3. Taylorist Üretim
Frederick Taylor ‘’Bilimsel Yönetimin İlkeleri’’ (1911)
kitabında taylorizmin ilkelerini kaleme almıştır.
Taylorizm, işleri en ince ayrıntılarına kadar, zaman ve
hareket çalışmaları ile planlamış ve her tür hareketi
standardize etmiştir.
Bir işin bölümlere ayrıştırılması, çalışanların sadece o
alanda uzmanlaşması ve belirli bir işten bir işçinin
sorumlu tutulması taylorizmin temel özelliklerindendir
4. Taylor’un Yönetimle İlgili 4 Temel
İlkesi
Bilimsel İş Analizi: Gözlem, veri toplama ve dikkatli
ölçümlerle yönetim her bir işi gerçekleştirmek için “en
iyi yolu” belirler.
Personel Seçimi: İş bilimsel olarak analiz edildikten
sonra personel seçilir, eğitilir, ve geliştirilir.
Yönetim İş-birliği: Yöneticiler tüm işlerin belirlenmiş
bilimsel ilkelere uygun olarak çalışıp çalışmadığından
emin olmak için işçilerle iş birliği yapmalıdır.
Fonksiyonel Denetim: Yöneticiler, planlamayı, örgütleme
ve karar verme gibi konularla ilgilenirken işçiler sadece
yöneticilerin verdiği işleri yapmalıdır.
İlkelerin temel amacı personel verimliliğini artırmak
5. Taylorist Üretimin Olumsuz
Yönleri
Taylor işin “zaman ve hareket” yönleriyle ilgilenip işçilerin
ihtiyaçlarını ihmal etmiştir
Taylor işi mekanik bir bakış açısıyla işçileri makine gibi
algıladı. Yüksek kar ve verim iyi yönetimin ölçüsü sayıldı. Bu
da işçilerin motivasyonunu düşürdü
Birey çevresinden soyutlanmış bir varlık olarak ele alınmıştır.
Böyle bir yönetim anlayışında yönetilenle yöneten arasında
kaçınılmaz bir çıkar çatışmasının dikkate alınmadığı
görülmektedir
6. Taylorist Üretim
Taylorizm, işi, zaman ve hareket çalışmalarıyla en ince
ayrıntılarına kadar planlamış ve standardize etmiş olsa
da, işçilerin makineler arasındaki hareketliliği,
(makinelerin sabit olması nedeniyle) zaman kaybı ve
verim düşüklüğünü engelleyememiştir.
Taylorizm'den kaynaklanan bu sorunlar fordizm
veya "üretimde montaj hattı“(akan band) sistemi
adı verilen yeni bir üretim sistemine geçilerek
minimuma indirilmeye çalışılmıştır
7. Fordist Üretim Süreci
Fordizm, zaman kayıplarını minimize etmek amacıyla,
kendiliğinden akan ve üzerinde üretimin
gerçekleştirildiği yeni bir üretim sistemi --yarı otomatik
bant tipi üretim süreci—geliştirmiştir.
Fordist Üretim Sisteminin temel yapısını teşkil eden
"bant sistemini" ilk uygulamaya koyan, üretim
sürecine de ismini veren, otomotiv endüstri şirketi
Ford olmuştur.
8. Fordist Üretim Süreci
Ford, 1912-1913 döneminde kendi fabrikasında üretim
sürecinde radikal bir değişiklik yapmış ve bunları daha
önceden var olan sisteme adapte etmiştir:
◦ Makinelerin yarı otomatik bant sistemine göre ayarlanması
◦ Üretim esnasındaki sıraya göre, makinelerin art arda
dizilmesi
Değişiklikler öncesinde Ford'un T model otomobilinin
şasesinin toplanması için gerekli zaman 12.5 saat iken,
1914'te uygulamadan hemen sonra 1.5 saate inmiştir.
Henry Ford’un geliştirdiği bu sistem yalnızca otomotiv
sektöründe değil diğer tüm sektörlere de hızla
yayılmıştır.
9. Fordist Üretim Süreci
Ford’u özel yapan ve Taylor’dan tamamen ayıran
yönü kitle üretiminin kitle tüketimini doğuracağını
öngörmesidir
Fordist üretimde insanlara önce gelir sağlama,
sonra da bu geliri nasıl kullanacaklarını öğreterek
yaşam biçimlerini doğrudan doğruya belirleme
çabası görülmektedir
Üretim süreci merkeziyetçi olup,işçilerin üretim
süreci hakkında sahip oldukları bilgi düzeyi ve
kararlara katılım düzeyi oldukça düşüktür.
10. Fordist Üretim Süreci
1970’li yıllarda
Fordizmin iç ve dış pazarlarda meydana gelen ani talep
değişikliklerine yanıt verecek esnekliğe sahip olmaması,
Kullanılan teknolojik donanımın farklı türden üretim
yapabilecek bir esnekliğe sahip olmaması fordist üretim
sürecini krize sokmuştur
1970’li yıllarda fordist üretim sürecinde yaşanan
problemler esnek üretim (post fordizm) kavramını
gündeme getirmiştir
11. Esnek Üretim
Tüketim taleplerini karşılayabilmek için
Üretimin esnek bir modelde yerine getirildiği,
İşgücü ve makineleşmede esnek uzmanlaşmanın
sağlandığı,
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretimde yaygın olarak
kullanıldığı bir üretim ve birikim rejimidir
12. Fordizm Esnek Üretim
Standart ürünlerin
üretilmesine dayanır
Ürün çeşitliliğinin
artırılmasına dayanır
Ürünler büyük ölçekli
işletmelerde,standart,tek
amaçlı makinelerle kitlesel
olarak üretilir
Küçük ölçekli işletmelerde
esnek teknolojiyle,genel
amaçlı makinelerle üretilir
ve üretilen ürün miktarı
fordizmdeki gibi kitlesel
değildir
Üretim süreciyle ilgili
kararlara katılımları söz
konusu değildir
Kararlara katılım düzeyi
yüksektir
İşçiler vasıfsızdır ve üretim
süreciyle ilgili bilgiye sahip
değildir
Üretim süreci hakkında bilgi
sahibidirler
13.
14. Sağlık Etkileri
Taylorizm ve fordizm gibi kapitalist üretim
biçimlerinin sağlıkla ilişkisini araştıran
araştırmacılar 3 aşamalı bir teorik tartışma
planlamışlardır:
1)Öncelikle, kapitalist denetim ve artı değeri
artırma zorunlulukları iş ortamını daha çok rutinize
edecek ve işçi sınıfını iş üzerinde daha az
denetleyici kılacaktır
2)Denetim özsaygı üzerine pozitif,stres üzerine
negatif etkiye sahip olacaktır
3) 'Özsaygı' sağlık üzerinde olumlu ve 'Stres'
durumu üzerinde olumsuz etkiler gösterecektir
15. Kapitalist üretimin
temel özellikleri;
◦ İşin rutinleşmesi
◦ İnsanı geliştirici yönlerini
yitirmesi,
◦ Hiyerarşik olması
◦ Çalışan insana iş
üzerinde insiyatif
tanımayan yapısıdır.
Bu özellikleriyle
kapitalist üretimin
◦ İşteki ve iş dışı
yaşamdaki
doyumsuzluğu artırdığı,
◦ İnsanı depresif bir
atmosfere sürüklediği
16. Sağlık Etkileri
Esnek üretim sistemleri çekirdek işçilerin kendilerini
işyerinin başarısıyla özdeşleştirmelerini ve bütün
zamanlarını işi nasıl daha iyileştireceklerine
ayırmalarını istemektedir
İşçiyi, iş ve işletmeye uyumlandırma çabalarının
yeni tür bir meslek hastalığı yarattığı da
bilinmektedir
Japonya’da bu üretim sisteminin sonucu olarak
fazla çalışmaktan kaynaklanan ölüm anlamına
gelen“karoshi” ve fazla çalışmaktan kaynaklanan
intihar anlamına gelen“karojisatsu” problemlerine
neden olmuştur.
17. Karoshi, ağırlaştırılmış ağır bir iş yükü ve/veya en az 4
hafta, haftada 65 saat ve üzeri veya
En az 8 hafta, haftada 60 saat üzeri çalışmaya bağlı
olarak çalışanın ölmesi durumudur
Uzun ve ağır çalışma koşulları neticesinde “beyin
felci”, “kalp krizi” veya “akut kalp yetmezliği” gibi
rahatsızlıklar sonucu çalışanlar hayatını
kaybetmektedir
Japon hükümetleri 1987 yılına kadar bu olguyu
kabul etmediler. Karoshi’nin işle ilişkili bir ölüm
olduğu gerçeğini reddettiler.
Nedeni karoshi vakalarına tazminat ödemekten
kurtulmaktı.
18. Aşırı iş yükü ve stresli çalışma koşulları nedeniyle
çalışanlarda meydana gelen intihar olarak bilinen
“karojisatsu” 1980’lerin ikinci yarısından bu yana
Japonya’da bir toplumsal sorun haline gelmiştir
Yine Japonya’daki uygulamalarda kalite çemberleri
içinde yer alan işçiler, aralarından hastalanan, işe
gelmeyen olduğu zaman bile önlerine konulan kotayı
doldurmakla yükümlü olduğundan birbirine baskı
yaparak devamsızlığı engellemektedir.
19. Yine bu üretim sisteminin sonucu olarak kümülatif
travma bozuklukları ve tekrarlayan zorlama sakatlığı
(RSI) işçilerde sık görülen rahatsızlıklardandır.
Tekrarlayan zorlama sakatlığı olarak görülebilen
durumlar:
◦ Karpal tünel sendromu
◦ Kübital tünel sendromu
◦ Tendinit
◦ Epikondilit
Karpal Tünel Sendromu gibi rahatsızlıklar Avrupa ve
ABD’de işçiler için büyüyen bir problemdir. Otomotiv
endüstrisinde montaj hattında çalışan işçilerin yaşadığı
RSI’ların üçte ikisini oluşturan bir düzeye yükselmiştir.
20. Maruz kalınan süre ve şiddete göre değişen işitme
kayıpları yine bant üretim işçilerinde sık görülür
Üzerinde çalışılan üretim hattı gıda maddeleri ve
makineler içinse COSHH (Sağlığa zararlı maddelerin
kontrolü) listesinde bulunan maddeler ile
karşılaşılması olasıdır.
◦ Un gibi maddeler mesleki astıma
◦ Limon suyu gibi sıvılar ise mesleki dermatite yol
açmaktadır