5. Aziz Beytülmakdis ve Filistin halkı ile
Aksa şühedasının ebedî hatırasına…
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
9. MÜTERCİMİN MUKADDİMESİ
Bu kitabı hazırlamaya bizleri teşvik eden husus Fahri Kâinat
Muhammed Mustafa aleyhisselamın, tüm hayatı boyunca terim ye-
rindeyse ilmek ilmek ashabının ruhuna işlediği, “Beytülmakdis’in
Stratejik Fetih Planı”nı umumun zihinlerinde aşikâr etmektir.
Kıymetli Filistinli hocamız Prof. Dr. Abd al-Fattah El-Awaisi Al-
Maqdisi’nin takdimiyle aldığımız, Beytülmakdis bölgesi ve tari-
hinin önemli evrelerini içeren seminerler esnasında hissettiğim
en derin duygu; Beytülmakdis hakkında öğrenilecek ne kadar
fazla bilgi eksiğimiz olduğuydu. Bizler Allah Resûlü aleyhisse-
lamın ümmetiydik, fakat onun müthiş stratejik dehasına dair en
ufak bir bilgimiz yoktu. Ve maalesef ki; Mescid-i Aksa’ya canımız
feda diyen bizler, ilk kıblemiz olan bu mübarek mescidi içinde
barındıran Beytülmakdis toprakları hakkında hakikatte hiçbir
şey bilmediğimizin farkında bile değildik. Evet, Mescid-i Aksa
bizim ilk kıblemizdi peki ya Beytülmakdis? Neresiydi? Nasıl fet-
hedilmişti? Kim fethetmişti? Sahâbîler bu fethe nasıl hazırlan-
mıştı? Fethe hazırlık aşamaları nasıl planlanmıştı?
Hayatını Beytülmakdis hakkında yaptığı ilmi araştırmalara
adayan saygıdeğer Abd al-Fattah El-Awaisi, içinde bulunduğumuz
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
10. büyük çaplı bilgi eksikliğini gidermek amacıyla 2013 yılında;
“Geleceğin Tarihini Yapmak: Çağdaş Hadiselerin Açıklanması
ve Yönetilmesinde Beytülmakdis Modelleri” (Sınâ‘atü’t-Târîhi’l-
Mustakbelî: Nemâzic Beytülmakdis li-Tefsîri’l-Ahdâsi’l-Mu‘âsıra
ve Tevcîhihâ) adlı kitabını kaleme aldı. Elinizde bulunan kitapçık,
bu eserin; “Stratejik Plan Örneği” (Nemûzecu’t-Tahtîti’l-İstrâtîcî)
başlıklı beşinci bölümünün tercümesini ihtiva etmektedir.
Daha önce de Beytülmakdis’i tanımak ve bilgi edinmek amacıyla
aynı kitabın, “Stratejik ve Jeopolitik Modeller” (en-Nemâzicü’l-İs-
tiraticiyye ve’l-Ciyopolitikiyye) başlıklı ikinci kısmında yer alan;
“Jeopolitik Biliminde Yeni Bir Teori” (Nazariye Cedide li’l-Ciyopo-
litiks) adlı bölümündeki “Beytülmakdis Bereket Daireleri Teorisi”
tercüme edilmişti [Abd al-Fattah El-Awaisi (Al-Maqdisi), Yeni
Bir Jeopolitik Teori: Beytülmakdis Bereket Daireleri Teorisi, çev.
Emine Nur Kafalı - Kübra Arslan - Kübra Türk, İstanbul 2015].
Resûlullah aleyhisselamın nübüvvetinin şahane yöntemleriyle
kurup yönettiği üç aşamalı bu planı incelediğimizde; ilk kademe-
nin “marifet” olduğu müşahede edilmektedir. Evvelen ashabını
bilgi ile manen kuşatan Allah Resûlü aleyhisselam, terim yerin-
deyse ilk zırhı marifet ile giydirmişti. Daha sonra siyâsî anlam-
da bağlantılar kurarak fethin yolunu kolaylaştırmış ve son aşa-
mada askerî kademeye geçerek fetih ordusunu hazırlamıştı. Ne
var ki; hayattayken Beytülmakdis topraklarına “fâtih” olarak gir-
mek kendisine nasip olmadı. Allah Resûlü aleyhisselamdan bu
müthiş stratejiyi devralan Ebubekir radıyallahu anh, fetih pla-
nını, askeri aşamadan devralmış ve geliştirmişti.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
11. Resûlullah aleyhisselamın hayatı boyunca adım adım, sabır ve
metanetle inşa ettiği bu strateji yalnızca tekbir hayal ve hedefe
sahipti: “Beytülmakdis’i Roma/Bizans işgalinden kurtararak öz-
gürlüğüne kavuşturmak.” Ve bu hayal Resûlullah’ın vefatından
beş yıl sonra, İslam’ın ikinci halifesi Ömer b. Hattâb radıyalla-
hu anhın ordusunun 637 yılında gerçekleştirdiği “Beytülmakdis
fethi” ile hakikate dönüştü.
Müslümanların asr-ı saadette yaşadığı bu fetih sevinci, son ola-
rak Beytülmakdis coğrafyasına 400 yıl (1516-1917) boyunca hiz-
met eden Osmanlılar’dan sonra yerini uzun yıllar sürecek büyük
bir kahır ve mezalime bıraktı. Biz ahir zaman ümmeti olarak as-
hâb-ı kirâm kadar nasipli değiliz. Yanımızda bize rehberlik ede-
cek Allah Resûlü aleyhisselam yok, fakat eğer doğru okumasını
bilirsek; Resûlullah aleyhisselam tarafından bizzat hazırlanmış
“Beytülmakdis fethinin stratejik planı” gibi bir hazineye sahip
olduğumuzu idrak edebiliriz.
Öyleyse siyonist işgal altındaki Beytülmakdis topraklarının fet-
hine atılacak olan ilk adım “marifettir”; yani tarihî tüm doküman-
ları ile bu mübarek arzı tanımak ve fethin stratejisini anlamaktır.
Dikkat çekilmesi gereken diğer bir hakikat ise, insanoğlunun
bildiğini sahiplendiği gerçeğidir. Cahiliye asrında inen İslam dini-
nin ilk emri “Oku!” idi. Öyleyse bu emri daha da derinleştirdiği-
mizde; okuyun, anlayın ki gerçeği öğrenin anlamlarını taşıdığını
idrak etmeliyiz. “Haydi fethe!” dendiği vakit, en ön safı tutacak
olan biz müslümanlar; evvela Beytülmakdis ile ilgili yeterli bil-
giye sahip olmalıyız. Nitekim ashâbın kalbinde gün be gün bü-
yüyen bu fetih aşkının ilk tohumu “bilgi” (marifet) ile atılmıştı.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
12. Müslümanların ilk kıblesine ev sahipliği yapan Beytülmakdis
toprakları hakkındaki bilgi eksikliğimizi gidererek fetih hazır-
lıklarına dair ilk sağlam adımı atmamız gerekmektedir. Bu bil-
gi yolculuğunda şiarımız, El-Awaisi Hocamızın deyimiyle: “de-
ğişimi ve özgürlüğü yöneten bilgidir” (el-ma‘rife takûdu’t-tağyîr
ve’t-tahrîr) anlayışı ve düsturudur.
Resûlullah aleyhisselamın hayali olan ve hayatı boyunca ge-
rek ilmî gerekse siyâsî ve askerî olarak bizzat hazırlığını yürüt-
tüğü; Beytülmakdis fethi ilk olarak, Ömer radıyallahu anha daha
sonra Selâhaddîn-i Eyyübi’ye nasip olmuştur. Bunun devamın-
da ise bölgedeki hakimiyeti Memlükler ve son olarak ecdadımız
Osmanlılar temsil etmiştir.
Bizler bilgi eksikliğimizi tamamlayarak, Beytülmakdis’in fet-
hi yolundaki birinci aşamayı Allah’ın izniyle kat etmiş olaca-
ğız. Umudumuz odur ki; bu hedefe ulaşmaktaki gayretimiz,
aynı sahâbe efendilerimiz gibi bizleri de Beytülmakdis’in fethi-
ne ulaştırsın…
Özgür Beytülmakdis’in fetih ordusuna nefer olup, Mescid-i
Aksa’da buluşmak ümidi ve duasıyla…
Fatma Beyza Öğretici
24 Ağustos 2016
İstanbul
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
13. TAKDİM
Hiç şüphesiz zamanın derinliklerine kadar uzanan eski ve köklü
bir tarihe sahip olan Beytülmakdis toprakları, gerek tarih önce-
sinde gerekse sonrasındaki asırlarda insanlığın en eski yerleşim
yerlerinden biri olmuştur. Ayrıca Allah Teâlâ’nın diğer bölgele-
rin üzerine mukaddes kıldığı bu topraklar, sayısız millet, kültür
ve medeniyete de şahitlik etmiştir. Kesinlikle ifade edebiliriz ki;
Beytülmakdis toprakları son derece seçkin ve özeldir. Bu kitap-
çıkta yalnızca Beytülmakdis’in tarihine dair bir araştırma sun-
mak yerine; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ve onun ilk
halifesi olan Ebubekir radıyallahu anhın uyguladığı ve bu top-
rakların fethine kadar uzanan tedrici adımlardan bahsedeceğiz.
Ayrıca bu esnada Resûlullah aleyhisselamın Beytülmakdis’in fet-
hi için bizatihi planladığı stratejiye ve ortaya koyduğu siyâsî ve
jeopolitik haritaya da ulaşmış olacağız.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
15. STRATEJİK PLAN ÖRNEĞİ1
1 Bu kitapçık, Abd al-Fattah El-Awaisi’nin Sınâ‘atü’t-Târîhi’l-Mustakbelî: Nemâzic Beytilmakdis
li-Tefsîri’l-Ahdâsi’l-Mu‘âsıra ve Tevcîhihâ (Dârü’l-Haldûniyye, Cezayir 2013), adlı eserinin 132-
149. sayfalarındaki “el-Faslü’s-Hâmis: Nemûzecu’t-Tahtîti’l-İstrâtîcî” bölümünün yazar tarafın-
dan gözden geçirilmiş halinin tercümesidir.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
16. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı8
Değişimin Başlangıcı
Beytülmakdis’in fethi için hazırlanan stratejik plan ile siyâsî ve je-
opolitik haritayı, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kendi ha-
yatındaki dönemi açısından incelediğimizde ortaya şöyle bir sonuç
çıkmaktadır: Kökten Değişim Örneği: İsra ve Mirac Yolculuğu’nda2
tartışıldığı gibi, Resûlullah aleyhisselam ve Mekke’deki güçsüz
(müstaz‘af) Müslümanlar, isra ve miraç olayı ile Beytülmakdis
ve Mescid-i Aksa hakkında kapsamlı bir bakış açısına sahip ol-
muşlardır. İşte bu bakış açısı, onlar için kökten değişimi sağla-
yacak yeni bir yön meydana getirmiştir. Bu önemli dönüşümün
ardından, Beytülmakdis’in fetih stratejisinin kuruluşunu sağla-
yacak yeni bir tasavvur ortaya çıkmıştır.
Bir başka ifade ile isra ve miraç olayı ile gelecek planlamasın-
da rol oynayacak yeni merkezî etkenler gündeme gelmişti. Bu
sayede, öncelikler yeniden belirlenmiş ve bölgenin yeni siyâsî
jeopolitik haritası çizilmişti. Öte yandan, Resûlullah aleyhisse-
lam bu irtibatı ve bu irtibatın sağlam zihnî suretini olgusal bir
hakikate dönüştürmek istedi. Nitekim bu istek de, Resûlullah
aleyhisselamın Beytülmakdis’in kurtuluşu ve fethi için başlat-
tığı yoğun çabalarla açık bir şekilde ortaya çıktı. Gerçekten de
Peygamber aleyhisselam, isra ve mirac sürecinden hemen sonra,
bakışını Beytülmakdis’in fethine yöneltti. Bununla birlikte, yeni
risâletin kökleştirilmesi ve bunun yayılmasının sağlanması için;
Medine-i Münevvere’ye hicret ederek burada ilk İslam devleti-
nin kurulması gibi daha önemli bazı vazifeler bir süre boyunca
2 El-Awaisi, Sınâ‘atü’t-Târîhi’l-Mustakbelî: Nemâzic Beytilmakdis li-Tefsîri’l-Ahdâsi’l-Mu‘âsıra
ve Tevcîhihâ, s. 124-131.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
17. Stratejik Plan Örneği 9
Peygamber aleyhisselamı, Beytülmakdis’in fethine hazırlıktan
alıkoydu. Fakat içinde bulunduğu durumların hiçbiri Peygamber
aleyhisselamı; Beytülmakdis’in fethini sağlayacak stratejik plan-
lar ile ashabını hazırlamak niyetiyle yaptığı çalışmalara başla-
maktan geri bırakmadı.
Beytülmakdis’in Fethedileceği Müjdesi
Peygamber aleyhisselam, ilk olarak Müslümanların Beytülmakdis’i
fethedecekleri müjdesini verdi. Örneğin, hicrî 58 (milâdî 678) yı-
lında vefat ederek Beytülmakdis’teki Rahmet Mezarlığı’na defne-
dilen, Şeddad bin Evs radıyallahu anha şunları söylemiştir: “Şam
fethedilecektir, Beytülmakdis fethedilecektir. Allah’ın izniyle, sen
ve çocukların bu fetihte oraya imam olacaksınız.” Tebük Gazvesi
(hicrî 9/milâdî 630) sırasında da Resûlullah aleyhisselam asha-
bına aynı mesajı ulaştırmaya devam etti; Avf b. Malik radıyal-
lahu anha (ö. hicrî 73/milâdî 692): “Kıyametten önce şu altı şeyi
say: İlki benim ölümümdür. İkincisi Beytülmakdis’in fethidir…”
buyurdu.3
Bu hadis-i şerif, Beytülmakdis’in fethinin Resûlullah
aleyhisselamın hayatındayken değil; vefatından sonra gerçekle-
şeceğinin bir delilidir.
Temim b. Evs ed-Dâri’nin Vakfiyesi
el-Halîl kentinin toprakları, sadece Beytülmakdis tarihi için
değil, İslam tarihi boyunca da ilk İslamî vakıf olma özelliğine
sahiptir. Güvenilir deliller ve Resûlullah aleyhisselama nisbet
3 Abd al-Fattah El-Awaisi, Mekânetu ve Târîhu Beytilmakdis fî’l-İslâm: Merca‘ İslâmî, Mec-
ma‘ü’l-Buhûsi’l-İslâmiyye, Dunblane 1997, s. 60; Efendimiz aleyhisselamın Beytülmak-
dis’in fethi hazırlıkları hakkında yaptıklarına dair daha başka deliller için aynı esere bkz.
s. 54.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
18. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı10
edilen sahih rivayetlere göre,4
bizzat Resûlullah Beytülmakdis
topraklarından bir kısmını oluşturan bugünkü el-Halîl şehri-
nin bir bölümünü kıyamet gününe kadar, Temîm b. Evs ed-Dârî
radıyallahu anha, onun kardeşlerine ve soyuna vakfetmiştir.
Ayrıca Temim b. Evs radıyallahu anh Beytülmakdis halkından
ilk müslüman olan sahâbîdir. Beytülmakdis’in el-Halîl şehri ya-
kınlarında bulunan Beytülcibrîn köyünün kuzeyinde vefat ede-
rek burada defnedilmiştir. Bu vakfedilen topraklar; Resûlullah
aleyhisselamın tüm çabasını Beytülmakdis’in fethine önderlik
edecek stratejik bir plan ile siyâsî ve jeopolitik bir haritanın te-
mellerini oluşturmak için harcadığının göstergesidir.
Fiilen de, Beytülmakdis’in ilk fethinden sonra hüküm sü-
ren müslüman halifeler, bu toprakların vakfiyesini güçlendir-
miş ve bunun gereğini yapmışlardır. Ayrıca birçok âlim de bu
vakıf hakkında fetva vermiştir. Bunların başında Hüccetü’l-
İslâm İmâm Ebû Hâmid el-Gazzâlî,5
“bu vakfa karşı çıkarak
4 Bkz. eş-Şeyh Muhammed Buhayt el-Mutî‘î, Sûre min Fetâvâ Hazreti Sâhibi’l-Fazîleti Mu-
hammed Buhayt el-Mutî‘î - Müftî’d-Deyyâri’l-Mısriyye Sâbiken ‘an Vakfi Temîmi’d-Dâ-
riyyi’s-Sahâbî ve A‘kâbihi, Darü’l-Eytâmi’l-İslâmiyyeti’s-Sınâiyye, Kudüs 1984, Hicrî 7 Recep
1350, no. 275, c. 7, s. 99; Muhammed İbşîrlî [Mehmet İpşirli] - Muhammed Dâvûd et-Temîmî,
Evkâf ve Emlâkü’l-Müslimîn fî Filistîn, Merkezü’l-Ebhâs li’t-Târîh ve’l-Funûn ve’s-Sekâ-
feti’l-İslâmiyye [IRCICA], İstanbul 1982. Bu kitap, Osmanlı Devleti dönemine ait tahrir
defterlerinden (arazi sicilleri) biri hakkında, bir takdim ve tahkik çalışmasıdır. Bu tahrir
defteri Kudüs, Gazze, Safed, Nablus ve Aclûn’dan oluşan Filistin’in beş sancağındaki
müslümanlara ait tüm vakıf ve mülkleri kapsamaktadır. Bu belge hicrî 10/milâdî 16. yüz-
yıldan, bir başka ifade ile Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı’nın Filistin’i fethetti-
ği hicrî 922/milâdî 1516 yılından beri İstanbul’daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bu-
lunmaktadır. Ayrıca bkz. Necmüddin Muhammed b. Ahmed el-Gaytî, el-Cevâbü’l-Kadîm
‘ani’s- Sü’âli’l-Müte‘allik bi-İktâ‘i’s-Seyyid Temîm, thk. Hasan Abdurrahman es-Selvâdî,
Merkezü’l-Ebhâsi’l-İslâmiyye, Kudüs 1986, s. 44-45.
5 İmâm Gazzâlî’nin hicrî 489/milâdî 1095 yılında, Haçlı seferlerinden birkaç yıl önce Beytül-
makdis’i ziyaret ettiği ifade edilmektedir. Ayrıca halk arasındaki yaygın rivayetlere göre, ora-
da bir müddet kalarak İhyâ’ü ‘Ulûmi’d-Dîn adlı meşhur eserini yazmıştır. Şunu da zikret-
mek gerekir ki; Dımaşk’taki (Şam) Emevi Mescidi’nde bulunan “Gazzâlî Köşesi”ndeki levha,
İmâm Gazzâlî’nin itikâfa girerek İhyâ’yı burada yazdığını göstermektedir. Muhtemelen Gaz-
zâlî, bu eserinin bazı bölümlerini Beytülmakdis’te, bazı bölümlerini ise Dımaşk’ta yazmıştır.
İmâm Gazzâlî’nin Beytülmakdis’te bulunduğu esnada 630’dan fazla İslam âliminin de bulun-
duğu zikredilmektedir.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
19. Stratejik Plan Örneği 11
onun gerçekleşmesini engelleyenin küfrü” hakkında fetva
vermiştir.6
Britanyalı baş hâkim High Craft ve Şer‘î İstînaf Mahkemesi
başkanı Şeyh Halil el-Hâmidî başkanlığında oluşturulan özel
mahkeme; 29 Ocak 1927 tarihli, 2/26 sayılı hükmünde sahâbî
Temîm b. Evs ed-Dârî radıyallahu anhın vakfı ile ilgili; bura-
nın şer‘î mahkemelerin hükmü altında bulunduğunu kabul et-
miştir. Ayrıca bu hükümde “tarafımızca gerçek bir vakıf olarak
itibar edilen bu vakfa mütevelli atamak şer‘î mahkemelerin va-
zifesidir” şeklinde karar alınmıştır.7
Filistin’deki İngiliz Manda
Hükümeti genel sekreteri de, Yüksek İslam Şer‘î Meclisi baş-
kanına gönderdiği raporda bu vakfı tanıdığını ifade etmiştir.8
Özetle Resûlullah aleyhisselamın bizzat kendisi,
Beytülmakdis’in ilk fethinden önce bu vakfı hibe etmiştir. En
önemlisi ise bu vakıf, başka bir delile ihtiyaç bırakmaksızın,
Resûlullah aleyhisselamın bu bölgenin fethi için ortaya koy-
duğu planı göstermektedir.
Mescid-i Aksa İşgal Altındayken Sahâbenin Burayı
Ziyaretten Men Edilmesi
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, gerek Mekke-i Mükerreme
gerekse Medine-i Münevvere’de sahâbe-i kirâmı Beytülmakdis’in
fethine hazırlama çalışmalarını sürdürdü. Bunların sonucunda,
6 el-Gaytî, el-Cevâbü’l-Kadîm ‘ani’s- Sü’âli’l-Müte‘allik bi-İktâ‘i’s-Seyyid Temîm, s. 44-45.
7 el-Mutî‘î, Sûre min Fetâvâ Hazreti Sâhibi’l-Fazîleti Muhammed Buhayt el-Mutî‘î -
Müftî’d-Deyyâri’l-Mısriyye Sâbiken ‘an Vakfi Temîmi’d-Dâriyyi’s-Sahâbî ve A‘kâbihi, s.
9-10.
8 Bkz. Abd al-Fattah El-Awaisi, Darîhu ve Mescidü’s-Sahâbiyyi’l-Celîl Temîm b. Evs ed-Dârî
Radıyallahu anh: 1917-1948, Kudüs 1989.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
20. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı12
bir kısım sahâbî Beytülmakdis’i ziyaret etmek istedi. Bu istek
daha önce, Ömer radıyallahu anhın müslüman olmasından
sonra Erkam b. Ebi’l-Erkam radıyallahu anh tarafından da ifa-
de edilmişti. Bir kısım sahâbî ise hastalıklarından Allah’ın iz-
niyle şifa buldukları vakit Beytülmakdis’te namaz kılmayı ada-
mıştı. Nitekim bir hanım sahâbî, Resûlullah aleyhisselamın eşi
Meymûne radıyallahu anha ile Beytülmakdis’i ziyaret adağı ko-
nusunda istişare etmiş; başka bir sahâbî de Mekke fethedildiğin-
de Beytülmakdis’te namaz kılmayı adamıştır.
Öyle ki, Beytülmakdis sahâbe arasında sürekli konuşu-
lur hale gelmişti. Hatta Ebû Zer radıyallahu anhın rivayeti-
ne göre artık sahâbe; Resulullah aleyhisselamın huzurunda,
Mescid-i Nebevî’nin mi yoksa Mescid-i Aksa’nın mı daha fa-
ziletli olduğunu mukayese eder hale gelmişti. Bazen de sahâbe,
Beytülmakdis ve Mescid-i Aksa hakkında izah isteyen soru-
lar soruyordu. Peygamber Efendimiz aleyhisselamın azat ettiği
bir hanım sahâbî Meymûne bint Sa‘d radıyallahu anha, bir gün
Resûlullah aleyhisselama gelerek; “Beytülmakdis hakkında bize
ne dersin?” diye sordu. Yine bu çerçevede Ebu Zer radıyallahu
anh da Resûlullah’a gelerek; “Yeryüzünde yapılan birinci ve ikin-
ci mescidin hangileri olduğu” hakkında soru sormuştu.
Tam burada bu olaylar üzerinde biraz durmak istiyorum:
1) Birinci olay; nübüvvetin erken döneminde, yakla-
şık olarak beşinci senenin sonlarında gerçekleşmiştir.
Bu olayda sahâbeden Erkam b. Ebi’l-Erkam radıyal-
lahu anhın, Beytülmakdis’i ziyaret edip orada namaz
kılma isteği ifade edilmektedir. Hâkim en-Nîsâbûrî,
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
21. Stratejik Plan Örneği 13
el-Müstedrek ‘ale’s-Sahîhayn adlı eserinde naklettiği
ve Zehebî’nin sahih olduğunu ifade ettiği rivayete
göre; Erkam, nübüvvetin beşinci senesinin Zilhicce
ayında Ömer radıyallahu anhın müslüman olmasın-
dan sonra, veda etmek için Resûlullah aleyhisselamın
yanına gelir. Erkam radıyallahu anh bu olayı ken-
di ifadesiyle şöyle anlatmaktadır; “Beytülmakdis’e
gitmek üzere Resûlullah aleyhisselama veda etmeye
geldim. Resûlullah bana ‘Nereye gitmek istiyorsun?’
diye sordu, ben de ‘Beytülmakdis’e’ dedim. ‘Seni ora-
ya götüren nedir, ticaret için mi gitmek istiyorsun?’
diye buyurdu. Ben de ‘Hayır, fakat orada namaz kıl-
mak istiyorum’ dedim. Bunun üzerine Resûlullah,
‘Orada (Mescid-i Aksa), namaz kılmak onun dı-
şında kılınan bin namazdan hayırlıdır’ buyurdu.”9
2) İkinci olay ise; Mekke-i Mükerreme’nin fethe-
dildiği hicrî 20 Ramazan 8 (milâdî 11 Ocak 630)
tarihinde, Cuma günü gerçekleşmiştir. Mekke-i
Mükerreme fethedildiğinde Beytülmakdis’te na-
maz kılacağını adayan sahâbî şu şekilde anlatılır;
Cabir b. Abdullah radıyallahu anhümâdan rivayet
edildiğine göre; “Bir adam fetih günü Resûlullah’a
‘Ya Resûlullah, Allah sana Mekke’nin fethini nasip
ettiğinde Beytülmakdis’te namaz kılmayı adadım’
der. Resûlullah ‘Burada kıl’ buyurur. Adam ikinci
9 Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ‘ale’s-Sahîhayn, 3/504.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
22. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı14
kez sorar ve yine aynı cevabı alır. Üçüncü kez sordu-
ğunda Resûlullah, ‘dilediğini yapabilirsin’ şeklinde
cevap verir.10
Ebû Dâvûd bu hadisin rivayetlerinden
birine şunu ekler: “Muhammed’i hak ile gönderene
yemin olsun ki; eğer burada namaz kılmış olsaydın
Beytülmakdis’te kılmış gibi olurdun.”
3) Üçüncü olay ise; Resûlullah aleyhisselamın
Medine dönemindeki hayatı sırasında yaşanmış-
tır. Burada, Allah kendisini hastalığından iyileş-
tirdiğinde Beytülmakdis’te namaz kılmayı adayan
bir hanım sahâbîden bahsedilir. İmâm Ahmed b.
Hanbel’in rivayet ettiği üzere, bir kadın halinden
şikâyette bulundu; “Eğer Allah bana şifa verirse
Beytülmakdis’e giderek namaz kılacağım” dedi. Bir
süre sonra bu kadın iyileşti. Yolculuğa çıkmak üze-
re hazırlandı ve selamlamak üzere Resûlullah aley-
hisselamın eşi Meymûne radıyallahu anhaya uğra-
dı. Bu kadın kendi durumunu Meymûne’ye haber
verdi. Meymûne radıyallahu anha ise ona “Burada
otur, pişirdiğimden ye ve Resûlullah sallallahu aley-
hi ve sellemin mescidinde (Mescid-i Nebevî) na-
maz kıl! Ben Resûlullah’tan şunu işittim ki; ‘Orada
(Mescid-i Nebevî) kılınan namaz -Kâbe Mescidi
(Mescid-i Harâm) dışında- tüm mescitlerde kılınan
bin namazdan daha faziletlidir’ dedi”.11
10 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 12/22, hadis no. 14856; Ebû Dâvûd, 3/196, hadis no. 3305, 3306;
Dârimî, 2/184-185; Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ‘ale’s-Sahîhayn, 4/304-305.
11 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 44/408, hadis no. 26826.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
23. Stratejik Plan Örneği 15
Bu olayların yanı sıra, Beytülmakdis ziyareti hakkındaki bir
diğer rivayet olan İmâm Ahmed b. Hanbel’in rivayet ettiği ha-
dis metni üzerinde durmak isabetli olacaktır. “… Peygamber
aleyhisselamın azatlısı Meymûne radıyallahu anha ‘Ey Allah’ın
Peygamberi, Beytülmakdis hakkında bize ne dersin?’ diye sor-
du. Resûlullah aleyhisselam; ‘mahşer (insanların ölümden diril-
dikleri yer) ve menşer (dirildikten sonra insanların dağılacakla-
rı yer) toprağıdır. Oraya gidiniz ve orada (Beytülmakdis) namaz
kılınız, muhakkak ki orada kılınan bir namaz diğer mescitlerde
kılınan bin namaz gibidir’ buyurdu. Meymûne; ‘peki oraya git-
meye imkân bulamayan ne yapsın?’ diye sordu. Resûlullah; ‘kan-
dillerinde yanmak üzere yağ göndersin. Şüphesiz, oraya hedi-
ye gönderen orada namaz kılmış gibidir’ diyerek cevap verdi.”12
Hadisi okurken çoğunlukla -kasıtlı veya kasıtsız- gaflete düştü-
ğümüz nokta olan metnin ikinci bölümü, ayrı bir öneme sahiptir;
“Şüphesiz, oraya hediye gönderen orada namaz kılmış gibidir.”
Tam burada -Beytülmakdis çalışmaları hakkında uzman olan-
ların ve bu konuya ilgi duyanların bildiği üzere- coğrafî ve tarihî
bir durumu açıklığa kavuşturmak gerekir. Hadiste bahsedilen bu
olayın gerçekleştiği zamanda “Mescid-i Aksa alanı üzerinde hiç-
bir yapı yokken, nasıl olur da yağ ile Mescid-i Aksa’nın kandille-
rini yakmak mümkün olur?”
İlmi araştırmalar ve özellikle de (Ürdün’ün Mâdâbâ şehrinde
bulunan Aziz Georgios Kilisesi’ndeki) Mâdâbâ Haritası’nın keş-
fedilmesi ile Beytülmakdis’in müslümanlar tarafından yapılan
ilk fethinden (milâdî 634) önce, yani Bizanslılar döneminde bu
12 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/463.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
24. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı16
bölgede hiçbir yapının olmadığı ispat edilmiştir. Şüphesiz gerek
soyut mânada anlaşılsın, gerekse mecazî mânada fert ve toplu-
mun sahip olduğu delil, dayanak ve desteklerle anlaşılsın; bu du-
rum gelecekte Mescid-i Aksa üzerinde yağ ile kandilleri tutuştu-
rulacak yapılar olacağına dair nebevî bir mucizedir.
Bu konuyu Mescid-i Aksa ile ilgili önemli bir durumu anlatarak
bitireceğim. Birçok insan, Mescid-i Aksa’nın Ebû Zer el-Gıfârî ra-
dıyallahu anhın rivayet ettiği hadiste ifade edildiği gibi,13
Kâbe-i
Şerîf’in inşasından kırk yıl sonra İbrahim aleyhisselam tarafın-
dan inşa edildiğini zannetmektedir. Fakat ilmi araştırmalara
göre; Mescid-i Aksa’nın binasının ilk hali, Ken‘ânîler, İbrahim ve
Süleyman aleyhimâsselam döneminden önce de mevcuttu. Ebû
Zer el-Gıfârî radıyallahu anhın rivayet ettiği hadis-i şerife, önde
gelen hadis âlimlerinin çalışmaları çerçevesinden bakıldığında;
bu konuda Hâfız ibn Hacer’in İbnü’l-Cevzî’nin görüşünü tercih
ettiği ve bunu diğer görüşlerden daha tutarlı bulduğu anlaşıl-
maktadır. İbn Hacer bu konuyu şu sözleriyle açıklar: “Bu konu-
da ‘Yeryüzündeki iki mescidi de inşa eden Âdem aleyhisselam-
dır’ sözünü destekleyen ve onun doğruluğuna şahitlik eden pek
çok delil gördüm. İbn Hişâm’ın Ticân [Kitâbü’t-Tîcân fî Mülûki’l-
Himyer] isimli kitabında zikrettiğine göre Âdem aleyhisselam
Kâbe’yi inşa ettikten sonra, Allah Teâlâ ona Beytülmakdis’e gide-
rek orada Mescid-i Aksa’yı inşa etmesini emretmiştir. Bunun üze-
rine Âdem aleyhisselam onu inşa etmiş ve orada ibadet etmiştir.
13 Ebu Zer radıyallahu anh diyor ki, “Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme, yeryüzünde inşa edi-
len ilk mescidin hangisi olduğunu sordum, ‘Mescid-i Harâm’ diye cevap buyurdu. Sonra hangi-
si diye sordum, ‘Mescid-i Aksa’ diye cevapladı. Ben, ikisi arasındaki süre ne kadardır diye sor-
dum; ‘Kırk yıl’ dedi.” Buhâri, “Enbiyâ”, 12; Müslim, “Mesâcid”, 1; Nesâî, “Mesâcid”, 3; İbn Mâce,
“Mesâcid”, 7 (editör notu).
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
25. Stratejik Plan Örneği 17
Âdem aleyhisselamın Mescid-i Aksa’yı inşa etmesi meşhur olan
görüştür.”14
GeçenifadelerdendeanlaşılacağıüzeresahâbeninBeytülmakdis
ve Mescid-i Aksa’yı ziyaret etme noktasındaki özlem, şevk ve
rağbetine rağmen Resûlullah aleyhisselam bu konuda onlara
izin vermemiş; nebevî yönlendirmeler ile onların taleplerine
yumuşak bir şekilde alternatifler sunmuştur. Bu durumun ne-
denlerini (doktora öğrencilerimden bazıları ile yaklaşık on yıl
boyunca) etraflıca ele aldığımızda şu sonuca ulaştık: Resûlullah
aleyhisselamın sahâbeyi ziyaretten men ederek başka alterna-
tifler sunduğu dönemde, bu engele sadece “Beytülmakdis ve
Mescid-i Aksa’nın Bizans işgali altında olmasının neden oldu-
ğu” anlaşılmaktadır.
Böylece ortaya çıkıyor ki; bu yasaklama, Resûlullah aleyhisse-
lam tarafından Beytülmakdis’in Bizanslılar’ın elinden alınarak
fethedilmesi gayesiyle ortaya konulan stratejik plan ile jeopolitik
ve siyâsî bir harita çerçevesinde yapılmıştır. Bundan dolayıdır
ki; Bizans işgali süresince, tâ ki müminlerin emîri Ömer radı-
yallahu anhın eliyle fetih gerçekleşene kadar sahâbe radıyalla-
hu anhümden hiçbirinin, Beytülmakdis ya da Mescid-i Aksa’yı
ziyaret ettiği bize nakledilmemiştir. Bunun aksine, Resûlullah
aleyhisselamın ve onun ardından gelen halifeleri Ebubekir ve
Ömer b. Hattâb radıyallahu anhümânın tek amacı her yönüy-
le (ma‘rifî, siyâsî ve askerî olarak) fetih hazırlıklarını tamam-
lamak olmuştur.
14 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 6/408-409.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
26. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı18
Resûlullah Aleyhisselamın Herakleios’a Mektubu
Medine İslam Devleti’nin kurulmasından, özellikle de müs-
lümanların savaş durumunda olduğu Kureyşliler ile aralarında
Hudeybiye Antlaşması’nın yapılmasından sonra; Peygamber aley-
hisselam, hicrî 6 (milâdî 627) yılında o zamanın yöneticilerini
İslam’a davet eden mektuplar gönderdi.15
Bunlardan bir tanesi de
Resûlullah’ın, Rum Kayseri Hirakl’e [Bizans Kralı Herakleios’a
(saltanat dönemi 610-641)] gönderdiği mektuptu. Bazı kay-
naklara göre Herakleios; Farslılar’ı (Sâsânîler) yenerek, onlar-
dan kutsal haçı geri aldığı için Allah’a şükrünü takdim etmek
üzere Humus’tan İlyâ’ya (Beytülmakdis’e) doğru yola çıkmıştı.
Burada şunu zikretmek uygun olacaktır: Daha önce Farslılar
Bizanslıları hezimete uğratmıştı. Herakleios ise karşı saldırı dü-
zenleyerek milâdî 625 yılında onları mağlup etti. Bu olay, Kur’ân-ı
Kerim’de şöyle zikredilir; “Rumlar, yeryüzünün en yakın yerin-
de yenilgiye uğradılar. Hâlbuki onlar, bu yenilgiden sonra bir-
kaç yıl içinde galip geleceklerdir” (Rum 30/2-4). Çağımızın Hintli
âlimlerinden Ebü’l-Hasan en-Nedvî, Rum suresindeki bu ayetle-
rin milâdî 616 yılında nâzil olduğunu, Herakleios’un Farslılar’a
karşı olan zaferinin ise milâdî 625 yılında vâki olduğunu ifade
etmiştir.16
Herakleios İlyâ’ya ulaşıp orada dua ve adağını ifâ ettikten sonra,
Peygamber aleyhisselamın elçisi Dihye b. Halîfe el-Kelbî el-Haz-
recî onun huzuruna çıkar. Peygamber Efendimiz’in gönderdiği
mektup tercüme edilerek Herakleios’a okunur:
15 Peygamber aleyhisselam benzer tebliğ mektuplarını Kisrâ ve Mukavkıs ile Uman, Yemâme ve
Bahreyn emirleri ve daha başka bölge liderlerine göndermiştir.
16 Ebü’l-Hasan en-Nedvî, es-Sîretü’n-Nebeviyye, el-Mektebetü’l-‘Asriyye, Sayda 1981, s. 329.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
27. Stratejik Plan Örneği 19
“Bismillahirrahmanirrahim,
Allah’ın elçisi Muhammed’den Rumlar’ın İmparatoru
Herakleios’a! Hidayete tabi olanlara selam olsun.
Bundan sonra,
İslam’ı kabul et ki kurtuluşa eresin! Müslüman ol ki; Allah se-
nin ecrini iki kat versin!
Eğer (bu davetten) yüz çevirirsen, halkın günahını sen çekersin!”17
İslam’da uluslararası ilişkiler konusunda uzman olanlar tarafın-
dan da bilindiği gibi bu mektup; hem İslam davetini tebliğ etme
hem de savaştan önce bir gözdağı verme anlamı içermektedir.
Bazı kaynaklara göre Herakleios, Resûlullah aleyhisselamın bu
mektubu üzerine kızmamış ve güzel bir şekilde karşılık vermiştir.
Daha sonra Herakleios Şam’dan Konstantiniyye’ye (İstanbul)
doğru hareket ederken Rumlar’ı toplayarak onlara, (i) Resûlullah
aleyhisselama tabi olmayı arz etti. Rumlar bunu reddedince on-
lara, (ii) Resûlullah’a cizye vermeyi teklif etti. Rumlar bunu da
reddedince bu sefer onlara, (iii) Suriye topraklarını Resûlullah’a
verip Şam topraklarının da kendisinde kalmak üzere barış yap-
malarını teklif etti.18
Rumlar’ın bütün bu tekliflerden yüz çe-
virip hepsini reddetmesi üzerine Herakleios, “Şehrin sınırına
ulaştı. Şam’a dönerek ‘Elveda sana ey Suriye toprakları’ dedi ve
İstanbul’a kadar yoluna devam etti.”19
17 İbn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Dâru İhyâ’i’t-Tûrâsi’l-‘Arabî, Beyrut ts., c. 2, s. 501.
Ayrıca Taberî şu metni zikretmektedir: “Bismillahirrahmanirrahim, Allah’ın elçisi Muhammed’den
Rumlar’ın İmparatoru Herakleios’a! Hidayete tabi olanlara selam olsun. Bundan sonra, İslam’ı
kabul et ki kurtuluşa eresin! Müslüman ol ki; Allah senin ecrini iki kat versin! Eğer yüz çevirir-
sen, halkın günahını sen çekersin!” Bkz. Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Târîhu’r-Ru-
sül ve’l-Mülûk, 2. bs., Beyrut 1988, c. 2, s. 130.
18 Rumlara göre (milâdî 6. yüzyılda) “Suriye toprakları”; Filistin, Ürdün, Dımaşk, Humus ve sı-
nır bölgesinin aşağısından oluşmaktaydı. “Şam” ise sınır bölgesinin ötesiydi.
19 et-Taberî, Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk, c. 2, s. 131. Ayrıca bkz. İbn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviy-
ye, c. 2, s. 505-506.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
28. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı20
Askerî Faaliyetler: Gazveler ve Seriyyeler
Bölgenin içinde bulunduğu bazı siyâsî şartlar ve askerî konum,
Beytülmakdis fetih planının uygulanmasını ve Beytülmakdis’in
siyâsî ve jeopolitik haritasının yeni bir aşamaya ulaşmasını zo-
runlu kılmaktaydı. Bu da müslümanların, (bulunduğu coğrafya-
nın) kuzeyini ve Şam’ın etrafını Bizans ve tebaasının tehlikesi-
ne karşı güvenli kılmak, onların bu bölgedeki hâkimiyetine son
vermek ve müslümanların heybetini gösterme yollarına başvur-
maları şeklinde gerçekleştirildi. Müslümanların lehine olacak şe-
kilde bu çalışmalar Hudeybiye Antlaşması ve Yemen bölgesinin
İslam’a girmesi sonrası güney bölgelerinde güvenliğin sağlanma-
sından sonra gerçekleşmişti.
Bu durum Resûlullah hayattayken uygulanan birçok askerî
teşebbüs ile harp taktik ve metotlarının hazırlığının yapılması-
na da olanak sağlamıştı.20
Bu çerçevede kronolojik olarak şu as-
kerî hazırlıklar yapıldı; birincisi hicrî 5, ikincisi de hicrî 6 (milâ-
dî Temmuz 629) yılında “Dûmetülcendel Gazvesi”;21
hicrî 6 veya
7 yılında “Hismâ Seriyyesi”;22
hicrî 8 (milâdî Eylül 629) yılında
“Zâtülatlâh Seriyyesi”; hicrî 8 (milâdî 629) yılında “Mûte Gazvesi”23
ve “Zâtüsselâsil Seriyyesi”; hicrî Recep 9 (milâdî Ekim 630) yılında
20 Bu hâdiseler ile ilgili daha fazla bilgi için bkz. Hânî Ebû’r-Rab, Târihu Filistîn fî Sadri’l-İslâm,
Kudüs 2002, s. 93-94. Ayrıca bkz. Abdullah eş-Şerîf, “Mevâkıfu Yehûdi’ş-Şâm mine’l-Fethi’l-İs-
lâmî”, Mecelletu Câmi’ati Ümmi’l-Kurâ’ li-Ulûm’ş-Şerî‘a ve’l-Lugati’l-Arabiyye ve Âdâbuhâ,
c. 16, sayı 28, Hicrî Şevval 1424, s. 502.
21 Gazvenin yaşandığı bölge; Medine ve Şam arasında yer almaktadır.
22 Bu seriyye, Şam sınırında meydana gelmiştir.
23 Mûte bölgesi; Kerek’in güneyine 12 km uzaklıktaki Ölüdeniz’in güneydoğu kısmında bulun-
maktadır. İlk kez 2004 yılında ailem ile birlikte Mûte’yi, savaşın olduğu bölgeyi ve el-Mezâr böl-
gesini ziyaret ettim. Muharebenin sonuçlarını yerinde müşahede etmek amacıyla gerçekleştir-
diğim bu gezinin şahsım adına iyi bir fırsat olduğunu ifade edebilirim.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
29. Stratejik Plan Örneği 21
“Tebük Gazvesi”24
-bu Peygamber aleyhisselam hayattayken ger-
çekleşen son gazveydi- ve hicrî 26 Safer 11 (8 Haziran 631) yılın-
da gerçekleşen “Üsâme b. Zeyd’in Ordusu” bu hazırlıklar ara-
sında görülmektedir.
Hicretin 6. yılından başlayarak meydana gelen gazveler
ve seriyyeler özellikle kuzeybatı bölgesinde (yani Medine-i
Münevvere’den Beytülmakdis’e giden yolun üzerinde bulun-
duğu bölge) Peygamber elçilerinin tayin edilmesi hâdiselerin-
den de anlaşılıyor ki; köklü değişim daha hicrî 6. yıldan iti-
baren başlamıştı.
Yapılan araştırmalarda elde ettiğimiz yeni bilgiler; Yeni Bir
Jeopolitik Teori: Beytülmakdis Bereket Daireleri Teorisi’nde25
de
ele aldığımız gibi- Beytülmakdis’in sınırlarının Mûte’ye kadar
uzandığını gösteriyor. Bu da, Resûlullah aleyhisselamın; işlevsel
ve pratik anlamda attığı ilk adımların; Beytülmakdis bölgesi sı-
nırları içerisinde uygulamaya koyulduğu anlamına gelmektedir.
Bunun yanı sıra Mûte Savaşı’na sadece sıradan bir hâdiseymiş gibi
bakmak, gerçekte büyük bir haksızlık olur. Bütünüyle ele alındı-
ğında bu savaşın, Resûlullah aleyhisselamın Beytülmakdis’i fet-
hetme planının önemli bir parçası olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda verilecek en yerinde misal; İslam ordusu Mûte’den
Medine’ye döndüğü vakit, Resûlullah aleyhisselamın sarf ettiği
sözler olacaktır. Medine müslümanlarının, geri çekilen asker-
lerin üzerine toprak atıp; “Ey Fürrâr!” (savaştan kaçanlar) diye-
rek tepki göstermesi üzerine Resûlullah aleyhisselam; “Onlar sa-
24 Tebük; Medine-i Münevvere’den 180 km’den daha fazlaca bir uzaklıkta, Akabe’nin güneydo-
ğusunda bulunmaktadır. Ayrıca Tebük, Resûlullah aleyhisselamın katıldığı son gazvedir.
25 El-Awaisi, Sınâ‘atü’t-Târîhi’l-Mustakbelî: Nemâzic Beytilmakdis li-Tefsîri’l-Ahdâsi’l-Mu‘â-
sıra ve Tevcîhihâ, s. 89-123.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
30. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı22
vaş kaçanlar değil, bilakis hücum edenlerdir”26
diyerek askerleri
onurlandırmıştır.
Diğer bir önemli hadise ise; Mekke-i Mükerreme’nin fethin-
den bir yıl sonra Resûlullah aleyhisselamın komutasında icra
edilen Tebük Gazvesi’dir. Resûlullah günlerce Tebük’te gecele-
miş ve Ramazan ayında; yaklaşık iki aydır uzak kaldığı Medine-i
Münevvere’ye geri dönmüştür. Allah Resûlü aleyhisselam, Tebük’te
uzun süre kalmasına rağmen; bu süre zarfında Bizans ordu-
su ile herhangi bir savaşa girmemiştir. Bunun yerine zamanını
Beytülmakdis yolu üzerinde yerleşik bulunan toplumlarla sulh
antlaşmaları yaparak değerlendirmiştir.
Bu antlaşmalardan bir tanesi Beytülmakdis yakınlarında bu-
lunan ve Kızıldeniz’de stratejik değere sahip bir liman olan (eski
Akabe şehrindeki) Eyle bölgesi lideri (Piskoposu) Yuhanna b.
Ru’be ile yapılmıştır. Bir diğer antlaşma ise “Ezruh” ve “Cerbâ”
köylerinin ahalisiyle yapılmıştır. Ezruh ve Cerbâ bölgeleri Şam
ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca Ezruh, Maan şehri
yakınlarında bulunmaktadır. Ayrıca Kızıldeniz sahilinde bulu-
nan Maknâ halkı ile antlaşma yapılmıştır. Resûlullah aleyhisse-
lam bu bölgelerden birine Alkame b. Mücezziz b. el-Müdlicî’yi,
diğer bir bölge olan Dûmetülcendel’e ise Hâlid b. Velid’i (komu-
tan olarak) göndermiştir.
Yapılan bu antlaşmalar,27
Ebubekir radıyallahu anhın,
Beytülmakdis’in fethinden sonra yapacağı hamleye lojistik des-
26 Mûte savaşı hakkında daha fazla bilgi için bkz: İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Dâru’l-Rey-
yân li’t-Tûrâs, Kahire 1987, s. 11-28; Ayrıca bkz. et-Taberî, Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk, c. 2,
s. 149-152.
27 Bu antlaşmalar hakkında bkz: Halîl Üsâmine, Filistîn fî Hamseti Kurûn mine-l-Fethi’l-İslâmî
hatta’l-Gazvi’l-İfrîncî: 634-1099, Ma‘hedü’d-Dirâsâti’l-Filistînîyye, Beyrut 2000, s. 95-96. Bana
göre, bu antlaşmalar hakkında kapsamlı ve dikkatli bir araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
31. Stratejik Plan Örneği 23
tek sağlanması açısından büyük önem arz ediyordu. Stratejik
konumundan dolayı özellikle Eyle şehri28
üzerinden yapılan
bu lojistik destek antlaşmaları sayesinde; müslüman askerlere
Beytülmakdis’in fethine kadar lazım olan yiyecek dahil tüm ih-
tiyaçlar temin edilmişti.
Bir başka açıdan (muasır yazar) Halîl Üsâmine’ye göre, yapılan
bu sulh antlaşmaları; Resûlullah aleyhisselamın “Bizans toprakla-
rını muhasara etmekteki kararlığını” göstermekteydi. Üsâmine’ye
göre, Bizans topraklarına doğru fetihler yapmak; geri dönüşü ol-
mayan bir stratejik plandır.29
Öte yandan Üsâmine’nin bu sözü
şu hakikati ortaya koymaktadır; “İslam fetih siyâseti, Resûlullah
aleyhisselamın yüce risâlet stratejisinin pratikte uygulanmış so-
mut bir sonucudur.”30
Ayrıca Resûlullah aleyhisselamın katıldığı gazvelerin sonun-
cusu olan Tebük Gazvesi, Beytülmakdis’in fethedilmesinde çok
büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte bu gazvenin sonuç-
ları itibariyle de Mekke’nin fethine benzediğini ifade etmemiz
mümkündür.
Resûlullah Aleyhiselamın Vefatından Sonra
Resûlullah aleyhisselamın vefatını takiben ortaya atılan fikirler
ve yapılan münakaşalar, benim bu konuda ileri sürdüğüm de-
lilleri açıklar ve destekler niteliktedir. Esas itibarıyla Resûlullah
28 Eyle Şehri; Medine-i Münevvere ve Beytülmakdis arasındaki yol üzerinde önemli bir istasyon
sayılmaktadır.
29 Üsâmine, Filistîn fî Hamseti Kurûn mine-l-Fethi’l-İslâmî hatta’l-Gazvi’l-İfrîncî: 634-1099,
s. 96-98.
30 Üsâmine, Filistîn fî Hamseti Kurûn mine-l-Fethi’l-İslâmî hatta’l-Gazvi’l-İfrîncî: 634-1099,
s. 125.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
32. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı24
aleyhisselam, hayattayken Beytülmakdis’in fethi için stratejik bir
plan ortaya koymuştu. Bununla birlikte bazı kaynaklar, Resûlullah
hicrî 12 Rebîülevvel 11 (milâdî 6 Haziran 632) tarihinde vefat et-
tiği vakit; sahâbîlerden bir kısmının onu Beytülmakdis’te pey-
gamberlerin makamlarının olduğu yere defnetme fikrini beyan
ettiğini zikretmektedir.31
Benim bu kaynağın sağlamlığından
şüphe duymamın yanı sıra, sahâbeden gelen böylesi bir teklifin;
özellikle de onların Resûlullah’ın Beytülmakdis fethine yönelik
planlarına şahit olmalarından sonra, hiç de garipsenecek bir du-
rum olmadığı anlaşılmaktadır.
Allah Resûlü aleyhisselamın vefatından sonra, müslümanla-
rın ilk halifesi Ebubekir radıyallahu anh, Resûlullah’ın strate-
jik fetih planının tatbik edilmesi ve bu bağlamda bir yol haritası
çizilmesi hususunda sahâbe ile istişarede bulunmuştu. Öte yan-
dan Ebubekir radıyallahu anh, bu stratejik planı hayata geçire-
meden vefat eden Resûlullah’ın fikir ve stratejisini sahâbeye an-
latmıştı. Zira bu yol ile onları harekete geçirerek koordine etmeyi
istiyordu. Ebubekir radıyallahu anhın ifadeleri Vâkidî’nin riva-
yetinde şöyle zikredilmektedir: “Muhakkak ki Allah Teâlâ sizi
İslam ile şereflendirdi ve sizi Muhammed aleyhisselama ümmet
kıldı. Sizlerin imanını ve bu imana olan kesin inancınızı (yakîn)
artırdı. Biliniz ki; Resûlullah tüm gayretini Şam’a çevirdiği sı-
rada hak (vefat) vâki olmuştur. Bu Allah’ın takdiridir. Doğrusu
ben bu plan doğrultusunda müslümanları, canları ve mallarıyla
sevk etmekte kararlıyım. Çünkü Resûlullah aleyhisselam, vefa-
tından önce bunu bana tembihlemişti.”32
31 İbnü’l-İbrî, Târîhu Muhtasari'd-Düvel, el-Matba‘atü’l-Kâsûlîkiyye, Beyrut 1890, s. 262 (nak-
len; Ebû’r-Rab, Târihu Filistîn fî Sadri’l-İslâm).
32 Muhammed b. Ömer el-Vâkidî, Fütûhu’ş-Şâm, Mektebetü’l-Muhteseb, Ammân ts., c. 1, s. 5.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
33. Stratejik Plan Örneği 25
Sürecin önemini anlamak açısından, bu olaya bakıldığında,
Resûlullah’ın ölüm döşeğindeyken şiddetli rahatsızlığına rağmen,
sürekli olarak müslümanlara; Üsâme b. Zeyd’in33
komutanlığı-
nı vasiyet ederek talimat vermesi şaşılacak bir durum değildir.
Ne var ki, Resûlullah elem içinde olduğu bu zor anlarda bile
mescidinde (Mescid-i Nebevî) minbere çıkarak müslümanlara
şöyle seslenmiştir: “Ey ashabım! Üsâme’yi komutan tayin edin.”34
Bu net ve kesin talimatlar neticesinde komutan yapılan Üsâme ra-
dıyallahu anh askerleri ve ordusuyla birlikte harekete geçti. Fakat
tam bu sırada Resûlullah aleyhisselamın âhirete intikal etmesi,
ordunun yürüyüşünü bir müddet tehir etmişti.35
Diğer yandan birtakım kaynaklarda zikredildiğine göre bazı
sahâbîler, Ebubekir radıyallahu anh ile ciddi münakaşaya gire-
rek ona; Üsâme b. Zeyd’i komutan olarak atamamasını tavsiye
etmişlerdi. Ve bu tutumlarının kabul edilmesi için iki unsuru
ortaya koydular:
- Resûlullah aleyhisselamın vefatından sonra Arap yarımada-
sında meydana gelen yeni durum,
- Üsâme radıyallahu anhın yaşının küçük olması.36
Açıkça belirtmek gerekir ki; bu nedenlerin hiçbiri Ebubekir
radıyallahu anhı (Resûlullah’ın ona vasiyet ettiği bu kararından
33 Üsâme b. Zeyd; Mûte savaşında şehid olan kumandan Zeyd b. Hârise radıyallahu anhın oğlu-
dur.
34 İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 299. Ayrıca bkz. el-Buhârî, Sahîhu’l-Buhârî bi-Hâşi-
yeti’s-Senedî, Dâru’l-Ma‘rife, Beyrut ts., c. 3, s. 96.
35 Üsâme radıyallahu anhın atanması hakkında daha fazla bilgi için bkz. İbn Hişâm, es-Sîre-
tü’n-Nebeviyye, s. 253, 288, 299-301.
36 Üsâme b. Zeyd b. Hârise, Resûlullah aleyhisselam vefat ettiğinde 18-20 yaşlarındaydı. Resû-
lullah aleyhisselam ona ve Mûte Savaşında şehid olan babasına büyük bir muhabbet besliyor-
du. Annesi Resûlullah’ın dadısı ve sütannesi Ümmü Eymen idi.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
34. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı26
dönmesi hususunda) ikna etmemişti. Bilakis Üsâme radıyalla-
hu anhın komutan atanması konusunda ısrar etmişti. Bu husus-
ta bazı kaynaklar, Ebubekir radıyallahu anhın onu kararından
çevirmeye çalışan sahabeye, sert bir dille; aşağıda zikrettiğimiz
şu cevabı verdiğini kaydetmektedir:37
“Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki; Üsâme’nin ordu-
sunu Resûlullah’ın emrettiği şekilde sefere çıkarttım. Tüm köy-
lerde bir başıma da kalsam, Resûlullah’ın hükmettiği bir konu-
da başka bir şekilde hüküm veremem!”
Bu bağlamda diğer bir husus olan Üsâme radıyallahu anhın
yaşının küçüklüğü meselesinde ise; Ömer b. Hattâb radıyallahu
anh, Ebubekir radıyallahu anh ile bu konuyu istişare ettiği esna-
da; Ebubekir oturduğu yerden hiddetle kalkarak, Ömer’in saka-
lını eline aldı ve şöyle söyledi: “Ey Hattâb’ın oğlu annen ardın-
dan ağlasın! Sen Resûlullah’ın emrettiği bir durumda, bana onu
komutanlıktan azletmemi mi tavsiye ediyorsun?”
Gerçekte Ebubekir radıyallahu anhın bu güçlü sadâkati; onun,
Resûlullah aleyhisselamın resmettiği “Beytülmakdis’in fethi” pla-
nını bütünüyle bildiği anlamına gelmekteydi.
Nitekim Ebubekir radıyallahu anh, Resûlullah aleyhisselamın
vefatından 12 gün sonra hicrî 24 Rebîülevvel 11 tarihinde Üsâme
radıyallahu anhı komutan olarak atamıştı. Ve ardından Hicrî 13.
yılda Beytülmakdis ve Şam beldelerinin fethi için gerekli olan
esas hamleleri gerçekleştirmeden hemen önce; Halid b. Velid’in
komutasındaki orduyu harekete geçirmişti.
37 Burada kısmen naklettiğim tartışmaları, şu kitabımda zikretmiştim; Abd al-Fattah El-Awai-
si, Mekânetu ve Târîhu Beytilmakdis fî’l-İslâm: Merca‘ İslâmî, Mecma‘ü’l-Buhûsi’l-İslâmiyye,
Dunblane 1997, s. 34-36.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
35. Stratejik Plan Örneği 27
Özet
Buraya kadar izah ettiğimiz hususları özetleyecek olursak;
yapılan hazırlıkların yanı sıra pratik anlamda atılan adım-
ların, ayrıca birbirine bağlı olan ve birinin diğerini yönetti-
ği bu olayların neticeleri ele alındığında (özellikle de Temîm b.
Evs ed-Dârî radıyallahu anh vakfıyesi, Herakleios’a gönderilen
mektup, Tebük Gazvesi esnasında yapılan sulh antlaşmaları, çe-
şitli harp teknikleri ve öncelikli hazırlık çalışmaları vakıaların-
da görüldüğü üzere) tüm bu hadiselerin; Beytülmakdis’in fetih
planı çerçevesinde müslümanları kuvvetlendirip kalkındırdığını
müşahede ediyoruz. Bu plan 3 temel hazırlıktan oluşuyordu; (i)
marifet yani bilgi hazırlığı, (ii) siyâsî hazırlık ve (iii) askerî hazır-
lık. Hiç şüphesiz müşahhas bir hakikat ve olağan bir sonuç ola-
rak müslümanlarda görülen bu gelişim; uzun süredir yapılan bu
hazırlıkların neticesi idi.
Aslında bakıldığında Araplar, İslam’dan önce düzenledikle-
ri seferler aracılığıyla da Beytülmakdis’i kesin olarak biliyor ve
bu bölgenin insanı ve ticaret erbabı ile aralarında bir bağ bu-
lunuyordu. Fakat tüm bunlara rağmen meydana gelen olaylar,
Araplar’ın bu bölgeye dair harp ihtiyaçlarını daha iyi kavrama-
larını ve Arap yarımadasının dışında gerçekleşecek fetihler esna-
sında uyulması gerekli olan metotları öğrenmelerini sağlamıştı.
Ayrıca Beytülmakdis’e doğru ilerlerken kendilerine lazım olan
tüm ihtiyaç malzemelerini yol üzerindeki şehir ve köylerden te-
min etmeyi de öğrenmişlerdi.
Öte yandan bu olaylar; Bizanslılar’ın durumunu değerlendir-
menin yanı sıra, onların harp noktasındaki güçlerini ölçerek,
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
36. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı28
bunu bölgeye uyarlama konularında da müslümanların ufkunu
genişletmişti. Sonuç olarak bu hazırlıkların tümü, Bizanslılar’ın
güç ve kuvvetini daha sonrasında zaafa uğratacak başka adım-
ları oluşturmaktaydı.
Burada Musa aleyhisselamın kavmi ile arasında geçen hadi-
seyi zikredelim: Kırk yıl boyunca Sînâ’da dağınık vaziyette kal-
mış İsrailoğulları; kendilerine Beytülmakdis ve kutsal toprakla-
ra girmeleri emredilmesine rağmen bunu reddetmişlerdi. Kutsal
topraklarda bulunan kavimle savaşmaktan korkarak Musa aley-
hisselama; “Ey Musa! Onlar orada bulundukları sürece biz ora-
ya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz bura-
da oturacağız” (Mâide 5/21-26) dediler.
Beytülmakdis tarihi açısından baktığımızda; hem Resûlullah
aleyhisselam hem de Musa aleyhisselamın Beytülmakdis top-
rakları üzerinde deyim yerindeyse ortak bir bağı olduğunu gör-
mekteyiz. Nitekim Musa aleyhisselam da aynı Resûlullah gibi
Beytülmakdis’e girmeye niyet etmiş fakat buna ömrü vefa etme-
mişti. Öte yandan Musa aleyhisselamın vefatından sonra Yûşa‘ b.
Nûn aleyhisselam da aynı Ebubekir radıyallahu anhın, Resûlullah
aleyhisselamın vefatından sonra yaptığı gibi; idareyi devralmış
ve önemli işleri yönetmişti.
Binaenaleyh, o dönemin en yüksek dinî ve siyâsî otoritesi olan
Ebubekir radıyallahu anhın, Resûlullah aleyhisselamın vefatın-
dan sonra kurduğu münasebetlerde kesin ve net bir duruş ser-
gilediğini ve bu tavrının; sonrasında onu Beytülmakdis’e ulaş-
tırdığını söyleyebiliriz. Başka bir deyişle Ebubekir radıyallahu
anhın bu tutumunu; onun, Resûlullah aleyhisselamın hayalinde
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
37. Stratejik Plan Örneği 29
yer alan Beytülmakdis’i tam anlamıyla idrak etmesi şeklinde özet-
lememiz de mümkündür.
Belki de Ebubekir radıyallahu anh, Resûlullah’ın Beytülmakdis
hakkındaki niyetini bilen ve bu konudaki planının en ince ay-
rıntılarına bile vâkıf olan tek kişi idi. Nitekim Beytülmakdis’in
fethedilmesi, Resûlullah aleyhisselam için uluslararası eksenli,
merkezî stratejik bir hedef olduğu gibi; Ebubekir radıyallahu anh
için de aynı anlamı içermekteydi. Bu nedenle, Ebubekir radıyal-
lahu anhın, Resûlullah aleyhisselamın ortaya koyduğu bu strate-
jik planı onun ardından geliştirmesi ve tek başına dahi kalsa uy-
gulayacak kadar kararlı olması, bu sürecin olağan bir sonucuydu.
Öte yandan zikretmek gerekir ki; Ebubekir radıyallahu anh,
(Irak’ta bulunduğu sırada) Halid b. Velid’e (ordusuyla birlikte
sevk etmek için) gönderdiği -İbnü’l-Mercî’nin rivayet ettiği- mek-
tupta: “Allah’a yemin olsun ki; Beytülmakdis’te fethedeceğin bir
köy, benim için Irak’ın bütün çiftliklerinden daha sevimlidir” di-
yerek ona; Şam’daki orduya katılmasını emretmişti.
Sözün özüne gelecek olursak; müslümanlar Beytülmakdis’i ilk
olarak, Resûlullah aleyhisselamın vefatından (hicrî 12 Rebîülevvel
11/milâdî 6 Haziran 632) 5 yıl sonra fethetmişti. Fetih öncesi ya-
pılan hazırlıkların doğal gelişim süreci, gelecekte karşılaşılma-
sı muhtemel dezavantajlı hadiselere karşı belirli kolaylıklar sağ-
lamıştı.
Bununla birlikte meydana gelen tüm hâdiseler, müslümanla-
rın ilk halifesi olan Ebubekir radıyallahu anhın Şam’da tertip
ederek yöneteceği büyük hamle öncesi atılacak ilk adımlardı.
Beytülmakdis’in fethi için uzun zamandır yapılan bu hazırlıklar
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
38. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı30
ve sarf edilen gayret; İslam’ın ikinci halifesi Ömer b. Hattâb radı-
yallahu anhın hicrî Cemaziyülevvel 16 (milâdî Haziran/Temmuz
637) yılında gerçekleştirdiği şanlı fetih ile taçlanmıştı.
Bazı muasır kaynaklar, Medine-i Münevvere’den hareket eden,
ayrıca sahâbe38
ve tâbiînden39
oluşan büyük bir kalabalığın da,
bu kutlu fetihte Ömer b. Hattâb radıyallahu anh ile birlikte
Beytülmakdis’e ulaştığını ifade etmektedir. Özellikle yapılan bu
mülahaza, sahabenin büyük bir kısmının, (uzun süredir bekle-
nen) bu önemli olayın bir parçası olmayı ve Resûlullah aleyhis-
selamın resmettiği Beytülmakdis’in fethi planının son aşaması-
na şahitlik etmek istediklerini açıkça göstermektedir.
Son olarak şunu belirtmek gerekir ki; Resûlullah sallallahu aley-
hi ve sellemin isra yolculuğu, müslümanlar ve Beytülmakdis için
köklü bir değişim noktası sayılmıştır. Öte yandan; müslümanların
Beytülmakdis’te gerçekleştirdiği ilk fetih; genel bağlamda tarihte,
hususi bağlamda İslam tarihinde bir dönüm noktası olmuştur.
38 Bu fethe katılan “4000 sahâbe” sayısının kesinliği konusunda şüphe duymama rağmen, bu ra-
kamın tam bir sayı ifade etmekten ziyade, sahâbenin çoğunluğuna işaret ettiğini düşünmekte-
yim. Bu sahâbîlerden bazılarının isimleri için bkz. Ârif el-Ârif, el-Mufassal fî Târîhi’l-Kuds,
Mektebetü’l-Endelüs, Kudüs 1961, s. 95-100; Mücîrüddîn el-Hanbelî el-‘Uleymî, el-Ünsü’l-Celîl
bi-Târîhi’l-Kuds ve’l-Halîl, Mektebetü’l-Muhteseb, Ammân 1973, c. 1, s. 260-267.
39 Tâbiîn; sahabeden sonra gelen ilk nesildir. Resûlullah aleyhisselamı görmemiş, fakat sahabe-
den herhangi birini görmüş olan kimselerdir.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
39. 31Kaynakça
Kaynakça
Birincil Kaynaklar
el-Buhârî, Sahîhu’l-Buhârî bi-Hâşiyeti’s-Senedî, Dâru’l-Ma‘rife, c. 3,
Beyrut ts.
el-Gaytî, Necmüddin Muhammed b. Ahmed, el-Cevâbü’l-Kadîm ‘ani’s-
Sü’âli’l-Müte‘allik bi-İktâ‘i’s-Seyyid Temîm, thk. Hasan Abdur-
rahman es-Selvâdî, Merkezü’l-Ebhâsi’l-İslâmiyye, Kudüs 1986.
İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Dâru’l-Reyyân li’t-Tûrâs, Kahire 1987.
İbn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Dâru İhyâ’i’t-Tûrâsi’l-‘Arabî, c. 2, Beyrut ts.
el-Mutî‘î, eş-Şeyh Muhammed Buhayt, Sûre min Fetâvâ Hazreti Sâhi-
bi’l-Fazîleti Muhammed Buhayt el-Mutî‘î - Müftî’d-Deyyâri’l-Mıs-
riyye Sâbiken ‘an Vakfi Temîmi’d-Dâriyyi’s-Sahâbî ve A‘kâbihi,
Darü’l-Eytâmi’l-İslâmiyyeti’s-Sınâiyye, Kudüs 1984 (Hicrî 7
Recep 1350, no. 275, c. 7, s. 99).
et-Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr, Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk, c.
2, 2. bs., Beyrut 1988.
el-‘Uleymî, Mücîrüddîn el-Hanbelî, el-Ünsü’l-Celîl bi-Târîhi’l-Kuds ve’l-
Halîl, Mektebetü’l-Muhteseb, c. 1, Ammân 1973.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org
40. Resûlullah’ın Beytülmakdis Fethine Dair Stratejik Planı32
el-Vâkidî, Muhammed b. Ömer, Fütûhu’ş-Şâm, Mektebetü’l-Muhteseb,
c. 1, Ammân ts.
Akademik Süreli Yayınlarda Yer Alan Makaleler
eş-Şerîf, Abdullah, “Mevâkıfu Yehûdi’ş-Şâm mine’l-Fethi’l-İslâmî”, Mecel-
letu Câmi’ati Ümmi’l-Kurâ’ li-Ulûm’ş-Şerîa ve’l-Lugati’l-Arabiyye
ve Âdâbuhâ, c.16, sayı 28, Hicrî Şevval 1424.
İkincil Kaynaklar
el-Ârif, Ârif, el-Mufassal fî Târîhi’l-Kuds, Mektebetü’l- Endelüs, Kudüs
1961.
Ebû’r-Rab, Hânî, Târihu Filistîn fî Sadri’l-İslâm, Kudüs 2002.
El-Awaisi, Abd al-Fattah, Mekânetu ve Târîhu Beytilmakdis fî’l-İslâm:
Merca‘ İslâmî, Mecma‘ü’l-Buhûsi’l-İslâmiyye, Dunblane 1997.
El-Awaisi, Abd al-Fattah, Darîhu ve Mescidü’s-Sahâbiyyi’l-Celîl Temîm b.
Evsed-Dârî Radıyallahu anh: 1917-1948, Kudüs 1989.
El-Awaisi, Abd al-Fattah, Sınâ‘atü’t-Târîhi’l-Mustakbelî: Nemâzic Beytil-
makdis li-Tefsîri’l-Ahdâsi’l-Mu‘âsıra ve Tevcîhihâ, Dârü’l-Hal-
dûniyye, Cezayir 2013.
İbşîrlî, Muhammed [İpşirli, Mehmet] - et-Temîmî, Muhammed Dâvûd,
Evkâf ve Emlâkü’l-Müslimîn fî Filistîn, Merkezü’l-Ebhâs li’t-Târîh
ve’l-Funûn ve’s-Sekâfeti’l-İslâmiyye [IRCICA], İstanbul 1982.
en-Nedvî, Ebü’l-Hasan, es-Sîretü’n-Nebeviyye, el-Mektebetü’l-‘Asriyye,
Sayda 1981.
Üsâmine, Halîl, Filistîn fî Hamseti Kurûn mine-l-Fethi’l-İslâmî hatta’l-Gaz-
vi’l-İfrîncî: 634-1099, Ma‘hedü’d-Dirâsâti’l-Filistînîyye, Beyrut
2000.
اﻟﻤﻘﺪس ﻟﺒﻴﺖ اﻟﻤﻌﺮﻓﻲ ﻟﻠﻤﺸﺮوع اﻹﻟﻜﺘﺮوﻧﻴﺔ اﻟﻤﻜﺘﺒﺔ
www.isravkfi..org