Kardiyopulmoner bypass ve miyokardiyal koruma dr. bilgin emrecan
Perforan venlerin rf ablazyonu
1. Perforan Yetmezlik için SEPS
veya Endovenöz Ablazyon
Yrd. Doç. Dr. Suat Doğancı
GATA Kalp Damar Cerrahisi AD
XV. Ulusal Vasküler Cerrahi Kongresi, 27-30 Ekim 2011, Antalya
2. Perforan venlerin cerrahisi günümüzde eski moda
yöntemler haline gelmiş ve bu küçük venleri ablaze
etmek için oldukça kaba kalmıştır.
İnkompetan perforan venlerin geleneksel cerrahisi
Linton prosedürünün %20-40’lar civarında yara
komplikasyonları vardır.
Bu nedenle yerini SEPS (subfasiyal endoskopik perforan
cerrahisi) almıştır.
Yakın bir gelecekte de perkütan perforan ven ablazyon
yöntemleri de SEPS’in yerini alacak gibi görünmektedir.
3. SEPS
(Subfasiyal Endoskopik Perforan Cerrahisi)
Endikasyonları:
Perforan yetmezliklerin eşlik
ettiği ileri evre kronik venöz
yetersizlikler
CEAP C4, C5 ve C6
Lipodermatoskleroz
Venöz Ülser
Nadiren Klippel-Trenaunay gibi
hastalıklarda perforanların
bağlanması için
4. SEPS Kontrendikasyonlar
Rekanalize olmamış akut/kronik derin ven trombozu
Aterosklerozis obliterans
Tromboanjitis obliterans
Diabetes mellitus
Morbid obesite
Aktif enfeksiyon varlığı
Bacakta anatomik deformasyon
Büyük doku kaybı.
6. Perkütan Ablazyon Yöntemleri
Perforan venlerin perkütan ablazyonu her ne kadar
oldukça yeni yöntemler olsa da, 1974 yılında likit
sklerozan tedavide kullanılmıştır.
Günümüzde RF ve Lazer enerjisi ile umut vaat edici
sonuçlar yayınlanmaya başlanmıştır.
7. Bu girişimler ofis ortamlarında, lokal ve/veya oral,
intravenöz sedasyon yöntemleri ile uygulanabilen
minimal invazif ambulatuar yöntemlerdir.
Çoğunlukla sadece lokal anestezi ile bile uygulanabilirler.
Yara veya enfeksiyon komplikasyonlarını neredeyse sıfıra
yaklaştırırlar.
Doku diseksiyonu gerekmez, dokuların gerilmesine ve
ayrılmalarına (SEPS) ihtiyaç yoktur.
Perkütan Ablazyon Yöntemlerinin Avantajları
8. Postoperatif ağrı minimaldir ve NSAİDler ile tedavi edilebilirler
hatta ilaç gerekmeyebilir.
Takip süresinde yeni gelişen veya tekrarlayan perforan ven
yetmezlikleri olursa minimal morbidite ile perkütan yöntemler
tekrarlanabilir.
SEPS’te genellikle distal perforanlara ulaşılabilirken, perkütan
yöntemler ile perforan venlerin yerinin önemi yoktur ve
görüntülenebildiği sürece tüm perforanlara müdahale
edilebilir.
Son bir avantaj ise bu yöntemlerin doktor ve hastalar
tarafından kolaylıkla kabul görmüş olmasıdır.
Perkütan Ablazyon Yöntemlerinin Avantajları
9. Perkütan ablazyonlar ile ilgili asıl teorik dezavantaj gözden
kaçan perforanlardır.
Perkütan yöntemler ile sadece görülebilen venler ablaze
edilebilir.
SEPS’te preoperatif olarak belirlenenden daha fazla
perforan ven saptanması ve ligate edilmesi bu konuyu
gündeme getirmiştir.
US kullanımında ne kadar tecrübeli olunursa olunsun tüm
perforanların tespit edilmesi mümkün değildir.
Bu konunun ülser iyileşmesi üzerine etkisi olup olmadığı ise
hala değerlendirilmesi beklenen bir konudur.
Perkütan Ablazyon Yöntemlerinin Dezavantajları
10. Cilt, sinir ve derin ven yaralanmaları
Güncel sonuçlara ve tecrübeye göre göz ardı edilebilir.
Rekanalizasyon ve nüks gelişmesi
Uzun dönem sonuçlara hala ihtiyaç vardır.
Öğrenme süresi biraz uzun olabilir
Oldukça küçük olan perforan venlerin kanülasyonu zor olabilir.
Perkütan Ablazyon Yöntemlerinin Dezavantajları
11. RF Kateterinin Avantajı
Perforan ven ablazyonlarında
empedans ölçebilme özelliği olması
nedeniyle Closure RFS kateteri
tektir.
Her ne kadar US ile kateterin
intralüminal pozisyonu doğrulansa
da bu kateterin sağladığı empedans
değerleri bize ayrıca güven
sağlamaktadır.
Düzey sürekli 150-300 Ohm
arasında olmalıdır.
Eğer 400 Ohm üzerinde bir değer
varsa bu bizi ekstralüminal durum
konusunda uyarmalıdır.
12. Lazer Fiberleri
Trunk venlerin tedavisinde oldukça iyi sonuçlar veren
radiyal fiberlerin 400µ’luk slim radiyal tipleri perforan
venlerin tedavisi için üretilmiştir.
Literatürde çok fazla veri bulunmamaktadır.
Kendi tecrübemiz de 14 hasta ile sınırlı olup, erken
dönem sonuçları umut vericidir.
13. Prosedür
Perforan venler işlem öncesinde US ile haritalanır ve
işaretlenir.
Bacak steril olarak hazırlanır, örtülür ve perforan
ven longitudinal olarak görüntülenir.
US probunun paralel olarak konulması damarın
kanülasyonun kolaylaştırır.
Ponksiyon yerine lokal anestezi yapılır ve uygun
açıda damara ponksiyon yapılır.
Damar lümeni içinde olunduğundan emin olunur.
Daha sonra kateter yerleştirilir. Kateterin ucu
perforan venin subfasiyal segmentine kadar
ilerlerilmelidir.
14. Kateterin ucu derin sistemden 5 mm uzakta olmalıdır.
Bu sayede derin ven trombozu insidansı azaltılabilir.
Kateterin yerinden kesin olarak emin olduktan sonra
damar çevresine tümesan anestezi yapılır.
Kateter ve ven üzerine US probu kullanılarak doğrudan
bası yapılır.
Kullanılan enerji sistemine göre parametreler
ayarlanarak ablazyon tamamlanır.
RF için 85 ºC otomatik olarak cihaz tarafından ayarlanır.
Empedans değerleri mutlaka kontrol edilmelidir.
Lazer ise watt ayarı yapılır.
Enerji verilerek ablazyon tamamlanır.
Prosedür
16. Literatürde RF/lazer perforan ablazyonu ile ilgili veriler az
sayıdadır, ancak mevcut veriler umut vaat edicidir.
İlk veriler Mart 2005’te Klinik Vasküler Cerrahi Derneği
kongresinde Chang tarafından sunulmuştur.
Sunulan bu yöntemde 70 sn süreyle 85 °C’lik ısı ekstra/intravasküler olarak
uygulanmıştır.
14 bacakta tedavi edilen 20 perforan vende işlem başarı oranı %100 olarak
bildirilmiş, ancak 3. hf’ta 2 perforanın açık olduğunun görülmesi üzerine yeniden
ekstravasküler girişim yapılmıştır.
6 ve 12 aylık takip verileri ise VEITH toplantısında sunulmuştur.
1 yılda %91 reflü olmayan ancak %56 patent perforan bildirilmiştir.
Çalışma Verileri
17. Lumsdan ve ark.’ları
55 bacakta 97 perforanı tedavi etmişlerdir.
İntra veya ekstravasküler yaklaşım kullanılmıştır.
İntravasküler kapalılık oranı %91 olarak bildirilmiş ve ekstravasküler
yöntemin oldukça düşük kapalılık oranı olduğu belirtilmiştir.
İki hastada asemptomatik tibial ven trombozu görülmüştür.
Başka bir seride ise
CEAP 4-6 arasında 20 perforan vene RF uygulanmıştır
1 aylık kapalılık oranı %100, 4 ayda ise %90 olarak bildirilmiştir.
4 ayda ülser iyileşme oranı da %100 olarak bildirilmiştir.
18. Proebstle ve ark.’ları 940 nm ve 1320 nm lazer kullanarak 67
perforan tedavi etmişler ve ilk gün bir ven dışında tümünü kapalı
olarak bildirmişlerdir.
Dermatol Surg 2007
Hissink ve ark.’ları 810 nm lazer ile 14W enerji kullanarak 58
perforan veni (33 bacak, 28 hasta) tedavi etmişler ve 3. ayda %78
kapalılık oranı bildirmişlerdir.
EJVES 2010
Corcos ve ark.’ları 534 perforanı 808 nm lazer ile tedavi etmişlerdir.
27.5 (3-72) aylık takipte 39 perforana yeniden tedavi
uygulamışlardır.
EJVES 2011, Ağustos
19. Perkütan perforan ablazyonu konusunda yayınlanan tüm
veriler işlemin güvenli bir prosedür olduğunu
desteklemektedir.
Komplikasyonları minimaldir ve SEPS ile bildirilenlerden daha
azdır.
Verilere göre yeterli miktarda enerji ile işlem yapıldığında
kısa dönemde başarı oranı yüksektir.
Tecrübe ile başarı oranı doğru orantılıdır.
Yeterli tecrübe edinildiğinde tüm perforanlar tedavi edilebilir.
Sonuç
20. Çekinceli olunacak tek nokta gözden kaçan perforanlar
olabilir, ancak unutulmaması gereken en önemli nokta bu
venlerin ve yeni gelişen/nüks eden venlerin de bu işlemler
ile tekrar tedavilerinin kolay olmasıdır.
US teknolojileri geliştikçe işimiz kolaylaşacaktır.
Minimal invazif olmaları, lokal anestezi ile ofis ortamlarında
bile yapılabilir olmaları bu yöntemlerin hızla popülarite
kazanmasına neden olmaktadır.