4. Kırılmanın kliniği:
Tipik kırıklar:
– Direkt fiziksel darbe
– Aksiyel yüklenme
– Bükücü kuvvetlerle yüklenme
– Rotasyonel kuvvetlerle yüklenme
– Kombine kuvvetlerle yüklenme
5.
6.
7.
8. Kırılmanın kliniği:
Patolojik kırıklar
– Hastalıklar veya anormal kemiklerin göreceli olarak daha az
kuvvet sonucu meydana gelen kırıklar
– Osteoporoz
– Metastatik litik lezyon
– Benign kemik kisti
metastasisofrenalcellcarcinoma
metastasisofrenalcellcarcinoma
Pseudoarthroses osteoporotik
9. Kırılmanın kliniği:
Stres kırıkları
– Kemiğe uygulanan tekrarlayan kuvvetler
sonucun da meydana gelen yorulma
kırıklarıdır
– Metatars şaft fraktürleri (marş fraktürü)
– İlk grafilerde gözükmeyebilir
STIR imagesNormal RG
12. Fraktür iyileşmesi: I
I. INFLAMATUVAR DÖNEM (1-4 gün)
Kemik kırıldığında, endosteum, periost ve çevre
yumuşak dokular parçalanır. Bu sırada,kan ve lenf
damarları da parçalanarak dokular arasına kan ve
lenf sıvısı ile eksuda birikir,buna kırık hematomu
denir. Kırık hematomu iyileşme ile yakından
ilişkilidir.
Böhler’e göre ilk 48 saat içinde,kırık uçlarında 1-5
mm. genişliğinde nekroz sahası gelişir. Nekrotik
kemik hücrelerinin absorbsiyonu sonucu kırık
uçları arasında açılma oluşur. Buna Böhler’in
kaçınılmaz kısalığı denir. Nekrotik hücrelere karşı
akut inflamatuvar yanıt oluşur.Bu dönemde
polimorfonükleer lökositler olaya iştirak eder.
13. Fraktür iyileşmesi: II
II. ONARIM DÖNEMİ (4-40 gün)
Kırık hematomu 48 saat içinde organize olur.
Hematomun çevresindeki damarlardan hematom içine
fibroblast infiltrasyonu gelişerek,immatür vaskülerize
kallus dokusunu oluşturur.
Bu döneme fibröz kallus dönemi denir. Bu dönem ilk 7
günlük süreyi içerir. Bu fibröz doku kıkırdak ve
olgunlaşmış genç kemik fibrillerinden oluşur.
Ortamda yeterli oksijen varsa,kemik gelişimi ve iyileşme
olur.
Zamanla kıkırdak doku belirginleşir, bu döneme kıkırdak
kallus(kartilajinöz kallus) denir.
Daha sonra kalsiyum hidroksiapatit kristallerinin olaya
katılmasıyla, sert kemik dokusu oluşur.
14. Fraktür iyileşmesi: III
III. YENiDEN BİÇİMLENDİRME DÖNEMİ (25-100 gün)
Remodeling döneminde, bir taraftan kemikleşme
devam ederken,diğer yandan osteoklastik faaliyetle
rezorbsiyon ve bunu izleyen kemikleşme olur.Kemiğin
yeniden şekillenmesi uzun ekseni yönünde etkileyen
stress kuvvetlerinin ortaya çıkardığı elektromanyetik bir
alan sayesinde olur.Kemiğin yeniden şekillenmesi
ortalama bir yıl sürer ve bu süre sonunda,kemik iliği ve
kemik korteksleri yeniden devamlılık kazanır.
Wolf Kanunu:
Bir kemiğin genetik modele göre gelişmesi veya kırılan
kemiğin iyileşmesi ve yeniden şekillenmesi,kemiği uzun
ekseni istikametinde etkileyen stress kuvvetlerinin
yarattığı elektromanyetik alan sayesinde olur.
15. Fraktür iyileşmesini Etkileyen Faktörler: I
Lokal faktörler:
Kırılan kemiğin beslenmesinin zayıf olması(tibia 1/3 distal cisim
kırığı), hematomun dışarı akması(açık kırık) kırık iyileşmesini
geciktirir.
Tam olmayan kırıklar(Fissur),spongioz yapıdaki kemiklerin kırıkları
çabuk kaynar.
Kortikal kemik kırıkları daha zor kaynar. Kırık uçları birbirinden
uzaksa,kaynama gecikmesi veya kaynamama görülebilir.
Eklem içi kırıklar sinovyal sıvının taşıdığı fibrinolizin nedeniyle daha
geç kaynarlar.
16. Fraktür iyileşmesini Etkileyen Faktörler: II
Lokal faktörler:
Yeterli şekilde ve sürede tesbit kırık kaynamasının temel
prensibidir.
Patolojik Nedenler:
lokal malign hastalıklarda,
metabolik hastalıklarda(DM,Rickets),
osteomyelit ve
radyasyon, kırık iyileşmesini negatif yönde etkiler.
Enfeksiyonlar kırık iyileşmesini geciktirir.
17. İyileşmeyi Etkileyen Faktörler: III
Sistemik faktörler:
1- Yaş: Hasta ne kadar genç ise kırık o kadar erken iyileşecektir.
2- Mineraller ve Vitaminler: Vit-A, B, C, D, kalsiyum, fosfor, çinko
gibi mineraller kırık iyileşmesini pozitif yönde etkiler. Vit-A ve Vit-D
hipervitaminozu kırık iyileşmesini geciktirir.
3- Hormonlar ve Enzimler: Anabolizan hormonlar proteine
baðlý kalsiyumun artmasýna neden olur.Troid hormonu, GH, Insulin,
Kalsitonin, anabolik steroidler, kondroitin sülfat ve hyoluronidaz kırık
iyileşmesini olumlu yönde etkiler. Kortikosteroidler ise osteoblast
gelişimini yavaşlattığından, kırık iyileşmesini geciktirir.
18. İyileşmeyi Etkileyen Faktörler: IV
Sistemik faktörler:
4- Elektrik akımı: (20-40 mA,DC) kırık iyileşmesini hızlandırır.
5- Kırık yerine uygulanan yerel stress ve egzersizler
de kırık iyleşmesini hızlandırır. İyi tesbit yapılmış kırıklarda, erken yük
verilmesi kemik iyileşmesi ve şekillenmesini olumlu yönde etkiler.
6- Kronik enfeksiyonlar, anemi, denervasyon, raşitizm, radyasyon,
antikoagülanlar (Dikumarol), hiperbarik oksijen (uzun süreli) kırık
iyileşmesini negatif etkiler.
7- Growth Faktörler(büyüme Faktörleri): Insülinlike Growth
Factör-I, II, Fibroblast Growth Factör, Epidermal Growth Factör, Bone
Morfojenik Protein gibi faktörler kemik iyileşmesini olumlu yönde
etkiler.
20. Ortopedik Tedavi:
İlk sabitleme
Etkili sabitlemenin yararları
• Ağrıyı azaltır
• Sinir, damar yaralanmalarını azaltır
• Kapalı kırıkların açık kırık olmasını engellemek
• Hasta transportunu kolaylaştırır
Hastane öncesi sabitleme araçları
Sahada deformitenin düzeltilmesi
(Prehospital düzeltme önerilmiyor, eğer yapılacaksa
longitudinal traksiyon şeklinde yapılmalıdır.)
21.
22. Fizik muayene:
• Şişlik, renk değişikliği, deformite
• Aktif ve pasif hareketlerde eklem hareket
genişliği
• Duyarlılık
• Nörovasküler durum
Nörovasküler defisit (Yaralanmalarla oluşabilir; Ciddi deforme
kırıklarda meydana gelebilir; Bazen longutudinal traksiyon bile dolaşımı veya
nörolojik defisiti düzeltebilir)
RADYOLOJİK TETKİK:
23. Hastanede ilk müdahaleler:
• Ödem ve ağrının kontrolü
• Oral alımın durdurulması
• Kırık deformitesinin düzeltilmesi
• – Ağrıyı azaltır
• – Sinir damar gerilimini azaltmak
• – Kırığın açık kırık haline gelmesini engellemek
• – Nabızsız olan• Çıkıkların redüksiyonu
• Açık kırıklara ilk müdahale
• – Tetanoz profilaksisi
• – Antibiyotik uygulanması
• – Debritman ve irrigasyon
• – 1. kuşak sefalosporin+aminoglikozidler
• – Yara kültürü
26. Kırık Redüksiyonu ve
İmmobilizasyon…1
Redüksiyon, temel olarak kapalı
manipülasyon ile, deri ya da iskelet
traksiyonu ile ya da cerrahi olarak
yapılabilir.
• Kapalı redüksiyonda, yumuşak dokular aracılığı ile kırık parçaları
normal anatomik konumlarına getirilmeye çalışılır. Kırık tedavisinde en çok
başvurulan yöntem budur ve çoğunlukla başarılı olur. Özellikle distal radius,
distal tibia ya da distal humerus gibi deri altı dokusu ince olan bölgelerde
kapalı redüksiyon teknik olarak daha rahat yapılabilir. Redüksiyon sonrası dış
tesbit amacı ile atel ya da alçılar uygulanabilir.
• Alçı uygulamasında, Yirmidört saat ve yedi gün sonra kontrolleri yapılır.
Birinci haftada direkt radyogramlar ile kırık pozisyonu ve alçıdaki bollaşma
kontrol edilir. Her kırık için belirlenen zaman geçtikten sonra alçı uygulaması
sonlandırılır.
27. Kırık Redüksiyonu ve İmmobilizasyon…ıı
Traksiyon ile redüksiyonda,
kırık bölgesine deri traksiyonu
ya da iskelet traksiyonu ya da
her ikisi birlikte bir güç uzun
süreli olarak uygulanır.
Kırığa bağlı gelişen
kas spazmı nedeni ile
manipülasyonun
yetersiz kaldığı
durumlarda
traksiyon kullanılır.
28. Kırık Redüksiyonu ve İmmobilizasyon…ııı
Kapalı yöntemler ile redüksiyon sağlanamaz ise ya da
hastanın erken işlevsel mobilizasyonu istenir ise
açık redüksiyon uygulanır. Açık redüksiyon
çoğunlukla eksternal ya da internal fiksasyon ile
kombine edilir. Eksternal fiksasyon amacı ile
günümüzde çoğunlukla aksiyel ya da sirküler
eksternal fiksatörler ya da bunların kombine
biçimleri kullanılır.
42. Kırıklarda Rehabilitasyon
Rehabilitasyon Objektifleri
• Fraktürün nedeni(anamnez)
• Fraktür bölgesi
• Uygulanan tedavi yöntemi
• İmmobilizasyon süresi
• İmmobilizasyondan etkilenen eklemler
• Eklem açıklığı
• Fonksiyonel değerlendirme
• Nöromotor ve duyu değerlendirmesi
43. Kırıklarda
Rehabilitasyon:Kas iskelet sistemi yaralanmalarının
tedavisinde REHABİLİTASYON, çok
önemlidir.
Bir kırığın tedavisinde mutlak anatomik
redüksiyon zorunlu değildir.
İmmobilizasyon çoğunlukla gereksiz olabilir,
ancak rehabilitasyon her zaman temel bir
zorunluluktur.
Rehabilitasyon bu konuda özelleşmiş yetkin
fizyoterapistler tarafından uygulanmalı ve
yönlendirilmelidir.
44. Kırıklarda Rehabilitasyon:
Kırık tedavisine başlanıldığı anda
rehabilitasyon da başlamalıdır.
Rehabilitasyonda aktif egzersiz, aktif katılım
ve aktif kullanım en temel ögelerdir.
Aktif kullanım ile kırık olan bölgenin günlük
yaşam aktivitelerini yerine getirecek
biçimde kullanılmasıdır.
Kırığın oluştuğu yer/kemik/kemikler/kırık
türü ve uygulanan ortopedik tedavisine
göre farklılıklar gösterir.
45. Kırıklarda Rehabilitasyon:
Aktif egzersizler, kas atrofisine ve eklem
sertliğine engel olmak amacı ile yapılan
egzersizlerdir.
Çocuklarda bu süreç kendiliğinden ve
oldukça hızlı olarak ilerler.
İleri yaşlarda gelişen kırıkların
rehabilitasyonu kendine özgü
güçlükleri taşır.
46. Kırıklarda Rehabilitasyon: (CPM)
Sürekli pasif hareketler (continuous passive motion:
CPM): Özellikle eklemlere uzanan kırıklar ve
eklemlere yönelik girişimler sonrası eklem hareket
genişliğini korumak/artırmak ve bu sürede kıkırdağın
beslenmesini/düzgünlüğünü sağlayan ve her eklem
için farklı ayarlanan/tasarlanmış cihazlarla
uygulanan bir yöntemdir.
Rehabilitasyonu planan eklem/eklemlere istenilen süre
ve istenilen genişlikte pasif hareket yaptırılabilir.
Yararlı olup olmadığı tartışmalı olmakla birlikte kimi
hastalarda en azından erken dönemde yararlı
olabildiği konusunda kanıtlar vardır.
47. Fizyoterapi ajanları:
• Soğuk uygulamalar
• TENS,
• EMS,
• Rus akımı
• Faradik akım,
• İyontoforozis,
• Elektro manyetik alan tedavisi,
• Yüzeyel ve derin ısıtıcı,
• Eklem hareket açıklığının korunmasına
yönelik egzersizler ,
• Progresif rezistif egzersizler.
Kapalı redüksiyonda, yumuşak dokular aracılığı ile kırık parçaları normal anatomik konumlarına getirilmeye çalışılır. Kırık tedavisinde en çok başvurulan yöntem budur ve çoğunlukla başarılı olur. Özellikle distal radius, distal tibia ya da distal humerus gibi deri altı dokusu ince olan bölgelerde kapalı redüksiyon teknik olarak daha rahat yapılabilir. Redüksiyon sonrası dış tesbit amacı ile atel ya da alçılar uygulanabilir. Alçı kalsiyum sülfatın yarı hidrate biçimidir. Suya atılınca hidrasyonu tamanlanır ve eksotermik bir reaksiyon ile sertleşir. Tıbbi alçı çoğunlukla sargı bezlerine emdirilmiş olarak bulunur. Alçı uygulanacak vücut bölümüne eğer başka bir amaç ile uygulanmıyor ise önce çorap, pamuk ya da yün gibi bir yumuşak örtü sarılır. Daha sonra alçı suya bırakılır. Yaklaşık bir dakika kadar suda tutulduktan sonra çıkartılır ve iki ucundan sıkılarak fazla suyu alınır. İlgili bölgeye gerim uygulanmadan sarılır. İstenilen biçim verilir. Sertleşme tamamlanana dek beklenir. Hastanın derisi üzerinde kalan fazla alçılar temizlenir. Nörovasküler muayene yapılır. Sorun var ise alçı yeniden uygulanır. Alışılmış olarak üç günlük bir süre için hastanın bu ekstremitesini kalb düzeyi üzerinde tutması istenir. Yirmidört saat ve yedi gün sonra kontrolleri yapılır. Birinci haftada direkt radyogramlar ile kırık pozisyonu ve alçıdaki bollaşma kontrol edilir. Her kırık için belirlenen zaman geçtikten sonra alçı uygulaması sonlandırılır. Alçı çıkartmak için vibrasyonlu testerelerden ve özel ayırıcılardan yararlanılır. Zorunlu koşullarda alçı su içine sokularak yumuşatılır ve makas ile kesilerek çıkartılır.
Deri traksiyonu deriye yapışan adheziv bir band ile bunun çevresine uygulanan kompresif nitelikte bir bandaja ağırlık asılması ile uygulanır. İskelet traksiyonunda her kemik için belirli olan bölgelerden uygun teknikler kullanılarak bir Steinmann pini geçirilir ve bu pinin ucuna yeterli miktarlarda ağırlık asılır. Deri traksiyonuna göre daha fazla ağırlık uygulamak olasılığı vardır. Örneğin çocukluk çağı femur kırıklarında femur distal metafiz-diafiz bileşkesine Steinmann pini uygulandıktan sonra kalça ve diz eklemlerini 90'ar derece fleksiyonda tutacak biçimde traksiyon uygulanır. Kontrol radyogramları alınır. Gerekir ise traksiyon sisteminde makaraların yeri ve uygulanan ağırlıklar değiştirilerek uygun kırık pozisyonu elde edilir. Kallus dokusu oluşana dek yaklaşık 10-15 gün kadar traksiyon sürdürülür ve daha sonra pelvipedal alçı (PPA) uygulanır. Günümüzde erişkinlerde traksiyon süresinini çocuklarda olduğu gibi uzatılmaması yeğlenmektedir. Yatak içindeki uzun süreli traksiyonlar bası yaralarına ve derin ven trombozu ya da pulmoner emboli gibi sistemik komplikasyonlara yol açabilir. Erişkinlerde daha çok ameliyatlar sırasında açık redüksiyona yardımcı olabileceğinden iskelet traksiyonu uygulanmaktadır. Ayrıca hastane yataklarının uzun süre meşgul edilmesini önlemek amacı ile çocukluk çağı kırıklarında bile erken cerrahi girişimin daha fazla uygulandığı görülmektedir.
Aksiyel fiksatörlerde kırık olan kemik çoğunlukla proksimal ve distal uçlarından uygulanan yeterli sayıda pinler ile fiksatörün çoğunlukla tübüler olan ana gövdesine fikse edilir. Ana gövdede çeşitli redüksiyon manevralarına uygun olan eklemler yer alır. İstenilen pozisyon elde edilir ve direkt radyogramlar ya da floroskopi ile pozisyon kontrol edilir. Daha sonra fiksatörün eklemleri sabitleştirilir. Sirküler fiksatörlerde ana gövde uygun sayıda ve büyüklükteki çember biçimindeki üniteleri birbirlerine bağlayan yivli çubuklardan oluşur. Kırık kemiğe uygun aralıklardan uygulanan Kirshner telleri bu ana gövdedeki tutucular yardımı ile iliştirilir. Redüksiyon kontrol edilir. Aksiyel fiksatörler ile sirküler fiksatörlerın tasarım yönünden en önemli farkı, aksiyel fiksatörlerde kalın pinlerin, sirküler fiksatörlerde ince Kirshner tellerinin kullanılmasıdır. Aksiyel fiksatörler acil koşullarda hızla uygulanabilir, ama buna karşılık zaman içinde pin-kemik aralığında sorun ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Sirküler fiksatörlerin uygulanması uzun zaman alır, ama buna karşılık pin-kemik aralığında zaman içinde sorun ortaya çıkma olasılığı azdır.