SlideShare a Scribd company logo
1 of 9
MAHŞER HAYATI
İlgili Ayet
“...İlk yaratmaya başladığımız gibi tekrar iade edeceğiz; bu
üzerimize bir va’ddir; biz bunu mutlaka yapacağız.”( Enbiyâ
Suresi,104)
İlgili Hadis
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu yapılanın yalnızca arz
Allah’a sunulma olduğunu belirtmektedir. Bu arz esnasında
insanoğluna beş şeyden hesap sorulmadıkça Rabbinin
huzurundan ayrılamaz.
Bunlar:
1) Ömrünü nerede ve nasıl tükettin?
2) Gençliğini nerede ve nasıl yıprattın?
3) Malını nereden kazandın?
4) Malını nereye harcadın?
5) Öğrendiklerin hakkında ne amelde bulundun?
Tirmizi 2531
MAHŞER
İnsanların toplandığı yer anlamında "Ha.şe.re" fiilinden ismi mekân.
İkinci sûr'a üflendikten (nefha-i saniyeden) sonra insanların hepsinin
diriltilerek kabirlerinden kalkıp muhakeme edilmeleri için
toplandıkları yer anlamına gelir. Mahşere "mevkıf" (insanların
muhakeme olunmak üzere toplanacağı yer) zamana da "Yevmü'l-
haşr" denilir. Şöyleki: Birinci nefhada (sûr'a ilk defa üflendiğinde)
Allah'ın kalmasını dilediği melekler müstesna, canlıların hepsi
ölecek, yerin ve göklerin nizamı bozulacaktır. Sonra göklerin ve
genişletilen yerin nizamı başka bir şekilde sağlandıktan sonra ikinci
nefha esnasında (sûr'a ikinci defa üfürülünce) her insan ve cinnin
ruhları, diriltilen bedenleri ile birleşir. Yani ruhları, diriltilen
bedenlerine taallûk eder. "Birinci defa sûr'a üflenince, Allah'ın
diledikleri müstesna olmak üzere, göklerde olanlarla yerde bulunan
kimselerin hepsi düşüp ölecektir. Sonra ona bir daha üfürülecek. O
anda görürsün ki ölüler diriltilip ayakta bakınıp duruyorlar" (ez-
Zümer, 39/68). Herkes, diriltildikten sonra, "mahşer" denilen yere
sevkedilir ve burada toplanır: "...Artık sûra üfürülmüştür. Bu suretle
hepsini mahşer'de toplamışızdır" (el-Kehf 18/99). "O gün (haşir
günü) yer başka bir yere, gökler de (başka göklere) döndürülecektir.
İnsanlar (kabirlerinden kalkıp) bir ve kahhâr olan Allah'ın huzurunda
toplanacaklardır" (İbrahim 14/48). Diriltilen mahlukatın
toplandıkları "mahşer" fevkalâde geniş, düz, binasız ve yapısız
yepyeni bir yer olacaktır. Peygamberimiz (s.a.s:), "Kıyamet günü
insanlar, halis undan yapılmış dümdüz ekmek gibi esmere yakın
beyaz bir yer üzerinde toplanacaklardır" buyurmuştur (Buhârî ve
Müslim'den, Mansûr Ali Nâsıf, et-Tac, İstanbul 1962, V, 365).
Ebû Hureyrenin Peygamberimiz (s.a.s)'den rivayet ettiği bir
hadisten öğrendiğimize göre; insanlar, mahşere yürüyerek, binek
üzerinde ve ateş azabı içerisinde olmak üzere üç grub halinde
sevk edileceklerdir (Buhârî ve Müslim den M.A.Nâsıf, et-Tac, 364).
Tirmizi'nin başka bir rivayetine göre üçüncü grub, yüz üstü
sürünerek mahşere çekilip götürüleceklerdir (et-Tâc, V, 365).
İnsanlar ve cinler, mahşerde toplandıktan sonra muhakeme
olunmak için çeşitli korku ve sıkıntılar içinde uzun müddet
bekletileceklerdir. Bu müddetin bin ila ellibin yıl arası olduğu
söylenir. Mahşer yerine Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'in
eline "Livâü'l-hamd" sancağı verilecektir. Başta Hz. Âdem olmak
üzere bütün peygamberler, Resulullah (s.a.s)'ın sancağı altında
toplanacaklardır (Tirmizi, et-Tâc, V, 385).
Mahşerde, insanların muhakeme ve muhasebesinin bir an önce
yapılması için, şefaatta bulunacak zat, büyük Peygamberimiz Hz.
Muhammed (s.a.s)'dir. Onun bu şefaatine "şefaat-i uzma" denilir.
Hayız olduğu bu mertebe ve makamda "Makam-ı Mahmud" denir.
Şöyle ki mahşerde, mevkıfın güneşi insanların tepelerine
yaklaşacaktır. İnsanlar, dayanamayacakları ve tahammül
edemeyecekleri son derece sıkıntı ve zorluklara maruz kalacaklar,
şiddetli korku ve dehşetler içinde çok fazla bekleyeceklerdir.
Kendilerinin bu güç durumdan kurtulmaları için şefaat edecek
birini arayacaklardır. Bazı kimseler, bir kısım in. sanlara Âdem
(a.s)'a gidin diyeceklerdir. Hz. Âdem, yasak ağaçtan yemesini
hatırlayacak, onları Nuh (a.s)'a gönderecek; Hz. Nuh da onları Hz.
İbrahim (a.s)'e gönderecek, Hz. İbrahim Hz. Musa'ya yollayacak,
Hz. Musa (a.s) da Hz. İsa'ya (a.s) gönderecektir. Hz. İsa da son
peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)'e gönderecektir.
Hz. Muhammed (s.a.s)'de secdeye kapanacak, kendisine ilham
edilen en güzel hamd ve senalarla Allah Teâlâ'ya hamd ve senalarda
bulunacaktır. Sonra Cenab-ı Allah ona "Ey Muhammed başını kaldır,
işte, istediğin verilecek, şefaat et, şefaatın kabul olunacaktır"
buyuracaktır. O da yüce Allah'a dua edecek, Allah Teâlâ da onun
duasına icabet edecektir. Bundan sonra kullar arasında muhakeme
ve muhasebe başlayacaktır. Büyük bir adalet mahkemesi kurularak
herkese dünya da yaptığı her iş sorulacak, amel defterleri verilecek
ve mizan konulacaktır.
Herkes küfr ve dalâletteki veya iman ve hidayetteki rehberleriyle
birlikte çağırılacaktır. Bu konuda Kur'an da şöyle buyuruluyor: "O
gün insan sınıflarından her birini rehberleriyle (izinden gittiği
kimselerle birlikte) çağıracağız. Artık kimin kitabı (defteri), sağından
verilirse, onlar kitablarını, en küçük haksızlığa uğratılmayarak
okuyacaklardır" (el-İsrâ, 17/71). Herkese "amel defterini oku"
denilecek (el-isrâ 17/14). Her insan da amel defterinde neler yazılı
olduğunu anlayacaktır. "Yüce Allah, kula bu gün şahid olarak nefsin
ve şahidler olarak Kirâmen Kâtibin melekleri kâfidir, der ve sonra
ağzı mühürlenir ve azaları da dünyada neler yaptıklarını anlatır"
(Müslimden et-Tâc, V, 372). "O gün onların ağızlarını mühürleriz.
İşleyip kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şehâdet eder"
(Yâsin, 36/65).
İnsan öldükten sonra, bedeni dağılarak, molekül ve maddeleri başka
hayvan ve insanlara geçiyor. Allah, insanı ahirette diriltirken başka
insanlara aslî cüz (DNA: Deoksiribonükleik asit) olmaktan koruduğu
ve altın zerresi gibi kaybolmaktan muhafaza ettiği ve onun
bedeninin planını tamamen içeren bir molekülden yaratacaktır. Ve
onu bu molekülden aynen yaratırken de diğer maddelerini ilâve
edecektir.
Zaten insanın bedeni dünyada iken de ölen ve dökülen
hücrelerinin yerine yenisi yaratılarak beş ile altı senede tamamen
yenileniyor. O halde insanın mahşerdeki bedeni ve organları,
dünyadaki azalarının aynısı değildir. "Nasıl oluyor da eskisinin tam
benzeri olsa da yeni maddelerden yaratılmış insanın azaları, eski
organlarının işlediği suçlarına şahidlik yapacaktır" diye sorulursa;
bunun doğru cevabı şudur:
Zaten insanın bedeni dünyada iken de ölen ve dökülen
hücrelerinin yerine yenisi yaratılarak beş ile altı senede tamamen
yenileniyor. O halde insanın mahşerdeki bedeni ve organları,
dünyadaki azalarının aynısı değildir. "Nasıl oluyor da eskisinin tam
benzeri olsa da yeni maddelerden yaratılmış insanın azaları, eski
organlarının işlediği suçlarına şahidlik yapacaktır" diye sorulursa;
bunun doğru cevabı şudur:
İnsan ruhuyla insandır. İnsanın ruhu değişmez ve ölmez.
Bozulmadan aynen kalır. İnsanın dünyada şuurlu olarak işledikleri
amellerinin hepsinin bilgisi onun ruhunda aynen mahfuz kalır.
Allah Teâlâ mahşerde insanın ağzını mühürleyerek, ruhundaki
işlediklerine ait bu bilgileri onun el ve ayak gibi organlarına
harikulâde bir yolla söyletecektir.
Mahşerde Peygamberimiz (s.a.s)'e gayet büyük bir havuz ihsan
buyrulacak ki bunun büyüklüğü (boyu) Medine ile San'a (Yemen)
arası kadar, veya Şam'ın bir kasabası olan Eyle ile San'a arası kadar
bir mesafedir. Suyu sütten daha ak, kokusu miskten daha güzel ve
baldan daha tatlıdır. Kupaları da gökteki yıldızlar kadardır. Ondan
bir defa içen bir daha susamaz (Buhârî ve Müslim'den, et-Tâc, V,
380). Böylece müminler Cennete girmeden önce bu havuzun
suyundan içerek mahşerin dehşetinden ileri gelen hararetlerini
gidereceklerdir. Gerçi Tirmizî'nin garib bir senetle rivayet ettiği
hadiste şöyle buyuruluyor.
Mahşerde "Her Peygamberin bir havuzu olacak. Onlar içinde
havuzlarına su içmeye gelenlerin en çok ben olacağını umuyorum"
(Tirmizî'den, et-Tac, V, 378). Yine Peygamberimiz (s.a.s), bir
hadisinde, "Havuzun başına gelenlerin bir kısmının döndürüldüğü
anda Onlar, benim ümmetim, diyeceğim. Onların senden sonra ne
işler yaptığını (dinlerinden döndüklerini) bilemezsin, denilecek.
Ben de, bundan sonra dinlerini değiştirenler helâk olsun,
diyeceğim" (Buhârî ve Müslim'den, et-Tâc, V, 379).
Mahşerde insanların muhakeme işleri bitirildikten sonra mahşerle
Cennet arasında Cehennemin üzerine sırat köprüsü kurulacaktır.
İnsanlar, bölük bölük Cehenneme bir kısmı da Cennete sevk
olunacaktır
İLGİLİ KISSA
Mahşer Günü Pişmanlığı Yaşamamak
Zülkarneyn (a.s) ordusuyla gece yolda giderken ordusuna:
– Ayağınıza takılan şeyleri toplayın, diye emir verir.
Ordu bu emri duyunca; içlerinden bir grup:
-Çok yürüdük ve çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan
şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey
toplamayalım, diyerek hiçbir şey toplamıyorlar.
İkinci grup ise;
– Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre
muhalefet etmeyelim. Zira ordun komutanına itaat etmek
gerekir, diyerek az bir şey topluyorlar.
Üçüncü grup ise;
-Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey
vardır. Bir hikmete vardır, diyerek bütün abalarını ağzına kadar
doldururlar.
Sabah olduğunda bir de bakıyorlar ki, meğer bir altın madeninden
geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına
varamamışlar. Bunu anlayınca:
Hiç almayan birinci grup;
-Ah niçin almadık! Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü. Keşke
alsaydık! Bir tane bari alsaydık diyerek pişman oluyorlar.
Az alan ikinci grup ise;
-Ah ne olaydı da biraz daha fazla alsaydık. Ceplerimizi, abalarımızı
hınca hınç doldursaydık diye sitem ediyorlar kendilerine.
Çok alan üçüncü grup ise:
– Keşke gereksiz, lüzumu olmayan eşyalarımı atsaydım, daha çok
toplasaydım. Her şeyimizi doldursaydık, daha fazla alsaydık diyerek,
fazla almalarına rağmen üzülüyorlar.
İşte bu misalde olduğu gibi, Ahirette bütün insanlarda bunun gibi
ağıtlarda bulunacak.
Kafir olan;
– Keşke iman etseydik, keşke inansaydık da hiç olmasa Cehenneme
girdikten sonra iman etmemiz sonucunda Cennete girseydik, ebedi
cehennemden kurtulsaydık,
Mümin, fakat az sevabı olan;
-Keşke biraz daha sevap işleseydim de, biraz daha ikrama mazhar
olsaydım.
Mümin,çok sevabı olan ise;
-Ah ne olaydı da Makamımı biraz daha yükseltecek bir vakit daha
namaz kılsaydım, biraz daha fazla sadaka verseydim,oruç
tutsaydım, biraz daha sevap işleyecek ameller yapsaydım…
diyeceklerdir.
Rabbim bu misallerden ders almak nasip etsin…
Mahşer Hayatı

More Related Content

What's hot (20)

Kur'an ve Hayat
Kur'an ve HayatKur'an ve Hayat
Kur'an ve Hayat
 
Kırk hadis turkce meali ve salavat
Kırk hadis turkce meali ve salavatKırk hadis turkce meali ve salavat
Kırk hadis turkce meali ve salavat
 
Kırk hadis turkce meali ve salavat
Kırk hadis turkce meali ve salavatKırk hadis turkce meali ve salavat
Kırk hadis turkce meali ve salavat
 
Salavat ve Tekbir
Salavat ve TekbirSalavat ve Tekbir
Salavat ve Tekbir
 
El Beşir
El BeşirEl Beşir
El Beşir
 
Miraç
MiraçMiraç
Miraç
 
El Beşir
El BeşirEl Beşir
El Beşir
 
Hadis ve Sünnet
Hadis ve SünnetHadis ve Sünnet
Hadis ve Sünnet
 
Lise evrendeki mukemmellik
Lise evrendeki mukemmellikLise evrendeki mukemmellik
Lise evrendeki mukemmellik
 
89. âl i imran suresi
89. âl i imran suresi89. âl i imran suresi
89. âl i imran suresi
 
Lise nefis terbiyesi
Lise nefis terbiyesiLise nefis terbiyesi
Lise nefis terbiyesi
 
Peygamber Efendimizin Vahiy Katipleri
Peygamber Efendimizin Vahiy KatipleriPeygamber Efendimizin Vahiy Katipleri
Peygamber Efendimizin Vahiy Katipleri
 
Besmele
BesmeleBesmele
Besmele
 
NEFİS TERBİYESİ
NEFİS TERBİYESİNEFİS TERBİYESİ
NEFİS TERBİYESİ
 
Lise hadis sunnet
Lise hadis sunnetLise hadis sunnet
Lise hadis sunnet
 
Ahiret
AhiretAhiret
Ahiret
 
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisiHz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
Hz. ismail'in misyonu ve kurban psikologisi
 
24. abese suresi
24. abese suresi24. abese suresi
24. abese suresi
 
Araf 51 ..
Araf 51   ..Araf 51   ..
Araf 51 ..
 
Kul Hakkı
Kul Hakkı Kul Hakkı
Kul Hakkı
 

Similar to Mahşer Hayatı (15)

82. infitar suresi
82. infitar suresi82. infitar suresi
82. infitar suresi
 
41.yasin suresi
41.yasin suresi41.yasin suresi
41.yasin suresi
 
93. zilzal suresi
93. zilzal suresi93. zilzal suresi
93. zilzal suresi
 
Güzel ahlak
Güzel ahlakGüzel ahlak
Güzel ahlak
 
51.yunus suresi
51.yunus suresi51.yunus suresi
51.yunus suresi
 
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali   i̇nançta hassas ölçülerİmam gazali   i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
 
86. muttaffifin suresi
86. muttaffifin suresi86. muttaffifin suresi
86. muttaffifin suresi
 
68. ğaşiye suresi
68. ğaşiye suresi68. ğaşiye suresi
68. ğaşiye suresi
 
81. naziat suresi
81. naziat suresi81. naziat suresi
81. naziat suresi
 
75. secde suresi
75. secde suresi75. secde suresi
75. secde suresi
 
Kadir gecesi ve kur’an i kerim
Kadir gecesi ve kur’an i kerimKadir gecesi ve kur’an i kerim
Kadir gecesi ve kur’an i kerim
 
79. meariç suresi
79. meariç suresi79. meariç suresi
79. meariç suresi
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 8. SAYI
 
76. tur suresi
76. tur suresi76. tur suresi
76. tur suresi
 
110. cuma suresi
110. cuma suresi110. cuma suresi
110. cuma suresi
 

More from OmerFarukBurak (20)

Şah-ı Nakşibend (k.s)
Şah-ı Nakşibend (k.s)Şah-ı Nakşibend (k.s)
Şah-ı Nakşibend (k.s)
 
Mehmed Zahid Kotku (k.s)
Mehmed Zahid Kotku (k.s)Mehmed Zahid Kotku (k.s)
Mehmed Zahid Kotku (k.s)
 
İmam-ı Rabbani
İmam-ı Rabbaniİmam-ı Rabbani
İmam-ı Rabbani
 
Tefekkür
TefekkürTefekkür
Tefekkür
 
Nefsin Mertebeleri
Nefsin MertebeleriNefsin Mertebeleri
Nefsin Mertebeleri
 
Şükür
ŞükürŞükür
Şükür
 
El Mübelliğ
El MübelliğEl Mübelliğ
El Mübelliğ
 
Kurandan Gençlere Öğütler
Kurandan Gençlere ÖğütlerKurandan Gençlere Öğütler
Kurandan Gençlere Öğütler
 
Anne Babaya İtaat
Anne Babaya İtaatAnne Babaya İtaat
Anne Babaya İtaat
 
El Adil
El AdilEl Adil
El Adil
 
Sahih Kaynaklar
Sahih KaynaklarSahih Kaynaklar
Sahih Kaynaklar
 
El Müstakim
El MüstakimEl Müstakim
El Müstakim
 
O'nun Ahlakı Kur'an'dı
O'nun Ahlakı Kur'an'dıO'nun Ahlakı Kur'an'dı
O'nun Ahlakı Kur'an'dı
 
Kur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı AnlamakKur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı Anlamak
 
Şeytan
ŞeytanŞeytan
Şeytan
 
Sivil Savunma
Sivil SavunmaSivil Savunma
Sivil Savunma
 
İsraf
İsrafİsraf
İsraf
 
Tevazu
TevazuTevazu
Tevazu
 
El Muallim
El MuallimEl Muallim
El Muallim
 
Peygamberimizin gunlukyasantisindandavranislar
Peygamberimizin gunlukyasantisindandavranislarPeygamberimizin gunlukyasantisindandavranislar
Peygamberimizin gunlukyasantisindandavranislar
 

Mahşer Hayatı

  • 1.
  • 2. MAHŞER HAYATI İlgili Ayet “...İlk yaratmaya başladığımız gibi tekrar iade edeceğiz; bu üzerimize bir va’ddir; biz bunu mutlaka yapacağız.”( Enbiyâ Suresi,104) İlgili Hadis Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu yapılanın yalnızca arz Allah’a sunulma olduğunu belirtmektedir. Bu arz esnasında insanoğluna beş şeyden hesap sorulmadıkça Rabbinin huzurundan ayrılamaz. Bunlar: 1) Ömrünü nerede ve nasıl tükettin? 2) Gençliğini nerede ve nasıl yıprattın? 3) Malını nereden kazandın? 4) Malını nereye harcadın? 5) Öğrendiklerin hakkında ne amelde bulundun? Tirmizi 2531
  • 3. MAHŞER İnsanların toplandığı yer anlamında "Ha.şe.re" fiilinden ismi mekân. İkinci sûr'a üflendikten (nefha-i saniyeden) sonra insanların hepsinin diriltilerek kabirlerinden kalkıp muhakeme edilmeleri için toplandıkları yer anlamına gelir. Mahşere "mevkıf" (insanların muhakeme olunmak üzere toplanacağı yer) zamana da "Yevmü'l- haşr" denilir. Şöyleki: Birinci nefhada (sûr'a ilk defa üflendiğinde) Allah'ın kalmasını dilediği melekler müstesna, canlıların hepsi ölecek, yerin ve göklerin nizamı bozulacaktır. Sonra göklerin ve genişletilen yerin nizamı başka bir şekilde sağlandıktan sonra ikinci nefha esnasında (sûr'a ikinci defa üfürülünce) her insan ve cinnin ruhları, diriltilen bedenleri ile birleşir. Yani ruhları, diriltilen bedenlerine taallûk eder. "Birinci defa sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere, göklerde olanlarla yerde bulunan kimselerin hepsi düşüp ölecektir. Sonra ona bir daha üfürülecek. O anda görürsün ki ölüler diriltilip ayakta bakınıp duruyorlar" (ez- Zümer, 39/68). Herkes, diriltildikten sonra, "mahşer" denilen yere sevkedilir ve burada toplanır: "...Artık sûra üfürülmüştür. Bu suretle hepsini mahşer'de toplamışızdır" (el-Kehf 18/99). "O gün (haşir günü) yer başka bir yere, gökler de (başka göklere) döndürülecektir. İnsanlar (kabirlerinden kalkıp) bir ve kahhâr olan Allah'ın huzurunda toplanacaklardır" (İbrahim 14/48). Diriltilen mahlukatın toplandıkları "mahşer" fevkalâde geniş, düz, binasız ve yapısız yepyeni bir yer olacaktır. Peygamberimiz (s.a.s:), "Kıyamet günü insanlar, halis undan yapılmış dümdüz ekmek gibi esmere yakın beyaz bir yer üzerinde toplanacaklardır" buyurmuştur (Buhârî ve Müslim'den, Mansûr Ali Nâsıf, et-Tac, İstanbul 1962, V, 365).
  • 4. Ebû Hureyrenin Peygamberimiz (s.a.s)'den rivayet ettiği bir hadisten öğrendiğimize göre; insanlar, mahşere yürüyerek, binek üzerinde ve ateş azabı içerisinde olmak üzere üç grub halinde sevk edileceklerdir (Buhârî ve Müslim den M.A.Nâsıf, et-Tac, 364). Tirmizi'nin başka bir rivayetine göre üçüncü grub, yüz üstü sürünerek mahşere çekilip götürüleceklerdir (et-Tâc, V, 365). İnsanlar ve cinler, mahşerde toplandıktan sonra muhakeme olunmak için çeşitli korku ve sıkıntılar içinde uzun müddet bekletileceklerdir. Bu müddetin bin ila ellibin yıl arası olduğu söylenir. Mahşer yerine Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'in eline "Livâü'l-hamd" sancağı verilecektir. Başta Hz. Âdem olmak üzere bütün peygamberler, Resulullah (s.a.s)'ın sancağı altında toplanacaklardır (Tirmizi, et-Tâc, V, 385). Mahşerde, insanların muhakeme ve muhasebesinin bir an önce yapılması için, şefaatta bulunacak zat, büyük Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'dir. Onun bu şefaatine "şefaat-i uzma" denilir. Hayız olduğu bu mertebe ve makamda "Makam-ı Mahmud" denir. Şöyle ki mahşerde, mevkıfın güneşi insanların tepelerine yaklaşacaktır. İnsanlar, dayanamayacakları ve tahammül edemeyecekleri son derece sıkıntı ve zorluklara maruz kalacaklar, şiddetli korku ve dehşetler içinde çok fazla bekleyeceklerdir. Kendilerinin bu güç durumdan kurtulmaları için şefaat edecek birini arayacaklardır. Bazı kimseler, bir kısım in. sanlara Âdem (a.s)'a gidin diyeceklerdir. Hz. Âdem, yasak ağaçtan yemesini hatırlayacak, onları Nuh (a.s)'a gönderecek; Hz. Nuh da onları Hz. İbrahim (a.s)'e gönderecek, Hz. İbrahim Hz. Musa'ya yollayacak, Hz. Musa (a.s) da Hz. İsa'ya (a.s) gönderecektir. Hz. İsa da son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)'e gönderecektir.
  • 5. Hz. Muhammed (s.a.s)'de secdeye kapanacak, kendisine ilham edilen en güzel hamd ve senalarla Allah Teâlâ'ya hamd ve senalarda bulunacaktır. Sonra Cenab-ı Allah ona "Ey Muhammed başını kaldır, işte, istediğin verilecek, şefaat et, şefaatın kabul olunacaktır" buyuracaktır. O da yüce Allah'a dua edecek, Allah Teâlâ da onun duasına icabet edecektir. Bundan sonra kullar arasında muhakeme ve muhasebe başlayacaktır. Büyük bir adalet mahkemesi kurularak herkese dünya da yaptığı her iş sorulacak, amel defterleri verilecek ve mizan konulacaktır. Herkes küfr ve dalâletteki veya iman ve hidayetteki rehberleriyle birlikte çağırılacaktır. Bu konuda Kur'an da şöyle buyuruluyor: "O gün insan sınıflarından her birini rehberleriyle (izinden gittiği kimselerle birlikte) çağıracağız. Artık kimin kitabı (defteri), sağından verilirse, onlar kitablarını, en küçük haksızlığa uğratılmayarak okuyacaklardır" (el-İsrâ, 17/71). Herkese "amel defterini oku" denilecek (el-isrâ 17/14). Her insan da amel defterinde neler yazılı olduğunu anlayacaktır. "Yüce Allah, kula bu gün şahid olarak nefsin ve şahidler olarak Kirâmen Kâtibin melekleri kâfidir, der ve sonra ağzı mühürlenir ve azaları da dünyada neler yaptıklarını anlatır" (Müslimden et-Tâc, V, 372). "O gün onların ağızlarını mühürleriz. İşleyip kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şehâdet eder" (Yâsin, 36/65). İnsan öldükten sonra, bedeni dağılarak, molekül ve maddeleri başka hayvan ve insanlara geçiyor. Allah, insanı ahirette diriltirken başka insanlara aslî cüz (DNA: Deoksiribonükleik asit) olmaktan koruduğu ve altın zerresi gibi kaybolmaktan muhafaza ettiği ve onun bedeninin planını tamamen içeren bir molekülden yaratacaktır. Ve onu bu molekülden aynen yaratırken de diğer maddelerini ilâve edecektir.
  • 6. Zaten insanın bedeni dünyada iken de ölen ve dökülen hücrelerinin yerine yenisi yaratılarak beş ile altı senede tamamen yenileniyor. O halde insanın mahşerdeki bedeni ve organları, dünyadaki azalarının aynısı değildir. "Nasıl oluyor da eskisinin tam benzeri olsa da yeni maddelerden yaratılmış insanın azaları, eski organlarının işlediği suçlarına şahidlik yapacaktır" diye sorulursa; bunun doğru cevabı şudur: Zaten insanın bedeni dünyada iken de ölen ve dökülen hücrelerinin yerine yenisi yaratılarak beş ile altı senede tamamen yenileniyor. O halde insanın mahşerdeki bedeni ve organları, dünyadaki azalarının aynısı değildir. "Nasıl oluyor da eskisinin tam benzeri olsa da yeni maddelerden yaratılmış insanın azaları, eski organlarının işlediği suçlarına şahidlik yapacaktır" diye sorulursa; bunun doğru cevabı şudur: İnsan ruhuyla insandır. İnsanın ruhu değişmez ve ölmez. Bozulmadan aynen kalır. İnsanın dünyada şuurlu olarak işledikleri amellerinin hepsinin bilgisi onun ruhunda aynen mahfuz kalır. Allah Teâlâ mahşerde insanın ağzını mühürleyerek, ruhundaki işlediklerine ait bu bilgileri onun el ve ayak gibi organlarına harikulâde bir yolla söyletecektir. Mahşerde Peygamberimiz (s.a.s)'e gayet büyük bir havuz ihsan buyrulacak ki bunun büyüklüğü (boyu) Medine ile San'a (Yemen) arası kadar, veya Şam'ın bir kasabası olan Eyle ile San'a arası kadar bir mesafedir. Suyu sütten daha ak, kokusu miskten daha güzel ve baldan daha tatlıdır. Kupaları da gökteki yıldızlar kadardır. Ondan bir defa içen bir daha susamaz (Buhârî ve Müslim'den, et-Tâc, V, 380). Böylece müminler Cennete girmeden önce bu havuzun suyundan içerek mahşerin dehşetinden ileri gelen hararetlerini gidereceklerdir. Gerçi Tirmizî'nin garib bir senetle rivayet ettiği hadiste şöyle buyuruluyor.
  • 7. Mahşerde "Her Peygamberin bir havuzu olacak. Onlar içinde havuzlarına su içmeye gelenlerin en çok ben olacağını umuyorum" (Tirmizî'den, et-Tac, V, 378). Yine Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde, "Havuzun başına gelenlerin bir kısmının döndürüldüğü anda Onlar, benim ümmetim, diyeceğim. Onların senden sonra ne işler yaptığını (dinlerinden döndüklerini) bilemezsin, denilecek. Ben de, bundan sonra dinlerini değiştirenler helâk olsun, diyeceğim" (Buhârî ve Müslim'den, et-Tâc, V, 379). Mahşerde insanların muhakeme işleri bitirildikten sonra mahşerle Cennet arasında Cehennemin üzerine sırat köprüsü kurulacaktır. İnsanlar, bölük bölük Cehenneme bir kısmı da Cennete sevk olunacaktır İLGİLİ KISSA Mahşer Günü Pişmanlığı Yaşamamak Zülkarneyn (a.s) ordusuyla gece yolda giderken ordusuna: – Ayağınıza takılan şeyleri toplayın, diye emir verir. Ordu bu emri duyunca; içlerinden bir grup: -Çok yürüdük ve çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım, diyerek hiçbir şey toplamıyorlar. İkinci grup ise; – Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhalefet etmeyelim. Zira ordun komutanına itaat etmek gerekir, diyerek az bir şey topluyorlar. Üçüncü grup ise; -Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey vardır. Bir hikmete vardır, diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.
  • 8. Sabah olduğunda bir de bakıyorlar ki, meğer bir altın madeninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar. Bunu anlayınca: Hiç almayan birinci grup; -Ah niçin almadık! Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü. Keşke alsaydık! Bir tane bari alsaydık diyerek pişman oluyorlar. Az alan ikinci grup ise; -Ah ne olaydı da biraz daha fazla alsaydık. Ceplerimizi, abalarımızı hınca hınç doldursaydık diye sitem ediyorlar kendilerine. Çok alan üçüncü grup ise: – Keşke gereksiz, lüzumu olmayan eşyalarımı atsaydım, daha çok toplasaydım. Her şeyimizi doldursaydık, daha fazla alsaydık diyerek, fazla almalarına rağmen üzülüyorlar. İşte bu misalde olduğu gibi, Ahirette bütün insanlarda bunun gibi ağıtlarda bulunacak. Kafir olan; – Keşke iman etseydik, keşke inansaydık da hiç olmasa Cehenneme girdikten sonra iman etmemiz sonucunda Cennete girseydik, ebedi cehennemden kurtulsaydık, Mümin, fakat az sevabı olan; -Keşke biraz daha sevap işleseydim de, biraz daha ikrama mazhar olsaydım. Mümin,çok sevabı olan ise; -Ah ne olaydı da Makamımı biraz daha yükseltecek bir vakit daha namaz kılsaydım, biraz daha fazla sadaka verseydim,oruç tutsaydım, biraz daha sevap işleyecek ameller yapsaydım… diyeceklerdir. Rabbim bu misallerden ders almak nasip etsin…