The Janus kinase/Signal transducers and activators of transcription (JAK/STAT)
JAK/STAT sinyal yolu sitokinler tarafından aktifleştirilir.
Hücre farklılaşması
Hücre çoğalması
Hücre göçü
Apoptoz gibi birçok hücresel sürecin yönetilmesinde rolü vardır.
İmmün sistemi gelişimi, süt oluşumu, adipogenez gibi işlemlerin gerçekleştirilmesinde bu sinyal yolunun rolü vardır.
The Janus kinase/Signal transducers and activators of transcription (JAK/STAT)
JAK/STAT sinyal yolu sitokinler tarafından aktifleştirilir.
Hücre farklılaşması
Hücre çoğalması
Hücre göçü
Apoptoz gibi birçok hücresel sürecin yönetilmesinde rolü vardır.
İmmün sistemi gelişimi, süt oluşumu, adipogenez gibi işlemlerin gerçekleştirilmesinde bu sinyal yolunun rolü vardır.
Zarla çevrili bir yapı olan hücre, genetik bilgi ve diğer elemanları içerir (ör. protein, DNA, lipid, vd.) Örneğin, bu elemanlardan enzimler aracılığı ile maddeler metabolize edilirler. Bu sayede hücre büyür ve yeni hücrelere çoğalır. Tüm organizmalar hücrelerden yapılmışlardır. Bazıları tek hücreli (bakteri, amip, vs), bazıları çok hücrelidir (insan, hayvan, bitki). Bir kelebeğin zar gibi görünen kanadı ince bir hücre tabakasından oluşmuştur. Kısaca, göz bebeğimizin en diş zarından, dişimize, derimize tırnağımıza kadar her şey hücrelerden oluşmuştur. Yediğimiz hamburger bile hücrelerden oluşmuştur ve kısa sonra onun içeriği bizim hücre içeriğine dönüştürülecektir. Su anda elinizde tuttuğunuz kursun kalemin odun kısmi hücrelerden meydana gelmiştir, vs. Temel hücre teorisi’ne göre; yaşayan organizmaların yapısal ve işlevsel özelliklerinin temel biriminin hücre olduğu ve hücrenin tek başına canlılık özellikleri olan beslenme, üreme ve metabolizma işlevlerini yürütebildiği, ayrıca tüm canlıların da hücrelerden oluştuğu görüşü kabul edilmiştir.
Similar to Erkek reproduktif sistem histolojisi (20)
Erkek infertilitesi (kısırlığı) son yıllarda sıklığı giderek artan bir sağlık sorunudur ve her yıl infertilite nedeniyle yardımcı üreme tekniklerine başvuran çiftlerin sayıları artmaktadır. Batı ülkelerinde yaşayan erkeklerin sperm sayılarının son 50 yılda yaklaşık olarak yarı yarıya azaldığı dikkate alındığında, çevresel faktörlerin sperm sayı ve kalitesi üzerindeki etkisi önem kazanmaktadır.
Premature Ejaculation is the most common form of sexual dysfunction and currently available therapies are not optimal. Recently, several biotech companies and researchers developed mechanical devices for the treatment of premature ejaculation but further clinical data are warranted.
Postprostatectomy sexual problems are not limited to erectile dysfunction. Patients and surgeons must also pay attention to orgasmic problems, ejaculatory pain, infertility, climacturia and etc.
Penile Rehabilitation after Prostate Cancer Treatment: Is there an Analogy to...Ege Can Serefoglu MD FECSM
Sexual dysfunction follows radical pelvic surgery in both sexes. Nerve sparing surgery is possible for both male and female pelvic cancers. Nature and pathophysiology of sexual dysfunction varies in men and women. Clinical evidence for rehabilitation is limited in men, and absent in women. However, every cancer survivor women deserves sex. It is our responsibility to help them
Sexual function is essential to good health and well-being in men. The relationship between male sexual function, pelvic floor function, and pelvic pain is complex and only beginning to be appreciated.
Prematür Ejakülasyon (erken boşalma) erkeklerde en sık görülen cinsel fonksiyon bozukluğudur. Bu sunumda prematür ejakülasyon nedenleri ve sınıflaması anlatılacaktır.
Erektil Disfonksiyon (sertleşme bozukluğu, iktidarsızlık), özellikle orta yaşın üzerindeki erkeklerde sık rastlanılan bir sorundur. Bu sunuda ereksiyon problemi yaşayan hastalar hekime başvurduklarında yapılacak işlemler özetlenmektedir.
6. TESTİS
• Testiküler kapsül 3 tabakadan
meydana gelmiştir.
– Tunika Vaginalis
– Tunika Albuginea
– Tunika Vasküloza
7. TESTİS
• T. Albuginea testisin posterior
yüzeyinde kalınlaşır
– mediastinum testis
• M. Testis organ içerisine uzantılar
verir
– Testiküler septalar
– 250 kadar piramidal kompartmanlara
böler
• lobuli testis
• Her bir lobülde 1- 4 seminifer tubul
8.
9. İnterstisyel doku
• ST arasında bulunur
– fibroblastlar, lenfatikler, kapiller
damarlar
– interstisyel (Leydig) hücreleri
• büyük yuvarlak veya çokgen hücreler
• merkezinde çekirdek
• küçük lipid damlacıkları bakımından
zengin eozinofilik sitoplazma
• Sekonder sex özelliklerini veren
testosteronu üretir.
10. Leydig hücreleri
• Leydig H. erken fetal hayatta
testosteron salgılamaya başlar.
• Erkek fetusta gonad gelişimi için şart
• Pubertede:
– Sperm üretiminin başlaması,
– Aksesuar bezlerin sekresyonu
– Sekonder seks karakterlerinin
gelişiminden sorumludur.
• Yetişkinlerde bu görevlerin
devamından sorumludur
LH
LH
ST
Bağ
Doku
11. Leydig hücreleri
• Leydig hücreleri fetal hayatın 5.
ayında inaktif konuma geçer.
• Leydig hücreleri puberte
döneminde, salınan
gonadotropinlerin etkisiyle tekrar
aktifleşir ve androjen salgılamaya
başlarlar.
12. Seminifer tübüller
• Spermin içinde oluştuğu yapılar
– Her testiste 250-1000 adet
– 150-200 μm çapa, 30-80 cm uzunluğa sahiptir.
– Günde 2 milyon sperm üretir
• ST toplam uzunluğu 250 metreyi bulur
• Kompleks, özelleşmiş stratifiye bir epitel
– germinal (spermatojenik) epitel
• Sertoli H + Spermatojenik H
– Bazal membranı fibröz bağ doku ile çevrili
– Düz kas hücrelerine benzer Myoid hücreler
16. Sertoli hücreleri
Görevleri
1. Spermatik hücreleri için gerekli besini ve fiziksel desteği sağlar
2. Sitoplazmik artıkları fagosite eder.
3. Fruktozca zengin bir sıvı sentezler ve salgılar.
4. Birbirleriyle yaptıkları sıkı bağlantılarla spermatogenetik hücreleri
içlerinde muhafaza eder
– kandaki savunma hücrelerinin otoimmünitesinden korur (Kan Testis Bariyeri)
5.Androgen binding protein ve İnhibin salgılar.
6. Testiküler transferrin ile demir alınımını sağlar.
7. Antimüllerian Hormon (MIF) ile embriyogenezisde Müllerian
yapıların gelişimini engeller.
18. Spermatojenik Hücreler
• Spermatogoniumlar da Sertoli
hücreleri gibi bazal lamina üzerinde
– puberteye kadar görülebilen tek germ
hücreleridir.
– İnsanda 3 tip spermatogonium var
• Tip A koyu spermatogoniumlar
• Tip A açık spermatogoniumlar
• Tip B spermatogoniumlar
19. Spermatogenez
• Primer spermatositlerin
bölünmesi sonucu oluşan
sekonder spermatositler bir
protoplazmik köprü ile hala
birbirlerine bağlı haldedirler.
• Birbirlerine bağlı iki sekonder
spermatosit sonradan tekrar
mayotik olarak bölünür ve
oluşan 4 yeni hücre
(spermatidler) sitokinezis tam
olmadığından birbirlerine bağlı
haldedirler.
21. Spermiasyon
• Spermatidler, oluştuktan hemen
sonra Sertoli hücrelerinin
yüzeyine sıkıca yapışırlar
• Spermatidler spermatozoonları
oluşturmak üzere metamorfoza
uğrarlar.
• Spermatozoonlar arasındaki
sitoplazmik devamlılık kaybolur
• Sertoli hücrelerinden seminifer
tubul lümenine salınırlar.
• Bu olaya spermiasyon denir.
22. Olgun sperm
• 60 μm uzunluğundaki olgun insan
spermatoozonu baş, orta parça
ve kuyruktan oluşur.
• Baş kısmı yoğunlaşmış bir
çekirdek ve anterior kenarlarında
dens akrozom içeren baş
şapkasından meydana gelmiştir.
• Baş içerisinde DNA ya da genetik
materyal bulunur.
23. Olgun sperm
• Akrozom; hyaluronidaz enzimine
sahiptir.
• Spermin oosit ile teması sonucu
akrozom reaksiyonuyla akrozom
enzimleri salınır.
• Hyaluronidaz enzimi fertilizasyona
yardım eder.
• Mitokondriyal kılıf kuyruk
hareketinin kontrolünden
sorumludur.
• Kuyrukta merkezi yerde 2 çift,
periferde 9 çift filaman bulunur
24. Spermatogenezi etkileyen durumlar
• Spermatogenez için, 35 ºC sıcaklık
çok önemlidir.
• Spermatik arteri saran pampiniform
pleksus venleri sağlar.
• Ters Akım Isı Değişim Sistemi (CHES)
• testislere giren sıcak kan, testisten
dönen soğuk kan ile soğutulur
• Sıcaklık 35 ºC’nin altına düşerse
• spermatik korddaki kremaster kası ve
skrotumu saran dartos kası kasılır
• testisleri karın boşluğuna yaklaştırır
28. Epididim
• Duktus efferentler birleşerek tek bir
duktus epididimisi meydana getirir.
– Bağ dokusu ile çevrili
– 5-6 metre uzunluktaki bir depo
– Oldukça kıvrıntılıdır
– spermatozoonlar hareketlilik ve
fertilizasyon kabiliyetini kazanırlar
– 3 kısım
• Baş
• Gövde
• Kuyruk
29. Epididim
• Bazal (kök) hücrelerden ve
Kolumnar silli (esas) hücrelerden
meydana gelmiş psödostratifiye
epitel
• Esas Hücreler:
– Glikolipid/glikoprotein salgılar
– Su absorbsiyonu yapar
– Rezidual cisimleri yok eder
– Stereosilya’ya sahip
• Epididim epiteli düz kas hücreleri
ile çevrili
30.
31. Duktus deferens
• Epididimin devamı
• Uzun, düz bir tüp
• Testisten inguinal bölgeye çıkar
inguinal kanalı geçer ve uretraya
açılır
32. Duktus deferens
• Lümeni küçük
• Epiteli psödostratifiye tip
– Kolumnar epitel hücrelerinden
çoğunluğu stereosilyaya sahiptir.
• Lamina propria, içerisinde pek
çok elastik lifler var
• Kalın muskuler tabaka peristaltik
kasılma ile spermleri taşır
– İç ve dışta longitudinal
– Ortada sirküler
35. Aksesuar Bezler
• Ej sırasında spermle
karışan sıvıları
salgılar
• Üreme için gerekli
salgılardır
• Ejakülatın %95’ini
oluşturur
36. Seminal veziküller
• Ampullar bölgede mezonefrik
(Wolffian) kanalın
invaginasyonuyla gelişir.
– Yaklaşık 15 cm
• Alt kısmı dar, düz bir duktus
haline gelerek duktus deferensle
birleşip ejekulator duktusu
oluşturur.
37. Seminal veziküller
• Mukozası çok sayıda ince
kompleks katlantı yaparak lümeni
doldurur
• Katlantılar basit veya yalancı
çokkatlı kolumnar epitel ile döşeli
– Bol salgı granülleri
• LP’da elastik lifler var
• İçte sirküler ve dışta longitidünal
düzenlenme gösteren düz kas
tabakası
38. Seminal veziküller
• Sekresyon globülin, askorbik asit,
fruktoz ve prostoglandinlerden
oluşan çok sayıda madde
içermektedir.Fruktoz
spermatozoonların
beslenmesinde önemlidir .
• Vezikülün sekresyonu ve
morfolojisi testosteron
hormonunun kontrolü altındadır.
39. Prostat
• Mesanenin hemen altında yer alır
– 2x3x4 cm, 20 gr
– 30-50 tübüloalveolar bezin bir araya
gelmesi ile oluşur.
• Yetişkin prostat parankimi
anatomik ve klinik açıdan 3
kısımdan oluşur;
– Santral zon (submukozal bezler)
– Periferal zon (prostatın asıl bezleri)
– Transizyonel zon (mukozal bezler)
40. Prostat
• Prostat düz kas lifleri içeren fibroelastik
bir kapsül ile sarılıdır.
• Kapsül içinde yaygın bir ven ağı
bulunur.
• Tübüloasinar bez yalancı ÇK kolumnar
epitel ile döşeli
• Bezler yoğun stroma içinde gömülü.
• Stroma periferde kapsül ile devam
eder.
• Fibroelastik stroma içerisinde ayrıca
pek çok miktarda düz kas lifleri de
bulunur.
– ejekülasyon sırasında kasılarak prostat
salgısının boşalmasını sağlar.
41. Prostat
• Prostat salgısı ince kıvamlı sütümsü bir sıvı olup hafifçe asidiktir.
– Fibrinolizin, PSA gibi proteolitik enzimlerden zengindir.
• PSA semen sıvılaşmasını sağlar
• Fibrinolizin semen pıhtılaşmasını önler
• Bez lümeninde corpora amylacea
– kısmen kalsifiye sferik birikinti
– Glikoprotein ve keratan sülfat içerir
– Yaşla artar
43. Bulboüretral (Cowper) Bez
• 3-5 mm çaplı bir çift bez
• Ürogenital diafram içinde
• Tübüloasiner salgı bezleri
– Mukus salan basit kolumnar epite
– Ereksiyon sırasında üretrayı kayganlaştırır
– Cinsel ilişki ve spermin geçişini kolaylaştırır
44. Penis
• Silindir şeklinde 3 erektil dokudan
meydana gelmiştir:
– Korpora kavernoza
– Korpus spongiozum (glans)
• Penil üretra
– büyük kısmı yalançı ÇK kolumnar epitel
– Glanstta stratifiye skuamoz epitel ile
devam eder
– Küçük mukus salgılayan üretral bezler
içerir
45. Penis
• Penis derisi uç kısımda katlantı
vererek glans penisi örter.
– Prepuce
– İç yüzeyinde sebase (Tyson) bezler
– Nemli ve nonkeratinizedir.
46. Penis
• Korpus kavernosum
– tunika albuginea adındaki kalın
fibroelastik bir kılıf ile sarılmıştır.
• kollajen lifleri 2 tabaka halinde
• dışta longitidünal ve içte de sirküler.
– İç kısımda venöz kavernöz boşluk
• Tunika uzantılarının oluşturduğu odalar
• Endotel ile kaplı.
The testes develop retroperitoneally in the dorsal wall of
the embryonic abdominal cavity and are moved during fetal
development to become suspended in the two halves of the
scrotal sac, or scrotum, at the ends of the spermatic cords
(Figure 21–2). During migration from the abdominal cavity,
each testis carries with it a serous sac, the tunica vaginalis,
derived from the peritoneum.
1- Tunika Vaginalis: En dışta bulunan ve düzleşmiş mezotelyal hücrelerden oluşan tek bir tabakadır. Kapalı seröz kesenin visseral tabakası peritondan köken alır. Testisin ön ve yan yüzeylerini çevreler. Ayrıca yüzeyde skrotum üzerinde uzanarak T.vaginalisin paryetal tabakasını oluşturur. Tunika vaginalisin visseral tabakası bir bazal lamina üzerine oturmuştur. Visseral ve pariyetal tabakalar arasındaki seröz boşluk testisin serbestçe hareketine izin verir.
2- Tunika Albuginea: En belirgin tabakadır ve bazal lamina ile tunika vaginalisten ayrılmıştır. Tunika albuginea düz kas hücreleri içeren yoğun fibroelastik bağ dokusu yapısındadır. Testisin epididimise komşu olduğu posterior yüzeyde bu düz kas hücreleri daha yoğun halde bulunurlar.
3- Tunika Vasküloza: Testiküler kapsülün en iç tabakası olan tunika vasküloza ince bir areolar bağ dokusu içerisine gömülmüş olan kan damarları ağlarından oluşmuştur.
the tunica albuginea thickens on the posterior side to form the mediastinum testis.
From this fibrous region, septa penetrate the organ and divide it into about 250 pyramidal compartments or testicular lobules (Figures 21–2 and 21–3).
Leydig hücreleri genellikle tubuller arasındaki üçgen şeklindeki bölgelerde sık gruplar halinde bulunur. Sitoplazmaları ışık mikroskobunda genellikle vakuollü görünümdedir.
Çekirdekte kaba kromatin granülleri ve belirgin bir çekirdekçik bulunur. İki çekirdekli Leydig hücreleri yaygındır. Sitoplazma inklüzyon yönünden oldukça zengindir.
İnklüzyonlar içerisinde en önemli olanı lipid damlacıklarıdır. İnsanda, sitoplazmada ayrıca çubuk şekilli lipofuksin pigmenti içeren kristalloidler de görülebilir; bunlara Reinke
kristalleri denmektedir.
Her bir seminifer tubul oldukça kıvrıntılıdır ve yaklaşık 150-200 μm çapa, 30-80 cm uzunluğa sahiptir. Tubuller serbest kör uçlar veya anastomoz gösteren büklüntüler
şeklinde başlar. Her lobülün apeksinde tubul kıvrıntılı özelliğini kaybeder ve düz tubul haline geçer.
Spermatogenez ve spermiogenez
Seminifer tubul kompleks bir germinal ya da seminifer epitel ile döşelidir.
İnce bir bazal lamina üzerine oturmuş olan epitel dıştan özelleşmiş fibröz doku ile sarılmıştır, bu kısma sınırlayıcı ya da peritubuler doku adı verilir. Peritubuler doku içerisinde çok miktarda bağ dokusu lifleri, yassılaşmış fibroblastlar ve düz kas hücresi özelliği gösteren myoid hücreler bulunur. Spermatozoonların tubul içerisinde hareketine yardım eder.
Each Sertoli cell supports
30-50 developing germ cells.
Uzun, prizmatik şekilli bu hücreler bazal lamina üzerine oturmuştur. Bazal laminadan seminifer tubul lümenine uzanır ve gelişmekte olan spermatogenik hücrelere
kriptalar sağladığı için düzensiz apikal ve lateral hücre membranlarına sahiptirler.Ökromatik Sertoli hücre çekirdeği 7-9 nm kalınlığında filamentöz bir kılıfla
çevrilmiştir ve hücre tabanının biraz yukarısında yer alır.Oval veya üçgen şekilli büyük soluk çekirdek derin invaginasyonlarla karakterizedir ve 1-2 adet belirgin çekirdekçik içerir. Çekirdeklerin sahip oldukları karakteristik çekirdekçikler bu hücrelerin spermatogenik hücrelerden ayırt edilmesinde oldukça önemli bir kriterdir; çekirdekçik oldukça belirgindir, merkezi asidofil kısmın periferinde bazofil materyal kümeleri görülür.
Tespit edilmiş preparatlarda sitoplazma retiküler görünümdedir, içerisinde küçük fibriller, lipid damlacıkları, küçük uzamış mitokondriyonlar bulunur.
1-Tip A koyu spermatogoniumlar:Koyu boyanan ovoid bir çekirdeğe sahiptir Reserv (stem) hücreler olarak görev yaparlar ve bölünerek spermatogoniumların sayısını korurlar aynı zamanda tip A açık spermatogoniumları oluştururlar.
2- Tip A açık spermatogoniumlar: Açık boyanan ovoid çekirdekleri vardır. Mitotik bölünmelerle tip B spermatogoniumları ve diğer tip A açık spermatogoniumları oluşturur.
3- Tip B spermatogoniumlar: Nüklear membrana yakın bulunan koyu boyanmış kromatin yığınları içeren küresel çekirdekleri bulunur.Tip B spermatogoniumlar mitoz ile bölündüklerinde meydana gelen yavru hücrelerin hepsi primer spermatositlere differansiye olurlar.
Sekonder spermatositler primer spermatositlerin yarısı kadar olup, lümene daha yakın bulunurlar. Sekonder spermatositler spermatidleri oluşturmak üzere çok kısa zamanda bölündüklerinden seminifer tubul kesitlerinde oldukça güç görülebilirler. Buradaki bölünme II. Mayoz bölünmedir, oluşan her bir spermatidde 23 kromozom bulunur (haploid sayı). Bölünme ile sekonder spermatositler daha da küçülür. Oluşan spermatidler artık lümene çok yakındır
Spermiogenezis 4 evrede özetlenebilir:
•Golgi evresi: İlk önce Golgi bölgesinde bulunan pek çok sayıdaki küçük vesiküller içerisinde küçük granüller görülür, bunlar tek büyük bir granül olan akrozomu meydana
getirmek üzere birleşirler. Akrozom bir akrozomal vesikül içerisindedir. Bu yapı Golgi bölgesi ile çekirdek arasında yer alır. Akrozomal vesikül bir membran ile çevrilidir, bu
membran Golgi bölgesinden köken alır.
•Şapka evresi: Akrozomal vezikül nüklear membran yüzeyi üzerinde büyümeye başlar ve sonuçta nüklear yüzeyin yaklaşık yarısını örter hale gelir. Golgi apparatus bundan sonra yerini terk eder çekirdeğin diğer kutbuna doğru uzaklaşır.
• Akrozom evresi: Vesikül akrozom şeklinde yoğunlaşmıştır ve çekirdek üzerinde baş şapkasını meydana getirir; tabakaları arasında akrozom bulunur. Akrozom; hyaluronidaz,
asit fosfataz, nöraminidaz ve tripsin benzeri proteaz olan akrozin gibi hidrolitik enzimleri içerir. Çekirdek yoğunlaşır, hafifçe düzleşir ve incelip uzar, hücre membranının üzerine doğru ilerler ve burada tam bir sperm başını oluşturur. Bu ana kadar sitoplazma içerisinde degişikliklere uğramış olan mitokondriyonlar bazal sentriol ve annulus
arasındaki bölgeye geçer; burada flagellumun etrafında spiral ya da heliks şeklinde düzenlenerek mitokondriyal kılıfı oluşturur. Böylece sitoplazmanın büyük bir kısmı kalıntı
haline gelir
• Maturasyon (olgunlaşma) evresi: Residüel (kalıntı) cisimcikler atılır. Olgun spermatozoon’un çekirdek, orta parça ve kuyruğu etrafında yalnızca çok ince bir
sitoplazma kalmıştır. Residüel cisimciklerin Sertoli hücreleri tarafından fagosite edilir. Fagositozdan sonra germ hücrelerinin lipid içeriği Sertoli hücreleri sitoplazmasında
tutulur. Kuyruk yapısal yönden bir silyuma benzer, içerisinde aynı sayıda ve aynı düzenlenmede longitidünal filamanlar yer alır.Spermatozoon olgunlaşmasının son
basamağı kapasitasyon olarak bilinir ki bu da dişilere ejakülasyondan sonra görülür.
Tubuli Rekti
Seminifer tubuller her lobulün apeksinde düz tubulü meydana getirmek üzere birleşirler. Kısa olan düz tübül kıvrıntı ve büklüntülerden yoksundur. Yaklaşık 25 mikron
çapa sahiptir. Tubuli rektinin seminifer tubullerden başladığı yerden itibaren tubuli rektide spermatogenik hücreler kaybolur. Yalnızca Sertoli hücreleri görülür. Sertoli hücreleri tubuli rektinin basit prizmatik epitelini oluşturur. Bu hücreler yağ damlacıklarından zengindir. Epitel bir bazal lamina üzerine oturur. Epiteli çevreleyen gevşek bağ dokusunda düz kas hücreleri bulunmaz.
Rete Testis
Düz tübüller mediastinum testisin dens bağ dokusu içerisine doğru seyreder ve burada anostomoz gösteren kanallar halinde bir ağ oluşturulur.Buna rete testis denir.
Düzensiz boşluklar görünümünde olan rete testis basit kübik veya yassı epitel ile döşelidir.Tubuli rekti ve rete testis lümenlerinde spermatozoonların nadiren görülmeleri bu hücrelerin bu yollardan süratle geçtiklerin düşündürmektedir
Rete testis (R) channels have simple cuboidal epithelium and are usually embedded in dense connective tissue. The efferent ductules (E) that drain the rete testis have a lining with a characteristic scalloped appearance in section, consisting of patches of simple cuboidal cells with water-absorbing microvilli alternating with patches of taller cells with cilia (arrows)
Epididimiste meydana gelen değişiklikler;
• Nuklear DNA yoğunlaşması. Sperm başı boyutunda azalma.
• Sitoplazma miktarında azalma. Sperm hücrelerinde incelme.
• Plasma membranının lipid, protein ve glikozilasyonunda değişiklik.
• Dış akrozomal membranda değişiklik (dekapasitasyon).
(a) The long, coiled duct of the epididymis (DE), where sperm
undergo maturation and short-term storage, is enclosed by connective
tissue with many blood vessels (V) and covered by a capsule
and the tunica vaginalis (TV). The duct is lined by a pseudostratified
columnar epithelium with long stereocilia (arrows). (X140; H&E)
(b) The columnar epithelium of the epididymal duct is surrounded
by a thin circular layer of smooth muscle (SM) cells and its lumen
contains sperm (S). The smooth muscle becomes thicker and a
longitudinal layer develops in the body and tail of the epididymis.
(X400; H&E)
(c) The inset photo shows the epithelium with tall principal cells (P)
with stereocilia and fewer small basal stem cells (B). Intraepithelial
lymphocytes are also commonly seen in the epididymal duct.
(X500; H&E)
Prostata girmeden önce ampulla denilen iğ biçimli bir genişleme yapar. epithelium is thicker and more extensively folded
Prostat içine girdiğinde daralarak duktus ejakulatorius adını alır.
İki duktus ejakulatorius, utrikulus prostatikusun iki yanından uretraya açılır.
Seminal vesiküller seminal sıvının yapışkan kısmının salgılanmasından ve depolanmasından sorumlu olan bir bezdir. Seminal vesiküller içerisinde ölümden sonra bir miktar spermatozoon görülebilir; bunlar muhtemelen geriye doğru akış ile buraya gelmişlerdir, seminal vesiküller gerçekte spermatozoonların depo edildikleri bir yer değildir.
•Sentral (merkezi) zon: Ejakulator duktusu sarar, bez dokusunun %25’ini
içerir. Prostatın karsinom ve inflamasyona dirençli bölgesidir. Son
çalışmalarda, bu zonun embriyolojik açıdan gelişen prostata mezonefrik
duktusun inklüzyonuyla meydana geldiği ileri sürülmüştür.
•Periferal zon: Prostat bez dokusunun %70’ini içerir. Merkezi zonu sarar ve
bezin posterior ve lateralini işgal eder. Prostatik karsinomların ve
inflamasyonların çoğu bu zonda gelişir.
•Transitional zon: Prostatik üretrayı sarar, prostatik bez dokusunun %5’ini ve
mukozal bezleri içerir. Yaşlılıkta bu bölgedeki parankim hücreleri hiperplaziye
uğrar ve epitel hücrelerinde nodular kitleler oluşur. Dolayısıyla gelişen bu
noduller prostatik üretraya baskı yaparak ürinasyonu zorlaştırır. Bu durum
benign prostatik hiperplazia (BPH) olarak bilinir.
•Periüretral zon: Mukozal ve submukozal bezleri içerir. BPH’nin ileri
aşamasında bu zonda patolojik büyüme izlenir. Bu büyüme üretral basınca
neden olur ve mesaneden ürin sızması gerçekleşir.