As a part of schoolwork each team or students prepared a slide on a city in Turkey in COPC perspective. I prepared about my home city Antalya. This slide is in Turkish. We followed several steps as Presentation of problems, Prioritizing of Primary Problems, Detailed Examination of those Problems, Intervention Plan and at the final step as Evaluation and Assessment. I actually very enjoyed with COPC oriented problem solving at community level. My home school, Marmara University School of Medicine has one of the premising medical school program in Turkey, providing COPC activity as part of it's curriculum.
2. Demografik Bulguları
• Kaba doğum hızı 14.3
• Kaba ölüm hızı 4.5
• Nüfus yoğunluğu 116/km2
• Net göç bilgisis 15571
• Genç Bağımlılık oranı: %31.9
• Yaşlı Bağımlılık oranı:10.7
• Kaba evlenme hızı: 6.73/1000
• Kaba boşanma hızı: 2.69/1000
• Ortalama ilk evlenme yaşı-kadın: 25.4
• Ortalama ilk evlenme yaşı-erkek: 28.5
• Ortalama hane halkı büyüklüğü: 3.1
3. Eğitim, Sosyoekonomik Durum
• Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı: 9.5/1000
• İlköğretim okullaşma oranı (Toplam Kadın-Erkek): 94.9%
• Yüksekokul ve üzeri mezunların oranı: 14.5%
• İlköğretim düzeyinde okul başına öğrenci sayısı: 263.5
• İlköğretim düzeyinde öğretmen başına öğrenci sayısı: 16(2017)
• İlköğretim düzeyinde derslik başına öğrenci sayısı: 22(2017)
• Ortaöğretim düzeyinde okul başına öğrenci sayısı: 329.5
• Ortaöğretim düzeyinde öğretmen başına öğrenci sayısı: 11(2017)
• Ortaöğretim düzeyindeki derslik başına öğrenci sayısı: 10(2017)
• İşsizlik oranı %7.9
• İşgücüne katılım oranı %57.5
• Belediye meclisi üyeleri içinde kadınların oranı: %4.6
4.
5.
6. Sağlık ve Sağlık Hizmetleri
• Bebek ölüm hızı: 8.4/100.000 Türkiye ortalamasının altında
• <5 yaş altı ölüm hızı: 10.1/1000 <Türkiye ortalaması
• Anne ölüm oranları: 2.9/100.000 canlı doğum <Türkiye Ort.
7. • Aşılama oranları %99-%100 aralığında ve Türkiye
ortalamasının üzerindedir.
• Aile planlaması ve Anne sağlığı göstergeleri
8. • Yıllara ve sektörlere göre hastanede yapılan doğumların
sezaryan ve primer sezaryan oranları Sağlık Bakanlığı
hastenelerinde düşüş göstermiştir.
9. • Gebe başına ortalama izlem sayısı Türkiye ortalamasının altındayken Bebek
başına ortalama izlem sayısı Türkiye ortalamasının üzerindedir.
10. • Doğumda beklenen yaşam süresi kadınlar için 82.0,
erkekler için 76.6’dır.
11. • Toplam ölüm sayısı: 10.754(2018)
• Dolaşım sistemi hastalıkları: 3970 (%36.9)
• İyi huylu ve kötü huylu tümörler: 2386 (%22.2)
• Solunum sistemi hastalıkları: 1065 (%9.9)
• Sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları: 607 (%5.6)
• Endokrin, beslenme ve metabolizmayla ilgili hastalıkları: 632 (%5.9)
• Dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler: 771 (%7.2)
• Diğer: 1323 (%12.3)
12. • Tüberküloz için yerli vakalar nüks vakalardır.
• Kızamık için 3 vaka bildirilmiştir.
• Türkiye’de rapor edilmiş AIDS insidansının yaklaşık %73.4‘ü
Antalya’da yerli vaka olarak kaydedilmiştir.
• Sıtma için yerli vaka bildirilmemiştir.
16. • 2015 yılında toplam 12.367.049 hastane müracaat sayısı
• Kişi başı hastanelere müracaat sayısı 5.4(2015); Yıllara göre genel olarak Türkiye
ortalamasından daha yüksek oranlarda hastane müracaatları
17. • Tüm basamaklarda kişi başı hekime müracaat sayıları Türkiye ortalamasının üzerinde
görülmüştür.
18. • Antalya’da birinci basamak başvurularının
tüm başvurular içerisindeki oranı:
%36,6(2015), %39.5(2014)
• Türkiye’de genel ortalama: %34,0 (2014)
19. Çevre, Ulaşım, Kültür-Sanat
• Kükürt-dioksit (SO2) konsantrasyonun yıllık ortalaması: 20-125 ug
• Partiküler madde 10(PM10) konsantrasyonunun yıllık ortalaması: 40
• İçme ve kullanma suyu şebekesi ile hizmet verilen nüfusun oranı: %100
• Düzenli depolanan ve kompost yöntemiyle uzaklaştırılan atık: 1.38kg/kişi-gün
• Kanalizasyon veya atık su arıtma tesisiyle hizmet verilen nüfusun oranı: %80
• Atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfus içindeki oranı: %98
• Ocak 2019 ayında vuku bulmuş trafik kazalarında 6 ölü ve 703 yaralı kayıtlara
geçmiş
• 14 Tiyatro salonu ve 6603 izleyici koltuk bulunmaktadır. Her 1000 kişiye yaklaşık 3
koltuk bulunmaktadır.
20. Kaynakça
• T.C.SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK İSTATİSTİKLERİ
YILLIĞI- 2015, Antalya(2016)
• Tüik Merkezi Dağıtım Sistemi
• T.C. Antalya Valiliği web sayfası, www.antalya.gov.tr
21. Antalya’da Önceliklenmiş Sağlık Sorunları
1. İlköğretim düzeyinde okul ve derslik başına düşen öğrenci sayısı Türkiye
ortalamasından daha kalabalık olması
2. Türkiye’deki en yüksek AIDS insidansı
3. Aile Hekime başına düşen nüfusun Türkiye ortalamasından fazla olması
4. Her 100.000 kişiye düşen doktor sayısının Türkiye ortalamasından az olması
5. Ambulans başına düşen nüfusun Antalya’da Türkiye ortalamasından daha
yüksek olması
6. Mevsimsel nüfus dalgalanmaları ve nüfus yer değiştirmeleri(yaylacılık)
7. Kişi başı hastaneye ve hekime müracaat sayısı ortalamasının Türkiye
ortalamasından yüksek olması
8. Kanalizasyon veya atık su arıtma tesisiyle hizmet verilen nüfus oranının
Türkiye ortalamasının gerisinde olması
9. Yatak doluluk oranlarının Türkiye ortalamasından yüksek olması
10. Hastanelerde yatan hastaların ortalama kalış süresinin Türkiye
ortalamasından daha kısa olması
11. Sağlık Bakanlığı kılavuzuyla uyumlu olsa da gebe başına takip sayısı
ortalamasının Türkiye ortalamasının altında yer alması
12. Hava kalitesi yıl boyunca memnun edici düzeyde olmasına karşın Aralık
ayında orta düzeyde ölçülmesi
22. İlköğretim düzeyinde okul ve derslik başına düşen öğrenci sayısı Türkiye
ortalamasından daha kalabalık olması
• Okul başına öğrenci sayısı; Antalya:265, Türkiye:202, Fark: +63, Oran: 1.31
• Derslik başına öğrenci sayısı; Antalya:22, Türkiye:21, Fark: +1, Oran: 1.04
Sorunun sıklığı: 2
Sorunun ciddiyeti: 3
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 1
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 17
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 2
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 1
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 15
23. Türkiye’deki en yüksek AIDS insidansı
• Antalya‘daki yerli vaka sayısı: 72 Türkiye’deki tüm yerli vaka sayısı: 98
Sorunun sıklığı: 5
Sorunun ciddiyeti: 5
Girişimin etkinliği: 1
Girişimin uygulanabilirliği: 1
Toplumun ilgisi: 2
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 3
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 20
24. Aile Hekime başına düşen nüfusun Türkiye ortalamasından fazla olması
• Antalya: 3833, Türkiye: 3633, Fark: +200, Oran: 1.05,
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 2
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 3
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 2
Toplam puan: 16
25. Her 100.000 kişiye düşen doktor sayısının Türkiye ortalamasından az olması
• Antalya: 167, Türkiye: 175, Fark: -8, Oran: 0.95,
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 2
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 3
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 2
Toplam puan: 16
26. Ambulans başına düşen nüfusun Antalya’da Türkiye ortalamasından daha
yüksek olması
• Antalya: 33654, Türkiye: 20774, Fark: +12880, Oran: 1.62
Sorunun sıklığı: 4
Sorunun ciddiyeti: 4
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 1
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 3
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 21
27. Mevsimsel nüfus dalgalanmaları ve nüfus yer değiştirmeleri(yaylacılık)
Sorunun sıklığı: 5
Sorunun ciddiyeti: 3
Girişimin etkinliği: 1
Girişimin uygulanabilirliği: 1
Toplumun ilgisi: 1
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 2
Toplam puan: 15
28. Kişi başı hastaneye ve hekime müracaat sayısı ortalamasının Türkiye
ortalamasından yüksek olması
• Hastane müracaatları; Antalya: 5.3, Türkiye: 5.1, Fark: +0.2, Oran: 1.04
• Hekime müracaatlar; Antalya: 9.1, Türkiye: 8.3, Fark: +0.8, Oran: 1.09
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 2
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 3
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 3
Ulusal politika uygunluğu: 2
Toplam puan: 17
29. Kanalizasyon veya atık su arıtma tesisiyle hizmet verilen nüfus oranının
Türkiye ortalamasının gerisinde olması
• Antalya: 80%, Türkiye: 84%, Fark: 4%, Oran: 0.95
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 3
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 3
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 18
30. Yatak doluluk oranlarının Türkiye ortalamasından yüksek olması
• Antalya: 72.8%, Türkiye: %68.7, Fark: +4.1%, Oran: 1.06
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 3
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 3
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 3
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 19
31. Hastanelerde yatan hastaların ortalama kalış süresinin Türkiye ortalamasından
daha kısa olması
• Antalya: 3.5, Türkiye: 4.0, Fark: -0.5, Oran: 1.14,
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 3
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 2
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 3
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 18
32. Sağlık Bakanlığı kılavuzuyla uyumlu olsa da gebe başına takip sayısı
ortalamasının Türkiye ortalamasının altında yer alması
• Antalya: 4.4, Türkiye: 4.8, Fark:0.4, Oran: 0.92
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 1
Girişimin etkinliği: 3
Girişimin uygulanabilirliği: 2
Toplumun ilgisi: 2
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 2
Ulusal politika uygunluğu: 2
Toplam puan: 13
33. Hava kalitesi yıl boyunca memnun edici düzeyde olmasına karşın Aralık ayında
orta düzeyde ölçülmesi
Sorunun sıklığı: 1
Sorunun ciddiyeti: 2
Girişimin etkinliği: 2
Toplumun ilgisi: 3
Sağlık Çalışanlarının ilgisi: 3
Ulusal politika uygunluğu: 3
Toplam puan: 14
41. HIV-AIDS
• Ülkemizde HIV/AIDS bildirimi zorunlu hastalıklar listesinde yer almaktadır.
• Ülkemizde ilk vaka 1985 yılında bildirilmiş olup sürveyans çalışmaları devam
etmektedir.
• Bireylerin ayırımcılık ve damgalanmaya uğramalarına engel olmak için HIV
enfeksiyonunun bildiriminde hastaların güvenliği ve kişi haklarına zarar
verilmemesi esastır.
• HIV/AIDS sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvuran, tedavi ve testlerini yaptıran
hastalarımızın veya yeni tespit edilen HIV pozitif kişilerin kimliği ile ilgili bilgiler
kodlanarak bildirilmekte olup kişilerin ad, soyad ve T.C. Kimlik numarası bilgileri
alınmamaktadır.
• Vakaların bildirimleri doğrulama tarihi üzerinden değerlendirilmektedir. Bu nedenle
bu yıl içinde bir önceki yılda doğrulama testi yapılan vakaların bildirimleri
yapılabilmektedir. Bu durumda yıllık vaka sayıları değişebilmektedir.
• Ülke genelinde HIV/AIDS pozitif bireyler sosyal damgalanma ve ayrımcılığa
uğrama endişesi ile özellikle küçük illerde tanı ve tedavi hizmetleri almaktan
kaçınmaktadırlar.
• Büyük illerde başvurdukları hastanelerde ise beyan ettikleri adres ile ikamet
adresleri uyuşmamaktadır.
• Bu yüzden enfeksiyona yönelik coğrafi bölge ya da il dağılımı verileri gerçeği
yansıtmayabilmekte olup ülke verileri üzerinden değerlendirme yapılmaktadır.
42. • Ülkemizde, 1985 yılından 30 Haziran 2019 tarihine kadar doğrulaması testi
pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 20,202 HIV(+) kişi ve 1786 AIDS
vakası mevcuttur.
• Vakaların % 79,98’sı erkek, % 20,02’ü kadın olup % 15,51’i yabancı uyruklu
kişilerden oluşmaktadır.
• Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur.
• Bulaş yoluna göre dağılımına bakıldığında, vakaların % 49,24’ünün cinsel
yolla bulaşmakta olduğu, cinsel yolla bulaştığı bildirilen bu vakaların %
73,46’sının bulaşma yolunun heteroseksüel cinsel ilişki olduğu bilinmektedir.
• Ayrıca, vakaların %1,3’ünün bulaşma yolu damar içi madde kullanımı olup
% 48,8’inin bulaş yolu bilinmemektedir.
01 Ocak- 31 Aralık 2018 tarihi itibarıyla 3678 HIV (+) kişi ve 122 AIDS
vakası olmak üzere toplam 3800 vaka doğrulama testi pozitif tespit edilerek
bildirilmiştir.
Bildirimi yapılan vakaların % 83,7’si erkek, % 16,3’ü ise kadındır. Vakaların
% 16,4’ü yabancı uyrukludur.
2018 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer yaş
gruplarına göre daha fazla sayıda bildirilmiştir.
Yıllar itibarıyla hastalık trendinde artış izlenmektedir. 2011 yılında HIV pozitif
kişi sayısı 676 iken, 2018 yılında bu sayı beş katından daha fazla artış
göstererek HIV pozitif kişi sayısı 3678 olmuştur.
43.
44.
45.
46.
47.
48.
49. • Türkiye WHO yapılanmasında Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde yer
alır. Tüm dünya hasta sayısında azalma trendine girmişken, yeni HIV infekte
sayısı artan tek bölge bu bölgedir.
• Ülkemizde yapılan bir çalışmada HIV/AIDS için hasta başına yıllık toplam
direkt maliyet 14 bin 75 lira, indirekt maliyet 1 131 lira, HIV infekte
hastaların Sosyal Güvenlik Kurumu’na yükü 96 milyon 968 bin 531 TL
olarak hesaplanmıştır. Direkt maliyetin % 89’unu ilaç oluşturmaktadır.
• HIV infeksiyonunun makroekonomik maliyetine ilişkin hesaplamalar gayri
safi yurt içi hasılanın (GSYİH) büyüme hızındaki azalma ile ölçülür.
Epideminin yaygın olduğu ülkelerde GSYİH’da yıllık % 0.3 ile %1.5 arasında
azalma olmuştur. Yapılan tahminlere göre bu azalma bir süre daha
GSYİH’da yıllık % 0.5 ile %2.6 azalmaya neden olacaktır.
• GSYİH üzerindeki olumsuz etkinin temel nedeni ise hastalığın getirdiği mali
yük, HIV infekte bireylerin çalışamaması ve ölümler nedeniyle yaşanan
ekonomik kayıplardır. –Örneğin Sahra Altı Afrika,
• Mücadele planlamasında önemli üç temel ölçüt olan HIV/AIDS prevalansı,
Gelecekteki yayılma riski, Mevcut HIV/AIDS yükü
56. Satırlar
Türkiye
-TR
Alkollü Içecek Kullanma Alışkanlığı Olan Hane
Oranı (%)
En az bir çocuk bulunan hane (0-17
yaş):Evet
2015 2,1
2016 2,4
2017 2,1
Ölçüm bazında
2015 5,9
2016 6,7
2017 6,4
Sigara Veya Tütün Kullanma Alışkanlığı Olan
Hane Oranı (%)
En az bir çocuk bulunan hane (0-17
yaş):Evet
2015 30,8
2016 31,2
2017 30,4
Ölçüm bazında
2015 53,2
2016 54,1
2017 53
57.
58. • Ülkemizde görülen akciğer kanserlerinin %90‘ı sigara
kullanımına bağlı ortaya çıkmaktadır. Tütün ürünleri
kullanımı oranı %30‘ un üzerinde, 10 yaş altı her üç
çocuktan biri pasif içiciliğe maruz kalmakta, her gün 300 kişi
sigaraya bağlı gelişen hastalıklar nedeniyle hayatını
kaybetmektedir. Etkin bir tütün kontrolü sağlandığında bile
her yıl yaklaşık 110.000 hayat kurtarılabilecektir.
• Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımına karşı kontrol
çalışmaları, tütün ürünlerinde vergi artışı, sigara paketleri
üzerinde sigaranın toksik-patolojik etkilerini ağırlıkla
gösteren uyarıcı resimler ve sigara kullanımına karşı tutum
geliştirmeye yönelik tanıtımlar,
• Ulusal Alkol Kontrol Eylem Planı, 6487 no’lu kanun,
59.
60.
61.
62. • Ülkemizde önleme faaliyetlerinin ana
konularından birisi de obezite ile mücadeledir.
Obezite ile mücadele sadece kanserin
önlenmesinde değil, daha morbid sonuçları
olan kardiovasküler hastalıklar için de çok
önemli bir stratejidir. Bu kapsamda ülkemizin
çok yönlü ve detaylı bir ulusal kanser kontrol
programına ihtiyacı olduğu açıktır.
63. Tarama, Kanser Taramaları, İkincil
Koruma
• Hastalıkların erken tanısında iki ayrı yol vardır. İlki hastalığın erken
belirtilerini yakalamak, ikincisi ise hastalığın daha belirti dahi vermediği
kişileri yakalamaktır. Belirti vermeden hastalığı olan kişileri yakalamak için
tarama programları uygulanmaktadır. Tarama programları ile yakalanan
hastalığı taşıyan kişilerin iyileşmesi-tedavisi kuşkusuz ki ileri evre hasta
olanlara göre hem daha kolay, hem de daha maliyet etkilidir.
64. Ülkemizde ve Dünyada Mevcut Kanser
Taramaları, Ulusal Türk Kılavuza Göre
1) Meme kanseri Taraması: 40 yaşında taramaya
başlanması ve 69 yaşına kadar her 2(iki) yılda bir
mamografi yapılması; erken dönemde tanıda tedavi
şansı yüksek olup yaşam beklentisi olumlu yönde
etkileyebilir; Fırsatçı, Toplum Tabanlı taramalar,
2) Serviks Kanseri Taraması: 30-65 yaş grubunda her
5(beş) yılda bir HPV testi uygulanması, pozitif çıkan
olgularda pap-smear uygulanıp yeniden
değerlendirilmesi,
3) Kolorektal Kanseri: 50-70 yaş grubunda her 2(iki) yılda
bir Gaytada Gizli Kan Testi ve her 10(on) yılda bir
kolonoskopi yapılması, son iki testi negatif olan 70
yaşındaki kişilerde tarama kesilir
65. • Ülkemizde aile hekimi, aile bireylerinin ikametlerine yakın olup hizmet verdiği toplumu
her yönüyle tanıyan, aynı zamanda ailenin bütün bireylerinin sağlık durumlarını, yaşama
koşullarını, dolayısıyla koruyucu sağlık uygulamalarının ve sağlık eğitimlerini bireylere
nasıl uygulanacağını en iyi bilen kişidir.
• Aile hekimi kendi sorumluluğu altındaki bireyleri bir hastalık çerçevesinde değil,
bütüncül bir yaklaşımla riskler, sağlık koşulları, psikososyal çevre ve mevcut diğer akut
veya kronik sağlık sorunları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirir.
• Aile hekimliği ile ülkemizde bireylerin yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerde koruyucu, tanı
koyucu tedavi ve rehabilite edici yönleriyle sağlık hizmeti sunmak temel hedeftir.
• Birey merkezli olmasının yanında süreklilik, aile ve topluma yönelik olma özellikleri
nedeniyle aile hekimi toplumda vatandaşa en yakın kişidir.
• Aile hekimi güvene dayalı iletişim kurar, sorunları fiziksel, psikolojik ve sosyal yönleriyle
ele alır.
• Kanser taramalarının toplumsal tabanlı olması için en önemli kriter hedef nüfusun
%70’ine ulaşan bir programın yürütülmesidir. Bunun için hedef nüfusa ulaşabilmenin
yolu Aile Hekimlerinin programa entegrasyonudur.
• Aile Hekimleri kanser tarama programında, Programın topluma anlatılmasında,
aktarılmasında ve katılımın arttırılmasında Programa katılacak olan hedef nüfusun davet
edilmesinde, Tarama sonuçlarının hedef nüfusa iletilmesinde, anahtar fonksiyona
sahiptir. Bu nedenlerle Aile Hekimleri tarama programlarının mutlaka bir parçası olmalı
ve Aile Hekimleri bu konuda desteklenmelidir.
79. Kanser ve DALY; Taranan Kanser Türleri
• Kanserin toplum bazında oluşturduğu mortalite ve morbidite
yükünde kritik bir azalmaya yol açabilecek en önemli yol
prevansiyondur.
• Avrupa komisyonu inisiyatifiyle ve Dünya Sağlık Örgütü ve IARC’ın
desteğiyle hazırlanan “European Code against Cancer” kapsamında
günümüzde kanserin primer prevansiyonu için kanıta dayalı 12
öneride bulunulmaktadır.
• Bunlar sigara içilmemesi ve pasif maruziyetin önlenmesi, egzersiz,
ideal kilonun korunması, diyet önerileri, alkol alınmaması, güneş
ışığının fazlasından korunma, evde/işyerlerinde kimyasal
karsinojenlerden ve radon maruziyetinden korunma, kadınlar için
emzirme ve hormon replasman tedavilerinden kaçınma, HBV/HPV
aşıları ve kanser tarama program- larına uyumdur.
82. • Sağlık Bakanlığınca Küresel Hastalık Yükü (Global Burden of Study) yöntemi
kullanarak Türkiye’de ölüm nedenlerini tahmin etmeyi hedefle- yen
çalışmada, en sık görülen ölüm nedenleri arasında KOAH’ın üçüncü sırada
olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada KOAH, DALY nedenleri içinde 8. sırada
yer almaktadır. Aynı çalışmada, tütün kullanımının KOAH’a bağlı ölümlerin
%51.4’ünden sorumlu olduğu bildirilmiştir.
• BOLD metodolojisi kullanılarak Adana ilinde 2004 Ocak ayı içinde yapılan
prevalans çalışmasında, bu ildeki 40 yaş üstü yetişkinlerde sabit oran
ölçütü kullanıldığında KOAH prevalansının %19.1 olduğu saptanmıştır
86. Endokrin Sistem Hastalıkları
• Ülkemizde 1997-1998 yıllarında yapılan Türkiye Diyabet Epidemiyoloji (TURDEP-I)
çalışması sonuçlarına göre tip 2 diyabet prevalansı %7.2, bozulmuş glukoz toleransı
(BGT) sıklığı ise %6.7 olarak bulunmuştur (3). 2010’da yayımlanan TURDEP-II
çalışmasında ise ülke genelinde 20 yaş üzerinde 26.499 kişi incelenmiş ve tip 2
diyabet sıklığının geçen yıllarda önemli derecede arttığı ve %13.7’e ulaştığı
görülmüştür.
• TURDEP-I‘den itibaren geçen 12 yıllık süreçte erişkin nüfusumuzun yaş ortalaması 4
yıl artmıştır. Ortalama kadın ve erkek boyu 1’er cm artmış; kadınlarda kilo 6 kg, bel
çevresi 6 cm, kalça çevresi 7 cm; erkeklerde ise kilo 8 kg, bel çevresi 7 cm, kalça
çevresi 2 cm artmıştır.
• Diyabet oranları Bursa ve Malatya’da %20’nin üzerinde; Diyarbakır, İstanbul,
Antalya, Adana, Gaziantep, İzmir, Denizli, Eskişehir, Ankara ve Konya’da ise %15’in
üzerindedir. Diyabet farkındalığı Bursa’da en yüksek, Diyarbakır’da ise en düşüktür.
• Erişkin yaştaki Türk toplumunda sigara içenlerin oranı azalmıştır. Halen erkeklerde
sigara kullanımı %30’un üzerinde olmakla beraber, genel toplumda sigara içme
oranı 1998’de %29.8’den 2010’da %17.3’e gerilemiş; sigarayı bırakanlar ise
%3.8’den %12,1’e yükselmiştir. Türkiye’de sigara içenlerin oranı 12 yılda %42
azalmıştır.
94. • Diyabetik hastalık yükünü azaltmak; diyabeti önlemek ve diyabetik hastalarda iyi
glisemik kontrolle komplikasyonların ortaya çıkışının ve ilerlemelerinin engellemek
ile mümkün olabilir.
• Diyabeti önlemek için öncelikle erken tanı konulması önemlidir.
• Diyabetin hastalık yükünü azaltma çalışmalarında ve hastalığın erken tanısında en
önemli faktör EĞİTİM ‘dir.
• Eğitim: Günümüzde sadece hasta ve hasta sahiplerine yönelik yapılmaktadır. Eğitim
tüm kronik hastalıkların önlenmesinde en etkili yöntemdir.
• Genel anlamda tüm popülasyona yönelik eğitim çalışması yapmak, kronik
hastalıkların farkındalığını sağlamak bakımından da gereklidir.
• Diyabetle ilgili ulusal verilerin artırılması,
• Hastalık için risk taşıyan bireylerin belli aralıklarla taranması. Taramada halen en iyi
yöntem açlık plazma glukoz ölçümü ve oral glukoz tolerans testidir. HbA1c’yi tarama
testi olarak kullanmak yanlış negatif ve pozitif değerlendirme riskini artırır. HbA1c
standardize edilmişse tanı amaçlı kullanılabilir.
• Risk faktörlerine yönelik önlemler: Tüm populasyona ve ağırlıklı olarak risk taşıyan
kişilere yönelik olmalıdır. Diyabetin ortaya çıkışında önemli risk faktörleri hareketsiz
yaşam, fazla kilo alma, sigara ve bazı endokrin bozucular olabilir. Eksersizin
artırılması çalışmaları ( okullarda, resmi kurumlarda iş veya ders arası kısa eksersiz
molaları vermek, her ev kadınına spor giysisi vererek grup eksersizi yaptırmak,
medyada eksersizin önemini vurgulayan yayınlar vs), sağlıklı beslenmenin özellikle
okul yıllarından başlanarak özendirilmesi önemlidir. Okullarda sağlıklı beslenme ile
ilgili dersler ve uygulamalar yapılması gibi.
101. Antalya’da İyi Huylu ve Kötü Huylu Tümörlere
Bağlı Hastalık Yükünün Azaltılmasına Yönelik
Eylem Planı
102. Amaç
• Antalya’daki her 100.000(yüz bin)’de 173,4
olan iyi huylu ve kötü huylu tümörlere bağlı
ölümleri azaltmak, erken teşhis ve tarama
programlarıyla ikincil korumayı arttırmak, her
seviyede koruyucu hekimlik başarısını
güçlendirmek ve kansere bağlı hastalık
yükünün azaltılması
103. Hedefler
• Kanser taramaları hakkında bilgi düzeyinin ve katılımlarının arttırılması
• Kanser risk faktörleri hakkında bireylerin farkındalığının arttırılması
• Bireylerin sağlık profesyonellerince kanser taramaları, kanser
taramalarında yapılacak testler, kanser risk faktörleri ve bireysel risk
düzeyleri hakkında bilgilendirilmeleri ve rutin kanser taramalarına
katılımları davet edilmesi, kanserden korunma yollarının anlatılması
• Rutin kanser taramalarına katılım konusunda bireylerin sağlık
profesyonellerince toplumsal eğitimlerde bilinçlendirilmesi
• Tarımda çalışanların pestisit ve kimyasal maruziyetine karşı korunmalarının
ve bilinç düzeylerinin arttırılması
• Kanserden korunmada nutrisyon faktörünün öneminin toplumsal düzeyde
kazanılması
• Kanserden korunmada obeziteden kaçınmanın rolü ve düzenli hafta
boyunca fiziksel aktivitenin kanserden koruyucu olduğunun toplumsal ve
bireysel düzeylerde anlatılması
104. Hedef Grup-1
• Servikal kanser taramaları için 30-65 yaş grubu
• Kolorektal kanser taramaları için 50-70 yaş
grubu
• Meme Kanseri taramalarında 40-69 yaş grubu,
Hedef Grup-2
• Toplumun tamamı
105. Eylem Planı
• Hedef: Bireylerin sağlık profesyonellerince
kanser taramaları, kanser taramalarında
yapılacak testler, başvurabilecekleri kurumlar,
kanser risk faktörleri ve bireysel risk düzeyleri
hakkında bilgilendirilmeleri ve rutin kanser
taramalarına katılımları davet edilmesi, kanser
taramalarına erişim takibi yapılması,
kanserden korunma yollarının anlatılması
106. • Eylem: ASM Hekimlerince üzerlerinde kayıtlı popülasyonda hedef
grup-1 içinde yer alan bireylerin tespiti ve bütüncül yaklaşımla
değerlendirilmeleri
• Sorumlu: ASM Hekimi ve Hemşiresi, TSM
• Tarih: Yıl boyu
• Yer: ASM’ler
• Yöntem: Hastaların ASM’e başvuru şikayetlerine yönelik odak
problemi çözümü ardından 6(Altı) Aylık yada Yıllık planda hastalara
Kanser Tarama Programlarına Katılım Öyküsü sorulması, Aile
Hekimlerinin Kanser Taramaları konusunda desteklenmesi
• Maliyet: Yok
• Beklenen Sonuç: Kanser Taramalarına Erişimin Takibinin yapılması
– İhtiyaç görülmesi durumunda ASM Hekimlerince, üzerlerinde kayıtlı
popülasyonda Kanser Tarama Programlarına Katılım Öyküsü sorulan
hastaların kanser taramaları ve kanser taramalarında yapılacak testler
hakkında bilgilendirilmeleri ve rutin kanser taramalarına katılımları
davet edilmesi
107. • Eylem:ASM Hekimlerince üzerlerinde kayıtlı popülasyonda hedef
grup-2 içinde yer alan bireylerin bütüncül yaklaşımla
değerlendirilmeleri
• Sorumlu: ASM Hekimleri ve Hemşireleri
• Tarih: Yıl boyu
• Yer: ASM’ler
• Yöntem: Kanser risk faktörleri ve bireysel risk düzeyleri hakkında
bilgilendirilmeleri ve kanserden korunma yollarının anlatılması, Aile
Hekimlerinin desteklenmesi
• Maliyet: Yok
• Beklenen Sonuçlar:
– Kanser risk faktörleri hakkında bireylerin farkındalığının
arttırılması
– Kanserden korunmada nutrisyon faktörünün öneminin
toplumsal düzeyde kazanılması
– Kanserden korunmada obeziteden kaçınmanın rolü ve düzenli
hafta boyunca fiziksel aktivitenin kanserden koruyucu
olduğunun anlatılması
108. • Eylem: Tarımda çalışanların pestisit ve kimyasal
maruziyetine karşı korunmalarında
bilginlendirilmelerini amaçlayan eğitim materyalleri
hazırlanması ve tarımda çalışanlara ulaşılması
• Sorumlu: KETEM, TSM, ASM’lerde görevli Hekim veya
Hemşire
• Tarih: Yıl boyu
• Yer: ASM
• Yöntem: ASM’lerde tarımda çalışanlar için gerekli
görülmesinde tarımda kimyasal ve pestisit
uygulamalarında korunmak için talimatları içeren
broşür verilmesi veya bu broşürlerin eğitilmesi
• Maliyet: Broşür baskı ücreti
• Beklenen Sonuçlar: Çevresel maruziyetlerin azaltılması
109. • Eylem: Kanser risk faktörleri ve koruyucu yaşam tarzlarıyla ilgili yerel
basında toplumsal eğitici yayın oluşturulması ve sosyal medya
üzerinde tanıtım verilmesi
• Sorumlu: Ketem, İl Sağlık Müdürlüğü
• Tarih: Yıl boyu
• Yer: İl çapında
• Yöntem: Sağlıklı beslenme, hafta boyunca düzenli fiziksel aktiviteyi
arttırma, tütün ve alkol kontrollerine yönelik tanıtımlar, Sağlık
Bakanlığınca hazırlanmış "Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat
Programı” gibi programlar ve “Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi” gibi
rehberler, ulusal ve uluslararası düzeyde koruyucu sağlık
hizmetlerine yönelik güncel yayınların takip edilmesi ve İşlenmesi,
• Maliyet: Belirsiz, Tanıtım giderleri
• Beklenen Sonuçlar: Kanser riskleri ve kanser taramaları ilgili
farkındalığın ve sağlıklı yaşam bilincinin toplumda artması,
110. • Eylem: 20 Yaşının üzerindeki tüm kadınlarda meme kanseri
farkındalığını arttırmak için kendi kendine meme muayenesi
danışmanlığı verilmesi
• Sorumlu: ASM/TSM Hekimleri
• Tarih: Yıl Boyunca
• Yer: ASM’ler, TSM konferans salonları, Üniversiteler,
• Yöntem: 20 Yaşının üzerindeki tüm kadınlar için Kendi
kendine meme muayenesi tekniği anlatılması, Meme
Farkındalığının Arttırılması
• Maliyet: Konferans Salonu, Yol Masrafı
• Beklenen Sonuçlar: Kadın hastalar arasında Meme
Hastalıklarına ilgi uyandırmak ve erken bir zamanda
bilinçlenmelerine yardımcı olmak
111. • Eylem: ASM/TSM hizmetlerinin entegrasyonuna yönelik
Aile Hekimlerini Bilgilendirme ve Görüş Paylaşımı
Toplantısı
• Sorumlu: TSM Başkanı, ASM Hekimleri
• Tarih: Yıl içerisinde 6 toplantı
• Yer: TSM Toplantı Salonu
• Yöntem: TSM bulunduğu bölgede toplumun risk
düzeyinin belirlenmesine yönelik çalışma yürütülmesi
• Maliyet: Yok
• Beklenen Sonuçlar: Bulunan bölgedeki popülasyon
hakkında daha güvenilir bilgi sahibi olmak
112. ASM Hekimleri
ve Hemşireleri KETEM/ASM/TSM
KETEM/İl Sağlık
Müdürlüğü
Hedef Grup-1,2
Hedef Grup-2
Tarımda Çalışanlar
Hedef Grup-2
Kanser Tarama
Öyküsü Sorgulaması
Koruyucu Tıp
Uygulamaları
Obezite Taramaları ve
Tedavisi, Motivasyonel
Görüşmeler, Yaşam
Tarzı Değişiklikleri
Pestisit ve Kimyasal
Maruziyetinden
Korunma
Toplumsal
Düzeyde,
Koruyucu Sağlık
Önlemleriyle İlgili
BilinçlendirmeMeme
Farkındalığı
Girdiler
Girişimler
Ara Sonuçlar
Personel Eğitimi
ASM/TSM
Hizmetlerinin
Entegrasyonu
Erken Tanı ve Tedavi Oranlarında Artış, Toplumsal Risk Düzeyinin Azaltılması
Sonuçlar: İl bazında kansere bağlı hastalık yükünün anlamlı düzeyde azalması
113. Kaynakça
• Tarımda Çalışan Bireylerin Kolorektal Kanser Risk
Düzeyleri, KRK taramalarına katılım oranları ve
Taramaya Katılmayı Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi,
A. Ilgaz, Tez Çalışması
• Aile Hekimliği Polikliğine Başvuran Hastaların Kanser
Taramalarına İlişkin Yaklaşımlarının Değerlendirilmesi,
H. Tekpınar, Türkiye Aile Hekimliği Dergisi(2018), doi:
10.15511/tahd.18.00128,
• T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü
Kanser Dairesi Başkanlığı web sayfası
www.hsgm.saglik.gov.tr
115. COPC: Antalya‘da Kanser Hastalıklarına
Bağlı DALY’nin Azaltılmasına Yönelik
Müdahelenin Değerlendirilmesi
116. Hedefler
• İyi huylu ve kötü huylu tümörlere bağlı ölümleri azaltmak
• Erken teşhis ve tarama programlarıyla ikincil korumayı
arttırmak, her seviyede koruyucu hekimlik başarısını
güçlendirmek
• Kansere bağlı hastalık yükünün azaltılmak
• Yaşam tarzı değişikliklerine yönelik Doktorlar ve Hastalar
arasında motivasyonel görüşmelerin yapılması
• Kanser farkındalığını arttırmak
• Bireylerin sağlıklarını korumada kendi sorumluluklarının
olduğu bilincini güçlendirmek
• Kanser tarama programlarına yönelik ilgi, katılım ve
farkındalıkları güçlendirmek
117. Paydaş Analizi
Birincil Paydaşlar
• Hedef Kitle: Hedef Grup-1,2
• Ortak:
– ASM ve TSM Hekimleri ve Hemşireleri,
– KETEM
– İl Sağlık Müdürlüğü
118. İkincil Paydaşlar
• Nihai Faydalanıcılar: Antalya Halkı
• Potansiyel Karşıtlar: Yerleşik alışkanlıklar,
• İştirakçiler: Yerel Basın, Sosyal Medya,
Üniversiteler, Belediyeler
• Alt Yükleniciler: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu,
Kamu-Özel Sektör Hasteneleri, Eğitim
Araştırma Hasteneleri, Üniversite Hastanesi,
•
119. İhtiyaç ve İçerik
Önemi
• İyi huylu ve kötü huylu tümörlere bağlı
ölümlerin her 100.000 nüfusta Türkiye
ortalamasının üzerinde olması; Antalya(Yüz
Binde): 173.4, Türkiye(Yüz Binde): 101.4, Fark:
72, Oran:1.71
• İyi huylu ve kötü huylu tümörlere bağlı
ölümler toplam ölümler içerisinde Türkiye’de
%19.7’ken Antalya’da %22.2’dir.
120. Katılımcılar Ne Yapacak?
• ASM Hekimleri ve Hemşirelerince üzerlerinde kayıtlı olan popülasyon/nüfus için
antropometrik ölçümler alınması ve 6 aylık-1 yıllık planlarda obezite taramaları,
BKI’nin saptanması, düzenli fiziksel aktivitenin(haftada en az 3 gün, 30dk orta
şiddette) sorgulanması
• ASM Hekimleri ve Hemşirelerince kayıtlı popülasyonların fiziksel aktivite
düzeyini, egzersiz yapma alışkanlıklarını saptamak; fiziksel aktivite düzeylerine
göre harcadıkları ortalama enerji, besin tüketim sıklığı, besin öğeleri miktarlarını
ve nütrisyon içeriğinin belirlemek için standard bir form oluşturulup 6 aylık-1
yıllık planlarda uygulanması, besin miktarının belirlemek için fotografik soru
veya besin fotoğraf katoloğundan faydalanılması(dijital), porsiyon miktarı
sorgulanması; Aile Hekiminin Bütüncül değerlendirmesi ve Araştırma
yürütmesi,
• ASM-TSM-İl Sağlık Müdürlüğü-Üniversite-EAH iş birliğinde toplumun Aile
Hekimliği Sistemiyle Besin, Beslenme Planı, Aktif yaşam düzeylerinin yıl
boyunca yıllık planda araştırılması, veri üretilmesi, raporlanması, yayınlanması
ve araştırma planına yönelik etik kurul izinleri alınması olasılığı
121. Katılımcılar Ne Yapacak?
• ASM Hekimleri ve Hemşirelerince yıllık planda kayıtlı
popülasyona yönelik gıda güvenliğini için alınan
besinlerin yeterince temiz olması ve yeterince
yıkanması konusunda bilinçlendirilmesi; Gıda yoluyla
pestisit ve kimyasal maruziyeti riskinin minimize
edilmesi
• Hane halkının yemek pişirmedeki doğru uygulamalar
konusunda bilinçlendirilmesi ve yanlış uygulamalar
konusunda farkındalığın arttırılması
• ASM hekimlerince kayıtlı hastalarında geçmiş sigara
kullanım öyküsü olanların nüks etmemesi ve sigara
bıraktırmak için motivasyonel görüşmeler yapmaları
122. Katılımcılar Ne Yapacak?
• Hedef grup-2’nin gün içerisinde mümkün olduğunca hareketsiz geçen zamanı
azaltıp aktif bir yaşam biçimini benimsemek harcanan enerji miktarını artırmaya
yardımcı olurken düzenli dayanıklılık egzersizleri ile kuvvet, esneklik ve denge
egzersizleri sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ve geliştirilmesi,
• Fiziksel aktiviteyi günlük yaşamın bir parçası hâline getirmek kolaydır ve karmaşık
bir plan gerektirmez. Bu çerçevede işe, alış verişe gidip gelirken mümkün
olduğunca yürüyerek gitmek, arabayı daha uzağa park ederek veya ulaşım
araçlarından erken inerek yolun bir kısmını yürümek, trafik elveriyorsa bisikleti
tercih etmek gibi aktiviteler
• Yetişkin her birey için haftalık en az 150 dakika orta şiddette egzersiz
önerilmektedir. Bu egzersizlerin büyük kas kütlelerini içeren, yürüyüş, hafif koşu,
bisiklet veya yüzme gibi dayanıklılık aktivitelerinden oluşması, her bir egzersiz
seansının en az 10 dakika olması ve haftanın en az 3-5 gününe yayılmış olması
tercih edilmelidir.
• Haftalık egzersiz süresinin arttırılması fiziksel aktiviteden sağlanan yararın
artırılmasını beraberinde getirir. Ayrıca haftada 2 gün, vücudun farklı
bölgelerindeki büyük kas gruplarını içeren kuvvet egzersizlerinin eklenmesi
123. Katılımcılar Ne Yapacak?
• ASM hekimlerince hedef grup-1’de yer alan kayıtlı popülasyonun
belirlenmesi ve 6 aylık- 1 yıllık planlarda kanser taramalarına erişim
takibi yapılması, rutin kanser taramalarına katılımların davet edilmesi,
• ASM hekimlerince kayıtlı popülasyonda(hedef grup-2) bütüncül
yaklaşımla risk değerlendirmesi(özel gruplar örneğin hastaların
kendisinde veya ailesinde kanser öyküsü olması) ve kanserden
korunma yollarının anlatılması
• Üniversitelerde kanser taramaları üzerine bilgilendirme ve eğitim
panelleri düzenlenmesi ve yaşları uygun olunca kanser taramalarına
katılımların akılda tutulması ve çevrelerine önermeleri
• Hekimler tarafından Üniversite’lerde Kadın öğrencilere yönelik meme
farkındalığını arttırmak üzere kendi kendine meme muayenesi
anlatılması
• ASM Hekimlerince tarımda çalışan kişilerin pestisit veya kimyasal
maruziyetinden korunmaları için bu uygulamaları sırasında koruyucu
maske, bone ve eldiveni unutmamaları eğitilmelidir.
124. Kısa Vadede Sonuçlar
• BKI’nde olumlu değişim, kilo verdirme, bel
çevresinde küçülme
• Besin öğelerinin miktarı ve dağılımının
değişmesi
• Kanser taramalarına katılımların arttırılması
• Birincil seviyede korumanın güçlenmesi
125. Uzun Vadede Sonuçlar
• Obezitenin azalması
• İl düzeyinde kanser taramalarına erişimin
%70’in üzerine çıkartılması
• İkincil, üçüncül ve her seviyede koruyucu
önlemlerin ve hekimlik başarısının yükselmesi
• Yaşam süresinde uzama
• Diyabete bağlı hastalık yükünün azalması
• Kansere bağlı hastalık yükünün azalması
126. • Beklenmeyen Sonuçlar:
– Hastalar tarafından yerleşik alışkanlıklar veya inançlarından
dolayı yanıtlarının yetersiz olması
– Hastaların olumsuz alışkanlıklarını değiştirme konusunda
ilgisizliği, umutsuzluğu, düşünmemesi, ikna olmaması
• Yan Çıktılar:
– Toplumda bireylerin çevrelerini sağlıklı yaşamak için doğru
yönlendirebilmeleri
– Sosyal medyanın bilinçlenmiş bireylerce kullanımının doğru
alışkanlıkların ve davranışların yayılmasında kar topu etkisi
gibi potansiye edici özelliği
127. Süreç ve Etki
• Her ilçede sabit veya mobil mamografi
cihazlarının yer almaması, ilçeler arası ve ilçe-
şehir merkezi arası mesafelerin uzun
olmasından dolayı mamografi hizmetlerinin
dağıtılmasında ulaşım ve lojistik
problemlerinin önüne geçmek ve katılım
oranını/sayısını tutturabilmek için ASM-TSM
işbirliğinde mamografi günleri organize
edilmesi
128. Sürecin Değerlendirilmesi
Niceliksel Süreç Değerlendirmesi:
• VKI’nde değişim
• Kan lipidleri, glukoz seviyeleri
• Kanser tarama programları kapsama yüzdesi
• Kanser tarama programlarına katılımların sayısı ve periyodik sıklığı
• Besin miktarı ve dağılımı
• Ekran süreleri
• Sigara bırakma oranları
• Sigara nüks oranları
Niteliksel Süreç Değerlendirmesi:
• Fiziksel aktivite alışkanları
• Hastaların kanser taramalarına yönelik tutum ve yargıları
• Hastaların kanser ve risk faktörleriyle ilgili bilgi düzeyi
129. SWOT AnaliziZayıf:
• Hastaların kanser taramaları için başvuracakları
hekim yada kurumu bilmemesi
• Mamografide işlemin ağrılı olması
• Kolonoskopi için önceden bağırsak temizliği
yapılması, işlem sırasında sedasyon gerektirmesi
ve Gastroenteroloji uzmanı tarafından yapılması
uygun olması-uzman doktor yetersizliği
• Smear örneklemesini bazı hastaların sağlık
inançlarından dolayı geri çevirmesi
• Yerleşik Alışkanlıklar
Güçlü:
• Kanser Tarama programlarının ücretsiz olması
• Tarama programlarının kapsamı %70’i aşması
durumunda vakalar daha erken evrelerde
yakalanabilecektir.
• Ülkemizin mevcut ve işleyen ulusal düzeyde
Tütün Kontrol Çalışmalarının ve Alkol Kontrol
Eylem Planlarının olması
• Kanser tarama programlarının genel olarak non-
invaziv olması
• Fiziksel hareketliliği arttırmanın karmaşık bir
plan gerektirmemesi
• HPV testinin uygulanabilirliğinin yüksek olması
• ASM Doktorlarının hastaları bütüncül olarak en
iyi tanıyan hekimler olması Tehtidler:
• Davranışlar üzerine veri toplamak, hayat
tarzıyla ilgili motivasyonel görüşmeler
yapmak için hasta ziyaret sürelerinin kısa
olması veya hasta yoğunluğu; Doktor ve
Sağlık Profesyoneli sayılarının yetersizliği
• Kanser insidanslarında azalmanın görülmesi
uzun sürede görülmesi
• Ortalama ömrün uzaması, toplumun
yaşlanması ve bu sebeplerle mortalite
oranlarının artması
Fırsatlar:
• Kanseri önlemek üzere hayat tarzı
değişikliklerin Türkiye toplumunda DALY
değerinin yüksek olması ve başka birçok
bulaşıcı olmayan hastalıklarda da payı olması
• Sosyal medyanın bir anda çok sayıda kişiye
ulaşabilmesiyle etkisinin yüksekliği bireylerin
birbirlerini sağlık açısından doğru örnekler
olma yada yönlendirmelerini potansiye
edecektir-Sosyal deterministik teorisi çıkarımı
• Her ASM doktoru kayıtlı popülasyonuna
yaklaşımında veri tabanı oluşturabilmesi
130. Kaynakça
• Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010,
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık
Araştırmaları Genel Müdürlüğü, 2014,
ISBN:978-975-590-483-2
• Türkiye Beslenme Rehberi 2015, Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu, Obezite, Diyet ve Metabolik
Hastalıklar Daire Başkanlığı, 2016, ISBN: 978-
975-590-608-9
Editor's Notes
Primer Sezaryenin(ilk doğumda) uygulanması tüm sektörlerde ülkemizdeki oranı korunurken düşüş görülmüştür.
Buna karşın sezaryen doğumların tüm doğumlar içindeki payı özel sektörde artmıştır.
Antalya’da 2015 yılında 43 adet hastene bulunurken 2019 yılında sayısı 49’a çıkmıştır. 16 adet Sağlık Bakanlığı Hastanesi, 2 adet Üniversite Hastanesi ve 31 adet Özel Hasteneden teşekkül etmektedir. Yatak sayılarını ağırlıklı olarak Sağlık Bakanlığı Hastaneleri oluştururken 2 Üniversite Hastenemiz yatak kapasitesinin 15%‘ini oluşturmuştur.
Her 100.000 kişiye 231 hastane yatağı düşmektedir.
Oranın 1’den farkına göre
0.00 – 0.20 için 1
0.20 – 0.40 için 2
0.40 - 0.60 için 3
0.60- 0.80 için 4
0.80 – >1.00 için 5
Türkiye’de 2015 yılında yaşa standardize kanser hızı erkeklerde yüzbinde 247,6 kadınlarda ise yüzbinde 177,5’tir. Toplamda kanser insidansı ise yüzbinde 212,6’dır. Türkiye’de toplam 167.463 kişiye yeni kanser teşhisi konulmuştur.Son 5 yıl verileri değerlendirildiğinde;erkeklerde istatistiksel olarakkanser sıklığında azalma görülürken, kadınlarda herhangi bir artmaya da azalmaolmadığı görülmektedir.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın 2007-2008 yıllarında oniki ildeki kanser kayıt merkezi verilerine göre, KRK görülme sıklığı açısından tüm kanserler içinde %7,8 ile kadınlarda üçüncü ve %7,5 ile erkeklerde dördüncü sırada yer almaktadır (2). Şu anda kolorektal taramaların kapsama oranı %20-30 arasındadır ve ülkemizde teşhis edilen olguların yarısından çoğu ileri evrededir. Kolorektal taramaların olumlu sonuçlarına ulaşmak için en az %70 oranında bir kapsama oranı sağlanmalıdır.
Kolorektal kanserler hem kadınlarda hem de erkeklerde üçüncü sırada yer almaktadır. Erkeklerde yüz binde 23,1 ve kadınlarda ise yüz binde 14,4 sıklığında görülmektedir.
Meme, uterus korpusu ve over gibi kadın kanserlerinde en önemli risk faktörlerinden birisi de obezitedir. Obezitenin etken olduğu kanserler daha çok kadınları etkilemektedir. Bu nedenle obezite ile ilişkili kanserlerin örüntüsü incelendiğinde kadınlarda hızın erkeklere göre yüksek olarak görülmektedir.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Tanı konulan her 4 kadın kanserinden 1’i meme kanseridir. Ülkemizde meme kanseri tanısı alan kadınların %44,5’inin 50-69 yaş arasında olduğu, %40,6 sının ise 25-49 yaş aralığında yer aldığı görülmektedir. Tanı alma ortanca yaşı ise 53 olarak bulunmuştur. Meme kanseri evreleri incelendiğinde vakaların %11,5’i uzak evrededir.
Uterus serviksi ise kadın kanserlerinde dokuzuncu sıradadır. Başlıca etkeni HPV olan bu kanser ülkemizde düşük sıklıkta görülmesine rağmen, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı tarafından yapılmış olan analizlerde HPV’ye bağlı kanserler erkek kanserlerinin %1, kadın kanserlerinin ise %5-10’undan sorumludur. Benzer şekilde ülkemiz verileri incelendiğinde, HPV ile ilişkili kanserlerin kadınları daha çok etkilediği, kadınlarda erkeklerin yaklaşık 5 katı HPV ilişkili kanser olduğu tahmin edilmektedir.
Ailesel Adenomatozis Polipozis Koli (FAP) ve Herediter Non-polipozis Kolorektal Kanser (HNPCC) ailesel kolon kanserleri içinde en yaygın görülenler olmalarına karşılık, bunlar KRK vakalarının %5’ten azını oluşturur.
Kendisinde KRK veya adenomatöz polip öyküsü olanlarda, ileride KRK gelişme riski artmıştır. Tek odak KRK rezeksiyonu yapılan hastalarda operasyon sonrası beş yılda metakron primer kanser gelişme yüzdesi 1,5-3 arasındadır.
Bir tane birinci derece yakınında KRK öyküsü bulunması halinde, kişide genel popülasyona göre KRK gelişme yüzdesi 1,7 kat artış göstermektedir. Bu oran iki tane birinci derece yakınında öykü bulunması veya tanı yaşının 55 yaşın altında olması durumunda daha fazla artmaktadır.
Ailede 1 cm’nin üzerinde adenom veya villöz/tübülovillöz adenom öyküsü olması halinde, ailede KRK öyküsü varmış gibi risk artışı olur.
Ülseratif kolitle kolonik neoplazi arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişki hastalığın şiddeti ve süresi ile de doğru orantılıdır. Pankolit, riski genel popülasyona göre 5-15 kat artırır. Sol taraflı hastalık üç kat rölatif riskle ilişkiliyken, tek başına proktit olanlarda anlamlı bir risk artışı görülmemiştir.
Çoğu kaynağa göre ise ülseratif kolitle primer sklerozan kolanjitin eş zamanlı oluşu bu riski artırmaktadır.
Bazı kaynaklar da psödopolipleri, özellikle de büyük ve kompleks olanların bulunuşunu KRK için bağımsız bir risk faktörü olarak değerlendirir.
Ayrıca hastalık aktifliği ile displazi ve kanser riski arasında da bir ilişki vardır.
Çoğu kanıt DM’nin KRK’de artmış riskle ilişkili olduğunu göstermektedir. Toplam 2.593.935 vaka içeren 15 çalışmadan (altı vaka-kontrol, dokuz kohort) oluşan bir meta-analizde KRK riskinin diabetiklerde, diabeti olmayanlara göre %30 civarında fazla olduğu görülmüştür
TÜRKİYE KANSER KONTROL PLANI 2013 - 2018
Obezitenin KRK gelişme riskini 1,5 kat artırdığı iki geniş prospektif kohort çalışmasında ortaya konulmuştur (27,28). Obezite aynı zamanda KRK mortalite oranını da artırmaktadır (29). Koroner arter hastalığı da KRK için bir risk faktörüdür (30). Bu ilişkide altta yatan neden açık olarak görülmese de, hastalıkların ortak risk faktörlerini paylaşmaları risk artışının nedeni olabilir(12). 52
Sigara içimi hem KRK için artmış riskle hem de KRK’den ölümle ilişkilendirilmiştir. Sigara içimi ayrıca adenomatöz polip ve yüksek riskli polip (büyük ve displazik özellikte) gelişimi için de risk faktörüdür(31).
Geniş mesane operasyonları sonrası üreterokolik anastomozlarda da, üreter ağzına yakın bölgede neoplazi gelişim riski artmıştır(32). Çok sayıda kaynak uzun süreli kırmızı et veya işlenmiş et tüketiminin artmış KRK riskiyle, özellikle de sol kolon tümörüyle ilişkili olduğunu göstermektedir(33).
Ailesel olmayan BRCA gen mutasyonlarıyla kolon kanseri bağlantısı net değildir. BRCA1 mutasyon taşıyıcılarında kolon kanseri riskinin yaklaşık iki kat arttığı bilinmektedir
Uzak belirleyici: Low socio-economic class, low educational level,
Yakın Belirleyiciler: Cigarette smoking, diet low in folates, carotene, and vitamin c,
Cervical cancer is the most common cause of deaths due to any cancer in developing countries and the number of these is ten times that in developed countries. It is the third most common cancer in women after breast and colorectal cancer, with more than 530000 cases in 2008, 85% of these in developing countries. The mortality: incidence ratio is 52% and there were 275000 deaths in 2008, 88% of them in developing cou
Diabetes DALY 146 000, Türkiye, 2010
Diyabete paralel şekilde TURDEP-II çalışmasında belirlenen prediyabet prevalansı TURDEP-I’e oranla oldukça artmıştır.
Diyabetin SKG kurumuna maliyeti 2012 yılı için yaklaşık olarak 10 milyar TL’dir. Yıllar itibariyle diyabetin toplam maliyeti her yıl bir önceki yıla göre ortalama yaklaşık olarak %18 artmaktadır. SGK tarafından yapılan toplam sağlık harcamaları arasında diyabet 2008 yılında %16.4 gibi bir orana sahipken 2012 yılında bu oran %23’e çıkmıştır.
Kanser kayıt merkezlerinde veriler 5 temel başlık altında değerlendirilmektedirler. Bunlar;
1. Veri kaynaklarının kapsama alanının yeterliliği (completeness of cover)
2. Kaynaklardan gelen olguların ayrıntılarının tam olup olmadığı (completeness of detail)
3. Ayrıntıların güvenilirliği ve doğruluğu (accuracy of detail)
4. Veri kodlamanın doğruluğu (accuracy of reporting)
5. Verilerin ve veri kaynaklarının doğru yorumlanması ve değerlendirilmesi (accuracy of interpretation)
Tüketilen etin yüksek sıcaklıkta uzun süre pişirilmemesine dikkat edilmesi
ASM Hekimlerince üzerlerinde kayıtlı popülasyonda Kanser Tarama Programlarına Katılım Öyküsü sorulan hastaların kanser taramaları ve kanser taramalarında yapılacak testler hakkında bilgilendirilmeleri ve rutin kanser taramalarına katılımları davet edilmesi
Sağlıklı ve mutlu bir toplumun oluşması için hareketli aktif bir yaşam ve egzersizlerin günlük yaşantımızın bir parçası olması gerekmektedir. Yetişkin her birey için haftalık en az 150 dakika orta şiddette egzersiz önerilmektedir. Bu egzersizlerin büyük kas kütlelerini içeren, yürüyüş, hafif koşu, bisiklet veya yüzme gibi dayanıklılık aktivitelerinden oluşması, her bir egzersiz seansının en az 10 dakika olması ve haftanın en az 3-5 gününe yayılmış olması tercih edilmelidir.Haftalık egzersiz süresinin arttırılması fiziksel aktiviteden sağlanan yararın artırılmasını beraberinde getirir. Ayrıca haftada 2 gün, vücudumuzun farklı bölgelerindeki büyük kas gruplarını içeren kuvvet egzersizlerinin eklenmesi kemik doku ve kas dokuların kaybının önlenmesi ve korunması açısından önemlidir. Haftalık egzersizlere, esneklik ve denge gibi eklemlerin hareket genişliğini artıran ve düşmeleri önleyen aktiviteler eklenmelidir.Gün içerisinde mümkün olduğunca hareketsiz geçen zamanı azaltıp aktif bir yaşam biçimini benimsemek harcanan enerji miktarını artırmaya yardımcı olurken düzenli dayanıklılık egzersizleri ile kuvvet, esneklik ve denge egzersizleri sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ve geliştirilmesi, kronik hastalıklara yakalanma riskinin azaltılması için son derecede önem taşımaktadır.Fiziksel aktiviteyi günlük yaşamın bir parçası hâline getirmek kolaydır ve karmaşık bir plan gerektirmez. Bu çerçevede işe, alış verişe gidip gelirken mümkün olduğunca yürüyerek gitmek, arabayı daha uzağa park ederek veya ulaşım araçlarından erken inerek yolun bir kısmını yürümek, trafik elveriyorsa bisikleti tercih etmek gibi aktiviteler hareketli bir yaşam için yapabileceğimiz önemli değişikliklerdendir.
BKI,
Baş çevresi,
Üst Orta Kol Çevresi,
Vücut Ağırlığı, Boy Uzunluğu,
Kol çevresi,
Fiziksel Aktivite Kayıt Formu
24 saatlik geriye dönük besin tüketiminin kaydedilmesi
0-5 yaş Grubu Çocukların antropometrik ölçümleri
6-18 yaş grubu çocukların antropometrik ölçümleri
Gebe kadınlarda antropometrik ölçümler
Emziren kadınlarda antropometrik ölçümler
Bel çevresi ölçülmesi
Kalça çevresinin ölçülmesi
Hane halkı beslenme özellikleri
Evde yemeklerde kullandıkları yağ/yağların kullanım durumu
Hanehalkının Yemek türlerinde uyguladığı pişirme yöntemleri
Ev yapımı yiyeceklerin hanede üretim durumu
Anne sütü ile beslenme
Tamamlayıcı besinlerle beslenme
İshal durumu ve beslenme uygulamaları
Öğün atlama durumları ve nedenleri
0-5 yaş,
6-11 yaş,
12 yaş ve üzeri
bireylerin beslenme alışkanlıkları
Besin tüketim sıklığı
Gebe ve emziren kadınlarda besin tüketim sıklığı
Yaş grublarına göre 24 saatlik geriye dönük besin tüketimi
20 yaş ve üzeri;
Yaş gruplarına göre fiziksel aktivite durumu;
Günlük tüketilen besin miktarları(gram, mL) aşağıdaki şekilde gruplandırılmıştır.1.Et grubu besinler;Kırmızı et, kanatlı hayvan etleri, balık ve işlenmiş balık ürünleri, diğer su ürünleri, işlenmiş et ürünleri (salam, sucuk, sosis, pastırma, sakatatlar vb.). 2.Yumurta3.Kurubaklagiller, sertkabuklu yemişler/yağlı tohumlar vb.4.Süt ve süt ürünleri;süt, yoğurt, peynir, ayran, kefir, dondurma vb.5.Taze sebze ve meyve grubu;yeşil yapraklı sebzeler, patates, diğer taze sebzeler ve turunçgiller, diğer taze meyveler 6.Ekmek grubu;kepekli, tam tahıllı, beyaz ekmek, pide, lavaş, bazlama, yufka, simit vb.7.Tahıllar grubu;taneli tahıllar (pirinç, çavdar, mısır, buğday vb.), unlar (buğday, mısır, pirinç v.b), bulgur, makarna, şehriye, tel kadayıf, kahvaltılık tahıllar,bisküvi, kraker, kek, tarhana, nişasta vb.8.Su 9.Alkolsüz içecekler;çay (siyah, yeşil), bitki çayı, kahve, kakao, gazlı içecekler (kolalı içecekler, gazoz vb.), maden suyu, soda, taze sebze, meyve suyu, hazır meyve suyu, sporcu içeceği, enerji içeceği, geleneksel içecekler, tenk, içecek tozları vb.10.Alkollü içecekler;bira, şarap, rakı vb.11. Yağ grubu;zeytinyağı/fındık yağı, ayçiçek/mısırözü/soya yağı,kanola yağı, sert margarin, yumuşak margarin, tereyağ/kaymak/krema, kuyruk yağı/iç yağ vb.12.Şekerli Besinler;şeker, bal, reçel, pekmez, diğer şekerli besinler (çikolata, fındık ezmesi vb.), puding, lokum, pestil/köme, tahin helvası vb
Sağlıklı beslenmek ve kronik hastalıklardan korunmak için yemekleri pişirirken; haşlama, buğulama, fırın ve ızgara gibi yağsız ve az yağda pişirme yöntemlerinin uygulanması önerilmektedir. Bu öneriler doğrultusunda, hane halklarının yemek türlerine uyguladığı pişirme yöntemlerinden fırınlama/ızgara/teflon tavada (yağsız) pişirme, ıslatma, az veya çok suda pişirme/buğulama, buharda, düdüklü ve basınçlı tencerede pişirme yöntemleri “doğru uygulama”, haşlayıp süzdürme (suyunu dökme), kavurma, köz/mangal gibi direkt ateşte, yağda kızartma yöntemleri de “hatalı uygulamalar” olarak değerlendirilmektedir. Tablo 3.1.5.1’de görüldüğü gibi, Türkiye’de sebze yemeklerinde (etli/etsiz) az veya çok suda pişirme/buğulama en çok kullanılan (%79.4) yemek pişirme yöntemidir. Kuru fasulye, nohut vb.kuru baklagillerin (etli/etsiz) pişirilmesinde, en çok ıslatma (%63.6)ve düdüklü/basınçlı tencere ile pişirme (%45) yöntemleri uygulanmaktadır. Kırmızı etler pişirilirken sırasıyla az veya çok suda pişirme/buğulama (%39.4) ile kavurma (%34.7) yöntemleri en çok tercih edilmektedir. Tavuk eti pişirilirken fırınlama/ızgara, teflon tavada (yağsız) (% 48.8) ve az veya çok suda pişirme/buğulama (%42.7) yöntemi kullanılmaktadır. Balık pişirme yöntemleri arasında yağda kızartma (%59.5) ve fırınlama, ızgara, teflon tavada (yağsız)(%38) pişirme yöntemi tercih edilmektedir. Pilavlar pişirilirken az veya çok suda pişirme/buğulama (%69.9) ile kavurma (%46.9) ve ıslatma (%34.1) yöntemleri kullanılmaktadır. Makarnalar haşlayıp süzdürme (suyunu dökme) (%78.4), börekler fırınlama, ızgara, teflon tavada (yağsız) (%83.7) ve yumurta yağda kızartma (%66.8) ile haşlayıp süzdürme (suyunu dökme) (%60.9) yöntemleri ile pişirilmektedir. Kuru fasulye, nohut vb.kuru baklagiller (etli/etsiz) pişirilirken, düdüklü/basınçlı tencere kullanımı kentlerde (%50.8) kırsal yerleşim yerlerine (%28.7) göre daha yaygındır. Kırmızı et ve tavuk eti pişirilirken, fırınlama/ızgara/teflon tavada (yağsız) pişirme yöntemleri kentlerde (sırasıyla %28.7 ve %53), kırsal yerleşim alanlarına göre(sırasıyla %20.7 ve%36.9 ) daha yaygın kullanılmaktadır. Diğer yemek türlerindepişirme yöntemleri kent ve kırsal yerleşim yerlerinegöre çok büyükfarklılık göstermemektedir.
Türkiye’de yemek türlerinde hatalı uygulama olarak öne çıkan yemek pişirme yöntemleri; balık pişirmede yağda kızartma, pilav pişirmede kavurma, makarna pişirmede haşlayıp süzdürme (suyunu dökme) ve yumurta pişirmede yağda kızartma yöntemleridir.
Sağlıklı beslenmek ve kronik hastalıklardan korunmak için yemekleri pişirirken; haşlama, buğulama, fırın ve ızgara gibi yağsız ve az yağda pişirme yöntemlerinin uygulanması önerilmektedir. Bu öneriler doğrultusunda, hane halklarının yemek türlerine uyguladığı pişirme yöntemlerinden fırınlama/ızgara/teflon tavada (yağsız) pişirme, ıslatma, az veya çok suda pişirme/buğulama, buharda, düdüklü ve basınçlı tencerede pişirme yöntemleri “doğru uygulama”, haşlayıp süzdürme (suyunu dökme), kavurma, köz/mangal gibi direkt ateşte, yağda kızartma yöntemleri de “hatalı uygulamalar” olarak değerlendirilmektedir. Tablo 3.1.5.1’de görüldüğü gibi, Türkiye’de sebze yemeklerinde (etli/etsiz) az veya çok suda pişirme/buğulama en çok kullanılan (%79.4) yemek pişirme yöntemidir. Kuru fasulye, nohut vb.kuru baklagillerin (etli/etsiz) pişirilmesinde, en çok ıslatma (%63.6)ve düdüklü/basınçlı tencere ile pişirme (%45) yöntemleri uygulanmaktadır. Kırmızı etler pişirilirken sırasıyla az veya çok suda pişirme/buğulama (%39.4) ile kavurma (%34.7) yöntemleri en çok tercih edilmektedir. Tavuk eti pişirilirken fırınlama/ızgara, teflon tavada (yağsız) (% 48.8) ve az veya çok suda pişirme/buğulama (%42.7) yöntemi kullanılmaktadır. Balık pişirme yöntemleri arasında yağda kızartma (%59.5) ve fırınlama, ızgara, teflon tavada (yağsız)(%38) pişirme yöntemi tercih edilmektedir. Pilavlar pişirilirken az veya çok suda pişirme/buğulama (%69.9) ile kavurma (%46.9) ve ıslatma (%34.1) yöntemleri kullanılmaktadır. Makarnalar haşlayıp süzdürme (suyunu dökme) (%78.4), börekler fırınlama, ızgara, teflon tavada (yağsız) (%83.7) ve yumurta yağda kızartma (%66.8) ile haşlayıp süzdürme (suyunu dökme) (%60.9) yöntemleri ile pişirilmektedir. Kuru fasulye, nohut vb.kuru baklagiller (etli/etsiz) pişirilirken, düdüklü/basınçlı tencere kullanımı kentlerde (%50.8) kırsal yerleşim yerlerine (%28.7) göre daha yaygındır. Kırmızı et ve tavuk eti pişirilirken, fırınlama/ızgara/teflon tavada (yağsız) pişirme yöntemleri kentlerde (sırasıyla %28.7 ve %53), kırsal yerleşim alanlarına göre(sırasıyla %20.7 ve%36.9 ) daha yaygın kullanılmaktadır. Diğer yemek türlerindepişirme yöntemleri kent ve kırsal yerleşim yerlerinegöre çok büyükfarklılık göstermemektedir.
Türkiye’de yemek türlerinde hatalı uygulama olarak öne çıkan yemek pişirme yöntemleri; balık pişirmede yağda kızartma, pilav pişirmede kavurma, makarna pişirmede haşlayıp süzdürme (suyunu dökme) ve yumurta pişirmede yağda kızartma yöntemleridir.