2. BÖLÜM 1
EĞİTİM PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ
Eğitim, belli amaçlara göre
insanların davranışlarını planlı
olarak değiştirilmesi ve
geliştirilmesinin yasa ve ilkelerini
bulmaya ve bu amaçla teknikler
geliştirmeye çalışan bir bilim dalıdır.
3. Eğitim insan ve insan davranışları ile
ilgili olan
psikoloji,
sosyoloji,
sosyal psikoloji,
sosyal antopoloji,
ekonomi gibi bilim dallarından
yararlanır.
4. Psikoloji, insan davranışlarını farklı
yaklaşımlar yoluyla açıklamaya
çalışır.
Psikoloji W. Wunt’un 1879 yılında
ilk psikoloji laboratuarını kurması ile
bilim dalı haline gelmiştir.
6. Psikoanalitik Yaklaşım:
S. Freud’un görüşlerine dayanır.İnsan
davranışlarının önemli bir bölümünün
bilinçdışı süreçlerden kaynaklandığını
ileri sürer.
8. Bilişsel Yaklaşım:
İnsanı edilgen değil, algılayan,
uyarıcıları işleyen, anlamlandıran
etken bir sistem olarak görür.
Algılama, bellek, bilgi işlem süreçlerini
inceler.
9. Nörobiyolojik Yaklaşım:
Davranış ile beden içerisinde
meydana gelen, beyin ve sinir
sisteminde oluşan olaylar arasında
bağlantı kurmaya çalışır.
Yeni bir şey öğrenilmesi sonucunda
sinir sisteminde oluşan değişikliklerle
ilgilenir.
10. İnsancıl Yaklaşım
İnsanın temel güdüsünün gelişmeye
ve kendini gerçekleştirmeye yönelik
olduğunu kabul eder.
13. Eğitim Psikolojisinin Tanımı ve
İşlevleri
Eğitim Psikolojisi, insanların
davranışları nasıl kazandığı ve bunun
öğretimle nasıl sağlanacağını inceleyen
bir bilimdir.
14. Eğitim Psikolojisinin İlgi Alanları
Öğrencinin gelişim özellikleri
Öğrenciler arasında bireysel farklılıklar
vardır.
Eğitim –öğretim etkinliklerinde, öğrenciler
arasındaki bireysel farklılıklar dikkate
alınarak öğrenme ortamları
oluşturulmalıdır.
15. Öğretme-öğrenme süreci.
-Öğrenmenin gerçekleşmesinde
öğrencinin özellikleri kadar öğrenme
ilkeleri de önemlidir.
-Algılama, düşünme, hatırlama, unutma,
problem çözme gibi süreçleri inceleme
öğrenme psikolojisinin kapsamına
girmektedir.
16. Eğitim Psikolojisinin İşlevleri
-Bireyi güdülemek, gelişim, öğretme
ve öğrenme kuramlarını geliştirmek
ve değerlendirmek,
-Eğitim uygulamalarındaki
değişiklikleri incelemek ve yeni
modeller önermek
17. Eğitim Psikolojisinin İşlevleri
(devam)
-Psikolojik kuramlar ışığında öğretme
yöntemlerini değerlendirmek
-Eğitimin psikolojik özelliklerini göz önüne
almak ve araştırmalara bilimsel yaklaşım
sağlamak.
18. Eğitim Psikolojisinde Araştırma
Yöntemleri
1.Betimsel Yöntemler
Geçişte ya da halen var olan bir
durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi
içerir.
Olay, birey ve nesneler kendi koşulları
içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya
çalışılır.
20. Gözlem, bir bilgi toplama tekniğidir.
Doğal gözlem, davranışların herhangi bir
müdahale olmaksızın incelenmesidir.
Sistematik gözlem, bazı amaçlarla önceden
belirlenmiş bir birey ya da bir grubun
davranışlarının gözlenmesidir.
21. Vaka incelenesi
Bir kimsenin çeşitli özellikleri hakkında
mümkün olduğu kadar ayrıntılı bilgi
toplama ve bunları anlamlı bir biçimde
bütünleştirme işlemidir.
22. Testler
Önceden koşuları belirlenmiş durumlar
yaratarak, bireylerin bu koşular içinde
nasıl davrandıklarını gözlemek için
kullanılan araç ve aygıtlara test adı
verilir.
24. 3. İlişkisel Yöntem
İki ya da daha çok değişken arasında
birlikte değişim varlığını veya derecesini
belirlemeyi amaçlayan araştırma
modelleridir.
25. 4.Gelişimsel yöntem
Zamansal gelişim ve değişimleri
belirlemeyi amaçlayan tarama modelleri ile
yapılan araştırmalardır.
a.Uzunlamasına araştırma
b.Kesit alma yoluyla araştırma
26. BÖLÜM 2
GELİŞİM (s.31)
Gelişimle İlgili Temel Kavramlar
Büyüme
Boy uzunluğunun, vücut ağırlığının ve
hacminin artması ile ilgili niceliksel
değişimlerdir.
Büyüme döllenme ile başlar ergenliğin sonuna
kadar (ortalama 18-20 yaşlar) devam eder.
27. Büyümenin en hızlı olduğu dönem
doğdum öncesi dönemdir.
Büyüme genetik ve çevresel
faktörlere bağlı olarak önemli
farklıklar gösterir.
28. Gelişim
Döllenmeden ölüme kadar geçen süreçte
ortaya çıkan, düzenli, sıralı ve sürekli
değişimdir.
Gelişimin bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve
sosyal yönleri vardır ve olgunlaşma ve
öğrenme ile de ilişkilidir.
29. Olgunlaşma
Bedenin, beden organlarının insan doğasına
uygun olarak, yapması gereken işlevleri
yapar duruma gelmesidir.
Olgunlaşma öğrenmenin katkısının hiç
olmadığı bir süreçtir.
Örn. 2 yaşındaki bir çocuk ne kadar
çabalasa da kalemi düzgün şekilde tutup
yazma konusunda başarı gösteremez.
30. Öğrenme
Bireyin çevresi ile etkileşimi
sonucunda ortaya çıkan kalıcı izli
davranış değişikliğidir.
Birey çevresini gözleyerek,
yaşantılar ya da planlı eğitimler
yoluyla informel ya da formel yollarla
öğrenirler.
31. Hazır Bulunuşluk
Olgunlaşma, öğrenme, ilgi, tutum,
motivasyon, ihtiyaç hissetme, yetenek
ve sağlıklı olmak gibi bir çok kavramı
içinde barındırır.
32. Bir çocuğun okuma yazma
öğrenebilmesi için uygun yaşta,
konuşmayı biliyor, istekli, evden
ayrılabilen ve psikolojik ve bedensel
olarak sağlıklı olması gerekmektedir.
33. Dönem (Evre)
Belirli yaşlarda ortaya çıkan, kendine
özgü özelliklerin belirgin olarak
görüldüğü aşamalardır.
Dönemler ardışık, değişmez bir sıra
izlerler ve evrenseldirler.
34. Kritik Dönem
Her gelişmenin evrensel olarak, en yoğun
şekilde ortaya çıktığı zamanlara kritik
dönem denmektedir.
Örn. Gebeliğin 0-4 ayları
Erken çocukluk yılları
Ergenlik dönemi
35. Gelişimin Temel İlkeleri
-Gelişim kalıtım ve çevre etkileşimi ile gerçekleşir.
-Gelişim baştan ayağa doğrudur.
-Gelişim içten dışa doğrudur.
36. Gelişimin Temel İlkeleri (devam)
-Gelişim genelden özele doğrudur.
-Gelişim süreklidir ve belli
aşamalardan geçerek gerçekleşir.
37. Gelişimin Temel İlkeleri (devam)
-Gelişim bir bütündür ve gelişim alanları
birbiri ile etkileşim halindedir.
-Gelişim dönemler halinde betimlenir.
-Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.
38. Gelişimin Temel İlkeleri (devam)
-Gelişim nöbetleşerek devam eder ve bir
alandaki gelişim hızı her yaşta aynı
değildir.
-Gelişimde kritik dönemler vardır.
.
39. Gelişimin Temel İlkeleri (devam)
-Gelişim genellikle başladığı hızda devam
eder.
Örn. Erken yürüyen bir çocuk koşma,
hoplama, atlama gibi psikomotor becerileri
de birçok akranına göre daha önce gösterir.
40. Gelişimi Etkileyen Etmenler
1.Biyolojik Etmenler
a. Kalıtım
İnsan vücudunun her hücresinde 46
kromozom bulunur.
Her kromozomun üstünde 30 ile 100
bin gen bulunmaktadır.
41. Döllenmiş yumurta (zigot) kromozom
eşleşmesini tamamlamış 46 kromozomlu
23 çift ve mitoz bölünme ile hızla çoğalan
bir hücredir.
Bu kromozomların bir çifti cinsiyet, 22
çifti ise otozomal yani irsiyet ile ilgili
kromozomlardır.
42. Anne babadan kalıtımla getirilen tüm
özellikler genotip olarak
tanımlanmaktadır.
Bireyde var olan genotip dahilinde
çevresel etmenlerin etkisi ile ortaya çıkan
özelliklere fenotip denmektedir.
44. Hormonların; büyüme ve gelişmeyi
etkileme, hücre metabolizmasını düzenleme,
kadın ya da erkek özelliklerini belirleme gibi
önemli özellikleri vardır.
47. 3.Zaman
Gelişimi etkileyen diğer önemli etken
zamandır.
Örn. Gebeliğin ilk aylarında virütik bir
rahatsızlık geçirme, ilaç kullanımı vb
fetüsün gelişimini etkiler.
48. Gelişim Dönemleri ve Gelişim
Ödevleri
Gelişim süreci araştırmacılar
tarafından farklı dönemlere göre
açıklanmaktadır.
49. Gelişim yaş esas alınarak şu dönemlere
ayrılmaktadır
-Doğum öncesi dönem
-Bebeklik dönemi (0-2 yaş)
-İlk çocukluk (3-6 yaş)
-Son çocukluk (7-11 yaş)
50. (gelişim dönemleri devam ……)
-Ergenlik (12-18 yaş)
-Genç yetişkinlik (19-29 yaş)
-Yetişkinlik (30-60)
- Yaşlılık ( 60 yaş ve üzeri) dönemi.
51. Gelişim Görevleri
Gelişim görevi kavramını ileri süren
Robert Havighurst’tur.
52. Havighurst’e göre gelişim görevi:
Bireyin yaşamında belirli bir dönemde
ya da o dönem sonunda, başarılması bireyin
mutluluğuna ve sonraki görevleri
başarmasına rehberlik eden,
Başarılmaması ise bireyde mutsuzluğa,
toplumca onaylanmamaya ve sonraki
görevlerde güçlük çekmeye yol açan
görevlerdir.
54. 1.Doğum öncesi dönem
-Vücut yapısının gelişmesi,
-Organların oluşması ve
-Organların fonksiyonlarını yerine
getirecek düzeyde gelişmesi beklenir.
55. 2. Bebeklik ve ilk çocukluk dönemi (0-6
yaş)
-Reflekslerin olması,
-Sese tepki verme,
-Bakma, göz ile bir nesneyi takip etme
-Başını, vücudunu kaldırabilme, dik tutabilme
-Aile üyelerine bağlılık geliştirme
56. -Katı yiyecekleri yiyebilme,
-Yürümeyi öğrenme,
-Sesleri taklit etme, konuşmayı öğrenme,
-İdrar ve dışkısını kontrol etme,
-Cinsiyet farklılıklarını anlayabilme,
58. 3. Orta çocukluk (6-12 yaş)
-Oyun için bedensel becerileri öğrenme,
-Yaşıtları ile etkileşimde uyumlu olabilme,
-Cinsel kimliğine uygun sosyal rolü
öğrenme,
59. -Okuma yazma ve aritmetik temel
becerileri geliştirme,
-Toplumsal kurallara uyma,
-Kişisel bağımsızlığa ulaşma,
-Sosyal grup ve kurumlara karşı tutum
geliştirme.
60. 4.Ergenlik (12-18 yaş)
-Üreme olgunluğunu kazanma, değişen
bedenini kabul etme,
-Her iki cins yaşıtları ile iyi ilişkiler
geliştirme,
-Erkeksi ya da kadınsı cinsiyet rollerine
ulaşma,
61. (Ergenlik devam…)
-Aile üyeleri de diğer yetişkinlerden duygusal
olarak bağımsızlaşma,
-Bir değerler sistemi geliştirme,
-Sosyal sorumluluklarını almayı isteme,
ve bu sorumlulukları üstlenme,
-Evlilik ve aile kurmaya yönelme.
62. 5. Genç yetişkinlik
-Meslek sahibi olma,
-Eş seçme ve eşiyle yaşamayı öğrenme,
-Çocuk sahibi olma ve yetiştirme,
-Vatandaşlık sorumluluklarını üstlenme,
-Sosyal gruplara katılma.
63. 6. Yetişkinlik
-Yetişkin vatandaşlık ve toplumsal
sorumluluğuna ulaşma,
-Ekonomik yönden bir yaşam standardı
kurma ve devam ettirme,
-Üretici bir birey olarak topluma katkıda
bulunma,
64. -Gelecek kuşakları yetiştirme,
- Bu yaşlarda ortaya çıkan bedensel
değişimleri kabul etme ve uyum
sağlama,
-Kendisi için boş zaman etkinlikleri
sağlama
65. 7. Yaşlılık
-Giderek azalan fiziksel güç ve sağlık
durumuna uyum sağlam
-Emekliliğe uyum sağlama
-Eş ölümünü kabullenme, eşsiz yaşamaya
uyum sağlama,
66. -Kendi yaş grubu ile yakınlık kurma,
-Vatandaşlık sorumluluklarını yerine
getirme,
-Yaşına uygun fiziksel yaşam düzenlemesi
yapma.
68. Doğum Öncesi Fiziksel Gelişim
-Döllenmeden itibaren geçen 15 günlük
süreye “dölüt dönemi” denir.
2-8 haftalık döneme “embriyo dönemi”
adı verilir.
69. -Embriyo döneminde yüz, ağız, gözler,
kulaklar tanınabilir hale gelir.
-Beşinci haftada kalp oluşur.
70. -8. haftada iç organlar işlevsel hale gelir.
-2. ayın sonundan doğuma kadar olan
döneme fetüs denir.
-Fetüs doğduğunda ortalana 48 cm-53 cm,
2500 gr-4300 gr ağırlığındadır.
71. Bebeklik Döneminde Fiziksel Gelişim (0-2)
İlk 2 yılda büyüme ( boy ve kilo) çok hızlı şekilde
devam eder.
Farklı vücut sistemleri farklı oranlarda büyür.
Basit becerileri daha karmaşık beceriler takip
eder.
72. -Kalp atışı 120-140 arası, dakikadaki
solunum sayısı 40- 60 arasıdır.
-Kemikler büyük ölçüde sertleşmediğinden
daha yumuşak ve esnektir.
-İdrar kontrolü 12-30 aylar arsında
gerçekleşir.
73. Yeni doğan bebeklerin kafasında
bındıldak denilen 6 yumuşak bölge bulunur.
Bunlardan 5’i doğumdan birkaç gün
Sonra kapanırken, en tepede olanı 12-18
aylar arasında kapanır.
Süt dişleri 6-7. aylarda çıkmaya başlar.
74. İlk Çocukluk Döneminde Fiziksel
Gelişim (2-6 yaş)
2 yaşından ergenlik dönemine kadar boy
uzunluğu yılda ortalama 5 cm’dir.
Erkek çocukların boy ve kilo artışı kız
çocuklarına göre biraz daha fazladır.
75. Okul Döneminde Fiziksel Gelişim (6-12
yaş)
10 yaşındaki bir çocuğun boyu yaklaşık 140
cm’dir. Ortalama boy artışı 5.5 cm’dir.
7 yaşında bir çocuk 24 kilo civarındadır.Yılda
ortalama 3,5 kilo alırlar.
76. Ergenlik Döneminde Fiziksel Gelişim (12-
18 yaş)
Ergenlik döneminde kız ve erkek çocukların
vücut oranları büyük farklılıklar gösterir.
Erkek çocuklar kızlardan daha ağır ve daha
uzun boylu olurlar.
Genel olarak kızlar erkeklerden iki yıl önce
ergenliğe girerler.
77. Bireyler arasında ergenliğe girme ve
ergenliği tamamlama zamanları arasında
büyük farklılıklar olabilir.
Ergenlikte önce eller ve ayaklar büyür,
sonra kol ve bacaklar, daha sonra da
beden gelişir.
78. -İskelet sistemindeki hızlı değişimden
dolayı vücut koordinasyonunda sıkıntılar
yaşanabilir.
-Ergenler birden bire irileşmiş bedenlerine
uyum sağlamada zorlanabilirler.
79. Fiziksel Gelimi Etkileyen Etmenler
1.Doğum Öncesi Etmenler
-Annenin yaşı: 20 yaşın altı ve 35 yaşın
üstünde riskler görülebilir.
-Annenin beslenmesi
-Annenin sigara ve benzeri kötü alışkanlıkları
81. 2.Doğum sonrası etmenler
Cinsiyet: Kızlar erkeklerden kısa ve daha
az kiloludurlar
İç Salgı bezleri: İç algı bezlerinin
salgıladıkları hormonlardaki eksiklikler
büyüme ve gelişmeyi etkilerler.
82. Beslenme: Sağlıklı büyüme ve gelişme için
yeterli ve dengeli beslenmeye ihtiyaç
vardır.
Hastalık ve kazalar: Ateşli ve uzun süren
hastalıklar geçici ya da sürekli olarak
fiziksel büyümeyi engelleyebilirler.
Ciddi boyutlardaki kazalar da fiziki
gelişimi etkilemektedirler.
84. Gelişim, büyüyen bir organizmanın
dokularının yapısında, biyokimyasal
bileşiminde oluşan değişiklikler sonucu
olgunlaşması ve biyolojik fonksiyonlarının
farklılaşmasıdır.
85. Motor gelişim ise, fiziksel büyüme ve
merkezi sinir sisteminin gelişimine
paralel olarak organizmanın isteme bağlı
hareketlilik kazanmasıdır.
86. Büyük ve Küçük Kas Hareketleri
Büyük Kas Hareketleri (Lokomotor hareketler)
Yürüme, koşma gibi yer değiştirmeyi
gerektiren hareketlerdir.
En önemli lokomotor hareketler
emekleme, yürüme, koşma ve atlamadır.
87. Lokomotor Olmayan Hareketler
Ayakta dik durumda dönme, eğilme,
itme, çekme yer değiştirmeden yapılan
geniş kasların kullanımını içeren
hareketlerdir.
Denge
Belirli bir alan içinde bir hareketi
sürdürmektir.
88. Küçük Kas Hareketleri
Yazı yazma, piyano çalma, topu
havada ya da yerde elle, raketle, sopa ile
ya da ayak ile kontrol altına alma gibi
becerileri içermektedir.
89. Motor Gelişim Dönemleri
1.Refleksif Hareket Dönemi
Bebekler bedenlerinin çeşitli bölümlerini
hareket ettirmeyi sağlayan genel bir
yetenek ve reflekslerle doğarlar.
90. -Reflekslerin genellikle yeni doğanın
beslenmesini emniyete almak ve korumak
gibi işlevleri vardır.
-Yani yaşamı sürdürmeye katkıda
bulunurlar.
-Zaman geçtikçe korteks gelişir ve kontrol
gücü artar, böylece istemli hareketler
başlamış olur.
91. Refleksif Hareket Dönemi (devam…)
Bilgi Toplama Evresi: Doğum öncesi
dönem ile doğum sonrası ilk 4 ay
arasında refleksler bebeklerin hareketler
yolu ile bilgi toplama, besin arama ve
korunmasında temel araçlardır.
92. Refleksif Hareket Dönemi (devam…)
Bilgi Çözme Evresi: 4. aydan
başlayarak, beyin merkezi geliştikçe
refleksler giderek kaybolur.
Bu evrede oturma, emekleme, yakalama,
bırakma gibi istemli hareketler görülmeye
başlar.
93. 2.İlkel Hareketler Dönemi
İlk 2 yaşta gözlenen istemli
hareketlerin ilk biçimidir.
Bebeğin oturması, emeklemesi, ayakta
durabilmesi gelişimde olgunlaşmanın
önemini göstermektedir.
94. İlkel Hareketler Dönemi (devam….)
a.Reflekslerin Ortadan Kalktığı Evre:
Bu evre doğumla başlar ve 1 yaşına
kadar devam eder.Sinir sisteminin
olgunlaşması ile refleksler yerlerini
istemli hareketlere bırakır.
95. İlkel Hareketler Dönemi (devam….)
b.İlk kontrol evresi: Zihinsel ve motor
süreçlerdeki hızlı gelişme sonucu ilkel
hareket yeteneklerinde hızlı artış
gözlenir.
96. İlkel Hareketler Dönemi (devam….)
c.Denge sağlama: Bebeklerde önce baş
ve boyun kontrolü, daha sonra gövde ve
bacakların kontrolü sağlanır.
97. İlkel Hareketler Dönemi (devam….)
d. Yer değiştirme (Lokomotor hareketler):
Bu tür hareketler büyük ölçüde dengeleme
hareketlerine dayanırlar. Başlıca lokomotor
hareketler sürünme, emekleme, yürümedir.
Manipulasyon: Temel manipulatif beceriler
uzanma, yakalama, ve bırakmadır.
98. İlkel Hareketler Dönemi (devam….)
-Baş parmağı yeterli ve etkili kullanma
genellikle 12. ayda gözlenir.
-Bebek 14 aylık olduğunda, uzanma ve
yakalama hareketi yetişkin hareketlerine
benzer.
99. 3.Temel Hareketler Dönemi
- 2. ve 7. yıllar arasındaki süre temel
becerilerin kazanıldığı dönemdir.
Temel beceriler koşma, atlama, sıçrama,
sekme, yakalama, fırlatma, topa ayakla
vurma gibi hareketlerdir.
Bu beceriler tüm çocuklarda ortak ve
yaşam için gerekli olduğundan “Temel
Beceriler” olarak adlandırılır.
100. Çocuklar 7-8 yaşlarında geliştirdikleri
becerilerini birleştirerek daha kompleks
ve özel formlara dönüştürmeye başlarlar.
101. Bu evrede çocukların etkinlik
içeriğini sınırlandırmak ve belli
bir branşta uzmanlaşmaya
yönlendirmek doğru değildir.
102. Sporla ilişkili hareketler döneminde
çocuklara, gelişim düzeylerine
uygun anlamlı hareket deneyimleri
sağlanmalıdır.
103. Çocukların çok sayıda spor
branşını denemesine fırsat vermeli
ve yeteneklerini tanımasına ve
geliştirmesine yardımcı
olunmalıdır.
104. Motor Gelişimin Değerlendirilmesi (s. 82)
Çocuğun kaba motor performansı
akranları arasındaki kabulü ve sosyal
statüsü açısından önemlidir.
Akranlarının çoğundan daha az beceriye
sahip olan çocuk genelde oyunlarda en
son seçilen çocuk olur.
105. En son seçilme ya da hiç seçilmeme
çocuğun benlik kavramını ve aktif
olmasını olumsuz etkileyebilir.
106. Çocukların motor gelişimini ölçen
pek çok test bulunmaktadır.
Motor Gelişiminin
Desteklenmesi
107. Motor Gelişiminin Desteklenmesi
Gelişim psikomotor, sosyal, duygusal
ve bilişsel yönleri ile bir bütündür.
Motor beceriler özellikle çocukluk
döneminde benlik saygısının
gelişiminde ve arkadaşlar arasında
belli bir yer edinmesinde önemli rol
oynar.
108. Beden Eğitimi ve Spor Etkinliklerinin
Çocukların Gelişimlerine Katkıları
Duygusal Gelişim ile İlgili Katkıları
-Çocukların mutlu ve yardımsever
olmalarına yardım eder.
-Başkalarının haklarına ve fikirlerine
saygı duymayı öğretir.
-Olumlu benlik kavramını geliştirir.
109. Duygusal Gelişim ile İlgili Katkıları
(devam)
-Kendini tanımasına yardım eder.
-Sorunlarla başa çıkmayı
öğrenmelerine rehberlik eder.
-Sosyal yeterlik becerilerinin gelişimini
destekler.
110. Psikomotor Gelişim ile İlgili Katkıları
-Temel hareketlerin gelişmesine ve olgun
aşamaya ulaşmasına katkıda bulunur.
-Küçük ve büyük kas koordinasyonunun
gelişimini destekler.
111. Psikomotor Gelişim ile İlgili Katkıları (devam…)
-Fiziksel uygunluk düzeyini arttırır.
-Bedenin farkında olmayı geliştirir.
-Yaşam boyu spor alışkanlığının temeli
atılır.
114. -Biliş, insanların dünyayı öğrenmeleri ve
anlamalarını içeren zihinsel faaliyetlerdir.
- Zihinsel faaliyetler düşünme, akıl
yürütme, anımsama, unutma, sorun
çözme, öğrenme gibi süreçleri
içermektedir.
115. Bilişsel Gelim ile İlgili Kavramlar
Bellek
Bireyin edindiği, öğrendiği bilgileri
güvenilir bir biçimde tam ve doğru olarak
zihinde tutmaya ve istenildiğinde
kullanmaya olanak sağlayan bir yetenektir.
116. Üç tür bellek vardır:
1.Duyusal Kayıt: Çok kısa bir süre için
uyaranların tam bir kopyasını tutan bilgi
deposudur. Anlık bellek olarak da
adlandırılır.
117. Duyusal kaydın sonsuz kapasitesi vardır.
Buradaki bilgiler işlenmediğinde
kaybolurlar.
Kayıt süresi yaklaşık 1-3 saniyedir.
118. 2.Kısa Süreli Bellek
Duyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri
aracılığıyla ayrılan bilgi kısa süreli
belleğe geçer. Kısa süreli belleğin
kapasitesi ve bilgiyi saklama süresi
sınırlıdır.
119. Kayıt süresi yaklaşık 20-30 saniye,
kapasitesi 5-9 yeni bilgi birimidir (sayı, harf,
obje, isim vb).
Kısa süreli bellek sürekli çalışır ve
öğrenmede sürekliliği sağlar. Bu nedenle
çalışan bellek olarak adlandırılır.
120. Belli bir anda gerekli olup, daha sonra
unutulmasında bir sakınca bulunmayan
telefon no, isim gibi bilgiler kısa süreli
olarak belleğe alınmaktadır.
121. 3.Uzun Süreli Bellek
Bilginin depolandığı yerdir ve kapasitesi
sınırsızdır. Bu bellekte saklanan bilgiler
gerektiğinde kullanılmaktadır.
122. Uzun süreli bellekte iki yapı
bulunmaktadır;
1.Anısal bellek: Kişisel yaşantılar depolanır.
2.Anlamsal bellek: Bilginin temel öğeleri ve
kavramları depolanır.
123. Uzun süreli bellekte görsel imgeler,
duygular, tatlar, sesler, kokular, sorun
çözmek için stratejiler, dili anlamaya
yarayan kurallar, olaylar, çocuklukta geçirilen
deneyimler vb bulunur.
124. Algılama
Algılama, duyu organlarına gelen
uyarıcılara anlam verilmesi, yorumlanmasıdır.
Algısal gelişim hem olgunlaşma hem de
öğrenmeye bağlıdır.
125. Algısal seçicilik: Duyu
organlarının yakaladığı uyaranların
ancak bir kısmı seçilerek algılanır.
Bunda uyarıcının değişkenliği,
tekrarlanması, büyüklüğü, şiddeti,
parlaklığı, zıtlığı önemlidir.
127. Kavram
Kavram nesnelerin, özelliklerin ve
düşüncelerin benzerliklere dayanarak
zihinde bir grup oluşturmasıdır.
Bilişsel gelişimde kavramlar önemli yer
tutar.
128. -Çocuklar çevrelerindeki nesneleri
kavramlar yoluyla algılarlar.
-Kavramlar, düşünmeyi sağlayan zihinsel
araçlardır.
-Kavramlar içinde yaşanılan fiziksel ve
sosyal çevreyi
anlamayı, onlarla iletişim kurmayı sağlar.
129. Kavram Oluşturma
Kavram oluşturma genelleme yapmaya
dayalıdır. Bireyler uyaranların benzer ve
farklı yanlarını algılayarak benzerliklerden
genellemeler yaparlar.
130. Kavram Kazanma
Oluşturulan kavramı, uygun kural ve
ölçütlerle sınıflara ayırma işlemidir.
Örn. Mantıklı bir gruplama, geliştirilen şema
ile birlikte oluşan kavramın niteliğine
bağlıdır.
131. BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMLARI
Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı
Piaget çocukları doğal ortamlarda uzun
süreli gözlemiş ve çocukların bilişsel
gelişimlerinin yetişkinlerden farklı olduğunu
saptamıştır.
133. Temel Kavramlar
Şema: Aktivitelerin ya da düşüncelerin
bilişsel olarak temsil edilmesi, örgütlenmiş
davranış ya da düşünce örüntüsüdür.
Şemalar ilkel zihinsel yapılar ve
bilginin en temel birimleri olup öğrenmeyi
sağlayan araçlardır.
134. Organizasyon
Var olan şemaları yeni nesnelere
aktarmak ya da yeni deneyimlere girişmek
olarak tanımlanmaktadır.
135. Organizasyon (devam)
-Bebeğin bir birinden farklı şemaları
birleştirdiği ve kaynaştırdığı bir süreçtir.
Örn. Bebek için emme bir şema, el kol
hareketleri diğer bir şemadır. Bu iki
şemanın birleşmesi üçüncü şemayı
oluşturur.
136. Uyum
Organizmanın, yeni deneyimlerden
yararlanarak şemaları değiştirmek yoluyla
problem çözme durumu, yapılarını çevresel
gereklere uydurma eğilimidir.
Uyum özümleme (asimilasyon) ve
uyma (accomodation) süreçlerini
içermektedir.
137. Dengeleme
Organizmanın bilişsel yapılarını dengede
tutmak için gösterdiği çabadır.
Bireyin, özümleme ve uyma yoluyla
çevresine uyum sağlayarak dinamik bir
dengeye ulaşma sürecidir.
138. BİLİŞSEL GELİŞİM EVRELERİ
1.Duyusal Motor Dönem (0- 2 yaş)
2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş)
4.Soyut işlemler Dönemi (11-18 yaş)
139. 1.Duyusal Motor Dönem (0- 2 yaş)
Bu dönemde çocuk duyular ve
motor etkinliklerle çevresi ile iletişime
geçer.
140. Duyusal Motor Dönem (devam…)
Piaget bu dönemi 6 aşamada incelemiştir.
(1) Basit refleksler aşaması (0-1 ay)
Bu aşamada öğrenme sınırlıdır. Bebek
doğuştan getirdiği reflekslerle çevreye uyum
sağlamaya çalışır.
Örn. Emme, yakalama refleksleri gibi.
141. (2) Birinci döngüsel tepki aşaması (1-4
ay).
Bu aylarda bebekler görsel alanları içine
giren nesneleri gözlemeye, işittiği sese
bakmaya başlar
142. (3) İkinci döngüsel tepkiler aşaması (4-8
ay)
Davranış amaca yöneliktir, taklit davranışları
artmaktadır.
Bebek görsel alanından uzaklaşan nesneler
hakkında bir kavrama henüz ulaşamamıştır.
143. (4) İkinci döngüsel tepkilerin
koordinasyonu aşaması (8- 12 ay)
Artık gözünün önünden kaybolan bir
nesne bebek için yok olmamakta, zihninde
nesnelerin algısal devamlılığı
bulunmaktadır.
144. (5) Üçüncü döngüsel tepkiler aşaması
(12-18 ay)
Bebekler nesneyi en son gördükleri
yerde armaları gerektiğini anlamaya
başlar.
145. (6) Zihinsel kombinasyonlar aşaması
(18-24 ay)
-Bebeğin zihin fonksiyonları duyu-motor
düzeyden sembolik düzeye dönüşür.
-Ertelenmiş taklit davranışı görülür.
Örn. Bebek annesinin birkaç gün önce
gösterdiği oyun davranışını taklit eder.
146. 2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
Bu dönem ikiye ayrılmaktadır.
1-Kavram öncesi dönem ( 2-4 yaşlar)
Çocuk sembollerin ve ve zihinsel imajların
etkisi altındadır.
147. 2-Sezgisel dönem (4-7 yaşlar)
Bu dönemde çocuk yanlış da olsa problemin farklı
yönlerine odaklanabilmektedir.
Çocuk sezgilerine dayanarak akıl yürütür ve
açıklamalar yapar. Sembol fonksiyon önem
kazanır.
Örn. Bir çubuğu at, cetveli silah gibi kullanabilir.
148. Bu dönemde henüz korunum ilkesi
kazanılmamıştır.
Korunum ilkesi
Herhangi bir nesne ya da nesne grubunun
fiziksel biçimi ya da mekandaki konumu
değişse bile nesnenin miktar, sayı, alan hacim
gibi özelliklerinin değişmeyeceği ilkesidir.
149. İşlem öncesi dönemdeki çocuklar
genellikler dikkatini, bir görevin bir yönü ya
da çok sınırlı bilgi üzerinde odaklaştırmakta,
birden fazla yönle uğraşmayı güç
bulmaktadır.
Bu duruma odaklaşma denmektedir
150. Tersine çevrilmezlik
Tersine çevirme düşünmenin önemli bir
yönü ve korunumun da başlangıcıdır.
Tersine çevrilmezlik, işlem öncesi
dönemdeki çocuğun bir dönüştürmeyi
zihinsel olarak çevirmedeki yetersizliği ve
şimdiki durum üzerinde odaklaşması ile
ilgilidir.
151. Benmerkezcilik
Bir şeyi başkasının bakış açısından
görme ya da başkasının duygu ve
gereksinimlerini fark etme konusundaki
yetersizliktir.
153. Yapaycılık
Çocuklar doğal olayları birisinin yaptığına
inanırlar.
Örn. 5 yaşındaki bir çocuğun güneşi birinin
tutuşturduğunu düşünmesi gibi.
154. 3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş)
Çocuklarda mantıksal düşünme ve sayı,
zaman, mekan, boyut, hacim ve uzaklık
kavramları yerleşmeye başlar.
Bir önceki dönemle ilgili odaktan uzaklaşma
ve tersine çevirebilme kavramı kazanılır.
Dönüşümsel düşünme yeteneği gelişir.
155. Somut İşlemler Dönemi (devam…)
Bu dönemde çocuklar gerçek gibi
görünenin ötesine gidebilmekte, eldeki
kanıtlardan neyin doğru olduğunu
anlamaya çalışmaktadırlar.
156. Somut İşlemler Dönemi (devam…)
Problem çözmeyle ilgili zihinsel işlem
gerçekleşebilmektedir.
Bu durum çıkarsanmış gerçeklik
olarak adlandırılmaktadır.
Bu dönemde çocuklar nesneleri üst
düzeyde sınıflayabilir, sıralayabilirler.
Benmerkezcilik giderek azalır.
157. 4.Soyut işlemler Dönemi (11-18 yaş)
Bu dönemde yeni ve daha güçlü bilişsel
yetenekler gelişir. Atasözleri, deyimleri
anlamada güçlük çekmezler.
Soyut işlemler döneminde bireyde ergen
benmerkezciliği görülür.
Yine ergenlerde “hayali seyirci” (herkes beni
izliyor) ve “kişisel masal” (bana bir şey olmaz)
evreleri görülür.
158. Soyut işlemler Dönemi (devam….)
Tümdengelim, tümevarım akıl yürütme
yolları kullanılır.
Her ergen aynı yaşlarda soyut düşünceye
ulaşmamaktadır.
Ergenin yaşadığı kültürel çevre, ailenin
sosyo-ekonomik durumu ve zeka düzeyi
soyut düşüncesinin gelişimini etkilemektedir.
159. Vygotsky’in Sosyo-Kültürel Kuramı (108)
Vygotsky, çocuğun bireysel gelişiminde
yaşadığı çevrenin etkisine dikkat çeker.
Piaget’ye göre çocuğun zihinsel gelişimi
büyük ölçüde kendiliğinden olmakta,
Vygotsky’ye göre ise öğrenmenin
kaynağını toplumsal çevre oluşturmaktadır.
160. Vygotsky’in Sosyo-Kültürel Kuramı (devam…)
Özellikle anne babalar, öğretmenler ile
diğer becerikli ve uzmanlaşmış kişilerle
etkileşim çocukların bilişsel gelişimlerini
biçimlendirmektedir.
161. Vygotsky’in Sosyo-Kültürel Kuramı (devam…)
Çocuğun bilişsel gelişimi başkasına
bağlıdır.
Dil, davranışları düzenleyen ve
düşünmeyi organize eden hayati bir araçtır.
Çocuk yalnızken değil başkaları ile
birlikteyken daha iyi öğrenir.
162. Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı
Bruner, Piaget ve Vygotsky’nin
düşüncelerinden etkilenmiştir.
Bruner’e göre dil çocuğun bilişsel
gelişiminde çok önemlidir.
Dil olmadan düşüncenin de olmayacağını
savunur.
163. Bruner’e göre bilişsel gelim evreleri
1.Eylemsel evre
Çocuklar için en kolay anlaşılabilir mesajlar
eylemlerdir.
Dokunma, tat alma, hissetme, koklama ve
ses aracılığıyla harekete ve nesnelere yanıt
verirler. Yaparak öğrenirler.
Çocuklar sözcükleri de onlara ilişkin
eylemlerle öğrenirler.
164. Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı (devam….)
2. İmgesel Eylem: Bu evrede bilgi
imgelerle taşınmaktadır. Dünya somut olarak
algılanır.
Bu dönem Piaget’in işlem öncesi dönemine
karşılık gelir.
165. Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı (devam…)
3.Sembolik dönem: Çocuk dil, mantık,
matematik, müzik gibi alanların
sembollerini kullanarak iletişim kurabilir.
Sembolik evre çocuğa zengin yaşantılar
kazanmasını sağlar.
167. Dil Gelişimi
Dil sözcüklerin ve sözcüklerin yazılı
sembollerinin çok çeşitli ve düzenli biçimde
birleşerek sonsuz sayıda mesaj ortaya
çıkardığı bir iletişim sistemidir.
Dilin gelişimi kelimelerin, sayıların,
sembollerin kazanılması, saklanması ve dilin
kurallarına uygun olarak kullanılmasıdır.
168. Dilin kullanımı jest, alıcı ve ifade edici dil
olmak üzere üç biçimde görülür.
1.Jest dili; 8-9 ay civarında bebeğin
istediği bir şeye ulaşmak için sesle birlikte
el hareketlerini de kullanmasıdır.
169. Dilin kullanımı (devam…)
2.Alıcı dil; çocuğun çevresinde ifade edilen
sözcükleri anlamasıdır.
Örn. “Hadi dışarı çıkalım” dendiğinde bebeğin
sevinç gösterisinde bulunması gibi.
170. Dilin kullanımı (devam…)
3.İfade edici dil, dilin sözle ifade şekline
dönmesidir.
Dil gelişimi çocuğun bilişsel, kişilik,
duygusal ve sosyal gelişimini etkiler.
171. Dil Gelişimini Etkileyen Etmenler
Kalıtım: Dil çocuğun doğuştan getirdiği bir
beceridir. Sağlık durumu, nörolojik gelişim
ve zeka dil gelişimini etkiler.
Konuşmayı sağlayan organların sağlık ve
gelişim sorunları dil gelişimini etkiler.
2 yaşından sonra dil gelişimi ile zeka
arasında sıkı bir ilişki olduğu görülmektedir.
172. Dil Gelişimini Etkileyen Etmenler (devam…)
Çevre
Aile bireyleri ile çocuk arasındaki sağlıklı
ilişkiler dil gelişimini olumlu yönde etkiler.
Bakımevlerinde büyüyen çocukların aile
içinde büyüyen çocuklara göre daha çok
ağladıkları, ancak daha az ses çıkardıkları
görülmüştür.
173. Dil Gelişimini Etkileyen Etmenler (devam…)
Cinsiyet
Dil gelişimi açısından kız ve erkek
çocukları arasında bir fark olmadığı kabul
edilmektedir.
174. Dil Gelişimi Kuramları
Psiko-Linguistik Kuram
Dil gelişiminin doğumla gelen gelişimsel
özelliklere ve biyolojik mekanizmaya
dayandığını vurgular.
176. Psiko-Linguistik Kuram (devam…)
Bu kurama göre, insanlar doğuştan dil
öğrenebilmek için özel bir donanıma
sahiptir.
Bu mekanizma sayesinde tüm çocuklar
aynı aşamalardan geçerek, biyolojik
olarak belli bir olgunluk düzeyine
geldiklerinde yürümeyi öğrendikleri gibi
konuşmayı da öğrenmektedirler.
177. Dil Gelişimi Kuramları (devam…)
Bilişsel Gelişimsel Kuram
Çocuk dünya hakkında pek çok bilgiye sahip
olur ve bu bilgilerin yardımıyla dili öğrenir.
Dil çocuğun sahip olduğu bilişsel kavramların
etkisiyle oluşur.
Psiko-linguistik kuramcılar konuşmayı gramer
yapısıyla analiz ederken, bilişsel kuramcılar
konuşmayı anlam açısından analiz ederler.
178. Dil Gelişimi Kuramları (devam…)
Davranışçı Kuram
Dilin öğrenilmesi pekiştireçler sonucudur.
Bebekler sıklıkla duydukları sesleri taklit
ederler.
Koşullu öğrenmeler sonucunda dil kazanılır.
179. Dil Gelişimi Kuramları (devam…)
Sosyal Etkileşim Kuramı
Bu kurama göre, dil doğrudan taklit ve
model alma yoluyla kazanılmaktadır.
Dil sosyal ve kültürel ortamdan
etkilenir.
180. Dil Gelişimi Aşamaları
A.Konuşma öncesi dönem
1.Yeni doğan dönemi (ağlama) 0-6
hafta
Bebeğin ağlamasının şiddet ve
perdesinde 4. haftadan itibaren farklılıklar
görülmeye başlar.
Bu durum bebeğin ağlama tarzının
ihtiyacına göre değiştiğini göstermektedir.
181. Dil Gelişimi Aşamaları (devam…)
2.Gıgıldama dönemi (6 hafta -3 ay):
Bir çok basit sesleri çıkarmaya
başlarlar.
Bu sesler daha çok mutlu ve rahat
oldukları zamanlarda duyulur.
182. Dil Gelişimi Aşamaları (devam…)
3.Mırıldanma dönemi (3-6 ay):
“Ba-ba-ba”, “de-de-de”, “ma-ma-ma”gibi
basit değişimlerin tekrarı şeklindedir.
184. Dil Gelişimi Aşamaları
Konuşma Dönemi
-Ses sözcük dönemi (9-12 ay) :
İnsanların çıkardığı taklit etme
sesleridir.
-Tek sözcük dönemi: Anne, baba…..
gibi.
185. Dil Gelişimi Aşamaları (devam…)
-İki sözcüklü ifadeler dönemi (18-24
ay)
-Üç ve daha fazla sözcüklü ifadeler
dönemi (2-3 yaş)
-Gramer kurallarına uygun konuşma
dönemi (3-6 yaş)
-Okul dönemi (7-11 yaş)
187. Sosyal gelişim, kişinin içinde yaşadığı
toplum tarafından kabul edilebilir biçimde
davranmayı öğrenme sürecidir.
188. Sosyal Gelişimle İlgili Kavramlar
Benlik: Benlik kavramı insanın kendini
görüş ve algılayış biçimidir.
Bireyin “Ben kimim?” sorusuna verdiği
yanıttır.
189. W. James’e göre,
bireyler çevresindeki kişiler üzerinde
istedikleri etkiyi bırakabilmek için bir takım
roller oynamakta ve bu roller zamanla birer
benlik haline gelmektedirler.
190. Benlik (devam….)
Bedensel, psikolojik ve sosyal
gelişim benlik kavramının gelişimini
etkiler.
191. Sosyal olgunluk
Bireyin içinde yaşadığı toplumun
kurallarına uymada yaş düzeyine göre
gösterdiği olgunluğa sosyal olgunluk
denir.
192. Sosyal olgunluk (devam…)
Çocuğun gelişim alanlarındaki
yeterliği çevre ile etkileşimi birleştiğinde,
ortaya sağlıklı bir sosyalleşme süreci
çıkar.
Sosyalleşme süreci sosyal uyuma bağlı
olarak olgunlaşır.
193. Sosyo- kültürel özellikler
Belli bir toplumsal sınıfta doğmak,kişinin
yaşamındaki seçimlerde belirleyicidir.
Toplumsal sınıflar kişilerin
alışkanlıklarını, geleneklerini, değer
yargılarını ve amaçlarını biçimlendirir.
194. Sosyo- kültürel özellikler (devam…)
Anne babasını kitap okurken gören
çocuklarda kitap okumaya karşı bir
ilginin oluşması doğaldır.
195. Sosyal uyum
Bireyin diğer insanlarla uyum
gösterebilme yeteneği ve ait olduğu grupta
kendini ifade edebilme becerisidir.
196. Sosyal uyum (devam…)
Kişinin toplumca onaylanan davranışları
alışkanlık haline getirmesi, toplumda
aldığı rollerle ilgili kurduğu ilişkilerden
doyum almasıdır.
197. Sosyalleşme
Çocuk sosyal becerileri kavrama ve
model alma yoluyla öğrenir.
Sosyal gelişiminin temellerinin atıldığı
yer ailedir, daha sonra okul gelir.
198. Sosyal Davranış Çeşitleri
Empati
Başkalarının duygularını doğru
algılama yeteneği zihinsel olarak gelişmek
ve yaşam deneyimleri ile artış gösterir.
Doğuştan empati yeteneği ile gelen
bebeklerin bu yeteneği geliştirmesi için
uygun duygusal ortama ihtiyacı vardır.
199. Dostluk
Çocuk her dönemde arkadaşlığa
ihtiyaç duyar. Arkadaşlık ilişkileri yoluyla
toplumsal gelişimi devam eder, ait olma ve
gruplar içimde yaşamayı öğrenir.
Ergenliğin başlamasıyla çocuklar anne
babalarından çok arkadaşlarının görüşlerine
önem verirler.
200. Rekabet
İlk rekabet denemeleri ailede başlar.
Rekabet farklı yaşlarda farklı şekillerde
görülür.
Liderlik
Çocukların arkadaşlık ilişkilerinde liderlik
davranışları görülür. Bu yaşlarda bazı
çocuklar akranları içinde ön plana çıkarlar.
201. Sosyal Gelişim Dönemleri
Bebeklik Dönemi (0-2 yaş)
Okul Öncesi Dönem (3-6 yaş)
Okul Dönemi (7-12 yaş)
Ergenlik Dönemi(13-22 yaş)
202. Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı
1.Temel güvene karşı güvensizlik dönemi
(0-1 yaş)
2.Bağımsızlığa karşı utanma ve şüphecilik
(2-3 yaş)
203. Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim
Kuramı (devam…)
3. Girişkenliğe karşı suçluluk duyma (3-6
yaş)
4. Başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu
(7-12 yaş)
204. Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim
Kuramı (devam…)
5. Kimlik kazanmaya karşı rol
karmaşası (12-20 yaş)
6.Dostluk kazanmaya karşı yalnız
kalma (20-40 yaş)
205. Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim
Kuramı (devam…)
7.Üretkenliğe karşı duraklama (40-65 yaş)
8. Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (65
yaş ve sonrası)
206. Sosyal Gelişimi Etkileyen Etmenler
Genetik Etmenler
İçe dönüklük ve dışa dönüklüğün
genetik özelliklerle ilişkili olduğu ileri
sürülmektedir.
Genetik etkenlerin zeka potansiyelinde
etken olduğu kabul edilmektedir.
207. Çevresel Etmenler
İstenerek dünyaya gelmiş bir çocuğun
aile içindeki sosyal etkileşimi ve dünya ile
ilk bağlantıları olumlu yönde olacaktır.
208. Çevresel Etmenler (devam…)
-Çocuğun cinsiyeti, tek çocuk olup olmadığı,
-Kardeş sayısı, doğum sırası, ailenin
büyüklüğü,
-Ekonomik durum, kültürel yapı, sosyal
etkinliklere katılım
sosyalleşmeyi etkilemektedir.
209. Yaygın Anne Baba Tutumları
-Yumuşak ve koruyucu tutum
-Baskıcı, otoriter tutum
-Çocuğunu ihmal eden tutum
-Kuralları öğreten, sevecen tutum
210. Sosyal Gelişimi Değerlendirme ve
Destekleme
Bireylerin değerlendirilmesinde sağlık,
yetenekler, ilgiler, akademik başarı,
benlik tasarımı, kişilik ve yaşanılan sosyal
çevre önemlidir.
Çocuklara spor, sanat, müzik ve
edebiyat gibi farklı alanlarla ilgili fırsatlar
sunulması onların sosyal gelişimlerini
desteklemektedir.
212. Duygular, bireyin içinde bulunduğu
durum ya da mevcut faaliyetlerin
hoşnutluğunu ya da hoşnutsuzluğunu
yansıtan davranışlarda kendini gösterir.
Duygular bebeklik döneminden
başlayarak gelişimini sürdürür.
213. Duygusal Gelişim (devam…)
Çocuğun yaşantıları duygularının
düzenlenmesinde önemli rol oynar.
Anne babalar çocuklarının duygularını
özgürce yaşama ve ifade etmelerine
yardımcı olmalıdırlar.
(158-163 arası sayfalar dahil değil)
214. Temel Duyguların Gelişimi
Çocuklarda sıklıkla görülen temel
Duygular;
Mutluluk, espri,
Öfke, üzüntü,
Korku, empati,
Bağlılık ve mizaç duygularıdır.
215. Mutluluk ve Espri
Gülümseme doğumdan hemen sonra
görülmeye başlar.
Gülümseme gerginliği azaltır ve
duygusal rahatlık sağlar.
216. Mutluluk ve Espri
(devam…)
Kahkaha, gerilimin daha çok
azalmasını gerektiren, gülümsemeden
daha yoğun olumlu bir duygu
ifadesidir.
217. Mutluluk ve Espri (devam…)
Çocuğun gülümseme ve kahkahaları ilerde
espri ve şakalara vereceği yanıtların
temelini oluşturur.
Okulöncesi dönemdeki çocuklar sıra dışı
şeylerden hoşlanır.
5-7 yaş arasındaki çocuklar esprilerden
hoşlanmaya başlarlar.
218. Öfke ve üzüntü
Bebekler ilk 2 ayda fiziksel zorlamalara
ve acı veren uyarıcılara karşı öfke tepkisi
verirler.
7. aydan sonra bebeklerin acı veren bir
uyarıcıya ya da engellenmiş bir hedefe
karşı öfkeleri artar.
219. Korku
Korku, tehlikeli bir duruma karşı gerekli
psikolojik ve zihinsel hazırlığın
oluşmasını sağlar.
Korku, bir tehlikeyi gerçekçi bir şekilde
değerlendirmeye yardımcı olur.
Bebek 8-9 aylık olduğunda korku artış
göstermektedir.
220. Korku (devam…)
Çocuklar ilk 5 yıl içinde, yaşamı boyunca
gelişim kökenli 5 korku türü ile
karşılaşır.
Bunlar:
1.Vücut temasını kaybetme korkusu
2.Yabancı korkusu
221. Korku (devam…)
3.Ayrılık korkusu, 12-18. aylar arasında gelişir ve
2-3 yaş arasında doruk noktasına çıkar.
4.Yok olma korkusu 3 yaş,
5.Ölüm korkusu (4-5 yaş civarında
görülür).
222. Korku (devam…)
Gelişim kökenli korkular zamanla
kaybolup hafiflemektedir.
Korkular iniş çıkışlar, ileri geri hareketler,
duraklama ve karmaşık yollardan
geçerler.
223. Empati
Yeni doğan bebeklerin başka bir bebeğin
ağlamasına tepki olarak ağlaması
empatiye örnek olarak verilmektedir.
Empati kurabilmek için bireyin kendisini
başkalarından ayrı olarak görme
yeterliğine ulaşması gerekir.
224. Bağlılık
Bağlılık kişinin hayatındaki özel
insanlara karşı duyduğu güçlü duygusal
bir bağdır.
Ainsworth, bebeklerin tepkilerini
gözlemleyerek, bağlılıktaki bireysel
farklılıkları tanımlayan 3 farkı tarzı
ortaya koymuştur.
225. Kaçınan bağlanma
Çocuklar genellikle ayrılma sırasında
huzursuzluk göstermezler.
Huzursuzluk annenin yokluğundan çok
yalnız kalmaktan kaynaklanır.
Yeniden kavuşma sırasında anneyle
yakınlık kurmaktan kaçınırlar.Genellikle
annelerine sarılmazlar.
226. Kaygılı kararsız bağlanma
Bu bebekler ayrılmadan önce anneye
karşı yakınlık gösterirler.
Anne döndükten sonra yakınlık hareketi
sinirli ve dirençli hareketlerle birleşirler.
Anneleri ile bir araya geldikten sonra da
belirli bir süre ağlamayı sürdürürler.
227. Güvenli bağlanma
Bebekler ayrılma sırasında ağlar ya da
ağlamaz.
Eğer ağlarsa bu ağlama annenin yokluğu
nedeniyledir. Çünkü anneyi bir yabancıya
tercih eder.
Anne döndüğünde onunla fiziksel temas
kurmaya çalışır ve ağlamayı hemen
durdurur.
228. Güvenli bağlanma (devam…)
Güvenli bağlanmada annenin duyarlığı
önemlidir. Annenin görüntüsü, karşılıklı
iletişim, teşvik, olumlu davranışlar,
sıcaklık göstermek, bebeği kabullenme ve
duygusal destek belirleyicidir.
229. Güvenli bağlanma (devam…)
Babalarına güvenli bağlanan bebeklerin,
babalarına güvenli bağlanamayan
bebeklere göre daha dışa dönük, sosyal ve
daha kolay ikna olabilen çocuklar olduğu
görülmektedir.
230. Mizaç
Kişilikteki bireysel değişikliklerin biyolojik
yönünden kaynaklanır.
Mizacı biyolojik temeller kadar çevre de
etkilemektedir.
231. DUYGUSAL GELİŞİM DÖNEMLERİ
Bebeklik Döneminde Duygusal Gelişim
Bebeklik döneminde çocuğun
duygularını anlamak zordur.
Davranışlarından bazı ipuçları
çıkarılmaya çalışılır.
232. İlk yılın sonunda bebekler diğer
insanlardan gelen mesajları
tanıyabilmektedirler.
İkinci yılın ortalarında 15 aylık bir bebek
annesi ile iyi iletişim kuran yabancıyı
izleyerek ona karşı daha az çekingen
davranışlar gösterebilir.
233. Bebeklik Döneminde Duygusal Gelişim (devam…)
-Yeni doğan bebekler ağlayarak kollarını
sallayarak mutsuzluklarını belli ederler.
-Ancak mutluluklarını göstermede
zorlanırlar.
234. Bebeklik Döneminde Duygusal Gelişim
(devam…)
-Yaklaşık 7. ay civarında duygu
dağarcıklarına korkuyu eklerler.
-Bebekteki ilk duygusal gelişimin işareti
ağlama ve gülmedir.
236. Gülme
Gülme bebeklerin güven ve şefkat
duygularını harekete geçirir.
Yetişkinler beklerin gülmesine
karşılık verdiğinde bebeğin gülmesi
de artar.
237. Gülme (devam….)
Bebekler 2. haftada emdikten sonra
annesini sesin karşılık olarak
gülümser.
2. ayda görme duyusunun
gelişmesiyle bebekler tanıdıkları
insanlara daha fazla gülümserler.
238. Okul Öncesi Dönemde Duygusal Gelişim
Çocuklar 2. yaşlarında karmaşık anlayışı
yansıtan duygular sergilerler. Utanma,
suçluluk, kıskançlık gibi.
3-4 yaşlarından itibaren duygularının
nedenleri ve sonuçlarını ifade edebilir.
Ağlayan kardeşine sarılarak ağlama diyebilir.
239. Orta Çocukluk Döneminde Duygusal
Gelişim
Bu çağda duygusal yaşam oldukça
karmaşıktır.
Nelerin kendisinde hangi duygulara
neden olduğunu bilir ve ona göre
davranışlarını kontrol eder.
240. Orta Çocukluk Döneminde Duygusal
Gelişim (devam…)
Duygularını kontrol altında tutmasının
nedeni alay edilme ya da red edilmekten
kurtulmak için kendini korumaktır.
Bu dönemdeki çocuklar daha fazla sosyal
davranışlar gösterir ve daha çok empati
kurabilirler.
241. Ergenlik Döneminde Duygusal Gelişim
Bazı yazarlara göre ergenler diğer
çocuklara oranla daha fazla olumsuz
duygu yaşamakta ve depresyon benzeri
sorun riski taşımaktadırlar.
Önemli hormonal değişimler duygusal
dalgalanmalara neden olabilmektedir.
242. Duyguların Ölçülmesi
Duyguların ölçülmesi üç boyutta
olabilmektedir:
1.Fizyolojik boyut
EKG ve EEG benzeri yöntemlerle
duygular yaşanırken beyinde oluşan
faaliyetler incelenebilmektedir.
243. Duyguların ölçülmesi (devam…)
2.Yüz ifadeleri
Çocukların kaş, göz, ağız
bölgelerindeki kasların hareketleri
mutluluk, üzüntü, kızgınlık ve diğer
duygularla ilgili yüz ifadelerini
yansıtır.
244. Duyguların ölçülmesi (devam…)
3.Bilişsel boyut
Çocuğun kendi duyguları ve
başkalarının duygularını yorumlaması,
duygusal ifadeleri adlandırması,
eşleştirmesi ya da üretmesi.
246. AHLAK GELİŞİMİ
Ahlak gelişimi
Bireyin toplumsallaşma süreci içinde
davranışlarına yön veren, neyin iyi neyin
kötü olduğu konusunda bir bilinç
geliştirme sürecidir.
247. AHLAK GELİŞİMİ (devam..)
Ahlak gelişimi bireyin toplumsal
değer yargılarını edinerek içinde
bulunduğu çevreye uyumunu, kendi
ilke ve değer yargılarını oluşturmasını
amaçlar.
248. Ahlak Gelişimi ile İlgili Kavramlar
Ahlak (ethics, morals)
Belirli bir toplum üyeleri için öncelikli
anlam taşıyan değerler, kurallar ve
davranışlardır.
249. Töre: Bir toplulukta benimsenmiş,
yerleşmiş davranış ve yaşam
biçimlerinin ahlak, inanç, gelenek ve
göreneklerinin tümüdür.
250. Töre (devam)
Törel davranışlar toplumdan topluma ve
çeşitli çağlara göre değişebilir.
Ancak erdemler denilen yüce ahlak
ilkeleri evrenseldir.
Doğruluk, büyüklere saygı, küçüklere
sevgi, yaşlılara, hastalara yardım etme,
emeğe saygı gibi.
251. Törel olgunluk
Toplumun ahlak ilke ve kurallarına,
inançlarına, gelenek ve göreneklerine
uygun davranmak.
Törel olgunluğa ulaşmış bir birey
davranışlarını, cezadan korktuğu için
değil bunlara inandığı için yapar.
252. Bencillik (egoism):
Başkalarını umursamadan bireyin bütün
eylem ve işlerinin kendi yararına,
çıkarına yönelik olması, bu tutumu temel
güdüsü haline getirmesidir.
253. Bencillik (devam…)
Bencillik aşamasındaki çocuk
“benmerkezcidir.”
Kendini dünyanın merkezi gibi görür.
Bencillik vicdan ve törel duygularının
oluşmasını engeller..
260. İd, insanın doğuştan sahip olduğu tüm
güdülerin toplamıdır. Süreki isteklerine doyum
arar.
Ego, id’in hangi isteklerinin karşılanacağına dair
kararı verir.
Süperego ise, çocuğa anne babası tarafından
aktarılan ve ödül ile ceza uygulamalarıyla
pekiştirilen, geleneksel ve toplumsal değerlerin
içsel temsilcisidir.
261. Çocuklar kötü kavramını iki yaş civarında
anlamaya başlıyorlar, 6 yaş civarında tam
kazanıyorlar.
Eriksona göre, süperego gelişimi 4-6
yaşları arasındaki “girişimciliğe karşı
suçluluk” evresinde oluşmaktadır.
262. Davranışçı Kurama Göre Ahlak Gelişimi
Bu yaklaşıma göre insanlar öğrendikleri
davranışın toplamıdırlar.
Ahlaki davranışlar şartlı öğrenme yoluyla
kazanılmaktadır.
263. Davranışçı Kurama Göre Ahlak Gelişimi
(devam…)
Onay gören ve pekiştirilen davranışlar
“doğru” hoş görülmeyen,
cezalandırılan davranışlar ise “yanlış”
olarak değerlendirilmektedir.
Birçok günlük davranış model alma
yoluyla öğrenilmektedir.
264. Toplumsal Öğrenme Kuramına Göre Ahlak
Gelişimi
Ahlak gelişimi çocuğun sorumluluk sahibi
yetişkin davranışlarını model alarak ve
taklit ederek öğrenmesiyle oluşur.
Topluk tarafında kabul gören davranışlar
desteklenir, kabul edilmeyenler ise
cezalandırılır.
265. Toplumsal Öğrenme Kuramına Göre Ahlak Gelişimi
(devam…)
Çocuk davranışlarından hangisinin doğru,
hangisinin yanlış olduğunu kendisine en
yakın olan yetişkinlerin koyduğu ödül ve
cezalarla öğrenir.
266. Bilişsel Gelişim Kuramına Göre Ahlak
Gelişimi
Ahlak gelişiminin yaşla orantılı olduğunu
savunur.
Çocuğun ahlaki yargısı sosyal çevresi ile
etkileşimi sonucu doğar ve bilişsel öğeleri
de baskın şekilde içerir.
267. Dewey’in Ahlak Gelişimi Kuramı
Dewey’e göre davranışı etkileyen ve
geliştiren, onu daha iyi duruma getiren
her fikir “ahlaki fikir” içine girer.
Zamanla karakterin bir yönü haline
gelen “ahlaki fikirler” ahlaki yargının
temel unsurudur.
268. Dewey’e göre ahlaki yargı üç
dönemden oluşur:
1.Ahlak ve gelenek öncesi dönem
2.Geleneksel dönem
3.Özerk dönem
269. Piaget’in Ahlak Gelişimi Kuramı
Piaget ahlak gelişimini iki dönemde
incelemektedir:
1.Dışsal kurallara bağlılık dönemi (6-10 yaş):
Çocuğun ahlaki yargılar açısından
başkalarına bağımlı olduğu, ilköğretime
denk düşen dönem.
270. Dışsal kurallara bağlılık dönemi (devam…)
Çocuklar için işlenen bir suçun önem
derecesini, suça bağlı olarak ortaya çıkan
fiziksel sonuçlar belirlemektedir.
Davranışın gerisindeki niyet dikkate
alınmaz.
271. Dışsal kurallara bağlılık dönemi (devam…)
Daha fazla fiziksel zarara yol açan suçlar,
daha az fiziksel zarara yol açan suçlara
göre daha kötüdür.
Çocukların sadece olayları, sonuçlarına
göre değerlendirmelerine “ahlaki
gerçeklik” denmektedir.
272. 2.Ahlaki özerklik dönemi
Bu dönemde çocuk, kuralların insanlar
tarafından oluşturulduğu ve gerektiğinde
değiştirebileceği bilincine ulaşır.
Yargıda bulunurken kuralları ihlal
edenlerin niyetleri ve içinde bulundukları
durumlar da dikkate alınır.
273. Ahlaki özerklik dönemi (devam…)
Bu dönemde ailede ve okulda itiraz
etmeden yetişkin otoritesine itaat etmeye
dayalı çocuk yetiştirme yöntemleri
çocukların ahlak gelişiminde dışa bağımlı
dönemden özerk döneme geçişini
güçleştirmektedir.
274. Kohlberg’in Ahlak Gelişimi Kuramı
( s.195)
Lawrence Kohlberg ahlak gelişimini
açıklarken Piaget’in belirttiği bilişsel ve
ahlak gelişimi dönemlerini dikkate alır.
275. Kohlberg’e göre ahlak gelişimi:
-Genel bilişsel yeteneklerdeki ikilemlere
dayanır,
-Ahlaki gelişim aşamaları birinden diğerine
geçen ve bir öncekinin yerini alan
değişmez evreler içinde ortaya çıkar.
(Örnekler 196).
276. İnsanlar üç düzeyde, altı ahlaki yargı
evresi geçirmektedirler.
I-Gelenek öncesi düzey (4-9 yaş)
1.Ceza ve itaat eğilimi (4-5 yaş)
2.Araçsal ilişkiler eğilimi (6-9 yaş)
277. II.Geleneksel Düzey (10- 18)
3.Kişilerarası uyum eğilimi (iyi çocuk
eğilim),(10-15 yaş)
4.Kanun ve düzen eğilimi (15-18 yaş)
278. III.Gelenek Ötesi Düzey (18 yaş ve yukarı
yaşlar)
5.Sosyal sözleşme eğilimi (18-20 yaş)
6.Evrensel ahlak ilkeleri eğilimi (20 yaş
ve yukarısı)
279. Gelenek Ötesi Düzey (devam…)
Sosyal sözleşme eğilimi
Doğru davranış, insan hakları ve toplum
yararı düşünülerek, gözetilerek toplum
tarafından incelenip kabul edilmiş ilkelere
uygun olan davranıştır.
280. Gelenek Ötesi Düzey (devam…)
Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi
Bu dönemde doğru ve yanlış sosyal
düzenin yasa ve kurallarıyla değil, bireyin
kendi vicdanıyla kendi geliştirdiği ahlak
ilkeleriyle tanımlanır.
Genel ahlak ilkeleri, adalet, eşitlik insan
haklarını v e insana saygıyı içermektedir.
İnsan yasa ve düzenin üzerindedir.
281. Gelenek Ötesi Düzey (devam…)
5. dönem ile 6. dönem arasındaki fark
-5. dönemde sosyal sisteme,
-6. dönemde ise mantığa ve
evrenselliğe yer verilmesidir.
283. Cinsel Gelişim ile İlgili Kavramlar
Cinsiyet, dişi ve erkek olma durumudur.
Toplumsal cinsiyet, doğuştan getirilen
biyolojik özelliklerle bağlantılı olarak
toplum tarafından kişilere yüklenen roller,
davranışlar, beklentiler bileşkesidir.
284. Cinsel Gelişim ile İlgili Kavramlar (devam…)
Cinsellik, insanın erilliğini, dişiliğini
gösteren kalıtsal özelliklerden ve
öğrenilmiş davranışlardan oluşur.
Cinselliğin davranışsal yönü insanın
yaşadığı ortama, taklit etme yeteneğine
bağlıdır.
285. Cinsel Gelişim ile İlgili Kavramlar (devam…)
Cinsel gelişim, bireyin cinsel büyümesi,
cinsel büyümesine ilişkin sağlıklı tutum
takınması, cinsel sorunlarını yenebilmesi ve
olumsuz cinsel dürtülerini denetim altına
alabilmesinde bilgili ve becerikli olmasıdır.
286. Cinsel Gelişim ile İlgili Kavramlar (devam…)
Cinsel olgunluk, üreme sisteminin
ve organlarının üreme düzeyine ulaşması,
cinsel ilgilerinde toplumsal ve ahlaki
kurallara uygun biçimde davranabilmesidir.
287. Cinsel Gelişim ile İlgili Kavramlar (devam…)
Cinsel eğitim, bireyin üreme ile ilgili
konu ve sorunlarda, cinsel güdülerini
denetlemesinde ve cinsel ilgilerinde gerekli
kazandırmak için yapılan eğitimdir.
288. Cinsel Kimlik Gelişimi
Cinsel Kimlik, bireyin kendi cinsiyetinden
haberdar olması ve cinsiyetine uygun
davranışlar göstermesidir.
Bebekler cinsiyetleri ile doğmakta, anne
babaların tepki ve davranışlarına göre cinsel
kimliklerini oluşturmaktadırlar.
289. Cinsel Kimlik Gelişimi (devam…)
Çocuklar genellikle 2,5 yaş civarında
kız-erkek kavramlarını fark eder. 3
yaşında kendi cinsiyetine verilen adı
bilir.
Çocuğun uygun bir cinsel kimlik
geliştirebilmesi için uygun biyolojik
gelişim gereklidir.
290. Cinsel Kimlik Gelişimi (devam…)
Cinsel kimliğin kazanılması cinsiyete
ait rollerin benimsenmesi, bedensel yapıya
uygun ruhsal ve toplumsal davranışlarla
yakından ilgilidir.
291. Cinsel Kimlik Gelişimi (devam…)
Cinsiyet rollerinin benimsenmesinde ilk
etken özdeşim kurmaktır.
Özdeşim sürecinde çocuğun aynı
cinsiyetten ebeveynini daha sıklıkla taklit
ettiği görülür.
292. Sosyal öğrenme kuramına göre cinsel
kimlik
-Çocuğun aynı ya da karşıt cinsteki
ebeveyniyle özdeşleşmesi,
ebeveynlerden hangisini daha güçlü bir
model olarak algıladığı ile ilgilidir.
-Çocuk çevresinden aldığı teşvikle kendi
cinsiyetine ait özelliklerini daha da
pekiştirir ve böylece cinsel kimliğini
oluşturur.
293. Cinsel Kimlik Kazanımını Etkileyen
Etmenler
Bebeklikten başlayarak giydirilen
renkler, alınan oyuncaklar, önerilen
ev içi iş bölümü, davranışa dönük
beklentiler, pekiştirilen ve söndürülen
davranışlar.
294. Cinsel Kimlik Kazanımını Etkileyen Etmenler
(devam…)
Ders kitaplarında işlenen konular,
öğretmenlerin sınıf içi davranışları, çeşitli
kurumların toplumsal cinsiyete ilişkin ön
yargıları vb cinsel kimlik kazanımını etkiler.
295. Cinsel Kimlik Kazanımını Etkileyen
Etmenler (devam…)
Çocuğun aile bireyleri, arkadaş ve
okul çevresi onun değer yargıları ve
kendisinden beklenen rol kalıplarını
etkiler.
296. Freud’un Psikoseksüel Gelişim Kuramı
Freud’a göre her çocuk libido adı verilen cinsel
bir enerji ile doğar.
Libido yaşamın farklı dönemlerinde vücudun
farlı bölgelerinde odaklanır.
Bu kurama göre libidonun vücut üzerinde
yoğunlaştığı erojen bölgelerde her dönemde
kritik bir gelişim görülür.
297. Freud’un Psikoseksüel Gelişim Kuramı
(devam…)
Bu dönemdeki gereksinimlerin
karşılanmaması durumunda, o döneme
aşırı bağımlılık oluşur ve sonraki gelişim
dönemleri bundan etkilenir.
298. Freud’un Psikoseksüel Gelişim Kuramı (devam…)
Bireyin kişilik gelişimi beş psikoseksüel
gelişim dönemine göre biçimlenir.
Bunlar:
1.Oral Dönem (0-1 yaş)
2.Anal Dönem (2-3 yaş)
3.Fallik Dönem (4-6 yaş)
4.Gizil (Latent) Dönemi (7-11 yaş)
5.Genital Dönem (12 -18 yaş )
299. Oral Dönem (0-1 yaş)
Libido enerjisi ilk yıllarda ağız bölgesinde
odaklanır. Bu dönemde başlıca haz
kaynağı ağızdan besin almak, yani
emmektir.
Bebek bu dönemde he şeyi ağzıyla
tanımaya çalışır. Daha sonra ısırma ve
çiğnemesi gelişir.
300. Oral Dönem (devam…)
Bunlar sonradan gelişecek olan
karakter özelliklerinin ilk örneklerini
oluşturur.
Ağzının dolmasından duyulan haz, daha
sonraları bilgi ya da eşya edinmeden
sağlanan doyumla yer değiştirebilir.
301. Oral Dönem (devam…)
Oral dönem bebeğin annesine en
bağımlı olduğu ve onun bakımına en
çok gereksinim duyduğu dönemdir.
302. Oral Dönem (devam…)
Çocuğun memeden erken kesilmesi ya
da çok uzun emzirilmesi onun bu
döneme bağımlı olmasına neden
olabilmektedir.
Çocukların sinirli ve gergin olduklarında
tırnak yemeleri Freud’un oral bağımlılık
olarak tanımladığı durumu
göstermektedir.
303. Anal Dönem (2-3 yaş)
Önemli bir geçiş dönemidir. Çocuk için
dünyanın ekseni kendisidir.
Bu dönemde libido enerjisi anal bölgede
odaklanmıştır ve anüsün uyarılması
önemlidir.
Anal dönemde anne babanın baskıcı ve
aşırı zorlayıcı tutumu çocukta iki şekilde
kişilik özelliği oluşturabilir.
304. Anal Dönem (devam…)
1.Anal tutucu karakter çocukların
inatçı, cimri ve hayata belli kalıplarla
yaklaşan, kendi doğruları dışında
doğrular kabul etmeyen yetişkinler
olabilirler.
2.Anal atıcı karakterde ise çocuklar
saldırgan, dağınık, derbeder, kendilerine
önem vermeyen yetişkinler olabilirler.
305. Anal Dönem (devam…)
Eğer anne babalar tuvalet eğitiminde
başarılı olursa, çocukta yaratıcılık,
üreticilik gibi özellikler gelişir.
Çocuklar 3 yaş civarında kendi
bedenlerini fark etmeye ve bununla ilgili
şeyler sormaya başlarlar.
306. Fallik Dönem (4-6 yaş)
Cinselliğe karşı aşırı bir ilgi vardır.
Çocuklar bu yaşlarda kız ve erkeklerin
farklı bir beden yapısına sahip olduklarını
öğrenirler.
Kendi vücudunu ve fırsat bulduğunda
karşı cinsin bedenini merakla incelerler.
307. Fallik Dönem (devam…)
Bu dönemde kız çocuklar babaya, erkek
çocuklarda anneye hayranlık duyarlar.
Kız çocuklardaki bu hayranlık ve buna
bağlı yaşanan süreç elektra kompleksi,
erkek çocuklarda yaşanan süreç oedipal
kompleksi olarak adlandırılır.
308. Fallik Dönem (devam…)
Bu süreç kızlar ve erkeklerde farklı
yaşanır.
Başlangıçta her iki cins çocuk da
gereksinimlerini karşıladığı için anneye
bağlıdır ve annenin sevgisini paylaştığı için
babadan hoşlanmazlar.
Bu duygular erkeklerde devam eder, kız
çocuklarında değişikliğe uğrar.
309. Fallik Dönem (devam…)
Bu korku ya da karmaşa aynı zamanda
erkek çocuğun babasıyla özdeşleşmesine
yardımcı olur.
Anneye yönelik isteklerin yerini, sıcak
sevgi duygularının almasını sağlar.
310. Gizil (Latent) Dönem (7-11 yaş)
Bu yaşlarda cinsel enerji durgunluk
dönemine girdiğinden, derin duygusal
çatışmalar gözlenmez.
Genelde bu dönemde cinsel ilgiler
azalır gibi görülmesine rağmen yok
olmaz.
311. Gizil (Latent) Dönem (devam..)
Çocuğun okula başlamasıyla birlikte
cinsel enerji öğrenme, çevreyi araştırma,
diğer çocuklar ve yetişkinlerle etkili ilişki
kurmaya yönelir.
312. Gizil (Latent) Dönem (devam..)
Bu yaşlarda çocuklar kendi cinsindeki
kişilerle özdeşim kurarlar.
Erkek çocuk baba ya da yetişkin erkek
yakınları, öğretmenleri, kızlar ise anne,
aynı cins akraba ya da öğretmenle
özdeşim kurarlar.
313. Gizil (Latent) Dönem (devam..)
Her iki cins de diğerine benzetilmekten
hoşlanmaz.
Kızlara erkek, erkeklere de kız gibisin
denmesi büyük tepkilere neden olur.
314. Gizil (Latent) Dönem (devam..)
İlköğretim çağındaki çocuklar cinsiyet
rol kimliğine güçlü bir ilgi duymaya
başlarlar.
Bu dönem ergenlik fırtınası öncesinde
durgunluk olarak görülmektedir.
315. Gizil (Latent) Dönem (devam..)
Erkek çocukların cinsellik içeren
konuşmaları öğretmenleri ve kız çocukların
anne babalarını rahatsız eder.
Bu durumda çocuğun üstüne fazla
gitmemek, çocuğu ayıplamamak,
arkadaşlarının yanında onu küçük
düşürmemek en iyi tutumdur.
316. Genital Dönem (12- 18 yaş)
Libido enerjisi tekrar genital (cinsel)
organlara döner, ancak bu kez genital
organların üreme fonksiyonu vardır.
Bu evrede kazanılması gereken kritik
davranış fizyolojik, psikolojik ve toplumsal
olgunluğa erişmedir.
317. Genital Dönem (devam…)
Hızlı bedensel değişim, artan toplumsal
beklentiler nedeniyle ergenler sık sık rol
çatışmalarının yol açtığı gerilimler yaşarlar.
Bu gerilimler içsel var oluşta daha çok
beğenilme, ait olma bağlamında
yaşanırken, ergenin dıştan gözlenen
davranışları başkaldırı niteliğindedir.
318. Genital Dönem (devam…)
Gerçekte ergen her zamankinden daha
çok yetişkinlerin ilgisine gereksinim
duymaktadır.
Fakat ergenin baskın tutumu bunu
otorite figürlerine ve toplumsal kurallara
aykırı davranışlarla anlatmaktadır.
319. Genital Dönem (devam…)
Dolayısıyla ergen düştüğü belirsizlik
karmaşasından kurtulmak amacıyla
toplusal törel değerlere sıkıca sarılmak,
hem de varlığını kanıtlamak, bunları
sorgulamak eğilimindedir.
320. Genital Dönem (devam…)
Bu döneme özgü çatışmaların
aşılmasında ve ergenin gerçeklere
yönelik toplumsal yetişkine
dönüşmesinde yetişkinlerin, ailelerin
eğitsel rehberliği çok önemlidir.
321. Cinsel Eğitim
Cinsel eğitimin amacı;
- İnsanın üreme sistemi ile ilgili bilgiler
edinmek,
-Cinsel sisteme sağlıklı bir tutum geliştirmek-
cinsel güdüyü denetleyebilmek ve beğenilir
amaçlara yönelmek,
-Temizlik ve korunma becerilerini alışkanlığa
dönüştürmek,
-Karşı cinsle iyi geçinmek,
-Cinsel gelişimi anlayışla karşılamaktır.
322. Cinsel Eğitim (devam…)
Cinsel eğitimde öncelik anne babaları
eğitmektir.
Çocuğa ilk bilgileri vermek, diğer bilgi
kaynaklarını kontrol altında tutmak anne
babanın sorumluluğudur.
323. Cinsel Eğitim (devam…)
Cinsel eğitim yaşam boyu devam eden
bir eğitim olmalıdır.
Cinsellikle ilgili sorular sorulmaya
başlandığından itibaren (3-4 yaş) cinsel
eğitime başlanmalıdır.
324. Okul Çağına Gelmiş Çocukların Cinsellikle İlgili Şu
Tutumlarının Olması Gerekmektedir
Bedeniyle ilgili olumlu imaj geliştirir.
Açık bir tutum geliştirir, çocuklar
aileleriyle cinsellikle ilgili soruları
rahatlıkla konuşabilir.
Doğru bilgi kazanır. Bedeninin değişik
bölümlerinin isimlerini ve işlevlerini
öğrenir.
325. Cinsellikle İlgili Tutumlar (devam…)
Mahremiyete saygıyı önemser. Saygı
gösterir ve karşılığında saygı görmeyi
bekler.
Kendine saygı duyar.
326. Cinsellikle İlgili Tutumlar (devam…)
Çocukların da mahremiyet hakkı vardır.
Beden sadece ona aittir ve onun izini
olamadan kimse ona dokunamaz.
Çocukların taciz ve sevgiyle dokunma
arasındaki farkı öğrenmesi
sağlanmalıdır.
327. Cinsel Sorular
Çocuklar soru sorduklarında yanıt
almadıkları ya da yanlış yanıt
aldıklarında, ihtiyaçları olduğunda yardım
edilmediği için, zorda kaldıklarında anne
babalarına baş vurmazlar.
Anne babaya karşı bir güvensizlik
geliştirirler.
Oysa çocukların merakı basit birkaç cümle
ile karşılanabilir. Bu konudaki merakı
diğer meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır.
328. Cinsel Sorular (devam…
Anne babalar cinsel gelişim
konusunda bilgi edinmeli, cinsel eğitim
verirken ana nokta açıklık, iyi niyet,
sadelik ve doğallık olmalıdır.
329. Çocuklarda Mastürbasyon
Çocuklarda Mastürbasyon
Çocuklarda mastürbasyon gelişimin
normal bir evresidir.
Çocuğun cinsel organlarını keşfetmesi
olarak kabul edilir.
330. Çocuklarda Mastürbasyon (devam…)
Masturbasyonun nedenleri
-Yeterince emmemiş çocuklarda uyarılma
eksikliği sonucu kendi kendini uyararak
doyuma çalışma,
-Yeni bir kardeşin doğumu
-Duygusal sıkıntı
331. Çocuklarda Mastürbasyon (devam…)
Çocuğun uzun süre tek aşına
bırakılması ve ilgi azlığı
Bacak aralarında olan kaşıntılı
hastalıklar
Erkek çocukların sünnet derisiyle
ilgili sorunlar.
332. Çocuklarda Mastürbasyon (devam…)
Bir başka çocuğun mastürbasyon
davranışının gözlenmesi
Alt değiştirme ve benzeri
durumlarda oluşan yoğun
sürtünmenin yarattığı haz sonucu
mastürbasyon görülebilir.
333. Mastürbasyonun önlenmesinde
anne baba ve eğitimcilere öneriler
-Mastürbasyonun onaylanmayan bir
davranış olduğu düşüncesini çocuğa belli
etmemek gerekir. Bu gereksiz yere
çocuğun dikkatini mastürbasyon üzerine
çekebilir.
-Çocuk hem evde hem de okulda kendini
mutlu edebileceği sosyal faaliyetlere
yönlendirilmelidir.
334. Mastürbasyonun önlenmesinde anne baba
ve eğitimcilere öneriler (devam…)
-İhtiyaç duyduğu cinsel konular hakkında bilgi
verilmelidir.
-Fiziksel etkinliklere yönlendirilmelidir.
-Uyku saati gelmeden yatağa yatırılmamalı,
uyandığında ise hemen yataktan kaldırılmalıdır.
-Çocuklara sıkı giysiler giydirilmemedir.
335. Mastürbasyonun önlenmesinde anne
baba ve eğitimcilere öneriler (devam…)
-Çocuğun gizli, karanlık yerde oynamasına
izin verilmemelidir.
-Uygun tuvalet ve temizlik alışkanlığı
verilmelidir.
-Parazit vb nedenle görülen kaşıntı tedavi
edilmelidir.
-Mastürbasyon yaparken görüldüğünde
çocuk azarlanmamak, cezalandırmamak,
dikkatini başka yana çekmek gerekir.
336. Mastürbasyonun önlenmesinde anne
baba ve eğitimcilere öneriler (devam…)
Anne baba bu durum nedeniyle fazla
sıkıtı yaşıyorsa çocuktan önce kendilerinin
bir uzmandan danışmanlık alması,
sonrasında ise problemin çözümüne yönelik
önlemlerin alınması uygun olur.
337. Tuvalet Eğitimi (219)
Tuvalet eğitimi, çocuğun cinsel
gelişiminde ve sosyal gelişiminde önemli
bir basamaktır. Bazı çocuklar 18-24 ay
arası, bazıları ise 30 ay civarında tuvalet
eğitimine hazır olurlar.
338. Tuvalet Eğitimi (devam…)
Çocuğun tuvalet eğitimine hazır olduğunu
gösteren belirtiler
-Kendini ifade edebilme ve basit talimatlara uyma,
-Gündüzleri en az 2 saat süreyle kuru kalma,
-Öğlen uykularından kuru kalkma,
339. Tuvalet Eğitimi (devam…)
-Tuvalet ihtiyacını çeşitli, hareketler ve sözlerle
ifade etme,
-Banyoya gidebilme ve soyunabilme,
-Bezi ya da altı kirlenince rahatsız olma,
-Tuvaleti kullanmak isteme.
340. Tuvalet eğitiminde dikkat edilecek
noktalar
-Çocuk yeterli olgunluğa ulaşmadan tuvalet
eğitimine geçilmesi duygusal dengesini
bozabilir.
-Tuvalet alışkanlığı telaş yaratmadan, sakin
biçimde ve zor kullanmadan
gerçekleştirilmelidir.
341. Tuvalet eğitiminde dikkat edilecek noktalar (devam..)
-Tuvalet eğitiminde çocuklar temizlik
konusunda bilgilendirilmeli ve her
tuvalet sonrası ellerin yıkanması
gerektiği öğretilmelidir.
-Çocuğun daha büyük yaştaki çocukları
tuvalet yaparken gözlemesine fırsat
vermelidir.
342. Tuvalet eğitiminde dikkat edilecek noktalar (devam..)
-Tuvalet eğitimi için kullanılacak klozet ya da
lazımlık önceden hazırlanmalıdır.
-Çocuk isteği dışında lazımlığa oturtulmamalı,
oturtulduğunda ağlarsa hemen
kaldırılmalıdır.
-Çocuk annesine “çişim var” diyene kadar
onu lazımlığa oturtmaktan kaçınılmalıdır.
343. Tuvalet eğitiminde dikkat edilecek noktalar (devam..)
-Tuvalet eğitimine başlandığı andan itibaren
bez bağlanmamalıdır.
-Çocuk altını kirlettiği zaman
azarlanmamalı, cezalandırılmamalı,
tuvalet eğitimi sırasındaki davranışları
başkalarıyla paylaşılmamalıdır.
.
344. Tuvalet eğitiminde dikkat edilecek noktalar (devam..)
-Çocuktan hem gündüz hem de gece tuvalet
kontrolünün aynı anda olması beklenmemelidir
-Tuvalet eğitiminde en önemli kural, çocuk hazır
değilse onu tuvalete alıştırılamayacağı
gerçeğidir.
- Çocuk bu alışkanlığı edinmeye hazır değilse
başarılı olunmaz.
345. Tuvalet eğitiminde dikkat edilecek noktalar (devam..)
-Önemli olan çocuğun kaslarını kontrol
etmesini öğrenmeden bu işe
girişilmemesidir.
-Çocuk bu konuda zorlanınca, kendi
gücünün üstünde bir şeyler beklendiği
düşüncesine kapılacak ve bu da itici
olacaktır.
346. Tuvalet Eğitimi (devam..)
-Çocuk hiçbir zaman temiz ve kuru
kalkamıyorsa ve 5 yaşını geçtiği halde
hala altını ıslatıyorsa mutlaka ilgili
uzmana gidilmelidir.
-Çocuk kuru kalmayı başarmış fakat bir
süre sonra birden bire altını ıslatmaya
başlamışsa bu gerilemenin nedeni
araştırılmalıdır.
347. Cinsel Eğitimde Dikkat Edilecek
Noktalar
Eğitime Başlama Zamanı
Bunun için belirlenmiş bir zaman yoktur.
Çocuklar bu konuyla ilgili soru sormaya
başladığında gelişim ve olgunluk
düzeyi dikkate alınarak bilgi verilmelidir.
348. Eğitime Başlama Zamanı (devam)
Anne babalar çocukları için hayatın her
alanıyla ilgili soru sormaya uygun ortam
oluşturmalıdırlar.
349. Eğitim Verecek Kişi
Çocuklara cinsel konularla ilgili bilgiler,
onlara her zaman yakın ve güçlü bağları
olan anne babalar vermelidir.
Anne babalar ile çocuklar arasında cinsel
konuların konuşulmaması arasındaki en
büyük engel anne babanın
utangaçlıklarıdır.
350. Cinsel Terminoloji
Cinsel eğitimde kullanılacak dil anne
babaları düşündürmektedir.
Çocuklara cinsel organların doğru isimleri
öğretilmelidir.
Doğru terminolojiyi öğretmek için uygun
yaş ve uygun ortam dikkate alınmalıdır.
351. İçerik
Çocuğun gelişim düzeyine uygun
olmayan bilgi güçlük yaratır.
Çocuğa istediği anda basit, kısa, gerçek,
endişesiz cevap verilmelidir.
Sadece sorduğu sorunun yanıtlanması
önemlidir.
352. Cinsiyet
İlk aylardan başlayarak bebeğin cinsiyetine
uygun davranmaya özen gösterilmelidir.
Farklı beklentiler içinde olmamak, kızlar ya da
erkeklerle ilgili genelleyici ve sınıflandırıcı
söylemlerden uzak durmalıdır.
Geleneksel cinsiyet kalıp yargıları ve rol modeller
konusunda çocuklarla konuşmak ve tartışmak
önemlidir.
353. Ortam
Eğitim için mümkün olduğu kadar
rahat, sessiz ve sakin bir ortam
seçmelidir.
Kalabalık ve gürültülü ortamda hem
dikkatlerini dağıtır hem de çevreden
çekindikleri için bazı soruları
soramayabilirler.
354. Beden Dili Ve ses Tonu
Eğitim verecek kişinin kendine güvenli,
doğal ve kesin bir ses tonu olmalıdır.
Olabildiğince doğal bir şekilde,
gereğinden fazla el kol hareketleri
yapmadan, çocuklarla aynı seviyede
oturup, göz kontağı kurarak konuşmaya
özen gösterilmelidir.
355. Yönlendirme
Çocukları soruları her zaman yetişkinler
tarafından yanıtlanamayabilir.
Bu nedenle çocuğa en doğru bilgiyi veren
kitabı bulma konusunda anne baba
çocuğa yardımcı olmalıdır.
356. Tehlikeden Koruma
Çocuğa vücut bölümleri hakkında
bilgi verilir ve gerekli durumlarda
sağlık personeli dışında kimsenin
bakmaya ya da dokunmaya hakkı
olmadığı söylenebilir.
357. Tehlikeden Koruma (devam…)
Çocuklara kötü dokunma ile ilgili
başına bir şey geldiğinde ne yapması
gerektiği açıkça anlatılmalıdır.
358. Tehlikeden Koruma (devam…)
Cinsel eğitimle çocukların tehlikeli
olabilecek durumların farkına varmaları,
sarkıntılık edenlerden kaçınmaları ve bu
kişileri reddetmeleri sağlanmalıdır.
359. Fırsat Yaratma
Çocukların bir kısmı cinsiyet konusunda
soru sormaktan çekinirler.
Bazıları çekingen oldukları, bazıları ise
yanıt almayacaklarını düşündükleri için
soru sormazlar.
360. Fırsat Yaratma (devam…)
Bu çocuklar için evdeki bitki ve
çiçeklerden yararlanılabilir ya da
evcil hayvanların büyümelerini
gösteren kitaplar birlikte seçilip
okunabilir.