AKUTta bilinçlendirici seminer verebileceğimizin teklifini aldığımız sunumumu bu konuda bilinçlenmek ve bilinçlendirmeniz adına sizlerle de paylaşıyorum ki paylaşabilirsiniz.
10.sınıf biyoloji dersi için düzenlediğim ekosisitem üzerindeki insan etkisini konu alan; küresel ısınma, tarım alanlarının kaybolması, su kaynaklarının yok olmasının işlendiği sunum.
AKUTta bilinçlendirici seminer verebileceğimizin teklifini aldığımız sunumumu bu konuda bilinçlenmek ve bilinçlendirmeniz adına sizlerle de paylaşıyorum ki paylaşabilirsiniz.
10.sınıf biyoloji dersi için düzenlediğim ekosisitem üzerindeki insan etkisini konu alan; küresel ısınma, tarım alanlarının kaybolması, su kaynaklarının yok olmasının işlendiği sunum.
Pestisitlerin önemi ve Ekosisteme etkileri.pptxBarAkta7
Pestisitler hakkında türkçe bir sunumdur, yıldız teknik üniversite öğrencisi Barış Aktaş tarafından hazırlandı. Pestisitler hakkında geniş bir bilgilendirici ve başarılı bir sunumdur.
Materyaller Perspektifinden İnsanlık Tarihinde Kentler...pdfbaytema ozdemir.e
Sürdürebilir kentler,
ancak -insanlarla enerji ve materyal arasındaki ilişkiyi tekrardan yapılandıran ve doğal sınırlara saygı gösteren- dördüncü sosyometabolik rejim yaratılırsa mümkün olacaktır.
This document summarizes a study that examines the relationship between work-leisure conflict, job burnout, and life satisfaction among employees at 4-5 star hotels in Ankara, Turkey. The study aims to determine the degree to which work-leisure conflict affects job burnout and life satisfaction using regression analysis. It reviews relevant literature on the concepts of work, leisure, and work-leisure conflict. The methodology section describes the survey instrument used to collect data on these variables from 384 hotel employees, and presents hypotheses about their relationships.
This study examined conservative students' participation in recreational activities in Ankara, Turkey. 300 university and high school students completed questionnaires assessing participation in 17 recreational activities and level of conservatism. 234 students were identified as highly conservative based on their responses. Statistical analysis found highly conservative students participated less frequently in natural sports, social activities, going to the cinema or entertainment places, watching live sports, and going to cafes. Participation differed by gender and education level for some activities. The study aimed to understand the interaction between religion and recreation for conservative students.
2. DERS: Rekreasyon İşletmelerinde Yönetim Sistemleri
DANIŞMAN: Doç. Dr. Arzu KILIÇLAR
HAZIRLAYAN: Ali İSKENDER
SUNUM İÇERİĞİ:
Çevre nedir?
Çevre Sorunları
Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Süreci
Çevresel Yaklaşımlar
Çevre Kirliliği Çeşitleri
İSO 14001 Tanımı ve Tarihçesi
ISO 14001 Çevre Bilinci ve Çevre Gelişimine Etkileri
3. ÇEVRE NEDİR
Çevre, canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak
etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel
bütününü kapsar.
4. ÇEVRE SORUNLARI
Çevre sorunları; çevreyi oluşturan canlı ve cansız unsurlar üzerinde, insanın çeşitli
faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan ve yaşamı olumsuz yönde
etkileyen, bozulmaların ve sorunların tümüdür
5. Zararlı
kimyasal
maddelerin
rastgele
1972 yılında dünyaca tanınmış
kullanımını
azaltmaya
on sekiz ekolojist
yönelik dünya çapında bir
Stockholm’de bir araya gelmiş
yetersizlik,
ve dünyanın çevre konusunda Kaynakların
yeniden
en önemli 8 problemini
kullanımının
sağlandığı
belirlemişlerdir. Bunlar
sistemlerin
geliştirilmesindeki
başarısızlık,
İnsanların
gelecekteki
yaşam
koşullarının
Aşırı nüfus artışının doğal
iyileştirilmesi için farklı
kaynaklara yönelik
enerji türlerinin kullanımı
talepleri,
konusundaki planların ve
Su kaynaklarının
araştırmaların başarısızlığı,
kirlenmesi ve tükenmesi,
Tehlikede
olan
vahşi
Havanın kirlenmesi,
yaşamın
ve
tabiatın
Gıda üretimi konusunda
korunması ve muhafazası
dünya çapında yapılmış
için işleyen programların
olan araştırmaların
eksikliği.
eksikliği,
6. Türkiye'de, yaklaşık 10.000 bitki türü yetişir. Bu bitki türlerinin yaklaşık 3.000'i ise
Türkiye'ye endemiktir. Bu özelliği ile Türkiye, tüm Avrupa'dakinden daha fazla
endemik bitki türüne sahiptir. Bunun sebepleri arasında Türkiye'nin Asya ve
Avrupa arasındaki konumu, dağlık yapısı, üç iklimi birden barındırması ve sulak
bir yerde bulunması sayılabilir.
7. Astragalus tmoleus var tmoleus
Dünyada 90 cins ve 2500 türle
temsil edilir. Türkiye’de bu
aileden 6 cins ve 147 tür vardır.
Çançiçeği (Campanula), bu
ailenin en büyük cinsidir.
Türkiye’de 112 türü
vardır, bunların 60’ı
endemiktir
(Fabaceae – Baklagiller)
Çok yıllık çalı formunda bir bitkidir. 800-2000
metre yükseklikte, çağıllıklarda yetişir. Mayıstemmuz aylarında çiçek açar. Antalya, Burdur, İzmir,
Manisa’da bulunur.
Çok yıllık bir bitkidir. 600
metre yükseklikte, bozkırda yetişir.
Mayıs-temmuz aylarında çiçek açar.
Ankara’da bulunur.
Adını Ankara’nın Beypazarı
ilçesinden alır. Dünyada sadece
Beypazarı’nda yetişir
8.
9. ÇEVRE SORUNLARININ ORTAYA ÇIKIŞ SÜRECİ
Çevre sorunlarına ilgi öncelere dayansa bile bu sorunların olumsuz etkileri 20. yüzyılın ilk
çeyreğinden itibaren daha somut olarak görülmeye başlanmıştır.
1930’lu yıllarda Belçika’nın Meuse Vadisinde yaşanan çevre kirlenmesi sonucu artan ölüm,
kalp ve solunum rahatsızlıkları, hava kirlenmesi olgusunu gözler önüne sermiştir.
1948 yılında Pensilvanya’nın Donara kentinde ve 1952 yılında Londra’da baş gösteren çevre
kirlenmesi olayları da, insan ölümlerine yol açtığı için kısa sürede duyularak, kirliliğe karşı
önlem alınması gereğini ortaya çıkarmıştır. Nükleer güç karşıtı grupların ortaya çıkışı da yine
bu yıllara rastlamaktadır.
10.
11. 1960 yılından itibaren dünyanın çeşitli yörelerinde pek çok kişi, çevre koşullarının
insanlar tarafından giderek kötüleştirildiğini ve bu şekilde sürmesi halinde
yeryüzünün yaşanamaz bir hal alacağını vurgulamaya başlamıştır 1
1969 yılında çevre kirliliği dâhil kültürel, etnik ve doğal yapıdaki çeşitliliği
korumada ses getirebilecek, ilk kâr gütmeyen gönüllü bir organizasyon olan
Friends of The Earth kurulmuş ve aynı yıl dünyada ilk kez ABD’de, Ulusal Çevre
Politikası Kanunu yürürlüğe girmiştir
12. 1972’de Paris’te Dünya kültürel ve doğal mirasının korunması sözleşmesi
imzalanmış, aynı yıl 5 Haziran 1972’de Stockholm’de Birleşmiş Milletler, 113
ülkenin katılımıyla bir çevre konferansı düzenlemiştir. Ayrıca bu
konferansta, 5Haziran’ın Dünya Çevre Günü olması kararlaştırılmıştır
13. 1995 yılında Berlin’de yapılan COP (Conference of the Parties) anlaşması
gereğince, 1992 yılında sera etkisi yapan gazların 2008 – 2012 yılları arasında
atmosfere salınmasının en az %5 azaltılmasını öngören Kyoto Protokolü 1997
yılında Kyoto’da benimsenerek 16 Mart 1998 tarihinde New York’ta imzaya
açılmıştır.
Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi
sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçevedir ve Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde imzalanmıştır. Bu protokolü imzalayan
ülkeler, karbondioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını
azaltmaya ya da bunu yapamıyorlarsa salınımın ticareti yoluyla haklarını
artırmaya söz vermişlerdi
14. Şekil 1: Çevre Sorunlarına Yaklaşımların Tarihsel Gelişimi
15. ÇEVRESEL YAKLAŞIMLAR
2000’li yılların başlangıcında, işletme yöneticileri, çevreden elde edilen
doğal kaynakları verimli kullanmayı fazla önemsemeyen, üretim sonucu ortaya
çıkan katı atıkları, kirli suları, emisyonları hiçbir filtreleme işleminden
geçirmeden çevreye bırakan bir anlayıştan, doğal kaynaklar açısından Dünyanın
sınırlarına yaklaşıldığını fark eden, atıkları geri dönüştürmek veya yeniden
kullanmak konusunda hassas davranan, üretimde çevre dostu temiz teknolojiler
kullanan ve çevre korumayı sadece yasalar gerektirdiği için değil, bir felsefe olarak
benimseyen bir anlayışa doğru geçmektedirler
16. Çevrenin korunması konusunda tüketicilerden gelen talepler de, işletmeleri
çevreye karşı daha duyarlı olmaya yönlendirmektedir. Tüketiciler, daha az kirlilik
ve atık, daha fazla geri dönüşüm istemekte, yenilenebilir kaynakların daha fazla
kullanımını ve ürünlerin ekosistem için daha güvenli olmasını talep etmektedirler.
İşletme yöneticileri de değişimin gerisinde kalmamak için bu yöndeki talepleri
stratejik kararlarda dikkate almak ve çevreye karşı daha duyarlı bir yönetim
anlayışı geliştirmek durumundadırlar
17.
18. ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE ÇEŞİTLERİ
Doğanın temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin
oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen
cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı
maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına "Çevre Kirliliği" adı
verilmektedir
Hava Kirliliği:
Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde
bulunabilecek kirleticilerin, insanlar ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verebilecek
miktarlara yükselmesi, “Hava Kirliliği” olarak nitelenmektedir
Su Kirliliği:
Su kirliliği, istenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek
oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır
19. Toprak Kirliliği:
Toprağın verim gücünü düşürecek, optimum toprak özelliklerini bozacak her
türlü teknik ve ekolojik baskılar ve olaylar”, toprak kirliliği veya toprak kirlenmesi
olarak nitelenir
Gürültü Kirliliği:
Gürültü kirliliği yaratan başlıca kaynaklar şunlardır: Ulaşım araçları, sanayi
kuruluşları, sosyal donatım, eğlence araçları. Gürültü insanların sinir
sistemlerinden, kan dolaşım sistemlerine ve kas gerilimlerine kadar çok çeşitli
zararlar meydana
20. Son Yılların En Büyük Çevre Felaketi
Fukuşima Felaketi:
Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları 2011 Tōhoku depremi ve tsunamisi
sonrasında, 11 Mart'ta başlayan ve halen sürmekte olan, Fukuşima I Nükleer
Santralinde atmosfere radyoaktif madde salınmasına sebep olan olaylar
dizisidir.Uzmanlar kazaları Çernobil felaketinden sonra en büyük ikinci nükleer
kaza olarak tanımlamakla birlikte, tüm reaktörlerde sorun yaşanması kazaları
bugüne kadarki en karmaşık nükleer kaza yapmaktadır.
Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları 9.0 büyüklüğündeki 11 Mart günü olan 2011
Tōhoku depremi ve tsunamisi sonrasında meydana geldi. Honşu adası açıklarında
meydana gelen bu deprem,[5] Japonya'da büyük bir tsunamiye yol açtı. Tsunami
nükleer santraldeki üç etkin reaktörün kapatılmasına sebep oldu.
21. 11 Nisan 2011 günü Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, Fukuşima Daiçi nükleer
santralindeki nükleer sızıntının tehlike derecesini Radyolojik Durum Ölçeği 'ne
göre 7'ye yani Çernobil reaktör kazasıyla aynı seviyeye çıkarmıştır. Felaket
düzeyini en üst seviyeye çıkarma konusundaki nihai kararın ise uluslararası
uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından daha sonra verilebileceğini açıklandı
22. 160 bin kişi evlerini terk etti.
Santralin 20 km’lik çevresi ‘girilemez bölge’ ilân edildi.
22 milyon ton radyasyonlu molozun şimdiye dek ancak yüzde 6’sı kaldırılabildi.
Balıklarda yasal seviyenin 2 bin 500 kat üzerinde radyasyon tespit edildi.
24 bin yıl boyunca tehlike saçmaya devam edecek radyoaktif maddeler binlerce
ton su ile denize aktı, toprağa, havaya karıştı.
Fukuşima Sağlık Yönetimi Araştırma Komitesi, ocak ayı taramalarında kaza
bölgesinde yaşayan 95 bin çocuğun yüzde 44’ünde tiroit bezlerinde anormallikler
tespit etti.
23.
24. İSO 14001 TANIMI VE TARİHÇESİ
Bugünün tüketicisi beklenti ve ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasının yanı
sıra, kendisine yasadığı çevreye ve dünyasına değer verilmesini, saygı
gösterilmesini talep etmekte ve piyasada bunu sorgulamaktadır. Bu gelişmeler
kuruluşların çevre ile etkileşimlerini kontrol altında tutabilmelerini ve çevre icraat
ve başarılarını sürekli iyileştirebilmelerini sağlayacak yönetim sistemlerine ihtiyaç
bulunduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır
Çevre sorunları, insanlığın bugünkü ve gelecekteki yaşam temellerini tehdit ettiği
sürece, küresel olma özelliğini koruyacaktır. Çevre sorunlarının küresel olma
özelliği nedeniyle ortaya konulacak çözümlerin de uluslararası olma
gerekliliği, uluslararası kabul gören çevre yönetim sistemlerinin ve buna ilişkin
standardın değerini de artırmış ve artırmaya devam etmektedir
25. Bu standartlar ilk yayımlandığı yıllarda çok fazla ilgi görmemiştir. 1999’da
yani, ISO 14001’in ortaya konmasından 3 yıl sonra sertifika alanların sayısı
dünya çapında yaklaşık 10000 civarındaydı. Bununla birlikte, 2002’ye
kadar bu sayı 46000’i geçti. 2005’te 88000’in üzerinde belgelendirme
gerçekleşti. Yani 3 yılda %100 oranında bir artış gözlenmiştir. 2008 yılında
dünya çapında 130000’den fazla olduğu belirtilmiştir
ISO 14001 sertifikasyonunun büyük bir çoğunluğu gelişmiş ülkelerde
gerçekleşmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde de son yıllarda hızlı
sertifikalandırma süreci söz konusudur. Sertifika alma yoğunluğu Avrupa
ve Japonya’da en fazladır.
26. ISO 14001 bir ürün standardı değil sistem standardıdır. Ne üretildiğinden
ziyade, nasıl üretildiği ile ilgilenir. Çevre performansının izlenmesi ve sürekli
iyileştirilmesi temeline dayanır.
Çevre faktörlerine ilişkin olarak ilgili mevzuat ve kanunlar tarafından
tanımlanmış koşullara uymayı şart koşar. Bu belgelendirmenin amacı kuruluşa
fayda sağlamaktır. İşletmenin gelecekteki gelişmelerini de kapsayan ihtiyaçları
karşılayan bir ÇYS oluşturması ve buna uyum sağlaması ISO 14001 sertifikası
almasını sağlar.
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, özünde doğal kaynak kullanımının
azaltılması, toprağa, suya, havaya verilen zararların minimum düzeye
indirilmesini amaçlayan, risk analizleri tabanında kurulan bir yönetim modelidir
27. ISO 14001 standardı gönüllü uygulanacak bir standart olmasına karsın
gerek işletmelerin sosyal sorumluluk boyutuyla çalışanlarına, müşterilerine ve
topluma karsı sorumluluğu gerekse de doğal çevrenin korunması yoluyla temiz ve
çevreyi koruyarak üretimin yarattığı yeni pazar paylaşımları ve rekabet ile bu
standardı uygulamak fiilen bir zorunluluğa dönüşmektedir
Bu standart, bir kuruluşa, önemli çevresel konularda bilginin ve yasal
şartların dikkate alınması için gerekli bir politikayı ve amaçları geliştirmesine ve
uygulamasına imkân vermek amacıyla, bir çevre yönetim sisteminin şartlarını
belirtmektedir..
28. ISO 14001’in şartlarına uygunluk ve bunun bir belge ile kanıtlanması, globalleşen
dünya ticaretinde yaşayabilmenin gün geçtikçe bir ön şartı olmaktadır.
Birçok sanayi kuruluşu için ISO 14001’e uygunluk belgesine sahip olmak, ürettiği
malları özellikle yurtdışına satabilmek için bir zorunluluk olmaya başlamıştır. Bu
bağlamda, kuruluşlardan ISO 14001 belgesinin sorulması, uluslararası ticarette
tarife dışı bir engel olarak da değerlendirilmektedir.
29. ISO 14001 Standardı, "Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al" olarak bilinen
PUKÖ metodolojisine dayanır. PUKÖ kısaca şöyle açıklanabilir;
Planla: Kuruluşun çevre politikasına uygun olarak, sonuçların duyurulması
için gerekli amaçların ve süreçlerin oluşturulması.
Uygula: Süreçlerin uygulanması.
Kontrol et: Çevresel politika, amaçlar, hedefler, yasal ve diğer şartlara göre
süreçlerin izlenmesi ve ölçülmesi ile sonuçların rapor edilmesi.
Önlem al: Çevre yönetim sisteminin performansının sürekli iyileştirilmesi için
önlem alınması.
31. Çevre Yönetim Sisteminde dikkate alınan temel ilkeler aşağıda verilmiştir.
Daha iyi bir çevre yönetiminin sağlanması,
Bütün ülkelerde uygulanabilirlik,
Kamunun ve standartları kullananların çıkarlarının gözetilmesi,
Düşük maliyet
Bilimsel bir tabana dayanması,
Pratik, yararlı ve kullanılabilir olmalarıdır.
32. ISO 14001 Standardını kimler kullanabilir/uygulayabilir?
Uluslararası ve ulusal piyasada kendine saygın bir yer tutmak isteyen kuruluşlar için
neredeyse bir ürün ve hizmet pasaportu gibi algılanmaya başlanan ISO 14001 Çevre Yönetim
Sistemi'ni başta endüstriyel kuruluşlar ve kamu kuruluşları olmak üzere, ürün ve hizmet
sağlayan tüm kuruluşlar ve üreticiler uygulayabilir.
33. İS0 14001 ÇYS UYGULAMASININ ÇEVRESEL
PERFORMANSA, ÇEVRE BİLİNCİNE VE GELİŞİMİNE ETKİLERİ
ISO 14001 işletmelere çevresel performanslarını etkin şekilde yönetebilecekleri
bir çerçeve çizer.
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, her çevre problemini tek tek ele almak yerine
birçok alanda bir değişim meydana getirecek tarzda sistemli bir yaklaşım
getirmektedir.
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesini alan ve sürekliliğini sağlayan bir
işletmenin bugün, yarın ve sürekli bir şekilde çevreyi düşünerek, çevreye zarar
vermeden yönetildiğini; müşteriye, çalışanlara ve çevreye karşı güven veren
faaliyetlerini planlayarak uyguladığını gösterir.
34. • Geçmiş zamanlarda işletmeler, farklı ambalaj ve ya reklamlarla topluma çevreye
karşı duyarlı olduklarını ispatlayabilirken şu anda işletmelerin çevreye karşı
duyarlılığını göstermesi için kesinlikle ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemini
uyguluyor olması gerekir.
• ISO 14001 Belgesinin alınması süreci pek çok işletmede üst yönetimin çevre
kavramlarını daha iyi anlamasına, çevre bilincinin oluşmasına ve çalışanların
da bu kavramları benimsemesi ve uygulamasına yardımcı olmaktadır.