2. SAHİH KAYNAKLAR
İLGİLİ AYET
Andolsun, Biz onlara bir kitap getirdik; iman edecek bir
topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye
dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık. Araf/52
İLGİLİ HADİS
Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnâd ederse
Cehennem’deki yerine hazırlansın!” (Buhârî, İlim, 38)
3. SAHİH KAYNAKLAR
Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle
“altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir
tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri
niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih
(güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel
isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih
kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı
eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünentüründeki eserlerinden ibarettir.
İbn Mace’nin kitabı yerine İmam Malik yahut Darimî adlı alimlerin
kitaplarını Kütüb-i Sitte’den sayanlar olmuşsa da genel olarak İbn
Mace’nin kitabı Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı olarak
benimsenmiştir.
İslam dininin iki temel kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih hadislerden oluşan
Kütüb-i Sitte, yazıldığından günümüze kadar her asırda hadis
alimleri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanarak hadis ilmindeki
eşsiz yerini almıştır. Bunların şöhreti öncelikle müelliflerinin sahih
hadislerden meydana gelen eserler meydana getirmeyi gaye
edinmelerinden kaynaklanmaktadır.
Diğer taraftan Kütüb-i Sitte’nin her birinin özelliği bir araya
getirilince malzeme ve usûl bakımından bütün bir hadis külliyatının
özellikleri tam olarak tecelli etmektedir. Kitaplar muhteva ve usûl
bakımından birbirini tamamlamakta, böylece Hz. Peygamber’in
sünneti hakkında bilgi edinmek isteyenlerin bu arzularına büyük
ölçüde cevap verebilmektedir. Hz. Peygamber’in hayatı, sözleri ve
uygulamalarıyla ilgili bilgilerin kaynağını da çoğunlukla bu eserler
oluşturmaktadır.
4. Kütüb-i Sitte müelliflerinin gösterdiği ilmî ciddiyet ve itina, bu
eserlerin ilim çevrelerinden büyük itibar görmesini sağlamıştır. Bu
kitapların her biri üzerine çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Sadece
Buharî üzerine yapılan çalışmaların sayısı iki yüzü geçmektedir.
Kendilerinden önce derlenmiş olan hadis metinlerinden de
yararlanılarak meydana getirilen bu altı kıymetli eser, hadis ilminin
altın çağının ürünlerini oluşturmasının yanı sıra, kendisinden sonraki
hadis çalışmalarına da ışık tutarak onlara orijinal birer kaynak
olmuştur. Bu haliyle hadis ilmindeki en yüksek mertebeye ulaşan bu
altı kitap, sahip olduğu çeşitli özellikleriyle tüm İslam alimlerinin
takdirini kazanmıştır.
Böylesine değerli eserleri telif etmek suretiyle hadis ilmine emsalsiz
katkıda bulunan Kütüb-i Sitte müellifleri, zaman zaman İslam
alimleri tarafından büyük bir saygıyla anılmışlar ve bu benzersiz
eserleriyle ilmî hüviyetlerini herkese kabul ettirmişlerdir.
1.Buhârî ve el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail
el-Buhârî (H. 194-256/M.810-870) 40 yıl süren ilmî seyahatler
esnasında toplamış olduğu engin hadis malzemesini 16 yılda tasnif
ederek, "el-Câmiu's Sahîhu'l-Müsnedü'l-Muhtasar min Umûri
Rasûlillahi (s.a.s) ve Sünenihi ve Eyyâmih" adlı eserini yazmıştır.
Hocası İshak b. Rahuye'nin, "Rasûlüllah'ın sahih hadislerini
muhtasar bir kitapta toplasanız" tavsiyesiyle hareket eden Buhârî,
600.000 hadis arasında seçtiği 7275 hadisi, 97 kitap ve 3400 den
fazla bab'a (alt bölüm) yerleştirmiş, konuları geldikçe aynı hadisi bir
kaç yerde daha tekrar etmiştir. Bu nedenle, mükerrerler dışındaki
toplam hadis sayısı 3-4 bin civarına inmektedir
5. 2. Müslim'in el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Haccâc
(H.202-261), 300.000 hadis arasından seçerek tasnif ettiği
kitabına, "el-Camiu'l-Müsnedü's-Sahîh" ismini vermiştir. Müslim'in
Câmi'i, 54 kitap, 1322 bab, mükerrerler dışında 3033 hadis ihtiva
etmektedir. Kadı İyaz ve İmam Nevevî başta olmak üzere pek çok
âlim Müslim'i şerhetmiştir. Müslim, sade, metin ve şerhli olarak
türkçeye tercüme edilmiştir.
3. Tirmizi'nin Câmi'i: Ebu İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizi'nin (H:
209-279) Cami'i, es sünen ismiyle de maruftur. Devrin âlimlerinin
tetkikine sunuları ve takdir edilen Sünen-i Tirmizi, 46 kitap, 2496
bab ve 4000 hadis ihtiva etmektedir. Tirmizi üzerine de pek çok
şerh yazılmış ve eser türkçeye tercüme edilmiştir.
4. Ebu Davud'un Sünen'i: Ebu Davud Süleyman b. Eş'as es-
Sicistânî'nin (H: 202-275) kitabı, ahkâmla ilgili hadislerin tasnif
edildiği Sünen türünün en güzel örneğidir. Kitabına, 400.000 hadis
arasından seçtiği 4000 hadisi almıştır. Kitabında zayıf hadislerin
mevcudiyetini kabul eden Ebu Davud, muhaddislerin ittifakla
terkettikleri herhangi bir hadisi Sünen'ine almamıştır. 40 kitaptan
oluşan Sünen'e pek çok şerh yazılmış, eser türkçeye de tercüme
edilmiştir.
5. Nesâî'nin Sünen'i: Ebu Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesâî
(H: 215-303), sahih ve zayıf hadislerden derlediği es-Sünenü'l-
Kübrâ'sını istek üzerine, sadece sahih hadisleri almak üzere ihtisar
etti ve bu yeni eserine el-Müctebâ adını verdi. Kütüb-i Sitte içinde
Nesâî denince, işte bu Müctebâ kasdedilir. 51 kitap ve yaklaşık
2400 babtan oluşan Müctebâ, türkçeye çevrilmiştir.
6. İbn Mâce'nin Sunen Ebu Abdullah Muhammed b. Yezıd el-
Kazvînî'nin (H: 209-273) Sünen'i, 37 kitap, 1515 bab ve 4341 hadis
ihtiva eder. Bu hadislerin büyük bir çoğunluğu, diğer beş kitapta
(usûli hamse) mevcuttur veya sahih ve hasen durumundadır. Şerhi
de yapılmak suretiyle türkçeye çevrilmiştir.
6. İLGİLİ KISSA
ALİMLERİN HADİS NAKLİNE VERDİĞİ ÖNEM
(Prof.Dr. Mahmud Es’ad Coşan)
Mâlikî mezhebinin imamı İmam Mâlik ibn-i Enes aynı zamanda fakîh
idi, müftü idi. Herkesin kendisini her yönden ziyaret ettiği renkli bir
şahsiyeti vardı. Büyük bir kişi idi, zamanın sultanlarının kendisine
itibar ettiği bir kimse idi. Kapısını birisi çaldığı zaman sorardı:
"--Hoş geldiniz, ne yapmak istiyorsunuz? Yâni niçin geldiniz,
maksadınız, arzunuz nedir?"
"--Efendim, ben bir fıkıh meselesi sormak istiyorum. Başımdan bir
olay geçti de, bu hususta fetvâ istiyorum..." gibi bir şey olursa;
"--Söyle evlâdım!" derdi, soruyu dinlerdi, cevabı verirdi.
Aynı zamanda kendisi hadis alimiydi, hadis rivâyet ederdi. Hadis
râvîsi, yâni kendisi hadis toplamış, başka tarafa rivayet ediyor.
"--Ey imam, biz senden hadis dinlemeğe, hadis rivayeti almağa
geldik." derlerse;
"--İçeri buyurun!" derdi.
Adamlar içeri girerlerdi. Arapların misafire en güzel ikramı
buhurdur. En güzel buhurdanı yakıp götürürdü. Şimdi
bilmiyorum hacca gidenler gördüler mi, Ramazanda Suudi
Arabistan'a gidenler görmüşlerdir. En ön sıralarda oturan, en
zengin, itibarlı, alim, yüksek şahsiyetlere buhurdanları getirirler,
onlar koklarlar. Başörtülerini de böyle yanlara tutarak içlerine
çekmeleri, nefes almaları, kendilerine mahsus bir şey... Kâbe'nin
etrafını böyle buhurdanla tavaf ederler, millet biraz güzel koku ile
tavaf yapmış olsun diye...
7. Odada buhur yaktırırdı, güzel koku yaktırırdı. kendisi içerde gusül
abdesti alırdı. Zâten abdestli mübarek zat ama, zâten temiz ama,
hadis rivayet edeceğim diye gusül abdesti alırdı. Sırf hadis rivayet
etmeye duyduğu hürmetten, saygıdan dolayı... En güzel bayramlık
elbisesini giyerdi, en güzel sarığını sarardı. Salona en güzel rahleyi
kurdururdu. Üstüne en pahalı, en güzel örtüyü örttürürdü. Geçerdi
oraya, dinleyecekleri de gayet ciddiyetle oturturdu karşısına...
"--Ben falancadan işittim. Rasûlüllah SAS Efendimiz şöyle buyurdu."
diye, tane tane, harf harf okurdu.
Onlar da yazarlardı. Yazdıklarını kontrol ederdi, ondan sonra,
"Tamam, siz benden bu hadisi rivayet edebilirsiniz." diye icazet
verirdi.
Hadis alimlerinin metodu budur, hadis toplamaları bu tarzda
olmuştur.
Hadis toplayan bir alimi anlatırlar, bu da önemli bu konuda... Bir
hadis rivayet eden şahıs var diyorlar. Kalkıp gidiyor talebeleriyle...
O şahsın beldesine, şehrine geliyorlar, o adamı tarlada buluyorlar.
Eline otu almış, atına, "Geh geh geh..." diyor, otu gösteriyor. Atı da,
otu yiyeceğim diye yanına gelince, dizgininden uttuyor, otu
vermiyor. Ata yakalamak için bir oyun yapmış, ot göstermiş, fakat
otu yedirmemiş ata...
O talebeleriyle ondan hadis yazmağa gelen şahıs diyor ki:
"--Bu adamdan hadis alamayız. Çünkü bu atını aldattı, kendisinin
güvenirlik vasfında şaibe var. Binâen aleyh bundan hadis
yazamayız!" diyor, geri dönüyor.
O kadar ciddiyetle çalışmışlardır, bu onu gösteriyor.
Onun için, Peygamberimiz hakkında binlerce hadis kitabı vardır,
milyonlarca hadis-i şerif vardır. Çünkü herkes gözünü dört açmış,
pür-dikkat Rasûlüllah Efendimiz'i dinlemiş ve bunu güzel bir şekilde
rivayet etmeğe çalışmıştır.