madreport'un bu sayısında dünya genelinden ve Türkiye’den mobil sektörün gelişimini gözler önüne seren verileri sizlere sunuyoruz. Pazarlamanın kitlesel iletişimden kişisel iletişime yönlendiği şu günlerde önemi artan kişisel reklamın gelişimi, uygulama pazarlamasında ‘retention’ın
önemi, akıllı saatlerin mobil reklam sektöründeki geleceği, Apple ve Google’ın bu sene ardarda tanıttıkları yeni sürümleri hakkında geniş kapsamlı yazılar yer alıyor. Son olarak, mobilike adına büyük bir öneme sahip bir konu olan mobilike’ın Opera Mediaworks ailesine katılması hakkında detaylı bir yazıyı da bu sayımızda sizlerle paylaşıyoruz.
2. Q2.2015
Global & lokal mobil veriler
mobilike Opera Mediaworks
ailesine katıldı
Kitlesel yerine kişisel iletişim
Gülümseyin hedefliyoruz!
Uygulama pazarlamasında artık
download’dan daha önemli bir
terim var: Retention
Mobil reklamın müstakbel
gözdesi: Akıllı saatler
İki büyük rakibin gövde
gösterileri Google I/O 15 ve
WWDC 2015
4
8
10
15
20
26
30
3. Q2.2015 3
Kurucu Ortaklardan…
2015’in ikinci yarısına geldiğimiz
bu dönemde gelişen teknoloji ile
birlikte iletişimde yeni kanalların
oluştuğu hepimize aşikar bir durum.
Pazarlama dünyası da gelişen bu
teknolojilerden yararlanmak için
araştırmalarına ve çalışmalarına
hızla devam ediyor. İletişimin
artarak önem kazandığı ve birinci
elden edinilen bilginin artık büyük
ölçüde en önemli “güç” olduğunu
düşündüğümüzde bu iletişim
kanallarının sayısındaki artış
pazarlamacı ve reklamverenler için
özellikle reklam sektöründe büyük
bir potansiyel oluşturuyor.
Biz de sizlere madreport’un yeni
sayısı ile birlikte mobildeki yeni
teknolojilerin arttırdığı iletişim
olanaklarını tanıtmak istedik.
Müşterilerin birebir iletişime daha
çok önem vermeye başladığı
ve öznelliğin ön plana çıktığı
günümüzde markalar için yeni
erişim kaynakları oluşturan mobil
reklam becerilerini ön plana
çıkardık. Hedeflemeli, kişiye özel
Bize Ulaşın
yaratılmış ve konumlandırılmış
reklamların etkileşime etkisini
ve nasıl bir kreatifle sunulması
gerektiğini analiz ettik. Teknoloji
devlerinin mobil ataklarına yer
vermeyi de unutmadık.
Bunların yanı sıra, dünya
genelinden ve Türkiye’den mobil
sektörün gelişimini gözler önüne
seren verileri sizlere sunuyoruz.
Bu sayımızda pazarlamanın
kitlesel iletişimden kişisel iletişime
yönlendiği şu günlerde önemi artan
kişisel reklamın gelişimi, uygulama
pazarlamasında ‘retention’ın
önemi, akıllı saatlerin mobil reklam
sektöründeki geleceği, Apple
ve Google’ın bu sene ardarda
tanıttıkları yeni sürümleri hakkında
geniş kapsamlı yazılar yer alıyor.
Son olarak, mobilike adına büyük
bir öneme sahip bir konu olan
mobilike’ın Opera Mediaworks
ailesine katılması hakkında detaylı
bir yazıyı da bu sayımızda sizlere
paylaşıyoruz.
Keyifli okumalar dileriz...
Volkan Biçer Şekip Can Gökalp
/ mobilike
/ themobilike
/ mobilike
4. 4
2015
GLOBAL VERİLER
Kaynak: Salesforce 2014 Mobile Behavior Report
Globalde yaşa göre
akıllı telefon & tabletlerde
bir günde geçirilen ortalama zaman
Dünya Çapında Uygulama
Türlerine Göre Mobil Reklam
Gösterim Oranları
Kaynak: Marketo - The Definitive Goal To Mobile Marketing
Kaynak: State of Mobile Advertising Q1 2015 - Opera Mediaworks
55+
18-24
25-34
35-44
45-54
2,20
2,00
3,40
2,90
3,10
3,40
3,10
3,50
3,70
5,20
0,00 1,00 2,00 3,00 4,00 5,00 6,00
Tablette Geçirilen
Ortalama Zaman
Aklıllı Telefonda
Geçirilen Ortalama
Zaman
Akıllı telefon kullanıcılarının
%79’u uyanık oldukları
süreçte toplam 2 saat
dışında her zaman
telefonlarını üzerlerinde
veya yakınlarında
bulunduruyor.
SosyalAğ
Müzik, Video & Medya
İletişim Servisleri
Haber & Bilgi
Oyun
Sanat & Eğlence
Alışveriş & App Mağazaları
Spor
Üretkenlik
İş, Finans & Yatırım
Diğer
%0 %5 %10 %15 %20 %25 %30 %35
Gösterim
Oranları%5
%2
%3
%4
%4
%7
%9
%9,5
%11
%15
%15
5. Q2.2015 5
Kaynak: Salesforce 2014 Mobile Behavior Report
Globalde telefon & tabletlerde saate
göre ortalama kullanım
Dünya çapında mobil
reklamların mobil cihaz
markalarına ve türlerine
göre trafik oranları
Kaynak: State of Mobile Advertising Q1 2015 - Opera Mediawork
%25
%20
%15
%10
%5
%0
Akıllı Telfon
Tablet
00:00-
04:00
04:00-
08:00
08:00-
12:00
12:00-
15:00
15:00-
18:00
18:00-
21:00
21:00-
24:00
0S/Cihaz
Android
Phone
Tablet
iOS
iPhone
iPad
iPod
Blackberry
Symbian
Windows
Diğer
Trafik Oranları
%65,17
%62,45
%2,72
%22,34
%17,22
%3,99
%1,14
%1,87
%3,99
%0,16
%6,46
%8
%11
%20
%15
%16
%14
%11%9
%9
%18
%12
%14
%16
%19
6. 6
Kaynak: Apptentive 2015 Consumer Survey
Dünya Genelinde E-ticarette
Mobilden Yapılan Alışverişin Oranı
Dünya Genelindeki
Kullanıcıların Bir
Uygulamayı İndirmeleri
Üzerinde Uygulama
Puanlamasının Etkisi
Q1 2015
Q4 2014
%34
%30
%28 %29 %30 %31 %32 %33 %34 %35
Kaynak: State of Mobile Commerce Report - Criteo, Q1 2015
Kullanıcıların uygulamayla ilgili olumsuz
deneyimlerinden sonra uygulama
puanlaması yapmaya, olumlu bir
deneyimden sonra puanlama yapmaktansa
%33 daha yatkın olduğu gözlemlenmiştir.
Bu yüzden, uygulamaların değerlendirme
puanları gerçek dışı bir şekilde düşük
gözlemlenebilmekte.
Kullanıcıların %59’u çoğu zaman
uygulamayı indirmeden önce diğer
her şeyi kontrol edip memnun kalmalarına
rağmen uygulamanın puanlamasını da
kontrol ediyor.
Kullanıcıların %33’ü bir uygulamayı yeni
versiyonuyla güncellemeden önce, %37’si
ise uygulama içi satın alma yapmak için
uygulamanın puanlamasını kontrol ediyor.
Kaynak: 2015 Apptentive
5 yıldız
4 yıldız
3 yıldız
2 yıldız
1 yıldız
%0 %20 %40 %60 %80 %100 %120
1 yıldız
2 yıldız
3 yıldız
4 yıldız
5 yıldız
: %10
: %15
: %50
: %96
: %100
7. Q2.2015 7
Kaynak: Google Consumer Barometer
Kullanıcıların %70’i bir uygulamayı indirmeden önce en az bir değerlendirmeyi okuyor.
Kullanıcıların %42’si app store değerlendirmelerinin bireysel tavsiyeyle eşit derecede
veya daha önemli olduğunu düşünüyor.
Kaynak: 2015 Apptentive
Türkiye’de mobil data tüketimi
2014’ten 2015’e %106 oranında artış
gösterdi.
Türkiye’deki mobil internet
kullanıcılarının sayısı 2014’ten 2015’e
%28 arttı.
Kaynak: BTK 2015 Q1
2015’te Türkiye’deki aktif
mobil sosyal uygulama sayısı
32 milyona ulaştı.
Kaynak: We Are Social 2015
Türkiye’de mobil ve tablet cihazlar
üzerinden internete erişimin artış oranları
Lokal Veriler
%0
%10
%20
%30
%40
%50
%60
%70
%80
%90
2013 Q1 2013 Q2 2013 Q3 2013 Q4 2014 Q1 2014 Q2 2014 Q3 2014 Q4 2015 Q1
%22
%33
%29
%29
%31
%35
%37 %37
%39
%60
%65 %65
%66
%68
%76
%78
%74 %75
Mobil
Tablet
Kaynak: Global Web Index 2015 Q1
Türkiye’de yaşa göre
akıllı telefon
kullanım oranları
%0
%10
%20
%30
%40
%50
%60
%70
%80
16-24 25-34 35-44 45-54 55+
%72
%51
%38
%20
%5
8. 8
mobilike, Mayıs ayının başında markalar
için geliştirilmiş ilk mobil reklam
platformu Opera Mediaworks ailesine
katıldı.
Türkiye, Yunanistan ve çevre bölgenin lider mobil
reklam platformu mobilike’ı bünyesine katarak
bölgedeki büyümesini hızlandırmayı amaçlayan Opera
Mediaworks, reklamverenlerine Türkiye, Yunanistan
ve gelişmekte olan diğer çevre ülkelerdeki tüketicilere
erişim imkanı sunacak.
mobilike, Türkiye’de %65 pazar payı ile
lider konuma sahip.
Lider reklam platformunun bölgede, Milliyet,
Acunn ve Sport24.gr gibi 350’den fazla premium
mecrası bulunuyor. Üstelik ürettiği yaratıcı reklam
teknolojileri ile birçok uluslararası ve yerel prestijli
organizasyondan aldığı ödüllerle adını sık sık
uluslararası arenada duyurmakta.
Türkiye ve MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika)
bölgesindeki potansiyeli gören Opera Mediaworks, bu
genç nüfusa ve hızlı büyüyen pazara sahip, teknoloji
adaptasyonun çok yüksek olduğu bölgede mobilike’ın
geniş premium yayıncı ve reklamveren ağından
faydalanarak globalde ve lokalde reklamverenlerine
daha iyi sonuçlar vermeyi amaçlıyor.
Bölgedeki internet trafiğinin %30’unun mobilden
geldiğini belirten Opera Mediaworks CEO’su Mahi
de Silva, bölge pazarının potansiyelini mobilike
aracılığıyla reklamverenleri ile buluşturmayı
hedeflediklerini iletti. Sözlerine “mobilike mobil
reklamın en iyi şekilde icrasının, teknoloji ve premium
kitlelerin kesişimiyle elde edilebileceğini kanıtladı,
ki bu da Opera Mediaworks’ün stratejisinin kalbi.
mobilike ve Opera Mediaworks işbirliği programatik
çözümlerin ve hedef kitle odaklı teknolojilerin
Türkiye ve çevre bölgelerdeki adaptasyon sürecini
hızlandıracak.” diye devam ederek iki şirketin
farklı ölçeklerde aynı vizyon, değer ve strateji ile
ilerlediklerini sözlerine ekledi.
mobilike’ın Opera Mediaworks ailesine katılımı, dünya
çapında reklam teknolojilerinin Türkiye pazarına
entegrasyonu ile pazarın gelişimine olanak sağlayacak,
aynı zamanda programatik çözümler ve hedef
kitle teknolojilerinin de adaptasyon sürecine ivme
kazandıracak. Merkezi California’da bulunan Opera
Mediaworks, geçtiğimiz yıl Los Angeles merkezli
AdColony’i 350 milyon dolara satın alarak mobil
video alanına da hızlı bir giriş yapmıştı. mobilike’ın
kendi müşteri portföyüne gelişmiş beceri sunmasını
sağlayacak olan Opera Mediaworks, global pazardaki
en büyük bağımsız mobil reklam platformu olarak 15
ülkede 1800 kişilik ekibi ile operasyonlarını sürdürüyor.
mobilike
Opera Mediaworks
ailesine katıldı
9. Q2.2015 9
Opera Mediaworks hakkında
Opera Software bünyesindeki Opera Mediaworks, markalar için geliştirilen ilk mobil
reklam platformudur. Teknolojisi ile dünyadaki en büyük yayıncıları güçlendirirken
pazarlamacıların da en yüksek kalite deneyimlerini daha çok insana ve daha çok yere
iletmesini sağlıyor. Özgün Instant-Play™ HD video teknolojisi ve ödüllü rich media
uygulamaları dünyadaki en popüler mobil uygulama ve mobil sitelerde kullanıcılarla
etkileşime giriyor ve interaktif bir ilişki yaratıyor. AdAge Top 100 reklamverenlerinin
%90’ı ve 25 global yayıncının 18’i ile birlikte çalışan Opera Mediaworks’ün, merkez ofisi
San Mateo, California olmak üzere dünyanın dört bir yanında ofisi bulunmaktadır.
Daha fazla bilgi için www.operamediaworks.com’u ziyaret edin.
10. 10
Kitlesel pazarlamanın sınırlarının farkına varan
ileri görüşlü pazarlamacıların da etkisiyle kitlesel
pazarlamada bir tür evrimleşme başladı. Kitlesel
pazarlama stratejilerine kişiselleştirme dokunuşları
eklenen pazarlama kampanyaları müşteri talebi sonucu
giderek artıyor. Daha şimdiden istemediği marka
mesajını almak konusunda çok dikkatli ve filtreleyici
davranan tüketici giderek bilinçleniyor. Bunu kendi
tüketici davranışlarımız üzerinden gözlemlemek
de mümkün. İlgimizi çekmeyen reklam mesajlarını
gözümüzün önünden uzaklaştırmayı kendimize misyon
edinip sonrasında önümüzdeki işe devam eder olduk.
Doğal olarak bu durum, içerik olarak ilgili, kullanıcı
deneyimini rahatsız etmeyen ve bir hedefleme becerisi
Mobil cihazlar günlük yaşamımızın tamamlayıcı bir
unsuru haline geldi. Öyle ki Marketo’nun yayınladığı
Mobile Benchmark Survey’e göre, 18-29 yaş arası
mobil kullanıcıların %83’ü akıllı telefonlarının
hayatlarının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtiyor.
Tamamen kişisel olan akıllı cihazlarımızın hayatımıza
bu kadar entegre olması pazarlamanın da daha kişisel
bir yörüngeye doğru kaymasını beraberinde getiriyor.
Kişisel pazarlama çağına girdiğimiz şu günlerde
kitlesel pazarlamanın geri planda kalmaya başladığı
söylenebilir. Teknolojinin gelişmesiyle müşteri özelinde
daha çok veri elde edebilme becerisinin artması,
reklamverenleri yeni ve inovatif iletişim kanalları
bulmaya zorluyor.
Kitlesel Yerine
KİŞİSEL İLETİŞİM
11. Q2.2015 11
ile ilgimize sunulan reklamların doğuşuna olanak
sağladı. Bu reklamlar kişisel reklamın ilk öncüleri
olarak düşünülebilir. Bazı eleştiriler bu reklam çeşidinin
maliyetine bakılınca daha pahalıya geldiğini söylese
de aslında tüm olayın özü burada yatıyor. Kişisel
pazarlama ve kitlesel pazarlama arasındaki temel fark
zaten kişisel pazarlama aksiyonlarında çok daha iyi bir
strateji ve sürekli analiz gerekliliği. Artık aynı imajın her
türlü boyutlandırılabildiği ve herkesin her yerde önüne
sunulduğu reklam kampanyalarının sonuna geliyoruz.
Kişisel pazarlama daha çok hazırlık, daha çok çalışma
ve daha akıllıca yerleştirmeler gerektiyor ama bunun
yanında reklamverenlere sağlayacağı değerler ve
sonuçlar kitlesel pazarlamadan çok daha büyük
olacak. Bir uygulamanın, uygulama mağazasındaki
açıklamasının “anahtar kelime” seçimi ve tanımının
bile organik indirme oranlarını %30 olarak arttırdığı
bir çağa geçtiğimizi düşününce artık en detaylı analiz
ve metrikler ile aksiyon alınması gerekecek ve bu
analizlerin anlamlı yorumlandırılması kişisel pazarlama
çağında başarının anahtarını oluşturacak.
Teknolojideki devamlı ataklar da reklamverenler için
büyük olanaklar yaratıyor. Mobilin önlenemez yükselişi,
iBeacon, ikinci ekran, arttırılmış gerçeklik ve giyilebilir
teknolojiler gibi geniş yelpaze oluşturan birçok
teknoloji ile birlikte evrimini sürdürmeye devam ediyor.
Bütün bu yenilikler kitlesel pazarlamanın sınırlarına
yaklaşmış olan pazarlamacılar için önemli potansiyel
erişim kaynakları oluşturuyor. Beraberinde birçok
zorluğu da getiren değişim, reklamverenleri 2009’dan
bu yana 3. dalgasını yaşayan mobil çağına geçiş
döneminde epey zorlayacağa benziyor.
Her şeyden önce yine mesaj içeriğinin kişiye göre
filtrelenmesi ve hedeflenmesi gerekiyor. Nasıl ki
e-posta pazarlamasında kullanıcıların istemedikleri
içeriğe karşı tepki gösterdikleri anlaşıldıysa bu yeni
teknolojilerde de özellikle tüketiciyi analiz edip
bulunduğu konuma, tükettiği içeriğe ve ilgi alanlarına
uygun kişisel reklam içeriği sunmak en büyük
zorluklardan biri. Kitlesel pazarlamanın doğurduğu
tüketiciyi ilgili ilgisiz mesajlar ile boğan reklam
gösterimlerinin tüketiciyi rahatsız ettiği ve marka
12. 12
Teradata’nın yayınladığı 2015 Global Data-Driven Marketing Survey’e göre:
Pazarlamacıların %90’ı pazarlamanın kişiselleşmesi bir öncelik olduğunu
belirtiyor. Gerçek zamanlı olarak birebir kişiselleştirme ile segmentasyonun
ötesine geçmek istediklerini söylüyor.
Pazarlamacıların üçte ikisi daha hızlı ve daha doğru kararlar almak için
verinin en önemli anahtar olduğunu vurguluyor.
Önemli ölçüde verinin analizi ve işlenmesine dayanan kişisel pazarlama
gelişen teknolojilerle daha çok iletişim yolunun kapılarını açacak.
Burada pazarlamacıların dikkat etmesi gereken husus tüketici verisini
akıllıca ve etik bir şekilde kullanmak olacaktır. Bu veriler her ne kadar
büyük bir doğrulukta tüketicinin profilini oraya çıkarıp hedeflese de
bu verinin kötüye kullanımını her ne koşulda olursa olsun önlemek
hem kamunun güvenini kazanmak hem de olası bir devlet kontrolü
boyunduruğunun önüne geçmek için son derecede önemli bir
noktadır.
Herkesin istediği ve gerek duyduğu marka mesajı ile buluştuğu
bir pazarlama dünyası markalar ve tüketiciler arasındaki dinamiği
değiştirip bilgi alışverişini güçlendirecektir.
imajına zarar verdiği gibi çıkan sonuçlardan ve alınan
derslerden yola çıkılarak kişisel pazarlama stratejilerini
müşteri memnuniyeti odaklı tutmak seçilebilecek en iyi
yol olacaktır. Böylece e-posta pazarlaması örneğinde
olduğu gibi pazarlamacıları büyük bir yeni tür spam
hengamesi ile uğraşmaktan kurtaracaktır. Üstelik bütün
bu yüksek potansiyel içeren pazarlama kanallarının
rahatsız edici olarak algılanmasını önleyecektir.
Kullanıcının her anında yanında olan mobil cihazlar,
çoğunlukla akıllı telefonlar ile yapılan müşteri
analizlerine göre tüketiciyi belirli bir segmente koymak
ve hatta onu yaşam boyu analiz ederek gerekli
segment değişiklikleri sayesinde doğru marka mesajını
iletebilmek artık mümkün. Kitlesel pazarlamada
geri planda kalan tüketiciden gelen birinci veri
mobil cihazlar ve giyilebilir teknoloji ile artık reklam
kampanyalarının şekillenmesinde büyük rol oynuyor.
Teradata’nın araştırmasına göre 2015’te %87 oranla
daha çok pazarlamacı, pazarlama aktivitelerinde
verinin gereğinden az kullanıldığını düşünmekte ve
2013 yılında böyle düşünen pazarlamacıların oranı %46
idi. Elde edilebilen verinin genişlediği ve hatta “büyük
veri” olarak adına yansıdığı günümüzde artık sadece
kitlesel pazarlama olanaklarına güvenmek yeterli
olmuyor, bize bu veriyi sağlayan mobil cihazlarla
birlikte üretilecek kampanyalar geleceğin pazarlama
stratejilerinin temeli olarak şimdiden reklamverenlerin
ajandasında yerini almalı.
13. Q2.2015 13
Mobil Pazarlamanın
Üç Büyük Dalgası
*Kaynak:
Teradata 2015 Global Data-Driven
Marketing Survey
Quantum Digital
1. Dalga 2. Dalga 3. Dalga
Zaman Aralığı 2009-2011 2012-günümüz 2013-günümüz
Hedef
Pazarlama
Liste başı
konumunda yüksek
kullanıcıya ulaşmak
İndirme maliyeti
odaklı kullanıcı
sayısı arttırmak
İndirmenin kalitesi
odaklı kullanıcı
sayısını arttırmak
Incentive Kaliteye yönelme ROI (Yatırım)
İndirmeler
Incentive olmayan
indirmeler
Karlılığı, Pozitif
medya satın alımı
Teknoloji Odağı Yok Yükleme davranışları
takibi
Uygulama içi analizi
Yükleme sonrası
uygulama içi hareket
takibi
Programatik satın alım
Deep linking
Cihazlararası
Retargeting
Teknoloji Takibi
Platform Düzenleme
ve Şeffaflık Seviyesi
iTunes connect
UDID eşleşmesi
MAC Address
openUDID
Parmak izi kontrolü
Platform bazlı cihaz
algılayıcısı (IDFA,
Advertiser ID)
Sosyal medya
kullanıcı girişi
Düşük Orta Yüksek
Stratejisi
Market Dinamikleri Yeni oyuncuların
ortaya çıkması
Büyüme, varolan
oyuncuları daha güçlü
konumlandırma
Bütünleme, M&A,
eski oyuncuların geri
dönmesi
Native reklamlar
Interstitials, video
reklamlar
Banner, Editoryal
reklam, incentive’liReklam Formatları
14. 14
Akıllı mobil reklam platformu seamless, TargetSense™ hedefleme teknolojisine eklediği yeni hedefleme
seçenekleri ile kampanyalarınızı kullanıcılara etkili yollarla ulaştırmaya devam ediyor.
seamless TargetSense™’in sensör tabanlı popüler hedeflemelerden Batarya Seviyesi Hedeflemesi ile şarjı bitmek
üzere olan kullanıcılara iletişim yapabiliyorduk. Şimdi, Plugged-In Hedeflemesi ile artık, telefonu şarj kablosuna
bağlı kullanıcılara da ulaşabiliyoruz.
Müziğe doğru gelin! seamless TargetSense™’in en yeni hedeflemelerinden Kulaklık Hedeflemesi ile kulaklıkları
takılı kullanıcılara ulaşın, reklamınızı sadece o anda kulaklıklarını kullanan kişilere gösterin.
SEAMLESS
TARGETSENSE™ İLE
HEDEF KİTLENIZ
KABLOLARIN UCUNDA!
15. Q2.2015 15
Mobil reklamı rakiplerinden ayıran
ve uzun vadede sektörün lideri
konumuna getirecek unsur şüphesiz
ki reklamı tam anlamıyla doğru
kullanıcıya ulaştırabilmesi olacak.
Peki bu süreci kreatif anlamda
nasıl yönetmek doğru sonuçları
getirecektir?
Kullanıcınızı doğru içgörü ile yakalayın
Mobil reklamın hedefleme yelpazesinin genişliği,
neredeyse reklamvereni doğru hedef kitleye kendini
direkt olarak anlatabildiği bir balkon konuşmasında
bulunduğu hissi içerisine sokuyor. Kullanıcısının
ne yiyip içtiği, hangi uygulamalara sahip olduğu,
bulunduğu lokasyon, yaş aralığı, cinsiyet gibi sonsuz
bir bilgi havuzunun her reklamveren için altın değeri
taşıyan bilgiler olduğu aşikar. Peki bu bilgilere sahip
olmak yeterli mi?
Doğru hedefleme ile reklamveren son kullanıcıyı
hemen her şeyiyle tanıyor ancak bu doğru
atılan adımlardan yanlızca birincisi. Dört adımda
tamamlanacak olan sürecin ikinci adımı halihazırda
kim olduğunu bildiğimiz kullanıcıyı doğru içgörüyle
yakalamak olacak. Hedef kitlenizin içerisinde tekrar bir
kırılım yaşatmayacak ve tümüne hitap edebilecek olan
içgörü, reklamı doğru kılacak pek çok unsur arasından
kesinlikle en önemlisi.
Reklamveren ile son kullanıcının ilişkisi reklamverenin
ürününü son kullanıcıya satın aldırtmak istemesi gibi
çok temel bir prensibe dayanmakta. Mobilin hedefleme
olanaklarının genişliği de markalara potansiyel
müşterilerine direkt olarak ulaşma imkanı sağlıyor bu
durumda doğru içgörüyü ararken markanın kendine
sorması gereken soru şu: ‘‘Neden bizi tercih etmeliler?’’
GÜLÜMSEYİN
HEDEFLİYORUZ!
Bu ürünü satın
almalısın çünkü;
Eşin buna bayılacak
Arkadaşların seni çok kıskanacak
İçinde harika görüneceksin
Bütün bakışlar üstünde olacak
Kullanması çok kolay
Tam seni anlatıyor
Senin gelir grubuna hitap ediyor
16. 16
Havalı bir uslüp ile söyleyin
Kullanıcınızı tanıyor ve neden sizi tercih etmesi gerektiğini
biliyorsunuz. Bu noktadan sonra işin parlaması sanat
yönetmenleri ve reklam yazarlarının ellerinde. Son kullanıcıyı
yakalamakta görselin gücü kadar bir diğer önemli unsur
kullanıcıya verilmek istenen mesajın söyleniş biçimi. Bazen
içgörüyü yanlızca havalı bir söylemle son kullanıcıya ulaştırmak
yeterli olabilir. Aşağıda reklamcılık sektörü için altın değeri
taşıyan bir kaç örneğe bakalım;
17. Q2.2015 17
Kafa karıştırıcı olmayın
Tasarımcı mobil cihazlar için tasarlarken çalışma
alanının farkında olmalı. Bu durumda abartılmış
senaryolardan, kullanıcıyı sürekli aksiyon almaya
zorlayan karışık, yazılarla dolu ekranlardan, birbirini
takip eden etkileşim ve kurgulardan kaçınmakta
fayda var. Tek bir hikayesi olan, tek bir aksiyon
barındıran, kullanıcının algısını bölmeyen çalışmaların
geri dönüşleri karışık, anlaşılması zor, abartılmış rich
medialara göre daha yüksek dönüş sağlıyor.
Özetle reklam, gücünü hedeflemeyle birleştiren
yaratıcılıktan aldığı noktada amacına en iyi şekilde
hizmet ediyor. Hedefleme ve cihazın özellikleri
tasarımcıyı sınırlamaktan ziyade, bu kriterlere
yaratıcılığını ekleyerek parçaları birleştirebilme ve
doğru kişiye doğru reklamı iletebilme becerisini
sunuyor.
Gesture’ları kullanın
Mobil odaklı tasarlarken cihaz özelliklerinden
faydalanmak kullanıcıların hali hazırda edinmiş
oldukları alışkanlıklardan faydalanmak anlamına
geliyor. Bir rich media çalışmasında kullanıcının
birden fazla cihaz hareketi yapmasını istemek
kullanıcıya külfet olmak ile eş anlama gelecektir. Fakat
içerikle bağdaştırılabilen gesture reklamın amacına
ulaşmasında oldukça yararlı bir çözüm yolu olacaktır.
18. 18
Bugünlerde herkes ürünü için doğru reklamı doğru
kişiye göstermenin peşinde. Bu amaçla yapılan
hedeflemer genelde tahminlere dayandığı için
kullanıcılar ilgi alanları, ihtiyaçları ile alakasız reklamlar
ile karşılaşmak durumunda kalıyorlar.
Başarılı bir hedefleme
Kullanıcıları yaptıkları aramalar üzerinden hedeflemek
bu noktada mesajınızı doğru kişiye ulaştırmak için çok
önemli bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor.
CIAmedia mobil reklamcılığa özel hedeflemelerin
yanında kullanıcıları arama alışkanlıkları üzerinden
de hedefleme imkanı sunuyor. Bu özel teknoloji
kullanıcının aramalarını “Yemek Siparişi, Banka Müşteri
Hizmetleri, İnşaat Satış Ofisi vb.” kategorilere ayırıyor
ve arama sonunda en doğru reklamı kullanıcıya
sunuyor. Bu özel teknolojiyi cinsiyet, yaş ve lokasyon
gibi hedeflemelerle birleştirdiğinizde doğru kullanıcıyı
doğru zamanda yakalamak için büyük bir adım atmış
oluyorsunuz.
Reklam Kanalları:
Popüler arayan kimliği uygulamaları “CIA” ve “Kim
Arıyor?”un dünya çapında milyonlarca kullanıcısı
bulunuyor. Bu uygulamalar sayesinde kullanıcılar
bilinmeyen bir numara kendilerini aradığında
numaranın kime ait olduğunu canlı olarak ekranda
görebiliyor. Arama sonrasında açılan ekranda
ise görüşme yapılan kişi ile ilgili yararlı bilgilere
ulaşılabiliyor ve bu sayfa üzerinden kişi kaydetme,
engelleme gibi aksiyonlar anında gerçekleştirilebiliyor.
Bu teknoloji sadece kullanıcının görüşme deneyimini
zengileştirmekle kalmıyor aynı zamanda mobil reklam
dünyasına yepyeni bir hedefleme imkanı sunuyor.
Arama alışkanlıklarınız
yeni nesil hedeflemelere
dönüşüyor!
19. Q2.2015 19
Case
Mondelēz grubuna ait uluslararası kahve markası Jacobs, Nespresso kahve
makineleri için ürettiği yeni kahve kapsüllerini tanıtmak için lokasyon ve
arama hedeflemelerini kullandı. Kampanya kapsamında Nespresso Butik
Mağaza’ları etrafında olan kişiler aynı sektördeki mağazaları arayan kişiler
Avusturya pazarında yer alan CIA uygulaması kullanılarak hedeflendi.
Kampanya banner’ına tıklayan kullanıcılar ücretsiz olarak kahve kapsüllerini
denemek için sipariş verebilecekleri siteye yönlendirildiler. Yayın sonunda
büyük bir başarıyla beraber sektör standartlarının üstünde bir tıklanma
oranı yakalandı.
Daha fazlası ve reklam vermek için:
İletişim: Wonk Mobile - satis@wonkmobile.com
20. 20
RETENTION
Uygulama
pazarlamasında artık
download’dan daha
önemli bir terim var:
Çoğu mobil pazarlamacı bir mobil uygulamanın
başarısının en önemli ölçütünü download sayısı olarak
görür. Sonuçta, 200 bin download’u olan mobil
uygulamanın belirli bir başarısı vardır, değil mi?
Ama kullanıcı edinimi başarının gerçekten en önde
gelen kriteri midir? Bu soruyu büyük ölçüde hayır
olarak cevaplamak daha doğru olacaktır. Uygulamalar
üzerine yapılan araştırmalara göz atıldığında neden
bu cevabı vermemiz gerektiğini iki önemli faktör ile
açıklayabiliriz.
Bunlardan ilki uygulama indirtme maliyetinin çok
yüksek olmasıdır. Uygulama mağazalarındaki
1.4 milyonu aşan uygulama sayısı ile kullanıcının
dikkatini çekmek gittikçe zorlaşırken çoğu mobil
pazarlamacının uygulama mağazası algoritmalarını
aşmak için app-install reklamlarına başvurduğu aşikar.
Fakat, kampanya maliyetlerinin çoğu zaman müşteri
ömrü değerini aşması bu çözümü ekonomik olarak
elverişsiz kılıyor.
İkinci olarak, download oranlarının uygulamayı indiren
kullanıcılar hakkında yeterli bir veri sunamaması.
Uygulamayı indiren
kullanıcılardan kaçı
aktif, etkileşim halinde
ya da uygulamanıza kâr
sağlıyor?
Uygulamayı indiren kullanıcılardan yaklaşık olarak
sadece %25-40’ı bir hafta içinde uygulamayı tekrar
ziyaret ediyor ve zaman geçtikçe bu oran daha da
azalıyor. Nitekim, bir yıl içinde tekrar ziyaret edenlerin
oranı %4 olarak belirleniyor. Bu edinilmiş kullanıcıların
da çok az bir kısmı uygulamayı aktif olarak kullanıyor
ve etkileşimde kalıyor. Böylece bir retention
sorunu yaşanıyor.
Bu gerçekler uygulama başarı kriterinin sadece
download oranlarından geçmediğini büyük ölçüde
kanıtlıyor.
Her gün uygulamanızı
binlerce kişi indiriyor ama
bu ne anlama geliyor?
21. Q2.2015 21
Retention oranı kullanıcıların uygulamayı indirdikten
sonra tekrar ziyaret etme grafiğine bağlı olarak ortaya
çıkan bir orandır. Birden fazla şekilde hesaplanabilir, en
uygun hesaplama şekli olarak Flurry’nin de kullandığı
“Rolling Retention”ı örnek gösterebiliriz. Uygulamayı
indirdikten sonra 28. gün ve ondan sonraki herhangi
bir gün uygulamayı ziyaret edenler elde edilen
kullanıcılar olarak görülür.
Retention oranlarının ortalama bir mobil uygulamada
çok yüksek olmadığından bahsetmiştik. Asıl önemli
olan ise mobil pazarlamacıların kullanıcı kaybını birkaç
basit kullanıcı deneyimi geliştirmesi ve iyileştirmesi ile
çözebileceğinin farkında olmaması.
5 anahtar strateji ile kazanmak için çaba sarf ettiğiniz
kullanıcıların size bağlı kalmasını sağlayabilirsiniz.
sahip değil ve kafalarındaki kullanıcı deneyimi
resminin sahiden de kendi kullanıcılarına ait olduğuna
dair birtakım testlerde bulunmamaktalar.
Uygulama mağazası yorumları ve değerlendirmeleri
kullanıcınıza kulak vermek için her ne kadar iyi
bir başlangıç noktası olsa da kullanıcılarınızı
tamamıyla anlamanız için bir bütünsel resim
oluşturmuyor. Apptentive’in 2015 Consumer Survey
adlı çalışmasında kullanıcıların %75’inin uygulama
mağazası yorumlarını uygulama indirmekteki anahtar
etken olarak görmekte, ama geçen 1 yıl içinde sadece
%36’sı uygulamaya yorum yapmış. Bunun yanı sıra
kullanıcıların %33’ü ücretli bir uygulamayı indirmeden
önce 7’nin üzerinde yorum okurken, %64’ü son bir yıl
içinde hiç yorum yazmamış.
Aslında yorum bırakmaya eğilimli olmayan
kullanıcıların sesini duyurmasını sağlamak mobil
pazarlamacıların elinde. Bunu yapabilmek için
pazarlamacıların müşteri hizmeti ile mobili
birleştirmesi gerekiyor. In-app mesajlaşmalar ile mobil
kullanıcılarla birebir iletişimde bulunup uygulama
mağazası yorum ve puanlamalarını verilen anlamlı
ve hızlı cevaplar ile arttırabilir; in-app anket ve geri
bildirim formları ile kullanıcıları daha yakından tanıma
fırsatı bulabilirsiniz.
Bu içgörüler pazarlamacıların kullanıcı sorun ve
isteklerine yoğunlaşmasını sağlarken sonraki
güncellemeler için de önemli bir şekillendirme
sağlar. Bu sayede de kullanıcıların uygulamaya olan
bağlılıkları artar.
Müşteriler ile yapılan in-app mesajlaşmalarda verilen
cevapların anlamlı olması gerektiğinden bahsetmiştik.
Bu küçük bir detay olsa da kullanıcı retention oranı ve
memnuniyeti için büyük bir önem arz ediyor.
Birçok pazarlamacı en önemli müşteri etkileşiminin
mesaj vermek olduğunu düşünüyor bu da çoğu
zaman kendini bitmek tükenmek bilmeyen push
notification bombardımanı şeklinde gösteriyor.
Halbuki acı bir gerçek var ki push notification’ların
çok fazla kullanımı uygulamanızın retention oranlarına
zarar verebilir. İstemeden de olsa kullanıcılarınızı push
notification’lar ile çok sık rahatsız etmeniz kullanıcının
Retention
Metriği Devrede
Kullanıcılarınıza kulak verin.
Ortalama bir şirket, kullanıcılarının %96’sından bir
daha hiç haber alamıyor. Araştırmalar, şikayeti olan
ve bunu dile getiren her bir kullanıcıya 26 memnun
olmayan ve dile getirmeyen kullanıcının düştüğünü
gösteriyor. Yani çoğunluk, size hiçbir geri bildirimde
bulunmadan uygulamanızı kullanmayı bırakıyor.
Retention oranlarınızı yükseltmek için öncelikle
kullanıcılarınızın neden uygulamanızı kullanmayı
bıraktıklarını anlamanız gerekiyor. Bunun yolu da
kullanıcılarınıza kolay bir geri bildirim imkanı sağlayıp
geri bildirimlere ve diğer sosyal sinyallere gerçekten
kulak vermekten geçiyor.
5 anahtar strateji ile kazanmak için çaba sarf ettiğiniz
kullanıcıların size bağlı kalmasını sağlayabilirsiniz.
Yazılımcılar ve pazarlamacılar en mükemmel kullanıcı
deneyimi yaratmak için uğraşırlar. Ama, müşterinin
kendi fikirlerini dinlemeden yapılan çalışmalar boşuna
uğraş olarak kalabilir. Birçok uzman varsayımlarının
doğru olup olmadığı hakkında yeterli araç ve veriye
1.
Kullanıcılarınızla uygun
mesajlar ve proaktif etkileşimler
ile iletişimde olun.
2.
22. 22
uygulamanızı kullanmaktan kaçınması ya da silmesi ile
sonuçlanabilir. Aslına bakarsanız yapılan araştırmalarda
yoğun derecede push notification gönderiminin
uygulama silmelerinde en önde gelen faktörlerden biri
olduğu görülüyor.
Konu retention oranlarına geldiğinde, kullanıcılarınıza
mesajınızı nasıl ilettiğiniz en az mesajın içeriği kadar
büyük önem taşıyor.
Kullanıcılarla etkileşimin en iyi yolu kullanıcı
yolculuğunun “mobil anları” olarak görülen
etkinliklerini tanımlamak. Bu anlar genellikle bir in-app
olayın tamamlanmasından sonra - kullanıcı satın alımı
gerçekleştirdikten sonra, kullanıcı video izledikten
sonra gibi - puanlama yapma, yorum bırakma ya da
anket çıkarma olarak örneklendirilebilir. Kullanıcılarla
bir in-app olay sırasında ya da öncesinde iletişime
geçmek kullanıcılar tarafından rahatsız edici bulunabilir
ve kullanıcının uygulamayı kapatması veya etkinliklere
cevap oranının düşmesi şeklinde sonuçlanabilir.
Neticede müşteriniz uygulamayı belirli bir amaçla
açıyor ya da aklında yapmak istediği bir şey var,
izin verin siz onun dikkatini uygulamanın başka
bir fonksiyonu ile ilgili bir etkinlik ile dağıtmadan
aklındakini yapsın.
Kullanıcılar anlamlı bir şekilde etkileşimde olduklarında,
araştırma sonuçları kendini gösteriyor. Apptentative’in
araştırmasına göre 4 defa uygulama ile etkileşimde
bulunmuş kullanıcılar 3 ay sonra uygulamayı
kullanmaya devam ediyor.
Kullanıcılarınız onlara değer
verdiğinizi bilsinler.3.
Kullanıcılarınızı elinizde tutmanın en iyi yolu onlara
değer verdiğinizi göstermenizdir. Kullanıcı görüşlerini
toplayıp analiz ettikten sonra onların geri bildirimini
aldığınızı belirtin ve onlara teşekkür edin. Eğer
uygulamanın sürümü ile ilgili bir talep veya hata
düzeltme talebi alırsanız bunu bir sonraki sürüm için
aksiyon planınıza ekleyebilirsiniz. Ve güncellemeyi
yaptığınızda kullanıcılarınıza bunu bildirip onları
dinlediğinizi ve bu güncellemenin onların geri bildirimi
ile gerçekleştiğini onlara söyleyebilirsiniz.
Bu şekilde, müşteri öncelikli bir yapı geliştirerek sadece
onların görüşlerini dinlediğinizi değil aynı zamanda
onlara büyük değer verdiğinizi de göstermiş olursunuz.
23. Q2.2015 23
Kullanıcılara sizi tekrar ziyaret
etmeleri için bir neden verin. 4.
Bill Gates’in dediği üzere
“Content is king.”
yani “İçerik kraldır.”
Uygulamaların %70’i ilk haftadan sonra siliniyor
ve bunun büyük ölçüde nedeni kötü içerik. Eğer
kullanıcılarınızın uygulamanızı günbegün ziyaret
etmelerini istiyorsanız, onları uygulamanızı açtıklarında
yeni ve orijinal içeriklerle karşılamalısınız. Bu zengin
içerik güncellemeleri anlık bir indirim, günlük bir
karikatür, kullanıcılar tarafından oluşturulan bir
fotoğraf dizisi, bir üyelik ya da kurs programı veya
en basitinden bir aktivite limitlerinin kaldırılması
formatında olabilir.
Hangi şekilde olursa olsun, kullanıcının yeni bir içerik
ile karşılaşması, uygulamanızı günlük olarak “Acaba
bugün yeni bi’ şey var mı?” sorusu ile meraka teşvik
edecek ve uygulamanızı kontrol etmeyi bir rutine
dönüştürecek.
Hangi içeriğin daha çok değer yaratacağını anlamanın
en iyi yolu kullanıcılarınızdan topladığınız veriler
ışığında kendinizi kullanıcılarınızın yerine koyarak
düşünmektir. Sizi bir kullanıcı olarak uygulamayı tekrar
ziyaret etmeye ne yönlendirir?
Uygulama işinin
matematiğini kavrayın.5.
Son olarak, retention pazarlama stratejinizi
ölçümlemenin bir yolunu bulun. Temel hedefleriniz
neler ve hangi metrikler ile bunların başarısını
anlamlandırabilirsiniz?
Genel olarak retention, indirilen uygulamayı silmek
anlamına gelen uninstall, aylık aktif kullanıcı sayısı,
günlük aktif kullanıcı sayısı, kullanıcı sadakati ve yaşam
süresi değerleri baz alınır.
Bütün bu metriklerin hesaplanması tabii ki dile
kolay ama en sonunda bütün bu planlamalar
hangi parametreleri ele aldığınıza ve onları nasıl
yorumladığınıza çıkıyor. Aktif bir kullanıcı ne kadar
“aktif”? Bir kullanıcıyı sadık yapan etmenler neler?
Uygulamanızı iki ayda bir ziyaret eden bir kullanıcı
edinilmiş ve elde tutulmuş bir kullanıcı mıdır?
Bunların cevaplanmasında size yardımcı olabilecek
4 önemli mobil pazarlama metriği bulunuyor.
Bunlardan ilki kullanıcı başına düşen ortalama gelir:
ARPU
ARPU=
Belirli bir zaman aralığında üretilen toplam gelir
Belirli bir zaman aralığındaki toplam aktif
kullanıcı sayısı
24. 24
Bu metrik ortalama olarak her bir aktif kullanıcınızın gelirinize kattığı gelir miktarıdır. Uygulamanızın kategorisi ve
şekilde de görebileceğiniz üzere gelir modeline göre değer farklılıkları gösterebilir.
Üyelik ücreti isteyebilecek kadar değer sağlayan ve aylık olarak 50 bin doların üzerinde gelir üreten trend
uygulamalar haricinde, ARPU genelde aktif kullanıcı başına aylık olarak 0.04 dolar olarak sabit bir değer alır.
Etkileşim tam olarak bir metrik olmasa da bazı ölçülebilir metriklerin bütünü olarak karşımıza çıkar. Oturum
uzunluğu, kullanıcının ne kadar sıklıkla uygulamayı ziyaret ettiği, kullanıcının bir oturumunda kaç adet uygulama
ekranı görüntülediği, etkinliklere geri dönüş oranları, kaç kişinin daha fazla bildirim için istek yolladığı veya daha
az bildirim için istek yolladığı etkileşimin önemli kırılımları olarak ele alınabilir.
2014 eMarketer Report’a göre ortalama bir uygulamanın aktif kullanıcılarının %39’u uygulama ile etkileşim
içindedir. (Burada etkileşimde olan kullanıcılar olarak son 30 gün içinde 11’den fazla uygulamayı ziyaret edenler
olarak belirlenmiştir.)
Etkileşimin uygulamanın türüne göre de farklılık gösterdiğini belirtmiştik. Flurry’nin yayınladığı grafiğe göre
uygulama kategorisi bazında ziyaret sıklığını gözlemleyebilirsiniz.
25. Q2.2015 25
Son olarak
retention oranlarını
ele alabiliriz.
Toplam retention=
aylık aktif kullanıcı
indirme sayısı
Belirli bir zamandaki =
retention oranı
Belirlenen zaman aralığının
sonunda kalan kullanıcı sayısı
zaman aralığının başından
beri alınan download sayısı
Bu oran da etkileşim gibi sabit bir tanımı olmayan ve
uygulamanızın türüne ve mobil pazarlama stratejinize
göre değişen bir içerik oluşturuyor. Retention oranınızı
ölçümleyebilmek için öncelikle sizin için edinilmiş bir
kullanıcının ne anlama geldiğini belirmeniz gerekiyor.
Edindiğiniz kullanıcıların ne kadarının aktif kullanıcıya
dönüştüğü uygulamanızın pazarlama ve reklam
bütçelerinde büyük önem arz ediyor. Size yarar
sağlamayan kanallardan yarar sağlayanlara geçişinizi
yönlendiren bu oranları inceleyip uygulamanızdan
edindiğiniz geliri maksimum düzeye çıkarabilirsiniz.
Günümüzde başarılı olan uygulamalar kullanıcılarını
en önemli kriterleri olan uygulamalar. Sunduğumuz
5 ana starateji ile artık retention oranlarının kontrol
dışı olmadığını gözler önüne sermeye çalıştık. Mobil
pazarlama ve uygulama geliştirmeyi müşteri öncelikli
bir planlamaya dönüştürdüğünüzde retention
oranınızı artırabilir, daha çok gelir sağlayabilir ve
maliyetlerinizi, pahalı kullanıcı edinimi kampanyalarını
aza indirgeyerek düşürebilirsiniz.
*Kaynak:
Teradata 2015 Global Data-Driven
Marketing Survey
Quantum Digital
26. 26
Akıllı saatler, hayatımızda yeni yer almaya başlayan
bir teknoloji. Birçoğumuz için hala tam anlamıyla
benimsenmiş bir cihaz olmamasına rağmen akıllı
diğer cihazlardan farklı olarak çok daha geniş
kapsamlı kişisel bilgi ölçümleyebilme özelliği ile
hepimiz için vazgeçilmez olmaya aday. Akıllı saatler,
mekanik ve dijital saatlerin zaman ölçme özelliği
dışında bir çok yeni niteliklere sahip. İlk akıllı telefon
modelleri bile oyun oynama, hesap ve çeviri yapma
özelliklerine sahipken, modern akıllı saatler adeta
giyilebilir bilgisayar ve akıllı telefon birleşimi bir cihaz
konumunda, üstelik nabız ölçümü gibi ek özellikler de
barındırıyor.
Akıllı Saat Pazarı
Akıllı saat pazarı 1994’te Timex firmasının bilgisayar
bağlantısı ile veri transferi yapabilen telefonu Timex
Datalink adlı saatiyle açıldı. Timex Datalink’ten sonra
pazar gittikçe gelişerek yeni teknolojilerle daha fazla
Mobil Reklamın
Müstakbel Gözdesi:
LER
akıllı saat üretilmeye başlandı. 2014 yılı ise akıllı saat
üreticileri için adeta bir dönüm noktası konumunda.
Akıllı saatin içeriğindeki parçaların teknolojinin
gelişmesiyle birlikte küçülmesi ve ucuzlaması, pazarın
genişlemesini ve ardarda birçok firma tarafından yeni
modellerin piyasaya sürülebilmesini mümkün kıldı.
2014 Consumer Electronics Show (CES)’da birçok
yeni akıllı saatin lansmanı yapıldı. Bu yeni tanıtılan
cihazların üreticileri arasında asRazer Inc. ve Archos
gibi bilinen firmaların dışında genç girişimler de vardı.
Pazarın bu denli büyümesi, bazılarının 2014 CES’i ‘bilek
devrim’i olarak tanımlamasına sebep oldu. 2014’ün
Haziran ayında LG G Watch’u piyasaya sürerken
Samsung da Gear Live adlı saatini halka açtı. 9 Eylül
2014’te ise Apple Inc. şirketinin merakla beklenen
akıllı saati Apple Watch, Apple’ın CEO’su Tim Cook
tarafından iPhone 6 ve iPhone 6 Plus lansmanında
tanıtıldı. Aradan çok vakit geçmeden 30 Ekim 2014’te
ise Microsoft, kendi akıllı saati Microsoft Band’i
piyasaya sürdü.
AKILLI SAATLER
27. Q2.2015 27
Apple, WWDC15 etkinliğinde Apple Watch’un işletim
sisteminin yeni isminin watchOS olacağını açıkladı.
İşletim sisteminin ikinci versiyonu olan watchOS 2 ise,
barındırdığı yenilikler ile birçok uygulama geliştiricinin
ilgisini çekecek gibi görünüyor. 9 Haziran 2015’de
geliştiricilere açılan ve önümüzdeki sonbaharda da
tüm Apple Watch kullanıcılarına açılması planlanan
watchOS 2, yeni native SDK’sı sayesinde Apple
Watch uygulamalarının iPhone’dan bağımsız bir
şekilde geliştirilebilmesini mümkün kılıyor. Bu SDK
kapsamında Apple uygulamaların, mikrofon ve
hoparlör kullanımına ve Taptic Engine’e erişimine izin
veriyor. watchOS 2’nin kullanıcılara sağlayacağı en
büyük fayda ise ‘Time Travel’ olarak adlandırdıkları
yenilik gibi görünüyor. Bu özellik kullanıcıların
Digital Crown ile ileriye ve geriye giderek saatlerinin
ekranında hem geçmişte hem de gelecekte olan
etkinlikleri ve bilgilendirmeleri görebilmelerini sağlıyor.
Apple Watch
Tim Cook, Apple Watch’u “Şimdiye kadarki en kişisel
teknolojimiz” olarak tanımlıyor. Apple Watch’un diğer
Apple ürünlerinden farklı ancak bir o kadar da diğer
ürünler kadar basit ve pratik olduğunu belirten Apple
Inc. şirketi yeni akıllı saatleri için birçok yeni teknoloji
geliştirmiş durumda. Mekanik kol saatlerinin yan
tarafında bulunan saati ayarlama düğmesinin akıllı
versiyonu Digital Crown, Apple Watch’ta tek bir tuşla
yakınlaştırıp uzaklaştırmaya, listelere hızla göz atmaya
ve ana ekrana tek bir hareketle dönmeye yarayarak
ekranın küçüklüğü dezavantajını pratiklik bakımından
avantaja çeviriyor. Apple Watch’un bir diğer yeniliği
Taptic Engine ise içinde bulunan lineer uyarıcısı ile
saate bildirim geldiğinde Apple Watch’un bileğinize
dokunmasını sağlıyor. Bu teknoloji, Apple Watch
kullanıcılarıyla samimi bir iletişim kurulabilmesini
mümkün kılıyor.
28. 28
Yeni Reklam
Platformunun
Geleceği
Ekran boyutlarının akıllı telefon ve şimdi de yeni akıllı
saat teknolojisi ile küçülmesiyle banner reklamları
verimliliğini kaybetti. Bu sebeple mobil reklamlar son
zamanlarda banner reklamlardan yeni geliştirilen
daha interaktif formatlara geçiş yapıyor. TapSense’in
Apple Watch için geliştirdiği bu interaktif reklamlar
arasında ‘watch faces’ olarak adlandırılan ana ekranda
yayınlanan reklamlar, ‘glances’ adı altında uygulamaları
açmadan ekranı yukarı kaydırarak uygulamaların
içeriklerini görebildiğin ekranda yayınlanan reklamlar
ve tam ekran gibi reklam çeşitleri yer alıyor.
Bu interaktif formatlardan biri ise lokal hedeflemeleri
müşteriye daha samimi bir şekilde sunmak.
Günümüzde insanlar yoğun hayatları sebebiyle
sürekli akıllı telefonlarına bakamayabiliyor, ancak akıllı
telefonlar ile gelen bildirimler her zaman bileklerinde
olacak. Aynı zamanda, Apple Watch’un Taptic
Engine teknolojisi ve iPhone’lar ile bağlantılı olarak
GPS takip edebilme özelliği sayesinde bildirimler
tam zamanında kollarında bir dokunuş ile kendini
belli edecek. Örneğin, müşteri bir kahve dükkanının
önünden geçerken iPhone’una bağlı olan Apple
Watch’u, GPS sayesinde o kahve dükkanının önünden
geçtiğini algılayıp doğru müşteriye doğru zamanda
bileğine bir dokunuşla kampanyasını bildirebilecek. Bu
da müşterinin gelen bildirimi doğru zamanda görme
ihtimalini büyük oranda arttıracak.
Akıllı saatlerin mobil reklam sektörüne
bir diğer kazancı ise kullanıcılara
yapılan hedeflemelerin kapsamının
genişlemesi. Örneğin, bu cihazların
getireceği hareket takibi yapan
sayaçlar sayesinde kişilerin anlık
aktivite temposu ve harcadığı kalori
miktarı gibi bilgilere ulaşılabilmeyi
mümkün kılarak markaların hedef
kitlelerine ulaşmasını kolaylaştıracak.
29. Q2.2015 29
Apple Pay teknolojisinin Apple Watch ile
entegrasyonu ise yapılan alışverişlerin takip
edilebilmesi sayesinde GPS dışında da lokal takip
sistemine yeni bir alternatif sağlıyor. Ayrıca, kredi
kartlarının Apple Watch’lara bağlanması ile markalar
için müşterilerine kupon ve indirimler sağlamak
dışında kredi kartlarına para yükleme gibi bir
seçenek de oluşturuyor. Örneğin, bir kafede check-in
yapıldığında kredi kartına 1 TL yüklenmesi gibi.
Tabii ki akıllı saatlerin geleceğiyle ilgili olumsuz
görüşler de mevcut. TapSense’in genel müdürü Ash
Kumar yaptığı açıklamada Apple’ın reklamcılar için
yeni bir reklam alanı sunduğunu ancak bu reklam
alanının bazı riskleri de olabileceğini belirtmişti.
Kumar, bu risklerin Apple Watch’un kısıtlı ekran alanına
sahip olması ve uygulamaların giyilebilir cihazlar için
tasarlanması yüzünden oluşabileceğini düşünüyor.
Aynı zamanda, Apple Watch’un oluşabilecek bir
başka sıkıntısı da reklamların zaten sınırlı boyutta olan
ekranın köşesinde bulunan “X”e tıklayarak kapatılacak
olmasından kaynaklanabilir.
Dünya genelinde akıllı saatlerin mobil reklam
sektörüne yararlı olup olmayacağı konusunda henüz
bir uzlaşmaya varılmış değil. Ancak, günümüzde
hızla gelişen ve yayılan teknoloji çılgınlığı sayesinde
bu konudaki kesin geri dönüşleri almak için çok da
bekleyeceğiz gibi görünmüyor.
30. 30
Google I/O 15 ve WWDC 2015
Geçtiğimiz 2 hafta boyunca teknoloji devleri Google ve
Apple iki büyük etkinlikle yeni teknolojilerini dünyayla
paylaştılar. Her yılın bu dönemi, Apple ve Google
etkinliklerinde adeta birbirlerine meydan okuyor. Bu
etkinlikler özellikle mobil alandaki çekişmeleri takip
etmeye değecek şekilde ilerliyor. Geçtiğimiz yıllara
nazaran, Android ve iOS çekişmesinin yanı sıra bu sene
Apple Watch ve Android Wear çekişmesini de izledik.
Şimdi bu etkinliklere biraz yakından bakalım.
Google I/O 15
Google’ın 2008’den bu yana her yıl düzenlediği,
hem geliştiriciler hem de son kullanıcılar için önemli
gelişmelerin olduğu Google I/O, bu yıl 28-29 Mayıs
tarihleri arasında San Francisco’da yapıldı. Etkinlik
geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yapılan yeniliklerin
bir nevi özeti olan Keynote oturumu ile başladı.
Keynote’da odak noktası yine Android’in yeni sürümü
olan Android M oldu. M sürümünde, Android Lollipop
ile gelen Material Design paradigması korunurken
Google daha çok kullanıcı deneyimi tarafında
değişiklikler yaptı. Bunları uygulama izinlerinde
yapılan değişiklikler, şarj süresinin uzatılması, Android
Pay ve parmak izi okuyucusu olarak sayabiliriz.
Halihazırda KitKat ve üzeri versiyonlarda kullanıma
açık olan Google Now artık daha da akıllandı
diyebiliriz. Android Wear için ise siyah-beyaz ekran
ve yeni başlatıcı güncellemeleri açıklandı. Android
Auto, Android TV, Android Wear’dan sonra, Google
artık Android’i IoT (Internet of Things) cihazlara da
entegre etmek istiyor. Bu sebeple Android tabanlı
yeni bir işletim sistemi olan Brillo’yu geliştirmiş. Geçen
senenin Keynote’unu düşündüğümüzde, I/O 15 yapılan
değişiklikler açısından sönük kalsa da Google kullanıcı
deneyimini zenginleştirmek için iyi çalışmış diyebiliriz.
Android M’in Yeni Özellikleri
Android’in bu yeni sürümünde en dikkat çeken
şeylerden bir tanesi artık uygulama izinlerinin
iOS’dekine benzer bir yapıya dönüşmüş olmasıydı.
Google’ın Keynote’da WhatsApp ile beraber yaptıkları
çalışmadaki gibi artık herhangi bir ses göndermek
istediğimizde “Uygulama mikrofon kullanmak istiyor,
izin veriyor musunuz?” tarzında bir soru görmek
mümkün. Böylece kullanıcılar “Bu uygulama benden
neden mikrofon izni istiyor?” diye sormak yerine
direkt olarak uygulamanın ne zaman mikrofon
kullanmak istediğini görebilecek. Tabii ki bu sadece
mikrofonla sınırlı değil, konum, kamera vb. izinler için
de geçerli olacak. Google bu sayede uygulamaların
güncellemesinde gösterdiği ekstra izin sorgusunu
ortadan kaldırıp, kullanıcıların uygulamalarını daha
güncel kullanmasına olanak tanıyacak. Kullanıcılar
için önemli olan bir diğer etken ise şüphesiz batarya
sorunu. Google Android’in yeni sürümü ile sizin telefon
kullanım alışkanlıklarınızı öğrenip, daha az kullandığınız
durumlarda telefonunuzu “Doze” modunda çalıştırıyor.
Google, Android Lollipop ve Android M yüklü Nexus
6’larda yaptığı testlerde, Android M yüklü cihazın
bataryasının 2 kat daha uzun sürdüğünü iddia ediyor.
Son olarak, Google’in Apple Pay’e cevabı Android
Pay de bu yıl tanıtıldı. Herhangi bir ödemede Android
Pay kullanmanız için parmak izinizi okutmanız yeterli
olacak.
Google I/O 15 ve
WWDC 2015
İki Büyük Rakibin
Gövde Gösterileri
31. Q2.2015 31
Google Now on Tap
Google Now her ne kadar ülkemizde kullanılamıyor olsa da özellikle Amerika’da çok popüler olduğunu söylemek
yanlış olmaz. Google bu teknolojisini bir adım ileriye taşıyarak artık herhangi bir uygulamadayken de interaktif bir
şekilde Google Now’un kullanılmasına olanak sağlıyor. Örneğin, artık dinlediğiniz müziğin solistinin gerçek ismini
uygulamayı kapatmadan Google Now’a sorabilirsiniz! Buradaki olanakları arttırmak için, Google’ın önümüzdeki
aylarda bu platformu yazılımcılara da açacağı düşünülüyor.
Google Fotoğraflar
Google’da artık herhangi bir boyut sınırı olmadan
istediğiniz kadar fotoğraf veya video saklayabileceğiniz
bir uygulama var: Fotoğraflar. Sınırsız depolamanın yanı
sıra Fotoğraflar’ın arama yeteneği de oldukça gelişmiş.
Herhangi bir obje, renk veya kişiyi arayabiliyorsunuz.
Mesela, gökyüzü diye bir arama yaptığınızda, sonuçlarda
içinde belirgin olarak gökyüzü bulunan tüm fotoğrafları
görebilirsiniz.
Android Wear
Artık Android Wear’da ekranda sürekli açık kalması
gereken uygulamalar (harita, saat vs) siyah-beyaz
modda kullanılabilecek. Bu sayede saatiniz daha az
şarj tüketerek çalışabiliyor duruma gelecek. Google
aynı zamanda Android Wear’daki başlatıçıyı da yeni
gelecek güncelleme ile tamamen değiştiriyor. Bu sayede
kullanıcıların daha rahat ve modern bir deneyimle saatte
istedikleri uygulamaya ulaşmaları sağlanıyor.
Her ne kadar Android Lollipop’u büyük bir değişim
olarak görsek de hala kullanım oranı %15’i bulamamışken,
Android M’in I/O 16’ya kadar yüzde kaç cihaza yüklenmiş
olabileceğini tahmin etmek çok zor değil. Google’ın artık
bu konuda daha somut adımlar atması, hem kullanıcılar
hem de yazılımcılar açısından daha mantıklı olacaktır.
32. 32
WWDC - 2015
Google’ın ezeli rakibi Apple’ın geliştirici konferansı
WWDC (World Wide Developer Conference)
ise, genel olarak Apple işletim sistemlerinin yeni
sürümlerinin tanıtıldığı bir “Keynote” etkinliği ile
8 Haziran’da başladı. Bu etkinliğin artık Apple
için geleneksel bir işletim sistemi tanıtımı etkinliği
haline geldiğini söylemek yanlış olmaz. Geçen
sene Yosemite ve iOS8’in tanıtıldığı etkinlikte bu
sene 3 yeni işletim sistemi bütün dünyaya tanıtıldı.
Apple, MacBook’lar için kullandığı işletim sisteminin
yeni sürümünün isminin ‘El Capitan’ olduğunu
açıkladı. Bir önceki işletim sistemi Yosemite’yle
karşılaştırıldığında önemli bir ölçüde görsel
değişiklik içermeyen bu sürümde Apple, daha çok
kullanıcı deneyimi ve performans geliştirmeleriyle
kullanıcının dikkatini çekmeyi planlıyor. Tanıttığı
ikinci işletim sistemi ise iPhone’larımızda
kullanacağımız iOS9. iOS her sene olduğu gibi bu
sene de birçok yenilikçi geliştirmeyle karşımızda.
Örnek olarak geliştirilmiş Siri, yeni uygulama
News, Passbook’un yeni hali Wallet, Apple Pay
güncellemeleri, Apple Maps’in yeni özelliği
Transit View, önemli geliştirmeler içeren Notes
uygulaması ve iPad için yeni iOS9 özelliği SplitView
gösterilebilir. Bu yenilikler ve daha fazlası WWDC’de
büyük bir gösteri ile tanıtıldı. Üçüncü işletim sistemi
ise artık Apple’ın göz bebeği diyebileceğimiz Apple
Watch için geliştirilen watchOS’in yeni sürümü:
watchOS 2. Birçok yeni görsel geliştirmenin yanı
sıra güvenlik konusuna da önem veren Apple’ın
watchOS için en önemli duyurusu uygulamaların
artık Apple Watch üzerinde native olarak çalışması
diyebiliriz. Bu, artık uygulamaların tamamen Apple
Watch üzerinde çalışacağı yani iPhone desteği
duymacağı anlamına geliyor. Yaklaşık olarak 2 saat
süren Keynote etkinliğinde, bu üç işletim sistemine
ayrılan sürelerden Apple’ın El Capitan’dan daha
çok iOS9 ve watchOS 2’ye önem verdiğini anlamak
mümkün.
iOS9’un Yeni Özellikleri
Daha Zeki Siri
WWDC’den bir süre önce gerçekleşen Google’ın
muadil etkinliği Google I/O’da tanıtılan Google Now,
mobil sistemler için kullanılan ses sorgulama özelliği
standartlarını yükseltmişti. Bu kapsamda Siri yeni
özellikleriyle Google Now ile yarışabilcek seviyeye
geldi diyebiliriz. Örneğin artık “Show me New York
photos from last year (Geçen sene New York’ta
çekilen fotoğrafları göster)” gibi sorgular cevap
buluyor olacak. Bu yeni özelliğin adı ise “Proactive”.
Siri’nin bir diğer özelliği ise telefonunuzu sizin
hareketlerinize göre optimize etmesi. Verilen en
çarpıcı örnek ise şu şekilde; araba yolculuklarında
sesli kitap okumayı seven bir insansanız, Siri bu
hareketlerinizi hatırlıyor ve artık arabaya bindiğinizde
size sesli kitap açıyor.
33. Q2.2015 33
Geliştirilmiş Spotlight
iOS’in arama aracı Spotlight artık eskisinden daha
kullanılışlı ve gelişmiş. Yeni iOS ile Spotlight, en
çok üçüncü parti uygulamaların işine yarayacak.
Artık Spotlight’ta yaptığınız aramaların karşılığını
üçüncü parti uygulamalarda bulabileceksiniz. Örnek
vermek gerekirse, bir sonraki Belgrad geziniz için
ana ekranınızdan Airbnb’de ev arayabileceksiniz.
Bunun yanı sıra Spotlight arama verilerinizin güvenli
bir şekilde cihazınızda kalacağını ve kimseyle
paylaşılmayacağını garanti ediyor.
Ayrılmış Ekranlar
Bu etkinliğin en heyecan verici özelliği ise iPad’ler
için geliştirilen ‘split screen’ özelliği diyebiliriz. iOS9
ile birlikte artık iPad kullanıcıları 2 farklı uygulamayı
aynı anda kullanabilecekler. Mesela, video izlerken
bir yandan da Notes uygulamasında not alabiliyor
olacağız. Bu özellik ile ekranı yarı yarıya veya 70-30
oranında bölerek kullanabilmek mümkün olacak.
Transit
Son günlerde hem Türkiye’de hem yurtdışında
toplu taşıma desteği veren uygulamaları görmeye
başladık. Bu uygulamalar size iki nokta arasındaki
yolculuğunuzu optimize etmeniz konusunda yardım
ediyor. Bunu da toplu taşıma araçlarının kullanarak
size farklı kombinasyonlar önererek gerçekleştiriyor.
Apple iOS9 sayesinde ise bu özellik Maps
uygulamasının bir eklentisi olarak geliyor. İlk etapta
belirli metropollerde kullanılabilecek olan bu özellik
zamanla diğer şehirler için de geliştirilecek.
Apple Music
Geçtiğimiz 2 yıl boyunca Spotify’ın müzik alanını
tekeline geçirdiğine hepimiz şahit olduk. Apple’ın da
Beats Electronic’i 2013 yılında satın aldıktan sonra
bu alanda bir yatırımla geleceği zaten bekleniyordu.
WWDC 2015’te ise Spotify’a rakip olabilecek yeni
müzik akış servisi Apple Music’i tanıttı. Özünde
Spotify’ın özelliklerinin hepsine sahip olan Apple
Music, bunun yanı sıra sosyal medya yönünü daha
da geliştirmiş gibi gözüküyor. Ancak, Apple Music
servisinden yararlanmak isteyenlerin bireysel üyelik
için ayda 9.99 dolar ödemeleri gerekecek.
Bu iki teknoloji devinin aralarındaki çekişme daha da kızışacak gibi görünüyor. Tabii ki bu çekişmenin
kazananı hiçbir zaman kesin bir şekilde Apple ya da Google olmayacaktır. Kazanan, rekabetin doğurduğu
yenilikçi çalışmaların meyvelerini yiyen teknoloji kullanıcıları ve bu teknolojiler üzerinden geliştirme yapan
üçüncü partiler olacak. Geçen sene tahmin edemeyeceğimiz yenilikleri bu sene hem Apple hem Google
tarafında gördük. Peki önümüzdeki sene bize sunacakları teknolojiler ne olacak? Bekleyip göreceğiz.
34. 34
Güneşin tadını çıkaranları
hedeflemek ister misiniz?
seamless TargetSense™ ile artık cihazın dış yüzey sıcaklık derecesini hedeflemek
mümkün. Android cihazlarda uygulanabilen bu hedefleme ile yaz sıcaklarını
avantaja dönüştürün!
Cihazları belirlenen dereceden yüksek sıcaklıkta olan, yani doğrudan güneş
altında olan kullanıcılara erişerek kampanya mesajını etkili bir şekilde hedef
kitlenize ulaştırın.
Cihaz dış cephe sıcaklığı hedeflemesi ile siz de hedef kitlenizi yakalamak ve
seamless TargetSense™ tecrübesini deneyimlemek istiyorsanız bize ulaşın.
Reklam vermek için bizimle iletişime geçin.
satis@mobilike.com satis@wonkmobile.com team@woodo.tv
35. Q2.2015 35
14-16 Temmuz 2015
Mobile +Web DevCon
San Francisco / ABD
15-17 Temmuz 2015
Mobile World
Congress Shangai
Şanghay / Çin
16-17 Eylül 2015
dmexco - Digital Marketing
Exposition & Conference
Köln / Almanya
31 Ağustos
- 1-2-3 Eylül 2015
MobileTech
Conference 2015
Berlin / Almanya
27-30 Temmuz 2015
12th Annual International
Conference on SMEs,
Enterpreneurship and
Innovation
Atina / Yunanistan
1-2 Ekim 2015
MobiConf 2015
Krakow / Polonya
3-4 Kasım 2015
Advertising and
Marketing Expo
Valensiya / İspanya
3 Kasım 2015
WTF Native Advertising
New York / ABD
Konferans&Etkinlikler
4-5 Kasım 2015
ad:tech
New York / ABD
18-19 Kasım 2015
Apps World Europe
Londra / İngiltere
4 Aralık 2015
e-volution Awards
Atina / Yunanistan
9-10-11 Aralık 2015
LeWeb 2015 Paris
Paris / Fransa