloji oluşturarak koşullama ilkelerini ortaya koymuştur. Bu ilkeler şu şekilde sıralanabilir: Klasik Koşullama İlkeleri 22
  • 23. Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesi durumu. Koşullama sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcının ne kadar ara ile verilmesine (bitişiklik) ek olarak, koşullu uyarıcının geldiğini ya da sonlandığını haber verici nitelikte sunulması da gereklidir. Koşullama sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanının birbirine yakın olması önem taşımaktadır. Bitişiklik (Contiguity) 23
  • 24. Holyoak, Koh ve Nisbett’e göre ise Klasik Koşullanmada öğrenmenin gerçekleşmesi için koşullu uyarıcın koşulsuz uyarıcının hemen peşinden verilmesi gerekmemektedir. Öğrenme koşullu uyarıcının dakikalar hatta saatler sonra verilmesi ile de gerçekleşebilir. Ör: Fareler daha önce yemedikleri bir şey yiyip saatler sonra hastalansalar bile bu durumu yedikleri şeye bağlayacaklar ve bu tek deneyim güçlü ve unutamayacakları bir tiksinme yaratacaktır. 24
  • 25. Organizmanın belli bir uyarıcıdan sonra yeni bir uyarıcının geleceğine ya da önceki uyarıcının geride kaldığına ilişkin beklenti oluşturmasıdır. Şartlı uyarıcı (zil), doğal uyarıcının (etin) geleceğini haber verici bir nitelik taşıdığı zaman, öğrenme daha kolay ve çabuk gerçekleşmektedir. Bu nedenle şartlı uyarıcıdan (zil) sonra her seferinde doğal uyarıcının (etin) verilmesi gereklidir. Habercilik - Uyaran Sıralaması (Contingency) 25
  • 26. Habercilik iki türlüdür: a) Olumlu Habercilik - İleriye Koşullanma (Positive Contingency - Forward Conditioning) : Koşullu uyarıcının kendisinden sonra gelen koşulsuz uyarıcının habercisi niteliği taşımasıdır. Örneğin; zil sesi (koşullu uyarıcı), etin (koşulsuz uyarıcı) geleceğinin habercisidir. Olumlu haberci niteliği taşıyan uyarıcı bir olayın başlayacağını da haber verir nitelikte olabilir. Örneğin; hakemin maçın başında çaldığı düdük maçın başlayacağının habercisidir. 26
  • 27. b) Olumsuz Habercilik - Geriye Koşullanma (negative contingency - backward conditioning): Koşullu uyarıcının, koşulsuz uyarıcının verilmeyeceğine yani geride kaldığına ilişkin haberci niteliği taşımasıdır. Elektrik şoku (koşulsuz uyarıcı) ve zilin (koşullu uyarıcı) kullanıldığı bir çalışmada önce elektrik şokunun sonra da zilin verilmesi bu duruma örnek teşkil edebilir. Olumsuz haberci niteliği taşıyan uyarıcı bir olayın biteceğini de haber verir nitelikte olabilir. Örneğin; hakemin maçın sonunda çaldığı düdük maçın biteceğinin habercisidir. 27
  • 28. Koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir. Koşulsuz uyarıcı pekiştireç rolü görmektedir. Birincil pekiştireç: Koşulsuz tepkiyi (salya) meydana getiren koşulsuz uyarıcı (et). İkincil pekiştireç: Koşullu tepkiyi (salya) meydana getiren koşullu uyarıcı (ses). Pekiştirme (Reinforcement) 28 Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır. Araçsal ve edimsel koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmektedir.
  • 29. Doğal uyarıcının (etin) çekilmesi ya da pekiştirmenin yapılmaması halinde şartlı uyarıcıya (zile) verilen şartlı tepki (salya) ortadan kalkar.Yani, davranışta sönme olur. Doğal uyarıcının ya da pekiştirecin ortamdan kaldırılması ile önce sönmesi istenilen davranışın sıklığında bir artış olduğunu göstermektedir. Buna sönme patlaması denir. Daha sonra pekiştirecin verilmemeye devam edilmesi yani bu konuda ısrar edilmesi durumunda davranışın zamanla söndüğü görülmektedir. Bu sürece de deneysel sönme adı verilir. Sönme - Deneysel Çözülme (Extinction) 29
  • 30. Davranış çok pekiştirilmişse sönme uzun sürer Daha önce çok sık pekiştirilen ya da sürekli pekiştirme tarifesi kullanılarak kazanılan davranışın şiddetinde bir süre sonra azalma görülebilir. Buna alışma etkisi denir. Örneğin; zile koşullanan bir köpeğin koşullanmanın başlangıcında zile verdiği salya tepkisi daha kuvvetli iken, daha sonra bu tepki zayıflamaya, azalmaya başlaması. 30
  • 31. Tam tersi olarak tepkide artma durumuna ise duyarlılaşma etkisi denir. Duyarlılaşmada, koşullanılan uyarıcıya başlangıçta daha az tepki verirken, pekiştirecin hoşa gitmesi sonucunda, koşullanılan uyarıcıya daha fazla tepki verilir. Örneğin; köpek koşullanmanın başında zile daha az tepki verilirken birkaç tekrardan sonra pekiştireç hoşuna gittiği için daha fazla tepki verir yani daha fazla salya salgılar. 31
  • 32. Sönmeyi takip eden bir süreçten sonra koşullu tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır. Koşullu uyaran ya da çağrıştıran bir uyaran yeniden ortaya çıktığında koşullu tepki ortaya çıkabilir. Fakat bu tepki az ve kısa sürelidir. Sönme, tepkinin tamamen bellekten silinmesi değildir. Organizmada sönmüş bir tepkinin koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının tekrar eşleştirilmesine gerek olmaksızın yeniden ortaya çıkması gerçekleşebilir. Kendiliğinden Geri Gelme (Spontaneous Recovery) 32
  • 33. Örneğin bir çocuk, Şampuanla yıkanınca (gözleri yandığında): ağlar. Gözleri yakmayan bir şampuanla yıkanınca: ağlamaz (sönme) (Bir süre sonra) şampuan: ağlar. (kendiliğinden geri gelme) 33
  • 34. Şekil 2: Sönme ve Kendiliğinden Geri Gelmenin Seyri Sol taraftaki azalan çubuklar, koşullu uyarıcının (et tozunun görüntüsü) pekiştirilmeden tekrar edildiğinden, koşullu salyanın da azaldığını göstermektedir. Sağdaki çubuk ise 20 dakikalık bir beklemeden sonra kendiliğinden geri gelmenin gerçekleştiğine işaret etmektedir. Bu çok güçlü bir tepki değildir. 34 (Hilgard & Bower, 1966, s.52).
  • 35. Birbirine yakın olan uyarıcılara aynı ya da benzer tepkileri gösterme eğilimine genelleme denir. Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi göstermesi. Örneğin; beyaz tüylü her hayvanın tavşana benzetilmesi, köpeğin zil sesine benzer başka uyarıcılara da salya akıtması Genelleme ve Ayırt Etme (Stimulus Generalization and Discrimination) 35
  • 36. Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek ona tepkide bulunmasına ayırt etme denir. Organizmanın iki uyarıcı arasındaki birbirine benzemeyen nitelikleri fark etmesi. Örneğin; köpeğin değişik tonda zil seslerini ayırarak koşullandığı sese tepki vermesi, çocuğun beyaz önlüklü kişiler içerisinde sadece elinde iğne bulunan kişiden korkması. 36
  • 37. Koşullu uyarıcı (ses) ve koşulsuz uyarıcı (et) birçok kez birlikte verilerek koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkiyi, koşullu uyarıcının da oluşturması sağlanır. Yani tek başına ses verildiğinde de köpek salya salgılar hale gelir. Bundan sonra ikinci bir koşullu uyarıcı koşullama sürecine sokulabilir. Örneğin; ışık (ikinci koşullu uyarıcı) önce, ses (birinci koşullu uyarıcı) sonra olmak koşuluyla birkaç kez ikisi birlikte verildiğinde, daha sonra tek başına ışığın da salya tepkisi meydana getirdiği gözlenmektedir (second order conditioning). Birden Fazla Uyarıcıya Koşullama (Higher Order Conditioning) 37
  • 38. Üçüncü koşullu uyarıcı önce, ikinci koşullu uyarıcı ondan sonra verilmek koşuluyla birlikte birkaç kez verildikten sonra ikinci koşullu uyarıcıya gösterilen tepki üçüncüye de gösterilmektedir (Third order conditioning). Bu koşullamaya birden fazla uyarıcıya koşullama adı verilmektedir. Birinci koşullamadan üçüncüye doğru gidildikçe koşullu tepkinin yani salyanın azaldığı ve tepkinin sadece birkaç deneme devam ettiği görülmektedir. 38
  • 39. Organizmaya iki koşullu uyarıcı birlikte verildiğinde birinin etkisinin (dikkat çekeni) diğerinin etkisini yok etmesidir. Örneğin; köpeğin koşullanma sürecinde, parlak bir ışık ve hafif bir müzik, yiyecekle eşleştirilmiş sonuçta köpek parlak ışığa salya tepkisini vermiş, hafif müzik sesine ise vermemiştir. Bu örnekte köpeğin müzik sesine koşullanmamasının nedeni, bu uyarıcıdan değil, dikkatini daha çok çeken parlak ışıktan kaynaklanmaktadır. Hem köpekten hem de asansörden korkan bir kişinin köpekten korkmanın etkisiyle, asansöre olan korkusunun ortadan kalkması da gölgelemedir. Gölgeleme (Overshadowing) 39
  • 40. Bu süreçte önceden oluşturulan bir koşullu uyarıcının daha sonra eşleştirildiği yeni (farklı) bir nötr uyarıcının koşullanmasına engel olması söz konusudur. Örneğin; bir ışık ile yiyecek eşleştirildiğinde ışık koşullu uyarıcı görevini alır. Daha sonra ikinci bir koşullu uyarıcı olarak ses ile yiyecek eşleştirmeye çalışıldığında ses, koşullu uyarıcı görevini almaz ve koşullu tepkiyi (salya) ortaya çıkarmaz. Engelleme (Detainment) 40
  • 41. Örneğin; babası çikolata aldığında sevinen bir çocuk için babasının görüntüsü bir koşullu uyarıcıdır. Çocuğa daha sonra amcası çikolata almış; fakat çocuk sevinme tepkisini vermemiştir. Yani amcası çocuk için koşullu uyarıcı görevini yapmamıştır. Gölgelemede bir tür genelleme söz konusu iken engellemede bir tür ayırt etme söz konusudur. 41
  • 42. Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu değiştiremeyeceğini öğrenerek pasif kalmakta ve bu pasifliği de tüm istenmeyen durumlara genellemektedir. Ör: Köpeklerin, ne yaparlarsa yapsınlar şoktan kurtulmaları mümkün değilse çaresizliği öğrenmeleri ve bunu da tüm istenmeyen durumlara genellemeleri. Öğrenilmiş Çaresizlik (Learned Helplesness) 42
  • 43. Modern çağa kadar, filozoflar: Öğrenme konusunda insanlar ve hayvanlar arasında büyük farklılıklar var. İnsanların düşünme yeteneğine sahip, hayvanlar bu yeteneğe sahip değil. Klasik Koşullanmanın Eğitim Ortamında Kullanılması 43 Hayvanlar, insanlar da dâhil, aşama aşama, bir öğretmen ya da eğiticinin yardımıyla öğrenebilirler mi?
  • 44. Rousseau: İnsanlar, doğdukları andan itibaren küçük hayvanlar sayılabilirler ve hayvani doğaya sahipler (Emile, 1762 isimli eserinde). Darwin: Düşünce sürecinde, insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur. × Antagonistler: “İnsanlar ve hayvanlar arası böyle bir benzerlik varsa hayvanlar neden düşünmek yerine içgüdüleriyle hareket ediyorlar?” Darwin: İnsanların eylemlerinin çoğu, kökeninde içgüdüseldir. Hayvanlarda kendi kapasiteleri ölçüsünde düşünme yeteneğine sahiptirler. Karşı Görüşler: 44
  • 45. On dokuzuncu yüzyıl biyolog ve psikologları: hayvan türlerinin davranış özellikleri (öğrenme de dahil) birbirine benzer dir. Pierre Flourers: Hayvan deneyimleri insan davranışlarına uyarlanabilir. Tıpkı Pavlov, Torndike ve Watson’un dediği gibi. Deneylerde hayvanların kullanılması daha ekonomik ve kolay olduğu görüşünü savunmuşlardır. 45
  • 46. Davranışçılar: Uyarıcı-tepki koşullanmasında, öğrenme, uyarıcı ve tepkiler yoluyla davranışta meydana gelen gözlenebilen değişmedir. Bu durum bir dizi etki ve tepkinin arasında iletişim olması anlamına gelmektedir. Bu kuramı uygulayan öğretmenler, öğrencilerin gözlenebilen davranışlarında, belirgin bir şekilde değişiklik yaparak, öğrenmenin gerçekleşeceğini savunurlar. 46
  • 47. Öğrencilere doğru zamanda doğru uyarıcıyı verilmelidir. Ayrıca öğretmenler, öğrencilerinden nasıl davranmaları istediklerine karar verirler bu isteklerini onlara açıkça belirtirler. Daha sonra istenilen davranışların ortaya çıkması için uygun olan uyarıcıları ortama koyarlar. 47
  • 48. Klasik koşullama sınıftaki pek çok davranışın açıklamasını sağlamaktadır: Çocuklarda sık görülen okula, öğretmene, derse karşı korku ve kaygı (Ör: ödevini yapmayan öğrencinin azarlanması). Öğrencilerin olumsuz davranışlarını cezalandırmak yerine görmezden gelerek sönmesini beklemek gerekir. Sürekli ceza ve korkutma yöntemlerine başvurma öğrencilerin okulla ilgili uyarıcılara olumsuz duygular geliştirmesine neden olabilir. 48
  • 49. Demokratik bir ortam= kendini güvende hissetme, görüşlerini rahatlıkla açıklama Koşulsuz uyarıcı koşulsuz tepki Demokratik bir ortam + ders= kendini güvende hissetme, görüşlerini rahatlıkla açıklama Koşulsuz uyarıcı Koşullu Koşulsuz tepki uyarıcı Ders = kendini güvende hissetme, görüşlerini rahatlıkla açıklama Koşullu uyarıcı koşulsuz tepki Klasik koşullanmanın sınıflarda nasıl kullanılabileceği aşağıdaki örnekte açıklanmıştır: 49
  • 50. Eğitim açısından doğurguları şu şekilde özetlenmiştir: Okul başlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk okula, ilk gittiği gün, kendisini seven, yumuşak davranan, kendisiyle oynayan bir öğretmenle karşılaştıysa, bu sevecen öğretmenin yarattığı olumlu etki, öğretmenle birlikte olan okul tarafından da paylaşılacak, öğretmenin oluşturduğu mutluluk duygusunu okul da meydana getirecektir. 50
  • 51. Ayrıca öğretmenin yarattığı bu mutluluk duygusu öğretmenle ilişkili diğer uyarıcılara da genellenebilir. Örneğin; ders çalışmaya, kitap okumaya, diğer öğretmenlere vb. Aynı örneği; çocuklara sıkıcı çalışmalar yaptıran, onları cezalandıran, döven, somurtkan bir öğretmenle sürdürülürse; bu sefer de öğretmenin meydana getirdiği olumsuz duygular, korku, nefret vb. okula ve öğretmenle ilişkili her tür uyarıcıya genellenebilir. Çocuk okuldan, okumaktan, diğer öğretmenlerden nefret edebilir, korkabilir. 51
  • 52. Çocuğun normal olarak yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmak; (örneğin; "arkadaşıyla konuştuğu için elli tane aynı cümleyi yazmasını istemek", "çocuğa söz dinlemediği için iğneciye götüreceğini söylemek") cezanın meydana getirdiği olumsuz duyguların, bu olaylara da genellenmesine neden olur. 52
  • 53. Öğrencilerin duyuşsal ve duygusal özelliklerinin olumlu hale getirilebilmesi için, öğretmenler, çocukların özelliklerini ve özel ihtiyaçlarını tanımalı, onlara karşı duyarlı olmalıdırlar. Çocuklara herhangi bir şeyi sevme, ilgi duyma, olumlu tutum geliştirme, mutlu olma gibi özellikler, onların daha önce sevdikleri, hoşlandıkları durumlarla, nesnelerle, olaylarla ilişkilendirilerek kazandırılabilir. 53
  • 54. Pavlov'un klasik koşullama ilkeleri, (ne yazık ki) eğitimden çok, beyin yıkama durumlarında davranış değiştirmek ve reklamcılıkta ürün satışlarını artırmak üzere daha etkili olarak kullanılmaktadır. Satın alma yeri reklam uygulamalarında ya da kitle iletişim araçlarında yayınlanan reklamlardaki ürünlerin ve markalarla ilişkilendirilen çeşitli uyarıcıların, söz konusu markaları ya da ürün kategorilerini çağrıştırması bu bağlamda açıklanmaktadır (Elden, 2003, s.12). 54
  • 55. Örnek 1: Alışveriş merkezlerinde yılbaşı gibi belli dönemlerde çalınan müzikler, satış yerlerinde yılbaşını hatırlatan süslemelerle yapılan düzenlemeler (koşulsuz uyaran): tüketicilerin yeni yıl coşkusunu hissetmesi ve hediye alma eylemine özendirilmesini sağlamak içindir (koşulsuz tepki). Örnek 2: marketlerde yiyecek yerlerinde gelen güzel kokular da tüketicileri yiyecek satın almaya yönlendirilebilir. 55
  • 56. Birçok davranış uyarıcılarla birlikte öğrenilmektedir. Örneğin belirli bir uyarıcı, bir kolonya ya da bir parfüm, bir şarkı, yılın özel bir günü insanlarda yoğun duygular uyandırabilir. Bu duygu kokunun ya da şarkının kendisi değil onların uyardığı yani hatırlattığı (eski bir kız/erkek arkadaş, sevilen birinin ölümü, ilk tanışma günü vb.) olaylardır. İnsanlar bu tür bağlantıları her zaman yaparlar fakat sonuçlarının, üzerlerindeki etkilerini fark edemezler. Aslında bu tür durumlarda onlar tam da klasik yolla koşullanmışlardır. Sonuç 56
  • 57. Kökenleri ne kadar eskiye dayanırsa dayansın klasik koşullanma halen hayatın her alanında kendini göstermektedir. Özellikle öğrenme ve öğretme ortamlarında öğrenmenin gerçekleşebilmesi için işe koşulan en önemli araçlardan biri olma özelliğini korumaktadır. 57