3. 3
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
4.1. Riskli Yapılaşmaya Bağlı Çevre Sorunları
4.2. Riskli İşletmeciliğe Bağlı Maden Sahalarında Sorunlar
4. 4
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
Riskli yapılaşma Nedir?
Riskli yer tespiti nedir?
Yer tespitinde yerbilimleri nasıl kullanılır?
Yer incemelerinde Jeofizik Mühendisliği kullanımının sağladığı yararlar?
Kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen yasa neyi öngörür?
Belediyecelik kanununda çevresel sorunların azaltılması amacıyla çizilen çerçeve nedir?
Maden sahalarında riskler ülkemizde nasıl değişir?
Maden sahalarında heyelanı önlemek için neler yapılmalı?
İnsanların heyelanları tetiklemesi nasıl olur?
5. 5
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya
geliştirileceği
Madencilik, enerji ve çevre
sorunlarıyla ilgili temel
kavramlarını öğrenecek
Madencilik, enerji ve çevre
sorunlarını meydana getiren
görev ihmalleri konusunda
bilgilenecek
Madencilik, enerji ve çevre
sorunlarının tespitinde
kullanılan Yerbilimi
mühendisliği uygulamaları
öğrenecek
Madencilik, enerji ve çevre
sorunlarının azaltılmasında
stratejik yönetim ve
planlama konusunda
bilgilenecek
6. 6
Anahtar Kavramlar
Riskli yapı, Riskli yapılaşma, İksa, Maden işletmeciliğinde riskli alanlar, riskli yapıların
görüntülenmesinde yerbilimi uygulamaları, Dere yataklarının riske etkisi, Yağışlar,
Planlama ve Kentsel Dönüşüm kanunları
7. 7
Giriş
Çevre, Maden ve Enerji ile ilgili olarak meydana gelen sorunların temelinde
tanımlanmış mühendislik standartlarına uyulmamasına bağlı olarak ortaya çıkan tehlikelere
bağlı olarak kayıplar büyür. Standartsız mühendislik hizmeti alan kurumların, standartsız,
kalitesiz ve riskli mühendislik uygulamalarına izin vermeyerek kötü mühendislik
uygulamalarına engel olması beklenir. Hizmette standart aranmazsa, standardizasyon esaslı
çalışan mühendislik uygulamaları yapan firmaların rekabet gücü zayıflar ve sorunlara kaynak
olacak çalışmalar dolaylı olarak teşvik edilir.
Sorunları azaltma amaçlı olarak geliştirilen standartların yönetmeliklere girdiğinden
dolayı talep edilen mühendislik hizmetlerinin bir rutin olarak görülmesi hatalıdır. İşin yapılış
sürecinde daha çok şekilsel veya yüzeysel şartların sağlanmasını yeterli gören bir bakış
açısıyla standartlara uyulmadan yapılan mühendislik hizmetlerine destek sağlanmış olabilir.
Örnek olarak; bir deprem anında çürük zemine veya çürük binalara sağlam raporu verilmesi
gibi çok uç örneklerin sayısal ve yerleşik dağılımı afetlerden (deprem, heyelan veya dere
yatağının taşması) sonra beşeri afet ortaya çıkar. Van depreminden sonra, güya 2007 deprem
yönetmeliklerine göre yapılmış olduğu bilinen binaların hasar görmesi gibi tuhaf durumlarla
karşılaşılır. Yönetmelikler kusursuz veya güncel olsa dahi, yapım sürecinde denetimsizlikten
kaynaklı olarak yönetmeliklerin hatalı veya eksik uygulanmasına bağlı olarak afet durumunda
ortaya çıkan risklerden belli olmaktadır. Kısaca, zemin ve yapı incelemelerini deprem
öncesinde ve deprem sonrasında standartlara uygun olmayan mühendislik çalışmalarının
yapılmasına denetimsizlikten kaynaklı fren olmayan bürokratik veya idari zafiyete bağlı
ihmallerde olabilir.
4.1. Riskli Yapılaşmaya Bağlı Çevre Sorunları
Afete maruz kalacak riskli alanların imar ve yapılaşmaya açılması telafisi mümkün
olmayacak felaketlere neden olabilir. Son yıllarda, dünyanın değişik bölgelerinde olduğu gibi
ülkemizde de akarsuların ve buna bağlı olarak göllerin ve denizlerin kirlenmesi, fiziksel
müdahalelere maruz kalması önemli çevre sorunlarının başında gelmektedir. Tabi ki burada
sorunun başlangıç noktası; akarsuların bir atık su kanalı haline getirilmesi ve amacı dışında
kullanılmasıdır. Buna birde akarsu yataklarının veya eskiden kurutulmuş göl yataklarında
izinli veya kaçak yapılaşma şeklinde yerleşimin olması, meydana gelen aşırı yağışlar
neticesinde sel ve su taşkınlarıyla dere ve göl yatakları çevresinde kurulan yaşam alanlarında
can ve mal kaybına yol açtığı da görülmüştür. Kurutulan Amik Göl aynası üzerine kurulan
Hatay Havalimanının yağışlarda su baskınına maruz kalarak kullanım dışı kalması en açık ve
sıklıkla yaşanan çevre sorunlarına verilecek güzel örneklerden birisidir.
8. Şekil 1. Hatay'da Amik Gölü'nün tam ortasına yapılan havaalanı pistini 2012 yılında aşırı
yağışlara bağlı olarak su bastı.
Dere Yatakları. Yapılaşma amaçlı olarak dere yataklarının yerleri
değiştirilmemelidir. Dere yatakları kendisini besleyen basen alanı içerisinde biriken tüm
yüzeysel ve yer altı akış sularının toplandığı nihai bölgelerdir. Bu alanlara yapılacak plansız
ve kontrolsüz yapılaşmanın yüzey ve yer altı suyu akışını etkilemesi kaçınılmazdır. Özellikle
yapılaşma ile birlikte, yeraltında tesis edilen drenaj ve temiz su kanallarında oluşan kaçaklar,
Yeraltı Su Seviyesi (YSS) düzeylerini etkilemekte ve kirlilik oluşabilmektedir. Su
seviyelerindeki bu tür düzensiz artış ve azalışlar özellikle şişme potansiyeli yüksek olan killi
seviyelerde konumlanan üst yapılarda uzun dönemde hasarlara yol açabilmekte, kum içeriği
yüksek alanlarda yer dayanımında zayıflamayla birlikte stabilite sorunlarının oluşturmaktadır.
Bilinçsizce yatağı değiştirilen dereler veya dere yatağının tabii akışına doğru yapılan yapılar
derelerin akış rejimini bozdukları için taşkınlara sebep olabilmektedir. Türkiye de son yıllarda
su taşkınları sonucu ciddi rakamlara ulaşan maddi ve manevi kayıplarla karşı karşıya
kalınmıştır. Bu kayıpların sebepleri plansız yapılaşma, çarpık kentleşme, altyapı yetersizliği,
mühendislik hizmetlerinin yetersizliği ve bilimsel standartlardan uzaklaşıp pragmatik
yaklaşımlarla kentlerimizin her metrekaresinin yerleşime açılmasıdır. Planlı ve projeli
yapılaşma adı altında plansız çarpık yapılaşmanın önünün açılmasında izin ve müsamaha
gösteren Yerel İdari İl ve İlçe Yönetimleri maruz kalınan ve kalınacak afetlerden sorumludur.
Tüm yaşanan olumsuzluklara rağmen, dere yataklarında yapılaşmadan kaynaklı yaşanan
felaketlerden ders alınmıyor ve yapılaşmada yasaklama için yeterli önlemler alınmıyor.
İstanbul’da Afet Odaklı Dere Yatakları. Plansız ve çarpık kentleşmeden İstanbul’un
dereleri de payını almış, doğal yatakları fiziksel müdahalelerle değiştirilmiş veya dere
yataklarında plansız çarpık yapılaşmanın sonucunda daralmalar meydana gelmiş, yağışların
biraz mevsim normallerinin üzerinde yağması durumunda meydana gelen taşkınlar insan
hayatını tehdit eder duruma gelmiştir. Maalesef bu durum yapılan bütün ıslah çalışmalarına
rağmen- bu durumda ıslah çalışmalarının yeterli olup olmadığı düşünülmekte- İstanbul’daki
bir çok dere için geçerlidir. Bu durumun sebep olduğu olumsuzluğu geçmiş yıllarda İstanbul
8
9. Şekil 2. İstanbul’da klasik olan derelerin taşmasına ve çevrenin göl olmasına örnek. 2009
yılında meydana gelen ve 31 kişinin ölümüne neden olan yağışlardan sonra ki durumuna
örnek. İstanbul Basın Ekspres Yolu.
sıkça yaşadı. Alibeyköy’de yaşananlar, Ayamama deresinde yaşananlar, Cenderede
yaşananlar, son olarak da Basın ekspres yolu olarak bilinen bölgede meydana gelen taşkınlar
sebebiyle oluşan felaketler bu durumun en çarpıcı örnekleri olarak, İstanbul’da yaşayanların
hafızasına kazınmış durumdadır. Bütün bunlar belleklerimizde canlılığını muhafaza ederken,
İstanbul Ayazağa Cendere vadisinde dere yatağının yapılaşmaya açılmıştır. Afete maruz
kalacak dere yataklarında yapılaşmaya izin verilmesinin mantığını açıklamak mümkün
değildir.
Şehir Planlamalarının Yapılaşma Jeofiziği esaslı Yer İnceleme Projeleri referans
alınarak yapılmaması afete maruz alanların imara açılmasının nedenidir. Plan yapımına ait
esaslara dair 17/3/2001 tarihinden itibaren geçerli olan yönetmelikte, plan yapmanın
amacından bahseden birinci maddesinde ‘Bu yönetmeliğin amacı; insan, toplum, çevre
münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi
sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini
yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek üzere
hazırlanacak her tür ve ölçekteki planın ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklerin
hangi esaslar kapsamında yapılacağını belirlemektir’ denilmektedir. Sorumluluk
9
10. mevkilerinde bulunan şehir planlarını yapan yöneticilerimizin ve teknik sorumluların bu temel
maddeyi sürekli hatırlamalarında önemli yararlar vardır. Ayrıca, plan yapılırken Yer
Bilimcilerden görüş alınmaması, ya da verilen görüşlerin dikkate alınmaması afete maruz
olacak çarpık yapılaşmanın olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıya bırakmaktadır. Yeri gelmişken
şunun da ifade edilmesi son derece yerinde olacaktır. Belediyelerde yerbilimleri mesleğini
icra edecek en az bir Jeofizik Mühendisinin istihdam edilmemesi bu tür uygulamalarda ciddi
yanlışlara düşülmesi sonucunu doğurmaktadır. Yer Bilimleri disiplinlerinden kopuk olduğu
çok açık afet riskini büyüten planlama çalışmaları doğal olarak afetlerin nedenidir.
Çöp Depolama Alanları. Eski çöp depolama alanları yapılaşmaya açılması önemli
çevre sorunlarına neden olan yanlış yapılaşma uygulamasıdır. Dere yataklarındaki yapılaşma
insan hayatı açısından ciddi tehdit oluşturmasına benzer büyüklükte bir başka tehdit de eski
vahşi çöp depolama alanları üzerinde olan yapılaşma bölgeleridir. Bu alanlarda, halkın
yaşamını ciddi oranda tehdit etmektedir. 31 Mayıs 2012 Resmi Gazete yayınlanan ve Kentsel
Dönüşüm Yasası olarak 6306 Sayılı Kanunun ilk maddesi afet riskli alanlarla ilgili düzenleme
getirmiştir. Şöyle ki; ‘MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu
alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve
standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme,
tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir. ‘ Kanun çerçevesinde, riskli yapı
ve riskli alan tespiti konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilen ilçe
belediyeleri kanunda öngörülen sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerinin teşkil edilmesi
hususlarını dikkate alarak hareket ederse halk için önemli hizmetler vermiş olur. Aksi
durumda buralarda yaşanacak olumsuzluklardan Belediye yetkililerinin sorumlu olacağı
muhakkaktır. Bunun en canlı iki örneği, Istanbul’da sağlam olarak görülen bir mahallede
kanalizasyon ve yağmur sularının etkisi ile kaya vasfını kaybeden yerlere hala kayaymış gibi
hesaplar yapılarak binalar riske atılmaktadır. Ağaçlar kesilip yol açılınca zemin gevşeyip
koca bir mahalle kaymaya başlamış, deneyimli jeofizik mühendisleri tarafından kayma dairesi
(Şekil 1) 2B görüntülü olarak modellenmiş (yer ve derinlik belirlemesi) ve gerekli yerlere
çakılan kazıklarla kaymaya karşı güçlendirme (iksa) çalışması yapılarak afet riski büyümeden
sorun çözülebilmiştir. 2B görüntülerde görüldüğü gibi kayan yüzeyler kırmızı ile çizilmiş,
devamında kayması beklenen olası hareket yüzeyleri kahverengi ile belirlenmiştir.
Afete maruz kalacak alanların belirlenmesinde ortaya çıkacak çevre sorunlarının
azaltılmasında riskli yapıların bulunmasında Jeofizik Mühendisliği uygulamaları çok boyutlu
çözümler sağlar. Yer altı görüntüleme başarılı olarak deneyimli (5 yıl çalışma tecrübesi olan)
jeofizik mühendisleri tarafından yapılır. Jeofizik görüntüleme tahmine ve yoruma dayalı
yaklaşım değildir. Tıp doktorlarının kullandığı EKG (Elektrokardiyografi) gibi ultrasound
sisteminin yerin altına uygulanan temel halidir. Diğer bir örnekte (Şekil 4), İstanbul’da bir
çöplüğün üstüne kurulan mahalledir. Çöpün üstüne kurulan binaların altındaki zeminin
durumu Jeofizik Hız Görüntülemeyle (Geophysical Velocity Tomography) iki boyutlu olarak
sergilenmiştir. Kentsel dönüşümde risk altında olan binaların tespitinde kullanılabilecek son
derece değerli bilgiler Jeofizik Görüntülerle ortaya çıkarılır. Verilen resimde (Şekil 4)
görülen gevşek zemin pembe renkle ifade edilmiştir. Çok gevşek ve kaymaya müsaittir. Bu
10
11. tür görüntülerle tespit edilecek zemin farkları yapılacak binaların ya da mevcut binaların
depremden hasar görmeden yapılabilmesini sağlamaktadır.
Şekil 3. Yerin Altında Jeofizik Sismik Hızın Değişimi. Hızın düştüğü yerlerde malzemede
zayıf alanları gösterir. Avrupa Zemin Sınıflamasına göre, 30 metreye kadar olan
zeminlerden hesaplanan hızların ortalaması 760 m/sn altında ise zemin zayıftır ve afete
maruz kalabilir.
Kentsel dönüşüm yasası ile insanlarımızın güvenliklerinin arttırılması ile ilgili olarak
yeniden yapılaşmanın başlamış olduğu ülkemizde, dere yatakları ve eski çöp alanlarında ki
yapılaşmaya izin verilmemesi gerekir. Yapılaşmaya uygunluk açısından jeofizik
mühendislerince hazırlanacak yapılaşmaya uygunluk raporu olmadan verilecek kararlar
oldukça riskli olacaktır.
11
12. Şekil 4. Eski çöplük alanlarda yapılmış bir mahallenin altından geçen zeminin durumu.
Üstteki resim malzeme dayanımını ve alttaki resimde malzemeyi kesen kayma potansiyeli
yüksek kırıkları göstermektedir.
12
4.2. Riskli İşletmeciliğe Bağlı Maden Sahalarında Sorunlar
2014 Soma Maden faciasından sonra ülkemizde maden işletmeciliğinde modern teknolojinin
kullanılmaması ve çalışan işçilerin güvenliklerinin sağlanmaması, gerekli denetim ve
izlemenin yapılmaması gibi çok farklı noktalardan kapsamlı tartışmalar yapılmıştır.
Ülkemizde Maden Yasasında güvenliği yükselten ve insan hayatının kurtarılmasını önceleyen
çalışmaların yapılması beklenmektedir. Özellikle, maden facialarında yerin altında sıkışan
madencilerin sığınak olarak kullanacakları Yaşam Odalarının öncelikli olarak yapılması
hazırlanan yasa taslağında yer alırken daha sonraları çıkartılması gibi bir durum maden
işçileri ve yakınlarında büyük bir şok etkisine neden olmuştur.
13. 13
Şekil 5. Ülkemizde Riskli Maden Alanları ve Çıkarılan Maden Türleri
TMMOB Maden Müh. Odası, Madenlerde Arama/Kurtarma Raporu (2008) Madencilikte
Türkiye’de Tehlikeli ve Riskli Madencilikte alanları gösterilmiştir fakat maden güvenliğiyle
Şekil 6. Türkiye'de kurtarma istasyonu bulunan madenler.
14. ilgili olarak ciddi tartışmalar belirtilen ve öngörülen risklere rağmen ancak 2014 Soma Maden
faciası sonrası yapılması üzücüdür. Ülkemizde madencilik yapılan işletmeler içerisinde
kurtarma istasyonu bulunan maden işletmelerinin sayısının fazla olmaması da maden
işletmeciliğinde sektörel risklerin ve işçilerin can emniyetlerinin fazla olmadığına işaret eder.
14
Şekil 7. 2006 Yılında Kışlaköy'de meydana gelen heyelan.
Ülkemizin en büyük kömür yataklarının bulunmuş olduğu Elbistan-Kışlaköy 2006 yılında
meydana gelen heyelan ve devamında oluşan büyük heyelanlar maden işletmeciliğinde
çevresel riskler açısından güzel örneklerdir. Heyelanların meydana gelmemesi için yeraltında
suların drene edilmesi ve heyelana neden olmayacak şekilde üretim sahasında kazı alanında
yeterli topoğrafik eğim şartlarına dikkat edilmesi bu tür heyelanların nedenleri olarak
sayılabilir. İlave olarak üretimde aşırılık ve buna bağlı olarak heyelanı tetikleyecek şiddette
patlama frekanslarının çoğalması da maden sahalarında risk büyüten faktörler olarak
sayılabilir.
15. 15
Uygulamalar
İstanbul’da dere yataklarını GOOGLE üzerinde gösterin?
Türkiye’de kurutulan gölleri GOOGLE üzerinde gösterin?
16. 16
Uygulama Soruları
Türkiye’de maden facialarının meydana geldiği yerleri GOOGLE üzerinde gösterin?
Dünya’da son 10 yılda meydana gelen maden facialarını GOOGLE üzerinde gösterin?
17. 17
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Ülkemizde sakıncalı yapılaşmaya bağlı olarak meydana gelen çevre sorunları tartışıldı ve
İstanbul özelinde örnekler verilerek Dere Yatakları ve Çöp Alanlarına kaydırılan yapılaşma
ile riskli bir planlama anlayışının örneklerinin verildiğinden bahsedildi. Bütün bu olanlara
rağmen, Kentsel Dönüşüm Yasası ve Belediye Yönetmeliklerinden madde olarak örnekler
verilerek amaçlanan ile uygulamada yapılanlar arasında çelişkili durum açıklanmaya çalışıldı.
Ülkemizde maden sahalarının risk dağılımı gösterilerek bazı maden sahalarında kurtarma
istasyonlarının bulunmasına değinildi. 2014 Soma faciasından sonra yapılacak yeni
düzenlemelerle ilgili beklentinin büyük olduğu fakat yapılacak düzenlemelerden bazılarının
uzayan zaman sürecinde değişmesi ile işçi madencilerin hayatlarını emniyete alacak yaşam
odalarının zorunlu olmaktan çıkartılmasına değinildi. Ülkemizin en büyük maden
sahalarından olan Elbistan’da 2006 yılında meydana gelen heyelan kayması örnek verildi ve
heyelan riskinin büyütülmesinde insan etkisinin ne olabileceğine değinildi.
18. 18
Bölüm Soruları
1) Aşağıdakilerden hangi alanların açılması sakıncalı yapılaşmaya örnektir?
a) Dere yatakları
b) Çöp alanları
c) Fay alanları
d) Heyelan alanları
e) Hepsi
2) Kentsel Dönüşüm yasası neyi hedeflemez?
a) Riskli alan tespiti
b) Riskli yapı tespiti
c) Deprem dayanıklı yapı
d) Kentsel yenileme
e) Dere yataklarının imara açılması
3) Aşağıdakilerden hangisi bir maden işletmelerinde heyelanı tetiklemez?
a) Susuzluk
b) Suya doygunluk
c) Aşırı eğim
d) Aşırı üretim
e) Hiçbiri
4) Yeraltında saklı yapıların görüntülenmesinde kullanılan mühendislik bilimi nedir?
a) Harita Mühendisliği
b) Geoteknik Mühendisliği
c) Jeofizik Mühendisliği
d) Petrol Mühendisliği
e) Hiçbiri
Cevaplar
1)e, 2)e 3)a, 4)c,