VERGİLEMENİN SINIRLARI VE ANAYASAL KURAL ÖNERİLERİ
DANIŞMANLIK ÜZERİNE
1. Bu sunum aşağıdaki kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır:
Coşkun Can Aktan, Hayat ve Hakikat, Yaşam Felsefesi ve Gezme Sanatı
http://www.canaktan.org/
Sunumu Hazırlayan: Merve Özbek
PROF.DR.COŞKUN CAN AKTAN
DANIŞMANLIK ÜZERİNE
2. “Kralların danışmanları, bilgisiz, dalkavuk ya da
kendini beğenmiş kimselerdir.
Yükselme tutkusunun, para kaygısının, kendini
beğenmişliğin ağır bastığı danışma kurulları ise
tüm yeniliklere kapalıdır.
Atalardan kalan en güzel kurumları yaşatmak ve
geliştirmek için hiç bir çaba harcamazlar,
ama biri çıkıp onları düzeltmek, yenileştirmek
istedi mi yenileşmeye, ilerlemeye katılmamak için
eskiye sarılırlar.”
Thomas Morus
3. “Mutluluğa rağmen, Krallar bana çok mutsuz görünür, çünkü kendilerine
hakikati söyleyecek tek kişi yoktur, dost yerine asalaklara mecburdur. Ama
zaten Krallar hakikati işitmekten korkar diyeceksiniz, hatta bu yüzden
bilgelerden kaçınırlar, olur da özgürce konuşan biri çıkar ve tatlı hayaller
yerine doğruları kendilerine söylemeye kalkar. Evet, meselenin özü budur,
Krallar hakikatten nefret eder.”
Dânişmend…
Yani,
danışman
Yani bilgisi
yüksek olan
insan
Kendisine
danışılacak
olan insan
4. “Zaten, en büyük krallar, delilerle yaşamaktan o kadar haz duyarlar ki, krallar
arasında, deliler olmadan ne yiyebilen, ne gezebilen, ne de bir an yaşayabilen birkaç
tane vardır Onlara, gösteriş için yanlarında bulundurdukları, tatsız ve aşık suratlı
filozoflardan çok daha fazla değer verirler Bu tercih, bence ne şaşılası ne de anlaşılması
güçtür Bu bilgeler prenslere söylenebilecek yalnız gamlı ve nahoş şeyler bulurlar
Bilgileri ile övündüklerinden, bazen onların nazik kulaklarını sert ve dokunaklı
gerçeklerle tahriş etmek cüretinde bile bulunurlar Deliler, tersine, bin bir çeşit haz
bulur buluşturur; her an onları eğlendirir, avutur, kahkahalarla güldürürler.»
Erasmus
5. “Kimini arpalık, kimini ise mülk olarak verdirip, kendilerinin hiçbir ihtiyaçları
kalmadığında her biri kendi adamlarına nice tımar ve zeametler verdirip, kılıç sahibi
gazilerin dirliklerini kestirdiler. Hazineyi gereksiz yere harcayıp dünyayı bu şekle
koydular. Yine kanaat etmeyip rüşvet kapısını açtılar… Bir alay ehliyetsiz ve hak
etmemiş kişinin leş ile denk görülen rüşvetlerine aldanarak kimine beylik, kimine
beylerbeyilik alıverip, gerçek hak sahibi olan bir yığın iş görmüş, emekdar, işe yarar
ve cesaretli kullar düşkünlük köşesinde namsız, nişansız kalıp fakirlik ve yokluk
içinde ezildiler… Ulûfeli kul çoğalarak dünyayı tuttu… Bunların ünlüleri, vezirlere tabi
olup her ne kadar fitne ve bozgunculuk ortaya çıktıysa hepsi bu gibi kimseler
yüzünden oldu. “
Koçi Bey
Güzel ata yulaf lazım!
Dânişmend’lere de ulûfe lazım!…
Öyle ya! Mesele yüksek devlet menfaatleri olunca iyi
dânişmendler olmadan olmaz!
Ulûfe dağıtmadan olmaz!
Hazine yemliği ne güne duruyor!
Arpalık dağıtmadan olmaz!
6. Ey ehliyetsiz danışmanlar!
İşe yaramaz iş takipçileri!
Rant kollayıcılar!
Ey yalakalar!
Dalkavuklar!
Ey güç ve iktidarın arkasında koşan kifayetsiz
muhterisler!
Ey çapsız, cibilliyetsiz adamlar!
Ey derin bilgiden yoksun yüzeyselciler!...
Ey haddini bilmez cahil cesareti!
Ey bilgi ve yeteneksizliğinin farkında olmayan
pazarlamacı takımı!
Ey niteliksiz olduğunun farkında olmayan
liyakatsiz dânişmendler!
Ey devlete ve millete akıl vermeye hazır, kendini
bir şey zenneden beyinsiz takımı!
7. "..işte size gizlemeyip açıkça söylenmesi biraz zor bir gerçek.... bizde herhangi bir
bilgi dalında pek koyu bir yeterlilik, teknik ve ciddilik para etmez. hoşafa şeker kor
gibi buna biraz da lo lo lo karıştırılmalıdır. halkın dimağı o zaman sizden tat alır. bu
biçimde yüzde doksan işiniz yürür. kendini değerinden fazla satabilme, bunu halka
yolu yordamı ile telkin edebilmek de ustalık isteyen bir şeydir. bu badem ezmesini
rast geldiğinizin ağzına incelikle sunmalı. her halde yutanlar çıkaranlardan fazla olur."
Hüseyin Rahmi Gürpınar
8. "ikimiz de gerçekten iyi ve güzel bir şey bilmesek de; ben yine ondan daha iyi bir
durumdayım; çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini zannediyor. ben bilmiyorum fakat
bildiğimi de düşünmüyorum. demek ki ondan biraz daha bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi
bildiğimi düşünmüyorum."
Sokrates
Bir aptal kendini zeki sanır, ancak akıllı biri kendinin aptal olduğunu bilir."
William Shakespeare
"Az bilmek tehlikelidir. bilgeliğin suyunu ya derinden çekeceksin ya da hiç
tadına bakmayacaksın. Sığ sular beyni zehirler fakat derin sular onu yine
temizler."
Thomas Aquinas
9. "Bilgisiz ve beceriden yoksun insanların ölçüsüzlükleri kendileriyle ilgili
algılarındaki hatalardan; yüksek bilgi düzeyine sahip, becerikli, yetenekli
insanların ölçüsüzlüğü ise diğer insanlarla ilgili algılarındaki hatalardan
kaynaklanmaktadır. "
David Dunning & Justin Kruger
10. DUNNING-KRUGER ETKISI
Ama gelin görün ki hava bin beşyüz!
Ulûfelerinden memnunlar!
Arpalıklar da hoş, güzel!
Hazine yemliğinde güzel güzel otlanıyorlar!
Böyle bir hayat işte!
**
Cahil cüretkar olmuş kendini alim sanıyor!
Başlar ayak olmuş, ayaklar da baş!
Nerede beleş, orada yerleş!
**
Onları oraya koyan Kral'ın suçu yok mu!
Ona söylenecek söz şudur:
Bana dânişmendini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim