Bugün Türkiye'de yürürlükte olan ve son 20 yıldır hiç güncellenmeden kullanılan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasının bir an önce güncellenmesi ve başlatılan bazı çalışmaların hemen bitirilmesi gereiğine dikkat çekmeye çalıştım.
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015
1. 1
TÜRKİYE DEPREM TEHLİKE HARİTASI
ACİLEN YENİLENMELİ
Prof. Dr. Haluk EYİDOĞAN
İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Eski Öğretim Üyesi
ve 24. Dönem İstanbul Milletvekili
Mevcut Deprem Bölgeleri Haritası Yetersiz
Türkiye’nin deprem risklerinin azaltılması yolunda hala bir çok eksiğimiz var. Deprem Şurası
kararlarında önerilen ve bugüne kadar çözülemeyen önemli sorunlarımızdan bir tanesi de 18 Nisan 1996
tarihinde yürürlüğe giren ve artık güncelliğini ve işlevini yitiren Türkiye Deprem Bölgeleri haritasının
yenilenmemesidir. Bu harita 20 yaşındadır. Bu süre içerisinde Türkiye’de Kocaeli-Gölcük depremi, Düzce
depremi, Van depremi gibi büyük depremlerin yanısıra, Çankırı, Akşehir, Çay-Afyon, Pülümür Tunceli,
Bingöl, Elazığ, Bala-Ankara ve Simav-Kütahya gibi orta büyüklüklerde ve önemli hasarlar yapan bir çok
deprem yaşanmıştır.
Üniversitelerimiz ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından son yıllarda
yapılan Jeoloji, Jeomorfoloji, Jeofizik ve Deprembilim (Sismoloji) araştırmalarında bugüne kadar bilinen aktif
(diri) faylara ek yeni faylar bulunmuştur. 2012 yılında yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritasına göre ülkemiz
genelinde yaklaşık 150 tane olarak bilinen diri fay sayısı 326 olmuştur. Alt faylarla birlikte
değerlendirildiğinde, yeni diri fay sayısının yaklaşık 485 adet olduğu anlaşılmaktadır. Bu sonuç, Türkiye’de
her türlü yapılaşma ve planlama sürecinde deprem kökenli riskleri azaltmak için çok daha fazla duyarlı
olunması gerektiğini göstermektedir. Bu gelişmeye rağmen Türkiye Deprem Tehlike Haritası ne yazık ki
yenilenmemiş, büyüyen şehirlerimizin ve sanayi alanlarımızın maruz kalacağı deprem tehlikesi ölçütleri
güncellenmemiştir. Bazı büyük şehirlerin ve yerleşmelerin deprem tehlikesinin artmış olmasına rağmen ne
yazık ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) bu konuda
halen bir harita çıkaramamıştır. Konuyu AFAD’a sorduğumuzda üzerinde çalıştıklarını ama halen
bitiremediklerini ifade etmektedirler. Çünkü yalnızca Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasını değiştirmek
yetmiyor, yürürlükte olan Deprem Yönetmeliği de değiştirilmeli. Bu gerçek bilindiği halde son deprem
bölgeleri haritası çıkalı 20 yıl, Deprem Şurası toplanalı 11 yıl, AFAD kurulalı 6 yıl olmasına rağmen “hala”
çalışmalar devam ediyor deniyor!
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ise sigortalılık oranını % 40 a yükseltmesine rağmen halen
bu eski haritayı baz alarak deprem sigortası yapmaktadır. Bu eski ve günümüz koşullarına uymayan haritayla
primlerin saptanmasında ve risklerin görülmesinde ne kadar sağlıklı kararlar verilebilir?
2. 2
İki Bakanlık, İki Deprem Tehlike Haritası!
Hal böyleyken, TC Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bağlı Demiryollar, Limanlar ve
Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DLH) inşa ettirdiği büyük mühendislik yapıları için mevcut
deprem bölgeleri haritasının yetersizliğinin farkına varmış, yeni bir Deprem Tehlike Bölgeleri Haritası
yaptırmıştır. Bu harita için kullanılan diri fay bölgeleri, tehlike hesap yöntemleri ve inşaat hesap ölçütleri
farklıdır. Bu durum, önemli bir tartışma konusu yaratmaktadır. Çünkü AKP Hükümetinin Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ile Başbakanlık AFAD Başkanlığı halkımızın yaşadığı konut, işyeri ve diğer yapılarla ilgili deprem
tehlike haritalarını güncellemezken, aynı Hükümetin bir başka bakanlığı kendi mühendislik yatırımları için
ayrı bir deprem tehlike haritası kullanmaktadır. Tuhaf bir şekilde Türkiye’de iki ayrı deprem tehlike haritası
vardır ve aynı alan farklı deprem tehlike haritalarında farklı deprem tehlike dereceleri ile gösterilmiştir. Bu
durum yapılar için deprem risklerinin hesaplanmasında ikilik yaratmaktadır.
Afet Güvenli Yerseçimi ve İmar Planlaması: İstanbul Örneği
1999 depreminden alınan derslerin etkisiyle imar ve planlama işlerinde altlık olacak ve doğal ve insan
kökenli afet risklerini azaltma amaçlı mikrobölgeleme etüd standartlarının belirlenmesi için çalışmalar
yapılmış ve ayrıntılı yönergeler hazırlanmıştır. Yerel yönetimlerin yaptırdığı ve konusuna göre Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ve AFAD’ın onayladığı bu etüdlerin önemli bir çoğunluğunda kentsel deprem tehlikesini
belirleyen etüt standartlarına uyulmadığı veya bu planların daha sonra belediye meclislerinde yapılan çıkar
amaçlı “imar tadilatları” ile işe yaramaz duruma getirildiği görülmüştür. Örneğin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi (İBB) 2002’de İstanbul Deprem Tehlike ve Riski Etüdünü, 2003’de İstanbul Deprem Master
Planını ve 2011’de İstanbul Sismik Mikro-Bölgeleme çalışmaları yaptırmıştır. Bu araştırmalar, İstanbul’un
jeolojik-jeofizik-jeoteknik bilgilerine dayanarak deprem tehlikesini, zemin hareketlerini, heyelan ve sıvılaşma
durumunu ve tsunami tehlikesini ayrıntıları ile ortaya koymuştur. Bunu bildiği halde İBB, İstanbul’un
kıyılarını kilometrekarelerce doldurmakta, zemin sorunu ve sel-taşkın tehlikesi olan alanlar ile 17 Ağustos
1999 depreminden sonra acil tahliye ve barınma için ayrılan alanları imara açmaktadır. 2000-2010 yılları
arasında İstanbul ve çevresi için yapılan bir çok ayrıntılı deprem tehlike ve risk çalışmalarından elde edilen
önemli bulgular ve en riskli alanlar kentsel dönüşüm amaçlı planlamalarda ve uygulamalarda ne yazık ki
dikkate alınmamıştır. Eski yerleşmelerdeki yoğun yapılaşmış riskli alanlar ve üzerindeki riskli konutlar öylece
durmaktadır. İstanbul Deprem Master Planı’nında 2003 yılındaki bina dağılımına göre, %90’a yakını konut
olmak üzere, heyelan alanlarında 24.862 yapı, sıvılaşma alanlarında 19.002 yapı, tsunami tehlikeli alanlarda
20.791 yapı ve dere yatağı/vadi tabanı gibi sel alanlarında 108.556 yapı vardı. Bu riskli alanlarda öncelikli
olarak dönüşüm ve iyileştirme yapılması önerilmesine rağmen bir gelişme olmamış, aksine yapı sayısı
artmıştır. Yine o zaman ki yapı sayısına göre İstanbul yapı stoğunun %15’i konum açısından yanlış yerdedir.
266 tarihi yapı kıyıda olup bunlar için özel koruma/ kurtarma planları gereklidir. İstanbul Valiliği İSMEP
Projesi B-Bileşeni (http://www.ipkb.gov.tr/tr/Kurumsal/ISMEP) işlerinde parasal bir sıkıntı olmamasına
rağmen (1 milyar 250 milyon AVRO kredi alınmıştır) okulların birçoğu hariç bir çok hastane ve diğer bazı
afet görevli kamu yapıları depreme dayanıklı duruma getirilmeyi beklemektedir.