2. • Ampiyem plevral kavitede pürülan sıvı birikimidir
• Gelişimi 3 aşamada gerçekleşir
• Eksüdatif faz - sıvı serbestçe hareket eder
• Fibrinopürülan faz - sıvı bir bölgede toplanır
• Organizasyon fazı
3. • Önce iki kaburga arasındaki cildi göbekli bir
neşterle aç
• Sonra sivri uçlu bir neşterin arkasına kumaş
sar ve kesiye bir tırnak derinliğinde batır
• Yeterince püy boşalttığını düşündüğün
zaman yarayı temiz bir kumaş parçasıyla
tıka
• Her gün bu işlemi tekrarla ve onuncu günde
kalaydan bir boruyu göğüs boşluğuna sok,
içerisini şarap ve yağ karışımıyla yıka ki
akciğer kurumasın
• Dışarı akan sıvı parmaklarını ayırırken
yapışkan haldeyse kalay boruyu ilk günden
içeri yerleştir ve sıvı bitene kadar orada tut
• İçerisi tamamen kuruduğunda tüpü her gün
yavaş yavaş çek ki etrafındaki yara kolay
kapansın
• Gelen sıvı berrak ya da kırmızı ise hasta
iyileşir ama sarı ya da yeşilse hasta ölür
4. • Ampiyem tedavisi, akut fazda kosta eksizyonu ve
açık tüp torakostomi, kronik fazda ise kalınlaşmış
plevranın ve aynı hizadaki kostaların eksizyonu
şeklindeydi
• Cerrahlar postop ölümlerin solunum sıkıntısından
ziyade enfeksiyona bağlı olduğunu
düşünüyorlardı
• Büllau ise yapılan işlemlerin akciğer fizyolojisine
uygun olmadığına inanıyordu. Bu yüzden 1891’de
Viyana Tıp Kongresi’nde sualtı drenajın çok daha
güvenli ve etkili bir yöntem olduğunu savundu
Dr. Gotthard Bülau
5.
6. • W., 35 yaş erkek marangoz
• Ateş, öksürük, sol toraksta perküsyonla 3 cm dolgunluk, kalp sağa yer
değiştirmiş
• Göğüs tüpü takılıp sualtı drenaja başlandı
• 4 Mayıs 2250cc püy boşaldı
• 17 Mayıs günlük 100cc gelen püy mevcut, kateter kan pıhtısıyla tıkanıyor,
kalsiyum solüsyonu ile yıkıyorum
• Hastanın genel durumu iyileşti hasta drenle taburcu edildi 8 günde bir
pansumana gelecek
• 15 ay sonra püy gelişi kesildi hastayı senelerce takip ettim iyilik halini
korudu
• Benim mekanizmam valv işlevi görerek açık pnömotoraksı engelliyor ancak
her zorlu ekspirasyonda hava çıkışına izin verdiği için kapalı pnömotoraks da
oluşturmuyor ve hastanın akciğerlerinin çalışabilmesini sağlıyor
10. Parapnömonik effüzyon/ampiyem ayrımı yapılması
klinik karar verme sürecini etkiler mi?
• Parapnömonik plevral hastalık 4 aşamada gelişir
• 1. aşama: Pnömoniye bağlı plevrit
• 2. aşama: Eksüdasyon/ basit parapnömonik effüzyon
• Berrak/akışkan sıvı/az WBC
• 3. aşama: Fibrinopürülan faz
• Fazla WBC/septasyon/
• 4.aşama: Organizasyon fazı
• Plevral kalınlaşma/restriktif akciğer hastalığı
11. • Komplike parapnömonik effüzyon
• pH<7.2
• LDH>1000U
• Glukoz <40mg/dL ya da kan glukozunun %25’inden az
• Gram boyamada ya da kültürde pozitiflik
• Lokulasuyon/septasyon
• pH<7.27 ise fibrinopürülan faza geçiş ihtimali yüksek
• pH<7.1 ise cerrahiye gitme ihtimali yüksek
• Preop 48 saat antibiyoterapi önerilmekte
12. Bu hastalıklardaki en iyi görüntüleme yöntemi
hangisidir?
• Direk grafi parenkimal konsolidasyon ile plevral sıvı ayrımında yetersiz
ve ileri tetkik gerekmekte
• USG ve Tomografi tanıda eşit ölçüde yeterli
• Ancak USG’ye her an ulaşmak mümkün değil
• USG güvenilirliği uygulayıcıya göre değişmekte
• Kümülatif tomografi kaynaklı radyasyon maruziyeti kanser riskini
arttırmakta
• Modern cihazlardaki otomatik doz modülasyonu ile bu risk azaltılabilir
• Tomografide kontrastlı görüntüleme yapılmalı
• Tomografi sadece preop planlama için kullanılmalı
13. Plevral sıvıya ne zaman ve nasıl müdahale
edilmelidir?
• Kriterler: Efüzyon miktarı, semptom varlığı, lokülasyon varlığı
• Hemitoraksın %40’ından fazla yer kaplayan veya mediastinal shift
yapan sıvılara müdahale edilmeli
• Semptomlarda gerileme olmazsa/artma olursa müdahale edilmeli
• Ateş/taşipne/oksijen açlığı
• Respiratuar distres mevcudiyeti genellikle cerrahi girişim
gerektirmektedir
• Lokülasyon varlığı medikal tedavi yetersizliğini gösterir ve cerrahi
girişim gerektirir
• Torasentez/tüp torakostomi/enzimatik debridman/VATS
14. • İlk girişim olarak USG eşliğinde torasentez denenmelidir
• Öncelikle konservatif kalınıp semptom artışı ya da mediastinel shift
gelişimi sonrası tüp takılması önerilmektedir
• Tüp boyutunun küçük olması drenajı azaltmaz, morbiditeyi arttırmaz,
fibrinolitik tedavi sürecini etkilemez, ancak ağrı şikayetlerini azaltır
• Fibrinoliz ve VATS uygulamaları eşdeğer etkiye sahiptir
• Fibrinoliz, sadece tüp torakostomi uygulamasından daha etkilidir ve
daha az maliyetlidir
15. • VATS yapılacaksa tanıdan sonraki ilk 48 saat içinde yapılmalıdır, yoksa
postop komplikasyon gelişme riski artmaktadır
• Fibrinoliz tedavisi de plevral effüzyon fazında başlanırsa VATS ile aynı
etkiye sahip olur
• Ancak VATS, fibrinolize göre daha maliyetlidir
• Fibrinoliz için ise tedavi doz ve süresi ile ilgili yayınlarda halen karar
birliği yoktur
16.
17. En etkili fibrinolitik ajan hangisidir?
• Fibrinolitik ajan uygulanması salin ile yıkamaya üstündür
• Streptokinaz ve ürokinaz arasında etki bakımından fark yoktur
• Ancak streptokinazın alerjik reaksiyon yaratma ihtimali yüksektir
• tPA ile Ürokinaz yakın derecede etki gösterir
• DNaz (Dornaz) herhangi bir fibrinolitik ajana additif etki gösterir
18. Fibrinoliz sonrası VATS hangi koşullarda
yapılmalıdır?
• Görüntülemede parankimden ayrı olarak solid materyal saptanırsa ve
• Hastanın oksijen açlığı sebat ederse VATS yapılmalıdır
• VATS için fibrinoliz sonrası 4 gün beklenmesi önerilmektedir
19. Parankimal apse ya da nekrotizan pnömoniye
yaklaşım nasıl olmalıdır?
• Ampiyem sonrası akciğer apsesi gelişimi görülen hastalarda konjenital
akciğer malformasyonları olabilir, tomografi ile bu durumu kontrol
etmek gerekir
• Ek anomalisi olmaayan akciğer apseleri antibiyoterapi ile tedavi
edilmelidir
• Toraks duvarında loküle organize yapılara görüntüleme eşliğinde
kateter takılması yeterli olmaktadır. Operasyona genellikle gerek
kalmamaktadır
• Akciğer nekrozu gelişimi durumunda antibiyoterapiyi uzatmak gerekir,
cerrahi müdahaleden, bronkoplevral fistül ya da kontrol edilemeyecek
kanamalara yol açabileceğinden ötürü kaçınılmalıdır
20. Tedavi sonrası antibiyoterapiye ne kadar daha
devam edilmelidir?
• Ateşin kesilmesinden sonra en az 2 hafta antibiyoterapi uygulanması
önerilmektedir
21. • Malign effüzyonların da kateter aracılı boşaltılması önerilmektedir
• Göğüs tüpü çekilmesi sonrası grafi kontrolünün klinik bulgu varsa
yapılması önerilmektedir
• Fibrinolizin yenidoğanlarda da etkili olduğu belirtilmiştir
• Ampiyem sonrası gelişen pnömotoseller genellikle basit yapıdadır ve
takip eden 2 ay içinde müdahalesiz geriler
• Küçük bir yüzdesi daha yavaş gerilediği için uzun süre takip
gerektirebilir
• Tekrarlayan enfeksiyon, atelektazi, bronkoplevral fistül gelişen veya
hemitoraksın %50’sinin kaplandığı hastalarda görüntüleme eşliğinde
kateter yerleştirilmesi tedavi için yeterlidir
22. • S.pneumonia bakteriyel pnömoninin en sık sebebidir, genellikle
komplike seyreder, tedavide amoksisilinmakrolidsefalosporin
kullanılabilir
• H.influenza genellikle kış ve bahar aylarında pnömoni yapar, genellikle
beta laktamlara duyarlıdır
• S.aureus pyojenik toksin ve enzimler salgılar, akciğer apselerinde
görülen tipik organizmadır, genellikle pnömotosel ile iyileşir
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29. • Bağlantı hortumu toplayıcı şişeden daha aşağıda kalacak kadar uzun
olursa sıvı dolu bir «loop» oluşur ve drenaj durur
• Sıvı kolonunda dalgalanma olması tüpün plevral boşlukta olduğunu
gösterir
• Dalgalanmanın durması ya tüpün tıkandığını ya da akciğerlerin
tamamen ekspanse olduğunu gösterir
• Dalgalanmanın artması geniş bir torakal boşluk oluştuğunu gösterir,
atelektazi mevcudiyeti ya da akciğerlerin yeteri kadar ekspanse
olmamasından kaynaklanabilir
• Toplayıcı şişedeki köpüklenme tüpe yaklaşık 30ml alkol eklenmesi ile
engellenebilir
30. • Yüksek akımlı hava kaçağı olan hastalarda toplama şişesindeki sıvı hızlı
bir şekilde buharlaşacağından ötürü sık aralıklarla sıvı eklemek gerekir
• Bir toraksta iki adet tüp olduğu durumlarda iki tüpün de «Y»
konnektör ile tek toplayıcı şişeye bağlanması gerekir, bu şekilde her iki
tüpe de aynı vakum basıncı uygulanmış olur
• Yüksek miktarda hava kaçağı olduğu durumda akciğerleri ekspanse
edebilmek için daha yüksek hacimde havayı aspire etmek gerekir
• Ancak bu durum da inspirasyonda akciğerlere alınan havanın
çalınmasına neden olup hipoksi yaratabilir
• Bu durumda hastalarda yüksek frekanslı jet ventilasyon, selektif
entüabasyon ya da aralıklı aspirasyon denenebilir
31.
32.
33.
34. • «Leydim bu şövalyeyi ölümden
kurtarabilirim ve siz de onu sağlığına
kavuşmuş olarak görebilirsiniz, çünkü yarası
ölümcül değildir»
• «Sadece göğsündeki kan kalbine
bastırmaktadır»
• Ardından şövalye hemen bir ıhlamur dalı
kopardı
• Sonra da dalı kabuğunun içinden çekip
çıkardı
• Konu yaralanmalar olunca bu şövalye
yanılmazdı asla
• Tüp halindeki dalı beceriyle göğsüne soktu
• Kadına da kanı emip tükürmesini buyurdu
• Ve sonunda kadın şövalyesine kavuştu