2. İnsanın doğa ve evren karşısında duyduğu şaşkınlık
ve yaptığı açıklamalardan duyduğu kuşku, sürekli
doğru ve kesin bilgiye ulaşma çabasını kışkırtmış ve
bu amaçla yapılan çalışmalar bilimleri yaratmıştır.
3. Bilim felsefe
Gereçeği parçalara ayırarak inceler Gerçeği bir bütün olarak ele alır
Bilimsel yöntemi, istatistiksel
analizleri kullanır.
Temellendirmeyi amaçlar. Akıl
yürütme yolunu kullanır
Elde edilen bilginin kesinliği
kontrol edilir.
Elde edilen bilginin kesinliği
olanaklı olmayabilir
Bilimin temeli ölçümdür. Bu
ölçümlerden pratik yarar sağlar.
Pratik yarar ve çıkar yoktur.
4. “Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak
seçen, sistematik yöntemlerle ve olayların nasıl
işlediğini bilmeye çalışmaktır.”
Russell’a göre bilim, gözlem ve gözleme dayalı akıl
yürütme yoluyla önce dünyaya ilişkin olguları, sonra bu
olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır.
5. Pozitif bilim, X Normatif bilim (Norm : kural koyucu)
Var olanı inceler Volanı değil, neyin nasıl olması
gerektiğini incele ve kural koyar
Ahlak, hukuk, siyaset
• Pozitif bilim var olanı inceler.
• Sosyoloji
• İletişim bilimleri.
• Ekonomi.
• Eğitim bilimleri.
• Coğrafya
• Tarih vs.
Bilim
6. Bilimin genel olarak dört işlevi vardır. Bunlar;
Tanımlama
Açıklama
Yordama
Kontrol
7. Bilimsel bilgi, bilimsel yöntemler ile elde edilen bilgidir. Bilimsel
yöntem akıl, deney ve gözleme dayalıdır. Bir bilginin bilimsel
olmasının ölçütü yöntemsel olmasıdır. Bilimsel bilgi objektif,
sistemli, tutarlı ve eleştiriye açık bilgidir.
Felsefeyi tanımlarken, düşünme sanatı diye ifade etmiştik. Çünkü insanoğlu hem düşünen hem de meraklı bir varlıktır. Bu ikisi bir araya geldi için, insanoğlu yerinde durduğu gibi durmaz.
“Gördüğü olayların sebeplerini araştırma insanoğlunun doğasına özgüdür. Bazıları daha çok araştırır, bazıları daha az ama herkes kendi iyi ya da kötü kaderinin sebeplerini araştıracak kadar meraklıdır.” Thomas Hobbes
Bu yeteneğimizin Hobbes’ın söylediği gibi doğamızda olduğunu anlamamız için çocuklara bakmamız yeterlidir. Hatta belki kendi çocukluğumuzu hatırlayabiliriz.
”İnsanlar ölünce nereye giderler?” ”Yalan söylemek neden yanlış?” ”Doğru nedir?” ”Bu dünya neden var?”… gibi sorular çoğumuzun aklından geçmiştir.
Ama yaş ilerledikçe merak ve hayretimizi kaybedip kendimizi alışkanlıklarımıza ve kaygılarımıza teslim ederiz. Gündelik hayatımıza çok farklı nedenlerle öylesine bağlanırız ki hayata ve dünyaya hayret etme duygularımızı adeta bastırırız. Çocuklar gibi felsefeciler için de dünya ve onun üzerinde olup biten her şey yenidir; bu yüzden her şey onların merak ve şaşkınlığına konu olur.
Bir ağaç düşünün gövdesi felsefedir. Dalları matematik, fizik, biyoloji, kimya, sosyoloji, eğitim, ekonomi vs.
Bilim, felsefeden doğmuştur, dolayısıyla birbirinden ayrı düşünülemez. Bilim, felsefenin kurduğu ilk kavramsal çerçeve üzerinde yükselmiştir. Örneğin felsefe evren üzerinde, dünya üzerinde düşündüğü için insanoğlu dünyayı ve evreni araştırmaya başlamış ve fizik bilimi doğmuştur. Aynı şekilde canlılığı düşündüğü için biyoloji doğmuştur. Vs.
Bilimlerin felsefeden ayrılışı matematikle başlamıştır. Sonra doğa bilimleri ve en sonunda da sosyal bilimler felsefeden ayrılmıştır.
• Bu ayrılığa rağmen bilim ile felsefe arasındaki bu yakınlık aynı düzeyde olmasa da günümüzde de devam etmektedir. (felsefe bir adım önde)
Dahası var;
Farklı özellikler: Bilim, genel geçerliliği olan ve gözlenebilir olgulardan hareket eder. bilim adamı deney yapar.
Felsefede ise bir çeşit olgu demek olan insan yaşantısından ve varlıklardan hareket edebilir. •Filozof deney yapamaz
Bilimin ortaya çıkardığı bilimsel bilgi, teknolojiye kaynaklık eder ve bu sayede insanlığa pratik yarar sağlar.
Oysa felsefede ölçme yapılamadığı ve ölçülenler arasında karşılaştırma yapmadığı için buna dayanılarak bir teknoloji kurulamaz.
Benzer özellikleri : Felsefeyle bilim arasında amaç bakımından bir paralellik vardır. • Her ikisi de hazır ve basmakalıp bir bilgi ile yetinmeyip doğruları etkin ve eleştirel bir tavırla kendi yöntemleriyle anlama, açıklama ve yorumlama çabası içindedirler.
Peki Felsefe Bilime Ne Katar?
Felsefenin sorduğu sorular, bilime yeni araştırma alanları sağlamaktadır.
Felsefe bilime bir buluş mantığı oluşturmaktadır.
Felsefe, bilim insanlarının çalışmalarında yaratıcı olmalarına hizmet etmektedir.
Bilimsel araştırmalar ve yöntemler için bilim insanları, felsefeden yararlanmaktadır.
Felsefe bilim insanlarına bakış açısı sunmaktadır ve daha geniş bir yelpazeden bakmalarını sağlamaktadır.
Bіlgi arttıkça huzursuzluk da artar. Goethe
“Nesnel dünyaya ve bu dünyada yer alan olgulara ilişkin tarafsız gözlem ve sistematik, zihinsel etkinliklerin ortak adı.” (Kaptan, 1977, s. 3)
Aslında insanoğlu bilim yaparken doğal olaylar, olgular, davranışları ve bunlar arasındaki ilişkileri sistemli bir şekilde açıklamaya çalışır ve bulunamayan ilişkileri de mevcut bulgulara dayalı olarak tahmin etmeye çalışır.
Bilim, Karmaşıklığın içindeki düzeni bulma işidir. Bir avuç saman, doğa kanunları, hastalıklar, davranışlar vs.
Bilimin konusu, gözlenebilen olgulardır
Bilim rasyoneldir. Gözlem ve deneyle elde ettiği ilişkileri akıl yoluyla açıklamaya çalışır. Anketlar, labratuvardaki deneyler vs.
Bilim, Gerçekle bağ kurma sürecidir.
Gerçek kavramı insandan bağımsız olarak var olmayı ifade eder.
Gerçek, biz görsek de görmesek de, dokunsak da dokunmasak da, düşünsek de düşünmesek de var olan şeylerin var olma biçimidir.
Bilimlerin Sınıflandırılması
Bilimler önce pozitif bilimler ve normatif bilimler diye iki gruba ayrılabilir. “Bilim” sözcüğünden genellikle anlaşılan pozitif (ya da müspet) bilimlerdir. Pozitif bilimlerde amaç, belirtildiği üzere, olgular arasındaki ilişkilerin açıklanması ve bunların teori adı verilen soyut modeller içinde toplanarak genel kanunlara ulaşılmasıdır. Bilimsel araştırma da pozitif bilimlerin gelişmesine yönelik temel bir faaliyet niteliğindedir.
Pozitif bilimlerde, olaylar ve olgular arasındaki ilişkilerin keşfedilmesi bunların tekrar olay ve olgulara dönülerek kanıtlanması ve genel modeller ya da teoriler içinde toplanması esastır.
Normatif bilimler, toplumsal değer yargılarıyla ilgilidir; güzel-çirkin, iyi- kötü, doğru-yanlış gibi sübjektif ifadeler normatif bilimlerin esasını oluşturur.
Bilimlerin sınıandırılması
konusunda görüş birliği olduğu söylenemez. Genellikle matematik ve mantık, pozitif bilimlerin kapsamına dahil edilmemektedir. Matematikte öncüllerden, diğer bir deyişle kanıtlanmasına gerek
duyulmayacak kadar açık ve genel bazı önermelerden daha dar kapsamlı özel önermeler çıkartılır (tümevarım yöntemi). Buna göre de matematik ve mantık, olguların açıklanması ve kanıtlanması ile değil, doğru düşünme yollarıyla ilgili disiplinlerdir. Buna göre, doğru düşünmenin kurallarına uyulunca çıkartılacak sonuçlar da doğru ve kesin olacaktır. Matematik veya mantıkta örneğin, hipotezlerin veya teorilerin olaylar tarafından desteklenip desteklenmediği gibi bir kaygı yoktur; oysa bilimsel yöntemin temel amacı budur.
Gerçek anlamda yenilik yaratıcı ve bilimsel yöntemin uygulandığı bilimler pozitif bilimlerdir. Bu bilimler de genel olarak doğa bilimleri ve toplumsal bilimler diye ikiye ayrılabilir. Doğa bilimleri cansız varlıkları ve canlıları konu alışlarına göre, fiziki bilimlerle biyolojik bilimlerden oluşmaktadır.
Doğa bilimlerinin tersine, toplumsal bilimler ise, yaşadığı toplum içinde insanın davranışlarını inceleyerek genel teorilere ulaşmaya çalışırlar. Toplum halinde yaşayan insanın davranışları çeşitli yönlerden ele alınabilir. İşte, bu nedenle de sosyoloji, eğitim, ekonomi, sosyal antropoloji, vb. toplumsal bilim dalları oluşmuştur.
Buradaki davranış, içsel ya da dışsal bir uyarana organizmanın (insan ya da hayvan) verdiği tepkidir (gözlenebilir, ölçülebilir). Davvranışın temeli insanda güdüdür ( intiyaç, merak vs.) hayvanda ise içgüdüdür
Tanımlama: Bilim insanı çalışmaya ilk olarak olayları ve olguları gözlemlemekle başlar. Yaptığı gözlemle, incelediği olayı etraflıca tanımlayabilmektir. Bu sürecin hatasız işletilmesi gerekir. Bir araştırmacının inceleme yaptığı olayı gözlemlemeye başlayıp notlar tutması o olayı tanımlamaya başladığını gösterir. Örneğin eğitimde Devamsızlık, Akran şiddeti, Başarı vs.
Açıklama: Bilim insanları olayları gözlemleyip tanımladıktan sonra , bu durumların neden meydana geldiğini ve nasıl oluştuğunu açıklamak ister. Bu aşamada “nasıl” sorusu sorulur.
Yordama (Kestirme, tahminde bulunma): Elde edilen verilerden hareketle geleceğe yönelik bir takım tahminlerde bulunmak demektir. İyi bir yordama için olay ve sonuçları hakkında neden-sonuç ilişkisini iyi kurmak gerekir ( Küçük, 2011).
Kontrol: Bilimin en önemli işlevlerindendir. Elde edilen sonuçların uygulamaya sokulmasıdır. Bu noktada kontrol, olayların meydana gelişini etkileyen koşulları düzenlemek yoluyla olayların meydana gelmesini ya da gelmemesini sağlar ( Kaptan, 1995; Küçük, 2011).
İki çeşit bilgi vardır:
Düzensiz bilgiler: insanın duyarak, okuyarak, görerek kazandığı yüzeysel bilgilerdir.
Düzenli bilgiler: Belli bir amaç ve program kapsamında toplanan bilgilerdir (bilimsel bilgi)
Tarafsızlık: Her türlü kişisel değer ve yargıların ötesinde bir bilgidir.
Doğruluk: Ulaşılması istenen sonuca en az hata ile ulaşmak ve en doğru ölçümlerin sonucunda elde edilmeye çalışılan bilgidir.
Kanıtlanabilirlik: Aynı şart ve durumda tekrar edildiğinde aynı bulgularla elde edilebilen bilgidir.
Genelleyicilik: kapsamı sınırsız olgu sınıflamalarına genellenebilir. Örneklemden çıkarım yapar evrene genelleriz.
Grerçekçilik: Bireylerin istekleri doğrultusunda gelişmez, var olan gerçeklerin bilgisidir. öznenin kendi duygu, düşünce ve önyargılarından uzakta kalarak ve herhangi bir başka etki altında da kalmaksızın iş görme niteliği.
Süreklilik: bilgi hazinesine sürekli olarak gelişen yeni bilgilerin eklenmesiyle elde edilen bilgidir. Elde edilen bilgi sürekli güncellenir.