2. • BĠLĠM NEDĠR?
• Ġnsanlar ilkel çağlardan bu yana giderek artan bilgi birikimi ile içiçe
yaĢamaktadır. Özellikle 20. yüzyılda, bu zamana dek olan tüm bilgi
birikimi ve teknolojik geliĢmelerden daha çoğu üretilmiĢtir. Bu
nedenle 20. yüzyıla atom çağı, iletiĢim çağı, bilgisayar çağı, bilgi
çağı gibi birçok isimler verilmiĢ, hala da yeni isimler verilmektedir.
Günümüzde ortalama yaĢam süresi yüzyıl öncesine göre yaklaĢık iki
katına çıkarılmıĢ, binlerce kilometre uzaklıktaki gezegenlere uydular
gönderilmiĢ, bilgisayar kullanımı çok yaygınlaĢmıĢ, tıpta birçok
geliĢmeler olmuĢtur.
• Bilim ve teknolojideki geliĢmeler insanlar için yararlı birçok olanaklar
sunmuĢ, yaĢamın niteliğini yükseltmede katkıları omuĢ, birçok
soruya yanıt bulunmuĢtur. Ancak bu geliĢmeler insanlar için bazı
tehlikeler ve sorunlarla yeni sorular da yaratmıĢtır. Bunlardan en
belli baĢlıları insanın uyum güçlüğü çekmesi, savaĢlar, iĢsizlik gibi
sorunlardır. Ancak bunların sorumlusu olarak bilimin görülmesi
doğru değildir., önemli olan insanların bu tehlikelere karĢı önlemler
alması, bilimin ve teknolojinin olanaklarını insanların yararına
kullanmak için düzenlemeler yapmasıdır.
3. • Günümüz insanı bilime dayalı bir toplum düzeni içinde, bilimin ürünlerinden,
yönteminden ve bunların uygulanmalarından yararlanarak yaĢamaktadır.
Bilimsel gerçeklerin ve uygulamalarının yarattığı koĢullar insanı tümüyle
sarmıĢtır. Toplumun yapısı ve iĢleyiĢi bilimin ürünlerine ve yöntemine
dayandığından, çağdaĢ toplumun üyesi olan her insan toplumsallaĢma
süreci içinde bilimle ve bilimin ürünleriyle tanıĢmak zorundadır.
• Günümüzde çağdaĢ bir toplumun çağdaĢ kalması, çağdaĢlaĢma yolundaki
bir toplumun kalkınma hızını arttırması için çeĢitli alanlarda bilimin
ürünleriyle ve yöntemiyle donanmıĢ insan gücüne gereksinmesi vardır.
• Buraya kadar söylenenleri özetlersek, bireylerin ve toplumların yaĢamlarını
etkin biçimde sürdürebilmeleri ve geliĢtirebilmeleri için bilim büyük önem
taĢımaktadır. Peki, bu kadar önemli olan bilim nedir, nasıl tanımlanabilir?
• Bilim sözcüğü latincede bilmek anlamına gelen „scire‟ sözcüğünden gelir.
Bilimin ne olduğuyla ve tanımıyla ilgili çeĢitli görüĢler vardır. Bu görüĢler iki
grupta toplanabilir. Birincisi, günlük dilde kullanılan ve bilimi günlük
yaĢamımızı kolaylaĢtıran teknoloji ürünleri olarak tanımlayan görüĢtür. Bu
görüĢ bilimi tanımlamamakla birlikte, bilimin uygulamalı bir biçimi olarak
görülebilir. Teknik aygıtlar günlük yaĢamımızı kolaylaĢtırmaktadır ( elektrik,
radyo, televizyon, telefon, otomobil, uçak gibi) bilimle yakından ilgilidr.
Teknoloji ürünleri hem bilimin ürünleridir, hem de bilimin geliĢmesine
katkıda bulunurlar. Ġkinci görüĢe göre, bilim doğayı, doğa olaylarını ve
bunların arasındaki iliĢkileri anlamaya yönelik bilgi üretme çabalarıdır. Bu
görüĢlere ve baĢka görüĢlere bilimin birçok tanımı yapılabilmektedir.
4. • Bilim, bazı olgular ve olaylar kategorisine ait iyi düzenlenmiĢ bilgiler
bütünüdür.
• Bilim, bilimsel yöntemle elde edilmiĢ bilgiler bütünüdür.
• Bilim, denenebilecek bir bilginin içeriği olan herĢeyin; bu arada doğayla,
insanla, toplumla ve düĢünceyle ilgili kesin ya da yaklaĢık olan nesnel
bilgilerin tümüdür.
• Bilimin baĢka tanımları da vardır. Ancak bunlar birbirine yakın olduğundan
hepsinin verilmesine gerek yoktur.
• BĠLĠMĠN AMACI:
• Bilimin amacı ilk çağlardan bu yana değiĢmemiĢtir. DeğiĢen salt niteliktir. Ġlk
çağlardan bu yana insanlar bilinmeyeni bilinir, soyut olanı somut duruma,
açık olmayanı açık duruma getirmeye çalıĢmıĢtır. BaĢedemediği doğa
olaylarını açıklamaya ve denetim altına almaya çalıĢmıĢtır. Doğa olayları
arasındaki iliĢkileri incelemiĢ, bunların kendi yaĢamlarına etkilerini
araĢtırmıĢ, doğadaki düzeni bulmaya ve doğa yasalarını ortaya koymaya
çalıĢmıĢtır. Zaman içinde günümüze dek bilimin amaçlarında değiĢme
olmamıĢ, araĢtırılan olayların niteliği ya da boyutları değiĢmiĢtir.
• Bilimin amacı gerçekleri ortaya koymak, gerçekler arasındaki iliĢkileri
bulmak, yorumlamak, ileriyi tahmin etmek ( öngörüde bulunmak) ve
koĢulları denetim altına almaktır.
5. • Gerçek nedir? Bu sorunun yanıtı açık gibi görünüyor; o, gerçek olduğu
bilinen Ģeydir. Onun gerçek olduğu nasıl anlaĢılır? Gerçekleri anlama
eğilimimizde kiĢisel yaĢantılarımız önemlidir. Bu biçimde edindiğimiz geniĢ
bir gerçekler birikimimiz vardır. Bebek yanmakta olan bir sobaya
dokunduğunda acı veren bir yanma algılar. Bu yaĢantı gelecekte bir
yanıktan kaçınmak için ona yararlı olacak bir gerçek sağlamıĢtır. Ancak
bireysel yaĢantıların genellenmesi her zaman gerçeklere uygun olmayabilir,
yetersizlik gösterebilir.
• Birçok gerçeğin bilinmesi otoriteye dayanarak olur. Bilgilerimizin tümünü
kendimizin toplamasına zaman olmadığı gibi, bunun için gerekli ve yeterli
becerimiz de yoktur. Bu nedenle gerçeklerin büyük bölümü bu biçimde
öğrenilir. Örneğin, “Kolomb Amerika‟yı 1492‟de keĢfetti” deriz, éçünkü tarih
kitapları böyle yazıyor” biçiminde bunu savunuruz. Günlük yaĢamımızda
otoritenin bilgisine ve gerçeklerine sıkça baĢvururuz, ancak bunları
kullanırken aklımızı ve mantığımızı da kullanmalıyız.
• Kimi zaman yaĢadığımız toplumdaki yaygın görüĢü kabul ederiz. O bir
gerçektir, çünkü herkes onun öyle olduğunu bilir. Fakat bir inanıĢın popüler
olması onun gerçek olduğunun bir kanıtı değildir.
6. • ġimdi bilimin temel amaçlarını gözden geçirelim:
• 1- BETĠMLEME: çeĢitli olayların ne olduğunu, tanımlanmasını,
adlandırılmasını, benzerliklerine ve farklılıklarına göre sınıflandırılmasını
gösterir. Bu iĢlemler bilimde ilk basamak olarak düĢünülebilir.
• 2- AÇIKLAMA: Bilimde betimleme tek baĢına önemli değildir. Olayların nasıl
olduğu, nelere bağlı olduğu, hangi ilkelere göre olduğu, genellemelere
gidilmesi, kuralların ve kuramların ortaya konması önemlidir. GeniĢ
kapsamlı genellemeler bilimin amaçlarındandır.
• 3- YORDAMA: bilimin amaçları genellemeler yapmakla bitmez. Bilimde,
genellemelerin yeni durumlarda nasıl iĢleyeceğinin önceden kestirilebilmesi
önemlidir. Yordama “ öngörüde bulunma” ya da “ önceden kestirme”
anlamındadır. Ancak öngörüde bulunmak basit bir tahminden daha fazlasını
kapsar. Burada elde edilen veriler, yapılan genellemeler, bulunan kurallar ve
kuramlar temel alınır; tahmin bunlara göre yapılır. Her bilimsel çabanın
temelinde yordama yatar. Yordamada geçmiĢi ve eldeki verileri incelemek,
değiĢmeyen özellikleri bilmek, neden-sonuç iliĢkisi kurmak temeldir.
• 4- KONTROL: bilimin temel amaçlarından biri de, istenen sonuçlarıelde
edebilmek için koĢulları düzenlemek, böylece doğayı denetim altına
alabilmektir. Kontrol, olayların ortaya çıkmasını etkileyen koĢulları
düzenleyerek bir sonucun ortaya çıkmasını ya da çıkmamasını sağlamaktır.
7. • BĠLĠMĠN GELĠġMESĠ:
• Bilimsel çabaların ne zaman baĢladığını, bilimi nerden ve ne zaman baĢlatmak
gerektiğini söylemek güçtür. Genel olarak bilimin baĢlangıcı, insanların çevrelerinde
olan bitenleri ve bunlar arasındaki iliĢkileri anlamaya baĢlamalarına dek uzanır.
Ġnsanların yaĢamlarını sürdürebilmek, doğa koĢullarıyla ve olaylarıyla baĢedebilmek
için çevrelerindeki olayları gözledikleri ve aralarındaki neden-sonuç iliĢkilerini
anlamaya çalıĢtıkları, tüm bunların da insanlığın ilk dönemlerinde baĢladığı
düĢünülmektedir.
• Bilimle ilgili ilk yazılı kayıtların Eski Mısırlılara ait olduğu söylenir. Eski Mısırlılar nil
nehriyle ilgili bilgilerine dayanarak takvimi, geometriyi, haritacılığı geliĢtirmiĢlerdir.
Daha sonra eski yunanlıların, eski romalıların bilime katkıda bulunduklarını
görüyoruz. Ancak bu dönemlerde doğa olayları ve aralarındaki iliĢkiler daha çok
mantıkla açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Yeni çağda olayların nesnel, bilimsel yöntemlerle
incelenmesi bilimde ve teknolojide ilerlemeler sağlamıĢtır. Bu dönemde mikroskop,
teleskop, termometre, barometre gibi icatlar yapılmıĢtır.
• Bilim bazı aĢamalardan geçerek geliĢmiĢtir:
• 1-DOĞAÜSTÜCÜLÜK: Ġnsanlar her dönemde kendilerini, çevrelerini, doğa olaylarını,
evreni anlamaya çalıĢmıĢlardır. Ġlkel insan rüya karĢısında ĢaĢırmıĢ, gök
gürültüsünden ya da yıldırımdan korkmuĢ, bunların nasıl olduğunu, nereden geldiğini,
ne zaman biteceğini, bunlarla nasıl baĢedeceğini merak etmiĢtir. Bu insanlar evreni,
doğa olaylarını doğaüstü güçlerle açıklamaya çalıĢmıĢlardır. Buna göre, doğa olayları
ruhların, Ģeytanların ya da ilahların iĢiydi. Bu olayların kötü etkilerinden korunmak,
hastalıklara yakalanmamak, kıtlıkla karĢılaĢmamak için bu güçlerin hoĢuna gidecek
davranıĢlarda bulunmak gerekiyordu.
8. • 2- BĠREYSEL YAġANTILAR: gerçekleri bulmada ilk adım genellikle bireysel
yaĢantılardır. Ġnsanlar bireysel yaĢantılarını ve gözlemlerini toplar, kaydeder,
sınıflandırır ve belli ilkelere ulaĢırsa, bilimin geliĢmesine katkıda bulunur. Bu yaklaĢım
bilimin geliĢmesinin ilk adımıdır.
• 3- AMPĠRĠK YAKLAġIM: insanlar zaman içinde doğayı çok daha özenle incelemeye
çalıĢmıĢlar, doğa olaylarının doğal nedenleri olabileceğini kavramaya baĢlamıĢlardır.
Ampirik yaklaĢımda bilimsel veri toplama temel özelliktir, spekülasyonlardan ve
bilimsel temele dayanmayan açıklamalardan kaçınır. Bu geliĢme basamağında, bilim
olayların neden-sonuç iliĢkilerini bulmaya, onları betimlemeye yönelmiĢtir. Bu
iliĢkilerin sonunda bazı ilkelere ulaĢmaya çalıĢır.
• 4- SINIFLANDIRMA: bilimde ve bilimsel araĢtırmalarda sınıflandırma önemli geliĢme
basamaklarından biridir. Veriler çeĢitli özelliklerine aralarındaki iliĢkilere göre
sınıflandırılarak anlama kolaylaĢtırılmakta, zaman kazanılmaktadır. Sınıflandırmalar
ne kadar özgül ve sınırlı olursa, taĢıdığı anlamlar o kadar açık olur.
• 5- NĠCELĠKSEL ANLATIM: bilimin geliĢmesinde sınıflandırmayı bunların niceliksel
olarak anlatımı izler. Ölçme, bilimin vazgeçilmez öğelerinden biridir. Ölçmenin giderek
daha duyarlı duruma gelmesi, bunların matematiksel ve istatiksel olarak
değerlendirimesi bilimin geliĢmesinde önemli bir rol oynamıĢtır.
• 6- ĠLĠġKĠLERĠN BULUNMASI: olaylar ve veriler sınıflandırılırken bunların aralarında
bazı iliĢkilerin olduğu da görülür. Bu iliĢkilere dayanarak kesin ya da olasılık sınırları
içinde formüller ortaya konabilmektedir. Bu iliĢkilerin ve neden-sonuç iliĢkilerinin
saptanması, bunların formüle edilebilmesi bilimin geliĢmesini sağlar. Nedenin
bilinmesi olayların kontrolünü de sağlar. Ancak insan bilimlerinde olayların ve
iliĢkilerin formüle edilmesi hemen hemen olanaksızdır.
9. • 7- GERÇEĞE YAKLAġMA: çok uzun süre toplumda otoriteyi temsil edenler
kendi söylediklerinin mutlak doğru olduğunu öne sürmüĢler, görüĢlerine
karĢı çıkanları cezalandırmıĢlardır. Günümüzde bilimin amacının „ mutlak
gerçeğe‟ ulaĢmak değil, gerçeğe olabildiğince yaklaĢmak olduğu kabul
edilmektedir. Bu görüĢe göre, bilimsel veriler görelidir, değiĢebilir.
• BĠLĠMĠN ÖZELLĠKLERĠ:
• Bilimi gözden geçirirken yapı, içerik, iĢleyiĢ, amaç, yöntem,alan gibi yönlere
dikkat etmek gerekir. Burada bilimin en belirgin ve en önemli özellikleri
gözden geçirilecektir.
• 1- GENEL ÖZELLĠKLERĠ: bilimin kendine özgü yapısı, iĢleyiĢi, amacı,
yöntemi, alanı vardır. Amacı gerçeğe olabildiğince yaklaĢmak, yöntemi
bilimsel yöntem, alanı en geniĢ anlamda insan, doğa, evren ve bunlarla ilgili
olaylardır.
• 2- GÖRELĠLĠK VE KENDĠNĠ DÜZELTME: bilimin ürünü bilgidir. Bilimin
ortaya koyduğu bilgi güvenilir olmakla birlikte, değiĢmez olmayıp görelidir.
Süreç olarak kendini sınırlayıcı özelliği vardır.
• Bilimin gerçeği tam olarak yansıttığını söylemek güçtür. Önemli olan
gerçeğe olabildiğince yaklaĢmaktır. Bilimin verileri değiĢebilir, böyle kendini
düzeltici bir süreçle daha kalıcı bilgiler üretmeye çalıĢır.
10. • 3- BĠRĠKME ( UCU AÇIK OLMA) ÖZELLĠĞĠ: Bilimin yöntemi ve ürünleri bir
kiĢiye maledilemez. Bunlarda birçok kiĢinin emeği ve katkısı vardır. Bilimin
ürünleri birikerek bir bütün oluĢturur, her yeni ürün ya da katkı öncekilerle
bütünleĢir. Bu nedenle bilim yeni geliĢmelere gebe, bilimsel ürünlerle birlikte
değiĢmeye ya da düzeltmelere açıktır. Bilimde belli bir sondan sözedilemez,
baĢlangıcı belli, fakat sonu yoktur.
• 4- HERKESE AÇIK OLMA: Bilim ve bilimsel veriler herkese açıktır, veriler
herkese iletilbilmelidir. Bilimde elde edilen tüm verilerin ve kanıtların ortaya
konması gerekir. Bu yapılmazsa, öne sürülecek düĢünceler ya da sonuçlar
değer kazanamayacaktır. BaĢka bilim adamlarına sunulmayan hiçbir yol ve
bilgi geçerli olamaz. Bilimde “ben yaptım oldu, kimseye bunun yolunu
göstermem” düĢüncesi geçerli değildir. Herkese açık olma kavramı bütün
verilerin, elde edilme yollarının, kanıtların ve değerlendirmelerin tüm bilim
çevresinin eleĢtirilerine açık olmasını gösterir.
• 5- SINIRLILIK: bilim çeĢitli olayları inceler, aralarındaki benzerlik ve zıtlık
iliĢkilerini, neden-sonuç iliĢkilerini araĢtırır. Bilim, toplum ve kültür yönünden
belli bir yere sahiptir. Bilim araĢtırdıklarını belli sınırlar içinde araĢtırır.
• 6-YANSIZLIK: Bilim ve bilimsel yöntem yansız olarak iĢler. Bilim olması
gerekeni değil, olanı inceler. Umulanları değil gerçeği araĢtırır. Bilimin ve
bilimsel verilerin değerlendirilmesinde belli bir kültürel, ekonomik, siyasal
özelliğe, inanç ve değer yargılarına öncelik verilmez. Daha doğrusu bunların
önemi yoktur. Bilimsel veriler beklenenin tersi de çıksa, olduğu gibi
açıklanmalı, yoruma kiĢisel değer yargıları katılmamalıdır.
11. • 7- SEÇENEKLĠ OLMA: doğa bilimlerinde sonuç ya da çözüm bir tanedir.
Her yerde, herkes için bu geçerlidir. Ancak toplumsal konularda bir tek
çözüme ulaĢılamadığı için, birden çok açıklama ya da seçenek vardır. Bu
seçeneklerden hangisinin geçerli olacağı açıklık kazanmamıĢtır. Örneğin,
birden çok seçenek kabul edilirse, bilim adına birden çok açıklama
savunulur olacak; seçeneklerden biri yeğlenirse, yeğlemede iĢe değer
yargıları karıĢmıĢ olacaktır.
• BĠLĠMSEL YÖNTEM
• Gerçeği bulmak, eldeki verilerin gerçeğe ne kadar uyduğunun belirlenmesi
demektir. Bu açıdan bakılırsa, bilimsel yöntem doğayla ilgili daha çok bilgi
elde etmek için sistematik olarak çalıĢılan prosedürlerin toplamıdır. Bu
prosedürlerin kullanılması kiĢide evrenle ilgili tutumlar yaratabilir, tutumlar
bilimin evren hakkında çıkardığı sonuçlardır. Bu sonuçların en önemlisi,
evrende ortaya çıkan olayların geliĢigüzel olmadığı, bunların doğadaki diğer
olaylarla ilgili olduğudur.
• Cüceloğlu‟na göre, bilimi diğer uğraĢlardan ayıran en önemli özellik, onun
kullandığı bilimsel yöntemdir. Bilimsel yöntemin özellikleri aĢağıdaki gibi
sıralanabilir.:
• Bilimsel yöntem bir konuyu rastgele değil, adım adım belli bir düzen içinde
inceler.
12. • Bilimsel yöntem doğanın varolan, gözlenebilir yönleriyle ilgili veriler toplar,
bunlarla ilgilenir.
• Bilimsel yöntem nesneldir. Verileri toplaması, değerlendirmesi, yorumlaması
bireyin özelliklerinden ya da değer yargılarından etkilenmez.
• Bilimsel yöntem olayları parçalarına ayırarak inceler ve olayların altında
yatan nedenlere göre neden-sonuç iliĢkilerini araĢtırır bulur.
• Bilimsel yöntem doğanın tekrar tekrar gözlenebilen bir yönünü inceler. Bir
kez görülen ve tekrarlanmayan olaylarbilimsel yöntemle incelenemez.
• Bilimsel yöntem salt mekanik bir iĢ gerçekleĢtirmeyi göstermez. O bir
zihinsel geliĢme, düĢünme biçimi, düĢüncelerde değiĢme, yenileĢme ve
olgunlaĢma süreci olarak kabul edilir. Bilimsel yöntemin iĢleyiĢindeki
aĢamalar yaratıcı düĢünme ve problem çözmeye dönük düĢünmedeki
sıraya benzer bir sıra izler
• 1- bir gereksinmenin olması ya da bir problemin farkedilmesi: birey bir
güçlükle karĢılaĢtığı için rahatsızdır. Bir olayı ya da problemi aydınlatması,
açıklaması gerekmektedir. Bu aĢamada bir güçlük farkedilmekte, fakat tam
olarak bunun ne olduğu bilinmemektedir.
• 2- güçlüğün ya da problemin tanımlanması: birey içinde bulunduğu durumla
ilgili bazı gözlemler yapmıĢ, veri toplamıĢ, kendisini rahatsız eden Ģeyin ne
ve nerede olduğunu saptamıĢtır. Artık onun için problem açık ve
tanımlanabilir olmuĢtur.
13. • 3- olası çözümlerin incelenmesi ve varsayımların oluĢturulması: daha sonra
birey problemle ilgili tüm kaynakları, gözlemleri yaĢantıları, bilgileri gözden
geçirerek olası çözüm seçeneklerini ortaya koyar. Bu bilgiler birleĢtirilerek
vasayımlar öne sürülür. Bu aĢamada ağırlık tümevarımdadır.
• 4- olası sonuçların tahmin edilmesi: bu aĢama, varsayımlar uygulandığında
çıkması olası sonuçların neler olabileceğinin çıkarıldığı aĢamadır. Varsayım
geçerliyse bu çıkarsamalarında gerçek olması gerekir. AraĢtırmalarda çoğu
kez test edilen bu çıkarsamalardır.
• 5- varsayımların test edilmesi, bulguların saptanması: bu aĢama
varsayımların ya da çıkarsamaların gözlemle, deneyle doğrulanması ya da
yanlıĢlığının ortaya konması aĢamasıdır. Bir baĢka deyiĢle, araĢtırmanın
uygulamaya konması aĢamasıdır. Bu yolla elde edilen sonuçlara göre hangi
varsayımların geçerli olduğu, hangilerinin geçersiz olduğu belirlenir. Ortaya
çıkan sonuçlara göre varsayımlar tutulabilir, askıya alına bilir, atılabilir ya da
bir değiĢikliğe uğratılabilir.
• 6- genellemelere gitmek: bilimsel yöntemle elde edilen verilerden yola
çıkılarak genellemelere gidilir. Böylece benzer her problem ya da olay için
araĢtırma yapmaktan kurtulunmuĢ olur.
• Görüldüğü gibi, bilimsel yöntemde belli aĢamalar vardır. Bu aĢamalar
genellikle içiçe bir bütün oluĢturur. Herkesin bu aĢamaları bu sırayla
izlemesi ya da her aĢamaya aynı önemi vermesi beklenmez. Bilimsel
yöntem bu özelliklerine göre soyut kuramlar geliĢtirme ve bunu gözlemler,
deneyler yoluyla test etme süreci olarak da tanımlanabilmektedir.
14. • Bilimsel yöntem bilimsel bilgi üretiminde, doğruyu bulmada en önemli yol
olmakla birlikte, tek yol değildir. Darwin‟in evrim kuramını at arabası ile
gezerken bulduğu, watt‟ın buharlı makineyi bir öğle gezisi sırasında
biçimlendirdiği, mozart‟ın sihirli flüt‟teki melodiyi bilardo oynarken bulduğu
bilinmektedir. Bunlara bakarak gerçeği bulmada sezginin rolünün olduğu da
söylenebilir. Ancak burada bireysel özelliklerin, bireyin geçmiĢ
yaĢantılarının, bilgi birikiminin, düzenli çalıĢmasının da rolünün olduğu
unutulmamalıdır.oasteur‟un dediği gibi, “Ģans ancak yetiĢmiĢ kafalara
yardım eder”
• Bilimsel yöntemin uygulanmasında gözlem, deney, ölçme ve değerlendirme,
sınıflandırma, öngörüde bulunma, iletiĢim, tümevarım, tümdengelim,
çözümleme, bireĢim(sentez) gibi süreçlerin ve tekniklerin kullanılması
gerekir.
• BĠLĠM ADAMI
• Bilim adamı kimdir? Nedir? Nasıl davranır? Diğer insanlardan farklı mıdır?
GörünüĢü garip midir?
• Yukarıdaki sorular topluma sorulduğunda çok farklı yanıtlar alınabilir. Çünkü
tüm insanlarda ve toplumda bilim adamı ve bilim adamlığıyla ilgili bazı
önyargılar vardır. Bilimadamlarında bazı özelliklerin olduğu varsayılır.
15. • Amerika birleĢik devletlerinde lise son sınıf öğrencileri bilim adamının özelliklerini
Ģöyle belirtmiĢlerdir.1: uzun saçlı, utangaç, içine kapanık, tuhaf, yumurta kafalı,
bedensel olarak zayıf ya da sakat, aile yaĢantısı düzensiz, antisosyal kiĢilik
yapısında. Burada sayılan özellikler bilim adamı olsun ya da olmasın, tüm insanlarda
görülebilecek özelliklerdendir. Bunlardan birini ayırıp “bu özellik salt bilim adamlarına
ait bir özelliktir” diyemeyiz. Bu konuda bilim adamının da bir insan olduğu, bir insan
olarak olumlu ve olumsuz özelliklerinin bulunabileceği söylenebilir.
• Bilimsel yönden bir bilim adamı, bilimsel bilgi üretimine katkıda bulunan, bunu
yaparken bilimsel yöntemi kullanan biri olarak düĢünülür. Ancak her bilim adamı
bilimsel yönteme uymayabilir, davranıĢları bilimsel olmayabilir, bilime katkıda
bulunmadığı gibi zarar da verebilir. Bu nedenle bir bilim adamının nasıl çalıĢtığından
çok, onun nasıl çalıĢması gerektiği önemlidir.
• Bilimsel olarak çalıĢan biri biçiminde nitelendirebileceğimiz bilim adamı, çeĢitli olayları
anlamak ve açıklamak, bunların nedenlerini bulmak, neden-sonuç iliĢkilerini
araĢtırmak, bilimsel yöntemi kullanarak bilimsel bilgi üretmek, gerçeğe olabildiğince
yaklaĢmak amacında olmalıdır.
• Bilim adamı gözlemlerin, deneylerin, elde edilen verilerin değerlendirilmesinde ve
yorumlanmasında nesnel olmak zorundadır. Elde edilen sonuçlar bilim adamının
beklentilerine, değer yargılarına ters çıkmıĢsa, bunu değiĢtirmeye ya da çarpıtmaya
hakkı yoktur. Bilim adamı doğruyu bulmaya çalıĢırken kendisi de doğru
davranmalıdır. Bilim umulanlarla değil, doğrularla ilgilendiği için bilim adamının
olabildiğince önyargılardan uzak, yansız olması beklenir.
16. • Bilim adamı amaçlarını gerçekleĢtirebilmek için kendi alanıyla ilgili gerekli
bilgilere sahip olmalı, kendisini geliĢtirmeli, bilimsel yöntem ve araĢtırma
ilkelerini bilerek uygulamalıdır.
• Bilim adamı bilimsel yöntemi uygulayarak yaptığı bilimsel araĢtırmalarının
sonuçlarını doğru ve eksiksiz olarak diğer bilim adamlarının görüĢlerine ve
eleĢtirilerine sunmalıdır. Bilimde gizlilik, üstü kapalı anlatımlar, belirsizlikler
geçerli değildir.
• bilim adamı gerçeği bulma sürecinde geniĢ bir bakıĢ açısına sahip
olmalıdır. Olaylara belli düzeyde bir kuĢkuyla bakmalı, neden sonuç iliĢkisini
çok yönlü olarak araĢtırmalıdır. Bu özellik bilimin kuĢku temelinde olması ve
bilimsel bilgilerin de değiĢebileceği gerçeğiyle ilgilidir.
• buraya kadar söylenenler bir bilim adamının bilimsel çalıĢmasıyla ilgili
gerekli özelliklerdir. Ancak bir bilim adamının günlük yaĢamında da tüm bu
özellikleri ortaya koyması beklenmez. Bilim adamlığı bir kiĢinin
özelliklerinden salt birisidir. O nedenle, bilim adamı bireyi her yönüyle
tanımlamaz ve bir soyutlamadır. Günlük yaĢamdaki davranıĢlara bakarak
bilim adamlığının gereklerinin bunlar olduğunu ya da olmadığını söylemek
doğru değildir. Bir bilim adamı da günlük yaĢamında bilimsel olmayan
davranıĢlar gösterebilir. Bu durumda, bilim adamının çeĢitli nitelikleri
arasında bilim adamlığı niteliğini de yansıtmasına bakarak “bilimsel”in ne
olduğunu tanımlamak ya da bu konuda bir yargıya varmak doğru değildir.
17. • BĠLĠM VE TIP
• Günlük yaĢamda hekimler arasında da “tıp bilimi” terimi yaygın olarak kullanılır. Oysa,
tıp uygulamaya yönelik etkinliklerde oluĢur. Bu açıdan tıbbın bir teknik disiplin olarak
nitelendirilmesi daha doğrudur. Öte yandan tıp etkinliklerinin çeĢitli bilim dallarıyla
yakından ilgili olduğu, onların ürünlerinden yararlandığı bilinmektedir. Tıp
etkinliklerinin amaçlarına ulaĢabilmesi için gerek duyduğu bilgileri çeĢitli bilim dalları
üretir. Bu bilgilerin üretilmesi özellikle 17. yüzyıldaki, daha sonra 19. ve 20. yüzyıldaki
geliĢmelerle çok artmıĢtır. Bilimin amaçları ve tıp uygulamalarındaki özellikler, tıbbı
bir teknik disiplin olarak tanımlamamızı gerektirmektedir.
• bilim gerçeğe olabildiğince yaklaĢmayı, bunları tanımlamayı, neden-sonuç iliĢkilerini
bulmayı, olayların sonuçlarını önceden kestirebilmeyi, genellemelere gitmeyi amaçlar.
Oysa tıbbın uygulamaya dönük amacının yanında, sanat ve normatif yönleri de
vardır. Tıbbın sanat yönü onun usta çırak iliĢkileriyle, bireysel çalıĢmalarla ve
becerilerle öğrenilebildiğini gösterir. Normatif yönü ise, onun deontoloji ve etik ilkelere
uygun biçimde uygulanması gerktiğini gösterir. Bu gerekçelre göre tıp bir bilim olarak
kabul edilemez. Bilim dalları bilimsel yöntemle ürettikleri bilimsel bilgileri insanların ve
teknik disiplinlerin hizmetine sunrarak iĢlev gösterirler. Bunların nasıl kullanıldıklarıyla
ilgilenmezler. Tıp, kendisiyle ilgili bilimsel bilgileri alarak bunları sağlık alanında pratik
amaçlarla kullanır. Buradan da anlaĢılacağı gibi, tıp uygulamalarıyla bilim ve bilimsel
bilgi arasında çok yakın bir iliĢki vardır. Tıp öğrenimi ve uygulaması için temel
bilimlerin ve ürettikleri bilimsel bilgilerin yeri önemlidir. Tıp öğrenimi bu temel bilgilerin
üzerinde yapılmalı ve geliĢtirilmelidir.