SlideShare a Scribd company logo
1 of 24
Psikotropların Gelişen Beyin üzerine
Etkileri Derken Olumsuzluk mu
Algılamayız? Yoksa Olumlu Bir
Plastisite ve Gen İfadesi mi?
Beyinin Sırları
• Beyin hücreleri-100 milyar-samanyolu galaksisindeki yıldızların sayısı
ile aynı sayıda
• Beyin hücreleri o kadar küçük ki, bir broş (toplu iğne başı) 30.000
hücre içeriyor.
• Nöronların iletişim işlemi elektrokimyasaldır.
• Beyin bir 25 watt’lık bir ampulun elektrik gücüne sahiptir.
• İletişim için bağlantıların yapılmış olması gerekir.
• İnsan beyni kalorimizin yaklaşık %20’sini tüketir.
Nöral Gelişim Sürecindeki Aşamalar
• Nörogenezis
• Bölmelenme
• Nöral Farklılaşma
• Nöral Göç
• Aksonal Kılavuzluk
• Sinaptogenezis ve Apoptozis
Sinaps Eliminasyonu
Beynin çeşitli bölgelerinin evrelerde gelişiminin ilerleyişi
gözlenmektedir. İnsanda kortikal ve subkortikal beyin
bölgelerinde gri cevherin yaş ile birlikte değişimi
[Giedd ve ark. 1996, 1999].
Sinapsların %40 kadarı ergenlik sırasında kaybedilir...
İlaca maruziyet, matur olmuş alanlardan
daha çok aktif gelişim gösteren alanlar
üzerinde en büyük etkiye sahiptir !
• Bir bölgede ve cinsiyetle ilişkin tarzda aşırı üretim ve budanmanın
gözlenmesi, farklı beyin bölgelerini seçici olarak vulnarabl kılabilir.
• Kortekste gri cevherin aşırı üretimi ve budanması erkeklerde 12.4
yaşta, kızlarda 11.6 yaşta pike ulaşır (Giedd ve ark. 1999) .
• İlaca bağlı gen ekspresyonları
erişkinlerden farklı olabilir.
(Amfetamin verilimini takiben mikrodiyaliz ile
incelenen dopamin salınım değerleri (sol taraf)
ve bu dozlara immediate early gene c-fos yanıtı
(sağ taraf)) (Andersen ve ark. 2001)
Hastalık İlaç
Akut
Çocuk
Gelişimsel
Psikotroplara Maruziyet
Sorun etkisi
• Beyin çevresel gereksinimleri karşılamak için budanmayı
denetleyerek yetişkinliğe devam edecek sinapsları “seçer” (nöronal
Darwinizm)
• Tekrarlayan anneden ayrılıklara maruz kalmanın türlere-özgü
stresin bir şekli olduğu düşünülür, bunun ergenlik döneminde sinaps
aşırı oluşumunu engellediği ve ayrıca erişkinlikte sinaptik yoğunluğu
azalttığı belirtilmektedir (Andersen ve Teicher 2004).
• Tacize uğrayan bir çocukta beynin bağlantılarının oluşturulmasının
(wiring) temelinde aynı işlemin olduğuna inanılmaktadır (Teicher
2002).
• Çocuk kötüye kullanımına eşlik eden olumsuz etkiler ve stres seçici
olarak amigdala ve hipokampusu etkiler (Teicher 2002).
Çocuklarda Psikotrop İlaç Kullanımında Artış!
Çocuklarda Psikotrop İlaç Kullanımında Artış!
• Stimulanlar ve antidepresanlar çocuk ve ergenlere reçetelenen
psikotropların iki ana sınıfıdır.
• Yalnızca ABD’de yıllık 4 milyon çocuğa stimulanlar legal olarak
reçetelenmektedir (Zito ve ark. 2000; Connor 2002).
• ABD’de ilkokul ve okulöncesi çocuklarda fluoksetinin reçetelenme
oranları 1991 ile 1995 arasında 1.8 kat artarken (Zito ve ark. 2000).
Kanada’da 1993 ile 1997 yılları arasında 5 yaş ve daha küçük
çocuklara SSRI kullanımı 10 kat artmıştır (Minde 1998).
• Ayrıca, davranım sorunlarına yönelik atipik antipsikotiklerin kullanımı
artmaktadır.
İlaç Etkilerinin Farklı Şekillerde
Yetişkinliğe Taşınması
• Nöronal imprinting- Çocuklukta maruz kalışta ilacın
etkileri kuluçkaya yatar, bu etkilerin ifade buluşu gecikir
ve vulnerabl sistem maturasyona ulaşır ulaşmaz (tipik
olarak erişkinlikte) ifade bulur (Andersen, 2003).
• “Eşit, fakat zıt” hipotezi
Stimulanlar
• Stimulanlardan (metilfenidat, amfetaminler vb.) dopamin ve noradrenalinin
geri alınımını bloke eder.
• Stimulanların etki mekanizmaları immatur ve matur hayvanlarda hemen
hemen aynıdır (benzerdir). Bu hastalık durumundan bağımsızdır, fakat
stimulanın etki ettiği substrat yaşla birlikte farklılaşma gösterir ve bu da
aktivasyonun farklı derecelerine yol açar.
• Stimulanların etkisi paradoksal değildir.
• MPH’ın DEHB olan çocuklarda seçici olarak
prefrontal korteksi aktive ettiğini, sitriatumda
ise aktiviteyi azalttığını, bunu normal çocuklarda
böyle yapmadığını da ileri sürdüler
(Kim ve ark. 2001).
Stimulanlar-Etki Farklılıkları
• Yetişkinlerde stimulanlar birincil olarak dopamin sistemi yoluyla öforojenik
etkilere neden olur (Wise 1996; Volkow ve ark. 1999), ancak çocuklarda
stimulanların kullanımı disforiye neden olur ki, bu kötüye kullanım eğilimine
meydan vermez (Rapoport ve ark. 1980).
• Çocukluk sırasında MPH kullanımı geçici olarak kilo almayı azaltır, fakat bu
erişkinlikte bariz değildir (Rapoport ve ark. 1978; Spencer ve ark. 1998).
• Beyin üzerine stimulanların kalıcı etkilerine yönelik “eşit fakat zıt-equal but opposite’
varsayımı. Diyagram, maruziyete kalışın maturasyonel evresine bağlı olarak
stimulana yanıttaki (katekolaminlere duyarlılık) farklı yörüngeleri göstermektedir.
Üçgenler, çeşitli yaş gruplarında yanıtların aralıklarını göstermektedir. Sol taraftaki
mavi üçgen normal çocuklardaki yanıtlılığı betimlemektedir (hayvanlarda adölesanlığa
doğru matür oldukça azalan stimılan yanıtı). Sağdaki kırmızı üçgen normal ergen ve
erişkindeki yanıtlılıktır. Normal çocuklara stimulanlar verildiğinde ve sonrasında
çekilme olduğunda (stimulant-withdrawal profile), katekolaminlere duyarlılık devam
eden maturasyonla zayıflar, erişkinlikte tersine dönmüş duyarlılık (reversed
sensitivity; sağdaki mavi üçgen) ve tolerans oluşur (mavi, noktalı ok). DEHB olan
çocuklar (yeşil üçgen) katekolaminlere artmış duyarlılığa (örneğin, stimulanlar ters U
şekil eğrisinde azalmış aktivite sergiler) ve daha fazla dopamin aracılıklı aktiviteye
(artmış DAT) sahiptir; her iki durum yaşla birlikte azalır. Stimulanlara maruz bırakılan
normal çocukların aksine, gelişimin gidişatı stimulana maruz kalan DEHB’li
çocuklarda normalize olur (noktali yeşil ok). Yetişkinde stimulana maruziyet (kırmızı
çabuk-aşağı ortada) zamanla artan sensitizasyon oluşturuyor (stimulant-enhanced
profile; üstteki kırmızı üçgen Vanderschuren ve ark. 1999). Andersen (2003)den
• Çoğu MRI çalışması, DEHB belirtilerindeki yaşla birlikte
azalmasında stimulanların katkı payını saptama yetersiz
örneklem boyutuna sahipti. Ancak, belirtilen en büyük
ölçekli çalışmada; tedavi almayan eşleştitimiş DEHB’li
deneklerle karşılaştırıldığında, beyaz cehver yoğunluğu
(density) ilaç kullanan DEHB’li çocuklarda %8.9 daha
büyük ve yaşça eşleştirilmiş kontrollerde %10.7 daha
büyüktü (Castellanos ve ark. 2002). Stimulana
maruziyeti takiben kortiko-stiratal-talamik beyin
işlevlerindeki değişiklikler, anatomik değişikliklere oranla
daha kolay gözlenebilir ve bu etkin bir araştırma alanıdır.
• Hastalığın olmadığı bir durumda (disease-free state) gelişim sırasında stimulanların
etkilerini daha iyi anlamak için, hayvan çalışmaları tercih edilmektedir. Stimulanların
motor etkileri hayvanlarda, DAT’ın presinaptik işaretçisi ile orantılı olarak yaşla birlikte
değişmektedir. Spesifik olarak sitriatumdaki DAT, sıçanlarda (Moll ve ark. 2000) ve
insanlarda (Haycock ve ark. 2003) ergenlik sırasında erişkinlik durumuna geçerken
aşırı üretilmekte ve budanmaktadır. DAT yoğunluğu sıçanlarda ergenlik sırasında
yükselirken, artmış geri alınım (reuptake) dopaminin ekstrasellüller düzeylerini
(Andersen ve Gazzara 1993) ve postsinaptik reseptörlerini azaltır ve ikincil ulak
(messenger) sistemleri upregüle olur (Andersen 2002). Bu koşullar altında, adölesan
sıçanlar, diğer yaştaki sıçanlar ile karşılaştırıldığında yeni ortamlara yanıt olarak daha
büyük aktivite göstermektedirler (Laviola ve ark. 2003) ve bu durum DEHB olan
çocuklara benzerdir; DEHB olan çocuklar yaşça eşleştirilmiş sağlıklı çocuklara oranla
daha yüksek striatal DAT düzeylerine sahiptir (Krause ve ark. 2000). Adölesan
sıçanlarda ve DEHB olan çocuklarda yükselmiş bu aktivite stimulanlar ile rate-
dependent tarzda azaltılmaktadır. Dopamin D1:D2 reseptör yoğunluğundaki yaşla
birlikteki değişmeler (shifts) de stimulanlarınn etkilerini anlamada önemlidir (Tirelli ve
ark. 2003).
• Stimulanların lokomotor etkileri, nöronal aktivitenin bir işaretçisi (marker)
olan hemen erken c-Fos genini immünoreaktif indislerindeki değişikler ile
paraleldir. Amfetamin (Andersen 2001), metilfenidat (Brandon ve Steiner
2003) ve kokain (Snyder-Keller ve Keller 1998) c-Fos-immünreaktif
nöronların sayısını artıma yetisi sıçanlarda sütten kesme, adölesan ve
erişkinlik arasında azalır. Bununla birlikte striatumta yaş ile birlikte
aktivasyon örüntüsü değişir, bunun striatumdan çıkan efferent çıktıların
maturasyona devam etmesiyle ilişkili olduğu ileri sürülmektedir. Azalmış
stimulan etkileri, ergenlikte artan asetilkolin-aracılıklı tonla da
bağlandırılmaktadır (Bolanos ve ark. 1998). Ayrıca, veziküler-aracılıklı
taşıyıcı 2 (vesicular-mediated transporte 2-VMAT-2) tekrar
düzenlenmesinde yaşla birlikte değişiklikler ile (bu durum muhtemelen D2
reseptörleri yoluyla gerçekleşir) ilişkilendirilmektedir.
• Stimulanların akut ve olası kronik etkilerinde cinsiyet farklılıkları östrojen düzeyleri ile
ilişkilidir (Kuhn ve ark. 2001). Gonodal streoidler yaşamın erken dönemlerinde
stimulanlara olan duyarlılığı düzenler ki bu pubertede cinsiyet farklılıkları ortaya çıkarır
(Kuhn ve ark. 2001). Kokainin uyardığı aktive, sıçanlarda puberte öncesinde
cinsiyetler arasında karşılaştırılmıştır, ancak erkeklerde kokainin uyardığı aktivite
ergenlik sırasında arttığı postpubertal dönemde azaldığı bulunmuştur (Kuhn ve ark.
2001). Öztröz siklus ve farklı maturasyonel evrelerindeki östrojendeki yükselme ve
düşmeler yoluyla, dopamin için DAT affinitesini desensitize ederler (Castner ve ark.
1993). Dopaminin daha az geri alınımı olması nedeniyle, amfetaminin uyardığı
dopamin salımı ve stimulanlar tarafından c-Fos ekspresyonun post-sinaptik
aktivasyonu dişilerde erkeklere oranla daha büyüktür (Snyder-Keller ve Keller 1998).
Nöroanatomik olarak östrojen düzeylerinde artışlar, PFC’de erkeklerde dentritik alanın
boyutunu artırırken dişilerde bunu yapmamaktadır, aksi olarak orbitofrontal
korteksteki östrojen düzeyindeki artışlar dentritik alanın boyutunu dişilerde artırmakta,
erkeklerde etkilememektedir (Kolb ve ark. 2004). PFC ve orbitofrontal korteksilaç
maruziyetine resiprokal örüntüde yanıt oluştururlar ve bunun nedeni stimulanlara
yanıttaki cinsiyet farklılıklarından kaynaklanıyor olabilir.
• İnsanda çoğu kortikal beyin bölgesi çocukluk ve ergenlik boyunca
gelişerek pik gri cevher yoğunluğuna ulaşırlar. Bu bölgelerin
anatomi ve işlevindeki değişiklikler insanlarda, primatlarda ve
kemirgenlerde ergenlik dönemi sırasında kortekse gelen dopamin
aracılıklı dürtüler (dopamine-medaiated drive) doruğa ulaşır (Spear
2000). Kemirgenlerde araştırmadaki yenilik ile ilişkili artışlar
(impulsivite endeksi-yenilik arayışı) ergenlikte ortaya çıkar ve bu
PFC’deki artmış işlevsel aktiviteyle ilişkilidir (Spear 2000).
Stimulanlar (novelty seeking) yenilik arayışını azaltır (Heyser ve ark.
2004) ve ergenlikte stimulan verilimini takiben nöronal aktivasyon
erişkinliktekine benzer hal alır (Andersen 2001).
• İmmatür hayvanlarda stimulanların dikkat üzerine etkileri,
yetişkinlerdeki kadar iyi çalışılmamıştır, bunun nedeni kısmen
değerlendirme paradigmalarında yaşa uygun düzenlemelerin
yapılmamasıdır. İnsan görüntüleme çalışmaları göstermiştir ki;
yetişkinler ile karşılaştırıldığında çocuklukta bilişsel işlem sırasında
prefrontal bölgeler daha fazla fakat daha diffüz örüntüde aktivasyon
göstermektedir (Casey ve ark. 2000). Yanıt inhibisyonuna (response
inhibition) eşlik eden diffüz aktivasyon örüntüleri DEHB olan
çocuklarda yaşça eşleştirilmiş kontrollere oranla daha büyüktür, bu
durum frontostriatal devrenin maturasyonundaki gecikmeyi
yansıtmaktadır (Durston ve ark. 2003). Bu örüntü ergenlik ve
yetişkin arasında sinaptik budanmayla uygun olarak daha belirli hale
gelir (Casey ve ark. 2000) ve DEHB olan çocuklarda metilfenidat
kullanımı bu örüntüyü normalize eder (Vaidya ve ark. 1998).
• Sürpriz olmayarak, stimulanlara juvenil dönemde maruziyet biyokimyasal etkiler
oluşturur ve yetişkinlikte maruz kalan sıçanlardan farklılık gösterir. Yetişkinlikte
dopamin nöronlarının iletiminde telafi edici (kompansatuvar) artışlar stimulan
kullanımını ve çekilmesini takiben oluşur. Puberte öncesi stimulanlara maruz kalış
dopamin nörotransmisyonunu azaltır (Moll ve ark. 2001). Juvenil dönemde maruz
kalan sıçanlarda ekstrasellüler dopamin düzeyleri azalır (Howard ve ark. 1997,
Sproson ve ark. 2001), erişkinlikte ilaca maruz kalan erişkinlerde ise artmış dopamin
düzeyleri gözlenir (Cornish ve Kalivas 2001). Postnatal kokaine maruz bırakılan
sıçanlarda anormal dağılımlı D2 reseptör mRNA’sı (Howard ve ark. 1997) ve
striatumda azalmış D2 reseptör dansitesi (Carey ve ark. 1997) gözlenir (kontrollerle
karşılaştırıldığında). Kontrollere oranla (Relative to controls) farelerde ergenlikte sub-
kronik stimulan tedavi maruziyete yanıt olarak ekstrasellüler dopamin düzeyi artar
(Adriani ve ark. 2001) fakat sıçanlarda zamanla salınımın gittikçe azaldığı bildirilmiştir
(Philpot ve Kirstein 1999). Anlatılanları toparlarsak; puberte öncesi stimulana maruz
kalış , tekrar karşılaşmada yanıtlılığı azaltır, ergenlikte geçiş gösterir, erişkinlikte ise
yanıtlılığı artırır.
• Nöroanatomi Üzerine Stimulana Maruziyetin Kalıcı Etkileri
• Stimulanlara maruz kalışı takiben davranış ve biyokimyadaki gözlenen
etkiler nöroanatomideki değişiklikler için temel teşkil eder. İlaca maruziyetin
zamanlaması dentritik yapının yerleşimini ve morfolojisini etkiler. Primatlarda
kokaine prenatal maruz kalış nöronal migrasyonu azaltır ve nöronun
amaçlanan hedefe ulaşması engellenir (Lidow ve ark. 2001) veya sıçanlarda
uygun nörit uzantıların başarılması engellenir (Snow ve ark. 2001).
Sıçanlarda amfetamine prenatal maruziyet PFC’de dentritik dallanmayı
artırır fakat nukleus akumbenste böyle bir şey yapmaz (Diaz ve ark. 2003).
Erişkinlerde amfetamine maruz kalış hem PFC’de hem de nukleus
akumbenste dallanmayı artırır (Robinson ve Kolb 1999). Erişkinlikte
metilfenidata maruziyeti takiben nukleus akumbenste artmış AMPA GluR2/3
reseptörleri gözlenirken bu durum juvenillerde gözlenmez (Andersen ve ark.
2002). Sonuç olarak stimulanlar nöroanatomide, stimulana maruz yaşına
bağlı olarak kalıcı değişiklikler yapar.
Serotonin….
• Hücre prolifreasyonu, farklılaşması ve apoptoziste
gelişimsel uyarma sağladığı unutulmamalıdır.
• SERT mRNA düzeyleri ile sinaptogenezis ile koroledir.
• Bu durum beyinde yeni modellenme anlamına gelir.
Psikotrop İlaçlar Plastisite

More Related Content

Similar to Psikotrop İlaçlar Plastisite

Depresyon ve Nöroostrojen.pptx
Depresyon ve  Nöroostrojen.pptxDepresyon ve  Nöroostrojen.pptx
Depresyon ve Nöroostrojen.pptxMehmetBaltaciolu
 
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker ArtukoğluTourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker ArtukoğluBekir Artukoglu
 
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker ArtukoğluTourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker ArtukoğluTTSG-Slide
 
Replikatif yaşlanma ve werner sendromu
Replikatif yaşlanma ve werner sendromuReplikatif yaşlanma ve werner sendromu
Replikatif yaşlanma ve werner sendromuRecep Turan
 
Cinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin Düzenlenmesi
Cinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin DüzenlenmesiCinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin Düzenlenmesi
Cinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin DüzenlenmesiÖzgün Özalay
 
Tourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. Artukoglu
Tourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. ArtukogluTourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. Artukoglu
Tourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. ArtukogluTTSG-Slide
 
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...TTSG-Slide
 
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...Bekir Artukoglu
 
Çocukluk Çağı Böbrek Tümörleri
Çocukluk Çağı Böbrek TümörleriÇocukluk Çağı Böbrek Tümörleri
Çocukluk Çağı Böbrek TümörleriBarış Yılmaz
 
çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
adölesan jinekoloji puberte ve sorunları
adölesan jinekoloji puberte ve sorunlarıadölesan jinekoloji puberte ve sorunları
adölesan jinekoloji puberte ve sorunlarıEZeynepYilmaz
 
Progesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeri
Progesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeriProgesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeri
Progesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeriTrkiyeMenopozVeOsteo
 

Similar to Psikotrop İlaçlar Plastisite (20)

Depresyon ve Nöroostrojen.pptx
Depresyon ve  Nöroostrojen.pptxDepresyon ve  Nöroostrojen.pptx
Depresyon ve Nöroostrojen.pptx
 
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker ArtukoğluTourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
 
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker ArtukoğluTourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
Tourette Sendromu Nedir? Bekir Berker Artukoğlu
 
Yaşam boyu zorluk: DEHB
Yaşam boyu zorluk: DEHBYaşam boyu zorluk: DEHB
Yaşam boyu zorluk: DEHB
 
Replikatif yaşlanma ve werner sendromu
Replikatif yaşlanma ve werner sendromuReplikatif yaşlanma ve werner sendromu
Replikatif yaşlanma ve werner sendromu
 
Cinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin Düzenlenmesi
Cinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin DüzenlenmesiCinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin Düzenlenmesi
Cinsel ve Maternal Davranışın Nöroendokrin Düzenlenmesi
 
Otizm
OtizmOtizm
Otizm
 
Tourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. Artukoglu
Tourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. ArtukogluTourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. Artukoglu
Tourette Sendromu, Klinik Seyir ve Tedavi-Bekir B. Artukoglu
 
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
 
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
Son Gelismelerle Tourette Sendromu : Norobiyolojik Mekanizmalar- Bekir Berker...
 
Çocukluk Çağı Böbrek Tümörleri
Çocukluk Çağı Böbrek TümörleriÇocukluk Çağı Böbrek Tümörleri
Çocukluk Çağı Böbrek Tümörleri
 
çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)
çOcuklarda ölümcül zehirlenmeler(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dikkat eksikli¤i hiperaktivite bozuklu¤u(fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Zihin beden ilişkisi
Zihin beden ilişkisiZihin beden ilişkisi
Zihin beden ilişkisi
 
Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Dehb (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
adölesan jinekoloji puberte ve sorunları
adölesan jinekoloji puberte ve sorunlarıadölesan jinekoloji puberte ve sorunları
adölesan jinekoloji puberte ve sorunları
 
Sunu1
Sunu1Sunu1
Sunu1
 
Noktüri
Noktüri Noktüri
Noktüri
 
Progesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeri
Progesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeriProgesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeri
Progesteron ve progestinlerin jinekolojideki yeri
 
Huntington's disease (HD)
Huntington's disease (HD)Huntington's disease (HD)
Huntington's disease (HD)
 

More from tumerturkbay

Çocuk ve Ergenlerde Öfke Yönetimi
Çocuk ve Ergenlerde Öfke YönetimiÇocuk ve Ergenlerde Öfke Yönetimi
Çocuk ve Ergenlerde Öfke Yönetimitumerturkbay
 
Yıkıcı Davranış Bozuklukları
Yıkıcı Davranış BozukluklarıYıkıcı Davranış Bozuklukları
Yıkıcı Davranış Bozukluklarıtumerturkbay
 
Psikopati ve Saldırganlık
Psikopati ve SaldırganlıkPsikopati ve Saldırganlık
Psikopati ve Saldırganlıktumerturkbay
 
Pediatride Psikotrop ilaç etkileşimleri
Pediatride Psikotrop ilaç etkileşimleriPediatride Psikotrop ilaç etkileşimleri
Pediatride Psikotrop ilaç etkileşimleritumerturkbay
 
Enürezis Nokturna
Enürezis NokturnaEnürezis Nokturna
Enürezis Nokturnatumerturkbay
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tumerturkbay
 
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...tumerturkbay
 
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık Kaygısı BozukluğuAyrılık Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık Kaygısı Bozukluğutumerturkbay
 
Dikkat Modaliteleri
Dikkat ModaliteleriDikkat Modaliteleri
Dikkat Modaliteleritumerturkbay
 
Otizm ve Stereotipi
Otizm ve StereotipiOtizm ve Stereotipi
Otizm ve Stereotipitumerturkbay
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve Ölçekler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve ÖlçeklerDikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve Ölçekler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve Ölçeklertumerturkbay
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Komorbidite
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu KomorbiditeDikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Komorbidite
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Komorbiditetumerturkbay
 

More from tumerturkbay (19)

Erişkin otizm
Erişkin otizmErişkin otizm
Erişkin otizm
 
Cinsel Egitim
Cinsel EgitimCinsel Egitim
Cinsel Egitim
 
Otizm Beden dili
Otizm Beden diliOtizm Beden dili
Otizm Beden dili
 
Çocuk ve Ergenlerde Öfke Yönetimi
Çocuk ve Ergenlerde Öfke YönetimiÇocuk ve Ergenlerde Öfke Yönetimi
Çocuk ve Ergenlerde Öfke Yönetimi
 
Yıkıcı Davranış Bozuklukları
Yıkıcı Davranış BozukluklarıYıkıcı Davranış Bozuklukları
Yıkıcı Davranış Bozuklukları
 
Psikopati ve Saldırganlık
Psikopati ve SaldırganlıkPsikopati ve Saldırganlık
Psikopati ve Saldırganlık
 
Selektif Mutizm
Selektif MutizmSelektif Mutizm
Selektif Mutizm
 
Metilfenidat
MetilfenidatMetilfenidat
Metilfenidat
 
Pediatride Psikotrop ilaç etkileşimleri
Pediatride Psikotrop ilaç etkileşimleriPediatride Psikotrop ilaç etkileşimleri
Pediatride Psikotrop ilaç etkileşimleri
 
Enürezis Nokturna
Enürezis NokturnaEnürezis Nokturna
Enürezis Nokturna
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
 
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Mizaçlara Yönelik Olarak Tedavini...
 
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık Kaygısı BozukluğuAyrılık Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
 
Aile Tutumları
Aile TutumlarıAile Tutumları
Aile Tutumları
 
Dikkat Modaliteleri
Dikkat ModaliteleriDikkat Modaliteleri
Dikkat Modaliteleri
 
Otizm ve Stereotipi
Otizm ve StereotipiOtizm ve Stereotipi
Otizm ve Stereotipi
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve Ölçekler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve ÖlçeklerDikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve Ölçekler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu'nda Kullanılan Test ve Ölçekler
 
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Komorbidite
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu KomorbiditeDikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Komorbidite
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Komorbidite
 
ögrenme
ögrenmeögrenme
ögrenme
 

Psikotrop İlaçlar Plastisite

  • 1. Psikotropların Gelişen Beyin üzerine Etkileri Derken Olumsuzluk mu Algılamayız? Yoksa Olumlu Bir Plastisite ve Gen İfadesi mi?
  • 2. Beyinin Sırları • Beyin hücreleri-100 milyar-samanyolu galaksisindeki yıldızların sayısı ile aynı sayıda • Beyin hücreleri o kadar küçük ki, bir broş (toplu iğne başı) 30.000 hücre içeriyor. • Nöronların iletişim işlemi elektrokimyasaldır. • Beyin bir 25 watt’lık bir ampulun elektrik gücüne sahiptir. • İletişim için bağlantıların yapılmış olması gerekir. • İnsan beyni kalorimizin yaklaşık %20’sini tüketir.
  • 3. Nöral Gelişim Sürecindeki Aşamalar • Nörogenezis • Bölmelenme • Nöral Farklılaşma • Nöral Göç • Aksonal Kılavuzluk • Sinaptogenezis ve Apoptozis
  • 5. Beynin çeşitli bölgelerinin evrelerde gelişiminin ilerleyişi gözlenmektedir. İnsanda kortikal ve subkortikal beyin bölgelerinde gri cevherin yaş ile birlikte değişimi [Giedd ve ark. 1996, 1999]. Sinapsların %40 kadarı ergenlik sırasında kaybedilir...
  • 6. İlaca maruziyet, matur olmuş alanlardan daha çok aktif gelişim gösteren alanlar üzerinde en büyük etkiye sahiptir ! • Bir bölgede ve cinsiyetle ilişkin tarzda aşırı üretim ve budanmanın gözlenmesi, farklı beyin bölgelerini seçici olarak vulnarabl kılabilir. • Kortekste gri cevherin aşırı üretimi ve budanması erkeklerde 12.4 yaşta, kızlarda 11.6 yaşta pike ulaşır (Giedd ve ark. 1999) . • İlaca bağlı gen ekspresyonları erişkinlerden farklı olabilir. (Amfetamin verilimini takiben mikrodiyaliz ile incelenen dopamin salınım değerleri (sol taraf) ve bu dozlara immediate early gene c-fos yanıtı (sağ taraf)) (Andersen ve ark. 2001)
  • 8. Sorun etkisi • Beyin çevresel gereksinimleri karşılamak için budanmayı denetleyerek yetişkinliğe devam edecek sinapsları “seçer” (nöronal Darwinizm) • Tekrarlayan anneden ayrılıklara maruz kalmanın türlere-özgü stresin bir şekli olduğu düşünülür, bunun ergenlik döneminde sinaps aşırı oluşumunu engellediği ve ayrıca erişkinlikte sinaptik yoğunluğu azalttığı belirtilmektedir (Andersen ve Teicher 2004). • Tacize uğrayan bir çocukta beynin bağlantılarının oluşturulmasının (wiring) temelinde aynı işlemin olduğuna inanılmaktadır (Teicher 2002). • Çocuk kötüye kullanımına eşlik eden olumsuz etkiler ve stres seçici olarak amigdala ve hipokampusu etkiler (Teicher 2002).
  • 9. Çocuklarda Psikotrop İlaç Kullanımında Artış!
  • 10. Çocuklarda Psikotrop İlaç Kullanımında Artış! • Stimulanlar ve antidepresanlar çocuk ve ergenlere reçetelenen psikotropların iki ana sınıfıdır. • Yalnızca ABD’de yıllık 4 milyon çocuğa stimulanlar legal olarak reçetelenmektedir (Zito ve ark. 2000; Connor 2002). • ABD’de ilkokul ve okulöncesi çocuklarda fluoksetinin reçetelenme oranları 1991 ile 1995 arasında 1.8 kat artarken (Zito ve ark. 2000). Kanada’da 1993 ile 1997 yılları arasında 5 yaş ve daha küçük çocuklara SSRI kullanımı 10 kat artmıştır (Minde 1998). • Ayrıca, davranım sorunlarına yönelik atipik antipsikotiklerin kullanımı artmaktadır.
  • 11. İlaç Etkilerinin Farklı Şekillerde Yetişkinliğe Taşınması • Nöronal imprinting- Çocuklukta maruz kalışta ilacın etkileri kuluçkaya yatar, bu etkilerin ifade buluşu gecikir ve vulnerabl sistem maturasyona ulaşır ulaşmaz (tipik olarak erişkinlikte) ifade bulur (Andersen, 2003). • “Eşit, fakat zıt” hipotezi
  • 12. Stimulanlar • Stimulanlardan (metilfenidat, amfetaminler vb.) dopamin ve noradrenalinin geri alınımını bloke eder. • Stimulanların etki mekanizmaları immatur ve matur hayvanlarda hemen hemen aynıdır (benzerdir). Bu hastalık durumundan bağımsızdır, fakat stimulanın etki ettiği substrat yaşla birlikte farklılaşma gösterir ve bu da aktivasyonun farklı derecelerine yol açar. • Stimulanların etkisi paradoksal değildir. • MPH’ın DEHB olan çocuklarda seçici olarak prefrontal korteksi aktive ettiğini, sitriatumda ise aktiviteyi azalttığını, bunu normal çocuklarda böyle yapmadığını da ileri sürdüler (Kim ve ark. 2001).
  • 13. Stimulanlar-Etki Farklılıkları • Yetişkinlerde stimulanlar birincil olarak dopamin sistemi yoluyla öforojenik etkilere neden olur (Wise 1996; Volkow ve ark. 1999), ancak çocuklarda stimulanların kullanımı disforiye neden olur ki, bu kötüye kullanım eğilimine meydan vermez (Rapoport ve ark. 1980). • Çocukluk sırasında MPH kullanımı geçici olarak kilo almayı azaltır, fakat bu erişkinlikte bariz değildir (Rapoport ve ark. 1978; Spencer ve ark. 1998).
  • 14. • Beyin üzerine stimulanların kalıcı etkilerine yönelik “eşit fakat zıt-equal but opposite’ varsayımı. Diyagram, maruziyete kalışın maturasyonel evresine bağlı olarak stimulana yanıttaki (katekolaminlere duyarlılık) farklı yörüngeleri göstermektedir. Üçgenler, çeşitli yaş gruplarında yanıtların aralıklarını göstermektedir. Sol taraftaki mavi üçgen normal çocuklardaki yanıtlılığı betimlemektedir (hayvanlarda adölesanlığa doğru matür oldukça azalan stimılan yanıtı). Sağdaki kırmızı üçgen normal ergen ve erişkindeki yanıtlılıktır. Normal çocuklara stimulanlar verildiğinde ve sonrasında çekilme olduğunda (stimulant-withdrawal profile), katekolaminlere duyarlılık devam eden maturasyonla zayıflar, erişkinlikte tersine dönmüş duyarlılık (reversed sensitivity; sağdaki mavi üçgen) ve tolerans oluşur (mavi, noktalı ok). DEHB olan çocuklar (yeşil üçgen) katekolaminlere artmış duyarlılığa (örneğin, stimulanlar ters U şekil eğrisinde azalmış aktivite sergiler) ve daha fazla dopamin aracılıklı aktiviteye (artmış DAT) sahiptir; her iki durum yaşla birlikte azalır. Stimulanlara maruz bırakılan normal çocukların aksine, gelişimin gidişatı stimulana maruz kalan DEHB’li çocuklarda normalize olur (noktali yeşil ok). Yetişkinde stimulana maruziyet (kırmızı çabuk-aşağı ortada) zamanla artan sensitizasyon oluşturuyor (stimulant-enhanced profile; üstteki kırmızı üçgen Vanderschuren ve ark. 1999). Andersen (2003)den
  • 15. • Çoğu MRI çalışması, DEHB belirtilerindeki yaşla birlikte azalmasında stimulanların katkı payını saptama yetersiz örneklem boyutuna sahipti. Ancak, belirtilen en büyük ölçekli çalışmada; tedavi almayan eşleştitimiş DEHB’li deneklerle karşılaştırıldığında, beyaz cehver yoğunluğu (density) ilaç kullanan DEHB’li çocuklarda %8.9 daha büyük ve yaşça eşleştirilmiş kontrollerde %10.7 daha büyüktü (Castellanos ve ark. 2002). Stimulana maruziyeti takiben kortiko-stiratal-talamik beyin işlevlerindeki değişiklikler, anatomik değişikliklere oranla daha kolay gözlenebilir ve bu etkin bir araştırma alanıdır.
  • 16. • Hastalığın olmadığı bir durumda (disease-free state) gelişim sırasında stimulanların etkilerini daha iyi anlamak için, hayvan çalışmaları tercih edilmektedir. Stimulanların motor etkileri hayvanlarda, DAT’ın presinaptik işaretçisi ile orantılı olarak yaşla birlikte değişmektedir. Spesifik olarak sitriatumdaki DAT, sıçanlarda (Moll ve ark. 2000) ve insanlarda (Haycock ve ark. 2003) ergenlik sırasında erişkinlik durumuna geçerken aşırı üretilmekte ve budanmaktadır. DAT yoğunluğu sıçanlarda ergenlik sırasında yükselirken, artmış geri alınım (reuptake) dopaminin ekstrasellüller düzeylerini (Andersen ve Gazzara 1993) ve postsinaptik reseptörlerini azaltır ve ikincil ulak (messenger) sistemleri upregüle olur (Andersen 2002). Bu koşullar altında, adölesan sıçanlar, diğer yaştaki sıçanlar ile karşılaştırıldığında yeni ortamlara yanıt olarak daha büyük aktivite göstermektedirler (Laviola ve ark. 2003) ve bu durum DEHB olan çocuklara benzerdir; DEHB olan çocuklar yaşça eşleştirilmiş sağlıklı çocuklara oranla daha yüksek striatal DAT düzeylerine sahiptir (Krause ve ark. 2000). Adölesan sıçanlarda ve DEHB olan çocuklarda yükselmiş bu aktivite stimulanlar ile rate- dependent tarzda azaltılmaktadır. Dopamin D1:D2 reseptör yoğunluğundaki yaşla birlikteki değişmeler (shifts) de stimulanlarınn etkilerini anlamada önemlidir (Tirelli ve ark. 2003).
  • 17. • Stimulanların lokomotor etkileri, nöronal aktivitenin bir işaretçisi (marker) olan hemen erken c-Fos genini immünoreaktif indislerindeki değişikler ile paraleldir. Amfetamin (Andersen 2001), metilfenidat (Brandon ve Steiner 2003) ve kokain (Snyder-Keller ve Keller 1998) c-Fos-immünreaktif nöronların sayısını artıma yetisi sıçanlarda sütten kesme, adölesan ve erişkinlik arasında azalır. Bununla birlikte striatumta yaş ile birlikte aktivasyon örüntüsü değişir, bunun striatumdan çıkan efferent çıktıların maturasyona devam etmesiyle ilişkili olduğu ileri sürülmektedir. Azalmış stimulan etkileri, ergenlikte artan asetilkolin-aracılıklı tonla da bağlandırılmaktadır (Bolanos ve ark. 1998). Ayrıca, veziküler-aracılıklı taşıyıcı 2 (vesicular-mediated transporte 2-VMAT-2) tekrar düzenlenmesinde yaşla birlikte değişiklikler ile (bu durum muhtemelen D2 reseptörleri yoluyla gerçekleşir) ilişkilendirilmektedir.
  • 18. • Stimulanların akut ve olası kronik etkilerinde cinsiyet farklılıkları östrojen düzeyleri ile ilişkilidir (Kuhn ve ark. 2001). Gonodal streoidler yaşamın erken dönemlerinde stimulanlara olan duyarlılığı düzenler ki bu pubertede cinsiyet farklılıkları ortaya çıkarır (Kuhn ve ark. 2001). Kokainin uyardığı aktive, sıçanlarda puberte öncesinde cinsiyetler arasında karşılaştırılmıştır, ancak erkeklerde kokainin uyardığı aktivite ergenlik sırasında arttığı postpubertal dönemde azaldığı bulunmuştur (Kuhn ve ark. 2001). Öztröz siklus ve farklı maturasyonel evrelerindeki östrojendeki yükselme ve düşmeler yoluyla, dopamin için DAT affinitesini desensitize ederler (Castner ve ark. 1993). Dopaminin daha az geri alınımı olması nedeniyle, amfetaminin uyardığı dopamin salımı ve stimulanlar tarafından c-Fos ekspresyonun post-sinaptik aktivasyonu dişilerde erkeklere oranla daha büyüktür (Snyder-Keller ve Keller 1998). Nöroanatomik olarak östrojen düzeylerinde artışlar, PFC’de erkeklerde dentritik alanın boyutunu artırırken dişilerde bunu yapmamaktadır, aksi olarak orbitofrontal korteksteki östrojen düzeyindeki artışlar dentritik alanın boyutunu dişilerde artırmakta, erkeklerde etkilememektedir (Kolb ve ark. 2004). PFC ve orbitofrontal korteksilaç maruziyetine resiprokal örüntüde yanıt oluştururlar ve bunun nedeni stimulanlara yanıttaki cinsiyet farklılıklarından kaynaklanıyor olabilir.
  • 19. • İnsanda çoğu kortikal beyin bölgesi çocukluk ve ergenlik boyunca gelişerek pik gri cevher yoğunluğuna ulaşırlar. Bu bölgelerin anatomi ve işlevindeki değişiklikler insanlarda, primatlarda ve kemirgenlerde ergenlik dönemi sırasında kortekse gelen dopamin aracılıklı dürtüler (dopamine-medaiated drive) doruğa ulaşır (Spear 2000). Kemirgenlerde araştırmadaki yenilik ile ilişkili artışlar (impulsivite endeksi-yenilik arayışı) ergenlikte ortaya çıkar ve bu PFC’deki artmış işlevsel aktiviteyle ilişkilidir (Spear 2000). Stimulanlar (novelty seeking) yenilik arayışını azaltır (Heyser ve ark. 2004) ve ergenlikte stimulan verilimini takiben nöronal aktivasyon erişkinliktekine benzer hal alır (Andersen 2001).
  • 20. • İmmatür hayvanlarda stimulanların dikkat üzerine etkileri, yetişkinlerdeki kadar iyi çalışılmamıştır, bunun nedeni kısmen değerlendirme paradigmalarında yaşa uygun düzenlemelerin yapılmamasıdır. İnsan görüntüleme çalışmaları göstermiştir ki; yetişkinler ile karşılaştırıldığında çocuklukta bilişsel işlem sırasında prefrontal bölgeler daha fazla fakat daha diffüz örüntüde aktivasyon göstermektedir (Casey ve ark. 2000). Yanıt inhibisyonuna (response inhibition) eşlik eden diffüz aktivasyon örüntüleri DEHB olan çocuklarda yaşça eşleştirilmiş kontrollere oranla daha büyüktür, bu durum frontostriatal devrenin maturasyonundaki gecikmeyi yansıtmaktadır (Durston ve ark. 2003). Bu örüntü ergenlik ve yetişkin arasında sinaptik budanmayla uygun olarak daha belirli hale gelir (Casey ve ark. 2000) ve DEHB olan çocuklarda metilfenidat kullanımı bu örüntüyü normalize eder (Vaidya ve ark. 1998).
  • 21. • Sürpriz olmayarak, stimulanlara juvenil dönemde maruziyet biyokimyasal etkiler oluşturur ve yetişkinlikte maruz kalan sıçanlardan farklılık gösterir. Yetişkinlikte dopamin nöronlarının iletiminde telafi edici (kompansatuvar) artışlar stimulan kullanımını ve çekilmesini takiben oluşur. Puberte öncesi stimulanlara maruz kalış dopamin nörotransmisyonunu azaltır (Moll ve ark. 2001). Juvenil dönemde maruz kalan sıçanlarda ekstrasellüler dopamin düzeyleri azalır (Howard ve ark. 1997, Sproson ve ark. 2001), erişkinlikte ilaca maruz kalan erişkinlerde ise artmış dopamin düzeyleri gözlenir (Cornish ve Kalivas 2001). Postnatal kokaine maruz bırakılan sıçanlarda anormal dağılımlı D2 reseptör mRNA’sı (Howard ve ark. 1997) ve striatumda azalmış D2 reseptör dansitesi (Carey ve ark. 1997) gözlenir (kontrollerle karşılaştırıldığında). Kontrollere oranla (Relative to controls) farelerde ergenlikte sub- kronik stimulan tedavi maruziyete yanıt olarak ekstrasellüler dopamin düzeyi artar (Adriani ve ark. 2001) fakat sıçanlarda zamanla salınımın gittikçe azaldığı bildirilmiştir (Philpot ve Kirstein 1999). Anlatılanları toparlarsak; puberte öncesi stimulana maruz kalış , tekrar karşılaşmada yanıtlılığı azaltır, ergenlikte geçiş gösterir, erişkinlikte ise yanıtlılığı artırır.
  • 22. • Nöroanatomi Üzerine Stimulana Maruziyetin Kalıcı Etkileri • Stimulanlara maruz kalışı takiben davranış ve biyokimyadaki gözlenen etkiler nöroanatomideki değişiklikler için temel teşkil eder. İlaca maruziyetin zamanlaması dentritik yapının yerleşimini ve morfolojisini etkiler. Primatlarda kokaine prenatal maruz kalış nöronal migrasyonu azaltır ve nöronun amaçlanan hedefe ulaşması engellenir (Lidow ve ark. 2001) veya sıçanlarda uygun nörit uzantıların başarılması engellenir (Snow ve ark. 2001). Sıçanlarda amfetamine prenatal maruziyet PFC’de dentritik dallanmayı artırır fakat nukleus akumbenste böyle bir şey yapmaz (Diaz ve ark. 2003). Erişkinlerde amfetamine maruz kalış hem PFC’de hem de nukleus akumbenste dallanmayı artırır (Robinson ve Kolb 1999). Erişkinlikte metilfenidata maruziyeti takiben nukleus akumbenste artmış AMPA GluR2/3 reseptörleri gözlenirken bu durum juvenillerde gözlenmez (Andersen ve ark. 2002). Sonuç olarak stimulanlar nöroanatomide, stimulana maruz yaşına bağlı olarak kalıcı değişiklikler yapar.
  • 23. Serotonin…. • Hücre prolifreasyonu, farklılaşması ve apoptoziste gelişimsel uyarma sağladığı unutulmamalıdır. • SERT mRNA düzeyleri ile sinaptogenezis ile koroledir. • Bu durum beyinde yeni modellenme anlamına gelir.

Editor's Notes

  1. Hücrenin oluşması, nöronal farklılaşma ve hedef bölgere göçü insan yaşamının ilk birkaç yılında tamamlanır. Ardı sıra, orta çocukluğun başlangıcında, beyin bölgeleri bereketli bir şekilde aşırı üretim yapar ve bölgesel olarak özgün tarzda sinapsların ve reseptörlerin %40 kadarı ince ayar yapılır (fine-tune.... prune) yani budanır. Şekil 1’de insanda çocukluktan erişkinliğe kadar beynin farklı bölgelerindeki yaş ile pik gri cevher yoğunluğu ilişki gözlenmektedir (Giedd 2004).
  2. Bu azalma işlemi budanma olarak adlandırılmaktadır ve sinapsların %40 kadarı ergenlik sırasında kaybedilir. Bir bölgede (Huttenlocher 1979; Andersen ve ark. 2000) ve cinsiyetle ilişkin tarzda ((Andersen ve ark. 1997a,b; Giedd ve ark. 1999a,b) aşırı üretim ve budanmanın gözlenmesi, farklı beyin bölgelerini seçici olarak vulnarabl kılabilir; öyleki ilaca maruziyet, erişkin durumuna ulaşmış alanlardan daha çok daha aktif gelişim gösteren alanlar üzerinde en büyük etkiye sahip olacaktır (Lidow ve ark. 2001; Andersen 2003). Manyetik rezonans görüntülemenin (MRI) kullanımının artmasıyla, normal gelişimin gidişine, hastalığın gidişine ve ilacın etkilerine bağlı değişinmleri daha iyi dokümente edebiliriz. NIMH araştırmacıları kortekste gri cevherin aşırı üretimi ve budanmasının erkeklerde 12.4 yaşta, kızlarda 11.6 yaşta pike ulaştığını göstermişlerdir (Giedd ve ark. 1999a,b) ve çocukluk başlangıçlı şizofreni olan bireylerde gri cevherin aşırı budanmasının sorumlu olabileceğini ileri sürmüşlerdir (Rapoport ve ark. 1999). Şekil 2. Sıçanlarda postnatal (P) yaşlarda amfetamin verilimini takiben mikrodiyaliz ile incelenen dopamin salınım değerleri (sol taraf) ve bu dozlara immediate early gene c-fos yanıtı (sağ taraf; Andersen ve ark. 2001) karşılaştırıldı. Mikrodiyaliz verileri ürethan ile anestezi verilmiş hayvanlarıın sitriatumundan toplandı. Bu veriler gösterdi ki; mekanik olarak bu ilaçlar sitriatumdan dopamin salınımı üzerine aynı etki olsa bile, postsinaptik ve potansiyel olarak uzun dönem etkileri oldukça farklıdır. Diyaliz verileri (n=3/grup) ve c-fos (n=6-8/grup) ortalama  S.E. sunulmuştur.
  3. İlaçların kalıcı (enduring) etkilerini aydınlatmaya yönelik preklinik araştırma çabaları birincil olarak bu ajanların prenatal maruziyeti üzerine odaklanmış ve sıklıkla beyin gelişimi üzerine toksikolojik etkilerin saptanabileceği dozlar amaçlanmıştır (McGivern ve Handa, 1996; Levitt ve ark. 1997; Lidow 1998; Malanga ve Kosofsky 1999; Ernst ve ark. 2001). Bu hayvanlarda, özellikle erişkinlik dönemde eşit düzeyde maruziyet ile karşılaştırıldığı zaman esnekliğin (resilliency-çabuk toparlanma) etkileyici düzeyi gözlenmiştir. Ancak, prenatal maruz kalan hayvanlarda, muameleden etkilenmiş oluş hemen gözlenmemektedir, yaşamın daha sonraki aşamalarında bu hayvanların incelenmesinde farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır (Kosofsky ve Hyman, 2001; Andersen ve ark. 2002a,b). Basit bir deyişle, ilacın etkileri kuluçkaya yatmaktadır (incubate). On yıllardır yapılan nöroteratolojik araştırmalar bize, bu etkilerin ifade buluşunun (sergilenişinin) geciktiğini ve erişkinlikte varlık bulduğunu göstermektedir (Andersen, 2003). Bu kavram nöronal imprinting olarak bilinmektedir; burada ilacın etkileri kendi etkilerinden çok daha uzun sürmektedir (Hess 1972; Andersen 2003). Prenatal ilaç maruziyeti hakkında büyük miktarda bilgi elde ederken, erken dönem postnatal ilaç maruziyetinin kalıcı etkilerinin anlaşılmasına yönelik meseleler ile karşı karşıya kaldık. Biz, gelişen nörobiyoloji ile çevresel etkileşimin olduğu ilişkili varsayımları, “eşit, fakat zıt” hipotezi ve nöronal imprintingi gösteren klinik ve preklinik literatürü gözden geçireceğiz. Hepsini birarada değerlendirdiğimizde, kronik, erken çocuklukta stimulanlara ve antidepresenlara maruziyet, bazı olgularda gerçekte semptompları azaltmaktan ziyade artırabilir veya yeni psikiyatrik semptom serilerinin ortaya çıkması ile bile sonuçlanabilir.   Şekil 1. Şekilde, maruz kalışın maturasyonel evresine bağlı olarak ilaç yanıtının farklı yörüngeleri görülmektedir. Üstte: yetişkin (post-pubertal) ilaca maruziyet (sol) semptomlarda zamanla artan iyileşme oluşturmaktadır. İlacın bırakılmasıyla birlikte (sağ), ilacla karşı karşıya kalışa gösterilen yanıt orijinal bazal seviyeye döner. Altta: Juvenile (pre-pubertal) ilaca muriziyet (sol) semptomlarda iyileşme veya duyarlılaşmış yanıtlar yapabilir (veya yapmayabilir). İlaç kesilir kesilmez, ilacla karşı karşıya kalışa gösterilen yanıt yetişkinlerdekine benzer şekilde zamanla azalır, fakat sonra puberteden sonra dönüşüm devam eder ve farmakoterapinin asıl hedefine zıt (opposite) belirtiler ortaya çıkar. Bu dönüşüm (transformation) adaptif özellikler (örn. stimulan etkilere tolerans (Andersen ve ark. 2002)) veya maladaptif özellikler (örn. prepubertal stimulana maruziyeti takiben anhedonia (Bolanos ve ark. 2003; Carlezon ve ark. 2003) veya olası antidepresanlara yanıt olarak depresyon (Mirmiran ve ark. 1985) içerebilir.
  4. Rapoport ve arkadaşları (1978) akut stimulan alınımının normal çocuklarda da performansı iyileştirdiğini buldular, ve MPH’ın etkisinin paradoksal olmadığını (yani hareketliyi azaltır, hareketsizi hareketlendirir paradoksu gibi) ileri sürdüler, ancak motor ve bilişsel aktivite üzerine etkileri oldukça doza bağımlı etkilerdi (Rapoport ve ark. 1978; Teicher ve ark. 2003). Yetişkinlerde stimulanlar birincil olarak dopamin sistemi yoluyla öforojenik etkilere neden olur (Wise 1996; Volkow ve ark. 1999a,b), ancak çocuklarda stimulanların kullanımı disforiye neden olur ki, bu kötüye kullanım eğilimine meydan vermez (Rapoport ve ark. 1980). Stimulanlarda, bu disfori maturasyonla öföriye değişmesi, daha zevkli hale gelir ve ödüllendirme etkileri artar. Disforiden öföriye değişim, ödül sisteminin normal yörüngesini temsil edebilir ve stimulana maruziyetin sonuçlarını değiştirebilir.
  5. Beyin üzerine stimulanların kalıcı etkilerine yönelik “eşit fakat zıt-equal but opposite’ varsayımı. Diyagram, maruziyete kalışın maturasyonel evresine bağlı olarak stimulana yanıttaki (katekolaminlere duyarlılık) farklı yörüngeleri göstermektedir. Üçgenler, çeşitli yaş gruplarında yanıtların aralıklarını göstermektedir. Sol taraftaki mavi üçgen normal çocuklardaki yanıtlılığı betimlemektedir (hayvanlarda adölesanlığa doğru matür oldukça azalan stimılan yanıtı). Sağdaki kırmızı üçgen normal ergen ve erişkindeki yanıtlılıktır. Normal çocuklara stimulanlar verildiğinde ve sonrasında çekilme olduğunda (stimulant-withdrawal profile), katekolaminlere duyarlılık devam eden maturasyonla zayıflar, erişkinlikte tersine dönmüş duyarlılık (reversed sensitivity; sağdaki mavi üçgen) ve tolerans oluşur (mavi, noktalı ok). DEHB olan çocuklar (yeşil üçgen) katekolaminlere artmış duyarlılığa (örneğin, stimulanlar ters U şekil eğrisinde azalmış aktivite sergiler) ve daha fazla dopamin aracılıklı aktiviteye (artmış DAT) sahiptir; her iki durum yaşla birlikte azalır. Stimulanlara maruz bırakılan normal çocukların aksine, gelişimin gidişatı stimulana maruz kalan DEHB’li çocuklarda normalize olur (noktali yeşil ok). Yetişkinde stimulana maruziyet (kırmızı çabuk-aşağı ortada) zamanla artan sensitizasyon oluşturuyor (stimulant-enhanced profile; üstteki kırmızı üçgen Vanderschuren ve ark. 1999). Andersen (2003)den modifiye edilmiştir.