2. Bilgiyi İşleme Kuram
uyarıcı Davranış Pekiştireç
Duyusal
kayıt
Tanıma
Dikkat
Algı
örgütleme
Kısa
süreli
bellek
Tekrar
anlamalı
kodlama
Uzun
süreli
bellek
hatırlama
Bilgiyi işleme kuramının öğeleri.
3. Bilgiyi işleme kuramına göre birey dışarıdaki uyarıcıları organlarıyla alarak
duyuşsal kayıt olarak adlandırılan belleğe kaydeder. Bu uyarıcıların çok azı seçici
algı süreciyle kısa süreli belleğe geçer. Kısa süreli bellekte yeni gelen bilgiler eski
bilgiler ile karşılaştırılarak örgütlenir ve uzun süreli belleğe gönderilir. Bilgilerin
depolanıp korunduğu uzun süreli bellekte bilgiler genellikle şemalar ve önermeler
biçiminde korunur, buradaki bilgiler gerektiğinde hatırlanarak davranışa
dönüşür. Bilgiyi işleme yaklaşımına göre, öğrenmenin gerçekleşmesi için;
öğrencinin aktif olarak duyu organlarına gelen uyarıcılara dikkat etmesi, yeni
gelen bilgileri seçerek kısa süreli belleğe geçirmesi, kısa süreli belleğe gelen bilgiler
arasında ilişki kurarak örgütlemesi, kısa süreli bellekteki bilgiler ile uzun süreli
bellekteki önbilgiler arasında ilişki kurarak yeni bilgi ile eskileri birleştirmesi
(bütünleştirmesi) gerekir Bilginin uzun süreli belleğe aktarılmasında kullanılan
süreçler, tekrar ve anlamlandırma-kodlamadır. Anlamlandırma kısa süreli
bellekteki bilginin, uzun süreli bellekte var olan önceki bilgilerle ilişkilendirilerek,
uzun süreli belleğe depolama yöntemidir. Kodlamada gelen yeni bilgiyi var olan
bilgilerle tamamlama , anlamlandırma, örgütleme söz konusudur.
4. Pavio ikili kodlama kuramı
Bilgi-işleme sürecine ilişkin araştırmalarda, sözel bilişsel süreçlere ağırlık verilmesi,
sözel olmayan bilişsel süreçlerin ihmaliyle sonuçlanmıştır. Geçen yüzyılın ilk
yarısında nadiren yürütülen imgelem (imagery) çalışmaları, araştırma yöntemlerinin
öznelliği nedeniyle eleştiriler almış ve davranışçı akımın gölgesinde kalmaktan
kurtulamamıştır (Paivio, 1986). 1960’lı yılların sonlarında davranışçılığın etkilerinden
sıyrılmaya başlayan psikoloji araştırmaları, bilişsel süreçlerin araştırılması üzerinde
yoğunlaşmıştır. Paivio’nun 1960’lı yıllarda başlattığı çalışmalar, otuz yıllık bir çalışma
süreci sonunda, sözel ve sözel olmayan bilişsel süreçlere eşit ağırlık veren İkili
Kodlama Kuramı’nın (İKK) geliştirilmesiyle sonuçlanmıştır. İkili Kodlama Kuramı
(İKK) belleğin biri dili diğeri ise sözel olmayan algıları temsil eden ve işleyen, iki alt
bilişsel sistemden oluştuğunu varsaymaktadır. Bilgisayarla öğretim olanaklarının
artması ve bilgisayarın yaygın kullanılmaya başlaması, çok ortamlı öğrenmeyle
birlikte İKK’nı da yeniden gündeme getirmiştir. İKK veya bu kurama dayanan
kuramlar çerçevesinde çok ortamlı öğrenme konusunda pek çok araştırma yapılmıştır.
Bellek destekleyiciler, problem-çözme, kavram öğrenme, dil öğrenme ve çok ortamlı
öğrenme gibi alanlarda yapılan çalışma sonuçları kuramın varsayımlarını destekler
niteliktedir. Son yıllarda nörofizyoloji alanındaki araştırmalardan elde edilen bulgular
da İKK’nda öngörülen bilişsel yapıyı doğrular niteliktedir. Kuramı destekleyen
araştırma sonuçları, kurama verilen önemi artırmıştır.
5. Ancak uygulama alanının gelişmesiyle birlikte yanıt bekleyen soruların sayısı
da artmaktadır. Yaklaşık 50 yıllık araştırma tarihçesine karşın, kuramın
uygulamaları ve farklı bağlamlarda varsayımlarının geçerliliğine ilişkin yeni
araştırmalara gereksinim vardır.
KURAMDA ÖNGÖRÜLEN BİLİŞSEL YAPI VE SÜREÇLER
İkili Kodlama kuramında bilişsel yapı kavramı, sözel ve sözel olmayan çevresel nesne
ve olayları temsil eden bilişsel bilgi birimleri bütününü ifade etmektedir. Bilişsel
işlemler, bilişsel yapı içinde yer alan etkinleştirme, kodlama, geri çağırma, ayrıntılama,
düzenleme/örgütleme, kontrol etme gibi işlevleri ifade etmektedir. Bilişsel süreç
bütün oluşturabilecek bilişsel işlemler dizisi veya işlemler bütünü olarak
tanımlanabilir. Birim ise bilişsel yapı içindeki en küçük bilgi taşıdır. Birim algılandığı
duyu kanalına veya içinde yer aldığı alt-sisteme göre farklı (sözel ve imgesel birim)
adlar alabilir. İmgesel ve sözel temsiller birbirini tamamlayan ve birbirini destekleyen
birimlerdir. Kuram her ne kadar insanın biyolojik-evrimsel gelişiminin bir ürünü
olarak genel bilişsel yapı ve süreçlere ilişkin olsa da, kuramın odak noktası bireysel
deneyimler olarak belirlenmiştir. İnsan beyni biyolojik evrimin bir ürünü olarak kendi
türüne ait yapısal ve işlevsel özellikleri taşımaktadır. Ancak sosyal ortamda yaşayan
insanların uyarıcılara gösterdikleri tepkiler yaşantılar yoluyla elde ettikleri
deneyimlere dayalı olarak büyük farklılıklar göstermektedir. Bir başka deyişle insan
beyninde yer alan dilsel ve imgesel içerik ve bu içeriğin işlevselliği bireyin sahip
olduğu deneyimler çerçevesinde belirlenmektedir. Bu nedenle Paivio biyolojik-
evrimsel yapıyı kabul etmekle birlikte kuramın odak noktasının bireysel deneyimler
olduğunu vurgulamıştır
6. Yapılandırmacı kuram
Öğrenme olayını öğrenen açısından inceler ve öğrenenin bilgiyi nasıl
yapılandırdığıyla ilgilenir. Merkezde öğrenci vardır, öğretmen ise öğrenenlerin
bilgiyi anlamlı bir şekilde yapılandırması için rehberlik eden kişi olarak kabul
edilir. Bu kuram, Piaget’nin bilişsel gelişim çalışmalarına dayanmaktadır.
Vygotsky, Bruner, Barlett ve Dewey de bu kurama katkıda bulunmuşlardır.
Bu kurama göre, öğrenme, öğrencilerin somut yaşantıları sonucunda anlamda
meydana gelen değişimdir. Bilgi, öğrenen tarafından yapılandırılır (öznelleştirilir).
Birey gerçek durumlarla karşılaşarak problem senaryoları üzerinde çalışarak aktif
olarak bilgiyi üretir ve kullanır. Bilgi özneldir ve öğrenenin somut yaşantıları ile
oluşturulur. Yapılandırmacı öğretimde bireylerden eski bilgilerini harekete
geçirmesi beklenir. Bundan sonra öğrenenden bilgiyi kendi şemalarına göre
kazanması, kazanılan bilgiyi anlamlandırması, anlamlandırdığı bilgiyi uygulaması
ve bütün bunların farkında olması beklenir.
Yapılandırmacı Kuramın Temel İlkeleri
• Yaşam sürekli değişmektedir. Bu nedenle bilgi de sürekli olarak kendini
yapılandırmak zorundadır. Değişen bir gerçekte, mutlak ve değişmez bir doğru
olamaz.
7. • Bilgi hazır olarak alınmaz, bizzat bireyin kendisi tarafından oluşturulur,
yapılandırılır.
• Öğrencileri, ilgi uyandıran problemlerle konuya yöneltmek, yani öğrencilerin
dikkatlerini o konuya çekecek problemleri gündeme getirmek gerekir.
• Her insan bir diğerinden farklıdır ve yaşamı farklı değerlendirir. Bu nedenle
herkes için geçerli tek bir öğrenme yolu yoktur.
• Öğrenmelerin değerlendirilmesini öğretim süreci bağlamında ele almak.
• Eğitim yaşam boyudur, sadece okulla sınırlı değildir.
• Eğitimde önemli olan bilgi değil, bilgiyi edinme yoludur. Yani öğrenmeyi
öğrenmedir.
Yapılandırmacı Öğrenme Modelinin Özellikleri
Öğrenme aktiviteleri ve öğretim, önemli konular etrafında
toplanır.
Önceden öğrenilmiş olanlar, bu modelde çok önemlidir.
Önceden öğrenilenlerin yeterliliği sınanmalıdır.
Bu modelde belirsizliğe ve karmaşıklığa yer vardır.
Öğrenme yeni keşiflere götürür.
8. Gagne’nin 9 Aşamalı Öğretim Modeli
Robert Gagné, 1960’lı yıllarda yeni davranışçı akımın temsilcilerinden biri
olarak kabul edilmekle birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi işleme kuramcılarının
öncülerinden biri olmuş, davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci
yaklaşımının ilkelerini birleştirmiştir. Gagné öğrenmeyi hem ürün hem de
süreç olarak ele almıştır. Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir
öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre öğretimin düzenlenmesinde
sırasıyla dokuz basamak yer almalıdır. Modele göre öğretimin
düzenlenmesinde sırasıyla şu adımlar atılmalıdır:
1- Dikkati çekme
2- Öğrenciyi dersin hedeflerinden haberdar etme
3- Ön bilgilerin hatırlatılması
4- Uyarıcı materyalin sunulması
5- Öğrenciye yol gösterme(rehberlik etme)
6- Davranışı ortaya çıkarma
7- Dönüt-Düzeltme verme
8- Değerlendirme
9- Öğrenilenlerin kalıcılığının ve transferinin sağlanması
9. 1.Dikkati çekme
Öğrenmenin en iyi şekilde gerçekleşmesi için öğrencinin dikkatini çekecek
materyaller tasarlanmalıdır. Öğretmen bu hedef doğrultusunda görsel(resim, film vb)
ve sözel(fıkra vb) unsurlardan yararlanabilir. İnsanların çoğu biranda tek bir konuya
odaklanabilmektedir. Bundan dolayı öğrencinin tüm dikkati öğretilecek konu
üzerine yoğunlaştırılmalıdır. Bunuda öğrencinin dikkatini çekecek yeni materyaller
kullanarak yapabilir. Öğrenciler hakkında bilgiler edinip onların dikkatinin
dağılmaması için onların ilgisini çekecek sorular yöneltilmeli ve onlarında konuya
ortak edip soru ve görüşlerini dile getirmesi sağlanmalıdır. Böylece öğrenme en iyi
şekilde gerçekleşecektir.
2.Öğrenciyi dersin hedeflerinden haberdar etme
Öğretmenin öğretime başlamadan önce öğrencilere dersin içeriği hakkında genel bir
bilgi verilmelidir. Böylece öğrenci ne öğrenmesi gerektiği hakkında güdülenmiş
olur ve konu dışına çıkmaktan kurtulur. Derste neyin öğrenilmesi gerektiği
hakkında az çok bilgi edinmiş olur ve ona göre kendini odaklar. Böylece dersi
kavram çatışmasına düşmeden daha kısa zamanda öğrenir. Hedefin önceden
duyulması, yönetim mekanizmasını harekete geçirir ve beklentilerin oluşmasına
yardımcı olur. Öğrencinin derste ulaşacağı hedefleri bilmesi bu hedeflere ulaşmak
için hangi yöntem ve teknikleri uygulayacağını kafasında tasarlar.
10. 3. Ön bilgilerin hatırlatılması
Öğretilen konuların kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun süreli belleğe anlamlı bir
şekilde kodlanabilmesi için önbilgilerle anlamlandırılması gerekir. Bunun için
öğrenciye bilgi verilmeden önce ön bilgilerin ortaya çıkarılması sağlanmalıdır.
Böylece öğrenci daha kolay neden sonuç ilişkisi kurabilir. Öğretmen, öğrencilerin
daha önce kazanmış oldukları bilgileri soru sorarak, açıklama yaptırarak, tartışarak
ortaya çıkarabilir. Bu yöntemle öğrenme daha hızlı ve kolay gerçekleşir.
4. Uyarıcı materyalin sunulması
Dersin içeriğini sunarken daha etkili ve daha verimli bir öğretim sağlamak için
stratejilerin kullanılması gerekir. Öğrenciyi hedefe ulaştıracak materyaller doğru
seçilmelidir. Bu materyaller öğrenmeyi kolaylaştıracak cinste olmalıdır.
Öğrenci böylelikle sunulan önbilgilerle karşılaştırır, anlamlandırır ve uzun süreli
belleğe kodlamaya çalışır. Materyalin düzenlenmesinde öğrenci grubunun gelişim
özellikleri ve sınıf düzeyleri çok etkili bir rol oynar. “sınıf düzeyi” denilen kavram
uyarıcı durumlarının düzenlenmesinde dikkate alınması gereken ölçütlerden biridir.
11. 5. Öğrenciye yol gösterme(rehberlik etme)
Öğrenciye yol gösterme öğrenme açısından oldukça önemlidir. Öğrenme
ortamında öğrencilerin yanlış davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının
sağlanması için onlara rehberlik edilmesi gerekir.
Bunun için öğrenciye neyi nerede ne zaman ne şekilde yapılacağı nasıl kodlama
yapılması gerektiği yeni bilgilerin hangi ön öğrenmelere birleştirileceği
konularında ipuçları verilmelidir.
En iyi yol gösterme stratejisi, her adımda biraz yardım vererek ilerlemedir. Bu
suretle, her öğrenci ihtiyacı kadar destek alma imkanına sahip olur. Hızlı öğrenene
bir tek, yavaş öğrenene ise birkaç örnek yeterli olabilir. Öğrenciye ipuçları
verilerek öğrencinin bilgiyi kendisinin bulması sağlanmalıdır. Böylece öğrenme
kalıcı olacaktır.
6. Davranışı ortaya çıkarma
Öğrenciye yeni davranışlar öğretildikten sonra bu davranışın ne derece
kazandıklarının yoklanması gerekmektedir. Öğrenciye yazılı sözlü sorular sorarak
davranışı test edilmelidir. Konuyu kavradığı hissedilen öğrenciye yap, çiz, söyle gibi
ifadelerle öğrendiği davranışa dönüştürülmesi istenir. Böylece öğrencinin kendisini
de görmesi sağlanmış olur.Öğrencilerde kazandırılmak istenen davranış gözlenmese
öğretim ortamı zenginleştirilmeli öğrenciye yeni ipuçları verilmelidir.
12. 7. Dönüt-Düzeltme verme
Bu aşamada öğrencinin kazanması gereken davranış ne ise onu yapması
beklenir. Öğrenci gösterdiği davranışın doğruluğu hakkında bilgi almak ister.
Öğrenci gösterdiği davranışın doğru olduğunu öğrenirse davranışı pekiştirir ve
öğrenmeye karşı güdüsü artar. Davranışın yanlış olduğunu öğrenirse hatasını
düzeltir ve o davranışı bir daha tekrarlamamaya özen gösterir. Öğrencinin
kazanması gereken davranış ne ise onu yapması beklenir.
8. Değerlendirme
Öğrenmenin sonunda her bir öğrencinin istendik davranışı ne derecede
kazandığının belirlenmesi gerekir. Öğretimsel olayların verimliliğini
değerlendirmek için beklenen hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği
sınanmalıdır.Yapılan değerlendirmeler sonucunda öğrenmenin ne derece
gerçekleştiği gözlenir ve öğrenciler sonuçlar hakkında bilgi verilerek gerekirse
tamamlama eğitimi yapılır.
9. Öğrenilenlerin kalıcılığının ve transferinin sağlanması
Bir konuda uzmanlığı geliştirmek için yeni bilgilerin başka alanlara da
uygulanması gerekir. Öğrenmenin ilk oluşumundan hemen sonra, öğrenciye
öğrenmeyi güçleştirici nitelikte alıştırma, örneklendirme, proje vb. ödevler
verilmelidir. Öğrenilen davranışların aralıklı olarak tekrar edilmesi kalıcılığı
büyük oranda etkiler. Öğrenilenlerin başka alanlara geçişini sağlamak için
öğrenilenlerin yeni durumlarda kullanılması, öğrencilerin problemlerle karşı
karşıya bırakılması yararlı olur.
13. Yeniliklerin yayılması kuramı yeni fikirlerin ,teknolojilerin nasıl yayıldığını anlatan
bir kuramdır. Belirli bir zaman üzerinde insanları yenilikler ile bağlarını
incelemektedir ve onları sınıflara ayırmaktadır 1962 yılında yeniliklerin yayılımı
sıklığı başlıklı çalışmasını yayımlaması ile akademik tartışmalara girmiştir. Rogers’e
göre yeniliklerin yayılması kuramının diğer ki temel kaynağı İngiliz ve Alman
antropologlardır. Yayılmacılar olarak tanımlanan bu yaklaşımlar bir toplumdaki
değişim diğer bir toplumdaki değişimin başlamasının sonucu olarak kabul
eden Antropolojik yaklaşıma sahip olarak görmüşlerdir
Rogers kuramı
14. Bu beş nitelik yeniliklerin kabul varyasyonlarını 49 ile 87 oranında
belirlemektedir.Bu 5 temel nitelik odak grup tartışmaları ve proje
değerlendirmeleri için değerli bir kontrol listesi çerçevesi sunmaktadır. Bu
nitelik ürün veya da davranış geliştirirken ele alındığında zayıf yönleri
belirlemede yardımcı olabilmektedir. Yeniliklerin yayılımı kuramı, bir
yeniliğin yayılımındaki başarısını onun %100 kabulüne kabulüne
bağlamaktadır. Grup üyelerinin tamamında başarısının yayılımı
gözlenmezse başarısızlık olarak nitelendirilmektedir. Çoğu zaman yeni fikirler,
teknolojiler ve uygulamalar eskisi ile bir yer değiştirme ilişkisine girmez.Bunun
yerine Eklenme ilişkisi yaşarlar.Yeniliklerin yayılımı kuramı genellik ile sağlık
ve tarım planlanması gibi kamu politikalarının uygulanması etrafında
temellendirilir. Kuram yeniliğin her zaman iyi olduğu kanısı taşımaktadır.
Kuramın zayıf taraflarından birinin tek yanlı enformasyon akışına dayanması
ve beslenmeyi göz önünde bulundurmamasıdır.