2. Gastrointestinal sistemin herhangi bir
lokalizasyonunda olabilen, mukoza submukoza
ve muskularis mukozayı içine alan lezyonlardır.
Genellikle tektir
Çapı 4 cm. den küçüktür.
3. Peptik ülser
Duodenum ülseri (ilk kısım)---------------%75
Mide-------------------------------------------%20
Alt özefagus----------------------------------Asit reflüsü ile ilişkilidir
Midede marginal ülser----------------------Gastroenterostomi a ğzında
Meckel divertikülü--------------------------Heterotopik mide
mukozasında
Distal duodenum, jejenum-----------------Mide ve duodenum ilk
kısmında da ülser vardır. Zollinger-
Ellison sendromlu hastalarda görülür
İleum, kolon-------------------------------- Çok nadirdir. Heteretopik
mide mukozasının varlığı ile ilişkilidir
4. Duodenum ülseri 30-60 yaş arası, mide ülseri yaşlı
popülasyonda görülür.
Duodenum ülseri erkeklerde sık (E/K=3/1), mide
ülserinde kadın erkek oranı eşittir.
Duodenal ülseri hastalarda normal uyarana karşı asit
sekresyonunda artış, mide ülserli hastada ise normal
veya düşük asit üretimi vardır.
Mide ülserinde asite karşı mukoza direncinin azalması
ülser oluşumunda primer sebeptir. PGI2 ve E2
azalmıştır
5. Alınan gıdaların ülser oluşumunda rolü yoktur.
Sigara mide ve duodenum ülseri oluşumunda
önemlidir
Aspirin, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar, steroid
alımı ülser oluşumunu artırır.
Kan grubu O olanlarda ülser oluşumu artmıştır
Helikobakter pilori duodenum ülserlerinden %90-95,
mide ülseri oluşumundan ise %75 oranında sorumlu
tutulmuştur
6. Peptik ülser patolojisi
Peptik ülser hastalığı tam olarak iyile şmedi ğinde
kronikleşen, tabanında skar dokusu oluşan, normal
mukoza, submukoza ve muskularis mukozanın
perforasyonuna yol açan bir hastalıktar.
Çoğu peptik ülser mide küçük kurvaturunda, antrum ve
prepilorik bölgede ve duodenum ilk kısmında görülür
7. Peptik ülser gastrointestinal mukozal defans
mekanizmaları ve hasar verici etkenler
arasındaki dengenin bozulması ile oluşur.
Mide asiti ve pepsin ülser oluşumu için
mutlaka gereklidir. Fakat hiperasidite şart
değildir.
9. Mide ülseri genellikle tektir ve çapı 2 cm’den
küçüktür. Fakat bazen özellikle küçük kurvaturda
büyük çaplara ulaşabilir.
Küçük kurvaturdaki ülser genellikle kronik gastrit,
büyük kurvaturdaki ülser nonsteroidal
antiinflamatuar ilaçlar ile ilişkilidir. Ülser çevresi
keskin sınırlıdır ve sınırları yüksektir. Tabanı düz, gri
ve induredir. Ülser aktifse pıhtılaşmış kan veya
zedelenmiş damarlar görülebilir.
10. Derin penetran ülserler serozal eksudasyona neden olabilir, ki
bu mide civarındaki organlara yapışmasına sebep olabilir.
Prepilorik bölgede ülserin skarlaşması pilor stenozuna neden
olabilir.
Gross incelemede kronik peptik ülseri, ülseratif mide
kanserinden ayırmak güç olabilir. Endoskopide ülserin tabanı
ve kenarından multiple biopsiler almak gerekir.
11.
12.
13. Helikobakter pilorinin ülser
oluşumundaki rolü
H. pilori duodenum ülserli hastaların
tamamında, mide ülserli hastaların ise
%70’inde pozitif bulunmuştur.
H.pilori eradikasyonu ülserin iyileşmesi ve
rekürrenslerin önlenmesinde oldukça
önemlidir.
14. H.pilori IL-1, IL-6, TNF ve IL-8 gibi
proinflamatuar sitokinlerin üretimini artırarak
nötrofillerin mide mukozasına göç etmesini
sağlar
15. H.pilori mide mukusundaki glikoproteinlerin yıkılmasını
sağlayan bir proteaz enzim olan üreazı sekrete eder. Üreaz
amonyum klorür ve monokloramin gibi toksik maddeler
açığa çıkarır.
Fosfolipazı sekrete eder. Fosfolipaz yüzey epitelini hasara
uğratır.
H. Pilorinin salgıladığı bakteriyel proteaz ve fosfolipazlar
gastrik mukus içindeki glikoprotein-lipid kompleksini
parçalar.
16. H.pilori mide asit miktarını artırır.
Duedonumda bikarbonat üretimi azalır. Bu
ortam duedonumda gastrik metaplazi oranını
artırır.
H.pilori proteinleri immunojeniktir. B
lenfositleri lenfoid follüküller oluşturur.
26. Genellikle midede nadirende duedonumda
görülen multiple lezyonlardır.
Mide yüzey epitelinde veya mukozasında
soyulmalar görülmektedir.
Şok, ciddi yanıklar, sepsis ciddi travmalar
sonucu görülebilir.
27. Ciddi yanık veya travma ile ilişkili
ülserlere Curling ülserleri denir
Yetersiz oksijenizasyon, sistemik asidoz ülser oluşumundan
sorumludur.
28. İntrakranial yaralanma veya intrakranial
operasyon sonucu oluşan ülserlere Cushing
ülserleri denir.
Sebebi intrakranial basıncın artması ile vagal uyarımın ve
dolayısıyla mide asitinin artmasıdır.
29. Küçük çaplı (1 cm. den küçük) ve multiple
ülserler vardır
Editor's Notes
A 1 cm acute gastric ulcer is shown here in the upper fundus. The ulcer is shallow and sharply demarcated, with surrounding hyperemia. It is probably benign. However, all gastric ulcers should be biopsied to rule out a malignancy.
Here is a much larger 3 x 4 cm gastric ulcer that led to the resection of the stomach shown here. This ulcer is much deeper with more irregular margins. Complications of gastric ulcers (either benign or malignant) include pain, bleeding, perforation, and obstruction.
Microscopically, the ulcer here is sharply demarcated, with normal gastric mucosa on the left falling away into a deep ulcer whose base contains infamed, necrotic debris. An arterial branch at the ulcer base is eroded and bleeding.
The mucosa at the upper right merges into the ulcer at the left which is eroding through the mucosa. Ulcers will penetrate over time if they do not heal. Penetration leads to pain. If the ulcer penetrates through the muscularis and through adventitia, then the ulcer is said to "perforate" and leads to an acute abdomen. An abdominal radiograph may demonstrate free air with a perforation.
The ulcer at the right is penetrating through the muscularis and approaching an artery. Erosion of the ulcer into the artery will lead to another major complication of ulcers--hemorrhage. This hemorrhage can be life threatening. Chronic blood loss may lead to an iron deficiency anemia.