3. Tarihçe
✓1960’lı yıllarda Aaron Beck’in geliştirdiği Bilişsel Terapi, düşüncenin ruhsal
patolojilerin kavramsallaştırılmasındaki yerini vurgulamıştır.
✓Aaron T. Beck, duygusal bozukluklarda bilişsel ve davranışçı müdahalelerin teori ve
yöntemlerini geliştiren ilk kişidir (Beck 1963, 1964).
✓1960’lı yıllarda ortaya çıkan ve psikanalize dönük tepkilerden de beslenen
Davranışçı Terapinin bu yeni akımı olumlu karşılamasıyla bilişsel terapi
akımı daha da ivme kazanmıştır.
✓80’li yıllarda davranışçı terapistlerin büyük bir kısmı bilişsel kuramı
benimsemişler ve kendi alanlarına Bilişsel Davranışçı Terapi adını vererek
bilişsel terapinin altına girmişlerdir.
4. Temel İlkeler
BDT iki temel ilkeye dayanır:
1. Bilişlerimiz, duygu ve davranışlarımız
üzerinde etkilidir.
2. Davranışlarımız, düşünce şeklimizi ve
duygularımızı etkiler.
5. Temel Ilkeler
• Bilişsel sistem, bireylerin olayları algılama, yorumlama ve anlam yükleme
şekilleriyle ilgilenir.
• Bazen tepkiler, olayların yanlış algılanması, yanlış yorumlanması veya
kendine özgü, işlevsel olmayan yorumlarından dolayı uyumsuzdur.
• Terapist ile hasta işbirliği içinde hastanın kendisi, diğerleri ve dünyayla ilgili
inançlarını irdeler.
• Hastanın uyumsuz yargıları, hipotez olarak görülür ve test edilir.
• Terapötik değişimi sağlamak için alternatif yorumlar incelenir ve daha
benimsenebilir inançları destekleyen davranışsal deneyler ve sözlü
uygulamalar kullanılır.
6. Insan Doğansına Bakış
• «Kişisel Bilim Adamı» yaklaşımı
• George Kelly
• Kişi çevreden kendisiyle ilgili bilgileri, verileri sürekli toplar. Bunları kendisi,
diğer insanlar ve dünyayla ilgili kuramlar-varsayımlar geliştirmek için kullanır.
Bu inançlara uygun davranır ve hisseder.
• Birey içsel süreçlerinin kiminin farkında olmayabilir; ancak farkında olmadığı
şeyler psikanalizdeki gibi bilinçdışı gibi kategorik olarak farklı bir alanda
değildir.
• Kişi bilinçli bir çabayla bunların bir kısmına ulaşabilir, farkına varabilir.
7. Diğer ekollerle karşılaştırdığında;
• BDT’nin teknik ve ilişkiye verdiği önem, Davranışçı terapi ve Psikanalizin ilkelerinin
ortasında bir yerdedir.
• Tekniğe önem verilir ama hiçbir zaman davranışçı terapi gibi terapiyi sadece teknik
bir uygulama olarak görmez.
• İlişkiye önem verilir ama Psikanalizdeki gibi danışanın bütün dünyası sadece
terapistle kurduğu ilişkiye indirgenmez. Ancak seansta terapistle kurduğu ilişkinin
gerçek dünyadaki ilişkilerinin bir simülasyonu olabileceği de unutulmaz.
• BDT’ye göre değişimin sağlanabilmesi bilişlerin değişmesiyle mümkündür; bu
nedenle terapide bunu sağlayacak çeşitli teknikler kullanılır.
8. Bilişsel-Davranışçı Model
• Durum: Sınavda olmak
DÜŞÜNCE
“Hata yapmamalıyım.
Eğer düşük not alırsam
bu benim sonum olur.”
DAVRANIŞ
Soruları doğru düzgün
okumadan cevaplamaya
çalışmak.
DUYGU
Kaygı, üzüntü
9. Psikopatolojiye Bakış
• Bireylerin bilişsel yapısı kavramsallaştırılırken bilişler iki başlıkta
incelenebilir:
• Otomatik düşünceler ve şemalar.
Temel
İnançlar
Ara
İnançlar
Şemalar
Temel
İnançlar
Ara
İnançlar/
Kurallar
Otomatik
Düşüncel
er
10. Otomatik Düşünceler
• Aklımıza kendiliğinden gelen, bizim özellikle düşünmeyi istemediğimiz düşüncelerdir.
• Sıklıkla fark edilmezler, sadece eşlik eden duygu fark edilir.
• Ancak dikkatimizi verirsek tanımlayabilir ve anlayabiliriz.
• Psikolojik sorunu olan kişilerde uyumsuz ve çarpıtılmış otomatik düşüncelerin arttığı gözlenir.
• Otomatik düşünceler, kişiye acı veren duygusal tepkilere ve işlevsel olmayan davranışlara da
yol açarlar.
• Otomatik düşünceler ile ilgili en önemli ipuçlarından biri, yoğun duygulanımın yaşandığı
esnada ortaya çıkmasıdır.
11. Otomatik
Düşünce Formu
Durum (Olay
ne?)
Düşünce (Ne
düşündün?)
Duygu (Ne
hissettin?)
Davranış
(Olay ne?)
En yakın
arkadaşım bana
bencil olduğumu
söyledi
En yakın arkadaşım da
beni sevmiyor. Kimse
bana destek olmuyor.
Bunu bana nasıl yapar
Üzüntü
Öfke
Uzaklaşma
12. Otomatik
Düşünce Formu
Durum (Olay
ne?)
Düşünce (Ne
düşündün?)
Duygu (Ne
hissettin?)
Davranış (Olay
ne?)
Dönem sonu
ödevini düşünme
Benim için çok ağır.
Zamanında
bitiremeyeceğim.
Dersi geçemeyeceğim.
Kaygı
Üzüntü
Hiç ders
çalışmayıp
sürekli
uyumak.
13. Ara İnançlar ve Kurallar
• Davranışların soyut düzenleyicileridir.
• En yüzeyde yer alıp yaşanan ana ve duruma özgü olan otomatik düşüncelerin altında yer
alırlar.
• Kişi ara inanç ve kuralları dile getirmez ancak bunlara inanır.
• Yaşantı, gözlem veya diğerlerinden alınan bilgilerle öğrenilenlerden kaynaklanırlar.
Örnek ara inançlar
“Ancak insanları memnun edersem bana katlanırlar”
“Eğer başarısız olursam sevilmem”
Örnek kural ve tutumlar:
“Duygularımı göstermemeliyim”
“Yardım istemek zayıflıktır”
14. Temel Inançlar
• Bireyin kişisel ve çevresel bilgiyi nasıl düzenleyeceğini
belirleyen, bireyin kendisi, diğerleri ve dünyayla ilgili
temel varsayımlarını içeren, geçmiş yaşantı ve
deneyimler sonucunda oluşmuş bilişsel yapılardır.
• Bütün insanlarda temel inançlar olumlu ve olumsuz
çiftler halindedir.
• Sağlıklı bireylerde olumlu temel inançlar daha etkindir.
15. Temel Inaçlar
Çaresizlik (güç,
performans,
başarı)
Değersizlik
(ahlaki eksiklik,
suçluluk)
Sevilmeme (duygusal
eksiklikler)
• Yetersizim
• Etkisizim
• Yeteneksizim
• Baş edemem
• Dayanıksızım
• Kolayca
incinebilirim
• Değersizim
• Kabul edilemem
• Kötü ruhluyum
• Yaşamayı hak
etmiyorum
• Hoşlanılmayacak,
istenmeyen, çirkin,
sıkıcıyım •
Sevilmiyorum,
istenilmiyorum,
önemsizim
17. Bilişsel Çarpıtmalar
• Düşünmedeki sistematik hatalardır.
• Bilişsel yapıda yer alan işlevsiz inançlar bireyin
düşüncesini biçimlendirerek psikopatolojiye özgü
bilişsel hatalara yol açarlar.
• Zihnimizin en önemli görevi olan biteni
değerlendirmektir. Zihnimiz bu işlevini yerine
getirirken çeşitli yöntemler kullanır.
• Bu yöntemler yerinde kullanıldığında bizim
çevreye uyum sağlamamızı ve uygun
davranmamızı sağlarken bazen de duruma
uygun olmayabilirler.
• Özellikle duygusal yönden sıkıntı yaşadığımız
durumlarda zihnimiz olayları uygunsuz
biçimde değerlendirip duruma uygun
olmayan sonuçlar çıkarabilir.
• Olumsuz otomatik düşünce dediğimiz, sorun
yaşadığımız anda zihnimizden geçen şeyler işte bu
tür uygunsuz zihinsel işlemlerin ürünüdür.
18. Bilişsel
Çarpıtmalar
1. Keyfi çıkarsama: Destekleyici kanıtlar olmaksızın ya da
gerçekte tersine kanıtlar olduğu durumda bile belli bir
sonuca ulaşmaktır.
“Bir çok şeyi yapabildim ama öyle hissediyorum ki ben
başarısız biriyim“
2. Seçici soyutlama (zihinsel filtreleme): Olayları
bağlamından kopartarak bir detaya odaklanma,
durumun daha belirgin diğer özelliklerini ihmal etme ve
bu sınırlı özellik temelinde tüm yaşantıyı
kavramsallaştırmadır.
“Sen iyisin ama zamanlamaya dikkat et denilen kişinin
“benim çalışmamdan memnun değil” demesi.
3. Aşırı genelleme: Sınırlı sayıda örneği temel alarak
oluşturulmuş genel kurala inanmak ve bunu izlemektir.
«Bu tür şeyler hep benim başıma gelir.» «Nereye elimi
atsam orayı kurutuyorum.»
19. Bilişsel
Çarpıtmalar
4. Büyültme ve Küçültme: Bir şeyi normalden daha fazla
veya daha az önemli görmektir. Bu düşünce hatasını
yapan kişiler kendi yaptıklarını küçük, yapamadıklarını
büyük görürler.
“ İyi notu herkes alabilir”
5. İkili Düşünme (Hep ya da Hiç biçiminde): Her türlü
deneyim ve yaşantının iki uç bağlamında
değerlendirilmesidir. Siyah beyaz düşünme de
denmektedir.
“Her şey boşa gitti.” •«Bunu anlamadım, hiçbir şeyi
anlamayacağım.»
6. Kişiselleştirme: Kişinin kendisiyle çok az ilgili olan ya da
hiç ilgili olmadığı olumsuz olayı kendisiyle bağlantılı
olarak görmesi ve olayın olumsuz sonuçlarından
kendisini sorumlu tutmasıdır.
Toplantıya birisi gelmediğinde “ben varım diye
gelmedi” diye düşünmek
20. Bilişsel Çarpıtmalar
Felaketleştirme: Olası diğer
sonuçları hesaba katmaksızın
geleceği hep olumsuz olarak
öngörmektir. Pireyi deve
yapma.
“Heyecandan tek bir kelime bile
edemeyeceğim”
Zorunluluk ifadeleri: Kişinin
kendisi ve diğerlerinin nasıl
davranması ve dünyanın nasıl
olması gerektiği konusunda
katı kurallarının olması ve bu
kuralların gerçekleşmemesi
durumunda olabilecek
sonuçları abartmasıdır. – meli,
-malı düşünce tarzı.
“Bana karşı çıkmamalı” “Hiç hata
yapmamalıyım”
Zihin okuma: Diğer insanların
ne düşündüğünü bildiğimize
ve onların da bizim ne
düşündüğümüzü bildiklerine
ya da bilmeleri gerektiğine
inanmaktır.
“Beni zavallı buldu.”
21. Bilişsel Çarpıtmalar
Duygudan sonuca ulaşma: Tersine
kanıtlar olmasına karşın bunları yok
sayarak ya da ihmal ederek, sadece öyle
hissedildiği için (aslında inanıldığı için) bir
şeyin doğru olduğuna inanmaktır.
“Eğer korkuyorsam demek ki korkulacak bir
şey var”
Etiketleme: Daha uygun ve gerçeği
kapsayabilecek değerlendirmeler yapmak
yerine, kişinin kendisine ve diğerlerine
genel etiketler yapıştırması ve bütün
durumu bu nitelemenin ışığında
değerlendirmesidir.
«Aptalım»
22. Terapi Süreci’nin
Genel İlkeleri
1. Kişi çevresinden çok kendi zihnindeki bilişsel
tasarımına cevap verir.
2. İnsanda öğrenme süreçlerinin çoğu bilişsel işlevler
aracılığıyla gerçekleşir.
3. Düşünce, duygu ve davranışlar nedensel olarak
karşılıklı ilişki içindedir. Bunlardan biri diğerinden daha
başat değildir.
4. Danışanın tutum, beklenti ve diğer bilişsel etkinlikleri
terapötik girişimlerin planlanmasında ve
uygulanmasında esastır.
5. Bilişsel tedavi yöntemleri, davranışçı tekniklerle
birleştirilerek daha iyi sonuçlar alınabilir.
6. Terapist, uyumu bozan bilişsel süreçleri değerlendiren
bir tanı koyucu, onlara eşlik eden duygu ve davranış
örüntülerini değiştirmek için yeni öğrenme deneyleri
düzenleyen bir eğitici ve danışman olarak çalışır.
23. Terapinin
Amaçları
1. Terapide yanlış bilgi işlemeleri düzeltmek ve hastaları
işlevsel olmayan duygu ve davranışlara iten varsayımların
değiştirilmesine yardımcı olmak amaçlanır.
2. İlk etapta belirtilerden kurtulmak hedeflenir; ancak temel
hedef düşüncedeki sistematik önyargıyı kaldırmaktır.
ÇÜNKÜ…..
• Belirtiler, ihtiyacı doyurmak için ortaya çıkar.
• Terapiste düşen görev, sorunların ortadan kalkması
ve yeni sorunların oluşumunun engellenmesi için o
ihtiyacın nasıl belirdiğini, geliştiğini ve
sürdürüldüğünü anlamaktır.
24. Terapi
Yöntemi
• Sorun odaklı yaklaşım benimsenir.
• Soruna özgü kavramsallaştırma vardır.
• İşbirliğine dayalı terapötik ilişki kurulur.
• Otomatik düşüncelerin ortaya çıkarılması ve değiştirilmesi
amaçlanır.
• Ara inançların ve temel inançların ortaya çıkarılması ve
değiştirilmesi amaçlanır.
• Kaçınma örüntülerine yönelik davranışsal yöntemlerden
yararlanılır.
• Bozukluğun tekrarını önlemede BDT becerilerinin
oluşturulması amaçlanır.
25. Seansların Yapılandırılması
1)Duygudurum kontrolü «Bugün nasılsınız?»
2) Yaşam olaylarının
sorgulanması
«Görüşmediğimiz süreçte
hayatınızda bir değişiklik
oldu mu? Bilmem gereken
önemli bir şey yaşadınız
mı?»
3) Önceki seansla bağlantı
kurma
«Geçen görüşme hakkında
sormak istediğiniz, eksik
kalan bir şey var mı?»
4) Gündem belirleme
İşbirliği içerisinde,
danışanın getirdiği bir konu
ya da sorun listesinden bir
madde seçilir.
5)Ödev verilmesi 6) Seansın özetlenmesi 7) Geribildirim
26. Terapinin Aşamaları
1. Değerlendirme
2. Sorunun kavramsallaştırılması
3. Tedavi motivasyonunun
değerlendirilmesi/ oluşturulması
4. Bilişsel formülasyon
5. Tedavi amaçlarının belirlenmesi
6. Hastaya bilişsel modelin tanıtılması
7. Bilişsel davranışçı müdahaleler ve
tedavi
8. Yinelemeyi önleme
27. Klinik
Değerlendirme
• Klinik değerlendirme iki temel konuya odaklanır:
1. Kişinin sorunları ve sorunlarının öyküsü
2. Bireyin doğum öncesini de kapsayan
şekilde yaşam öyküsü (süreğen ruhsal
sorunlarda)
• İlk görüşmelerde amaç, bir yandan danışanın
sorununu değerlendirmek, diğer yandan
danışanla ilişkiyi başlatmak ve bunun
sürmesine zemin hazırlamaktır.
• Düşünce, duygu ve davranış alanlarında
belirti ve bulgular taranır.
• Belirtiler yakınma olarak danışan tarafından
getirilir, bulguları görüşmeci izlemleriyle elde
eder.
28. Klinik
Değerlendirme
Planı
• Başvuruya yol açan sorun
• Sorunun özellikleri, tetikleyicileri, danışanın sorunla ilgili
fikri, daha önceki çözüm çabaları
• Şu anki yaşam koşulları
• Nerede yaşıyor, ne iş yapıyor, aile ilişkileri, yaşamdan
memnuniyeti
• Gelişim öyküsü
• Aile öyküsü, okul/iş öyküsü, sosyal öykü
• Travmatik yaşantılar
• Ailede sorun, hastalık, şiddet
• Tıbbi öykü
• Genel sağlık durumu, kullandığı ilaçlar, önceden geçirdiği
önemli hastalıklar
• Psikiyatrik öykü
• Daha önceki danışma, tedavi öyküsü, sonucu
• Ruhsal durum
• Görünüm, tutum, davranış, duygulanım, konuşma, bilişsel
işlevsellik
• Danışanın terapiden amaçladıkları
• Öncelik sırasına sokulmuş açık ve net amaçlar
• Danışanın soruları, kaygıları
29. Terapötik İlişki
• Bilişsel-davranışçı terapistler aktiflerdir.
• Seansları yapılandırıp geri bildirim verirler. BDT yöntemlerinin nasıl kullanacağı
konusunda hastaya yol gösterirler.
• Danışanları terapötik ilişkide sorumluluk almaları için cesaretlendirirler.
• Seanslarda danışanlardan gündemin oluşturulmasına yardım etmelerini, geribildirim
vermelerini ve önerilen BDT müdahaleleri ile ilgili pratik yapmalarını isterler.
• BDT’de terapötik ilişki; iletişime açık, sorunlarda neden-sonuç ilişkisini araştıran ve birlikte
çalışarak sorunların üstesinden gelmeyi hedefleyen özellikler taşır.
30. Bilişsel
Formülasyon
• Vaka formülasyonu, terapiste
• hastanın tanısı, sorunları,
• bu sorunların nasıl geliştiği ve sürdüğü,
• sorunlara eşlik eden ve hazırlayan düşünce
ve inançlar ve bunların nasıl geliştiği,
• eşlik eden tepkileri (duygusal, fizyolojik ve
davranışsal) hakkında bilgi sağlayan ve bu
bilgilere dayanarak hastanın bu psikolojik
bozukluğunun nasıl ortaya çıktığına ilişkin
bilginin özetidir.
• İlk seanstan sonra oluşturulur, son seansa kadar
gözden geçirilir. Esnek ve gelişmeye açıktır.
31. Otomatik Düşüncelerin
Saptanması
• Bilişsel değişiklik için otomatik düşüncelere ulaşmak
önemlidir.
• «…Korktuğunuz/üzüldüğünüz/kızdığınız vb. anda
zihninizi okuyabilsek görebileceğimiz şeyler nelerdir?»
• Danışana düşüncelerin önemi anlatılır. (duygu ve
davranışlarla ilişkisi)
• Otomatik düşüncelere nasıl ulaşabiliriz?
1. Doğrudan sorular: Danışana sorun duygu davranışı
yaşadığı anda aklından ne geçtiği sorulabilir.
«Kalp atışlarınız hızlandığı ve korktuğunuz sırada
aklınızdan neler geçiyordu?»
«Arkadaşınıza öfkelendiğinizde zihninizi okuma
şansımız olsaydı neler görürdük?»
• Danışan otomatik düşüncelerini bulmakta
zorlanıyorsa, duyguyu yaşadığı durumun ayrıntıları
konuşulabilir.
32. Otomatik Düşüncelerin Saptanması
2. Yönlendirilmiş Keşif: Bir dizi soru ile danışanın aslında bildiği, ancak o anda duygudurumu
nedeniyle farkındalık alanında olmayan bir bilginin farkına varması hedeflenir.
• Danışanın sıkıntı yaşadığı durum ele alınarak, değişikliğin ortaya çıktığı anı yakalanır, eşlik
eden etkenlerin gündeme getirilerek düşüncenin keşfedilmesi sağlanır.
H: Dün eve geldiğimde kendimi çok kötü hissettim.
T: O anda aklınızdan ne geçiyordu?
H: Bilmiyorum. Özel bir şey yoktu. Üzerime bir karamsarlık çöktü.
T: Evden önce mi başladı yoksa eve girdikten sonra mı?
H: Sanırım okuldayken başladı, fakat sonra giderek daha da arttı, eve girdiğimde artık çok kötü
olmuştum.
T: Okulda sizi olumsuz etkileyen herhangi olumsuz olay yaşadınız mı?
H: Hatırladığım bir şey yok. Normalde okulda olan şeyler oldu.
33. Otomatik Düşüncelerin Saptanması
T: O sırada kimse var mıydı yanınızda?
H: Hayır kimse yoktu.
T: Hiç araya giren bir şey oldu mu? Telefon görüşmesi gibi mesela?
H: Hayır beni rahatsız eden herhangi bir şey olmadı.
T: Kağıtları okurken dikkatinizi tam olarak verebiliyor muydunuz? (otomatik düşüncelerin doğasını hatırlatma)
H: Tam olarak değil, bilirsiniz işte insan televizyon seyrederken de olur ya, bazen dikkatini tam olarak veremez.
T: Bunun nasıl bir hayal olduğunu anlatabilir misiniz?
H: Evde kimsenin olmadığı, evin soğukluğu, tek başıma oturup yemek yiyeceğim, kimsenin beni aramayacağı
(otomatik düşüncenin-imgenin dile getirilmesi).
T: Zihninizde ev ve evdeki durumunuzla ilgili oldukça karamsar bir tablo canlanmış ve bu da sizi kötü
hissettirmiş. Gördüğünüz gibi üzüntülü hissettiğiniz anlarda zihninizde oldukça karanlık resimler
çiziyorsunuz. Diyelim ki o anda evinizle ilgili başka bir hayal canlansaydı zihninizde, mesela sıcak bir ev, güzel
bir akşam yemeği, televizyonda güzel bir film, sevdiğiniz bir arkadaşınızın sizi araması. Bu durumda nasıl
hissederdiniz acaba? (duygu-düşünce bağlantısının vurgulanması)
H: Sanırım o kadar kötü hissetmezdim.
T: Evet bazen duygumuza rengini veren bu tür hayallerin farkına varmamız güç olur. Burada birlikte kendinizi
kötü hissettiğiniz anın izini sürerek bulmayı başardık. Sanki o gecenin nasıl geçeceğiyle ilgili birtakım
sonuçlara vardınız ve bu neredeyse gerçek gibi geldi. Bunu fark edebiliyor musunuz?
34. Otomatik Düşüncelerin Saptanması
3. En Kötü Senaryo Tekniği
«Bu durumda olabilecek en kötü şey ne?»
4. Davranış Deneyi Eşliğinde Düşüncelerin Kaydedilmesi
• Danışanın sıkıntı yaşadığı bir durumun içine girerek o durumu yaşarken aklından geçenlere
dikkat ederek not etmesi istenebilir.
5. Otomatik Düşünce Kaydı Tutulması
35. Otomatik Düşüncelerin Ele Alınması
• Otomatik düşüncelerin gerçekliğe ne kadar uygun olduğu ya da olmadığı incelenir.
• Neler hedeflenir?
• Danışanın farkındalığının arttırılması,
• Duygulanımın değişmesiyle danışanın olumsuz otomatik düşüncelerinin azalması, alternatiflerin
akla gelmesi
• Ara inançlar ve temel inançlara ulaşmak.
• Kullanılan Bilişsel Teknikler:
1. Kanıt inceleme: Olumsuz düşünceyi destekleyen ve desteklemeyen gerçek-nesnel kanıtlar incelenir.
2. Bilişsel çarpıtmaları bulma
3. Çifte standart tekniği
«Bir arkadaşının başına aynı durum gelse ve kendisi gibi düşünse ona ne derdi?»
4. Alternatif açıklamalar
«Bu durum başka hangi anlama gelebilir ve başka nasıl yorumlanabilir?»
36. Davranışçı Yöntemler
• Bilişsel müdahaleler davranışın değişmesini, davranışlardaki olumlu değişimler de bilişsel değişimi
sağlar.
1. Maruz bırakma ve tepki önleme: Danışanın kaçınmasının altında yatan neden olan sıkıntısının
sürekli artacağı ve hiç geçmeyeceği varsayımının geçerli olmadığını göstermek için kullanılır.
2. Aşamalı etkinlik planlaması: Kişinin yapmak durumunda olduğu şeylerin listesi çıkarılır, kişi
birini seçer ve bu işin gerçekleşmesi için hangi adımlar atılması gerektiğini saptar.
3. Sorun çözme: Kişinin duygusal tepkisi ve davranışı onun için sorun oluşturmakla birlikte,
duruma uygun tepkiler olup, büyük ölçüde yaşanan durum veya içinde bulunulan ortamdan
kaynaklanıyorsa bu yöntem kullanılır.
37. Özetle,
• En yaygın kullanılan psikoterapi türlerindendir.
• İnsanın duygu ve davranışlarını kontrol etmede bilişin rolü olduğu üzerine temellendirilmiştir.
• 1960’larda Beck ve diğer önemli psikiyatrist-psikologların katkılarıyla uygulamaları başlamış ve
gelişmiştir.
• Kısa süreli, sorun odaklı bir terapi yöntemidir.
• Seanslar genellikle 45-50 dakika sürmektedir.
• Şimdi ve burada odaklı olsa da danışanın erken çocukluk dönemi, aile geçmişi, travmaları, eğitimi,
iş hayatı, sosyal etkileşimleri göz önünde bulundurur.