1. YEREL YÖNETİM VE RİSK
İLİŞKİSİ
Fatma Ekiz
İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Mühendislik Bilimleri Bölümü
ÖZET
Afetler oluş zamanı belirli olmayan
durumlar olduğundan sürekli hazır
olunmayı gerektirmektedir. Afet
sırasında ve sonrasında hızlı müdahale
insan hayatını kurtarmada son derece
önemlidir. Olayın gerçekleştiği andan
itibaren her türlü yardıma hazır olmak
ise ancak iyi bir planlama ile
mümkündür. O nedenle ülkemizde
önceki dönemlerde yaşanan acı
deneyimlere 27 Aralık 1939 Erzincan ve
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremleri
örnek verilebilir. Gelecekte benzer
acıların tekrarlanmaması için yapılan
çalışmaların, henüz yeterli düzeyde
olduğunu söylemek zordur. Türkiye’de
afet sözcüğü ile akla ilk gelen
depremdir. Ancak afet kavramı
Türkiye’nin her bölgesinde farklılıklar
göstermektedir. Afet olayları bazı
bölgelerde deprem, bazı bölgelerde ise
kütle hareketleri, çığ veya sel-taşkın
olayları olarak gerçekleşmektedir.
Bölgesel anlamda afet olayında görülen
farklılıklara bağlı olarak önlem
projeleri de değişmektedir.
Anahtar kelimeler: afet, yerel afet
yönetimi, risk yönetimi
GİRİŞ
Afet risklerinin, afet olmadan önce
belirlenip, üzerinde çalışılarak kabul edilir
düzeyde tutulması gerekirken ülkemizde;
daha çok afet sonrası müdahale, iyileştirme
çalışmalarına öncelik verilmiştir. Önceki
yıllarda yaşanan büyük depremlerden,
özellikle de 17 Ağustos 1999 Gölcük
depreminden sonra afet öncesinde de
gerekli önlemlerin alınması gerektiği
anlaşılmış ve yerel yönetimler; afet risk
yönetimi ve risk azaltımı planlama
çalışmaları yapmışlardır.
Bu çalışmaları özetlemek gerekirse;
bölgelerin olası afetlere karşı ne tür
zayıflıkları ve kusurları var tespit edilmesi
gerekir. Bu doğrultuda atılacak önemli
adımlar ise; afet bilgi alt yapısının
oluşturulması, planlama çalışmalarının
güvenli zeminler açısından tekrar
değerlendirilerek yeniden oluşturulmasıdır.
Bu bahsettiğimiz afet riski önleme
çalışmalarının hem yönetim hem de
vatandaşlar tarafından benimsenmesi ve
yerel yönetimlere risk yönetim
çalışmalarını üstlenebilmesi için gerekli
uzman ve işgücünün sağlanması
gerekmektedir. Bu çalışma da; yerel afet
yönetimi, risk yönetimi çalışmaları ele
alınarak afetlerin verdiği zararları en aza
indirgemek için yapılacak çalışmalar
anlatılmaktadır.
YEREL YÖNETİMLERDE RİSK
YÖNETİMİ
Türkiye’de afetlerin dağılım oranı ve afete
maruz kalan konut sayısı verilmiştir. Bu
dağılıma baktığımızda en büyük oran % 45
ile heyelanlar, en küçük oran ise % 3 ile
çığlardır. Fakat etkilenen konut sayısına
2. baktığımızda depremler %55 ile ilk sırada
yer almaktadır.
Afet yönetimi gerektiren durumlar
şunlardır:
a) Deprem ve tsunami,
b) Sel baskınları,
c) Çığ düşmesi, toprak kayması veya kaya
düşmesi,
d) Büyük ölçekteki kazalar (kara, deniz ve
havada meydana gelen kazalar),
e) Diğer meteorolojik afetler,
f) Tehlikeli ve salgın hastalıklar,
g) Büyük yangınlar ve
h) Nükleer ve kimyasal madde kazalarıdır.
Ülkemizde meydana gelen depremler
gelişmiş ülkelere oranla daha fazla yıkım
ve can kaybına sebep olmaktadır. 1999
yılında Gölcük’ de meydana gelen 7,4
büyüklüğündeki depremde 16000 kişi
hayatını kaybederken, 2003 yılında
Japonya’da meydana gelen 7,6 ve 8
büyüklüğündeki depremlerin ilkinde birkaç
kişinin ölmesi ikincisinde de sadece bir
kişi kalp krizi sonucu yaşamını yitirmesi
bu duruma örnek verilebilir. Etkili bir afet
yönetimi ve sonrasındaki kriz yönetimi ile
ülkemizdeki kayıplar azaltılabilir.
Aktif fay haritası
Pasif fay haritası
Yukarıdaki haritalarda da görüldüğü gibi
aktif ve pasif fay haritaları MTA tarafından
2012 yılında güncellenmiştir. Bu haritalar
sayesinde hangi fay deprem üretir, hangisi
üretmez açık bir şekilde görülmektedir.
Binaların yapılacağı yerler bu haritalara
göre belirlenerek depremin verdiği hasar
azaltılabilir.
Depremin şiddetini bulunduğu konum,
zemin ve çevre etkileyebiliyor. Yeraltının
jeolojik özelliklerine göre deprem dalgaları
depremin şiddetini artırır veya azaltır. Bu
dalgalar yapıları doğrudan etkileyip zayıf
olanlarını tahrip edebilir. Aynı zamanda
çok sağlam olanları da dolaylı yollardan
tahrip edip kullanılamaz hale getirir. Bu
etkilerin önceden belirlenmesi ve yapının
zemine uygun olarak inşa edilmesi gerekir.
Sıvılaşma sonucu hasar gören bir bina
Tehlike; doğal, teknolojik veya insan
kökenli olan ve fiziksel, ekonomik, sosyal
kayıplara yol açabilecek tüm olayları ifade
eder.[1]
3. Risk; Belirli bir alanda, tehlike olasılığına
göre kaybedilecek değerlerin ölçüsünü
veya bir olayın doğurabileceği olumsuz
sonuçların toplamını ifade eden kavramdır.
[2]
Küresel Risk Yönetimi (Öncel. A)
Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi, afet
öncesi risk çalışmaları Japonya’ da
yapılırken Amerika ve diğer birçok ülke
afet odaklı çalışmalar yapmaktadır.
İnsanların, doğal afetlerin oluşumu
karşısında herhangi bir etkisi olamamakla
beraber, olması durumunda da yapacakları
sınırlıdır. Kayıp ve zararların azaltılması,
hazırlık ,tahmin ve erken uyarı, afetleri
anlamak gibi afet öncesi korumaya yönelik
çalışmalar “Risk Yönetimi”; Deprem
anında ve depremin hemen ardından
yapılacak acil kurtarma, tedavi, barınma,
yiyecek temini, acil yardım ve haberleşme
hazırlıklarının tümüne “Afet Yönetimi”;
etki analizi, müdahale, iyileştirme, yeniden
yapılanma gibi afet sonrası çalışmalar ise
“Kriz Yönetimi” olarak kabul
edilmektedir.
Afetlerden meydana gelen kayıpları
azaltmak için öncelikle bölgelere göre risk
haritaları hazırlanmalıdır. Bu kapsamda
risk haritaları üzerinde öncelikli ve yüksek
riskli alanlarda ayrıntılı plan ve projeler
geliştirilerek pilot uygulamalara
geçilmelidir. Hangi bölgeler riskli hangileri
riskli değil bu haritalardan ayrıntılı bir
şekilde elde edilir. Bu riskleri azaltmak
üzere alınan temel kararlar yine bu
haritalar üzerinde gösterilecektir.
Yerbilimsel tespitlerin gösterildiği mikro
bölgeleme harita ve bilgileri risk
haritalarının birincil verileridir. Ancak
bunun üzerine diğer kentsel kusurlar ve
riskler işlenmeli; tüm veriler birlikte
değerlendirmelidir. Kentsel risk
analizlerinin neleri kapsayacağı yerine
göre değişiklik göstermekle beraber,
bunlar makroform, kentsel doku, arazi
kullanım, alt yapı ve yapı stoku analizleri
ana konu başlıkları altında toplanabilir.
Hazırlanan risk haritaları doğrultusunda
bölgelerin imar planlamaları yeniden
düzenlenmeli ve acil plan durumları da
yeniden güncellenmelidir(şekil 1).
Şekil1: Kentsel Risk Yönetimi
Yerel yönetimler kentler üzerinde aldıkları
kararlarla kentsel gelişmeyi yönlendiren
temel birimlerdendir. 1580 sayılı Belediye
Kanunu, 3030 sayılı Büyük şehir
Belediyeleri Kanunu, 3194 sayılı İmar
Kanunları ve ilgili yönetmeliklerle
belediye sınırları içinde imar planı yapma,
tadilatta bulunma görevleri belediyelere
verilmiştir.
Yerel Yönetimlerin Afete Hazırlık İçin
Yasal Sorumlulukları şunlardır:
• Afet riskini azaltmak
• Afet ve acil durum planı yapmak
• Ekip ve donanımları hazırlamak
• Halkı eğitmek
Yerel yönetimler bu görevlerinde başarılı
olmak için üç tür desteğe ihtiyaç duyarlar.
Bunlar; kaynak destekleri (deprem
sigortası kaynakları kullanılabilir ve
4. başarılı uygulama projeleri merkezi
yönetim tarafından ödüllendirilebilir),
yetkilendirme destekleri (sigorta
yaptırmaya zorlama ve güçlendirme
projelerine katılımı zorlama gibi), teknik
destekler (coğrafi bilgi sistemi, uzay
görüntüleri ve sayısal haritalar gibi) dir.
Yerel yönetimlerin afet önleme çalışmaları
şunlardır:
Şehir planlama çalışmaları; sağlıklı
kentleşme afetlere karşı alınacak
tedbirlerin başında gelir. Sağlıklı
kentleşmenin olduğu yerlerde afetin
verdiği zararlar plansız kentleşmeye göre
daha azdır. Afetlere karşı yerleşim
yerlerinin değerlendirilmesinde sosyo-
kültürel çevre ve hukuki bileşenlerle
beraber fiziksel çevre şartlarının da iyi
değerlendirilmesi gerekir. Afet risklerinin
ele alınmasında coğrafi bilgi
sistemlerinden oldukça faydalanılmaktadır.
Ülkemizde bu sistemlerin geliştirilmesi,
yerleşim yerlerinin jeolojik yapı, fay,
toprak kayması haritalarının çıkarılması
gerekir. Bu konuda merkezi yönetimlerin
belediyeleri desteklemeleri gerekmektedir.
Yerel yönetimlerin planlama konusunda
önemli yetkileri olmasına rağmen bu
planlamaları denetleme yeterli değildir.
Yapı denetim çalışmaları; Ülkemizde
yapım standartları ve yönetmeliklerinde
belirtilen kanunlara uyulmamaktadır. Bu
yüzden sağlıksız bir yapılaşma
görülmektedir. Yapılarda kullanılan
malzeme denetimleri ciddi şekilde
yapılmamaktadır. Yapı laboratuarları
kullanılabilir durumda değildir. İnşaatlarda
çalışan işçilerin yeterli bilgi ve becerilere
sahip olması yasal olarak zorunlu değildir.
Fenni mesullerin sorumlulukları;
yapının imar ve fen kurallarına göre
yapılmasından sorumludur. Bu konuda en
büyük sorumluluk teknik elemanlara
düşmektedir. Teknik adamların imar
planının 38. maddesine göre her türlü plan
ve projeden sorumludur. Görevlerin yerine
getirmediği takdirde haklarında gerekli
yaptırımlar uygulanacaktır.
Meslek odalarının rolleri; meslek odaları
teknik elemanların mesleki açıdan bağlı
olduğu yerlerdir. Yapılan projeler, ilgili
odalarca kontrol edilmekte ve karşılığında
ücret almaktadırlar. Ancak zorunlu
olmadığı için pek çok oda sorumluluk
almamak için projeyi kabul etmemekte ve
herhangi bir sorumluluk almamaktadırlar.
Binaların kullanımından doğan
sorumluluklar; binaların yapımı kadar
kullanımına da yeterli önem verilmektedir.
Bazı binalarda belediyeye haber vermeden
binanın statiğini etkileyen tadilatlar
yapılmaktadır. Binaların yaş haritaları ile
kat yükseklik haritaları çıkarılmaktadır.
Çünkü depremlerde ve diğer afetlerde en
çok can ve mal kaybı yüksek katlı
binalarda görülmektedir.
Yerel yönetimlerin eğitim ve
bilinçlendirme çalışmaları; afetlere karşı
hazırlıklı olmak ve zararlarını azaltmaya
yönelik çalışmalar konusunda kamuoyu
bilgilendirilmeli ve her yaşta kişiye bu
konuda eğitim verilmelidir. Bu çerçevede
yerel kaynaklara ve yerel personele sahip
olması nedeniyle merkezi yönetimi göre
yerel yönetimlere eğitim konusunda daha
büyük sorumluluk düşmektedir.
Afet ve acil durumlarda risk yönetimi bir
aşamalar bütününden oluşmaktadır. Risk
yönetimi sanıldığı gibi, 1-2 gün içinde
harita hazırlayıp, bu haritaların “risk
haritası” olarak adlandırılması ve bu
haritalara göre hareket planının
yapılmasından ibaret değildir.
1.Tehlikelerin belirlenmesi
2.Tehlikelerin haritalanması
3.Zarar görebilirlik analizlerinin yapılması
4.Yapı stoğunun belirlenmesi
5.Kent Bilgi Sistemlerinin kurulması
6.Zemin özelliklerinin detaylı bir şekilde
belirlenmesi
7.Risklerin belirlenmesi
8.Risklerin haritalanması
9.Risk azaltma planlarının hazırlanması
10.Sigortanın yapılması/yaptırılması
11.Afet risklerini azaltma ulusal stratejisini
geliştirmek
• Eğitim
5. • Tahmin ve erken uyarı sistemleri
• Yapısal ve yapısal olmayan
önlemler
• Modelleme
• Ölçüm ve değerlendirme
• Kentsel dönüşüm, güvenli
yapılaşma
• Bina ve tesisler için yer seçimi
• Afet ve acil durum eylem
planlarının hazırlanması
• Afet bilgi sistemi alt yapısı
Bu aşamaların sırasıyla gerçekleştirilmesi
halinde süreç gerçekleştirilmiş olur.
Ülkemizdeki çalışmalar henüz ilk iki
basamak üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu
iki aşamanın tamamlanması özellikle
illerde yapılacak arazi ve büro
çalışmalarının hızlı bir şekilde hayata
geçirilmesine bağlıdır.
Şekil-2:Afet Yönetimin aşamaları
Şekil 2’de görüldüğü gibi afet yönetimi,
afet öncesi ve afet sonrası yapılacakları
içine alır. Ancak afet sırasında yapılacaklar
da en az afet öncesi ve afet sonrası işler
kadar önemlidir. Bu durumun da göz
önüne alındığı kapsamlı afet yönetiminin
amacını ise aşağıdaki gibi özetlemek
mümkündür.
Afet öncesinde;
• Toplumu en az zararla kurtarmak
ve afetin önlemesi için gerekli
hazırlıkların yapılması,
• Önlenemiyorsa eğer olay meydana
geldiğinde; kurtarma, ilk yardım
çalışmalarının anında hızlı ve
güvenilir bir şekilde yapılması,
• Topluma afet bilincini aşılamak
için gerekli eğitimlerin verilmesi
gibi çalışmalar afet öncesinde
planlanmalı ve olduğunda ise doğru
bir şekilde uygulanmalıdır.
Afet sırasında;
• Haberleşme ve ulaşımı sağlamak,
• Yaralılara ilk yardım ve kurtarma
çalışmalarını hızlı bir şekilde
sağlamak, insanları hasarlı
binalardan uzaklaştırarak güvenliği
sağlamak,
• İnsanların yiyecek, içecek, giyecek
ve geçici barınma ihtiyaçlarının
karşılanması,
• Temizlik, bakım ihtiyaçları
sağlanarak bulaşıcı hastalıkların
önlenmesi,
Afet sırasında yapılacak çalışmalardır.
Afet sonrasında;
• Mümkün olan en fazla sayıdaki
insanı kurtarmak ve sağlıklarına
kavuşmalarını sağlamak,
• Afetlerin doğurabileceği ek tehlike
ve risklerinden insan canını ve
malını korumak,
• Afetten etkilenen toplulukların
yaşamsal gereksinimlerini mümkün
olan en kısa zamanda ve en akıcı
yöntemlerle karşılamak ve hayatın
bir an önce normal hale
getirilmesini sağlamak,
• Afetten etkilenen topluluklar için
güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam
çevresi oluşturmak.
Başka bir deyişle, “Afet Risk Yönetimi”
afetlerin önlenmesi ve zararlarının
azaltılabilmesi için, afete yol açabilecek
tehlike ve risklerin iyi bilinmesini, bu
tehlike ve risklerin olaylar olmadan önce
önlemlerinin alınması, en akılcı yol ve
yöntemlerle ortadan kaldırılmasını veya
yol açabilecekleri olumsuz etkilerin
azaltılmasını gerektiren topyekun bir
6. mücadeledir. Bu mücadele içerisinde, en
sade bireyden en yetkili makamlara kadar,
herkese görev ve sorumluluk düşmektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Afetlerin zararları, risk yönetiminin ve afet
yönetiminin geliştirilmesi ile en aza
indirgenebilir ve bu da yerel yönetimlerin
katkılarıyla sağlanabilir. Yerel
yönetimlere, afet risk yönetim
çalışmalarını sürdürebilmeleri için gerekli
katkı ve imkanın sağlanması ile yerel
yönetimlerce afet planlamasının ayrıntılı
ve uygulanabilirliği en yüksek şekilde
hazırlanması sağlanır. Afet sırasında
yapılan çalışmalarda olduğu gibi afet
öncesindeki çalışmalara da gerekli önem
verilerek bu süreç en az zararla atlatılabilir.
KAYNAKLAR
[1], [2] Açıklamalı Afet Yönetimi
Terimleri Sözlüğü
E. Tevfik, D. Mehmet,(Türkiye’de Afet
Yönetimi) Afyon Kocatepe Üniversitesi,
Fen- Edebiyat bölümü
Kadıoğlu M. (Yerel Yönetimler için Afet
ve Acil Durum Yönetimi), İstanbul
Teknik Üniversitesi
https://www.afad.gov.tr/Dokuman/TR/2
4092012162638.pdf
7. mücadeledir. Bu mücadele içerisinde, en
sade bireyden en yetkili makamlara kadar,
herkese görev ve sorumluluk düşmektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Afetlerin zararları, risk yönetiminin ve afet
yönetiminin geliştirilmesi ile en aza
indirgenebilir ve bu da yerel yönetimlerin
katkılarıyla sağlanabilir. Yerel
yönetimlere, afet risk yönetim
çalışmalarını sürdürebilmeleri için gerekli
katkı ve imkanın sağlanması ile yerel
yönetimlerce afet planlamasının ayrıntılı
ve uygulanabilirliği en yüksek şekilde
hazırlanması sağlanır. Afet sırasında
yapılan çalışmalarda olduğu gibi afet
öncesindeki çalışmalara da gerekli önem
verilerek bu süreç en az zararla atlatılabilir.
KAYNAKLAR
[1], [2] Açıklamalı Afet Yönetimi
Terimleri Sözlüğü
E. Tevfik, D. Mehmet,(Türkiye’de Afet
Yönetimi) Afyon Kocatepe Üniversitesi,
Fen- Edebiyat bölümü
Kadıoğlu M. (Yerel Yönetimler için Afet
ve Acil Durum Yönetimi), İstanbul
Teknik Üniversitesi
https://www.afad.gov.tr/Dokuman/TR/2
4092012162638.pdf