SlideShare a Scribd company logo
1 of 54
KOKU TAD ve FİZYOLOJİSİ
Dr. Ercan ÖZDEMİR
2
Giriş
 Koku ve tad, GI fonksiyonla yakın işbirliği nedeniyle
genellikle visseral duyular olarak sınıflandırılır
 Değişik gıdaların lezzetleri büyük ölçüde bunların
tad ve kokularının bir karmasıdır
 Koku duyusunu baskılayan soğuk algınlığı varsa
besinlerden “farklı” tad alınabilir
 Parfümcüler 5000 değişik koku molekülünü, şarap
tadıcıları ise 100’den fazla farklı tad bileşenini ayırt
edebiirler
3
Giriş
 Koku ve tad reseptörlerinin her ikisi çözünmüş moleküllerle uyarılan
kemoseptörlerdir
 Bu iki duyu anatomik olarak birbirilerinden oldukça farklıdır
 Koku reseptörleri uzak çevre reseptörüdür (telereseptör); koku yolları
talamusta durak yapmaz ve koku için kortikal projeksiyon alanı bulunmaz
 Tat yolları beyin sapından talamusa geçer ve ağızdan kalkan dokunma ve
basınca duyarlılık yolları ile birlikte postsentral girusa yansır
4
Reseptör Tipleri
5
KOKU DUYUSU
Koku Müköz Membranı
 Olfaktör reseptörler nazal
mukozanın özelleşmiş bir bölümü
olan ve sarımsı pigment içeren
olfaktor müköz membrana
yerleşmiştir
 Koku duyusu gelişmiş hayvanlarda
(makrosmatik hayvanlar) bu
membranla kaplı alan geniş; insan
gibi mikrosmatik hayvanlarda
küçüktür
 Burun boşluğunun septuma yakın
olan tavanında 5 cm2’lik bir alanı
kaplar
6
Koku Müköz Membranı
 Koku membranında destek
hücreleri ve ana hücreler
(projenitör hücreler) bulunur
 Bu hücrelerin arasında 10-20
milyon olfaktor reseptör vardır
 Her olfaktör reseptör bir
nörondur ve sinir sisteminin
vücutta dış dünyaya en yakın
bulunduğu yerdir
7
Koku Müköz Membranı
 Olfaktor nöronlar olfaktor çubuklar adı
verilen kısa ve uçları genişlemiş
dendritlere sahiptir. Bu çubuklardan çıkan
siliumlar mukusun yüzeyine uzanır
 Her olfaktör reseptör 10 günlük bir
yaşam süresine sahiptir
 Silia 2 µm boy ve 0.1 µm çaplı
miyelinsizdir. Her reseptörde 10-20 silia
vardır
 Olfaktor reseptörin aksonları etmoid
kemiğin kribriform plağını deler ve
olfaktor soğanlara girer
 Olfaktor müköz membrandaki mukus
Bowman bezleri tarafından üretilir
8
Koku Müköz Membranı
Transdüksiyon
9
Olfaktör Katmanlar
10
Olfaktor Soğanlar ve Koku Yolları
 Olfaktor soğanlarda reseptör
aksonları mitral hücrelerin
dendritleri arasında sonlanarak
olfaktor glomerülleri
oluştururlar
 Her glomerülde ortalama 26 000
reseptör hücre aksonu konverjans
(kavuşum) yapar
 Püsküllü hücrelerle (tufted
cell) periglomerüler kısa aksonlu
hücreler glomerüllerin oluşumuna
katılırlar
11
Koku Yolları
 Bir sonraki tabakada, mitral
ve granül hücrelerinin
dendritleri yoğun resiprok
sinapslar oluşturur
 Mitral hücrelerin aksonları
intermediyer olfaktor
stria ve lateral olfaktor
stria üzerinden olfaktor
kortekse gitmek üzere
arkaya doğru ilerler
12
Koku Yolları
 Mitral hücre aksonları olfaktor kortekste
pramidal hücrelerin apikal dendritlerinde
sonlanır
Olfaktor korteks:
 Anterior olfaktor çekirdek,
 Piriform korteks,
 Olfaktor tüberkül,
 Kortikomedial amigdal ve
 Transisyonel entorinal korteksi
kapsar
 Bu yapılar limbik sistemin parçalarıdır
13
Koku Yolları
 Anterior olfaktor çekirdek karşı
taraf olfaktor korteksinden gelen
girdilerin koordinasyonu ve olfaktor
belleklerin bir yandan öteki yana
aktarılması ile,
 Piriform korteks koku
ayırdedilmesi (olfaktor diskrimi-
nasyon) ve kokunun bilinçli
algılanması ile,
 Amigdaller koku ve uyaranlarına
verilen duygusal yanıtlarla ve
 Entorinal korteks ise olfaktor
belleklerle ilgilidir
14
Koku Yolları
 Olfaktor soğana, beyninden 3 girdi daha
ulaşır:
 Birincisi diagonal bandtan (sentrifugal
lifler) gelir
 İkinci girdi ipsilateral anterior
olfaktor çekirdekten kalkar
 Olfaktor strialardaki efferent liflerin
uyarılması olfaktor soğanların elektriksel
aktivitesini azaltır ve inhibitör etki eder
 Üçüncü afferent girdi ise anterior
kommissura yoluyla kontralateral
anterior olfaktor çekirdekten kalkar
15
Koku Eşiği ve Koku Ayırdedilmesi
Koku duyarlılığı, kişiden kişiye 1000 kata kadar
değişebilen farklılık gösterir
En çok görülen anomali, belirli bir kokuya karşı
duyarsızlıkla giden ve insanlarda, %1-20 sıklıkta
görülebilen özgül anosmidir
 Burada özgül koku reseptörleri bulunmaz
Olfaktor reseptörler çözünen maddelere yanıt verirler
Örneğin sarımsağa kokusunu metil merkaptan
havada 500 pg/L’den daha düşük yoğunlukta dahi
koklanmaktadır
İnsanlar 2000-4000 farklı kokuyu ayırdedebilme
özelliğine sahiptir
Substance mg/L of Air
Ethyl ether 5.83
Chloroform 3.30
Pyridine 0.03
Oil of peppermint 0.02
Iodoform 0.02
Butyric acid 0.009
Propyl mercaptan 0.006
Artificial musk 0.00004
Methyl mercaptan 0.0000004
Çeşitli koku veren maddelerin koku eşik
değerleri
16
Koku Eşiği ve Koku Ayırdedilmesi
 Koku şiddetinde farkın saptanabilmesi için yoğunluğunda %30 değişiklik
olmalıdır
 Işık şiddeti için bu değer %1 dir
 Kokunun yönü, koku moleküllerinin iki burun deliğine ulaşma zamanları
arasındaki farkla belirlenir
 Koku molekülleri küçük olup 3-4’den 18-20’ye kadar değişen C atomu
içerirken, aynı sayıda C içerip mimarileri farklı moleküller farklı kokulara
sahiptir
 Aşırı kokulu maddelerin bağıl su ve lipidde çözünürlü yüksektir
17
Sinyal İletimi
 Olfaktor sistem yapısal olarak
birbirinden farklı milyonlarca
antijene özgül yanıtlar üreten
bağışıklık sistemine benzer
 Bu, birbirinden farklı çok sayıda
koku reseptörlerinin bulunmasına
bağlıdır
 Koku reseptörleri, serpantin
reseptörlerinin yaptığı geniş bir
ailenin üyeleridir
18
Sinyal İletimi
 Bu reseptörler G proteinlerine
kenetlenmiştir ve olfaktor
reseptörlerin siliumları üzerine
yerleşmişlerdir
 Gs ile yakın akraba fakat olfaktor
sistem için bir G proteini olan
Golf’un koku reseptörlerini AS’a
bağlar
 Aktivasyonla oluşan cAMP katyon
kanallarına bağlanır ve bunları açar
 Na+ reseptör hücrelerine girer
depolarizasyon oluşturur
19
Sinyal İletimi
 Koku reseptörlerinden bazıları
adenilat siklaz yerine
fosfolipaz C’ye kenetlenmiştir
 Bunun sonucunda oluşan
fosfoinositol hidroliz ürünleri
katyon kanallarını açar
 Koku almaya hizmet eden nöral
yolların da kokuların
ayırdedilmesinde bir rol oynar
20
Sinyal İletimi
 Koku yollarında belirgin derecede bir
inhibitör denetim bulunmaktadır
 Mitral ve granül hücre dendritleri
arasındaki sinaptik bağlantılar mitral
hücre çıktısının inhibitör denetimine
aracılık eder
 Koku korteksinde bir kokuya verilen yanıt
piramidal hücrelerin eksitasyonu olup
bunu inhibisyon izler
 Piramidal hücreler, kolleteralleri yoluyla
kendi kendilerini yeniden uyarırlar ve bu
durum koku korteksindeki ritmik
aktiviteye eğilimi açıklayabilir
21
Koku Maddesi Bağlayıcı Proteinler (OBP)
 Lipofilik koku üreten moleküller,
reseptörlere ulaşmak için burunda
hidrofilik mukusu aşmak zorundadırlar
 Bu saptamalar olfaktör mukusun, koku
maddelerini reseptörlere aktaran, koku
madesi bağlayıcı protein (OBP)
içerebileceğini düşündürmüştür
 Günümüzde burun boşluğu için özgün
OBP izole edilmiştir
22
Cinsiyet ve Bellekle Olan ilişki
 Bir çok hayvan türünde koku ve cinsel işlevler
arasında yakın bir ilişki bulunmakta olup parfüm
reklamları önemli bir kanıttır
 Koku duyusu erkeklere oranla kadınlarda daha
güçlüdür ve koku duyusu ovülasyon zamanı en
keskin hale gelir
 Koku ve tat, uzun dönemli belleği tetiklemede
özgün bir yeteneğe sahip olup bu durum
romancılar tarafından işlenmiş ve deneyci
psikologlar tarafından kaydedilmiştir
23
Koklama
 Burun boşluğunda olfaktör reseptörlerin bulunduğu bölüm iyi
havalandırılamaz
 Normalde her solunum döngüsünde, girdap akımları havanın
küçük bir bölümünü olfaktör membrandan geçirir, büyük bölümü
konkalardan laminar tarzda akar
 Bu girdap akımlarının nedeni, sıcak mukozaya soğuk havanın
çarpması ile oluşan konveksiyondur
 Olfaktör reseptörlerin bulunduğu bölgeye ulaşan havanın miktarı
koklama olayı ile büyük ölçüde artırılır
 Bu eylem, hava akışını yukarı doğru yönlendirmek üzere burun
delikleri alt bölümlerinin septuma doğru kasılmasını içerir
 Koklama; yeni bir kokunun dikkat çekmesi halinde görülen yarı
refleks yanıttır
24
Burunda Ağrı Liflerinin Rolü
 Olfaktör müköz membranda çok
sayıda trigeminal ağrı lifinin çıplak
uçları bulunur
 Bunlar tahriş edici maddelerle
uyarılırlar ve tahriş edici, trigeminal
üzerinden giden yapıtaşı nane,
mentol ve klor gibi maddelerin
tipik kokularının bir bölümünü
oluşturur
 Bu çıplak uçlar, nazal irritanlara
karşı hapşırma, göz yaşarması,
solunum inhibisyonu ve diğer
refleks yanıtların başlatılmasından
da sorumludur
25
Uyum (Adaptasyon)
 Bir kokuya, koku ne kadar kötü olursa olsun uzun süre maruz kalan
bir kişide koku algısı giderek azalır
 Bazen yararlı olan bu fenomen olfaktor sistemde görülen ve merkezi
kaynaklı olan oldukça hızlı uyum olayına bağlıdır
 Olay koklanmakta olan özgün koku için özel olup diğer kokulara ait
eşikler değişmez
26
Anomaliler
 Koku anomalileri –osmias son eki ile ifade edilirler
 Koku anomalileri arasında;
 Anosmi (koku duyusunun yokluğu),
 Hiposmi (koku duyarlılığının azalması)
 Kakosmi denen hoş olmayan koku halusinasyonları da epileptik nöbetler sonucu
gelişebilir
 Disosmi koku duyusunun çarpıtılmasıdır ve 3 şekli bulunmaktadır:
1) Parosmia – Mevcut olan kokunun hoş olmayan bir şekilde algılanmasıdır
2) Phantosmia – Koku maddesi olmadığı halde koku duyusunun algılanması
3) Agnosia – Kokunun yoğunluğunun ve tipinin ayırt edilememesidir
 80 yaşını aşmış insanların %75’inden fazlasında kokuları tanımada bozulma görülür
27
TAD DUYUSU
28
TAD RESEPTÖR
ORGANLARI VE YOLLARI
 Tad Goncaları
 Tadın duyu organları olan tad
goncaları 50-70 µm boyutta oval
cisimciklerdir
 Her tad goncası 4 tip hücreden
oluşur:
 Bazal hücreler,
 Süstentaküler hücreler olan tip 1 ve
tip 2 hücreler ve
 Duyusal sinir lifleri ile bağlantılar yapan
tad reseptörleri olan tip 3 hücreleridir
 Tip 1, 2 ve 3 hücrelerde
mikrovilluslar bulunmakta olup
bunlar dil epitelindeki bir delik olan
tad poruna doğru uzanır
29
Tad Goncaları
 Hücrelerin boyun kısımları çevre epitele sıkı kavşaklarla bağlanır ve
tad reseptörlerin sıvılarla karşılaşan tek bölgesi mikrovilluslardır
 Her tad goncası yaklaşık 50 sinir lifi tarafından inerve edilir
 Her sinir lifi ise ortalama 5 tad goncasından gelen girdileri alır
 Bazal hücreler tad goncasını kuşatan epitel hücrelerinden doğarlar
 Bunlar yeni reseptör hücrelerine farklılaşır ve reseptör hücreleri 10
günlük yarı ömre sahiptir
30
Tad Goncaları
 Duyu siniri kesilirse innerve ettiği tad goncası dejenere olur
 Bununla beraber, sinir rejenere olursa komşu hücreler yeni tad
goncaları oluşturur
 İnsanlarda tad goncaları küçük dil, damak, farinks ve dildeki
fungiform ve vallat papillaların duvarına yerleşmiştir
 Fungiform papillalar dil ucunda en büyük sayıda bulunan
yuvarlak yapılarken, vallat papillalar dil kökünde “V” harfi
şeklinde düzenlenmiş çok belirgin yapılardır
31
Tad Goncaları
32
Tad Goncaları
Fungiform papillada 5 tad goncası
bulunmakta olup bunlar genelde
papillanın tepesine yerleşir, (bir dilde
33 tane bulunur). Dilin 2/3 ön
bölümüne yerleşmişlerdir
Vallat papillaların (8-12 tane)
her biri 250 taneye kadar tad goncası
içermekte olup bunlar genelde
papillaların kenarlarına yerleşmiştir
Foliate papillalar dilin kenarındaki
katlantılarda yerleşmişlerdir. Toplam
1280 tad goncası içerir. IX. Kranial
sinir tarafından inerve edilir.
Filiform papillalar dil sırtını örten
küçük koni şeklinde olan ve genelde
tad goncası içermeyen papillalar
Dilde toplam 10 000 kadar tad
goncası bulunmaktadır
33
Tad Yolları
 Dilin ön 2/3’teki tad goncalarından gelen
duyusal sinir lifleri N. fasialis’in korda
timpani dalı içinde, arka 1/3’den kalkan
lifler ise N. Glossofaringealis içinde
ulaşır
 Dil dışındaki diğer alanlardan gelen lifler
beyin sapına N. vagus içinde ulaşırlar
 Her iki yanda, bu üç sinir içinde gelen
tad lifleri traktus solitarius
çekirdeğine girmek üzere medulla
oblangatada (MO) birleşirler
34
Tad Yolları
 Bu lifler MO’da ikinci nöronlarla sinaps
yapar
 Bunların aksonları orta hattı
çaprazladıktan sonra medial
lemniskusta birleşip talamustaki
çekirdeklerinde dokunma, ağrı ve
sıcaklığa duyarlı liflerle beraber sonlanır
 İmpulslar daha sonra serebral kortekste
postsentral girusun ayak bölümünde
bulunan tad yansıma alanına giderler
 Tadın ayrı bir kortikal yansıma alanı
yoksa da postsentral girusun yüzden
gelen deri duyularına hizmet eden
bölümünde de temsil edilmektedir
35
Temel Tad Şekilleri
 İnsanlarda tatlı, ekşi, acı, tuzlu ve
umami olmak üzere 5 temel tad
bulunur
 Acı maddeler dil kökünde “tadılırken”
ekşi dilin kenarı boyunca tatlı dil
ucunda, tuzlu dil sırtının ön kısmında
ve umami tadı dil köküne yakın bir
yerde tadılır
 Ekşi ve acı tad damakta da alınmakta
olup bu bölgede tatlı ve tuzluya da bir
miktar duyarlılık gösterir
 Farinks ve epiglot bu 5 duyu
modalitesinin tümünü alabilmektedir
36
Temel Tad Şekilleri
 ‘Umami', Japonca bir kelime ve 'tadı güzel'
demek
 'Umami', tatlı ve tuzlu arasında, yağlı ve biraz
da eti çağrıştıran bir tat ve geniz tarafından
duyusu alınmakta
 Glutamin asidi veya glutamat içeren
yiyeceklerde 'umami' tadı bulunuyor
 Protein açısından zengin yiyeceklerde, et,
balık, olgun domates, peynir, bazı sebzeler
ve anne sütünde glutamat veya glutamin
asidine rastlanıyor
37
Reseptörün Uyarılması
 Tad reseptör hücreleri, ağız sıvılarında
çözünmüş maddelere yanıt veren
kemoreseptörlerdir
 Bu maddeler reseptör hücrelerinde
jeneratör potansiyelleri uyandırır ve
bu potansiyeller de duyu nöronlarında
aksiyon potansiyelleri oluşturur
 Moleküllerin jeneratör potansiyelleri
oluşturmada kullandığı yol tad
modalitelerinin birinden diğerine değişiklik
gösterir
38
Reseptörün Uyarılması
 Tuzlu tad uyarılar için Na+’un pasif,
kapılanmamış apikal kanallardan hücre içine
akışı ile tuz reseptör hücrelerini depolarize
eder
 Zira Na+ kanal blokörü bir diüretik olan
amiloridin tuz tadını alma yeteneğini
ortadan kaldırır
 Ekşi tad veren asitler ise H+ ile apikal K+
kanallarını bloke ederek reseptör hücrelerini
depolarize ederler
 Tatlı duyusu veren maddeler zar
reseptörlerine bağlanıp Gs yolu ile adenilat
siklazı aktive ederek hücre içi cAMP’de bir
artışa neden olur
 cAMP, tad hücrelerinin bazolateral zarları
üzerindeki K+ iletkenliğini azaltmak üzere
protein kinaz A yoluyla etki yapar
39
Reseptörün Uyarılması
 Acı duyusu diğerlerinden farklı
özellik gösterir
 Acı maddeler, endoplazmik
retikulumda Ca2+ salınmasını
tetiklemek üzere G proteini ile
kenetlenmiş reseptörler ve
fosfolipaz C yoluyla etki
yapmaktadır
 Umami tadı G proteinine bağlı
reseptörler tarafından algılanır.
 L-glutamat bu reseptörlerin
uyarıcısıdır. T1R1/T1R3
reseptörlerin uyarılması impuls
doğmasına neden olur
40
(a) Tuzlu:
TRP ion channel
(b) Ekşi:
TRP ion channel
Reseptörde
Uyarılma
Mekanizması
41
c) Tatlı:
T1R2 + T1R3
G-protein coupled
receptor
Reseptörde
Uyarılma
Mekanizması
42
d) Acı:
T2R G-protein
coupled receptor
Reseptörde
Uyarılma
Mekanizması
43
e) Umami:
T1R1 + T1R3
G-protein coupled
receptor
Reseptörde Uyarılma
Mekanizması
44
Reseptörün Uyarılması
 Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, α-gusdusin adı verilen yeni bir G
protein α-altbirimi izole edilmiş ve bunun tad goncalarında bulunduğu
gösterilmiştir
 Bu madde transdusinlere benzemektedir
 Tad moleküllerini bağlayan bir proteinin (TBP) varlığı son zamanlarda yapılan
çalışmalarda tespit edilmiştir
 Bu protein vallat papillalar etrafındaki yarığa mukus salgılayan Ebner
bezleri tarafından üretilmektedir
 Muhtemel fonksiyonu, OBP’ye benzer bir yoğunlaştırma ve taşımadır
45
Tad Eşiği ve Şiddet Ayrımı
 İnsanlarda tad şiddetindeki farkı
ayırdedebilme yeteneği tıpkı koku
şiddetinin ayırdedilmesinde olduğu
gibi nisbeten kabadır
 Tad şiddetinde bir değişiklik
olduğunu farkedilebilmesinden önce
tadılan maddenin yoğunluğunda
%30 değişiklik olması gerekir
 Tad goncalarının yanıt verdiği
maddelerin eşik yoğunlukları söz
konusu maddeye bağımlı olarak
değişiklik gösterir
46
Temel Tad Duyuları
 EKŞİ:
 Asitler ekşi tadılır. Reseptörü
uyaran şey asidin anyonundan çok
H+ dur
 Herhangi bir asit için ekşilik genelde
H+ yoğunluğu ile orantılı iken,
organik asitler çoğunlukla aynı H+
yoğunluktaki mineral asitlerden
daha ekşi olarak algılanır
 Bu durumun muhtemel nedeni bu
asitlerin hücrelere mineral
asitlerden daha hızlı sızmalarıdır
47
Temel Tad Duyuları
TUZLU:
Tuzlu tad Na+ tarafından oluşturulur
Bununla beraber NaCl göre, Na-asetat veya Na-
glukonatlar daha tuzlu tad verirler
Bunun nedeni Na+, hücrelerin bazalinde Na+-K+
ATP’az ile dışarı pompalanırken Cl- iyonlarının
reseptör hücre hiperpolarizasyonunu
sınırlamasıdır
Bazı organik bileşikler de tuzlu tad verirler;
örneğin liziltaurin ve ornitiltaurin dipeptidleri
tuzlu tadda olup ağırlık olarak liziltaurin NaCl’den
çok daha fazla güçlüdür
48
Temel Tad Duyuları
 ACI:
 Acı tadı analiz için genelde kullanılmış olan
madde kinin sülfattır
 Bu bileşik 8 µmol/L yoğunlukta farkedilirken
striknin hidroklorürün eşiği daha
düşüktür
 Diğer organik bileşikler özellikle morfin,
nikotin, kafein ve üre acı tad verirler
 Mağnezyum, amonyum ve kalsiyumun
inorganik tuzları da acıdır
 Bu tad katyona bağımlı olduğundan acı tad
veren maddelerin molekül çatıları arasında
herhangi bir belirgin ortak özellik bulunmaz
49
Temel Tad Duyuları
TATLI:
 Tatlı maddelerin çoğu organiktir
 Sükroz, maltoz, laktoz ve glukoz bunların en iyi
bilinen örnekleri ise de polisakkaritler, gliserol,
bazı alkol ve ketonlar ve kloroform, berilyum
tuzları ve aspartik asitin çeşitli amidleri gibi bir
grup bileşik de tatlı taddadır
 Sakkarin ve aspartam gibi yapay tadlandırıcılar
diyet uygulamasında tadlandırıcı ajan olarak
kullanılırlar
 Bu maddelerin çok küçük miktarları bile
tatlandırmak için yeterlidir
 Kurşun tuzları da tatlıdırlar
50
Lezzet
 Ağızlarının tadını bilen kişiler
tarafından aranan hemen hemen
sonsuz türde tadların büyük
bölümü 5 temel taddan üretilir
 Bazı durumlarda arzu edilen bir
tad ağrı uyarısına ait bir eleman da
(örneğin “acı”salçalar) içerir
 Buna ek olarak gıda tarafından
oluşturulan genel duyguda koku
önemli bir rol oynarken gıdaların
kıvamı ve sıcaklığı da bunların
lezzetine katkıda bulunur
51
Değişkenlik ve Ard-Etkiler
 5 temel tad goncasının dağılımında çeşitli türler ile aynı türün
bireyleri arasında önemli değişkenlik görülür
 İnsanlarda ilginç bir değişkenlik feniltiokarbamit (PTC) tadını
alma yeteneğinde gözlenir
 Seyreltik çözelti halinde iken PTC beyaz ırkın yaklaşık %70’de ekşi
tad verirken geri kalan %30 için tadsızdır
 PTC tadının alınmaması otozomal çekinik karekter halinde katılır
 Bu özelliğin analizi insan genetik çalışmalarında oldukça değer taşır
52
Değişkenlik ve Ard-Etkiler
 Tad, görsel ard-hayaller ve kontrastlara bir ölçüde
benzeyen ard-reaksiyonlar ve kontrast fenomenleri
de içeren duyulardır
 Bunların bir kısmı kimyasal “oyun”lar ise de
diğerleri gerçek merkezi fenomenler olabilirler
 Bir bitkide, tad değiştirici bir protein olan
mirakülin keşfedilmiş olup dile uygulanan bu
madde asitleri tatlı hale getirir
 İnsan dahil bütün hayvanlar yenilen gıdayı bir
hastalık izlemişse yeni gıdalara karşı çok güçlü
kaçınma reaksiyonu geliştirirler
 Zehirlenmeden korunma açısından bu tür bir
kaçınmanın hayatta kalma yönünden değeri çok
belirgindir
53
Anomaliler
 Tad anomalileri arasında agosia (tad duyusu yokluğu), hipogosia
(tad duyarlılığında azalma) ve disgosia (tad duyusu bozukluğu)
bulunur
 Çeşitli bir çok hastalık hipogosiaya neden olabilir
 Sülfidril grupları içeren kaptopril ve penisilamin gibi ilaçlar tad
duyusunda geçici kayba neden olurlar
 Sülfidril bileşiklerin bu etkisinin nedeni bilinmemektedir
54
Teşekkürler

More Related Content

What's hot

Si̇napslar (kavşaklar)
Si̇napslar (kavşaklar)Si̇napslar (kavşaklar)
Si̇napslar (kavşaklar)Saeed Gholami
 
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
3 dis hekimligi-3-agiz-2015
3 dis hekimligi-3-agiz-20153 dis hekimligi-3-agiz-2015
3 dis hekimligi-3-agiz-2015Cagatay Barut
 
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇--About Human Anatomy--
 
Mi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleks
Mi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleksMi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleks
Mi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleksCanan Ağaoğlu
 
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇ÖZAN DENTAL KLİNİK
 
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...www.tipfakultesi. org
 
13 otonom sinir-dis3-2015
13 otonom sinir-dis3-201513 otonom sinir-dis3-2015
13 otonom sinir-dis3-2015Cagatay Barut
 
E2 B4 Histoloji Pratik Deneme Sinavi
E2 B4 Histoloji Pratik Deneme SinaviE2 B4 Histoloji Pratik Deneme Sinavi
E2 B4 Histoloji Pratik Deneme Sinaviguest1668c917
 
10 sinir sistemigenebilgiler-dis3-2015
10 sinir sistemigenebilgiler-dis3-201510 sinir sistemigenebilgiler-dis3-2015
10 sinir sistemigenebilgiler-dis3-2015Cagatay Barut
 
Patoloji hücre zedelenmesi̇
Patoloji hücre zedelenmesi̇Patoloji hücre zedelenmesi̇
Patoloji hücre zedelenmesi̇ATB
 
Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

What's hot (20)

Si̇napslar (kavşaklar)
Si̇napslar (kavşaklar)Si̇napslar (kavşaklar)
Si̇napslar (kavşaklar)
 
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Pain sensation
Pain sensationPain sensation
Pain sensation
 
3 dis hekimligi-3-agiz-2015
3 dis hekimligi-3-agiz-20153 dis hekimligi-3-agiz-2015
3 dis hekimligi-3-agiz-2015
 
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Bağırsaklarda sindirim (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
 
Mi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleks
Mi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleksMi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleks
Mi̇yotati̇k refleks ve ters mi̇yotati̇k refleks
 
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
 
Kafatasi kemi̇kleri̇
Kafatasi kemi̇kleri̇Kafatasi kemi̇kleri̇
Kafatasi kemi̇kleri̇
 
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
 
13 otonom sinir-dis3-2015
13 otonom sinir-dis3-201513 otonom sinir-dis3-2015
13 otonom sinir-dis3-2015
 
E2 B4 Histoloji Pratik Deneme Sinavi
E2 B4 Histoloji Pratik Deneme SinaviE2 B4 Histoloji Pratik Deneme Sinavi
E2 B4 Histoloji Pratik Deneme Sinavi
 
10 sinir sistemigenebilgiler-dis3-2015
10 sinir sistemigenebilgiler-dis3-201510 sinir sistemigenebilgiler-dis3-2015
10 sinir sistemigenebilgiler-dis3-2015
 
Patoloji hücre zedelenmesi̇
Patoloji hücre zedelenmesi̇Patoloji hücre zedelenmesi̇
Patoloji hücre zedelenmesi̇
 
Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Deri dokusu (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Hipofiz hipotalamus
Hipofiz  hipotalamusHipofiz  hipotalamus
Hipofiz hipotalamus
 
Solunum yetmezliği
Solunum yetmezliği Solunum yetmezliği
Solunum yetmezliği
 
rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
rinitler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
NÖROLOJİK MUAYENE
NÖROLOJİK MUAYENENÖROLOJİK MUAYENE
NÖROLOJİK MUAYENE
 
Erkek reproduktif sistem histolojisi
Erkek reproduktif sistem histolojisiErkek reproduktif sistem histolojisi
Erkek reproduktif sistem histolojisi
 

More from Cumhuriyet Üniversitesi (8)

Tiroid hormonları
Tiroid hormonlarıTiroid hormonları
Tiroid hormonları
 
Pankreas hormonları
Pankreas hormonlarıPankreas hormonları
Pankreas hormonları
 
Poster sunumu
Poster sunumuPoster sunumu
Poster sunumu
 
Literatür tarama
Literatür taramaLiteratür tarama
Literatür tarama
 
Seminer dersi
Seminer dersiSeminer dersi
Seminer dersi
 
Sunum teknikleri
Sunum teknikleriSunum teknikleri
Sunum teknikleri
 
Physiology of vision
Physiology of visionPhysiology of vision
Physiology of vision
 
Physiology of vision
Physiology of visionPhysiology of vision
Physiology of vision
 

Koku ve tad

  • 1. KOKU TAD ve FİZYOLOJİSİ Dr. Ercan ÖZDEMİR
  • 2. 2 Giriş  Koku ve tad, GI fonksiyonla yakın işbirliği nedeniyle genellikle visseral duyular olarak sınıflandırılır  Değişik gıdaların lezzetleri büyük ölçüde bunların tad ve kokularının bir karmasıdır  Koku duyusunu baskılayan soğuk algınlığı varsa besinlerden “farklı” tad alınabilir  Parfümcüler 5000 değişik koku molekülünü, şarap tadıcıları ise 100’den fazla farklı tad bileşenini ayırt edebiirler
  • 3. 3 Giriş  Koku ve tad reseptörlerinin her ikisi çözünmüş moleküllerle uyarılan kemoseptörlerdir  Bu iki duyu anatomik olarak birbirilerinden oldukça farklıdır  Koku reseptörleri uzak çevre reseptörüdür (telereseptör); koku yolları talamusta durak yapmaz ve koku için kortikal projeksiyon alanı bulunmaz  Tat yolları beyin sapından talamusa geçer ve ağızdan kalkan dokunma ve basınca duyarlılık yolları ile birlikte postsentral girusa yansır
  • 5. 5 KOKU DUYUSU Koku Müköz Membranı  Olfaktör reseptörler nazal mukozanın özelleşmiş bir bölümü olan ve sarımsı pigment içeren olfaktor müköz membrana yerleşmiştir  Koku duyusu gelişmiş hayvanlarda (makrosmatik hayvanlar) bu membranla kaplı alan geniş; insan gibi mikrosmatik hayvanlarda küçüktür  Burun boşluğunun septuma yakın olan tavanında 5 cm2’lik bir alanı kaplar
  • 6. 6 Koku Müköz Membranı  Koku membranında destek hücreleri ve ana hücreler (projenitör hücreler) bulunur  Bu hücrelerin arasında 10-20 milyon olfaktor reseptör vardır  Her olfaktör reseptör bir nörondur ve sinir sisteminin vücutta dış dünyaya en yakın bulunduğu yerdir
  • 7. 7 Koku Müköz Membranı  Olfaktor nöronlar olfaktor çubuklar adı verilen kısa ve uçları genişlemiş dendritlere sahiptir. Bu çubuklardan çıkan siliumlar mukusun yüzeyine uzanır  Her olfaktör reseptör 10 günlük bir yaşam süresine sahiptir  Silia 2 µm boy ve 0.1 µm çaplı miyelinsizdir. Her reseptörde 10-20 silia vardır  Olfaktor reseptörin aksonları etmoid kemiğin kribriform plağını deler ve olfaktor soğanlara girer  Olfaktor müköz membrandaki mukus Bowman bezleri tarafından üretilir
  • 10. 10 Olfaktor Soğanlar ve Koku Yolları  Olfaktor soğanlarda reseptör aksonları mitral hücrelerin dendritleri arasında sonlanarak olfaktor glomerülleri oluştururlar  Her glomerülde ortalama 26 000 reseptör hücre aksonu konverjans (kavuşum) yapar  Püsküllü hücrelerle (tufted cell) periglomerüler kısa aksonlu hücreler glomerüllerin oluşumuna katılırlar
  • 11. 11 Koku Yolları  Bir sonraki tabakada, mitral ve granül hücrelerinin dendritleri yoğun resiprok sinapslar oluşturur  Mitral hücrelerin aksonları intermediyer olfaktor stria ve lateral olfaktor stria üzerinden olfaktor kortekse gitmek üzere arkaya doğru ilerler
  • 12. 12 Koku Yolları  Mitral hücre aksonları olfaktor kortekste pramidal hücrelerin apikal dendritlerinde sonlanır Olfaktor korteks:  Anterior olfaktor çekirdek,  Piriform korteks,  Olfaktor tüberkül,  Kortikomedial amigdal ve  Transisyonel entorinal korteksi kapsar  Bu yapılar limbik sistemin parçalarıdır
  • 13. 13 Koku Yolları  Anterior olfaktor çekirdek karşı taraf olfaktor korteksinden gelen girdilerin koordinasyonu ve olfaktor belleklerin bir yandan öteki yana aktarılması ile,  Piriform korteks koku ayırdedilmesi (olfaktor diskrimi- nasyon) ve kokunun bilinçli algılanması ile,  Amigdaller koku ve uyaranlarına verilen duygusal yanıtlarla ve  Entorinal korteks ise olfaktor belleklerle ilgilidir
  • 14. 14 Koku Yolları  Olfaktor soğana, beyninden 3 girdi daha ulaşır:  Birincisi diagonal bandtan (sentrifugal lifler) gelir  İkinci girdi ipsilateral anterior olfaktor çekirdekten kalkar  Olfaktor strialardaki efferent liflerin uyarılması olfaktor soğanların elektriksel aktivitesini azaltır ve inhibitör etki eder  Üçüncü afferent girdi ise anterior kommissura yoluyla kontralateral anterior olfaktor çekirdekten kalkar
  • 15. 15 Koku Eşiği ve Koku Ayırdedilmesi Koku duyarlılığı, kişiden kişiye 1000 kata kadar değişebilen farklılık gösterir En çok görülen anomali, belirli bir kokuya karşı duyarsızlıkla giden ve insanlarda, %1-20 sıklıkta görülebilen özgül anosmidir  Burada özgül koku reseptörleri bulunmaz Olfaktor reseptörler çözünen maddelere yanıt verirler Örneğin sarımsağa kokusunu metil merkaptan havada 500 pg/L’den daha düşük yoğunlukta dahi koklanmaktadır İnsanlar 2000-4000 farklı kokuyu ayırdedebilme özelliğine sahiptir Substance mg/L of Air Ethyl ether 5.83 Chloroform 3.30 Pyridine 0.03 Oil of peppermint 0.02 Iodoform 0.02 Butyric acid 0.009 Propyl mercaptan 0.006 Artificial musk 0.00004 Methyl mercaptan 0.0000004 Çeşitli koku veren maddelerin koku eşik değerleri
  • 16. 16 Koku Eşiği ve Koku Ayırdedilmesi  Koku şiddetinde farkın saptanabilmesi için yoğunluğunda %30 değişiklik olmalıdır  Işık şiddeti için bu değer %1 dir  Kokunun yönü, koku moleküllerinin iki burun deliğine ulaşma zamanları arasındaki farkla belirlenir  Koku molekülleri küçük olup 3-4’den 18-20’ye kadar değişen C atomu içerirken, aynı sayıda C içerip mimarileri farklı moleküller farklı kokulara sahiptir  Aşırı kokulu maddelerin bağıl su ve lipidde çözünürlü yüksektir
  • 17. 17 Sinyal İletimi  Olfaktor sistem yapısal olarak birbirinden farklı milyonlarca antijene özgül yanıtlar üreten bağışıklık sistemine benzer  Bu, birbirinden farklı çok sayıda koku reseptörlerinin bulunmasına bağlıdır  Koku reseptörleri, serpantin reseptörlerinin yaptığı geniş bir ailenin üyeleridir
  • 18. 18 Sinyal İletimi  Bu reseptörler G proteinlerine kenetlenmiştir ve olfaktor reseptörlerin siliumları üzerine yerleşmişlerdir  Gs ile yakın akraba fakat olfaktor sistem için bir G proteini olan Golf’un koku reseptörlerini AS’a bağlar  Aktivasyonla oluşan cAMP katyon kanallarına bağlanır ve bunları açar  Na+ reseptör hücrelerine girer depolarizasyon oluşturur
  • 19. 19 Sinyal İletimi  Koku reseptörlerinden bazıları adenilat siklaz yerine fosfolipaz C’ye kenetlenmiştir  Bunun sonucunda oluşan fosfoinositol hidroliz ürünleri katyon kanallarını açar  Koku almaya hizmet eden nöral yolların da kokuların ayırdedilmesinde bir rol oynar
  • 20. 20 Sinyal İletimi  Koku yollarında belirgin derecede bir inhibitör denetim bulunmaktadır  Mitral ve granül hücre dendritleri arasındaki sinaptik bağlantılar mitral hücre çıktısının inhibitör denetimine aracılık eder  Koku korteksinde bir kokuya verilen yanıt piramidal hücrelerin eksitasyonu olup bunu inhibisyon izler  Piramidal hücreler, kolleteralleri yoluyla kendi kendilerini yeniden uyarırlar ve bu durum koku korteksindeki ritmik aktiviteye eğilimi açıklayabilir
  • 21. 21 Koku Maddesi Bağlayıcı Proteinler (OBP)  Lipofilik koku üreten moleküller, reseptörlere ulaşmak için burunda hidrofilik mukusu aşmak zorundadırlar  Bu saptamalar olfaktör mukusun, koku maddelerini reseptörlere aktaran, koku madesi bağlayıcı protein (OBP) içerebileceğini düşündürmüştür  Günümüzde burun boşluğu için özgün OBP izole edilmiştir
  • 22. 22 Cinsiyet ve Bellekle Olan ilişki  Bir çok hayvan türünde koku ve cinsel işlevler arasında yakın bir ilişki bulunmakta olup parfüm reklamları önemli bir kanıttır  Koku duyusu erkeklere oranla kadınlarda daha güçlüdür ve koku duyusu ovülasyon zamanı en keskin hale gelir  Koku ve tat, uzun dönemli belleği tetiklemede özgün bir yeteneğe sahip olup bu durum romancılar tarafından işlenmiş ve deneyci psikologlar tarafından kaydedilmiştir
  • 23. 23 Koklama  Burun boşluğunda olfaktör reseptörlerin bulunduğu bölüm iyi havalandırılamaz  Normalde her solunum döngüsünde, girdap akımları havanın küçük bir bölümünü olfaktör membrandan geçirir, büyük bölümü konkalardan laminar tarzda akar  Bu girdap akımlarının nedeni, sıcak mukozaya soğuk havanın çarpması ile oluşan konveksiyondur  Olfaktör reseptörlerin bulunduğu bölgeye ulaşan havanın miktarı koklama olayı ile büyük ölçüde artırılır  Bu eylem, hava akışını yukarı doğru yönlendirmek üzere burun delikleri alt bölümlerinin septuma doğru kasılmasını içerir  Koklama; yeni bir kokunun dikkat çekmesi halinde görülen yarı refleks yanıttır
  • 24. 24 Burunda Ağrı Liflerinin Rolü  Olfaktör müköz membranda çok sayıda trigeminal ağrı lifinin çıplak uçları bulunur  Bunlar tahriş edici maddelerle uyarılırlar ve tahriş edici, trigeminal üzerinden giden yapıtaşı nane, mentol ve klor gibi maddelerin tipik kokularının bir bölümünü oluşturur  Bu çıplak uçlar, nazal irritanlara karşı hapşırma, göz yaşarması, solunum inhibisyonu ve diğer refleks yanıtların başlatılmasından da sorumludur
  • 25. 25 Uyum (Adaptasyon)  Bir kokuya, koku ne kadar kötü olursa olsun uzun süre maruz kalan bir kişide koku algısı giderek azalır  Bazen yararlı olan bu fenomen olfaktor sistemde görülen ve merkezi kaynaklı olan oldukça hızlı uyum olayına bağlıdır  Olay koklanmakta olan özgün koku için özel olup diğer kokulara ait eşikler değişmez
  • 26. 26 Anomaliler  Koku anomalileri –osmias son eki ile ifade edilirler  Koku anomalileri arasında;  Anosmi (koku duyusunun yokluğu),  Hiposmi (koku duyarlılığının azalması)  Kakosmi denen hoş olmayan koku halusinasyonları da epileptik nöbetler sonucu gelişebilir  Disosmi koku duyusunun çarpıtılmasıdır ve 3 şekli bulunmaktadır: 1) Parosmia – Mevcut olan kokunun hoş olmayan bir şekilde algılanmasıdır 2) Phantosmia – Koku maddesi olmadığı halde koku duyusunun algılanması 3) Agnosia – Kokunun yoğunluğunun ve tipinin ayırt edilememesidir  80 yaşını aşmış insanların %75’inden fazlasında kokuları tanımada bozulma görülür
  • 28. 28 TAD RESEPTÖR ORGANLARI VE YOLLARI  Tad Goncaları  Tadın duyu organları olan tad goncaları 50-70 µm boyutta oval cisimciklerdir  Her tad goncası 4 tip hücreden oluşur:  Bazal hücreler,  Süstentaküler hücreler olan tip 1 ve tip 2 hücreler ve  Duyusal sinir lifleri ile bağlantılar yapan tad reseptörleri olan tip 3 hücreleridir  Tip 1, 2 ve 3 hücrelerde mikrovilluslar bulunmakta olup bunlar dil epitelindeki bir delik olan tad poruna doğru uzanır
  • 29. 29 Tad Goncaları  Hücrelerin boyun kısımları çevre epitele sıkı kavşaklarla bağlanır ve tad reseptörlerin sıvılarla karşılaşan tek bölgesi mikrovilluslardır  Her tad goncası yaklaşık 50 sinir lifi tarafından inerve edilir  Her sinir lifi ise ortalama 5 tad goncasından gelen girdileri alır  Bazal hücreler tad goncasını kuşatan epitel hücrelerinden doğarlar  Bunlar yeni reseptör hücrelerine farklılaşır ve reseptör hücreleri 10 günlük yarı ömre sahiptir
  • 30. 30 Tad Goncaları  Duyu siniri kesilirse innerve ettiği tad goncası dejenere olur  Bununla beraber, sinir rejenere olursa komşu hücreler yeni tad goncaları oluşturur  İnsanlarda tad goncaları küçük dil, damak, farinks ve dildeki fungiform ve vallat papillaların duvarına yerleşmiştir  Fungiform papillalar dil ucunda en büyük sayıda bulunan yuvarlak yapılarken, vallat papillalar dil kökünde “V” harfi şeklinde düzenlenmiş çok belirgin yapılardır
  • 32. 32 Tad Goncaları Fungiform papillada 5 tad goncası bulunmakta olup bunlar genelde papillanın tepesine yerleşir, (bir dilde 33 tane bulunur). Dilin 2/3 ön bölümüne yerleşmişlerdir Vallat papillaların (8-12 tane) her biri 250 taneye kadar tad goncası içermekte olup bunlar genelde papillaların kenarlarına yerleşmiştir Foliate papillalar dilin kenarındaki katlantılarda yerleşmişlerdir. Toplam 1280 tad goncası içerir. IX. Kranial sinir tarafından inerve edilir. Filiform papillalar dil sırtını örten küçük koni şeklinde olan ve genelde tad goncası içermeyen papillalar Dilde toplam 10 000 kadar tad goncası bulunmaktadır
  • 33. 33 Tad Yolları  Dilin ön 2/3’teki tad goncalarından gelen duyusal sinir lifleri N. fasialis’in korda timpani dalı içinde, arka 1/3’den kalkan lifler ise N. Glossofaringealis içinde ulaşır  Dil dışındaki diğer alanlardan gelen lifler beyin sapına N. vagus içinde ulaşırlar  Her iki yanda, bu üç sinir içinde gelen tad lifleri traktus solitarius çekirdeğine girmek üzere medulla oblangatada (MO) birleşirler
  • 34. 34 Tad Yolları  Bu lifler MO’da ikinci nöronlarla sinaps yapar  Bunların aksonları orta hattı çaprazladıktan sonra medial lemniskusta birleşip talamustaki çekirdeklerinde dokunma, ağrı ve sıcaklığa duyarlı liflerle beraber sonlanır  İmpulslar daha sonra serebral kortekste postsentral girusun ayak bölümünde bulunan tad yansıma alanına giderler  Tadın ayrı bir kortikal yansıma alanı yoksa da postsentral girusun yüzden gelen deri duyularına hizmet eden bölümünde de temsil edilmektedir
  • 35. 35 Temel Tad Şekilleri  İnsanlarda tatlı, ekşi, acı, tuzlu ve umami olmak üzere 5 temel tad bulunur  Acı maddeler dil kökünde “tadılırken” ekşi dilin kenarı boyunca tatlı dil ucunda, tuzlu dil sırtının ön kısmında ve umami tadı dil köküne yakın bir yerde tadılır  Ekşi ve acı tad damakta da alınmakta olup bu bölgede tatlı ve tuzluya da bir miktar duyarlılık gösterir  Farinks ve epiglot bu 5 duyu modalitesinin tümünü alabilmektedir
  • 36. 36 Temel Tad Şekilleri  ‘Umami', Japonca bir kelime ve 'tadı güzel' demek  'Umami', tatlı ve tuzlu arasında, yağlı ve biraz da eti çağrıştıran bir tat ve geniz tarafından duyusu alınmakta  Glutamin asidi veya glutamat içeren yiyeceklerde 'umami' tadı bulunuyor  Protein açısından zengin yiyeceklerde, et, balık, olgun domates, peynir, bazı sebzeler ve anne sütünde glutamat veya glutamin asidine rastlanıyor
  • 37. 37 Reseptörün Uyarılması  Tad reseptör hücreleri, ağız sıvılarında çözünmüş maddelere yanıt veren kemoreseptörlerdir  Bu maddeler reseptör hücrelerinde jeneratör potansiyelleri uyandırır ve bu potansiyeller de duyu nöronlarında aksiyon potansiyelleri oluşturur  Moleküllerin jeneratör potansiyelleri oluşturmada kullandığı yol tad modalitelerinin birinden diğerine değişiklik gösterir
  • 38. 38 Reseptörün Uyarılması  Tuzlu tad uyarılar için Na+’un pasif, kapılanmamış apikal kanallardan hücre içine akışı ile tuz reseptör hücrelerini depolarize eder  Zira Na+ kanal blokörü bir diüretik olan amiloridin tuz tadını alma yeteneğini ortadan kaldırır  Ekşi tad veren asitler ise H+ ile apikal K+ kanallarını bloke ederek reseptör hücrelerini depolarize ederler  Tatlı duyusu veren maddeler zar reseptörlerine bağlanıp Gs yolu ile adenilat siklazı aktive ederek hücre içi cAMP’de bir artışa neden olur  cAMP, tad hücrelerinin bazolateral zarları üzerindeki K+ iletkenliğini azaltmak üzere protein kinaz A yoluyla etki yapar
  • 39. 39 Reseptörün Uyarılması  Acı duyusu diğerlerinden farklı özellik gösterir  Acı maddeler, endoplazmik retikulumda Ca2+ salınmasını tetiklemek üzere G proteini ile kenetlenmiş reseptörler ve fosfolipaz C yoluyla etki yapmaktadır  Umami tadı G proteinine bağlı reseptörler tarafından algılanır.  L-glutamat bu reseptörlerin uyarıcısıdır. T1R1/T1R3 reseptörlerin uyarılması impuls doğmasına neden olur
  • 40. 40 (a) Tuzlu: TRP ion channel (b) Ekşi: TRP ion channel Reseptörde Uyarılma Mekanizması
  • 41. 41 c) Tatlı: T1R2 + T1R3 G-protein coupled receptor Reseptörde Uyarılma Mekanizması
  • 42. 42 d) Acı: T2R G-protein coupled receptor Reseptörde Uyarılma Mekanizması
  • 43. 43 e) Umami: T1R1 + T1R3 G-protein coupled receptor Reseptörde Uyarılma Mekanizması
  • 44. 44 Reseptörün Uyarılması  Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, α-gusdusin adı verilen yeni bir G protein α-altbirimi izole edilmiş ve bunun tad goncalarında bulunduğu gösterilmiştir  Bu madde transdusinlere benzemektedir  Tad moleküllerini bağlayan bir proteinin (TBP) varlığı son zamanlarda yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir  Bu protein vallat papillalar etrafındaki yarığa mukus salgılayan Ebner bezleri tarafından üretilmektedir  Muhtemel fonksiyonu, OBP’ye benzer bir yoğunlaştırma ve taşımadır
  • 45. 45 Tad Eşiği ve Şiddet Ayrımı  İnsanlarda tad şiddetindeki farkı ayırdedebilme yeteneği tıpkı koku şiddetinin ayırdedilmesinde olduğu gibi nisbeten kabadır  Tad şiddetinde bir değişiklik olduğunu farkedilebilmesinden önce tadılan maddenin yoğunluğunda %30 değişiklik olması gerekir  Tad goncalarının yanıt verdiği maddelerin eşik yoğunlukları söz konusu maddeye bağımlı olarak değişiklik gösterir
  • 46. 46 Temel Tad Duyuları  EKŞİ:  Asitler ekşi tadılır. Reseptörü uyaran şey asidin anyonundan çok H+ dur  Herhangi bir asit için ekşilik genelde H+ yoğunluğu ile orantılı iken, organik asitler çoğunlukla aynı H+ yoğunluktaki mineral asitlerden daha ekşi olarak algılanır  Bu durumun muhtemel nedeni bu asitlerin hücrelere mineral asitlerden daha hızlı sızmalarıdır
  • 47. 47 Temel Tad Duyuları TUZLU: Tuzlu tad Na+ tarafından oluşturulur Bununla beraber NaCl göre, Na-asetat veya Na- glukonatlar daha tuzlu tad verirler Bunun nedeni Na+, hücrelerin bazalinde Na+-K+ ATP’az ile dışarı pompalanırken Cl- iyonlarının reseptör hücre hiperpolarizasyonunu sınırlamasıdır Bazı organik bileşikler de tuzlu tad verirler; örneğin liziltaurin ve ornitiltaurin dipeptidleri tuzlu tadda olup ağırlık olarak liziltaurin NaCl’den çok daha fazla güçlüdür
  • 48. 48 Temel Tad Duyuları  ACI:  Acı tadı analiz için genelde kullanılmış olan madde kinin sülfattır  Bu bileşik 8 µmol/L yoğunlukta farkedilirken striknin hidroklorürün eşiği daha düşüktür  Diğer organik bileşikler özellikle morfin, nikotin, kafein ve üre acı tad verirler  Mağnezyum, amonyum ve kalsiyumun inorganik tuzları da acıdır  Bu tad katyona bağımlı olduğundan acı tad veren maddelerin molekül çatıları arasında herhangi bir belirgin ortak özellik bulunmaz
  • 49. 49 Temel Tad Duyuları TATLI:  Tatlı maddelerin çoğu organiktir  Sükroz, maltoz, laktoz ve glukoz bunların en iyi bilinen örnekleri ise de polisakkaritler, gliserol, bazı alkol ve ketonlar ve kloroform, berilyum tuzları ve aspartik asitin çeşitli amidleri gibi bir grup bileşik de tatlı taddadır  Sakkarin ve aspartam gibi yapay tadlandırıcılar diyet uygulamasında tadlandırıcı ajan olarak kullanılırlar  Bu maddelerin çok küçük miktarları bile tatlandırmak için yeterlidir  Kurşun tuzları da tatlıdırlar
  • 50. 50 Lezzet  Ağızlarının tadını bilen kişiler tarafından aranan hemen hemen sonsuz türde tadların büyük bölümü 5 temel taddan üretilir  Bazı durumlarda arzu edilen bir tad ağrı uyarısına ait bir eleman da (örneğin “acı”salçalar) içerir  Buna ek olarak gıda tarafından oluşturulan genel duyguda koku önemli bir rol oynarken gıdaların kıvamı ve sıcaklığı da bunların lezzetine katkıda bulunur
  • 51. 51 Değişkenlik ve Ard-Etkiler  5 temel tad goncasının dağılımında çeşitli türler ile aynı türün bireyleri arasında önemli değişkenlik görülür  İnsanlarda ilginç bir değişkenlik feniltiokarbamit (PTC) tadını alma yeteneğinde gözlenir  Seyreltik çözelti halinde iken PTC beyaz ırkın yaklaşık %70’de ekşi tad verirken geri kalan %30 için tadsızdır  PTC tadının alınmaması otozomal çekinik karekter halinde katılır  Bu özelliğin analizi insan genetik çalışmalarında oldukça değer taşır
  • 52. 52 Değişkenlik ve Ard-Etkiler  Tad, görsel ard-hayaller ve kontrastlara bir ölçüde benzeyen ard-reaksiyonlar ve kontrast fenomenleri de içeren duyulardır  Bunların bir kısmı kimyasal “oyun”lar ise de diğerleri gerçek merkezi fenomenler olabilirler  Bir bitkide, tad değiştirici bir protein olan mirakülin keşfedilmiş olup dile uygulanan bu madde asitleri tatlı hale getirir  İnsan dahil bütün hayvanlar yenilen gıdayı bir hastalık izlemişse yeni gıdalara karşı çok güçlü kaçınma reaksiyonu geliştirirler  Zehirlenmeden korunma açısından bu tür bir kaçınmanın hayatta kalma yönünden değeri çok belirgindir
  • 53. 53 Anomaliler  Tad anomalileri arasında agosia (tad duyusu yokluğu), hipogosia (tad duyarlılığında azalma) ve disgosia (tad duyusu bozukluğu) bulunur  Çeşitli bir çok hastalık hipogosiaya neden olabilir  Sülfidril grupları içeren kaptopril ve penisilamin gibi ilaçlar tad duyusunda geçici kayba neden olurlar  Sülfidril bileşiklerin bu etkisinin nedeni bilinmemektedir