VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
İYİLİKSEVERLİK
1. Bu sunum şu kaynaktan yararlanılarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan ‘İyilikseverlik», içinde: C C Aktan & S Yay, Kurumsal Sosyal Sermaye, Ankara: Seçkin Yayını, 2019.
Sunumu Hazırlayan : Damla Karadoğan
İYİLİKSEVERLİK Coşkun Can Aktan
2. Bir arada yaşayan insanlar
arasındaki ağlar, bağlar,
ilişkiler sosyal sermayenin ana
hamurunu oluşturur.
Aile ve akrabalık bağlarının, arkadaşlık-
dostluk ilişkilerinin, iş ilişkilerinin
sağlam ve güvene dayalı olması güçlü
bir toplum yapısı ortaya çıkarır.
I. GİRİŞ
4. II. İYİLİKSEVERLİK KAVRAMI: TERMİNOLOJİ VE TİPOLOJİ
• “İyilikseverlik” hiçbir karşılık beklemeden,
gönüllü olarak başkalarına yardım etmek
anlamında kullanılan bir kavramdır.
• İngilizce literatürde “benevolence” olarak
karşımıza çıkan kavramın etimolojik kökeni ise
Latince “benevolentia” kelimesine
dayanmaktadır. Benevolence ilk kez İngiltere
Kralı 4. Edward tarafından 1473 yılında
İngiltere’de kralların koyduğu bir tür keyfi
vergiyi tanımlamak için kullanılmıştır.
5. • İyilikseverliği, belirli
koşullar altında yapılan
yarar sağlayıcı
davranışlardan oluşan
bir güdü olarak
tanımlamıştır
• Bireylerin daha önce
tanışmadığı kişilerin
ihtiyaçlarını
belirlemek ve bu
ihtiyaçları karşılamak
olarak açıklamıştır.
• İyilikseverliği yakın
ilişkide olunan
kişilerin iyiliğini
isteme, refahını
koruma ve
geliştirmek olarak
tanımlamıştır.
• İyilikseverlik,
ihtiyacı olan bir
kimseye yarar
sağlayıcı herhangi
bir olumlu sosyal
davranıştır.
Latane ve
Darley
Schwartz
İmamoğluSommerville
6. Ancak kanaatimizce böylesine bir genelleme yapmak yapılan bazı iyiliklerdeki
“zımni zorunluluğu ve karşılıklılık (menfaat beklentisi)” gibi özellikleri
görmezden gelmemize yol açacaktır. Zira, çeşitli dini, siyasi vs. grupların
kendilerine mensup olanlardan çeşitli amaçlarla para toplamaları, belirli
amaçlar için bir araya gelen çeşitli sivil toplum örgütlerine üye olduktan
sonra belirli aralıklarla aidat toplamaları vs. gibi durumlar iyilik yapmanın
veya iyilikseverliğin vurgulanan “gönüllük esası” özelliği ile çelişmektedir.
İyilikseverlik ile ilgili yapılan tanımlarda;
gibi özelliklerin ön plana çıktığını görüyoruz.
Gönüllülük Esası
Karşılık Beklememe
7. Bu çalışmanın yazarları olarak iyilikseverlik kavramını şu şekilde tanımlıyoruz:
İyilikseverlik, herhangi bir açık ya da zımni bir karşılık (menfaat) beklentisi ile hareket
etmeksizin gönüllü olarak ya da zımni bir zorunluluk hissederek başkalarına
yardımlarda bulunmaktır. Bu tanım içinde iki hususa dikkat çekmek gerekir:
İnsanlar, hiçbir menfaat
beklemeksizin başka insanlara
ve/veya canlılara “gönüllü”
yardımda bulunabilirler. El-avuç
açan bir dilenciye bir eski elbise
ya da para verilmesi buna bir
örnektir.
İnsanlar, bulundukları ortam
ve pozisyon dolayısıyla
kendilerini bir “zımni
zorlama” altında hissederek
menfaat beklemeksizin ya da
bir menfaat beklentisi içinde
başka insanlara ve/veya
canlılara yardım edebilirler.
8. İnsanın doğasının iyilik
ve diğer insanların
iyiliğini istemek
olduğunu ve kötülüğün
ancak akıl dışı bir
durumda söz
konusudur.
EPİKTETOS
İyi, her şey
tarafından istenilen
iyilikseverlik, insanın
hayatında mutluluğa
ulaşabilmesi için
sunulmuş bir gayedir.
ARİSTOTELES
İyiliğin gerekliliğine
doğrudan doğruya karşı
çıkmış; geçmişte
yaşadıklarından dolayı
kötülüğün iyilikten daha
gerekli olduğunu; her
ikisinin de insanın
varlığının ve gelişiminin
birer koşulu olduğunu
dile getirmiştir.
FRİENDRİCH
NİETZSCHE
İnsanı diğer canlılardan ayıran iyilikseverlik özelliği hemen her çağda
filozofları da meşgul etmiş; iyi, iyilik ve iyilikseverlik üzerine derin ve
felsefi düşünceler ortaya atılmıştır.
9. İyiliği “iyi olan
şeyi istemek”
olarak
değerlendirmiş
ve iyilik
yapmanın
önemini
vurgulamıştır.
KANT
İyilikseverliği,
insanın egoizmine
karşıt bir kavram
olarak
tanımlamıştır.
COMTE
İyilikseverlik evrensel bir
iyi yürekliliktir.
LEİBNİZ
İyiliği mutluluğa ulaşmadaki en
önemli araç olarak
nitelendirmiş ve “kötülüğün
zıddı” olarak kabul etmiştir .
FARABİ
10. Kötülüklerle dolu bir dünyanın
Tanrı’nın mutlak iyi olmasıyla
çeliştiğine dikkat çekmiş ve
kötülükleri fikirlerinin
merkezine almıştır.
İyiliği tıpkı Farabi gibi kötülüğün
zıddı olarak tanımlamış ve mutlak
iyi olan bir varlığın (Tanrı’nın)
kötülüklere müsaade etmeyeceği
gibi önermeler ile Tanrı’nın
yokluğunu ortaya koymaya
çalışmıştır .
1871 yılında yayınladığı evrim kuramı hakkındaki “İnsanın
Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçilim” isimli kitabında bir
insanın diğer bir insan için bir amaç uğruna kendini bile
feda edebileceğinden bahsetmiş ve onu kendinden daha alt
düzeydeki canlılardan ayıran bu soylu özelliğe sahip
olduğunu vurgulamıştır. Darwin, burada iyilikseverliğe
dikkat çekerken, 1859 yılında yayınladığı “Türlerin Kökeni”
adlı eserinde ise hayal gücünde canlandırdığı “doğal
seleksiyonla evrim” konusunda iyilik, yardımseverlik ve
fedakarlık gibi davranışların yaygın olduğu toplumların
hayatta daha başarılı kalabileceğine değinmiş ve böyle
davranışların hem bireylere hem de topluma avantajlar
sağlayacağını belirtmiştir.
CHARLES DARWİN
EPİKÜR
MACKİE
Kötülük de tıpkı iyilik gibi her çağda filozofları meşgul etmiş
ve bu konuda bir çok felsefi düşünce ortaya atılmıştır.
11. Tipolojik açıdan değerlendirdiğimizde iyilikseverlik
kavramının yansımalarının üç ana başlıkta
toplandığını söyleyebiliriz:
• Kişinin karşılaştığı dünyayı gözlemlemeden
önce bir bilinç sahibi olması ve kendi
farkındalığını yaşamasıdır.
Kişinin kendisine olan
iyilikleri
• Kişinin diğer insanlarla yardımlaşması,
yani onlara iyilik yapmasıdır.
Kişinin diğer insanlara
olan iyilikleri
• Kişinin insan dışındaki varlıklara iyiliği
esas alarak davranmasıdır.
Kişinin diğer varlıklara
olan iyilikleri
12. Sosyal psikolojide ise iyilikseverlik “özgeci davranış” ve
“olumlu toplumsal davranış” olarak iki şekilde
sınıflandırılmaktadır :
• Karşısındakine iyilik yapmış olmanın
verdiği mutluluk dışında hiçbir
beklenti olmaksızın gönüllü olarak
yapılan iyilik davranışlarını açıklar.
Özgeci davranış
• :İyilik yapan kişinin niyetine
bakılmaksızın başkalarına yardım
etmeyi amaçlayan tüm davranışları
açıklar.
Olumlu
toplumsal
davranış
13. İyilikseverlik, temelde insan sevgisinden kaynaklanan bir
güdü olup dört boyutu vardır:
• Yapılan iyiliğin bilinçli, çıkar gözetmeden ve özgür bir
seçim sonucu yapılmış olmasını ifade eder.Yarar sağlayan kişiye ilişkin
boyutlar
• Yapılan iyiliğin yarar sağlayan kişinin duygularına ve
isteklerine duyarlı bir biçimde gizli olarak yapılmasını
ifade eder.
Yarar sağlanan kişiye ilişkin
boyutlar
• Yapılan iyiliğin karşılıklılık, rica veya baskı, zorunluluk ve
bazı sosyal yükümlülüklerin ötesinde bir davranış olmasını
ifade eder.
Yarar sağlayan kişi ile yarar
sağlanan kişi arasındaki ilişkiye ve
diğer dış koşullara ilişkin boyutlar
• Yapılan iyilikten sağlanan yararın önemi ve zorunluluğunu,
kısa ve uzun süreli olmasını ifade eder.Sağlanan yarara ilişkin boyutlar
14. İYİLİKSEVERLİĞİN RASYONELİ: NİÇİN İYİLİK(LER)
YAPARIZ?
“İnsan faydasını maksimize eden bir hayvandır. İnsan evinde,
işinde- kendi özel işinde yada devlet işinde- kilisede, bilimsel çalışmalarında,
kısaca her yerde fayda maksimize etmeye çalışan birisidir.”
George Stigler
15. İNSANLARIN NEDEN İYİLİKYAPTIKLARINA DAİR
BAŞLICA TEORİLER
• Kendi genini taşıyan birine iyilik yapmanın önemi evrimsel bakış ile
desteklenirken, sosyal öğrenmeye göre sosyal davranışlar doğuştan
değil, rol modeller gözlemlenerek edilmektedir.
Evrimsel Bakış ve
Sosyal Öğrenme Teorisi
• İnsanların sosyal veya grup kimlikleri davranışlarını
şekillendirmektedir. Eğer insanlar kendilerini diğer insanlarla ortak bir
grup üyesi olarak görürlerse, olumlu sosyal davranışlar artacak,
olumsuz sosyal davranışlar ise azalacaktır.
Sosyal Kimlik, Gruplar
ve Yardım Etme
Davranışı
• Olayı seyreden kişinin acil durumdaki kişiye iyilik yapması/yapmaması
veya yardım etmesi/etmemesi sonucunda olacaklar üzerinden yapılır.
Olayı seyredenin maliyeti, zaman ve enerji kaybı, kendini tehlikeye
atması olabilirken ödülleri ise yüksek bir özgüven, teşekkür ve övgüler
olabilir.
Maliyet - Ödül
Değerlendirmesi
Modeli
16. İnsanlar neden başkalarına iyilik yapar ? İyilikseverliğin
gerisinde yatan nedenler neler olabilir?
DİN AHLAK
EGOİSTİK
ALTURİZM
GÜDÜSÜ
GÖSTERİŞ
ACIMA VE
ŞEFKAT
DUYGUSU
17. DİN: Kur’an’da, Tevrat’ta, İncil’de, Budizm öğretilerinde, Hindu’ların kutsal
kitaplarında iyiliksever davranışlar tavsiye edilir.
AHLAK: İyilikseverliği ele alırken ahlakı, dinden tamamen bağımsız düşünmek
mümkün değildir. Bizim burada vurgulayacağımız “laik ahlak”tır. Yani, dinden
bağımsız olarak da, bazı insanlar (ateistler, örneğin) başkalarına iyilik yapmayı
insanlık açısından tercih edebilirler.
EGOİSTİK ALTURİZM GÜDÜSÜ:“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.” misali, bazı
bireyler başkalarına iyilik yaparken egoistik güdü ile hareket edebilirler.
GÖSTERİŞ: Yoksullar yararına yapılan bir müzayede ya da para yardımı
toplantısında kendini gösterme isteği iyilikseverliğin kaynağı olabilir.
ACIMA VE ŞEFKAT DUYGUSU: İnsanların zor durumda ve çaresizlik içerisindeki
kişilere acıma ve şefkat duyguları ile yardımda bulunmaları söz konusu olabilir.
18. SOSYAL SERMAYE OLARAK İYİLİKSEVERLİK
Sosyal sermaye literatürüne büyük katkılar
sağlayan “Sosyal Sermaye (Social Capital)” isimli
eserine “İlişkiler önemlidir…” cümlesiyle başlayan
ve bu kısa cümle ile sosyal sermayeyi en öz haliyle
açıklayan Field’e göre insanlar bir dizi iletişim
ağıyla birbirlerine bağlanırlar.
Field’e göre insanlar ortak değerlerini bu iletişim
ağlarının diğer üyeleriyle paylaşma
eğilimindedirler, bu iletişim ağları ise bir kaynak
oluşturmaları nedeniyle, bir nevi sermaye
oluşumu, diğer bir deyişle sosyal sermaye olarak
görülebilir.
19. İnsanlar arasındaki ilişkiler, toplum içinde var olan bireylerin kendi yaşam
alanlarını ve bu alanların sınırlarını, niteliklerini ve bu alan içindeki
davranışlarını belirleyen önemli bir bağdır.
İnsanlar arasındaki bu ilişkiler ya da bağlar, temelde bireylerin ve buna
bağlı olarak toplumların inşasında önemli bir yapı taşı durumundadır.
Sosyal sermaye, çok genel olarak bu toplumsal bağlar ile birlikte formel
ve informel kuralları (normları) ifade eden bir kavramdır.
İnsanların sebebi ne olursa olsun yaptıkları iyiliklerde insanlar arasındaki
ilişkiler önem arz ettiğinden ve toplumsal bağlar ile ilişkili olduğundan
iyilikseverliği bir sosyal sermaye olarak değerlendirmemiz mümkündür.
21. Sosyal sermayeyi, sosyal işbirliğini sağlayan ve
asli sosyal ilişkileri destekleyen ortak normlar
ve değerler olarak tanımlamıştır.
FRANCİS FUKUYAMA
Rasyonel aktörlerin diğer
bireylere iyilikler yaparak
sorumluluk yarattığını ve
bu durumu ihtiyaç halinde
adeta yatırımlarının
karşılığı almayı beklemek
gibi kendilerine menfaat
sağlamak için
kullandıklarını belirtmiş
ve sosyal sermayeyi bir
“sigorta” olarak
yorumlamıştır.
Sosyal sermayeyi, sosyal ilişkilerden
doğan bireysel bir kaynak olarak ele almış
ve diğer sermaye türleri (doğal sermaye,
fiziki sermaye, beşeri sermaye,
entelektüel sermaye, kültürel sermaye
ve finansal sermaye) nin tamamının sahip
olan kişiye ait olduğunu, sosyal
sermayenin mülkiyete ait bir sermaye
olmadığını ve sosyal ilişkilerin bir ürünü
olduğunu vurgulamıştır.
JAMES S. COLEMAN
22. “Homo economicus” çıkarları peşinde koşan rasyonel insanı
tanımlamaktadır.
Bireyler rasyonel ve tutarlı tercihlere sahiptirler.
Bireyler rasyonel olmaları sonucunda faydalarını ve
özel çıkarlarını maksimize ederek tercihlerde
bulunurlar.
Bireylerin tercihlerinde hem homo economicus motifi,
yani rasyonel düşünme ve karar verme hem de bireysel
çıkar maksimizasyonu hakimdir.
Bireyin iyilik yapması için bir çıkarının olması
gerektiğini ve bu iyiliği yaparken her şeyden önce bu
çıkarının analizini yaptığını vurgulamak gerekmektedir.
İyilikseverlik ile yaratılan sosyal sermaye bireyin
rasyonel çıkarlarına hizmet etmektedir.
Coleman'ın sosyal sermaye
ile ilgili çalışmalarını,
temelini “homo economicus”
insan modeli oluşturan;
RASYONEL TERCİHLER
TEORİSİ şekillendirir.
Rasyonel Tercihler Teorisi,
tüm davranışların bireylerin
kendi çıkarlarını takip
etmelerinden kaynaklandığını
savunmaktadır.
23. IV. SONUÇ
İYİLİKSEVERLİK ;
“Aksiyoloji” terminolojisi çerçevesinde, takdire ve övgüye değer
etik/ahlaki bir eylemdir.
“Teoloji” terminolojisi çerçevesinde, Tanrı’ların hoşuna gidecek en
güzel eylemlerden birisidir. Bütün dinler ve inançlar iyilikseverliği
över ve teşvik eder.
• İyilik, erdemlerin kraliçesidir. İyilikseverlik övgüye ve takdire değer
erdemli bir davranıştır.
• İyilikseverlik, “işbirliği” (cooperation), “dayanışma” (solidarity) ve
“karşılıklılık” (reciprocity) içerir ve bu anlamda sosyal sermayenin
en önemli bileşenlerinden birisidir.
24. • Shermer, “İyilik ve Kötülüğün Bilimi” isimli
eserinde, insanların arasındaki ilişkilerin çoğunun
temelini içeren ve evrenselliğin kanıtı olan
kuralları “altın kural” olarak tanımlamakta ve
bu kuralların kayıtlı tarih boyunca dünyanın her
yerinde sayısız metinde karşımıza çıktığını
belirtmektedir. Tüm kültürlerde görülen ve
evrensel ahlakın temellerini oluşturan
iyilikseverlik de bir “altın kural”dır.
• İyilikseverlik, bu anlamda bir Kant Ahlakı olarak
ele alınır ve toplum üyelerine tavsiye edilir.