SlideShare a Scribd company logo
1 of 50
SİNONAZAL MALİGNİTELER
   Nadir görülürler.
   Başlangıç semptom ve bulguları benign
    patolojilerden ve inflamatuvar hastalıklardan
    kolayca ayırt edilemez.
   Özellikle beyaz ırkta 50-70 Y erkeklerde daha sık.
    E/K yaklaşık 2/1 dir.
   Başlangıç bulguları genellikle spesifik değildir.
   Kranial nöropatiler, yüzde şişlik ve epistaksis gibi
    hastalığı düşündürecek özel bulgular sıktır.
   PNS tm lerinin çoğu ( başta yassı epitel hücreli karsinom )
    maligndir.
   Maksiller sinüs en sık tutulan bölge olup bunu burun boşluğu,
    etmoid sinüsler ile frontal ve sfenoid sinüs ( % 1) takip eder.
   PNS tm lerinin % 44 kadarında mesleksel ekspojur ile ilişki
   Bu meslekler nikel, krom, isopropil yağlar, volatil hidrokarbonlar,
    ağaç, ayakkabı ve tekstil sanayi olarak sayılabilir.
   İnsan papillomavirüs 6 ve 12 nin de ilave faktör olarak saptandığı
    çalışmalar vardır.
   Bu virüsler invert papillomlarda % 24, yassı epitel hücreli
    kanserlerde de % 4 oranında saptanmıştır.
   Nikel işyerlerinde çalışanlarla yassı epitel hücreli karsinom, odun
    talaşı ve deri tabaklama ile uğraşanlar ile adenokarsinom arasında
   Sigara içimi ve alkol kullanımı ile sinonazal malignansiler arasında
    kesin bir ilişki kurulamamıştır.
   KLİNİK
   Benign ve malign patolojilerin başlangıçta
    birbirine benzer klinik tablolar sergilemesi malign
    hastalıkların tanınmasında önemli gecikmelere
    yol açar.
   Malign hastalıkların, ilk semptomların ortaya
    çıkışından tanınmalarına kadar geçen süre
    ortalama 6-8 ay
   Erken tanı, sinonazal semptomların uygun ve
    yeterli bir tıbbi tedaviye rağmen düzelmemesi
    durumunda malignansiden mutlak olarak
    şüphelenilmesi ile mümkün olabilecektir.
MAKSİLLA KANSERLERİNDE SEMPTOMLAR

NAZAL      % 50      Burun tıkanıklığı, akıntı, epistaksis, burunda
                     kitle

ORAL       % 25-35   Üst çene dişlerinde hassasiyet, ağrı, trismus,
                     damakta ve alveoler kenarda dolgunluk,
                     ülserasyon

OKÜLER     % 25      Orbitanınyukarı doğru itilmesi, tek taraflı göz
                     yaşında artma, çift görme, göz kapaklarında
                     şişlik, ekzoftalmus

FASİYAL              İnfra orbital sinir hipoestezisi, yanakta şişlik,
                     ağrı ve yüzde asimetri

OTOLOJİK             Nazofarinkse uzanıma bağlı seröz otitis media
                     ve işitme kaybı
   İleri evre hastalıkta sinonazal kanserlerin klasik
    üçlü bulgusu ortaya çıkar;
   1) Yüzde asimetri,
   2) Ağız boşluğunda gözle görülebilir veya palpe
    edilebilir tümöral kitle,
   3) Anterior rinoskopide burun boşluğunda kitle
    gözlenmesi.
   Bu üç bulgunun tamamı hastaların % 40-60 ında
    en az bir tanesi de % 90 ında tanı esnasında
    mevcuttur.
   Tam bir KBB muayenesi yapılması gerekir.
   Tüm sinonazal, oküler ve nörolojik sistem detaylı bir şekilde
    incelenmelidir.
   İnfraorbital sinir hipestezisi, diplopi, proptozis ve dişlerde
    sallanma, düşme olup olmadığı araştırılmalı,
   Yeterli bir topikal anesteziyi takiben nazal endoskopi ile devam
    edilmelidir.
   Nazal endoskopide, özellikle kolayca kanayan lezyonlar olmak
    üzere, saptanan her şüpheli dokudan biyopsi yapılmalıdır.
   Biyopsinin doku bütünlüğü bozulmamış iken alınacak
    radyolojik incelemelerden sonra yapılması daha uygun bir
    yaklaşım olacaktır.
   Maksiller sinüs neoplazmları antrostomi veya naso-antral
    pencere yoluyla alınmalıdır.
   Caldwell-Luc yaklaşımı ile biyopsi, gingivobukkal mukoza ve
    yanak cildine tümör ekimine yol açabileceği için önerilmez.
RADYOLOJİ
   Gerçek uzanımlarının belirlenebilmesi için radyolojik
    incelemeler şarttır. Düz grafiler bu amaç ile bugünlerde
    yerini BT ve/veya MR görüntüleme yöntemlerine
    bırakmışlardır
   Genel bir kaide olarak benign lezyonlar komşu kemikte
    itilme, kalınlaşma gibi yeni şekil veren bir görüntüye yol
    açarlarken, malign tümörler kemik destrüksiyonu söz
    konusudur.
   Elbette tüm malignansilerde mutlaka kemik destrüksiyonu
    beklenmesi doğru bir yaklaşım olmaz.
   BT kemik patolojileri özellikle orbital duvarların
    incelenmesinde,
   MR görüntüleme de yumuşak doku uzanımlarının
    değerlendirilmesinde, mukus-tümör ayırımının daha doğru
    olarak yapılabilmesinde yararlıdır.
   Gadolinum destekli MR ile değerlendirmenin gücü
    artırılabilir.
 Burun ve paranazal sinüslerde üç değişik
  schneiderian papillom gelişebilir
 Bunlar; invert, fungiform ve silindirik
  papillomlardır.
 Fungiform papillomlar vakalarin % 50 sini
  oluşturur ve genellikle septumdan gelişir,
  tıkanıklık ve kanamaya yol açarlar.
 Silindirik papillomlar vakaların % 3 ünü
  oluşturur ve burun boşluğunun yan
  duvarlarında ve sinüslerde yer alırlar.
   İnvert papillomlar vakaların % 47 sini oluşturur.
   Orijinleri orta meatus hizasında yan duvarlardır.
   Nüks etmeye eğilimlidirler, lokal olarak destrüktif
    seyir gözlenebilir
   % 2-4 oranında malignansi ile birliktedirler.
   Hemen daima tek taraflı olan bu lezyonların
    tedavisi cerrahi olup en sık uygulanan ve altın
    standart olarak kabul edilen yaklaşım şekli
    medial maksillektomidir
   Son zamanlarda endoskopik eksizyon önerenlerin
    sayısında bir artış gözlenmektedir.
   FİBRÖZ DİSPLAZİ kemik dokusunun kollajen,
    fibroblastlar ve osteoid materyel ile değişmesi ile
    karakterize bir hastalıktır.
   Genellikle 20 yaş altında görülür. İlgili kemikte
    şişlik ile kendisini gösterir.
   Tek bir kemiği ilgilendiren monostotik veya
    yaygın kemik tutulumları ile giden poliostotik
    formları vardır.
   Ayrıca McCune-Albright sendromu ile birlikte olan
    şekillerde yaygın iskelet tutulumu ile birlikte, cilt
    pigmentasyonu ve erken puberte söz konusudur.
   Baş boyun bölgesinde en sık tutulan kemikler
    maksilla ve mandibuladır.
 Tedavide cerrahi ileri şekil bozukluğu,
  fonksiyon bozukluğu gibi durumlarda söz
  konusudur.
 Kozmetik kontur sağlanması, fonksiyonun
  yeniden kazandırılması gibi işlemleri
  kapsar.
 Radyoterapi malign taranformasyona yol
  açabileceği için kullanılmamalıdır.
YASSI EPİTEL HÜCRELİ KARSİNOM.

   YEH li karsinom maksiller ve etmoid sinüs
    malignansilerinin % 80 ini oluşturur.
   Maksiller sinüsler % 70, nazal kavite % 20 geriye kalan
    kısımda burun boşluğunda olmak üzere rastlanır.
   Frontal ve sfenoid sinüsten başlangıç son derece
    nadirdir.
   Hastalık daha ziyade erkeklerde ve 60 yaş üzerinde
    gözlenir.
   Tanı aşamasında hastalığın sinüs dışına yayılmış olması
    hemen daima bir kaidedir.
   Hemen hemen % 90 vakada en az bir sinüs
    duvarında tutulum vardır. (başlangıç bulgularının
    bu bölgenin benign patolojilerinden kolaylıkla
    ayırt edilememesinin önemli bir rolü vardır).
   Rejyoner yayılım varsa maksiller sinüsler için bu
    submandibuler (I) bölgede, etmoid sinüsler için
    II. bölgededir.
   Nazofarinkse doğru uzanımda retrofaringeal lenf
    nodları ve oradan juguler ve spinoaksesuvar
    zincirlere akım olabileceği dikkate alınmalıdır.
   Prognozun belirlenmesinde tümör
    diferansiasyonundan ziyade tümörün büyüklüğü
    ve uzanımları daha önemli bir parametredir
Adenoid kistik karsinom.
   Adenoid kistik karsinom oral kavite ve üst
    solunum yolları mukozasında dağılı bulunan
    minör tükrük bezleri ve muköz bezlerden gelişir.
   En sık gözlendiği yer damaktır bunu paranazal
    sinüsler izler.
   Paranazal sinüsler vakaların % 14-17 sini
    oluşturur.
   Lokal rekürrense ve uzak metastaza eğilimli olan
    bu tümörlerde geniş cerrahi rezeksiyonlara
    rağmen birden fazla olan rekürrens odakları ve
    uzak metastazlar tipiktir.
 Bu tümörlerin en önemli özelliklerinden biri
  sık gözlenen perinöral yayılımdır.
 Bu nedenle cerrahi sınır sağlamlığı dikkate
  alınmadan bu tür hastaların uzun süre
  yakın takipleri gerekir.
 Uzak metastazlar en sık olarak akciğerlere
  olur.
 Rejyoner lenf nodu metastazı ise son
  derece nadirdir.
ADENOKARSİNOM
   Maksiller sinüs ve etmoid sinüs kanserleri içerisinde ikinci
    derecede sıklıkla gözlenen tümördür ve vakaların % 5-20
    sini oluşturur.
   En sık olarak etmoid sinüslerde ve yukarı lokalizasyonda
    gözlenir.
   Daha ziyade mesleksel ekspojur ile ilişkili olduğu
    kanserojen tozların orta konka boyunca ilerlerken büyük
    partiküllerin bu kısımlarda biriktiğine inanılır.
   Yassı epitel hücreli karsinom ile aynı klinik bulgularla
    seyreder.
   Histolojik olarak düşük ve yüksek grade li olmak üzere iki
    şekil vardır.
   Bunların dışında, mukoepidermoid
    karsinom, hemanjioperisitoma, malign
    melanoma, olfaktuvar nöroblastoma
    ( estezionöroblastoma) ile başta osteojenik
    sarkom ve fibrosarkom olmak üzere
    değişik sarkom türleri, ile lenfomalar,
    ekstkamedüller plazmositom ve metastatik
    tümörler gözlenebilir.
   EVRELEME:
   Çoğunlukla hastalığın ileri dönemlerinde tanınması
    nedeniyle sıklıkla orijinin belirlenebilmesi mümkün
    değildir.
   Primer nazal kavite tümörü ile nazal kaviteye yayılmış bir
    sinüs tümörünü ayırt etmek son derece zor olmaktadır.
   Sınıflandırmaların çoğunun temelini 1933 yılında
    Ohngren tarafından ortaya atılan ve iç kantusdan
    mandibüla köşesine doğru uzatılan hayali hat
    oluşturmaktadır.
   Ohngren'e göre bu hattın üstünde kalan ve suprastrüktür
    olarak tanımlanan bölgedeki lezyonların prognozu daha
    kötü olmaktadır. Hattın altında kalan infrastrüktürdeki
    yapıların ise çıkartılabilmesi daha kolaydır ve bu
    bölgedeki kanserlerin prognozu daha iyidir.
   Bugün için en sık kullanılan evreleme AJCC
    nin önermiş olduğu TNM sınıflamasıdır. N
    ve M değerlerinin belirlenmesi ve evreleme
    diğer baş boyun kanserlerinde olduğu
    gibidir. Sarkomlar, mitoz sayısı, selülarite
    derecesi, stroma miktarı, matürasyon
    derecesi, nükleer pleomorfizm ve nekroz
    bulunup bulunmaması gibi parametrelere
    bakılarak yapılacak grading ile
    değerlendirilir.
MAKSİLLER SİNÜS KANSERLERİNDE T
                 DEĞERLERİ ( AJCC)

T1    Kemik duvarlarda erozyon olmadan sinüs mukozasında sınırlı
      tümör

T2    Alt yapılarda (sert damak, orta meatus) kemik erozyonu veya
      destrüksiyonu ile birlikte olan tümör

T3    Yanak cildi, maksiller sinüs arka duvarı, orbita tabanı veya
      medial duvarı, ön etmoid hücrelerden her hangi birini tutan
      tümör

T4    Orbital içeriği ve/veya kribriform plate, arka etmoid hücreler
      veya sfenoid sinüs, nazofarinks, yumuşak damak,
      pterigomaksiller veya infratemporal fossa veya kafa kaidesi
      oluşumlarından birini tutmuş tümör
TEDAVİ

   Sinonazal tümörlerin çoğu ( % 75 ) ileri evre (T3
    ve T4 ) de tanınabilmektedir.
   Bu lezyonların rezeksiyonu çok önemli bir takım
    fonksiyon ve görünüm bozuklukları ile birlikte
    olacaktır.
   Yine kafa kaidesi ve orbita bölgesinde daha
    belirgin olmak üzere hayati yapılara yakınlık
    nedeniyle lokal kontrolün sağlanması zor
    olacaktır.
   Serilerin çoğunda vakaların % 60 ında nüks
    olduğu bildirilmektedir.
Cerrahi
   esas olan en-blok rezeksiyondur.
   Cerrahi yaklaşım şekli hastalığın lokalizasyonu, uzanımı
    ve histoloji ile ilişkili olarak belirlenir.
   Frontal loba uzanım, prevertebral fasya tutulumu, iki
    taraflı optik sinir, optik kiazma ve ileri kavernöz sinüs
    tutulumu unrezektabilite kriterleri olarak kabul edilir.
   Burun septumu lezyonları lateral rinotomi yapılarak geniş
    lokal eksizyonlar ile çıkartılabilir.
   İnvert papillomlar, burun yan duvarında lokalize diğer
    patolojiler de medial maksillektomi uygun bir yaklaşım
    olacaktır.
 Total maksillektomi özellikle malign
  patolojilerde standart cerrahi tekniktir.
 Kafa kaidesi, arka grup etmoid sinüs,
  sfenoid sinüs ,intrakranial mesafeye,
  infratemporal fossaya ve orbitaya uzanım
  özel yaklaşımları gerektirir.
 Kraniyofasiyal rezeksiyon, maksillektomi +
  orbital ekzenterasyon gibi girişimler gerekli
  olabilecektir.
   Rezeksiyon sınırları hastalığın lokalizasyonu ve
    uzanımları ile hasta isteği tarafından
    belirlenecektir.
   Sıklıkla uygulanan tedavi şekli cerrahi sonrası
    radyoterapi şeklindedir.
   Orbitanın korunması amacıyla preoperatif
    radyoterapi uygulanması da bazı yazarlarca
    önerilmektedir.
   Başlangıç tedavisinde kemoterapinin yeri
    deneysel düzeydedir. Bunun dışında rekürrent
    vakalarda, metastatik lezyonlarda ve unrezektabl
    tümörlerde uygulanabilmektedir.
   Cerrahi de önemli tartışmalardan biri orbital
    tutulum ve orbital ekzenterasyon üzerinedir.
   Sinüsler ile yakın ilişki içerisinde olan ve onlardan
    ince kemik duvarlar ile ayrılmış olan orbita sinüs
    malignansilerinde sıklıkla ilgili olmaktadır.
   İnce kemik duvarların dezavantajına karşılık iç
    periost veya periorbita tümör invazyonuna son
    derece dirençlidir.
   Eskilerde kemik erozyonu olan vakalarda rutin
    olarak uygulanan ekzenterasyon işlemi bu
    günlerde periorbitayı geçerek periorbital yağ ve
    adale tutulumuna yol açmış tümörlere
    indirgenmiştir.
   Vakaların % 10-20 sinde gözlenen pterigopalatin
    çukur invazyonu lokal rekürrensler için önemli bir
    faktördür.
   Bu bölgede hem rezeksiyon zordur hem de
    mevcut sinirler yoluyla olacak perinöral yayılım
    önemlidir. Bazı yazarlara göre bu bölge tutulumu
    lokal kontrol sağlanmasını engelleyen bir
    durumdur.
   Profilaktik boyun diseksiyonu rutin olarak
    uygulanmaz.
   Başlangıçta boyun metastaz oranı % 10
    dolayındadır.
   Rekürren hastalıkta ve ilerleyen sürelerde % 40
    lara kadar çıkabilir.
   Boyun diseksiyonu klinik ve radyolojik olarak
    metastaz bulguları olan hastalarda yapılır.
    Bu bölge lenfatikleri daha önce ifade edildiği
    üzere retrofaringeal, submandibuler ve
    jugulodigastrik nodlara olur.
RADYOTERAPİ
   Cerrahi tedavi tek başına yalnızca ufak, kolayca ve
    emniyetli bir şekilde cerrahi sınır elde edilebilecek
    tümörlerde etkilidir.
   Cerrahi sınırların tam olarak belirlenememesi nedeniyle
    adjuvant radyoterapi genellikle endikedir.
   Bu şekildeki bir uygulama ile yaşam oranlarında % 10-15
    lik bir artış sağlanması mümkün olacaktır.
   Tek başına radyoterapi ise kür sağlamaktan ziyade
    palyasyon amacı ile gündeme gelebilir.
   Tek başına radyoterapi ile 5 yıllık yaşam oranı % 23
    lerde iken cerrahi ve postoperatif radyoterapi ile aynı
    oran % 44 lere çıkmaktadır.
   Palyatif yüksek doz radyasyon unrezektabl tümörlerde
    tek başına % 10-15 oranında 5 yıllık yaşam oranları ile
    birliktedir.
   Preoperatif radyoterapinin postoperatif radyoterapiye
    nazaran bir üstünlüğü gösterilememiştir.
   Preoperatif radyasyon sonucu oluşabilecek yara
    komplikasyonları artmakta, cerrahi sınırın belirlenebilmesi
    zorlaşmaktadır.
   Bugün için önerilen postoperatif radyoterapidir.
   Ancak orbita ve duraya çok yakın ve ilişkili tümörlerde bu
    kısmın sterilize edilerek orbital ekzenterasyon ve
    kraniotomi yakpılmasının önüne geçilebilmesi amacı ile
    kullanılabileceği kabul görmektedir.
   Radyoterapinin göz ve SSS ne hasar vermeyecek
    şekilde planlanması gerekir.
   Yalnızca radyasyonla tedavi edilen hastaların %
    12-20 sinde tek taraflı % 0-8 inde ise iki taraflı
    görme kaybı saptanmıştır.
   Diplopi ve diğer faktörlere bağlı olarak cerrahi
    sonrası dönemde globun korunduğu vakaların %
    10-20 sinde yararlı bir görme kalmadığı, bu
    oranın radyasyon alanlarda iki misli olduğu ifade
    edilmektedir.
KEMOTERAPİ
   Kemoterapi genellikle çok ileri tümörlerin veya rekürrent
    hastalığın palyatif tedavisi için kullanılmaktadır.
   Baş boyun bölgesindeki diğer malignansilerde olduğu
    gibi yassı epitel hücreli kanserlerde platin temelli,
    glandüler orijinli malignansilerde ise doxorubisin veya
    florourasil temelli protokoller kullanılmaktadır.
   İntra-arteryel kemoterapinin umut vaat eden sonuçları
    bildirilmektedir.
   Rekürrens açısından risk taşıyan yani pozitif cerrahi sınırı
    olanlar, perinöral yayılımı olanlar, boyunda
    ekstrakakpsüler yayılmış hastalıkla olanlar ile cerrahi
    açıdan risk taşıyanlar ve cerrahi tedaviyi kabul etmeyin
    hastalarda kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonlu
    tedavi şemaları belirlenerek uygulanmaktadır.
NAZOFARİNKS KANSERLERİ
  DOÇ DR SEDAT ÇAĞLI
 Nazofarinks   kanserleri özellikle Çin başta olmak
  üzere Asya ülkelerinde sık gözlenen bir kanser
  türüdür.
 Kulak Burun Boğaz ile ilgili her türlü hastalık
  semptomlarını gösterebilmesi ve bu bölgenin
  muayenesi ve değerlendirilmesindeki zorluklar
  nedeniyle özellikle erken dönemlerde sıklıkla
  gözden kaçırılabilmektedir.
 Nazofarinks koanalar yoluyla önde burun
  boşluğuna, aşağıda orafarinkse, yanlarda torus
  tubarisler ve östaki tüpü aracılığıyla orta kulağa
  açılım gösterir. Yukarı ve arkaya doğru kafa
  kaidesi ve üst vertebra cisimleri ile
  sınırlandırılmıştır.
 Kafa kaidesinde yer alan ve içlerinden önemli
  damar ve sinirlerin yol aldığı pek çok foramen
  nazofarinks ile çok yakın komşuluk içindedir.
 Nazofarinks kanserlerinin en fazla orijin aldığı
  Rosenmuller fossa (dış nazofaringeal reses)
  torus tubarislerin üst ve arkasında olmak
  üzere iki tarafta yer alır.
 Nazofarinks stratifiye veya psedostratifiye
  yassı epitelden yapılı bir mukoza ile örtülüdür.
  Mukoza aynı zamanda minör tükrük bezleri ve
  lenfoid doku içerir.
Epidemiyoloji
 Nazofarinks kanseri en sık olarak ileri yaşlarda görülür ise
  de her yaşta gözlenebilir.
 Çin ırkında genetik bir yatkınlıktan söz edilebilir.
 Genetik yatkınlığı işaret edebilecek muhtemel marker lar
  olarak HLA-A2 ve HLA-B-Sin2 histocompatibility loci
  belirlenmiştir.
 Beslenme bozuklukları tek yönlü beslenme, enfiye ve
  tütsü, nitrözaminler ve polisiklik hidrokarbon ekspojuru,
  kronik nazal enfeksiyon ve nazofarinksin kötü
  havalanması gibi faktörler suçlanan özellikler olmuştur.
 Bugün için bazı nazofarinks kanserlerinin etyolojisinde
  Epstein-Barr virüs ( EBV) enfeksiyonunun rolü olduğu
  bilinmektedir. Virüs ile ilgili deliller tümör hücrelerinin
  içerisinde bulunmuş olup pek çok hasta EBV ne karşı
  antikorları taşımaktadır
Klinik
 1)  NAZAL VE NAZOFARİNGEAL, burun
  tıkanıklığı, burun kanaması ve rinolalidir.
 2) OTOLOJİK, seröz otitis media semptomları ve
  bulguları ile beraberdir. Bunları işitme kaybı,
  uğultu, otofoni olarak söyleyebiliriz.
 3) SERVİKAL SEMPTOMLAR, önce
  parafaringeal, retrofaringeal lenf nodlarına daha
  sonra juguler ve spinoaksesuvar zincire olan
  lenfatik yayılımı ile ilişkili boyun lenf nodu
  metastazlarıdır.
 Tanı konulması aşamasında hastaların % 50
  sinde bilateral, % 90 ında unilateral lenf nodu
  metastazı mevcut olup % 40 vakada boyun kitlesi
  ilk belirti olarak saptanmaktadır
 4) OFTALMO-NÖROLOJİK, Nazofarinks kanserinin kafa
  kaidesine ve oradan özellikle foramen lacerum olmak
  üzere çeşitli foramen ve fissürlerden kafa içerisine doğru
  ilerlemesi sırasında tutulan kraniyal sinirler ile ilgili olmak
  üzere;
 Greater superfisizyel petrozal sinir tutulumuna bağlı göz
  kuruluğu,
 Trigeminal sinir tutulumuna bağlı yüzde hipo veya
  hiperestezi,
 Kavernöz sinüse uzanım veya superior orbital fissüre
  yayılım sonrası III, IV ve VI sinir tutulumlarına bağlı
  oftalmopleji, çift görme önemli bulgulardır.
 Parafaringeal bölgedeki lenf nodları tutulumu sonrası
  veya yaygın tümörlerde alt kraniyal sinir ( IX, X, XI ve
  XII) tutulumu görülebilir.
 Bu bölgede büyük damarlar çevresinde yer alan servikal
  sempatik zincir tutulumuna bağlı olarak Horner sendromu
  gelişebilir.
TEŞHİS
 Fizikmuayenede, tam bir KBB ve boyun
  muayenesi ile nörolojik muayene esastır.
 Posterior rinoskopide özellikle Rosenmüller
  fossada düzensizlik, ekzofitik bir kitle gözlenebilir.
 Lezyonun saptanabildiği vakalarda biyopsi
  yapılmalıdır.
 Lezyonun kesin olarak belirlenemediği
  durumlarda, radyolojik incelemelerden,
  laboratuvar yöntemlerden yararlanılabilinir.
 Genel anestezi altında hasta muayenesi ve yine
  lezyon gözlenemez ise kör biyopsi alınması ile
  devam edilir.
SINIFLANDIRMA

 Günümüzde     en son 1993 yılında WHO’ nun önerdiği
  sınıflandırma kullanılmaktadır. Buna göre;
 1-    Skuamöz hücreli karsinom(WHO Tip 1)
 2-    Keratinize olmayan karsinom
  – a-iyi diferansiye keratinize olmayan karsinom(WHO
    Tip 2)
  – b-indiferansiye karsinom(WHO Tip 3)
 Kanser  tipleri ile 5-yıllık yaşam oranları
  arasında önemli bir ilişki vardır.
 Tip I de bu oran % 10 larda iken Tip II de
  % 50 lerdedir.
 Ancak tip II hastalık kronik seyire eğilimli
  olup başlangıç tedavisinden yıllar sonra
  nüksler ile tekrarlayabilmektedir.
 Bir başka önemli farklılık, tip II lezyonlarda
  daha sık gözlenen EBV ne karşı antikor
  saptanması ve tümör hücreleri içerisinde
  EBV DNA birlikteliğidir. Buna karşılık WHO
  tip I kanserlerde human papilloma virüs
  ( HPV tip 11 ve 16) DNA’ sı gösterilmiştir.
 Nazofarinks  kanserlerinde, özellikle WHO tip
  II de tanı ve prognoz tayininde
  kullanabileceğimiz bir takım anti-EBV serolojik
  testler mevcuttur.
 Viral capsid antigen ( VCA) ya karşı IgA
  antikorları veya erken antijen ( EA) ya karşı
  IgG antikorlarının gösterilmesi gizli ve erken
  hastalığın tanınmasına yardımcı olabilir.
 Prognostik değeri olan bir başka önemli test
  antibody-dependent cellular cytotoxicity
  ( ADCC) ölçümüdür.
TEDAVİ
 Radyoterapi en önemli tedavi olarak yerini korumaktadır.
 Klasik uygulama primer lezyon ve üst lenf nodlarını içine
  alacak bir alana 6500-7000 cGy ışın verilmesi şeklindedir.
  Boynun alt bölgelerinde de pozitif lenf nodları varsa bu
  bölge de ışın alanı içerisine alınır.
 Boynun negatif olduğu vakalarda da boyuna profilaktik
  olarak ışınlama yapılır.
 Brakiterapi eksternal ışınlamaya ilave olarak ve özellikle
  de nüks vakalarda yararlı olabilecektir.
 Nazofarinks kanserlerinde cerrahinin yeri geleneksel
  olarak; biyopsi alınması, boyunda radyoterapiye rağmen
  devam eden hastalık nedeniyle uygulanacak boyun
  diseksiyonu ile sınırlı kalmıştır.
 Son zamanlarda boyun hastalığının özellikle büyük
  hacımlara ulaştığı vakalarda boyun diseksiyonunun
  radyoterapi öncesine alınmasının yararlı olabildiği
  anlaşılmış ve bu yönde girişimler başlatılmıştır.
 Yine cerrahi tekniklerin ilerlemesi, kafa kaidesine oldukça
  emniyetli girişim yollarının bulunması ve bu konuda elde
  edilen ilerlemeler, erken sınırlı ve özelliklede
  radyoterapiden daha az yararlanacağı düşünülen iyi
  diferansiye tümörlerde primer tümöre yönelik de bir
  cerrahi girişimi gündeme getirmiştir.
 Radyoterapiyi takiben gelişen seröz otitis medianın
  tedavisinde miringotomi ve ventilasyon tüpü takılmasını
  da nazofarinks kanserlerinde uygulanan cerrahi bir
  girişim olarak sayabiliriz.
 Kemoterapi, radyoterapiye adjuvan olarak veya birlikte
  uygulanmaktadır. Konu ile ilgili değişik bulgular vardır.
  Halen araştırma niteliğinde ve palyatif uygulamalar söz
  konusu olup rutin olarak uygulanan bir protokol söz
  konusu değildir. İmmünoterapi yaşam oranlarında bir
  artış sağlamamaktadır. Ancak EBV ile ilişkili olan
  şekillerde ilerde aşıların geliştirilebileceği umudu da
  vardır.

More Related Content

What's hot

Enfeksiyöz rinosinüzit
Enfeksiyöz rinosinüzitEnfeksiyöz rinosinüzit
Enfeksiyöz rinosinüzitenisalpinguneri
 
tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org ) tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇confusetobscur
 
Vokal kord paralizi
Vokal kord paralizi Vokal kord paralizi
Vokal kord paralizi Ümit Yılmaz
 
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇ÖZAN DENTAL KLİNİK
 
derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org ) derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Ses kısıklığı tanı ve tedavi
Ses kısıklığı tanı ve tedaviSes kısıklığı tanı ve tedavi
Ses kısıklığı tanı ve tedavienisalpinguneri
 
OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
12 cranial-sinir-dis3-2015
12 cranial-sinir-dis3-201512 cranial-sinir-dis3-2015
12 cranial-sinir-dis3-2015Cagatay Barut
 
Orbita anatomisi
Orbita anatomisiOrbita anatomisi
Orbita anatomisiSefa Yaşar
 
otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Trakeostomiler - Endikasyonlar & Teknikler
Trakeostomiler - Endikasyonlar & TekniklerTrakeostomiler - Endikasyonlar & Teknikler
Trakeostomiler - Endikasyonlar & Tekniklerİsmail Sarbay
 
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...www.tipfakultesi. org
 
Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

What's hot (20)

Enfeksiyöz rinosinüzit
Enfeksiyöz rinosinüzitEnfeksiyöz rinosinüzit
Enfeksiyöz rinosinüzit
 
Iak tm and surgery2
Iak tm and surgery2Iak tm and surgery2
Iak tm and surgery2
 
Larenks cerrahisi
Larenks cerrahisiLarenks cerrahisi
Larenks cerrahisi
 
tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org ) tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
tükrük bezi hastalıkları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇
 
Vokal kord lezyonları
Vokal kord lezyonlarıVokal kord lezyonları
Vokal kord lezyonları
 
Vokal kord paralizi
Vokal kord paralizi Vokal kord paralizi
Vokal kord paralizi
 
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
 
derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org ) derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
derin boyun enfeksiyonları (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Ses kısıklığı tanı ve tedavi
Ses kısıklığı tanı ve tedaviSes kısıklığı tanı ve tedavi
Ses kısıklığı tanı ve tedavi
 
OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
OTİT komplikasyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
İşitme fizyolojisi
İşitme fizyolojisiİşitme fizyolojisi
İşitme fizyolojisi
 
12 cranial-sinir-dis3-2015
12 cranial-sinir-dis3-201512 cranial-sinir-dis3-2015
12 cranial-sinir-dis3-2015
 
Orbita anatomisi
Orbita anatomisiOrbita anatomisi
Orbita anatomisi
 
otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
otit (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Tympanogram
TympanogramTympanogram
Tympanogram
 
Trakeostomiler - Endikasyonlar & Teknikler
Trakeostomiler - Endikasyonlar & TekniklerTrakeostomiler - Endikasyonlar & Teknikler
Trakeostomiler - Endikasyonlar & Teknikler
 
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
 
Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Dkh (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 

Viewers also liked

Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleriOral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensiplerienisalpinguneri
 
Larenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Larenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleriLarenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Larenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensiplerienisalpinguneri
 
Erken larenks cade cerrahi
Erken larenks cade cerrahiErken larenks cade cerrahi
Erken larenks cade cerrahienisalpinguneri
 
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisiLarinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisigökcen iplikçi
 
Neoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p p
Neoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p pNeoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p p
Neoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p pNavas Shareef
 
Maxillary sinus.pptx gaurav
Maxillary sinus.pptx gauravMaxillary sinus.pptx gaurav
Maxillary sinus.pptx gauravGaurav Salunkhe
 
Maxillary sinus carcinoma
Maxillary sinus carcinomaMaxillary sinus carcinoma
Maxillary sinus carcinomaHarsha Yadav
 
maxillary sinus seminar
maxillary sinus seminarmaxillary sinus seminar
maxillary sinus seminarprinik12
 
Hierapolis Bilgi Ve Foto
Hierapolis Bilgi Ve FotoHierapolis Bilgi Ve Foto
Hierapolis Bilgi Ve Fotogulcingunay
 

Viewers also liked (12)

Custom made ımplant
Custom made ımplantCustom made ımplant
Custom made ımplant
 
Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleriOral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Oral kavite ve orofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
 
Larenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Larenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleriLarenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
Larenks ve hipofarenks kanserlerinde tedavi prensipleri
 
Erken larenks cade cerrahi
Erken larenks cade cerrahiErken larenks cade cerrahi
Erken larenks cade cerrahi
 
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisiLarinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
 
Neoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p p
Neoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p pNeoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p p
Neoplasms of paranasal sinuses.....by Navas shareef p p
 
Maxillary sinus
Maxillary sinusMaxillary sinus
Maxillary sinus
 
Maxillary sinus.pptx gaurav
Maxillary sinus.pptx gauravMaxillary sinus.pptx gaurav
Maxillary sinus.pptx gaurav
 
Maxillary sinus carcinoma
Maxillary sinus carcinomaMaxillary sinus carcinoma
Maxillary sinus carcinoma
 
maxillary sinus seminar
maxillary sinus seminarmaxillary sinus seminar
maxillary sinus seminar
 
Maxillary sinus
Maxillary sinusMaxillary sinus
Maxillary sinus
 
Hierapolis Bilgi Ve Foto
Hierapolis Bilgi Ve FotoHierapolis Bilgi Ve Foto
Hierapolis Bilgi Ve Foto
 

Similar to Burun ve paranazal sinüs, nazofarinks kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )

paranazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptx
paranazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptxparanazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptx
paranazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptxRafetYldrm1
 
paranasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptx
paranasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptxparanasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptx
paranasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptxRafetYldrm1
 
Mesanenin Nadir Görülen Kanserleri
Mesanenin Nadir Görülen KanserleriMesanenin Nadir Görülen Kanserleri
Mesanenin Nadir Görülen KanserleriOğuzhan Ay
 
Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Duyarlı bölge konveksite meningiomları
Duyarlı bölge konveksite meningiomlarıDuyarlı bölge konveksite meningiomları
Duyarlı bölge konveksite meningiomlarıAbdurrahman Şimşek
 
Lobuler karsinom semineri
Lobuler karsinom semineriLobuler karsinom semineri
Lobuler karsinom semineriOnur Ertunç
 
intrakistik papiller meme kanseri
intrakistik papiller meme kanseriintrakistik papiller meme kanseri
intrakistik papiller meme kanseriankaramhd
 
Postmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.com
Postmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.comPostmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.com
Postmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.comjinekolojivegebelik.com
 
Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Bakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlar
Bakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlarBakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlar
Bakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlarÖZAN DENTAL KLİNİK
 
Tükrük bezi kurul 10
Tükrük bezi kurul 10Tükrük bezi kurul 10
Tükrük bezi kurul 10canberkay
 
çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Tiroid kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tiroid kanserleri  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Tiroid kanserleri  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tiroid kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 

Similar to Burun ve paranazal sinüs, nazofarinks kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org ) (20)

paranazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptx
paranazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptxparanazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptx
paranazal sinüs tümörlerine yaklaşım.pptx
 
paranasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptx
paranasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptxparanasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptx
paranasal sinüs tm aproacfffaklaşım.pptx
 
ÇENE TÜMÖRLERİ
ÇENE TÜMÖRLERİÇENE TÜMÖRLERİ
ÇENE TÜMÖRLERİ
 
Mesanenin Nadir Görülen Kanserleri
Mesanenin Nadir Görülen KanserleriMesanenin Nadir Görülen Kanserleri
Mesanenin Nadir Görülen Kanserleri
 
Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Mediastinal lezyonlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Duyarlı bölge konveksite meningiomları
Duyarlı bölge konveksite meningiomlarıDuyarlı bölge konveksite meningiomları
Duyarlı bölge konveksite meningiomları
 
Soli̇ter Pulmoner Nodül
Soli̇ter Pulmoner NodülSoli̇ter Pulmoner Nodül
Soli̇ter Pulmoner Nodül
 
Lobuler karsinom semineri
Lobuler karsinom semineriLobuler karsinom semineri
Lobuler karsinom semineri
 
Papiller karsinom
Papiller karsinomPapiller karsinom
Papiller karsinom
 
intrakistik papiller meme kanseri
intrakistik papiller meme kanseriintrakistik papiller meme kanseri
intrakistik papiller meme kanseri
 
Postmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.com
Postmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.comPostmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.com
Postmenopozal Adneksiyel Kitleler - www.jinekolojivegebelik.com
 
Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik tümörleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kemik (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Bakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlar
Bakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlarBakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlar
Bakteri̇yal, vi̇ral ve mi̇koti̇k i̇nfeksi̇yonlar
 
OLFAKTOR OLUK MENİNGİOMLARI
OLFAKTOR OLUK MENİNGİOMLARIOLFAKTOR OLUK MENİNGİOMLARI
OLFAKTOR OLUK MENİNGİOMLARI
 
Neoplazi
NeoplaziNeoplazi
Neoplazi
 
Tükrük bezi kurul 10
Tükrük bezi kurul 10Tükrük bezi kurul 10
Tükrük bezi kurul 10
 
Osteomyeli̇t
Osteomyeli̇tOsteomyeli̇t
Osteomyeli̇t
 
çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
çEne kistleri ve odontojenik tümörler (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Tiroid kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tiroid kanserleri  (fazlası için www.tipfakultesi.org )Tiroid kanserleri  (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Tiroid kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 

More from www.tipfakultesi. org (20)

Oksijen tedavisi
 Oksijen tedavisi Oksijen tedavisi
Oksijen tedavisi
 
Noninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyonNoninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyon
 
astım
astım astım
astım
 
Mekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyonMekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyon
 
Konsültasyon
KonsültasyonKonsültasyon
Konsültasyon
 
Koah
KoahKoah
Koah
 
Dr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflamaDr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflama
 
Diyabetes mellitus
Diyabetes mellitusDiyabetes mellitus
Diyabetes mellitus
 
Bronşektazi
BronşektaziBronşektazi
Bronşektazi
 
Bbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoniBbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoni
 
Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama
 
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisiAstım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
 
Astim tedavileri
Astim tedavileriAstim tedavileri
Astim tedavileri
 
Astim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberiAstim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberi
 
Astım ilaçları
Astım ilaçlarıAstım ilaçları
Astım ilaçları
 
Ape
ApeApe
Ape
 
bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi
 
Akciğer kanseri
Akciğer kanseriAkciğer kanseri
Akciğer kanseri
 
Akut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürükAkut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürük
 
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisibronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
 

Burun ve paranazal sinüs, nazofarinks kanserleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )

  • 1. SİNONAZAL MALİGNİTELER  Nadir görülürler.  Başlangıç semptom ve bulguları benign patolojilerden ve inflamatuvar hastalıklardan kolayca ayırt edilemez.  Özellikle beyaz ırkta 50-70 Y erkeklerde daha sık. E/K yaklaşık 2/1 dir.  Başlangıç bulguları genellikle spesifik değildir.  Kranial nöropatiler, yüzde şişlik ve epistaksis gibi hastalığı düşündürecek özel bulgular sıktır.
  • 2. PNS tm lerinin çoğu ( başta yassı epitel hücreli karsinom ) maligndir.  Maksiller sinüs en sık tutulan bölge olup bunu burun boşluğu, etmoid sinüsler ile frontal ve sfenoid sinüs ( % 1) takip eder.  PNS tm lerinin % 44 kadarında mesleksel ekspojur ile ilişki  Bu meslekler nikel, krom, isopropil yağlar, volatil hidrokarbonlar, ağaç, ayakkabı ve tekstil sanayi olarak sayılabilir.  İnsan papillomavirüs 6 ve 12 nin de ilave faktör olarak saptandığı çalışmalar vardır.  Bu virüsler invert papillomlarda % 24, yassı epitel hücreli kanserlerde de % 4 oranında saptanmıştır.  Nikel işyerlerinde çalışanlarla yassı epitel hücreli karsinom, odun talaşı ve deri tabaklama ile uğraşanlar ile adenokarsinom arasında  Sigara içimi ve alkol kullanımı ile sinonazal malignansiler arasında kesin bir ilişki kurulamamıştır.
  • 3. KLİNİK  Benign ve malign patolojilerin başlangıçta birbirine benzer klinik tablolar sergilemesi malign hastalıkların tanınmasında önemli gecikmelere yol açar.  Malign hastalıkların, ilk semptomların ortaya çıkışından tanınmalarına kadar geçen süre ortalama 6-8 ay  Erken tanı, sinonazal semptomların uygun ve yeterli bir tıbbi tedaviye rağmen düzelmemesi durumunda malignansiden mutlak olarak şüphelenilmesi ile mümkün olabilecektir.
  • 4. MAKSİLLA KANSERLERİNDE SEMPTOMLAR NAZAL % 50 Burun tıkanıklığı, akıntı, epistaksis, burunda kitle ORAL % 25-35 Üst çene dişlerinde hassasiyet, ağrı, trismus, damakta ve alveoler kenarda dolgunluk, ülserasyon OKÜLER % 25 Orbitanınyukarı doğru itilmesi, tek taraflı göz yaşında artma, çift görme, göz kapaklarında şişlik, ekzoftalmus FASİYAL İnfra orbital sinir hipoestezisi, yanakta şişlik, ağrı ve yüzde asimetri OTOLOJİK Nazofarinkse uzanıma bağlı seröz otitis media ve işitme kaybı
  • 5. İleri evre hastalıkta sinonazal kanserlerin klasik üçlü bulgusu ortaya çıkar;  1) Yüzde asimetri,  2) Ağız boşluğunda gözle görülebilir veya palpe edilebilir tümöral kitle,  3) Anterior rinoskopide burun boşluğunda kitle gözlenmesi.  Bu üç bulgunun tamamı hastaların % 40-60 ında en az bir tanesi de % 90 ında tanı esnasında mevcuttur.
  • 6. Tam bir KBB muayenesi yapılması gerekir.  Tüm sinonazal, oküler ve nörolojik sistem detaylı bir şekilde incelenmelidir.  İnfraorbital sinir hipestezisi, diplopi, proptozis ve dişlerde sallanma, düşme olup olmadığı araştırılmalı,  Yeterli bir topikal anesteziyi takiben nazal endoskopi ile devam edilmelidir.  Nazal endoskopide, özellikle kolayca kanayan lezyonlar olmak üzere, saptanan her şüpheli dokudan biyopsi yapılmalıdır.  Biyopsinin doku bütünlüğü bozulmamış iken alınacak radyolojik incelemelerden sonra yapılması daha uygun bir yaklaşım olacaktır.  Maksiller sinüs neoplazmları antrostomi veya naso-antral pencere yoluyla alınmalıdır.  Caldwell-Luc yaklaşımı ile biyopsi, gingivobukkal mukoza ve yanak cildine tümör ekimine yol açabileceği için önerilmez.
  • 7. RADYOLOJİ  Gerçek uzanımlarının belirlenebilmesi için radyolojik incelemeler şarttır. Düz grafiler bu amaç ile bugünlerde yerini BT ve/veya MR görüntüleme yöntemlerine bırakmışlardır  Genel bir kaide olarak benign lezyonlar komşu kemikte itilme, kalınlaşma gibi yeni şekil veren bir görüntüye yol açarlarken, malign tümörler kemik destrüksiyonu söz konusudur.  Elbette tüm malignansilerde mutlaka kemik destrüksiyonu beklenmesi doğru bir yaklaşım olmaz.  BT kemik patolojileri özellikle orbital duvarların incelenmesinde,  MR görüntüleme de yumuşak doku uzanımlarının değerlendirilmesinde, mukus-tümör ayırımının daha doğru olarak yapılabilmesinde yararlıdır.  Gadolinum destekli MR ile değerlendirmenin gücü artırılabilir.
  • 8.
  • 9.  Burun ve paranazal sinüslerde üç değişik schneiderian papillom gelişebilir  Bunlar; invert, fungiform ve silindirik papillomlardır.  Fungiform papillomlar vakalarin % 50 sini oluşturur ve genellikle septumdan gelişir, tıkanıklık ve kanamaya yol açarlar.  Silindirik papillomlar vakaların % 3 ünü oluşturur ve burun boşluğunun yan duvarlarında ve sinüslerde yer alırlar.
  • 10. İnvert papillomlar vakaların % 47 sini oluşturur.  Orijinleri orta meatus hizasında yan duvarlardır.  Nüks etmeye eğilimlidirler, lokal olarak destrüktif seyir gözlenebilir  % 2-4 oranında malignansi ile birliktedirler.  Hemen daima tek taraflı olan bu lezyonların tedavisi cerrahi olup en sık uygulanan ve altın standart olarak kabul edilen yaklaşım şekli medial maksillektomidir  Son zamanlarda endoskopik eksizyon önerenlerin sayısında bir artış gözlenmektedir.
  • 11. FİBRÖZ DİSPLAZİ kemik dokusunun kollajen, fibroblastlar ve osteoid materyel ile değişmesi ile karakterize bir hastalıktır.  Genellikle 20 yaş altında görülür. İlgili kemikte şişlik ile kendisini gösterir.  Tek bir kemiği ilgilendiren monostotik veya yaygın kemik tutulumları ile giden poliostotik formları vardır.  Ayrıca McCune-Albright sendromu ile birlikte olan şekillerde yaygın iskelet tutulumu ile birlikte, cilt pigmentasyonu ve erken puberte söz konusudur.  Baş boyun bölgesinde en sık tutulan kemikler maksilla ve mandibuladır.
  • 12.  Tedavide cerrahi ileri şekil bozukluğu, fonksiyon bozukluğu gibi durumlarda söz konusudur.  Kozmetik kontur sağlanması, fonksiyonun yeniden kazandırılması gibi işlemleri kapsar.  Radyoterapi malign taranformasyona yol açabileceği için kullanılmamalıdır.
  • 13. YASSI EPİTEL HÜCRELİ KARSİNOM.  YEH li karsinom maksiller ve etmoid sinüs malignansilerinin % 80 ini oluşturur.  Maksiller sinüsler % 70, nazal kavite % 20 geriye kalan kısımda burun boşluğunda olmak üzere rastlanır.  Frontal ve sfenoid sinüsten başlangıç son derece nadirdir.  Hastalık daha ziyade erkeklerde ve 60 yaş üzerinde gözlenir.  Tanı aşamasında hastalığın sinüs dışına yayılmış olması hemen daima bir kaidedir.
  • 14. Hemen hemen % 90 vakada en az bir sinüs duvarında tutulum vardır. (başlangıç bulgularının bu bölgenin benign patolojilerinden kolaylıkla ayırt edilememesinin önemli bir rolü vardır).  Rejyoner yayılım varsa maksiller sinüsler için bu submandibuler (I) bölgede, etmoid sinüsler için II. bölgededir.  Nazofarinkse doğru uzanımda retrofaringeal lenf nodları ve oradan juguler ve spinoaksesuvar zincirlere akım olabileceği dikkate alınmalıdır.  Prognozun belirlenmesinde tümör diferansiasyonundan ziyade tümörün büyüklüğü ve uzanımları daha önemli bir parametredir
  • 15. Adenoid kistik karsinom.  Adenoid kistik karsinom oral kavite ve üst solunum yolları mukozasında dağılı bulunan minör tükrük bezleri ve muköz bezlerden gelişir.  En sık gözlendiği yer damaktır bunu paranazal sinüsler izler.  Paranazal sinüsler vakaların % 14-17 sini oluşturur.  Lokal rekürrense ve uzak metastaza eğilimli olan bu tümörlerde geniş cerrahi rezeksiyonlara rağmen birden fazla olan rekürrens odakları ve uzak metastazlar tipiktir.
  • 16.  Bu tümörlerin en önemli özelliklerinden biri sık gözlenen perinöral yayılımdır.  Bu nedenle cerrahi sınır sağlamlığı dikkate alınmadan bu tür hastaların uzun süre yakın takipleri gerekir.  Uzak metastazlar en sık olarak akciğerlere olur.  Rejyoner lenf nodu metastazı ise son derece nadirdir.
  • 17. ADENOKARSİNOM  Maksiller sinüs ve etmoid sinüs kanserleri içerisinde ikinci derecede sıklıkla gözlenen tümördür ve vakaların % 5-20 sini oluşturur.  En sık olarak etmoid sinüslerde ve yukarı lokalizasyonda gözlenir.  Daha ziyade mesleksel ekspojur ile ilişkili olduğu kanserojen tozların orta konka boyunca ilerlerken büyük partiküllerin bu kısımlarda biriktiğine inanılır.  Yassı epitel hücreli karsinom ile aynı klinik bulgularla seyreder.  Histolojik olarak düşük ve yüksek grade li olmak üzere iki şekil vardır.
  • 18. Bunların dışında, mukoepidermoid karsinom, hemanjioperisitoma, malign melanoma, olfaktuvar nöroblastoma ( estezionöroblastoma) ile başta osteojenik sarkom ve fibrosarkom olmak üzere değişik sarkom türleri, ile lenfomalar, ekstkamedüller plazmositom ve metastatik tümörler gözlenebilir.
  • 19. EVRELEME:  Çoğunlukla hastalığın ileri dönemlerinde tanınması nedeniyle sıklıkla orijinin belirlenebilmesi mümkün değildir.  Primer nazal kavite tümörü ile nazal kaviteye yayılmış bir sinüs tümörünü ayırt etmek son derece zor olmaktadır.  Sınıflandırmaların çoğunun temelini 1933 yılında Ohngren tarafından ortaya atılan ve iç kantusdan mandibüla köşesine doğru uzatılan hayali hat oluşturmaktadır.  Ohngren'e göre bu hattın üstünde kalan ve suprastrüktür olarak tanımlanan bölgedeki lezyonların prognozu daha kötü olmaktadır. Hattın altında kalan infrastrüktürdeki yapıların ise çıkartılabilmesi daha kolaydır ve bu bölgedeki kanserlerin prognozu daha iyidir.
  • 20.
  • 21. Bugün için en sık kullanılan evreleme AJCC nin önermiş olduğu TNM sınıflamasıdır. N ve M değerlerinin belirlenmesi ve evreleme diğer baş boyun kanserlerinde olduğu gibidir. Sarkomlar, mitoz sayısı, selülarite derecesi, stroma miktarı, matürasyon derecesi, nükleer pleomorfizm ve nekroz bulunup bulunmaması gibi parametrelere bakılarak yapılacak grading ile değerlendirilir.
  • 22. MAKSİLLER SİNÜS KANSERLERİNDE T DEĞERLERİ ( AJCC) T1 Kemik duvarlarda erozyon olmadan sinüs mukozasında sınırlı tümör T2 Alt yapılarda (sert damak, orta meatus) kemik erozyonu veya destrüksiyonu ile birlikte olan tümör T3 Yanak cildi, maksiller sinüs arka duvarı, orbita tabanı veya medial duvarı, ön etmoid hücrelerden her hangi birini tutan tümör T4 Orbital içeriği ve/veya kribriform plate, arka etmoid hücreler veya sfenoid sinüs, nazofarinks, yumuşak damak, pterigomaksiller veya infratemporal fossa veya kafa kaidesi oluşumlarından birini tutmuş tümör
  • 23. TEDAVİ  Sinonazal tümörlerin çoğu ( % 75 ) ileri evre (T3 ve T4 ) de tanınabilmektedir.  Bu lezyonların rezeksiyonu çok önemli bir takım fonksiyon ve görünüm bozuklukları ile birlikte olacaktır.  Yine kafa kaidesi ve orbita bölgesinde daha belirgin olmak üzere hayati yapılara yakınlık nedeniyle lokal kontrolün sağlanması zor olacaktır.  Serilerin çoğunda vakaların % 60 ında nüks olduğu bildirilmektedir.
  • 24. Cerrahi  esas olan en-blok rezeksiyondur.  Cerrahi yaklaşım şekli hastalığın lokalizasyonu, uzanımı ve histoloji ile ilişkili olarak belirlenir.  Frontal loba uzanım, prevertebral fasya tutulumu, iki taraflı optik sinir, optik kiazma ve ileri kavernöz sinüs tutulumu unrezektabilite kriterleri olarak kabul edilir.  Burun septumu lezyonları lateral rinotomi yapılarak geniş lokal eksizyonlar ile çıkartılabilir.  İnvert papillomlar, burun yan duvarında lokalize diğer patolojiler de medial maksillektomi uygun bir yaklaşım olacaktır.
  • 25.  Total maksillektomi özellikle malign patolojilerde standart cerrahi tekniktir.  Kafa kaidesi, arka grup etmoid sinüs, sfenoid sinüs ,intrakranial mesafeye, infratemporal fossaya ve orbitaya uzanım özel yaklaşımları gerektirir.  Kraniyofasiyal rezeksiyon, maksillektomi + orbital ekzenterasyon gibi girişimler gerekli olabilecektir.
  • 26.
  • 27.
  • 28. Rezeksiyon sınırları hastalığın lokalizasyonu ve uzanımları ile hasta isteği tarafından belirlenecektir.  Sıklıkla uygulanan tedavi şekli cerrahi sonrası radyoterapi şeklindedir.  Orbitanın korunması amacıyla preoperatif radyoterapi uygulanması da bazı yazarlarca önerilmektedir.  Başlangıç tedavisinde kemoterapinin yeri deneysel düzeydedir. Bunun dışında rekürrent vakalarda, metastatik lezyonlarda ve unrezektabl tümörlerde uygulanabilmektedir.
  • 29. Cerrahi de önemli tartışmalardan biri orbital tutulum ve orbital ekzenterasyon üzerinedir.  Sinüsler ile yakın ilişki içerisinde olan ve onlardan ince kemik duvarlar ile ayrılmış olan orbita sinüs malignansilerinde sıklıkla ilgili olmaktadır.  İnce kemik duvarların dezavantajına karşılık iç periost veya periorbita tümör invazyonuna son derece dirençlidir.
  • 30. Eskilerde kemik erozyonu olan vakalarda rutin olarak uygulanan ekzenterasyon işlemi bu günlerde periorbitayı geçerek periorbital yağ ve adale tutulumuna yol açmış tümörlere indirgenmiştir.  Vakaların % 10-20 sinde gözlenen pterigopalatin çukur invazyonu lokal rekürrensler için önemli bir faktördür.  Bu bölgede hem rezeksiyon zordur hem de mevcut sinirler yoluyla olacak perinöral yayılım önemlidir. Bazı yazarlara göre bu bölge tutulumu lokal kontrol sağlanmasını engelleyen bir durumdur.
  • 31. Profilaktik boyun diseksiyonu rutin olarak uygulanmaz.  Başlangıçta boyun metastaz oranı % 10 dolayındadır.  Rekürren hastalıkta ve ilerleyen sürelerde % 40 lara kadar çıkabilir.  Boyun diseksiyonu klinik ve radyolojik olarak metastaz bulguları olan hastalarda yapılır.  Bu bölge lenfatikleri daha önce ifade edildiği üzere retrofaringeal, submandibuler ve jugulodigastrik nodlara olur.
  • 32. RADYOTERAPİ  Cerrahi tedavi tek başına yalnızca ufak, kolayca ve emniyetli bir şekilde cerrahi sınır elde edilebilecek tümörlerde etkilidir.  Cerrahi sınırların tam olarak belirlenememesi nedeniyle adjuvant radyoterapi genellikle endikedir.  Bu şekildeki bir uygulama ile yaşam oranlarında % 10-15 lik bir artış sağlanması mümkün olacaktır.  Tek başına radyoterapi ise kür sağlamaktan ziyade palyasyon amacı ile gündeme gelebilir.  Tek başına radyoterapi ile 5 yıllık yaşam oranı % 23 lerde iken cerrahi ve postoperatif radyoterapi ile aynı oran % 44 lere çıkmaktadır.
  • 33. Palyatif yüksek doz radyasyon unrezektabl tümörlerde tek başına % 10-15 oranında 5 yıllık yaşam oranları ile birliktedir.  Preoperatif radyoterapinin postoperatif radyoterapiye nazaran bir üstünlüğü gösterilememiştir.  Preoperatif radyasyon sonucu oluşabilecek yara komplikasyonları artmakta, cerrahi sınırın belirlenebilmesi zorlaşmaktadır.  Bugün için önerilen postoperatif radyoterapidir.  Ancak orbita ve duraya çok yakın ve ilişkili tümörlerde bu kısmın sterilize edilerek orbital ekzenterasyon ve kraniotomi yakpılmasının önüne geçilebilmesi amacı ile kullanılabileceği kabul görmektedir.
  • 34. Radyoterapinin göz ve SSS ne hasar vermeyecek şekilde planlanması gerekir.  Yalnızca radyasyonla tedavi edilen hastaların % 12-20 sinde tek taraflı % 0-8 inde ise iki taraflı görme kaybı saptanmıştır.  Diplopi ve diğer faktörlere bağlı olarak cerrahi sonrası dönemde globun korunduğu vakaların % 10-20 sinde yararlı bir görme kalmadığı, bu oranın radyasyon alanlarda iki misli olduğu ifade edilmektedir.
  • 35. KEMOTERAPİ  Kemoterapi genellikle çok ileri tümörlerin veya rekürrent hastalığın palyatif tedavisi için kullanılmaktadır.  Baş boyun bölgesindeki diğer malignansilerde olduğu gibi yassı epitel hücreli kanserlerde platin temelli, glandüler orijinli malignansilerde ise doxorubisin veya florourasil temelli protokoller kullanılmaktadır.  İntra-arteryel kemoterapinin umut vaat eden sonuçları bildirilmektedir.  Rekürrens açısından risk taşıyan yani pozitif cerrahi sınırı olanlar, perinöral yayılımı olanlar, boyunda ekstrakakpsüler yayılmış hastalıkla olanlar ile cerrahi açıdan risk taşıyanlar ve cerrahi tedaviyi kabul etmeyin hastalarda kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonlu tedavi şemaları belirlenerek uygulanmaktadır.
  • 36. NAZOFARİNKS KANSERLERİ DOÇ DR SEDAT ÇAĞLI
  • 37.  Nazofarinks kanserleri özellikle Çin başta olmak üzere Asya ülkelerinde sık gözlenen bir kanser türüdür.  Kulak Burun Boğaz ile ilgili her türlü hastalık semptomlarını gösterebilmesi ve bu bölgenin muayenesi ve değerlendirilmesindeki zorluklar nedeniyle özellikle erken dönemlerde sıklıkla gözden kaçırılabilmektedir.  Nazofarinks koanalar yoluyla önde burun boşluğuna, aşağıda orafarinkse, yanlarda torus tubarisler ve östaki tüpü aracılığıyla orta kulağa açılım gösterir. Yukarı ve arkaya doğru kafa kaidesi ve üst vertebra cisimleri ile sınırlandırılmıştır.
  • 38.
  • 39.  Kafa kaidesinde yer alan ve içlerinden önemli damar ve sinirlerin yol aldığı pek çok foramen nazofarinks ile çok yakın komşuluk içindedir.  Nazofarinks kanserlerinin en fazla orijin aldığı Rosenmuller fossa (dış nazofaringeal reses) torus tubarislerin üst ve arkasında olmak üzere iki tarafta yer alır.  Nazofarinks stratifiye veya psedostratifiye yassı epitelden yapılı bir mukoza ile örtülüdür. Mukoza aynı zamanda minör tükrük bezleri ve lenfoid doku içerir.
  • 40. Epidemiyoloji  Nazofarinks kanseri en sık olarak ileri yaşlarda görülür ise de her yaşta gözlenebilir.  Çin ırkında genetik bir yatkınlıktan söz edilebilir.  Genetik yatkınlığı işaret edebilecek muhtemel marker lar olarak HLA-A2 ve HLA-B-Sin2 histocompatibility loci belirlenmiştir.  Beslenme bozuklukları tek yönlü beslenme, enfiye ve tütsü, nitrözaminler ve polisiklik hidrokarbon ekspojuru, kronik nazal enfeksiyon ve nazofarinksin kötü havalanması gibi faktörler suçlanan özellikler olmuştur.  Bugün için bazı nazofarinks kanserlerinin etyolojisinde Epstein-Barr virüs ( EBV) enfeksiyonunun rolü olduğu bilinmektedir. Virüs ile ilgili deliller tümör hücrelerinin içerisinde bulunmuş olup pek çok hasta EBV ne karşı antikorları taşımaktadır
  • 41. Klinik  1) NAZAL VE NAZOFARİNGEAL, burun tıkanıklığı, burun kanaması ve rinolalidir.  2) OTOLOJİK, seröz otitis media semptomları ve bulguları ile beraberdir. Bunları işitme kaybı, uğultu, otofoni olarak söyleyebiliriz.  3) SERVİKAL SEMPTOMLAR, önce parafaringeal, retrofaringeal lenf nodlarına daha sonra juguler ve spinoaksesuvar zincire olan lenfatik yayılımı ile ilişkili boyun lenf nodu metastazlarıdır.  Tanı konulması aşamasında hastaların % 50 sinde bilateral, % 90 ında unilateral lenf nodu metastazı mevcut olup % 40 vakada boyun kitlesi ilk belirti olarak saptanmaktadır
  • 42.  4) OFTALMO-NÖROLOJİK, Nazofarinks kanserinin kafa kaidesine ve oradan özellikle foramen lacerum olmak üzere çeşitli foramen ve fissürlerden kafa içerisine doğru ilerlemesi sırasında tutulan kraniyal sinirler ile ilgili olmak üzere;  Greater superfisizyel petrozal sinir tutulumuna bağlı göz kuruluğu,  Trigeminal sinir tutulumuna bağlı yüzde hipo veya hiperestezi,  Kavernöz sinüse uzanım veya superior orbital fissüre yayılım sonrası III, IV ve VI sinir tutulumlarına bağlı oftalmopleji, çift görme önemli bulgulardır.  Parafaringeal bölgedeki lenf nodları tutulumu sonrası veya yaygın tümörlerde alt kraniyal sinir ( IX, X, XI ve XII) tutulumu görülebilir.  Bu bölgede büyük damarlar çevresinde yer alan servikal sempatik zincir tutulumuna bağlı olarak Horner sendromu gelişebilir.
  • 43. TEŞHİS  Fizikmuayenede, tam bir KBB ve boyun muayenesi ile nörolojik muayene esastır.  Posterior rinoskopide özellikle Rosenmüller fossada düzensizlik, ekzofitik bir kitle gözlenebilir.  Lezyonun saptanabildiği vakalarda biyopsi yapılmalıdır.  Lezyonun kesin olarak belirlenemediği durumlarda, radyolojik incelemelerden, laboratuvar yöntemlerden yararlanılabilinir.  Genel anestezi altında hasta muayenesi ve yine lezyon gözlenemez ise kör biyopsi alınması ile devam edilir.
  • 44.
  • 45. SINIFLANDIRMA  Günümüzde en son 1993 yılında WHO’ nun önerdiği sınıflandırma kullanılmaktadır. Buna göre;  1- Skuamöz hücreli karsinom(WHO Tip 1)  2- Keratinize olmayan karsinom – a-iyi diferansiye keratinize olmayan karsinom(WHO Tip 2) – b-indiferansiye karsinom(WHO Tip 3)
  • 46.  Kanser tipleri ile 5-yıllık yaşam oranları arasında önemli bir ilişki vardır.  Tip I de bu oran % 10 larda iken Tip II de % 50 lerdedir.  Ancak tip II hastalık kronik seyire eğilimli olup başlangıç tedavisinden yıllar sonra nüksler ile tekrarlayabilmektedir.  Bir başka önemli farklılık, tip II lezyonlarda daha sık gözlenen EBV ne karşı antikor saptanması ve tümör hücreleri içerisinde EBV DNA birlikteliğidir. Buna karşılık WHO tip I kanserlerde human papilloma virüs ( HPV tip 11 ve 16) DNA’ sı gösterilmiştir.
  • 47.  Nazofarinks kanserlerinde, özellikle WHO tip II de tanı ve prognoz tayininde kullanabileceğimiz bir takım anti-EBV serolojik testler mevcuttur.  Viral capsid antigen ( VCA) ya karşı IgA antikorları veya erken antijen ( EA) ya karşı IgG antikorlarının gösterilmesi gizli ve erken hastalığın tanınmasına yardımcı olabilir.  Prognostik değeri olan bir başka önemli test antibody-dependent cellular cytotoxicity ( ADCC) ölçümüdür.
  • 48. TEDAVİ  Radyoterapi en önemli tedavi olarak yerini korumaktadır.  Klasik uygulama primer lezyon ve üst lenf nodlarını içine alacak bir alana 6500-7000 cGy ışın verilmesi şeklindedir. Boynun alt bölgelerinde de pozitif lenf nodları varsa bu bölge de ışın alanı içerisine alınır.  Boynun negatif olduğu vakalarda da boyuna profilaktik olarak ışınlama yapılır.  Brakiterapi eksternal ışınlamaya ilave olarak ve özellikle de nüks vakalarda yararlı olabilecektir.
  • 49.  Nazofarinks kanserlerinde cerrahinin yeri geleneksel olarak; biyopsi alınması, boyunda radyoterapiye rağmen devam eden hastalık nedeniyle uygulanacak boyun diseksiyonu ile sınırlı kalmıştır.  Son zamanlarda boyun hastalığının özellikle büyük hacımlara ulaştığı vakalarda boyun diseksiyonunun radyoterapi öncesine alınmasının yararlı olabildiği anlaşılmış ve bu yönde girişimler başlatılmıştır.  Yine cerrahi tekniklerin ilerlemesi, kafa kaidesine oldukça emniyetli girişim yollarının bulunması ve bu konuda elde edilen ilerlemeler, erken sınırlı ve özelliklede radyoterapiden daha az yararlanacağı düşünülen iyi diferansiye tümörlerde primer tümöre yönelik de bir cerrahi girişimi gündeme getirmiştir.
  • 50.  Radyoterapiyi takiben gelişen seröz otitis medianın tedavisinde miringotomi ve ventilasyon tüpü takılmasını da nazofarinks kanserlerinde uygulanan cerrahi bir girişim olarak sayabiliriz.  Kemoterapi, radyoterapiye adjuvan olarak veya birlikte uygulanmaktadır. Konu ile ilgili değişik bulgular vardır. Halen araştırma niteliğinde ve palyatif uygulamalar söz konusu olup rutin olarak uygulanan bir protokol söz konusu değildir. İmmünoterapi yaşam oranlarında bir artış sağlamamaktadır. Ancak EBV ile ilişkili olan şekillerde ilerde aşıların geliştirilebileceği umudu da vardır.