SlideShare a Scribd company logo
1 of 4
100 (98). BEYYİNE SÛRESİ
MEDENÎ, 8 ÂYET
GİRİŞ
Adını ilk âyetindeki ‫[البينة‬el-beyyine] sözcüğünden alan sûrenin, Medîne'de
100. sırada indiği kabul edilir. Bu sûreye, “Lem Yekün sûresi”, “el-Beriyye sûresi”,
“Münfekkîn sûresi” ve “Kayyime sûresi” de denilir.
Hem Medînelilerin hem de Mekkelilerin muhatap alındığı sûrenin âyetleri,
üslup olarak hem Mekkî hem de Medenî üslubu taşımaktadır.
Sûrede müşriklerin ve Ehl-i Kitabın gözden çıkarılmadıkları, Allah'ın rahmeti
gereği kendilerine açık kanıtlar gönderildiği, onların da buna karşı direnişi ve direniş
nedenleri açıklanır. Asıl konu, Ra‘d sûresi'nde zikredilen müşriklerin Rasûlullah'a,
“Sen, elçi değilsin” demelerinin reddidir. Burada onlara elçi gönderildiği, onların
terk edilmedikleri bildirilmekte; terk edilirlerse bundan sonra terk edilecekleri,
gözden çıkarılacakları [cezalandırılacakları] beyân edilmektedir.
Ayrıca bu sûrede küfrün cezası ile imanın ödülü bildirilir.
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
MEAL:
1-3
Kitap Ehlinden ve ortak koşanlardan küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve
rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler, kendilerine açık delil; içinde
tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan, Allah
tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar serbest bırakılmadılar,
gözden çıkarılmadılar.
4
Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra
ayrılığa düştüler.
5
Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde
sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel
açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları, ayakta
tutmaları], zekâtı/vergiyi vermeleri emredilmişti. Ve işte bu,
doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir.
6
Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfretmiş olan şu kişiler, içinde
sürekli kalanlar olarak cehennemin ateşi içindedirler. İşte onlar, yaratılanların
en şerlilerinin ta kendileridir.
7
Şüphesiz inanan ve sâlihâtı işleyen kimseler, yaratılanların en
hayırlılarının ta kendileridir. 8
Onların, Rableri katındaki ödülleri, içinde sürekli
kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan
razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine bilgiyle,
sevgiyle, saygıyla ürperti duyan kimseler içindir.
TAHLİL:
1
1-3
Kitap Ehlinden ve ortak koşanlardan küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve
rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler, kendilerine açık delil; içinde
tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan, Allah
tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar serbest bırakılmadılar,
gözden çıkarılmadılar.
4
Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra
ayrılığa düştüler.
5
Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde
sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel
açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları, ayakta
tutmaları], zekâtı/vergiyi vermeleri emredilmişti. Ve işte bu,
doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir.
Bu âyetlerde, müşriklerin ve Ehl-i Kitabın Allah ile olan ilişkilerine dikkat
çekiliyor: Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfretmiş olan şu kimseler, kendilerine
açık delil; içinde tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan,
Allah tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar ihmal edilmemişledir, gözden
çıkarılmamışlardır.
Bu ifade de –Rahmân ve İnsan sûreleri gibi– Ra‘d sûresi'nde Allah Elçisi'ne,
“Sen elçi değilsin, Allah elçi göndermez” diyenlere, Muhammed'in elçiliğine Allah'ın
şâhitliğinin beyânıdır. Allah, kendilerine açık kanıtlar [elçi, kitap] göndermeden
kâfirleri kendi başlarına bırakmaz, “Ne hâlleri varsa görsünler” demez. Ancak elçi
gönderdikten, kitap indirdikten sonra inanıp inanmamakta serbest bırakır. Böylece,
hem dünyada uyarılmadan cezalandırılarak haksızlık edilmemiş, hem de âhirette
mazeretleri kalmamış olur.
Bu âyetlerde verilen mesaj, Zuhruf sûresi'nde de yer almıştı:
5
Peki, Biz, siz sınırı aşan bir toplum oldunuz diye o Öğüt'ü/ Kur’ân'ı size göndermekten vaz mı
geçelim?
(Zuhruf/5)
Bu âyetlerde Rabbimizin rahmetinin sınırsızlığı gözler önüne serilmektedir.
Şöyle ki: Şirk koşan kullar nankörlük ve saygısızlık ediyorlar, akıllarını başlarına
almıyorlar, haddi aşan davranışlarda bulunuyorlar diye Allah onlara öğüt
vermekten vazgeçmemekte, sürekli olarak onlara uyarı mesajları göndermektedir.
5. âyet sanki müşriklerin Rasûlullah'a, “Bütün bunlardan sonra kendini neden
yoruyorsun, niçin bizden umudunu kesmiyorsun, niçin bizi kendi hâlimize
bırakmıyorsun?” şeklindeki sitemlerine verilmiş bir cevap mahiyetindedir.
Böyle bir ısrar insanlar arasındaki ilişkide olsa, “Bırakın ne hâlleri varsa
görsünler!” denilir, uğraşmaktan vazgeçilir. Ne var ki, Rabbimiz böyle
yapmamakta, haddi aşan kullarını uyarmayı bıkmadan sürdürmektedir.
Bu ifadeyi şöyle bir anlama çekmek de mümkündür: “Siz, başıboş;
istediğinizle başbaşa bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Hayır, hayır! Sizi başıboş
bırakmıyoruz. İnanmanız ve yapmanız gerekenleri ısrarla önünüze koyacağız.
Sonra da bunların hesabını sizden soracağız.”
Buradan anlaşılıyor ki, tevhid tebliğcileri yılmadan, usanmadan, çalışmalarını
kesintiye uğratmadan görevlerini sürdürmeli, neticeyi de Allah'a bırakmalıdırlar.1
1
Tebyînu'l-Kur’ân; c..
2
Rabbimiz, rahmeti gereği kullarını ihmal etmediğini birçok âyette (Nahl/9,
Nisâ/163-165, Mâide/19, Fâtır/42-43, En‘âm/155-157, Enfâl/42, İsrâ/15, Yûnus/47)
bildirmiştir.
4. âyetteki, açık kanıt, “Kur’ân ve Muhammed'in elçiliği”dir:
14
Ve onlar, ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki taşkınlık yüzünden ayrılığa
düştüler. Eğer Rabbin tarafından “adı konmuş bir süre sonuna kadar” sözü geçmemiş olsaydı
aralarında kesinlikle gerçekleştirilirdi. Ve şüphesiz kendilerinden sonra Kitab'a vâris kılınan kişiler,
Kur’ân'dan kesinlikle kararsızlığa götüren bir kuşku içindedirler.
(Şûrâ/14)
19
Şüphesiz Allah nezdinde din, İslâm'dır. Kendisine Kitap verilen kimseler de, ancak,
kendilerine o bilgi geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan dolayı ayrılığa düştüler. Kim de
Allah'ın âyetlerini örtbas ederse; artık şüphesiz Allah, hesabı çabuklaştırandır.
(Âl-i İmrân/19)
213
İnsanlar tek bir önderli toplum idi de Allah müjdeciler ve uyarıcılar olmak üzere
peygamberler gönderdi ve anlaşmazlık ettikleri konularda insanlar arasında hükmetsinler diye onların
beraberinde hak ile kitap indirdi. Ve sırf o Kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra
aralarındaki azgınlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, Kendi bilgisi gereği,
iman edenlere, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka kılavuz oldu. Ve Allah, dilediği
kimseyi/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar.
(Bakara/213)
31
Yine onlar: “Bu Kur’ân, şu iki şehirden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?” dediler.
(Zuhruf/31)
5. âyette, Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler
hâlinde sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikâme etmeleri, zekâtı vermeleri
emredilmişti. Ve işte bu, doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir buyurularak, dinin özü ve
amacı açıkça beyân edilmiştir, ki bu da tevhid ve toplumdaki zulüm ve fesadın
ortadan kaldırılmasıdır. Zulüm ve fesadı ortadan kaldırmak, salâtın ikâmesi ile;
salâtın ikâmesi de zekâtın verilmesi ile olur. Bu konular hakkındaki âyetlerden
bazılarını hatırlatmak istiyoruz: Zümer/1-3, Enbiyâ/25, Nahl/36, Zümer/11-18,
Mü’min/14, Mü’min/65, A‘râf/29.
6
Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfretmiş olan şu kişiler, içinde
sürekli kalanlar olarak cehennemin ateşi içindedirler. İşte onlar, yaratılanların
en şerlilerinin ta kendileridir.
7
Şüphesiz inanan ve sâlihâtı işleyen kimseler, yaratılanların en
hayırlılarının ta kendileridir. 8
Onların, Rableri katındaki ödülleri, içinde sürekli
kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan
razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine bilgiyle,
sevgiyle, saygıyla ürperti duyan kimseler içindir.
Burada hakka tâbi olanlar ile olmayanların âkıbetlerine dair bilgi verilmiştir:
3
• Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfredenler, içinde sürekli kalanlar olarak
cehennemin ateşi içindedirler. İşte onlar, yaratılanların en şerlileridir.
• Şüphesiz inanan ve sâlihâtı işleyenler, yaratılanların en hayırlılarıdır. Onların,
Rabb'leri katındaki mükâfatı, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan
adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte
bu [mükâfat], Rabbine haşyet duyan kimseler içindir.
Adn cenneti ile ilgili nitelemeler Sâd sûresi'nde yapılmıştı:
49-52
İşte bu, bir öğüttür/ şereftir/ hatırlatmadır. Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına giren
kimseler için güzel bir dönüş yeri; içlerinde yaslanarak birçok meyve ve içecekler istedikleri ve de
yanlarında hepsi de aynı yaşta, gözleri karşılarındakinden başkasını görmeyen hizmetçilerin
bulunduğu, kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır.
53
İşte bu, hesap günü için size vaat edilendir. –54
Hiç şüphesiz ki işte bu, Bizim rızkımızdır; ona
hiç tükenmek yoktur.–
(Sâd/49-54)
Allah, doğrusunu en iyi bilendir.
4

More Related Content

What's hot

What's hot (20)

Selamlasma
SelamlasmaSelamlasma
Selamlasma
 
Lise kurandan ogutler
Lise kurandan ogutlerLise kurandan ogutler
Lise kurandan ogutler
 
İhlas
İhlasİhlas
İhlas
 
İmam gazali dinde kırk prensip
İmam gazali   dinde kırk prensipİmam gazali   dinde kırk prensip
İmam gazali dinde kırk prensip
 
Lise el besir
Lise el besirLise el besir
Lise el besir
 
25. kadr suresi
25. kadr suresi25. kadr suresi
25. kadr suresi
 
Besmele
BesmeleBesmele
Besmele
 
106. hucurat suresi
106. hucurat suresi106. hucurat suresi
106. hucurat suresi
 
Mü'minlere Nizamı İlahiden Bir Katre ! İnkârcılara Allah Kelamı ile Uyarı !
Mü'minlere Nizamı İlahiden Bir Katre !  İnkârcılara Allah Kelamı ile Uyarı !Mü'minlere Nizamı İlahiden Bir Katre !  İnkârcılara Allah Kelamı ile Uyarı !
Mü'minlere Nizamı İlahiden Bir Katre ! İnkârcılara Allah Kelamı ile Uyarı !
 
Ihsan
IhsanIhsan
Ihsan
 
Yardimseverlik
YardimseverlikYardimseverlik
Yardimseverlik
 
Kur'an ve Sünnet Bütünlüğü
Kur'an ve Sünnet BütünlüğüKur'an ve Sünnet Bütünlüğü
Kur'an ve Sünnet Bütünlüğü
 
Salavat ve Tekbir
Salavat ve TekbirSalavat ve Tekbir
Salavat ve Tekbir
 
24. abese suresi
24. abese suresi24. abese suresi
24. abese suresi
 
Lise ihlas
Lise ihlasLise ihlas
Lise ihlas
 
El Beşir
El BeşirEl Beşir
El Beşir
 
Hadis ve Sünnet
Hadis ve SünnetHadis ve Sünnet
Hadis ve Sünnet
 
El Beşir
El BeşirEl Beşir
El Beşir
 
Delilleriyle hanefi fıkhı 2 (cezalar-şans oyunları-faiz)
Delilleriyle hanefi fıkhı 2 (cezalar-şans oyunları-faiz)Delilleriyle hanefi fıkhı 2 (cezalar-şans oyunları-faiz)
Delilleriyle hanefi fıkhı 2 (cezalar-şans oyunları-faiz)
 
Es Sadık
Es SadıkEs Sadık
Es Sadık
 

Viewers also liked (7)

Malla 3 d max
Malla 3 d maxMalla 3 d max
Malla 3 d max
 
Tx6
Tx6Tx6
Tx6
 
Colombia2012
Colombia2012Colombia2012
Colombia2012
 
Non-violence
Non-violenceNon-violence
Non-violence
 
LA REFRIGERACION
LA REFRIGERACIONLA REFRIGERACION
LA REFRIGERACION
 
Aparato respiratorio
Aparato respiratorioAparato respiratorio
Aparato respiratorio
 
Papaventos
PapaventosPapaventos
Papaventos
 

Similar to 100. beyyine suresi

Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...mevlanamedya
 
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali   i̇nançta hassas ölçülerİmam gazali   i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali i̇nançta hassas ölçülerSelçuk Sarıcı
 
Ebubekir Sifil - Kur'an'daki Sünnet
Ebubekir Sifil - Kur'an'daki SünnetEbubekir Sifil - Kur'an'daki Sünnet
Ebubekir Sifil - Kur'an'daki SünnetEbubekir Sifil
 
tagut ve_destekcileri
 tagut ve_destekcileri tagut ve_destekcileri
tagut ve_destekcilerigelresule
 
İmam gazali yükselme basamakları
İmam gazali   yükselme basamaklarıİmam gazali   yükselme basamakları
İmam gazali yükselme basamaklarıSelçuk Sarıcı
 
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
En hayırlı ümmetsiniz
En hayırlı ümmetsinizEn hayırlı ümmetsiniz
En hayırlı ümmetsiniznurmuhammedsite
 
İmam gazali itikatta sözün özü
İmam gazali   itikatta sözün özüİmam gazali   itikatta sözün özü
İmam gazali itikatta sözün özüSelçuk Sarıcı
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ
İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜİHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ
İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜnurmuhammedsite
 

Similar to 100. beyyine suresi (20)

109. saff suresi
109. saff suresi109. saff suresi
109. saff suresi
 
110. cuma suresi
110. cuma suresi110. cuma suresi
110. cuma suresi
 
113. tevbe suresi
113. tevbe suresi113. tevbe suresi
113. tevbe suresi
 
88. enfal
88. enfal88. enfal
88. enfal
 
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari   abdulhamid b. abdurrahman es - su...
Cinler ve kötülüklerinden korunma yollari abdulhamid b. abdurrahman es - su...
 
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali   i̇nançta hassas ölçülerİmam gazali   i̇nançta hassas ölçüler
İmam gazali i̇nançta hassas ölçüler
 
104. münafikun suresi
104. münafikun suresi104. münafikun suresi
104. münafikun suresi
 
86. muttaffifin suresi
86. muttaffifin suresi86. muttaffifin suresi
86. muttaffifin suresi
 
107. tahrim suresi
107. tahrim suresi107. tahrim suresi
107. tahrim suresi
 
91. mümtehıne suresi
91. mümtehıne suresi91. mümtehıne suresi
91. mümtehıne suresi
 
112. maide suresi
112. maide suresi112. maide suresi
112. maide suresi
 
Ebubekir Sifil - Kur'an'daki Sünnet
Ebubekir Sifil - Kur'an'daki SünnetEbubekir Sifil - Kur'an'daki Sünnet
Ebubekir Sifil - Kur'an'daki Sünnet
 
tagut ve_destekcileri
 tagut ve_destekcileri tagut ve_destekcileri
tagut ve_destekcileri
 
İmam gazali yükselme basamakları
İmam gazali   yükselme basamaklarıİmam gazali   yükselme basamakları
İmam gazali yükselme basamakları
 
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
 
En hayırlı ümmetsiniz
En hayırlı ümmetsinizEn hayırlı ümmetsiniz
En hayırlı ümmetsiniz
 
İmam gazali itikatta sözün özü
İmam gazali   itikatta sözün özüİmam gazali   itikatta sözün özü
İmam gazali itikatta sözün özü
 
18. kâfirun suresi
18. kâfirun suresi18. kâfirun suresi
18. kâfirun suresi
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 1. turkish (türkçe)
 
İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ
İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜİHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ
İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ
 

More from TEBYİN-ÜL-KUR’AN (20)

Qur'an in English
Qur'an in EnglishQur'an in English
Qur'an in English
 
Qur'an in english
Qur'an in englishQur'an in english
Qur'an in english
 
Qur'an in english
Qur'an in englishQur'an in english
Qur'an in english
 
Qur an-in-english-hakki-yilmaz
Qur an-in-english-hakki-yilmazQur an-in-english-hakki-yilmaz
Qur an-in-english-hakki-yilmaz
 
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedekNecm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
 
Sonsöz
SonsözSonsöz
Sonsöz
 
114. nasr suresi
114. nasr suresi114. nasr suresi
114. nasr suresi
 
111. fetih suresi
111. fetih suresi111. fetih suresi
111. fetih suresi
 
108. teğabün suresi
108. teğabün suresi108. teğabün suresi
108. teğabün suresi
 
105. mücadele suresi
105. mücadele suresi105. mücadele suresi
105. mücadele suresi
 
103. hacc suresi
103. hacc suresi103. hacc suresi
103. hacc suresi
 
102. nur suresi
102. nur suresi102. nur suresi
102. nur suresi
 
101. haşr suresi
101. haşr suresi101. haşr suresi
101. haşr suresi
 
99. talak suresi
99. talak suresi99. talak suresi
99. talak suresi
 
98. insan suresi
98. insan suresi98. insan suresi
98. insan suresi
 
97. rahman suresi
97. rahman suresi97. rahman suresi
97. rahman suresi
 
96. ra'd suresi
96. ra'd suresi96. ra'd suresi
96. ra'd suresi
 
95. muhammed suresi
95. muhammed suresi95. muhammed suresi
95. muhammed suresi
 
94. hadid suresi
94. hadid suresi94. hadid suresi
94. hadid suresi
 
93. zilzal suresi
93. zilzal suresi93. zilzal suresi
93. zilzal suresi
 

100. beyyine suresi

  • 1. 100 (98). BEYYİNE SÛRESİ MEDENÎ, 8 ÂYET GİRİŞ Adını ilk âyetindeki ‫[البينة‬el-beyyine] sözcüğünden alan sûrenin, Medîne'de 100. sırada indiği kabul edilir. Bu sûreye, “Lem Yekün sûresi”, “el-Beriyye sûresi”, “Münfekkîn sûresi” ve “Kayyime sûresi” de denilir. Hem Medînelilerin hem de Mekkelilerin muhatap alındığı sûrenin âyetleri, üslup olarak hem Mekkî hem de Medenî üslubu taşımaktadır. Sûrede müşriklerin ve Ehl-i Kitabın gözden çıkarılmadıkları, Allah'ın rahmeti gereği kendilerine açık kanıtlar gönderildiği, onların da buna karşı direnişi ve direniş nedenleri açıklanır. Asıl konu, Ra‘d sûresi'nde zikredilen müşriklerin Rasûlullah'a, “Sen, elçi değilsin” demelerinin reddidir. Burada onlara elçi gönderildiği, onların terk edilmedikleri bildirilmekte; terk edilirlerse bundan sonra terk edilecekleri, gözden çıkarılacakları [cezalandırılacakları] beyân edilmektedir. Ayrıca bu sûrede küfrün cezası ile imanın ödülü bildirilir. RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA MEAL: 1-3 Kitap Ehlinden ve ortak koşanlardan küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler, kendilerine açık delil; içinde tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar serbest bırakılmadılar, gözden çıkarılmadılar. 4 Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler. 5 Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları, ayakta tutmaları], zekâtı/vergiyi vermeleri emredilmişti. Ve işte bu, doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir. 6 Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfretmiş olan şu kişiler, içinde sürekli kalanlar olarak cehennemin ateşi içindedirler. İşte onlar, yaratılanların en şerlilerinin ta kendileridir. 7 Şüphesiz inanan ve sâlihâtı işleyen kimseler, yaratılanların en hayırlılarının ta kendileridir. 8 Onların, Rableri katındaki ödülleri, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine bilgiyle, sevgiyle, saygıyla ürperti duyan kimseler içindir. TAHLİL: 1
  • 2. 1-3 Kitap Ehlinden ve ortak koşanlardan küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler, kendilerine açık delil; içinde tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar serbest bırakılmadılar, gözden çıkarılmadılar. 4 Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler. 5 Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları, ayakta tutmaları], zekâtı/vergiyi vermeleri emredilmişti. Ve işte bu, doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir. Bu âyetlerde, müşriklerin ve Ehl-i Kitabın Allah ile olan ilişkilerine dikkat çekiliyor: Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfretmiş olan şu kimseler, kendilerine açık delil; içinde tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar ihmal edilmemişledir, gözden çıkarılmamışlardır. Bu ifade de –Rahmân ve İnsan sûreleri gibi– Ra‘d sûresi'nde Allah Elçisi'ne, “Sen elçi değilsin, Allah elçi göndermez” diyenlere, Muhammed'in elçiliğine Allah'ın şâhitliğinin beyânıdır. Allah, kendilerine açık kanıtlar [elçi, kitap] göndermeden kâfirleri kendi başlarına bırakmaz, “Ne hâlleri varsa görsünler” demez. Ancak elçi gönderdikten, kitap indirdikten sonra inanıp inanmamakta serbest bırakır. Böylece, hem dünyada uyarılmadan cezalandırılarak haksızlık edilmemiş, hem de âhirette mazeretleri kalmamış olur. Bu âyetlerde verilen mesaj, Zuhruf sûresi'nde de yer almıştı: 5 Peki, Biz, siz sınırı aşan bir toplum oldunuz diye o Öğüt'ü/ Kur’ân'ı size göndermekten vaz mı geçelim? (Zuhruf/5) Bu âyetlerde Rabbimizin rahmetinin sınırsızlığı gözler önüne serilmektedir. Şöyle ki: Şirk koşan kullar nankörlük ve saygısızlık ediyorlar, akıllarını başlarına almıyorlar, haddi aşan davranışlarda bulunuyorlar diye Allah onlara öğüt vermekten vazgeçmemekte, sürekli olarak onlara uyarı mesajları göndermektedir. 5. âyet sanki müşriklerin Rasûlullah'a, “Bütün bunlardan sonra kendini neden yoruyorsun, niçin bizden umudunu kesmiyorsun, niçin bizi kendi hâlimize bırakmıyorsun?” şeklindeki sitemlerine verilmiş bir cevap mahiyetindedir. Böyle bir ısrar insanlar arasındaki ilişkide olsa, “Bırakın ne hâlleri varsa görsünler!” denilir, uğraşmaktan vazgeçilir. Ne var ki, Rabbimiz böyle yapmamakta, haddi aşan kullarını uyarmayı bıkmadan sürdürmektedir. Bu ifadeyi şöyle bir anlama çekmek de mümkündür: “Siz, başıboş; istediğinizle başbaşa bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Hayır, hayır! Sizi başıboş bırakmıyoruz. İnanmanız ve yapmanız gerekenleri ısrarla önünüze koyacağız. Sonra da bunların hesabını sizden soracağız.” Buradan anlaşılıyor ki, tevhid tebliğcileri yılmadan, usanmadan, çalışmalarını kesintiye uğratmadan görevlerini sürdürmeli, neticeyi de Allah'a bırakmalıdırlar.1 1 Tebyînu'l-Kur’ân; c.. 2
  • 3. Rabbimiz, rahmeti gereği kullarını ihmal etmediğini birçok âyette (Nahl/9, Nisâ/163-165, Mâide/19, Fâtır/42-43, En‘âm/155-157, Enfâl/42, İsrâ/15, Yûnus/47) bildirmiştir. 4. âyetteki, açık kanıt, “Kur’ân ve Muhammed'in elçiliği”dir: 14 Ve onlar, ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki taşkınlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından “adı konmuş bir süre sonuna kadar” sözü geçmemiş olsaydı aralarında kesinlikle gerçekleştirilirdi. Ve şüphesiz kendilerinden sonra Kitab'a vâris kılınan kişiler, Kur’ân'dan kesinlikle kararsızlığa götüren bir kuşku içindedirler. (Şûrâ/14) 19 Şüphesiz Allah nezdinde din, İslâm'dır. Kendisine Kitap verilen kimseler de, ancak, kendilerine o bilgi geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan dolayı ayrılığa düştüler. Kim de Allah'ın âyetlerini örtbas ederse; artık şüphesiz Allah, hesabı çabuklaştırandır. (Âl-i İmrân/19) 213 İnsanlar tek bir önderli toplum idi de Allah müjdeciler ve uyarıcılar olmak üzere peygamberler gönderdi ve anlaşmazlık ettikleri konularda insanlar arasında hükmetsinler diye onların beraberinde hak ile kitap indirdi. Ve sırf o Kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra aralarındaki azgınlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, Kendi bilgisi gereği, iman edenlere, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka kılavuz oldu. Ve Allah, dilediği kimseyi/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar. (Bakara/213) 31 Yine onlar: “Bu Kur’ân, şu iki şehirden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?” dediler. (Zuhruf/31) 5. âyette, Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikâme etmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. Ve işte bu, doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir buyurularak, dinin özü ve amacı açıkça beyân edilmiştir, ki bu da tevhid ve toplumdaki zulüm ve fesadın ortadan kaldırılmasıdır. Zulüm ve fesadı ortadan kaldırmak, salâtın ikâmesi ile; salâtın ikâmesi de zekâtın verilmesi ile olur. Bu konular hakkındaki âyetlerden bazılarını hatırlatmak istiyoruz: Zümer/1-3, Enbiyâ/25, Nahl/36, Zümer/11-18, Mü’min/14, Mü’min/65, A‘râf/29. 6 Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfretmiş olan şu kişiler, içinde sürekli kalanlar olarak cehennemin ateşi içindedirler. İşte onlar, yaratılanların en şerlilerinin ta kendileridir. 7 Şüphesiz inanan ve sâlihâtı işleyen kimseler, yaratılanların en hayırlılarının ta kendileridir. 8 Onların, Rableri katındaki ödülleri, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine bilgiyle, sevgiyle, saygıyla ürperti duyan kimseler içindir. Burada hakka tâbi olanlar ile olmayanların âkıbetlerine dair bilgi verilmiştir: 3
  • 4. • Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden küfredenler, içinde sürekli kalanlar olarak cehennemin ateşi içindedirler. İşte onlar, yaratılanların en şerlileridir. • Şüphesiz inanan ve sâlihâtı işleyenler, yaratılanların en hayırlılarıdır. Onların, Rabb'leri katındaki mükâfatı, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu [mükâfat], Rabbine haşyet duyan kimseler içindir. Adn cenneti ile ilgili nitelemeler Sâd sûresi'nde yapılmıştı: 49-52 İşte bu, bir öğüttür/ şereftir/ hatırlatmadır. Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına giren kimseler için güzel bir dönüş yeri; içlerinde yaslanarak birçok meyve ve içecekler istedikleri ve de yanlarında hepsi de aynı yaşta, gözleri karşılarındakinden başkasını görmeyen hizmetçilerin bulunduğu, kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır. 53 İşte bu, hesap günü için size vaat edilendir. –54 Hiç şüphesiz ki işte bu, Bizim rızkımızdır; ona hiç tükenmek yoktur.– (Sâd/49-54) Allah, doğrusunu en iyi bilendir. 4