2.
Clinical manifestations and diagnosis of familial Mediterranean fever
Cecil romatoloji textbook
Managament of FMF
KAYNAKLAR
3.
FMF tekrarlayan ateş atakları ve serozal
inflamasyonlar karakterize otoinflamatuar , genetik ,
otozomal resesif geçişli bir hastalıktır.
Herediter Periyodik Ateş Sendromlarındandır.
Genellikle çocukluk çağı hastalığıdır.
4.
FMF geni olan MEFV geni 1997 yılında tespit
edilmiştir. MEFV geni peritoneal, synovial ve dermal
fibroblastlar ,nötrofil, monosit, fibroblastlarda
ekprese edilen pyrin proteinini kodlar.
Nötrofil, monosit, fibroblastlarda üstüne
otoregülatör etkilidir. Olgun nötrofillerin
sitoplazmalarında mikrotubuluslarda yerleşir ve
bunların stabilizasyonunda ve iltihabın
baskılanmasında rol alır (nötrofillere bağlı yangısal
yanıtın düzenlenmesi ).
PATOFİZYOLOJİ
7.
FMF ilk olarak Akdeniz bölgesindeki etnik
gruplardan bildirilmiştir. Yaygın olarak Yahudi ,
Ermeni, Türk, Kuzey Afrikan ,Arap soyundan
olanlarda görülür . Daha az sıklıkla Yunanlarda ve
İtalyanlarda da görülmektedir.
EPİDEMİYOLOJİ
9.
FMF li birçok hasta ilk ataklarını çocukluk yaş
grubunda geçirmektedir. Hastaların %90 ‘ında
atakları 20 yaşından önce ortaya çıkmaktadır.
Hastalık tipik olarak bir veya daha çok bölgede
serozitlerle karakterize, 1 ile 3 gün süren ve
kendiliğinden geçebilen , tekrarlayan ağrı ve ateş
atakları ile kendini göstermektedir. Ataklar arasında
hastalar oldukça iyidirler. Ağrı ve ateş genellikle ani
başlar ve hızla artar. Bir çok hastada ataklarından
önce prodrom dönemleri vardır.
KLİNİK
11.
Atak sıklığı değişkendir. Hastalar için atakları
neyin tetiklediğini tariflemeleri oldukça güçtür.
Ağır egzersizler, soğuk , stres, menstrual siklus
atakları tetiklediği bilinmektedir. Hormonal
değişiklikler nedeniyle gebeliğin 2. yarısından
itibaren ataklar hafifleme eğilimindedir.
12.
FMF li hastaların %95 inde ağrı atakları
abdomendedir. Ağrı ve hassasiyet fokal başlayıp
jeneralize olabilir. Rebaund , rijidite ve adinamik
ileusta eşlik edebilmektedir .Bu bulgular akut batın
yönünden exploratif laparotomi yapılıp apendisit
dışlanmalıdır.
Tekrarlayan peritonit atakları adezyonlara neden
olabilmektedir. Pelvik adezyonlar bayanlarda
fertiliteyi azaltmaktadır .
Peritonit
13.
Ağrılı FMF atakları göğüste lokalize de olabilir.
Plevral veya subplevral inflamasyona sekonder ağrı
olabilmektedir. Genellikle tek taraflı geçici plevral
effüzyonlarla karakterizedir. Atak sırasında çekilen
grafide plevral sıvı saptanabilir.
Bu sıvı atak geçtikten sonra kaybolur, bu da
tanıyı destekleyici bir bulgudur. Perikard tutulumu
oldukça nadirdir. Plörit ve perikardit sekel bırakmaz.
Plörit
14.
Artrit diğer bir FMF atak şeklidir. Sıklıkla
monoartriküler veya oligoartriküler olup sırasına göre
ve diz ,ayak bileği, kalça ,dirsektir. Synovial sıvı
nötrofil ve proteinden zengindir. Genellikle eklem
harabiyeti yapmamaktadır fakat nadiren kalıcı
deformiteye, fonksiyon kaybına , osteoporoza ve hatta
aseptik nekroza neden olabilir . Ayak sırtı, malleoller ve
tibia ön yüzünde sıcak, şiş, ağrılı, kızarık bir lezyon
sıklıkla ayak bileği artritine eşlik eder.
Sinovit
15.
Erizipel benzeri deri döküntüleri: FMF li hastaların
%7 ila 40 ı arasında vardır. Ağrılı , alt ekstremite,
ayak bileği ve ayak sırtında daha sıklıkla görülen
spontan iyileşir ve antibiyotiğe gerek olmayan
eritematöz lezyonlardır.
Perikardit
Orşit
Tekrarlayan aseptik menenjit
Myalji
Vaskülit: HSP , PAN
16.
Hastalarda ataklar sırasında lökositoz ( nötrofil
hakimiyetinde ) ESR , beta 2 mikroglobulin , CRP ,
SAA ve fibrinojen artmıştır .
Eklem ponksiyonlarında synovial sıvıda
vizkozite azalmış , lökositoz vardır.
Radyolojik bulgular değişkendir. Akut ataklar
sırasında yumuşak doku şişkinliği olabilir.
LAB BULGULARI
17.
Sekonder amiloidozis : AA tipindedir . Böbrek, dalak
akciğer ve barsaklarda birikim olabilmektedir .
Böbrek tutulumu daha sıklıkla olmakla beraber
proteinüri , ilerleyici semptomatik nefrotik sendrom ve son
dönem böbrek yetmezliğine dahi ilerleyebilmektedir .
Proteinürinin başlangıcından itibaren 2 ile 13 yıl içinde
SDBY gelişebilmektedir.
İntestinal amiloidozda ise malabsorbsion belirgindir.
Kolşisin tedavisi altında amiloidozun gelişmediği ve
hatta gerilediği bildirilmektedir.
Amiloidoz en sık homozigot M694V mutasyonunda
ortaya çıkmaktadır.
Komplikasyon
18.
FMF tanısı hastanın kliniğine ve kolsişin tedavisine
verdiği yanıta göredir .
Genetik analiz sonuçları hastalığın tanısında kliniği
kadar önem taşımamaktadır .
Klinik tanı : tekrarlayan ateş epizodları , eşlik eden
abdominal ağrı veya hassasiyet ile giden serozit
,veya plevrit , altta yatan diğer nedenlerin ekarte
edilmesi , kolsişine yanıt, monoartrit olması .
Amiloidoz , aile öyküsü , etnik köken daha az eşlik
etmektedir .
Tanı
19.
MAJÖR KRİTERLER ( Tipik Ataklar )
1. Peritonit ( yaygın )
2. Plörit ( tek taraflı ) ya da Perikardit
3. Monoartrit ( Kalça, diz, ayak bileği )
4. Tek başına ateş
5. Tam olmayan karın ağrıları
LİVNEH AAA TANI
KRİTERLERİ
20.
MİNÖR KRİTERLER
1.Göğüs ağrısı
2. Eklem ağrısı
3. Egzersizle ortaya çıkan bacak ağrısı
4. Kolsişin tedavisine iyi yanıt
21.
1. Ailede AAA öyküsü
2. Uygun etnik köken
3. Hastalığın 20 yaşından önce başlaması
4. Atak Özellikleri: Ağır ve yatak istirahatini
gerektiren ataklar , Ataklar arasındaki bulgusuz
dönem olması , Atakların istirahatle geçmesi,
spontan remisyon , geçici inflamatuar cevap ,
beraberinde SAA, ESR , Fibrinojen , WBC yüksekliği
5. Epizodik proteinüri / hematüri
6. Negatif laparotomi
DESTEKLEYİCİ KRİTERLER
22.
TANI İÇİN 2 MAJÖR VEYA 1 MAJÖR 1
MİNÖR KRİTER YETERLİDİR.
24.
FMF de tedavide günlük oral kolsişin
kullanılmalıdır. Tüm yaşam boyunca kullanılmalıdır.
Bunun hem akut atakları hem de amiloidozis
gelişimini önlediği gösterilmiştir.
Kolsişin etki mekanizmasının ;lökosit adezyonu
ve sitokin üretimi üzerine etkileri, lizozomal
degranülasyonun engellenmesi , hücre duvarının
stabilizasyonu, akut faz proteinlerinden serum
amiloid A düzeyinin baskılanması yolları ile etkili
olduğu sanılmaktadır. Antienflamatuar etkinliğinde
mikrotubul oluşumu ile etkileşiminin önemli olduğu
düşünülmektedir.
TEDAVİ
25.
Gastrointestinal sistemde
Bulantı
Kusma
İshal
Karın Ağrısı
Geçici lökopeni, trombositopeni
Myozit
Karaciğer enzimlerinde yükselme
Kolşisin Yan Etkileri
27.
Yetişkinlerde tedavi dozu 1.2 , 1.8 mg/gündür
ve hastaların %90 ında bu dozda iyileşmeler
gözlenir.
Maksimum doz 2 mg/gündür en önemli yan
etkisi gastrointestinal sistem üzerinedir. Bu nedenle
dozun bölünmüş olarak alınması uygun olmaktadır.
Genellikle dozun tedrici olarak düşürülmesi etkili
olmaktadır. Kolsişin yanıtı yetersizse veya tedavinin
dozunu tolere edemeyen hastalarda ise sitokin
inhibitörleri araştırılmalıdır.