TAYLOR’DAN SONRA BİLİMSEL YÖNETİM
İYİMSER VE KARAMSAR GÖRÜŞLER/ELEŞTİRİLER
HENRI FORD: FORDİZM
HIGHLAND PARK FABRİKASI: MODEL T VE MONTAJ HATTI
YÖNETİCİ KİMLİĞİYLE FORD
TAYLORİZM
HENRI FORD: FORDİZM - TAYLOR’DAN SONRA BİLİMSEL YÖNETİM
1. TAYLOR’DAN SONRA
BİLİMSEL YÖNETİM
İYİMSER VE KARAMSAR GÖRÜŞLER/ELEŞTİRİLER
HENRI FORD: FORDİZM
HIGHLAND PARK FABRİKASI: MODEL T VE MONTAJ HATTI
YÖNETİCİ KİMLİĞİYLE FORD
TAYLORİZM
BALIKESİR,2019
HAZIRLAYAN
MEHMET BERTUĞ ÖZENÇ
2. İÇİNDEKİLER
1. İYİMSER VE KARAMSAR GÖRÜŞLER/ELEŞTİRİLER
1.1. Frank B ve Lillian M. Gilbreth ve Görüşleri
1.2. Henry L. Gantt ve Görüşleri
1.3. Harrington Emerson ve Görüşleri
2. HENRI FORD
2.1. Fordizm
2.2. Highland Park Fabrikası: Model T ve Montaj Hattı
3. TAYLORİZM
4. KAYNAKÇA
3. Taylor’un insanı bir makine gibi görmesi ve tek motivasyon faktörünün gelir elde
etme olduğu üzerinde durduğu düşünceye eleştiri olmuştur.
Ekonomik insan kavramını getirerek işçiye ne kadar çok ücret verirsen işini o
nispette daha iyi yapacağını savunmuş, insanın sosyal ve psikolojik yönünü
görmezden gelmiş. Oysa bilim ve tecrübeler, teknik sorunlar çözebilir fakat işçilerin
psikolojik ihtiyaçları karşılanamaz olduğu unutulmuştur.
1. İYİMSER VE KARAMSAR GÖRÜŞLER/ELEŞTİRİLER
(Buran, 2016)
4. Yönetim literatüründe Taylor’a ve geliştirdiği yönetim anlayışına ciddi
ve ağır eleştiriler yöneltilmektedir. İnsan unsuruna yeterince önem
vermediği iddiası, bu eleştirilerin odak noktasını oluşturmaktadır.
(Toylar, 2016)
5. Taylor geliştirdiği fikirlerle kendisini izleyen çok sayıda meslektaşına esin kaynağı
olmakla beraber, birçok bilim adamı tarafından da eleştirilmiştir. Ancak eleştiri
yapanların çoğunun, Taylor’un görüşlerini içeren eserlerinin başında yer alan
“Bilimsel Yönetimin İlkeleri’’ adlı eserini dahi görmeden birbirlerine atıf yaparak
eleştiride bulunmuştur.
6. Tayloristler farklı düşünüyordu; onlara göre Taylor sistemi, ülkede sayıları hızla artan
endüstri örgütlerinin etkinlik ve verimlilik sorunlarına rasyonel çözümler
getiriyordu. Özellikle mekanizasyonun önemli olduğu yeni veya gelişmekte olan
endüstri dallarında çalışan mühendisler, uygulamalı çözüm üretme tekniğini esas alan
Taylor sistemini benimsemişti. Ne var ki bu sistemi henüz tam anlamıyla kavramadan
ileri düzeyde uygulamaya kalkan bazı yöneticilerin “daha hızlı üretim” beklentileri
sorun yaratabiliyordu.
(Berber, 2016)
7. o 1910’dan itibaren işçilerin, sendikaların ve bilim adamlarının Taylorizm’e karşı
çıktıkları görülmektedir. Nedeni ise çalışanları insandan öte bir makine olarak
görmesidir.
(Öztürk, 2018)
8. İngiltere, Almanya ve Fransa’da da aynı yıllarda Taylorizm’e karşı ciddi
eleştiriler yöneltilmiş, bu sistemin uygulandığı işyerlerinde iş uyuşmazlıklarının ve
grevlerin arttığı görülmüştür. Ayrıca Taylorizm’in vasıflı işgücünü ortadan
kaldırdığı, işçinin fikir gücünü yok ettiği ısrarla ileri sürülmüştür. Sonuç olarak,
işverende fikir, işçide ise çalışma gücü vardır. Bu iki gücün birbirleriyle
harmanlanması gerekmektedir.
9. Taylor ve arkadaşlarının insan sorunlarına bakış açıları daha çok
teknik adam yani mühendis gözüyle olmuştur. Bu nedenle rutin ve
alışılmış işlerin etkin bir şekilde örgütlendirilmesi ve yürütülmesi için
yöntem geliştirme çabalarından öteye geçememiş ve Taylor
işletmenin psikoteknik yönüyle ilgilenmiştir. Dolayısıyla, Taylor’a
yöneltilen eleştirilerin başında yönetim anlayışının insancıl
olmaması yer almaktadır.
Bu bağlamda insanı bir ekonomik varlık olarak gördüğü, ihtiyaçları,
tercihleri, tutum ve davranışları olan kişiler olarak görmediği insanı
bir “veri” olarak ele aldığı ileri sürülmektedir.
(Özer, 2015)
10. Bilimsel yönetimin hedefi, işyerini, bir işçinin gerek duyduğu tek niteliğin itaat
olduğu bir tarzda yapılandırmaktı.
İşçinin üretim hattı üzerinde kollarını ve bacaklarını hareket ettirerek yaptığı en
temel hareketlere kadar işçilerin bütün aktiviteleri, üretim mühendisleri tarafından
düzenlenen ayrıntılı kurallarla dikte ediliyordu.
(Öztürk, 2018)
11. Bilimsel yönetim daha çok tanınınca, mantıksal olarak Taylorculuk düşük güvenli, kural
bazlı fabrika sistemini özetleyen bir şekilde sistemleştirilmiştir.
Taylor’un başlattığı bilimsel yönetim akımı, yönetimde insan ilişkilerine kaynaklık edecek bir
görüş getirmemiştir. Fizyolojik örgüt kuramına, dolayısıyla Taylor’a yöneltilen bir başka
eleştiri ise, bu yönetim anlayışının anti demokratik ve totaliter olduğu biçimindedir.
12. • Genel olarak, Taylor’a yönelik eleştirilerin çoğunlukla haklılık payı taşımadığını, bu durumun
Taylor’un yönetim felsefesinin ve görüşlerinin bütün yönleriyle göz önünde
bulundurulmamasından kaynaklandığını ifade etmek mümkündür. Gerek çağdaş yönetim
vurguları, gerekse de verimlilik düşüncesine yaptığı katkılardan dolayı, Taylor’un
eleştirilmekten ziyade, daima önemsenen bir kişi olması konusunu ön plana
çıkarmaktadır. Özellikle yönetimin kişisel beceriyle birlikte anıldığı o dönemin koşulları göz
önünde bulundurulduğunda, kişilere değil, sisteme vurgu yapması oldukça önemlidir. Bu
konu, ülkemizde de hala sıkıntılı olan alanların başında gelmektedir.
13. 1.1. Frank B ve Lillian M. Gilbreth ve Görüşleri
Bilimsel yönetim yaklaşımına katkılarına karı-koca işbirliği içinde 1912 yılında
Endüstri Mühendisliği dergisinde yayınlanan Lillian’ın İşletme Psikolojisi adlı
doktora tezi ile yapmışlar.
Gilbreth, Taylor ile aynı dönemlerde bilimsel çalışmalarını inşaat sektöründe
yürütmüştür. Taylor genellikle zaman ekonomisi üzerinde dururken Gilbreth hareket
etüdü üzerinde durmuş ve harcanan zamana değil, hareketlerin azaltılmasına önem
vermiş.
(Engin, 2019)
14. Gilbreth işe girişte iki usta tuğlacı arasında hem iş yapacak hem de eğitilecekti. Bu
işte Gilbreth kısa zamanda tuğla örme ustalarının üç değişik tür tuğla örme metotları
olduğunu gördü. Tuğla örme şekillerinden ilki öğretmek için ikincisi yavaş tuğla
örme, üçüncüsü hızlı tuğla örme işiydi.
Gilbreth tuğla örme işinde yapılan işleri sınıflandırdı ve bu hareketlere soyadının
tersi olan “terblig” ismini verdi. Bu hareketle; pozisyon bulma, seçme, kucaklama,
bekletme, nakletme, dinlenme gibi hareketlerdi. Bu elemanları kullanarak herhangi
bir işte “terblig analizi” yapabilirdi.
(Engin, 2019)
15. Gilbreth örme işinde bazı lüzumsuz hareketleri kaldırarak 17 hareketi 4-5 harekete
indirmiş ve böylece bir duvarcı ustasının bir saatte daha fazla tuğla örmesi mümkün
olmuştur.
Gilbreth’ler üçlü durum terfi planı ile işçiler, hem kendi işlerini yapacaklar, hem
terfi için hazırlanacaklar, hem de diğerlerini eğitecekler ve böylece işçiler yapıcı,
öğretici ve öğrenci durumunda olacaklardı.
(Engin, 2019)
16. 1.2. Henry L. Gantt ve Görüşleri
Gantt bilimsel yönetimin öncülerinden olarak Taylor ile birlikte çalışmış ve
Taylor’un etkisinde kalmıştır. Daha sonra danışman mühendis olarak çalışan Gantt
kendi görüşüne göre müşteri durumunda bulunan şirketlere bilimsel yönetimi
satmıştır.
Gantt, Taylor’un “özendirici sistemi” üzerinde durdu. “Ayrıcalıklı oran sistemi”nin
teşvik özelliğinin az olması nedeniyle; bir gün için belirlenmiş işi zamanında bitiren
işçiler elli cent prim alacak ve yönetici de iş standardına ulaşan her işçi üzerinden
prim alacak ve böylece, yöneticiyi, işçiyi daha iyi çalışması için eğitmeye teşvik
eden yeni bir görüş ortaya koydu.
(Engin, 2019)
17. Gantt’ın sisteminde işi zamanından önce yapan işçinin üretimi arttırmak için çaba
harcaması sağlanmaktadır. Taylor’un sisteminden en büyük farkı Taylor’un
cezalandırma sistemine rağmen Gantt ödüllendirme sistemi getirmiştir. Bu sistemde
Gantt’ın her ustabaşıya da prim ödeme sistemi getirmesi ile ustabaşılar da prim
alarak ücretlerini yükseltebileceklerdir.
(Engin, 2019)
18. 1.3. Harrington Emerson ve Görüşleri
Taylor’un tanınmış bir takipçisi olan Emerson özellikle verim düşüklüğü ve üretim
artıkları üzerinde durmuş ve bunların sebep olduğu olumsuz gelişmeleri yansıtmıştır.
Demiryolu işletmesinde uygulama yaparak Taylor’dan farklı olarak bilimsel
yönetimin ilke ve felsefesini geliştirmeye çalışmıştır.
Taylor ve Gilbreth endüstride çalışanları yaptığı fiziki işler üzerinde dururken
Emerson işletmeye başka açıdan bakmış ve işletmeyi bir bütün olarak görmüştü.
(Engin, 2019)
19. Emerson çalışmalarını verimlilik mühendisliği olarak görmüş ve “Verimliliğin on iki
ilkesi”ni geliştirmiştir. Bunlar:
1. Amaçların Belirlenmesi
2. Sağduyu
3. Uzman Kişilere Danışma
4. Disiplin Sağlamak
5. Adil Davranma
6. Düzenli ve Güvenli Kayıtlar
7. İşin Planlanması
8. Standartlar ve Programlar
9. Standartlaştırılmış Şartlar
10.İş Tanımları Yapılması
11.İş Dağıtımı ve Standart Şartlar Açısından Benzerlik Olması
12.Verimlilik Uygulaması
(Engin, 2019)
20. 2.HENRI FORD
30 Temmuz 1863'te ABD'nin Michigan eyaletinin Detroit şehrinde İrlanda kökenli
bir çiftçinin altı çocuğunun en büyüğü olarak doğdu.
12 yaşındayken annesi ölen Ford, boş zamanlarını kendisine kurduğu bir mekanik
atölyesinde geçiriyordu.
Burada 15 yaşında ilk buharlı makinesini yaptı.
(TimeTurk, 2019)
21. 1879 senesinde Detroit'te bir şirketin atölyesinde çıraklığa başladı ve cep saatleri
onarımı konusunda uzmanlaştı. Cep saatlerini büyük çapta uygun fiyata üretme
planından kısa bir süre sonra vazgeçti.
1882 senesinde buharlı makine montörü olarak işe girdi. [1]
Daha sonra Westinghouse Company'de iş bularak benzin motorları üzerine
çalışmalarda bulundu.
(TimeTurk, 2019)
1montör: montaj işini yapan insanlara verilen ad.
22. Henry Ford, bir çiftçinin kızı olan Clara J.Bryant ile evliliğinden sonra kendine ait
bir kereste fabrikası kurdu ve maddi durumunu düzeltti.
Edison'ın kurmuş olduğu “Edison Illuminating Company” şirketinde 1891
senesinde bir mühendis olarak çalışmaya başladı.
1893 senesinde baş mühendis olarak görevlendirildi. Dünyaca ünlü mucit Edison ile
Ford ilerleyen yıllarda yakın arkadaş oldular.
(TimeTurk, 2019)
23. Henry Ford ilk tek silindirli benzin motorunu 1893 senesinde kendi evinin
mutfağında üretti. 3 sene sonra ilk otomobilini yaptı.
Baş mühendisliğe terfisinden sonra yakıt motorları üzerindeki şahsi araştırmalarına
yeterince zaman ve para ayırabilen Ford, Quadricycle adlı aracının gelişimini 1896
senesinde tamamladı.
(TimeTurk, 2019)
24. Bu başarıdan sonra Edison'un şirketinden ayrılarak başka yatırımcılarla birlikte 1899
senesinde Detroit Automobile Company'i kurdu.
Kendi modellerinin üstünlüğünü göstermek için araçlarını başarıyla diğer üreticilerin
araçlarıyla yarıştırdı. Fakat yeteri kadar para kazanamadı 1901 senesinde Detroit
Automobile Company iflas etti.
1902 senesinde hisselerine % 25,5 oranında ortak olduğu Ford Motor Şirketini
kurdu. Aynı sene içinde ürettikleri ilk otomobil ABD'de satıldı.
1904 senesinden sonra otomobillerini başka kıtalara da ihraç etti. 1913
senesinde “Model T” isimli arabasını üretirken ilk kez yürüyen bant sistemini
getirdi.
(TimeTurk, 2019)
25. Ford inanılmaz bir gözlem kabiliyetine sahipti. Çalışanlarını, ailesini, çevresini,
tüketicileri kısacası herkesi çok iyi bir şekilde gözlemler ve onlar hakkında
tespitlerde bulunurdu.
Bu gözlemleri onun tüketicileri çok daha yakından tanımasını ve şirketinin bunun
ışığında aksiyonlar almasını sağladı. Bu aksiyonlardan başlıcası ise tüketicilerin
isteklerine kulağını tıkamak oldu.
(Murat, 2016)
26. Henry Ford o dönemin tüketicisini değerli bulmuyor, ürettiği ürünleri rahatlıkla
satabileceğini düşünüyor ve tüketicinin ürünler hakkındaki yorumlarını pek dikkate
almıyordu.
Hatta tüketicilerden bahsederken “İnsanlara ne istediklerini sorsaydım, daha hızlı
giden at üretirdim.” bile demişti. Haklıydı da… Çünkü o dönemdeki tüketicilerin
hangi ürüne ihtiyaçları olduklarını anlayabilme konusunda başarılı oldukları
söylenemezdi.
(Murat, 2016)
27. Değeri bulunmayan, seçim şansı verilmeyen kuru kalabalıktan başka bir şey değildi.
O zamanların dolar baronu Henry Ford’un “siyah olmak kaydıyla istediğiniz
otomobili seçebilirsiniz” demesi de dönemin fabrikalarına sahip olan para
makinelerinin, basit tüketicileri nasıl gördüklerinin tek cümlede özetidir.
Ford Motor Şirketi 1914 ile 1925 yılları arasında sadece tek bir renkte (siyah)
otomobil üretti. Bunun nedeni ise renklerin kuruma zamanlarının üretim sürecinin
hızına olan etkisiydi.
Tüketici kimdi, tam olarak nasıl konumlandırılmıştı?
(Murat, 2016)
28. Örneğin siyahla boyanmış bir otomobil diğer tüm renklere nazaran çok daha kısa bir
sürede kuruyor ve üretim hattından dışarı çıkartılarak satışa hazır hale geliyordu.
İşte bu yüzden Ford’un ağzından bu söz döküldü ve 11 yıl boyunca üretilen
milyonlarca araç için sadece siyah boyalar kullanıldı.
Elbette ki siyahın en hızlı kuruyan renk olmasının yanında “üretici olarak en güçlü
benim, ne üretirsem onu satın almak zorundasınız” felsefesi de Ford’un sözünün
ardında yatan bir diğer gerçek.
(Murat, 2016)
29. Henry Ford, 1914 senesinde işçilerinin ücretlerini arttırarak endüstri dünyasını
hayretler içinde bıraktı. Ford fabrikasında işçiler günde 8 saat çalışıyor bunun
karşılığında da 5 dolar günlük ücret alıyorlardı.
Diğer fabrikalarda işçiler günde 9 saat çalışıyorlar buna karşılık Ford'da
çalışanlardan yarı yarıya az ücret alıyorlardı. Ford'un ürettiği araçlar çok az kar ile
satılıyordu. Ancak çok sayıda imalatla sürümden kazanıyordu. Böylece şirket kısa
zamanda dünyanın sayılı büyük şirketleri arasına girdi.
(Murat, 2016)
30. 1925 senesinde kısa bir süre yolcu ve kargo uçakları üretimi yaptı.
Makinelerin yanı sıra, insanları da çok seven Henry Ford, sağlığında birçok hayır
kurumları ve hastaneler açtı. Ayrıca servetinin önemli bir kısmını da Ford
Vakfı'na bağışladı.
(Murat, 2016)
31. 2.1.Fordizm
Fordizm esas olarak Taylor'un ayrıntılı işbölümü esasına dayalı, parça başına
üretimle şekillenmiş montaj hattı sistemidir.
Rekabet gücünü bir maldan çok sayıda, ucuza üretmek üzerine kurmuştur.
En önemli özelliklerinden biri, işçinin üretim sürecindeki inisiyatifini ortadan
kaldırarak, işçileri ürettikleri ürüne yabancılaştırmasıdır.
Montaj hattının kullanılmaya başlanmasından önce bir işçi montajın tümünden
sorumluydu ve bir arabanın montajı yaklaşık 9 saatte tamamlanıyordu.
(Marksist.org, 2015)
32. Montaj hattında seri üretime geçilmesiyle birlikte bir işçi artık montajın sadece bir
bölümünden, örneğin belirli bir vidayı sıkmaktan yükümlüydü. Bunun bir sonucu
olarak kalifiye işçi ihtiyacı azaldı; kalifiye olmayan işçiler kısa bir eğitim sürecinden
sonra daha az maliyetle üretim sürecine dahil edilebiliyor, herhangi bir aksaklık
durumunda kalifiye olmayan bir başka işçiyle yer değiştirilmesi kolaylaşmış
oluyordu. Dolayısıyla işçilerin işten çıkartılması kolaylaşıyordu.
Seri üretim sonucu fazla arzı dengelemek için işçilere verilen ücrette görece bir artış
yaşanmasına rağmen, fordizm gelişmiş kapitalist ülkelerde kitle sendikacılığının
yükselmesinin de önünü açtı.
Fordist üretim tarzı ürün çeşitliliğine izin vermez. Sadece tek bir ürün, aynı şekilde
ve aynı verimlilikte üretilmektedir.
(Marksist.org, 2015)
33. Montaj hattının bir bölümünde yaşanacak olan bir tıkanıklık, bir aksama, üretimin
bütünün durmasına sebep olmaktadır.
İşçilerin üretim sürecinin geneline dair bilgilerinin yetersiz oluşu, soruna müdahaleyi
geciktiren bir unsurdur.
Fordist sistemdeki kayan üretim hattı, ayrıntılı iş bölümü, emek yerine makinenin
ikamesi üretim hattının giderek daha fazla makineleşmesi, verimliliği arttırmak
isterken tersi sonuçlar doğurmuştur.
(Marksist.org, 2015)
34. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde yaşanan
ekonomik büyüme sonucu Henry Ford'un siyah renkte tek tip otomobil modeline
talep azaldı, rakip firma General Motors montaj hattında çeşitlilik gösteren farklı
modelleri süratle üretmeyi başararak Ford'u büyük ölçüde pazardan uzaklaştırdı.
Bütün dezavantajlarına rağmen Fordizm özellikle gelişmekte olan kapitalist
ülkelerde işverenler tarafından rağbet gören bir üretim sistemidir. Bunun en önemli
sebeplerinin başında kalifiye olmayan işçilerin kolaylıkla istihdam edilebilir olması,
ardından da ileri teknolojilerin gelişmiş kapitalist ülkelerde bulunuyor olmasıdır.
(Marksist.org, 2015)
35. 2.2. Highland Park Fabrikası: Model T ve Montaj Hattı
Ford Model T, 1 Ekim 1908 yılında ilk satışa çıktığı zamandan üretiminin durduğu
26 Mayıs 1927 yılına dek yaklaşık olarak 16 milyondan fazla satış yapmıştır.
1970'lere kadar dünyada en çok satılan otomobil unvanını korumuştur. Günümüzde
hala en çok satan 3. otomobildir.
1920'li yıllara geldiğimizde Ford Motor şirketinin otomobil pazarındaki payının
düşüp, General Motors şirketinin arttığını görmekteyiz. Bunun nedenlerine
baktığımızda Henry Ford sadece bir model üzerine yoğunlaşıp tek tip araba
üretiyordu. Bu durum zamanla halk arasında monotonlaşmaya doğru evrilmiş ve halk
yavaştan kendine özgü görünümü olan farklı modelde arabalar aramaya başlamıştır.
(Murat, 2016)
36. General Motors şirketi ise Ford 'un tam tersi hareket ederek çeşitli renk ve
modellerde araba üretimi yaparak farklılık arayan kesme hitap etmeye
başlamıştır. General Motors yöneticileri bu duruma "bir sokaktan geçtiğinizde park
etmiş otomobillere bakarak bölge sakinleri ile ilgili bir kanaate varabileceksiniz"
şeklinde açıklama getirerek hedeflerini net şekilde ortaya koymuştur. Zaman içinde
zenginleşen halk artık farklı sınıfta olduğunu göstermek için herkesin kullandığı
model araba değil pek kullanılmayan statü göstergesi olan arabalara yönelmiştir.
Böylece, Ford Motor şirketi 1927 yılından itibaren Ford Model T’nin üretimini
durdurmuş ve yeni renk ve modelde arabalar üretmeye başlamıştır.
Sonuç olarak Ford Model T arabası dünya ekonomisine damga vuran bir model
olmuştur. Üretiminde kullanılan hareketli montaj sistemi ile seri üretime geçmiş ve
bir ürünün bu model ile daha ucuza mal edilebileceğini dünyaya duyurmuştur. Diğer
taraftan kendi yarattığı kapitalist ekonomi sayesinde zenginleşen halk ilk başta onu
zirveye taşımış olsa da zaman içinde insanoğlunun daha iyi, daha pahalıyı isteme
arzusuna yenilerek üretimini durdurmuştur.
(Murat, 2016)
37. Eski çağlardan günümüze, montajla üretim konsepti büyük değişime uğradı. Montaj
konusunda en önemli kilometre taşı ise montaj hatlarının icat edilmesi oldu.
1913 yılında Ford, beraberindeki ekip ile birlikte ilk montaj hattını otomobil
üretimine uyguladı.
Ford, işçilerin etrafına yerleştirildiği yürüyen bant sistemini ilk defa bir fabrikada
geliştirerek ünlü model T’yi üretti. (bir seferde bir araba üretmek yerine bir seferde
bir parça montajı yapıldı).
O günden beri, montaj hatları,
bir yandan üretim maliyetini
düşürürken diğer yandan da
ürünlerin üretim yönteminde
reforma yol açtı.
(Küçükkoç, 2018)
38. Zamanla, “etkin” montaj hattı tasarımı konusu hem şirketler hem de akademisyenler
tarafından büyük ilgi gördü.
Montaj hattı dengeleme problemi, iyi bilinen bir montaj hattı tasarımı problemidir ve
belirli bir amacı optimize etmek için, işlerin istasyonlarına atanmasını konu alır.
Montaj hattı kurulumunun sağladığı avantajlar sayesinde Ford, 1924 yılına kadar 10
milyonuncu T modelini üretmeyi başardı.
(Küçükkoç, 2018)
39. 3. TAYLORİZM
Taylorizm’e göre işçinin üretimle olan ilişkisini sağlayan hareketleri kalıplaştırmak
mümkün olduğuna göre, bu kalıplaştırılmış hareketlerde bütün gereksiz olanlar
ayıklanacak ve belli bir denetim ve gözetim aracılığıyla en verimli işçinin çalışma
hızı tüm işçilere uygulanabilecektir.
Ayrıca bu yaklaşımda yönetim belirleyicidir. Çalışandan yönetim tarafından
belirlenen ilkelere sorgulamadan uyması beklenir. Bu yaklaşımda işçilerin uyacağı
görevler ayrıntılı olarak planlanmakta ve işçilere verilmektedir.
Taylor’a göre modern bilimsel yönetimde görev fikri önemlidir.
(Koçel, 2016)
40. (Koçel, 2016)
Bir işçi bu görevi başarıyla ve zamanında yerine getirirse %30 ile %100 arasında
maaşına ilave bir prim alır. Bu durum iki unsuru beraberinde getirir:
Birincisi işçilerden yönetim tarafından belirlenmiş ve kendilerine iletilmiş görevleri
sorgulamadan yerine getirmesidir. Bu yönüyle bilimsel yönetim anlayışı yönetimin
işçiler üzerindeki mutlak hakimiyetini içerir.
İkincisi, çalışma koşulları ağırlaşırsa da, çalışanların motivasyonunu sağlamada ve
belirlenen hedeflere ulaşmada maddi ödüllendirmenin büyük yer tutmasıdır.
41. (Koçel, 2016)
Bilimsel yönetim anlayışına daha sonraları getirilen eleştirilerin en önemli boyutunu,
iş süreçlerinde insani boyutun ihmal edilmesi ve çalışanın makinenin uzantısı bir
nesne gibi görülmesi oluşturur. Dolayısıyla da bu durum özellikle sendikalar
tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Böylece bilimsel yönetim adı verilen Taylorizm’in ortaya çıkmasının nedenleri şöyle
sıralanabilir. Bunlardan birincisi “teknik gelişmeler”dir. İkinci neden ise “işbölümü
ve uzmanlaşmadaki artış”dır.
Üretimin şekil değiştirmesi ile belli işlerde devamlı çalışanlar üretimin artmasında
etkili olmuşlardır. Bilimsel yönetim hareketine neden olan diğer önemli olaylar ise,
işletmelerin sayı ve büyüklüklerinin artmasıyla beraber organizasyona ihtiyaç
duyulması, işbölümünün yapılması ve makinelerin standartlaştırılmasıdır.
43. 4. KAYNAKÇA
Baransel, A. (1979). Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi. İşletme İktisadı Enstitü Yayını.
Buran, Z. (2016). Üniversite-Sanayi İşbirliği İmkânlarının Büro Hizmetleri ve Sekreterlik
Bölümü Açısından Araştırılması. İstanbul.
Engin, E. (tarih yok). Yönetim ve Organizasyon. 10 05, 2019 tarihinde
https://www.academia.edu/31528925/Yonetim_ve_Organizasyon_SLAYTI adresinden
alındı
Koçel, T. (2018). İşletme Yöneticiliği. İstanbul: Beta Basım Yayın.
Küçükkoç, İ. (2018). Montaj Hattı Tasarımı ve Analizi. 10 09, 2019 tarihinde
http://ikucukkoc.baun.edu.tr/lectures/EMM4208/ adresinden alındı
Murat, N. (2016, 03 02). Pazarlamasyon. 10 02, 2019 tarihinde
https://pazarlamasyon.com/pazarlamanin-evrimi-ve-henry-ford-etkisi adresinden alındı
44. Saydan, R. (2018). 1900'lerin İlk Yıllarında Ford-General Motors Rekabeti. Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 154-157.
Seymen, Oya Aytemiz, vd. (2018). Yönetim ve Organizasyon. Ankara: Detay Yayıncılık.
Şahin, Y. (2017). Yönetim Bilimi ve Türk Kamu Yönetimi. Bursa: Ekin Yayınevi.
Taylor, F. W. (2003). Bilimsel Yönetim İlkeleri. (B. Akın, Çev.) Konya: Çizgi Kitabevi.
Charlie Chaplin – Modern Times:
http://ikucukkoc.baun.edu.tr/videos/CharlieChaplin-FactoryWork.mp4
İZLENEN VİDEOLAR