VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
KAMUSAL KARAR ALMA MEKANİZMASI: SİYASAL SÜREÇ
1. KAMUSAL KARAR ALMA
MEKANİZMASI: SİYASAL
SÜREÇ
BU SUNUM ŞU KAYNAKTANYARARLANILARAK HAZIRLANMIŞTIR:
COŞKUN CAN AKTAN, KAMU TERCİHİ İKTİSADIVE ANAYASAL POLİTİK İKTİSAT:ANKARA: SEÇKİNYAYINLARI, 2019.
HAZIRLAYAN: EMİR SEZGİN
PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN
2. Milli ekonomisinin iki yönünü oluşturan kamu ekonomisi ve
piyasa ekonominin işleyişi iki farklı süreç içerisinde
gerçekleşmektedir.
Her iki kesimde üretilen malların arz ve talebinin
belirlenmesi de farklı nitelikler taşımaktadır.
Piyasa ekonomisinde arz ve talebi düzenleyen fiyat
mekanizmasıdır.
3. Kamu ekonomisinde ise kamusal arz
ve talebin fiyat mekanizması (fiyat
süreci) aracılığıyla belirlenmesi söz
konusu olamamaktadır. Çünkü
kamusal malların temel
özelliklerinden dolayı (bölünmezlik
ve pazarlanmazlık), bireyler bu
mallara olan tercihlerini çoğunlukla
açıklamak istemezler.
Bunun nedeni, tercihlerini
açıklamamaları halinde mal ve
hizmetin tüketiminden mahrum
olmayacaklarını bildikleri içindir. Kamu
ekonomisinde bu durum “bedavacı
sorunu” (free rider) olarak
adlandırılmaktadır.
4. Piyasa ekonomisinde mal ve hizmetlere ayrı ayrı olan tercihler,
üretilecek mal ve hizmetlerin belirleyicisi iken; kamu ekonomisinde
kamusal mal ve hizmetlere olan taleplerin ayrı ayrı belirtilmesi bir
anlam ifade etmemektedir. Bunun temel nedeni üretilen mal ve
hizmetlere olan bireysel tercihlerin kamu ekonomisinde ayrı ayrı
karşılanmamasıdır. Bu nedenle kamu ekonomisinde hangi tür mal ve
hizmetlerin üretileceğinin belirlenebilmesi için bireysel tercihler yerine
toplumsal tercihin ortaya konulması gerekir.
5. Piyasa ekonomisinde
mal ve hizmetlere olan
bireysel tercihler
karşılığında fiyat
mekanizması aracılığıyla
bir bedel ödemek
gerekirken,
kamu ekonomisinde
toplumsal tercihler söz
konusu olduğu için mal ve
hizmetlerden yararlananlar
ile bu mal ve hizmetlerin
finansmanı için vergi
ödeyenler her zaman aynı
kişiler değillerdir.
6. • Siyasal süreç, devletlerin siyasi örgütlenme
yapılarına göre farklı unsurlardan oluşan
karmaşık nitelikte bir kavramdır. Egemenlik
kaynağının tek kişiye ait olduğu devlet
şekillerinde siyasal süreç tek unsurdan
oluşmaktadır. Otokratik devletler buna örnek
olarak gösterilebilir. Otokratik devletlerde
egemenliğin sahibi bir kişidir. Bu devletlere
örnek olarak diktatörlükleri ve mutlak
monarşileri gösterebiliriz.
7. Demokrasi (demos: halk, kratos:
egemenlik, iktidar) ise kelime anlamında
ifade ettiği gibi, “halkın egemenliği”
anlamına gelmektedir. Demokratik
devletlerde, kamusal kararlar doğrudan
doğruya halk ya da bunların temsilcileri
vasıtasıyla alınmaktadır.
8. Demokrasinin
de başlıca üç
biçimi vardır
Doğrudan
demokrasi
Temsili
demokrasi
Yarı
doğrudan
demokrasi
-Başkanlık Hükümeti Sistemi
-Parlamenter Hükümet Sistemi
9. Başkanlık hükümeti sisteminde, yasama ve
yürütme organları birbirinden tamamen
bağımsız olarak görev yapmaktadır.
Yürütmenin başı olan başkan, halk
tarafından seçilmektedir. Başkan
yardımcıları ve bakanlar kurulu ise meclis
dışından, başkan tarafından belirlenir.
Parlamenter hükümetin dört esaslı niteliği vardır:
Sorumsuz bir devlet başkanı,
Siyasi bakımdan parlamentoya karşı sorumlu bakanlar,
Başbakanın başkanlığı altında kurulmuş bir kabine veya
bakanlar kurulu,
Devlet başkanının parlamentoyu dağıtma hakkı.
10. DEMOKRATİK SİSTEMLERDE SİYASAL SÜRECİN YAPISI VE
UNSURLARI
• DEMOKRATİK SİSTEMLERDE, EGEMENLİĞİN GERÇEK SAHİBİ OLARAK HALK KABUL
EDİLDİĞİNDEN, KAMUSAL KARARLARIN DA ÇOĞUNLUKLA HALK TARAFINDAN
ALINMASI GEREKMEKTEDİR. HALK, BELİRLİ BİR ZAMANDA VE YERDE BİRLİKTE
YAŞAYAN İNSAN TOPLULUĞUDUR.
11. Günümüzde temsili demokrasilerde, kamu
ekonomisine ilişkin kararlar, halkın seçtiği
“temsilciler” aracılığıyla alınmaktadır.Ancak temsili
demokraside temsilcilerin (milletvekillerinin)
çoğunlukla toplum üyelerinin (seçmenlerin)
tercihlerini yansıtmamaları söz konusu olmaktadır.
Bunun bir nedeni, kamusal kararları almakla görevli
siyasal partilerin çoğunlukla çeşitli çıkar ve baskı
gruplarının etkisi ve baskısı altında kalmalarıdır.
12. SEÇMENLER
Bir toplumda bireylerin kamu
ekonomisi kararlarına katılmaları
çeşitli şekillerde olabilir. Bunun en
basit şekli oy kullanmadır. Oylama
ile bireyler (seçmenler) en fazla
yarar sağlayacaklarını umdukları
siyasal partiye oy verirler
Seçmen olma dışında bireyler,
parti, dernek ve sendikalara üye
olma, grev, boykot, gösteri yapma
gibi değişik eylemlerle kamusal
kararların kendi istekleri
doğrultusunda alınmasına
çalışabilirler.
13. Seçmenin siyasal karara
aktif olarak katılması
(partiye üye olma, aday
olma vb.) bu katılma
sonucu elde edilen
faydanın siyasal karara
katılım sonucunda
katlanacağı maliyetten
fazla olmasına bağlıdır.
s
Bunun dışında
seçmenlerin oylamaya
katılma oranları başka
birçok faktörlerin de
etkisi altında olabilir.
Siyasal partilerce
oylamaya katılan
bireylerin
mükafatlandırılacağı,
katılmayanların ise
cezalandırılacağını
(iktidara gelen partilerin
oy vermeyenlere fazla
hizmet vermemesi gibi)
bilmesi halinde
bireylerin katılma
oranları fazla olur
14. Öte yandan seçmen rasyonel olması, uygulanacak
politika seçenekleri konusunda tercihlerinin doğru
bilgilendirilmelerine bağlıdır. Ancak bu sayede seçmen
tercihlerinden toplumsal tercihlere ulaşılabilir. Fakat
Anthony Downs, rasyonel seçmenin kullanacağı oylarla
ilgili olarak çok iyi bilgilendirilmeyi pek
önemsemeyeceğini belirmiştir. Nedeni, basitçe seçmenin
refahının artmasında atılan oyun etkisinin çok az
olacağıdır.
15. SİYASAL PARTİLER
Demokratik sistemlerde kamusal karar alma
mekanizmasında en etkili rol oynayan siyasal
partilerdir. Amerikalı iktisatçı Anthony Downs,
siyasal partilerin siyasal süreçteki rollerini fiyat
sürecinde firmaların oynadığı rollere benzer bir
şekilde analiz etmeye çalışmıştır. Downs’a göre
siyasal partiler, marjinal vergi artışı nedeniyle
kaybedilen oy sayısını, kamu harcamalarındaki
artış nedeniyle kazanılan oy sayısına eşitlemeye
çalışırlar
16. Siyasal partilerden oylama sonucu en fazla
sayıda oyu alarak yönetime gelen iktidar
partisi, kamu ekonomisinde karar alma
yetkisine sahiptir. Muhalefet partilerinin ise
karar almada doğrudan doğruya bir rolleri
yoktur. Ancak muhalefet partilerinin kendi
seçmenlerini memnun edecek tarzda çeşitli
kanun teklifleri yapma ve iktidar partisince
alınan kararları tenkit etme imkanları
mevcuttur.
17. Bürokrasi
Bürokrasi, siyasal iktidarın almış olduğu kararların bizzat
uygulayıcısıdır.
Bürokrasi, siyasal partilerden farklı olarak çeşitli konularda
uzman kadrolara sahiptir.
Bu bakımdan siyasal partiler, bürokrasiden, kararları uygulamak
dışında “karar alma” konularında da yararlanmaktadır.
18. Demokraside, bütçeler üzerindeki temel kararları
seçilen politikacılar verir. Fakat bu kararlar, atanmış
bürokratlar tarafından uygulanır. Bürokratlar da bir
fayda maksimizasyonu içerisindedirler ve karşı karşıya
oldukları sınırlamalar dahilinde, kendileri için en iyi
avantajı korumaya çalışırlar. Onlara konulan sınırlar
içinde, bürokratlar kamu harcamalarını genişletmeye
çalışacaklardır. Kariyerlerinde ilerleme, kamu
harcamalarının büyüklüğüne bağlıdır ve bu durum,
devlet bürokrasisini cezbeder
19. William A. Niskanen, bürokratların
kendi dairesinin hacmini maksimuma
çıkarmaya çabaladığını belirtmiştir.
Bürokratlar “aylıkları, büro eşyası, yan
gelirleri, kamuoyunda şöhret, güç
birilerini işe yerleştirme gibi hepsi
sorumlu oldukları dairenin büyüklüğü
ile ilgili faktörlerle ilgilidir. Bu görüşe
göre bürokrat, bir firmanın kendi
piyasa payını artırmak istemesi gibi
çeşitli yollarla bürosunun faaliyetlerini
büyütmeye çabalar.
20. Çıkar grupları, ortak
ekonomik ve sosyal
çıkarlara dayalı,
etkin bir şekilde
organize olmuş
kuruluşlardır. Çıkar
gruplarının ortaya
çıkmasındaki temel
mantık, siyasal karar
alma sürecinde
bireysel olarak etkin
olmanın güçlüğü ve
ortak çıkarlara sahip
bireylerin ortak
hareket ederek bu
süreçte daha etkin
olabilmeleridir.
21. Bir kısım siyasal bilimciler çıkar ve baskı
grupları şeklindeki örgütlenmeleri
toplumsal istek oluşumu için oldukça
yararlı ve gerekli bulmaktadır. Onlara
göre çıkar ve baskı grupları,
demokrasinin kaçınılmaz öğelerinden
birisidir.
Buna karşın bir kısım siyasal bilimciler ise
çıkar ve baskı gruplarına, toplumsal
istek oluşumunu kendi çıkarlarına göre
yönlendirerek rant kollama eğiliminde
oldukları için karşı çıkmaktadırlar.
22. SİYASAL SÜREÇTE ETKİLEŞİM
• SİYASAL SÜRECİN İÇERİSİNDE YER ALAN BU UNSURLARIN DAVRANIŞLARI AMAÇLIDIR. ÖNCELİKLE
SİYASAL İKTİDAR VE MUHALEFET OYLARINI, ÇIKAR VE BASKI GRUPLARI ELDE ETTİKLERİ RANTI,
SEÇMENLER KAMUSAL KARAR ALMA SÜRECİ TARAFINDAN BELİRLENEN MAL VE HİZMETLERDEN
SAĞLADIKLARI FAYDAYI VE BÜROKRASİ DE KENDİ AMAÇLARINA HİZMET EDECEK OLAN BÜTÇEYİ
MAKSİMİZE ETME AMACINDADIRLAR.