2. Keynezyen iktisat, 1929 Büyük
Depresyonun ortaya çıkardığı işsizlik ve
toplam talep yetersizlikleri gidermek
amacıyla geliştirilmiş bir iktisadi
düşüncedir.
3. Talep –yönlü iktisat;
Etkin kaynak kullanımı
Ekonomik büyüme ve kalkınma
Gelir ve servet dağılımını sağlama
Ekonomik istikrarın sağlanması için
devletin toplam talep üzerinde yönlendirici kararlar
almasını öneren iktisadi düşüncedir.
4. Efektif talep, bir toplumda müteşebbislerin
mevcut istihdam düzeyinde sahip oldukları
üretim faktörlerinden elde etmeyi umdukları
toplam gelirdir.
5. Efektif Talebi Yaratan Başlıca
Üç Fonksiyon
Tüketim fonksiyonu
Tasarruf fonksiyonu
Yatırım fonksiyonu
6. Keynezyen Teori'ye göre
genel fiyat seviyesini, gelir
seviyesini ve üretim
fonksiyonu aracılığıyla
istihdam seviyesini
belirleyen toplam taleptir.
7. Ekonomi kendiliğinden ve daima tam istihdam
düzeyinde dengede değildir. Ekonomi için aşırı
istihdam, eksik istihdam ve tam istihdam
dengelerinden biri söz konusu olabilir.
Para talebinin diğer deyimle likidite tercihinin üç
motifi vardır. Bunlar işlem, ihtiyat ve spekülasyon
motifleridir.
Efektif talebi oluşturan ikinci unsur, yatırım
harcamalarıdır. Yatırım fonksiyonu milli gelir
değişmelerinden bağımsız ve milli gelirin artan bir
fonksiyonu olarak ele alınmıştır
8. Keynezyen teoride likidite tuzağı, herkesin faiz
oranının düşebileceği en düşük seviyeye düştüğüne
inanması halidir. Bu durum, para talebinin faiz oranına
karşı sonsuz esnek olduğu haldir.
Tasarruf ve tüketim fonksiyonlarını faiz oranı
belirlemez. Ekonomide toplam talebin bir kısmını
teşkil eden tüketimi belirleyen unsur, gelirdir.
«Her arz kendi talebini yaratır» şeklinde ifade edilen
Say Yasası gerçek iktisadi yaşama uygun değildir. Bu
durum, tam istihdam düzeyinde cari fiyat düzeyi
üzerinden toplam arzın toplam talebe eşitliği halde
meydana gelir. İstihdam hacmi, her şeyden önce milli
gelire bağlıdır.
9. Keynes “tam istihdam” kavramını
teorisinin baş köşesine yerleştirmiştir.
Tam istihdama atfettiği önem, hiç
kuşkusuz devlet müdahaleciğini
kaçınılmaz kılmaktadır. Keynes,
devlet müdahaleciliğinin ortaya
çıkarabileceği olumsuz sonuçlarını
tahmin edememiştir.
10. Teorisini “arz” ağırlıklı değil, “talep”
ağırlıklı kurmuştur. Bir milletin
zenginliğinin üretime dayalı olduğunu
reddetmese dahi, üretimin ve tasarrufun
ekonomik büyüme ve kalkınma için
önemini ihmal etmiş ve tüketim üzerinde
odaklanmıştır.
11. Abba Lerner ve Alvin Hansen,
devlet müdahaleciliğini ve açık
finansman politikalarını fütursuzca
savunarak “Fonksiyonel Maliye
(Functional Finance)’yi
kurmuşlardır.
12. Lerner ve Hansen, klasik iktisatçıların “tarafsız maliye”
adını verdikleri anlayışın yanlış olduğunu ve mali araçları
fonksiyonel bir şekilde kullanılarak ekonomik sorunların
çözümlenebileceği öne sürmüşlerdir.
Denk bütçe ilkesi eleştirilmiş ve bunun yerine “telafi edici
bütçe” (compensatory budget) ve “devri bütçe” (cyclical
budget) yaklaşımları benimsenmiştir.
Fonksiyonel maliyecilerin savundukları devri bütçe
(cyclical budget) teorisine göre bütçe yıllık olarak açık
verebilir. Önemli olan konjonktüre paralel bir bütçe
politikası izlemektir.
Mali denge yerine ekonomik dengeyi savunmuşlardır.
13. 1. Keynezyenler ve fonksiyonalistler paranın
ekonomideki rolü ve önemini ihmal etmişlerdir.
2. Keynezyenler ve fonksiyonalistler maliye
politikasına çok fazla önem atfetmiş ve mucizevi
görevler yüklemişlerdir.
3. Keynezyenler ve fonksiyonalistler stagflasyon
sorununun ortaya çıkmasından sorumludurlar.
14. 4. Keynezyenler ve fonksiyonalistler açık finansman
politikasını kurumsallaştırmıştır.
5. Keynezyen iktisat ve fonksiyonel maliye ile birlikte,
“bütçe dengesi” kavramı önemini yitirmeye başlamış
ve bunun yerine “ekonomik denge” kavramından söz
edilmeye başlanmıştır.
6. Keynezyen iktisatçılar ve fonksiyonel maliyeciler
açık bütçenin mahzurlarını öngörememişlerdir.
15. 7. Keynezyen iktisadın ve fonksiyonel maliyenin en
büyük yanlışı ya da yanılgısı “tam istihdam”ı
devletin temel görevi olarak ele almış olmasıdır.
8. Keynezyen iktisatçılar ve fonksiyonel maliyeciler
“mali aldanma” adı verilen psikolojik etkiyi dikkate
almamışlardır.
9. Keynezyen iktisatçılar ve fonksiyonel maliyeciler
“mali asimetri” adı verilen olguyu dikkate
almamışlardır.
16. 10. Keynezyenler ve fonksiyonalistler kamu
borçlanmasının sınırlarının tespit edilmemesi
halinde bunun ekonomi için oldukça tahripkar
sonuçlar ortaya çıkaracağını kavrayamamışlardır.
11. Keynezyenler, iktisat literatüründe “Olivera-
Tanzi Etkisi” olarak adlandırılan etkiyi dikkate
almamışlardır.
17. 12. Ekonomide “ince ayar” (fine tuning) yapılarak
ekonominin her zaman politikacıların iradi
politikaları ile düzlüğe çıkarılacağı inancını
yerleştirmişlerdir.
13. Keynezyenlerin makro-ekonomik denge
modeli pek çok tutarsızlıklar ve gerçek yaşama
uygun olmayan varsayımlar içermektedir.
18. Prof.Dr.Coşkun Can Aktan
Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği
http://www.sobiad.org
Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF
http://www.canaktan.org